ŞUPRKE VE İMAN “i Son günlerin gazetelerinde ve mecmualarında inanmanın hararetli müdafaasını yapan ar- kadaşlarımızın yazılarını oku- dum. İçlerinde şahsıma ait hiç- bir ima sezmediğim bu yazılar, arada bir haksız yere septik te- *lâkki edilmiş olduğum için, bende şüpheye ve imana ait fi- kirlerimi tasrih ve tayin hevesi uyandırdı, Eski tefekkür, bir şeye ilkön- ce inanır, onu sonra düşürmiye koyulurdu. Eski tefekkür için akıl, kendinden evel doğmuş bir imanın her söylediğine bir man- tık düsturu uyudurarak daima kafa sallayan, daima “hay hay!,, demeğe memur bir dalkavuktu. Yeni tefekkür, bir şeyi ilkön- ce düşünür, ona sonra inanır. Yeni tefekkürün esası inanmak değil, metodik şüphedir ve inan- mak, düşüncenin iş ve harekete dönmek üzere iradeyi kuşanmı- ya hazırlandığı son halidir. Bütün bugünün medeniyet fikri metodik şüpheden doğdu; fakat bu fikrin gerçekleşmesi, imkân âleminde bir suret ve hü- viyet alabilmesi ii duyduğu şüphe kadar kuvvetli bir inan - ma şarttı. Yeni tefekkürün mayası şüphe, yeni iradenin ma- yası imandır. Şüphe etmezsek hiçbir şeyi şahsi düşünemeyiz, fikirlerimiz bizden evvelkilerin | kalıp mefhumlarından ibaret kalır; inanmazsak nefes bile a- Jamayız, vücudümüz kalıp cese- dimizden ibaret kalır.Serçe par- mağımızı şuurla kımıldatmak i- çin bile bu hareketimizin fayda- sına ve güzelliğine inanmış ol- taamız şarttır, Her yaratcı şüphenin içinde bir inanma hazırlığı ve her ya- ratıcı imanım içinde bir şüphe ihtiyatı bulunmalıdır. Yüzü i- mana değil, inkâra dönmüş bir şüphe ancak zındık ve bozgun- cu; yetiştirdiği gibi, arkasını şüpheye çevirmiş bir imanda kaba sofu yetiştirir. Realiteye inanmıyan bir sep- tik kadar, içi boş mefhumlara tapan kör bir iman ehli de 2i- yan getirir. Sabit sistemlere de- gil, çeşitli vâktalara ve realite- lere inanan adam salimdir. Şüpheden doğmıyan iman piçtir. Peyami SAFA — Yasak bölgelerde dolaşan yabancılar İstanbuldan Kayseriye otomobil ie giden Kayseri Amerikan okulu direktörü Nilson ile İstanbul Üs- küdar kız kolleji öğretmenlerinden Lukalse evvelki gün, Gebze yolum- da, yasak bölgeden geçerlerken tu- tulmuşlardır. Bunlardan birkaç gün | sonra bir yabancı yolcu daha yaka- lanmıştır. Bu yabanctlar, yanlarında mun- tâzam birer pasaport olduğunu ve memleket içinde gezi yaparlârken yasak bölgeleri bilmediklerini söy- lemişlerdi: | Arasta sokağı Hafriyatı durdu Sultanahmmette Arasta sokağında temmuzun dördünde başlıyan ka- İ zim işleri, dün tamamen durmuş” tur. Profesör Bakster bu akşam Av- rupaya hareket edecektir. Hafriyat sıralarında mermerden bir Bizans döşemesi bulunduğu gi- bi on dördüncü asır ortalarma âit bir Osmanir evinin temellerine de rastlanmıştır. Bizans sarayına alt döşemenin genişletilmesi sıralarında o evvelce yazdığımız mozayıklara tesadüf ç- dilmiştir. Bu mozayıklar, Arasta sokağındaki kemerlerle biribirin. den ayrılmış iki büyük parçadır. Profesörün verdiği izahate göre, birinci mozayık 6X9 metre eb'adın. da, ikicisi de bundan daha büyük || bir satıhtadır. Mozayıklarım kenarlarında hen- desi, tezyini geniş ve süslü sular vardır. Bunların üzerinde görülen çok kıymetli ve yüksek değerdeki şekiller şunlardır: Dört tane köpekle yapılan bir tavşan, avı, birisi bir köpek tutan biribirine yaslanmış iki adam, ağ- zında