Aziz Hüdayi AKDEMİR “.. İpek Sancağa Gelince Onu da Ben Aldim Ve Amerikaya Götürdüm.,, A, Arap çingene kâ- Fıs ğında gezdiği sırada demiryoli © istasyonuna gelmiş ve istihkâmları tetkike başla . Birkaç Türk eratr peşine ta ar. İki bin metre kadar arka dan gittiler. Söz attılar. Çingene karısının nazlandığını görünce alaya başladılar. Kadın kılığı bazan Lâv- rensi böyle uygunsuz durumlara da sokuyordu. Casus oyunu Allenbi Filistinde Türkleri silâhla yenemiyeceğini anlayınca bir casus oyunu oynamağa karar verdi. Çoğu Hintlilerden olmak üzere yeni bir kıt'a toplıyarak, İngliiz ordusunu Er den'den Hadramuta doğru yürüyor k istedi. Bu sahte or- rensin eline verdi. Bu orduyu Erden taraflarında gö- ren Türk tayyareleri hemen karar- güha dönerek: “Allenbi bu taraflara iki yeni fırka gönderiyor!,, diye ha- ber verdiler. Lövrens bu aldanışa kuvvet vermek için Benisakre bede- vilerinin şefini Şam'a o göndererek 7000 İngiliz liralık (arpa ısmarladı. “Türkler bunu haber alınca bedevile- rin bu kadar arpaya ihtiyacı olmıya- çağını bildiklerinden bunun mutlaka tarafından yeni fırkalar için na hükmettiler. Öbür yan- 'ns şu havadisi de çıkardı Faysal ordusu Der'a ile Umman arasındaki şimendifer nokta- sina saldıracak. Lâvrens diyor ki: — Gerçek biz Der'aya saldıracak- tık. Fakat istiyordum ki Türkler bu- na inanmasınlar. Bir yandan da, san- ki çok sıkı bir gizlilikmiş gibi, bü tün kuvvetlerimizi Umman üzerine yürüteceğimizi bu iki güvenliye fısıl- “damıştık. Sahte Erden ordusu büyük bir 80- nuç yarattı. Şeria taraflarındaki sah- te saldırım da İngiliz istihbaratının bir oyunu ve bir muvaffakıyeti idi, Saldırım günü gizli tutuluyor gibi gösterilmiş veYastelikli Mir” sürette “Türklere haber verilmişti. Halbuki gerçek taarruz günü başka idi.,, Yukardaki bilgileri hep Lovel To- mastan aldım. Burada pek iyi anla- shoyr ki yazılarımın baş taraflarında anlattığım sahte çanta oyununda, general Astonun verdiği sahte “Ma- mering,, gerçek Lâvrenstir, Nihayet Lâvrens 31 ilk teşrin 1917 de Arabistanın Harunreşit za- marındanberi görmediği ulu bir arap ordusunun başında ve Mekke şohza- desi kıyafetinde Şam'a giriyor. Lâvrens Şamda dört gün kalıyor se Suriyenin de taçsız kralı oluyor. İlk işi Sultan Salâhaddinin meza- rına gitmek oluyor. Çünkü 1898 de Alman İmparatoru da bu mezarı zi- yaret etmiş ve ipek bir sancakla tunçtan bir çelenk koymuştu ki &- zerinde türkçe ve arapça “büyük bir imparatordan ötekine, diye yâ- #ilmiştr. Bu yazı daha harpten ön- ce Lâvrens sinirlendirmiş, Emir Faysal ile görüştüğü zaman ilk fır- | d satta bunları kal ik için and İç- mişlerdi. Lâvrensin ziyareti bundan ötürüydü. Tunç kuron şimdi Lon - drada harp müzesinde direktörün dairesini süslemektedir. Amerikalı yazgan diyor ki: İpek sancağa gelince onu da ben aldim ve Amerikaya götürdüm. Şamda Lâvrensin sultanlığı çok sürmüyor. 2 sonteşrinde bir karga- şa kopuyor. Ayaklananların bişın- da, bir vakitler Cezairde uzun müd» det Fransızlara karşıkoymuş olan Emir Abdülkadirin torunu Abdül « kadir idi. İstanbuldan özel maksat- la gönderilmiş, Arap taraftarı gö - rünerek Emir Faysalı aldatmış ve şimdi de Lâvrense ihanet etmişti Fakat daha sonra, Allerbinin mu- harebeyi kazandığını — öğrenince, Şamda iğreti bir hükümet kurarak Allenbiyi selâmlamağa hazırlanmış- tı. Lâvrens son gayretile çalışmak» ta, Filistin ve Suriyenin her tara- #mda