p* TAN HAVA HARPLERİ HAKKINDA Meşhur Fokker Ne Diyor? Anthony Fokker Paris « Soir'dan: Amerika ayânından Nye, meş - hur Holandalı tayyare Esdrikatörü Anthony (oFokkerin silâh ticareti #ie meşgul olan komisyon tarafın dan dinlenmesini İstemişti. Bu Rickett'in Habeşistanda aldığı im- tiyazın Vaşingtonda husule getir- diği heyecanım bir neticesidir. Çün- kü Amerikanın Habeşistan mesele- sinde bitaraf kalacağma dxir olan kanunun kabalünde âyan ilk te- gebbüsünde bulunduğu gibi, Arme- rikayı, ecnebi bir mmlekatte çıkar cak bir karışıklığı sürükleyebilme- si emuhteme) olan her türlü tecim- sel ve siyasal muameleye karşı koy- mağa karar vermiştir. * Herkes Fokker'i, ilk defa olarak 1914 de işitmeğe başlamıştı, O za- mandanberi 21 sene geçti. Normam- diç vapurunun güvertesine dayana- rak uzaklara bakıyordum. Vapurun komiseri yanıma geldi ve vapurda bulunan tanımış şahsiyetleri mağa başladı, Bu meyanda papas- lar, dansörler, siyasal şahsiyetler bulunyordu. Nillar, Fokker de va- purdadır, dedi. — Savaş zamanında Alman uçak- larmı inşa eden adam el'an yaşıyor mu? Nillar elile işaret etti; — İşte, dedi. Biraz ötede yüzü güneşten yanmış, üzerine açık yakalı bir gömlek giymiş olan bir adam, ga - yet güzel bir kadınla güvertede Sık adımlarla dolaşıyordu. Ancak kırk yaşında kadar görünüyordu. Bana hakiki yaşını söylediler. Hesap et- tim, Bu adam büyük harpte ancak yirmi dört yaşında idi. Kendisile vapurun sakin bir kö- şesinde görüşüyoruz. — Harp esnasındaki Alman u - şaklarını inşa eden siz misiniz? — Evet, 14000 uçak yaptım. Hiç bundan bahsedildiğini işittiniz mi? Sonra gülerek ilâve etti: Ben Holândalıyım. o Anam, babam beni tahsil için Almanyaya gönderdiler. Fakat hiçbir şey tah- sil etenedim. Ben yalnız uçuk yap- makla eğleniyordum. Sonra Alman sücl makamları bu uçaklarla ali kadar odalar. Nihayet. Savaş zamanında öyle zamanla- rm oldu, ki her şeyden biktim ve usandım. Artık memeleketime gi- deceğimi söyledim. Bana hududu geçmeme mani olacaklarını söyle diler. Bunun üzerine Almanyada kaldım ve uçak yapmıkta devam Çök para kazandım. OO ka- artık nazarımda paranın bir Abanoz Bilezik RENE CHAMBE t açtı ve yarı karanlığın içinde, ya Yam kalkık bir sabitin İğriye giz > diğini gördük. De Soliers birden doğruldu. Meş- bul zabit kapıda durmuştu, Böyle kalablık bir zeminliğe düşmüş ol maktan çekinir bir vaziyet almıştı. De Soliers deli gibi, lâmbanın üs tündeki yeşil karton abajuru çekip fırlatın attı. — Lauffen! diye bağırdı. Birden yüzü ışıklanan o Yö bancı adam, bir iki adım ilerledi. 8 Mim verdi: — Evet, dedi, benim yaptığım işin ne büyük bir çılgınlık olduğunu bi- Hiyorum, Gözleri yerde öyle konuşuyordu. Titreyen ellerile acemi acemi ka - gutunun düğmelerini çözmeğe uğ- saşıyordu. Üçüncü düğme deliğin - de demir salip nişanının siyah, be- yaz şeridi görünmüştü ki, De la Fou guc'un sesi yükseldi: — O serefli kaputu çıkarmayı - Bız efendi, buraya herkes her iste- diği zaman girebili Lauffen doğruldu. Tekrar selim kıymeti kalmamıştı. Fakat kazan- dığım paranın muhafazasile çok meşgul olmadığım için hepsini mar- kın sukutunda kaybettim. — Fakat Holaindada ofabrikala- İ zmız vardır. Büyük nakliyat uçak- ları yapıyorsunuz değil mi? Ben «nakliyatı kelimesini mak- sadı mahsusla | kullanmıştım. Mu- hatabım sözümü tamamladı: — Nakliyat ve bombardıman çakları. Bugün 36 modeli Fokker- ler vardır ki tecimasl nak daha birçok işler için elverişlidir. — Bir hava savayı olacağını zan- mediyor musunuz? O güldü. Ve: — Almanya yakında dünyanın en kuvvetli süel uçağma malik ola. caktır, dedi. : — Hava bücumlarma karşı mü- &ssir bir midafaa çaresi var mı. — Hava hücumlarına karşı mü- dafza manasız bir şeydir. Yalnız bir müdafaa vasıtası vrdır o da düş manın hava üslerini tahrip etmek- tir, — Ani bir hava hücumu, birkaç gün İçinde mutaarrızın mazaffer olmasmı termin edebilir mi ? — Zannetmem. Bir hava hücu- munda biri mühim noktaları tahrip ederken diğeri de diğer mühim nok- taları tahrip ek suretile mukâ- bele edecektir. Dövüşen yengeşle- ri gördünüz mü? Dövüşürken, karşılıklı olarak biribirlerinden ayaklarını sökerler ve yine dörüşmekte devam ederler, Ucaklığığa rağmen savaş uzun w İabilir. Nihai zafer, karada olacak. tr. Fokker bundan sonra bir mecmua alarak Normandie'nin resimlerine bakınağa başladı: — Güzel vapur, dedi. Bu vapur Piramadan, Avrupa — Nevyork ba- va seferini yirmi dört saatte yapa- cak tecim uçakları olacaktır. — Sovyet uçakğılığı hakkında fikriniz nedir? —Sovyet uçakçılığı mükemmeldir, Avrupanın şarkında uçakçılığa kar» şı bir uyanıklık vardr. Türkiyede, Hindistanda, Japonyada uçakçrlrk gelişiyor. Asya tehlikesi belki de havadadır., dim etti: — Rittmeister Baron: Von Lauf- ten, beşinci Pomeranya piyade ala- yında bölük kumandanı. Sambardier: — Anladık, dedi, kim olduğunu - 24 biliyoruz. — Öyle mi? Demek beni tanı - yorsunuz? De la Fougue yavaşça elini kal - dırdı: — Yetişir, dedi, evet, sizi;hem de | itün gece bep | fazlasile tanıyoruz. Bü! sizden bahsettik. Bütün gece mi? O balde sipe- r& attığım mektubu aldınız mr? — Aldık, herşeyi biliyoruz. her şeyi öğrendik. De Soliers tekrar oturmuş, çene sini iki ellerinin arasına almıştı: Lauffen, Lauffen, sen ğimdi karşımdasın ha, olur şey mi bu? Rittmeister başmı açtı, ilk şaşkın lığı geçmişe benziyordu, — Evet, karşınızdayim dedi, bu- raya kadar gelmek için her tehlike yi gi ldrm. Şimdi elinizdeyim. Kendimi namusunuza ve şerefinize berâkmış bir vaziyetteyim. Eğet az sonra vazifemin başına dönmezsem, bani firari sayarlar. Elbet bsni tek rar geri bırakacaksmız, değil mi? Bu sual, zeminliğin içine ağır bir taş gibi düştü, Kimse cevap vermi | Mısırda ingiltere! Mısır Kralı Fuat Le Journal'den: Amerika Birleşik hükümetinin kön- di tebaasını Habeşistanda alınan pet- rol imliyazını feshetmeğe mecbur et- tiği sırada, Mısır hükümetinin Tana gölü sularmı işletme işini takip et - mekte olduğunu haber veriyor. Fil - hakika burada görülen tezat bir ha- kikattir. Petrol imtiyazı İngilterenin İtalyaya karşı olan taahhüdüne karşı açıkça bir tecavüzdür. Buna muka- bil 1906, 1925 andlaşmaları İngilte- re ve Mısır hükümetlerinin Nil neb- rine su veren büyük Habeş gölünün sularmı kontrol etmeğe hakları oldu- ğunu tanımıştır, Bu meselede mühim olan nokta İn gilizlerin, Habeş manevrasını Mısırla olan sıkı bir tesanüde istinat ettir - meleridir, İngilterenin her ihtimale karşı Mı- &ır ordusunun yardımını temin etmek garelerini aradığına dair şayi olan ha- berler doğru ise, bu endişe daha bü- riz bir