kocaman bir kertenkele tutan kanatlı apokaliptik bir hayvan, 4hurma ağacına tırmanan bir may- mun, İki beç tavuğu güden iki ço- cuk resmi, Mozayıkın ikinci büyük kısmı da cidden kiy'netlidir. Bu kısımda bo- ğuşan bir öküzle arslan, bir geyiği parçalıyan iki kaplan, çocuğuna meme veren bir kadın, ndâ yi- lan tutan geyik resimleri görükmek- tedir. Fakat Osmanlılar tarafından ya- İ pılan ve temelleri o mozayıklardan daha derinlere kadar indirilmi İan büyük duvar bu tarihe: leri birçok parçalara aymmıştır. Arsta sokağındaki hafriyat yeri- nin korunması için icap eden du- varlarla çatı da hazırlanmıştır. Pro- fesör Bakster, yemek ve oyatmak masraflar: kendine ait olmak Üze- re avlıklı bekçi de tutmuş o ve kendisine koruma yolları üzerinde direktifler vermiştir. Bekçi için kazım yerinde özel bir baraka da ha- zızlanmıştır. Öğrendiğimize göre, profesör ge“ lecek yıl mayısta İstanbula gele- cek ve hafriyat işlerine devam e- decektir, ——— Ekmek fiyatları Belediye tarlı--komisyonu dün toplanmıştır. Komisyon un fiyatlar rını gözden geçirmiş ve epeyce u- zun süren bir incelemeden sonra ekmek fiyatlarını eski fiyattı ipka etmiştir. Komisyon gelecek toplan- tısın: 15 gün sonra yapacaktır. Ba'kan Fi Önümüzdeki cumartesi günü baş- İıyacak olan arsruluşal festival ha- zırlıklarına önemle devam edilmek- tedir, 23 eylülde Beylerbeyi sarı- yında verilecek olan son bato için saray dahilinde ve bahçede tesisat yapılmaktadatır, Festival komitesi #on defa olmak üzere Büyükadaya gitmiş ve şimdiye okadar yapılan hazırlıkları gözden geçirmiştir. Di- Zer taraftan Balkan devletlerinden festivale iştirak edecek olanlar da bügünden itibaren gelmeye başlı yacaklardır. Bugün sekiz kız ve se | kiz erkek olmak üzere 16 kişilik Ronen heyeti gelecektir. Bu arâ- da bir çingene orkestrası da bulun” maktadır. Diğer Balkan devletle- rinden gelecek heyetler de bu haf- ta şehrimize gelmiş bulunacaklar” No. 24 Cumbadan Rumbayal Server BEDİ Gençlerden biri kızlardan biri - ne: 4 — Hani Naciye, ninniyi sen söy. liyecektin? dedi. Kız kahkahalar arasmda: .-- Ne ninnisi söyleyim? diyordu. — Bir tango söyle... Yahut bir rumba! — Oyle ninni olur mu? z — Böyle asri bebeklere başka nin ni yaraşmaz. Başka bir kız itiraz etti: — Tango ile rumba ile uyumaz Bilâkis görü açılır. a 19 halk: da oraya üşüşmüştü. Gürül tüden Altay uyuyamıyor, fakat sa- Imcağı bulduğu için bağırmayı da bırakarak sevimli gözlerie onlara bakıyordu. Nihayet Tahsin Bey kalabalığı dağıttı ve çocuğun başında büyük emnesile Şahindeyi bıraktı. Halk ba lo salonuna girince, Şahinde çocu - üstüne eğilerek: "uyusun da baslamıştı. sin Beyin keyfi adamakıllı kaç- mıştı. Daha baloya geldi geleli Ce- mile ile bir dakika bile konuşamadı. Yanındaki oğlana da fena içerliyor- du. Aralarındaki münasebetin sekli- ni anlamak için ikisine de ayrı ayrı hası seyler sormaya karat verdi, Böylece lâkırdılarınm. biribirini tu- tup tutmadığını kontrol etmek İsti yordu. Bir köeşde durarak Cemile'nin Se- lim'den ayrılacağı anı bekledi, Kız Onun uzak'an bakışlarında bir tehli- ke serdiği için Selim'i birkaç dakika bırakarak annesine doğru gitmişti, O zaman Tahsin Bey ağır ağır Selim'e doğru yaklaştı ve hem yaşmdan, hem de mevk'inden aldığı cesaretle, elini babaca gencin omuzuna koydu: — Eviât. dedi, maşallah gözel dans idiyonuz. Bizim Cemile Hanımı nir- den tanırsınız ki? Selim birdenbire omuzunu Tahsin Beyin elinin altından çekerek dimdik durdu: — Affedersiniz, dedi, ben sizi ta- nimeyorum, ne sıfatla bunu bana s0- ruyoraynuz? Cemile İlanımın akraba, sı mısınız? ir şey... O cihetin sizinle elâgası yoktur. — Sizin de tanımadığını adama hi- tap etmeğe, bususile bir genç kızm İ Ipekböceğini tanırsınız. Muhte- İH istihale zamanlarında bize kâh ; bir küçücük kurt, kâh bir kele İ bek, kâh bir koza halinde görü- i nür, Fakat o, hep bildiğimiz ipek- | böceğidir. Manis, güzel, kiymetli İ bir hayvancıktır. Istanbul Tramvay Şirketi de muhtelif isimler ve kıyafetler al İ tında bütün Istanbulu tırtıllarile sarmıştır. Onu hâh tünel, kâh İ elektrik, kâh otobüs şeklinde de İ görürsünüz. Fakat o, hep, ayni İ şirkettir, Tramvay ücretlerinde tenzil: İ yapıldı. Halk yıllarca ödediği i fazla paradan kurtuldu. Fakat İ şirketin bir başka şahla iğirüne- rek göründüğü bir yer vardır. Be- M şiktaş ile Taksim arasında işliyen otobüsler. Bu otobüsler ateş pahasınadır. Beşiktaşla Taktim arasında, kim- seciklere görünmeden, derin ho- murtular yaparak senelerdir işler dururlar. Bu otobüslerle Beşik» Na Klavuzda bu unmıyan ke'imeler Bazı idare heyetlerinin Devlet Şürüsna gönderdikleri ceza karar- İarında, kılavuzda yeri bulunmıyan ve ne demek istenildiği anlaşılmı- yan bazı kelimelerin kanuni tabir ve ıstılahlar yerine o kullanıldığı görülmüş ve bu yüzden tahkikat dosyaları Şürca geri gönderildiği tir. Cezada pek kuvvetli bir esas o- lan #acele> prensipi de bu suretle bozulmaktadır. Kılavuzda yeri ol- mıyan kelimelerin kullanılmaması Devlet Şürâsı başkanlığınca karar laştırılmıştır. Bu cihetler Tüze Ba- kanlığından İşiyleri Bakanlığına bildirilmiş ve İçişleri Bakanlığı da alâkadar dairelere yaymıştır. —-— Yalovanın imarı “Yalovanın modern bir kaplıca şehri “haline” könülmüği içid, öehi mütehaşşısı M. Prost târafindan ya: pılmakta olan plânm esaslı nokta ları tamamlanmıştır. Prost hazırladığı plân Akay i- daresine göndermiş, ve plân kavi şeklini almadan ilâve edilecek kı- srmların bildirilmesini istemiştir. Akay idaresi plânı tetkik ettik. ten sonra buna İlâvesi lâzen gelen kısımları kararlaştıracak ve Prosta gönderecektir. : M. Prost tarıfından bazı tefer- röatın da ilâvesi ile kat'i şeklini a- acak olan plân, Bakanlığın da tas- dikıni müteakip tatbike başlanacık- tar. Birkaç sene #onra Avrupndaki eşlerinden” her o cihetçe üstün bir hale gelecek olan Yalovanın, meş hur bir su şehri olacağı ve bilhas- sa ecnebiler tarafından (fevkalâde rağbet göreceği umulmaktadır. — Nekadar esnaf var? Belediyece tesçil edilen esnaf mikdarı 29392 yi bulmuştur. Yeni açılan müesseselerde çalışacak O» lan esnafın da cezasız teszil edil. mesi o kararlaştırılmıştır.. o Tesşil müddeti bitmiş olduğundan beledi- yeye müracaat etmiyen eski esnaf teaçil edilecekler; mahremiyetine ait maldmat istemeğe bakkınız yoktur. Burada Avrupa mu» aşereti hâkim olmak lâzımgelir. Pre- zante olmadığınız kimselere konuşa» MAZSINIZ. Selim Tahsin Reye arkasını dön- dü. Zaten keyfi yerinde olmıyan Tahsin Bey, neye uğradığını bilmi- yerek ilk'önce afallamış, sonrada kızmıştı; taştan Taksime çıkmak 15 kuruş” | Ne Dersiniz? — TRAMVAY ŞiRKETI