dolaşmaktadır? Ya Fransız - lar? Hamado tecrübesinden (sonra Arabistanda Lâvrensin at oynatma- sına, yâni bütün Arabistanın tacsız ve adötz bir İngiliz sultanının eline geçmesine boyun eğecekler miydi? Eğmediler. İstihbarattan (Car - penterie) i bir yüzbaşıyı Fransız Lâvrens olarak Entellicensin kar- şısma çıkatdılar. Jan Bardan diyor- ki: “Carpenterie'li yüzbaşı Lâvrens- ten daha baskın çıktı. “sa bu İs tihbarat sübr ww uöilere, Max- wellere, Lâvıcüslere karşı koymak için göndermişti... O da, Lâvrens Gİbİ, Arapların bağına geçiyor ve enlârı istediği gibi oynatıyozdu, Karanlık odada nasıl çalışılır? | Carpenterie'linin bedevileri de Lâv- | rensinkilere kanlı dersler veriyor, İ Fransar kıtalarına karşıdurmanın ne demek olduğunu anlatıyordu. Suriyede İngiliz propagandası - am suya düşmesi yalnız bu Caspen- tere'i sayesindedir. İngiliz ajanları nereye gitseler karşılarına geniş iri sakallı, kırmızı ipek maşlahir, şeytan bir sipahi çıkıyordu. Bu şey. tan Şamın en kuytu yerlerini dola- $ıyor. Sincar dağında pusuya yatır yor, türlü yılmazlıklar gösteriyor - du. Allenbi kuşkulanmağa, ürkmeğe başlamıştı. Lâvrensin kurnazlık ve Şoytanlıkları para etmez olmuştu. İşte Şamda ve Suriyenin ötesinde berisinde İngilizlere ve taraftarları- na karşıkoyan isyanlar Cerpente- rie'linin eseri idi. Entellicensin müs- temleke şubesinin ajanı başa çıka madı, Suriyeden çıktı. Bununla be- raber hatırası çıkmamıştı. Her be devi çadırında Lâvrensin adı ve ya; İzmir tüccarlarından Seyyit Yu- #uf İzmir Hava Kurumu merkezine (5125) lira terk ve teberru etmiştir. * Tayyare kupası maçlarına 30 a» ğustos cama günü Taksim stadında başlanacaktır, Maçlar yedi gün de- vam edecektir. Bunlar birinci hafta cuma, cumartesi, pazar, 2 inci haf- ta cumartesi, pazar, 3 Üncü ve 4 ün- cü haftalarda yalnız pszar günleri yapılacaktır. Bu maça 12 klüp işti- rak edecek final galibine Tayyare kupası verileceği gibi her klübe de ayrı ayrı birer hediye verilecektir. * Dördüncü Balkan Güreş şampi- yonası için hazırlıklar yapıldığı ya- zılmıştı. Hava Kurumu menfaatine yapılacak bu güreşler bir müddet İçin geri bırakılmıştır. * Hava Kurumu Eminönü kazası idare heyeti üyelerinden bazıları is- tifa etmişlerdir. Yeni üye seçmek için kaymakam Raifin başkanlığın- da bugün saat 15 te bir toplantı ya“ pılacaktır. * Ankara, 22 A.A. — Hava teh- likesini bilenler: Kâni İstanbul İş B. Bakırköy $. 20, Muhtar 20, İbsan Kıvanç 20, Rifat 20, Mustafa 30, Raşit Koyuncu Ye- şilköy Ş. 20, Bayan Fazlı 20, Ali Sa- pan 20, Mümin Açıkalın 20, Hasan aksaç 30, Salih oğlu Kerim 20, Mus- tafa Başkaya 20, Vehbi Özbek 20, Adem Şemsettin oğlu 20, Eyüp Peh livan 20, Osman Mustafa oğlu 20, İbrahim Hasan oğlu 20, Hüseyi Mu- rat oğlu Bakırköy $, 20, K. Hü: yin Mümin oğlu 20, Sarı Mümin Osman 20, Cambaz Mehmet 20, Ra- mazan Hüseyin 20, İsmail Mümin ve 2490 numaralı racaatları. (4367) deki vesaikle mezkür gün ve saatte (Alman vesikalar kitabından) tıkları söyleniyordu. O yalnız tac iz sultan değil, bir de “ dinamit emiri, olmuştu. O bir i idi ki her boy ve şekilde görünür, bazan ei nm olür ve her şeyi yapabi- irdi.., Harp bitmişti. Lâvrens Londraya döndü ve aldığı nişanlarla rütbele- ri Kral Beşinci Jorja geri verdi (Bass) adile tayyare servisine geç- ti. “Ben artık Arabistana gide mem, diyordu. Zaten ne yüzle gi- deceğim? Hangi Arabın yüzüne baksam yüzüm kızaracak! Yerlere geçeceğim!,, Tâvrensin Emir Faysal ile bir- likte barış konferansma gittiğini ayrıca söylemeğe hacet var mı? Lâvrensin ölümüne ( gelmezden önce "Çölde isyan,sanile yazdığı bir kitaptan, hatırımda kalan bir parçayı da kısaca yazayım: lArkası var) Hava Teklikesi Hava Kurumuna Yardımlar Gün Geçtikçe Artıyor Seyyit Yusuf 20, Pandır Ramazan 20, Cafer Er » gelen 20, Musa oğlu Aziz 20, Meh- met Poker İstanbul Yeşilköy $. 