şekil almış olur, Mesir kralı İtalyaya müsaittir ve ağır surette hastadır. Mısırda çok ka- labalık ve çalışkan bir İtalyan kolo- nisi vardır, İngiltere Mısırın Uluslar Kurumuna girmesine daima muhale- fet etmiştir. Mısırlılar için de Uluslar Kurumuna ait işlerle alâkadar olma- ğı icap ettirecek bir sebep yoktur. Buna mukabil Mısırirlarla Habeşliler arasında dini bir yakınlık ve ulüsal e- mellerde bir iştirak. vardır. Her iki A Kurumu Konseyi toplantı yordu. Lauffen sarardı, dedi kiz — Sizin zabit şerefiniz, benim za bit şerefime saygı göstermeği emre der. Terraire birden Lauffen'in üzeri ne doğru yürüdü: — Bize şart mi koşuyorsun herif? Sen bu küstahlığı ner den öğrendin? Şuna bak! Efendiyi firari sayacaklarmış. Fournler ile Heurtel'i diri diri mezara soktuğu- nuz zaman, böyle düşünmiyor du - duz. — Doğrusu, ne söylediğinizi an- Tamıyorum. Soliers yavaşça Terraire'i ye oturttu: — Bırak, bırak Terraire, dedi, sen unutuyorsun. Hakikaten bu adam hiç bir şeyler bilmiyor. Yüzbaşı De la Fougue yeşil göz- lerini Laulffen'in gözlerinin içine dikti, Dedi ki: — Sizden bir şey soracağım. Bu- raya gelirken mülâzim De Soliers ile konuşmaktan başka bir maksat güt- mediğinizi bize ispat edebilir misi- niz? in zabitinin namusu Üzerine söz veririm ki. . * Terraire gene atıldı: — O söz para etmez. Louvain'i ne - Sovyetler, iranda Fabrikalaryaptırıyor! Sovyet hükümeti yakında Tahran civarında yiyecek meddeleri imal eden büyük fabrikalar inşasını ta- ahhüt edecektir. Bu meyanda 63 ton buğday alabilecek bir depo, bir vn deposu, bir ekmek fabrikası, bir hamurlu maddeler fabrikası ve 2400 beygir kuvvetinde bir santral yapılacaktır. ; » Sooyet Exportstroy teşkilâtı I- randa yirmi kadar buğday silosu ve elektrik santralları inşası için ir almıştır. Bu inşaat, Sovyet mütehassısları tarafından yapıla « caktır. Bu işler için açılacak eksiltmede Sovyetlere rakip olmak üzere bir- çok Amerikan ve Avrupa firmaları da bulunuyordu. e — Zırhlı bir şemsiyeniz var mı? Yağmur mevsimi bittiğinden bu & lnizdeki şemsiye artık işinize ya- millet te her türlü zincirden kurtula. rak serbest olmak istiyorlar. Bu se - beple Mısır ulusseverleri » ve İngiliz hâkin inin en heraretli düsmanla- şistanı müdafaa etmekte olan İngiltereye karşı ilk defa olarak sa - mimi bir muhabbet beslemeğe başla" mışlardır. Bu sebeple İngilizlerin, Nil sahillerinde durumunu kuvvetlendir. mek için Mısır ulusseverlerinin mü- 7shere'ine güvenmek için müsait bir fırsattan istifad» etmeği ihmal etme- rinden hayret etmemelidir. halinde... çabuk unuttun? Lauffen bembeyaz kesildi. Gözle- cinden ateş çıkıyordu: — Niçin bana böyle hakaret edi- yorgunuz? dedi. Üniformasını taşıdı- ım altı milyon askerden birkaçı, eğer biraz ileri gitmişlerse, bundan beni mi mes'ul tutacaksınız? Muha- rebedir bu! İstenilmiyen çok şeyler olur, önüne geçilemez. Fakat sizden rica edeceğim. Dakikalar geçiyor. Günes neredeyse doğmak üzere. Bu bahisi kapatalım. De Solicrs'ye söyli- yeceğim şeyleri söyliyeyim. Yalnız beni geri gönderecek misiniz, gön- dermiyecek misiniz, orasını öğren- mek isterim, Yüzbaşı De la Foucue ayağa kalk- tı, kollarmı kavuşturdu. Gözleri dimdik Alman zabitinin gözleri için- de. Yavas, sakin, hatta azametli bir sesle ils dedi ki ; — Böyle can kıyasıya bir muhare- be içinde, bir düşman zabitini burada kabul etmek mes'uliyetinin ne demek olduğunu bir saniye olsun, düşündü. nüz mü? Sambardier ilâve etti: — Hem de ne kıyasıya?. — .. Ve sonra sizi buradan bıra- kalım, elinizi, kolunuzu sallıyarak gi- diniz. Fakat biz kısa bir zaman için, aramızdaki harbi kaldırdık. Güle gü- le gideceksiniz, kimse kılınıza:do- kunmıyacak. Söyliyeceklerinizi söy- Jtalyanın Uluslar o Kurumunda dosyada mevcut resimlerden : nında asılan Paris « Soir'den: İtalyanın Cenevreye (gönderdiği sekiz sandık vesaik İçinde, Habeşis- tan cinayetleri hakkında en iyi silâh olan İngilizce bir rapor vardır. Böy- le ciddi durumlarda gülümsemek câ- iz ise denilebilir ki bu dosya hâdse- lerin bir istihzasından ibarettir. Çün- kü İtalyanın bugün Cenevreye Habe- şistanı itham etmek için gönderdiği dosya 1923 senesinde İngilterenin, Habeşistanın Uluslar Kurumuna ks- bul edilmemesi için kullandığı dosya- dır. Bu tarihin bir tekerrürü ve siya» sa #ler-inin bir oyundur. Bu dosyada mevcut başlıca vesika, İngilterenin kime ait olduğunu inkâr Bu metin Baldvin kabinesi bakanla - | rından Simonun eşi Lady Simonun İ eseridir. Lady Simon çok ateşli ve cesur bir kadındır. İnsanları sefaleti | bu kadının uykusuna mâni olur ve insanlığın şerefini alçaltan şeyler 3- rasında en ziyade nefret ettiği şey kölel ktir, Yani insanı bir mal ve mülk gibi alıp satılan bir eşya, avla nabilen bir av, işletilen bir hayvan addettiren sosyal sistemdir. Bu has- takk bugün zannedildiğinden daha ziyade kök salmıştır. Köleliğinin bulunduğu memleket « lerde Lady Simon vesa'ke müstenit bir harita vücude ge'irmek için yir- mi sene çalışmıştır. 1020 senesinde neşrettiği kitap yeniden basılmıştır. Bu kitapta Habeşistana âit olan kı- sım en korkunç kısmıdır. O dağlarda yaşayan insanların ve Amhara ve Tigre'nin müthiş dere - beylerinin insan. avlamaktan başka bir işleri yoktur. Bu, onlar için hem bir spor, hem de bir tecimdir. Akın. | er''k ve esir ticareti onları yaşatan ye | göne vasıtadır. Habeşistan Hicaz haremlerinin ve Arabistan ve Kırmızı denizin insan alınıp satılan yerlerinin bir esir mü- idir. Lady Simon vesikasında i: “Esir ticareti tahrip husu- sunda çekirgenin ayni İşin marin tarafı be «sir sevkrvatı- nın ekseriyetle İngiliz? toprağında yapılmakta olmasıdır. İngiliz Sudanı ve Kenya büyük insan avcılarının av tonlad'kları birer hazinedir. Ni- çin bü avdan mahrum kalsınlar? Çün kü onu hiçbir ceza görmeden yapı - yorlar, Habeş imparatoru 1924 sene- inde kö) una dair bir emir. leyiniz. tirdikten sonra, şerefli kaputunuzun düğmelerini likler ve buradan çıkarsınız. De Soliers size yolunuzu gösterir. Siperleri geçersi- niz. Arkanızdan atı etmeyiz. Bir Fransız zabiti vii sözü tutar, De la Fougue takım zabitine emir verdi : — PFerraire, sen kapının yanında otur, kim olursa olsun, içeriye sok- ma! © Laufefn uzatılan odun sandalye yi aldı, oturdu ve basladı: — Mösyö De Soliers, dedi, sizi tekrar gördüğüm için, nasıl bir he- yecan duyduğumu tasavvur edemez- siniz. Harp arifesinin son günlerini birlikte geçirdiğimiz insanları hatır. Jarsınız. Bunların arasında bir de kız vardı: Maryse.. Yirmi avdır sizi ariyorum. Üzeti- me mukaddes bir vaziie almış olma- saydım, kendimi