OTOBUSLERİ tur. Halbuki tramoayla bu mesa- fenin bir iki misli uzunluğundaki yerlere & kuruş ön para ile gide- bilirsiniz. Otobüs acaba niçin pahalı?. Da- ha konforlu telâkki edildiği için mi?. Bilâkis yolcuları daha fazla sarsıyor. Bu hatta, otobüs servisini ya pan bir başha kücük şirket olsa, makul esbabı mucibeler bilir. Birtakım masraf hesapları ortaya dökülebilir, iş sahası müş- teri sayısı mahduttur, denebilir. Fakat bu otobüsler, herkesin bil diği gibi, Tramvay Şirketinin öz malıdır, Binaenalâyhk söylediği- miz hesapları ileri sürmek yersiz- dir. Bu otobüslerin de bilet üc- retleri indirilmelidir. Hele, bu serviste bir kıt'a taksimatı vardır ki, bilet ücretlerinde farklar ya- par; asıl mesafe farkının nasıl hesap edilerek (kıt'aların tesbit edildiği hiç belli değildir. Biz böyle düşünüyoruz. Siz ne dersiniz ? Okul direktörleri Arasında değişiklik Kültür Bakanlığı lise ve orta © kul direktörleri arasında bazı de diğilikler yapmıştır, sküdar orta okulu direktörü Şehap Nazmi, Adana lisesi direktör- İöğüne; Konya ilsesi o başmuavini Arif, Üsküdar orta okulu direktör. lüğüne; Bursa lisesinden (o Cemal, Kandilli kız lisesi direktörlüğüne, Diyarbekir lisesi direktörü Cemal, Kastamonu lisesi direktörlüğüne, Ankara kız lisesi başmuzvini. Yu- nuş Kâzım, ayni okul direktörlü- üne; Samsun lisesi direktörü Ham- diKaya, kendi arzusile Vefa lisesi muallimliğine tayin edilmişlerdir. Direktörler önümüzdeki ders yılın- dan evvel yeni vazifelerine başla- miş olacaklardır. İ —a— r Yeni mahalle teşkilâtı İstanbulun kadastrosu ve bu kadastroya göre ak asan teşkilâtı yapılmıştır. Öğrendiğimi- zc göre, bu yeni teşkilâta finansal teşkilât uymamaktadır. İlbaylık, bütün finansal hudutların da yeni Kemabaylk ceğkilltica uydurul- masını muvai ördüğü p m — de selale ii unan nan; anlığ | Süklerini bilçircesiaii öpün —e— Hariç'en imtihafiz gi, Tse. we orta okul son sınif İm- tiihanlarmma iştirik edecekler hak- kında Kültür Bakşnlığı yeni karar- lar vermiştir. Bu gibiler üç buçuk yıl içinde 7 defa imtihana o girebi- liyorlardı. Bakanlığın kararına gö- çe bunlar elik vaktine İsmet İnönünü ziyara Tüze Bakanı Şükrü Saraçoğlu dün Heybeliadada oturmakta olan Baş- bakan İsmet İnönünü ziyaret etmiş- tir, Şükrü Saraçoğlu bugünlerde An- karaya gidecektir, — Prezente, prezente... Sen kim- sin, sıfatın nedir ki sana prezente ola- cahmışım... Selim başını yarı çevirerek ve bir omuzunu silkerek: — Kim olduğunu bilmediğin ada- ma ne söz söylüyorsunuz? Tahsin Bey Selim'e yak ışarak ve Onun omuzundan başını uzatarak sor- du: N 1? | KUÇUK HABERLER © İstanbul güven ikinci şube di- rektörlüğüne atanm eski Akşadağ lçebayr Necati, din sanı şsari mize gelmiş ve yeni vazifesine baş- | Jamıştır. İ © 1 eylülde başlıyan Cümhuri- yet Halk Partisi ayım sonunda bitecektir. Nahiye kongrelerine 1 teşrinievvelde baş“ lanacak ve 15 teşrinievvelde son bü- lacaktır. Bugün Bakırköy, Çatalca, Siliv- ri, Yalova kâzslarile Fatih kaza- sının Ayvansaray ocağı kongreleri- ni yapacaklardır. © Vakıf paralar direktörlüğüne âtanan Samsun husüsi muhasebe di- rektörü Kemal, yeni vazifesine baş- lamıştır. * Evkaf genel yardirektörü Fah- ri Turhan şehrimize gelniş ve dün Evkaf direktörlüğünde maşgul ol muş ve ilgililerden idareye ait iza- almıştır. * Evkaf memurlarının eylül ia- aşı ile hayrat hademelerinin ağus- tos aylıklarının verilmesine dünden itibaren başlanmıştır. İdareye men- sup mütekait ve yetim üç aylıkla” rının yakında verileceği anlaşılmış- tır. * Ankarada düşerek ölen Holan- dalı tayyarecinin cenazesi, dün sa- bahleyin saat on birde özel bir u- çakla İstanbula getirilmiş ve Yeşil- &öyde durmadan Bulgaristan yoli- le Berline gönderilmiştir. 