böyle tehlik*lere atmazdım, Geldim, sizi buldum. Şim- di içim rahattır. Birden durakladı: De Soliers sapsarı kesilmişti, Göz- leri büyümüş, Lauffen'in sol bileği- ne Kaputun kol altından bu bileğe doğru siyah bir bilezik, abanoz bir çember kâyıp düşmüştü. Bir asker koluna hiç yakışmıyan, sade olduğu €demiyeceği bir metinden ibarettir, | lir 10 - 9- 935 2 ünya Gazetelerine Göre Hâdiseler Habeşistanı itham için hazmladiği Adisababada Sait Georges meyd” esirler... name imzalamıştı. Esir ticareti kö leşmiş fena itiyatlardır. Bir fena” bir kalem darbesile kaldırılamaz. disahabada bile serbest insanlar ziyade köleler vardır. Artık memi ketin diğer yerlerinde neler olduğu düşünülsün. Mağrur bir Habegli Dİ gün, ahlâkrvunu omüdafaa eden Pİ" Avrupalıya diyordu ki: — Esirlerimiz mi? Onlardan va” geçmekten İse ölmek mürcecahtur. İşte Lady S'monun ittihamnamdf bundan ibarettir. Lady Simon Hab” İ şistanın, büyük bir devletin yardı olmadan bu hastalıktan kurtulanıyif cağını yazıyordu, Bu hastalık ane bir ameliyei cerrahiye ile iyileşebi İtalya Avrupanm vekâletini ve Hf” beşistanı medenileştirmek emrini 8 malıdır. Yalnız, Habeşistan, sel malüm olmamakla beraber, elân UM” lar Kurumu azasındandır. İşte mes” lenin fecaati de bı ıradadır. s Romanya bisiklet Turu”bitti Bükreş, 9 A.A. — Romanya binli” let turu, 11 etapta 1715 kilometi* katedilmek suretile dün bitmiştir. Dün Barsov ile Bükreş arasın 175 kilometre üzerinden koşulan etapın neticeleri şunlardır: Türk Kirkor $ saat 4 dak'ka 20 niye, Romanyalı Gogan 5 saat # kika 20 saniye, Romanyalı Georgi, ku $ wiat 5 dakika, Lehistanlı pinski 5 saat $ dakika, Roman Grigorlu 5 saat 5 dakika 50 sani Romanyalı Savanof 5 seat 6 daki? 10 saniye, Romanyalı Nitzesco $ at D dakika, Romanyak Tudese 5 at 9 dak ka, Romanyalı Niculici $ *€ at 9 dakika, Romanyalı Diun $ s8 9 dakika, Genel tasnif: Lehistanlı Danlel 66 saat 45 daf ka 40 saniye, Romanyalı erdi Tag 67 saat 5 dakika 3 saniye, Lehisi Lipinski 67 sast 36 dakika 19 sani“$ Romanyalı Tudese 67 saat 45 daki 56 saniye, Romanyalı Dinu 67 80 dakika, Römanyalı Dobrin 67 * at 50 dakika 18 saniye, Romanyf Savanol 67 saat 59 dakika 45 sani”! Romanyalı Geergescu 68 saat 6 Kika 4 saniye, Romanyak Suller sant 24 dakika 12 saniye, Roranff” © di Lr cile, elindeki bileziği yavaşça çıkarttı masanın kenarına koydu: — Bu bileziği tanır mısınız? gi di. Acı acı gülümsedi v5 — Elbet tanırsınız. Gözlerinize #” aldanmıyorsunuz. İşte benim asıl m zilem de burada bitiyor. öİ İki yıldır beni yiyen derde si İ siz de ortak olacaksınız. O end hakaret gören, o kedar hayal iğnenen ben, harp başlıyalıdan! Ser gün, ee'baat cephede “bilaeif gibi müthiş bir azaba katlanıp ÖĞ. dum. Maryse'in*sizi sevdiğini 8“) miştem, Siz gene mes'utsunuz.HİS, mazsâ, İki yıl kalbiniz bir ümit &“ # ile Mwslendi, durdu. De Soliere doğruldu: sövle herifl diye yali” &, me söyliyeceksen, çabuk #ÖYİ 4 — Çok rica ederim, biraz Sie olunuz. Bir defa şu bileziği “e Bu bilezik sizindir .İki yedi” getisebilmek için üzerimde ram, . — Bana mı? * — Evet, ize! Bu gece m bir miras getirdim. De Sollers'nin yüzünde bir dahi oynamadı. Düşman Kars" kadi” ye 5 kadar rarif bir kadın ziyneti! Lauffen genc mülâzimin bu dil. ear zayıf görünmek, ne feci şey! Arkas