9 Hava Kurumu İstanbul merke- zi tarafından bir tamimle istenen ve bütün ilçe ve konumbaylık kol larından uçak haftası içinde yapı” lan faaliyeti gösteren raporların göndrilmesine başlanmıştır. Hafta içinde edinilen yardım <paralarile kollardan gelecek ri: hülâsaları İstanbul merkezince incelenecek ve sonra genel merkeze bildirilecektir. © Mezunen memleketine giden Romanyanın Ankara elçisi M. Flot- ti dün şehrimize gelmiştim Burada bir müddet istirahatten sonra An- | karaya gidecektir, * Bu yıl yüksek deniz ticaret mektebinin kaptan ve makinist kısmına girmek istiyen 180 kişinin müsabaka İmtihanları bitirilmiştir. İmtihan evrakları yakında tetkik edilecektir. * Sayım bürosu bugün genel top- Iantı yapacaktır. Büro, bitün bina Mistelerini bitirmiş ve yerlerine gön- denmiştir, Bundan sonra sayımda" çalişacak memurlüra yapacakları iğ- ler gösterilecektir. © Finans Bakanlığı tashilât di- rektörü Nazif, şehrimize gelmiştir. Direktör, dün İstanbul mıntakası finans tahsil direktörü Ali Rıza ve muavini ile görüşmüş ve tamil iş- lerini güçleştiren, geciktiren &€ İ bepler üzerinde izahat almıştır. Umulduğuna göre, direktör tet- kikleri sonucunu bir raporla B»- kanlığa bildirecektir. i . nd. aEMingratta toplür han HARERER Fiziyoloji | kongresine mürak ettikten sonra Almanyanm Dresden şehrinde toplanan Alman emrazı asabiye kongresine iştirak eden profesör doktor Fahrettin Ke- rim şehrimize dönmüştür. Dr. Fab- rettin Kerim Drsaden &nrast ası biye kongresinde Türkiyede ve dünya üzerinde az görülen Trid- rayh hastalığı hakkında tebliğde bulunmuş ve kongrenin üçüncü gü- mü konuşulan frengi cinneti üze- rinde söz alarak memleketimizdeki bu hastalıkların hususiyetleri ve Türkiyedeki şmrazı akliye mücsse- leri hakkında izahat vermiştir. * Şirketi Hayriyenin muhtelif iskelelerine reklâm levhalar: koy- ellerde yolcu salonu yi ocak kongreleri — Sen benim kim olduğumu yon mu? — Bilmediğim için sizinle konuşü- mam, , Tahsin Bey tekrar bir elini Selim'in omuzuna koyarak öteki elile cebinden bir kartvizit çıkardı: — Ben sana kim olduğumu göste- ririm, delikanlı... Al şu hartı da bir göz atıvir! Selim, okuduktan sonra bir daha omuzlarını silkerek kartı yere attı: — Bana vızselir beyefendi! dedi, O zaman. in Bey, kolların: göğtü Us ünde kavuşturarak doğrul muş, haykırmağa başlamıştı. — Vay!.. Bana hagaret idiyon ha.. Bana ve sıfatım . hagüret... Etrafına dönerek halka hitap etti: — Şahitsiniz ya... Hagaret var, şa- > 10-9. 935 ÇOK YAŞAMAK Elâzizin en yaşlı adamı Def viş Dayı adında bir ihtiyarmış- Yaşı 123 e varmış, Ömrünün altmış üç yılını dağda çobanlık ederek geçirmiş. o Bana sorsalar; v — Çak yaşamak ister miydin diye? Ben sorardım: — Hangi şartlar içinde? Çünkü ne Zaro ağa gibi, n€ Elârizli Derviş dayı gibi, aşağ! yukarı güçlü bir nebat ömrü sürerek bir buçuk asır nefes ak mayı, su içip yemek yeme istemezdim. 63 yıl dağda ç© banlık ettikten sonra 63 yıl da” ha bir küçük şehirde bir ta$ parçası gibi yaşamaktansa, 30 yıl kafamın dikine giderek © mür tükettikten sonra toprak öluvermeği tercih ederdim. Ne Rokfeller olmak isterdim? ne de telleri kopuk zavallı bif telgraf direği gibi bir Zaro Ağ nın,bir Derviş dayının uzun öm” rünü sürmek. Orhan SELİM Liman tarifesi Bakanlıkça tasdik edilen yeni li" man tarifesi bugünlerde alâkadaf“ lara bildirilecektir. Yeni tarifede bilhassa melesin de şikâyetleri gö tutularak yükleme ve boşaltma fi“ yatları ürerinde esaslı değişiklik” ler yapılmıştır. Yeni Sornülleri# kararıştırılan tarifenin liman hât | reketlerini de çoğaltacağı maktadır, ui pılması gereken dükkânları kendi hesabıma kiraya verdiği görülmüf ve belediye sesyeteye bunların kal dızılmasını müteaddit kereler bik dirmişti. Dün sosyeteden bu b” gelen son cevaba göre rekli Tevhalarının ve dükkânlar muka” vele müddeti bittikten | nonra je. halarm kaldırılacağı ve dükkân” sın boşaltılacağı bildirilmektedir. © Üniversitede İnkılâp dersi .ikmal imtihanlarına dün başlanımı” tır. Edebiyat faktiltesinin muhtelif sınıflarında yapılan dünkü izntib na 200 talebe girmiştir. Sonuç bf haftaya kadar anlaşılacıktır. © Ticaret müdüriyetinin, ticareti kalemi de Ankaraya kaldırılmıştı Bu daire ile işi olanlar vilâys! müracaat ederek omüşkülâtla KAF şılaştıklarını söylenişi İsti iğ e İemİNİME iste * Meyva ve sebzelerimizin tay” yarelerle Orta Avrupaya nakli içif | dün ticaret odaamada tozların KX. 1 mite bazı esaslar Üzerinde kon şarak nakliyatın ne suretle yapıl” cağını kararlaştırmıştır. © Yelkenci zade Lütfi Tan İX minde 4200 tonluk yeni bir vapif” almıştır. Bir İngiliz kumpanyası© dan alman bu vapür dün şehrimiit. gelmiştir. 3 Duyduğumuza göre Yelkenci Li de Lütfi gelecek seneye bir Vi daha alarak Avrupaya seferler Yi imağı düşünmktedir. © Japonyadan birkaç firma (7 almak üzere taçirlerimize mârt, atta bulunmuşlardır. İnhisar iö8' «i ile Türkofis ihracatçılara Bili, kolaylığı göstermeği vaadetmişi vurarak, bütün balo salonunu öttüren, cazbandı susmağa N eden bir haykırışla baykırdı:. ge — Kendine gel beyefendil.. K yi ne gel bakayım!.. Ben adamı elâli ortasında ynâti maskaraya çevirisi Neden polis. çağırıyormuşsun bi agi İm? Bu çozuk sana ne yaptı? Pa arkalarma güvenip te burada #fİ fur ediyorsun? Ne yapar Şimdi bir bir kirli çamaşırların “er dökeyim mi? Açayım mı ağzımı? mayım mr gözümü, “e sultan'daki eski rafa | nım bikiyesini (burada ğ anlatayım mı? Kesene mi öne ? sun? Otomobiline mi güveni Şimdi bu üstümdeki esvabi a i ağzına tıkarım, Bunu mu i# ? hitsiniz ya... Çabuk .. Bir çağı rm... Pull Pulis... r le kapmdakiere d ll — Oradan bir pulis gönderin, pu İs yok mu? Fakat polisten evvel, kavgayı uzak» tan farkeden Cemile koşup gelmişti. Selim'e meselenin ne olduğunu sordu. Genç kısa” cümlelerle izah etmişti, Cemile kaşlarını çatarak, ellerini ar- kasına koyarak ve İskarpinin ucile Tahsin Beyin dizkapağına şiddetle ii er da göreyim e e ei a Tahsin Bey sahiden kaşla yi karı kaldırarak, ağzı yarı vi w hareket halinde iler. kalıbı 20 ğe gidin bir maske gibi donmus” rece şaşkın ve iradesiz dUrU! gir Cemile'nin daha ziyade Heri bileceğini düşinereki gp — Sun, rica iderim, Çernile * dedi. vanası il ğ