20, Mustafa Duyal 20, Halil Başarığ 25, Salim Abdullah 20, Osman Ke- çeci oğlu Merzifon dokumacı 20, Bekir Emin Nebi oğlu zahireci 20, Abbas Şefik oğlu Delicani Kâzım paşa 20, Nadir Abdi oğlu Delicani- den 20, Sultan ağa oğlu Aşağı A - horlik 20, İbrahim Mahmut Aşağı Ahorlik 20, Zulmat oğlu 20, Mahmut Sadi oğlu 20, Cin- di Hasan oğlu 20, Esat oğlu Kulu 20, Ali Ahmet oğlu 20, Ali Ahmet oğlu 20, Sultan Kuru oğlu 20. (90) Ton Şili Güherçilesi Askeri Fabrikalar Satınalma Komisyonundan: “Tahmin edilen bedeli (4050) mikdarı ve cinsi yazılı malzeme Salı pazarında Askeri Fabrikalar İstanbul Yollamasında toplarian Satınalma Komisyonunca 13 Eylül 935 saat (16) da açık eksiltme ile ihale edilecekdir. Şartna- me parasız olarak Komisyondan verilir. Taliblerin muvakkat teminat olan kuruşu Beyoğlu Malmüdürlüğüne yatırarak omakbuz kanunun 2 ve3 üncü maddelerin- lira olan yukarıda tarihinde (Cuma günü (303) lira (75) Komisyona mü- 5814 SAGLIK ÖGÜTLERİ Rowing Bu kelime öz türkçe olmamakla onun arsıulusal spor dilin- de denizde kürekle yarışa çıkmak demek olduğunu elbette bilirsiniz. Vaktile, Boğaziçinde — kayıklarla mehtap safasma çıkmak moda oldu- ğu zamanlarda, Istanbulda da Ro - wing adı bilinmeden haylice rowing yapılırdı. Eski kayıkların çoğu san- dal olduktan sonra, Boğaziçi moda olmaktan çıktı. Bir taraftan da git- tikçe çoğalan bisiklet merakı genç- leri deha ziyade kara yollarında koşmağa alıştırdı. Bisiklet gezisi de şüphesiz güzel bir eğlencedir. Fakat bundan dola- yı, hele İstanbul gibi her tarafı de. nizle çevrilmiş ve ortasından bile deniz geçen bir şehirde deniz spor- larını unutmak reva değildir. Ya- kınlarda Heybeliada önünde yapıla cağını gazetelerde okuduğumuz de- niz Yy. arasında, yelkenlerle yarış sırasında, kürekle de yarış bu- İunacağını umarız. roşları Rowing deniz aporları arasında en güzellerinden ve en faydalıla rından biridir. Yelkenli kotralarla yarışa çıkmak gibi büyük masrafla. ra lüzum & göstermemesi de ayrica bir faydadır. Bu spora girişecek keke sahipleri daha çok sayıda ola- bilir, Yalnız, rowing sporunu, bayağı surette sandalla gezmek, sırf eğlen- ce için kürek çekmekten iyice ayırt etmek lâzımdır. Bayağı kürek çek- me, genç ve yaşir, kadın ve erkek herkese elverişli olabilir. Halbuki Röwing yapmak için her şeyden ön- ce güçlü, kuvvetli olmak gerektir. Adaleleri iyice gelişmemiş gençler bu spora hiç gelemezler. Genç kız- lara ve kadmlara gelince, onlar da İ daha önceden başka sporlarla ada- lelerini iyice geliştirmişlerse — daha iyisi gene genç kadınlar ara“ sında — Rowing yapabilirler, Bu şartlar yerine getirildikten sonra. rowing çok faydalı bir spor olur. Bayağı surette kürek çekmek- ten daha büyük kuvvet sarfettirece- ğinden — oturulacak yer de sabit İ olmamak şartile — bütün adalele. ri daha iyi işletir. Bundan başka, arış olduğu için, insanın karakteri» ni kuvvetlendirir, irade kuvvetini arttırır. Sinirleri disipline alıştırır. Gençlikte başlıyarak elli, altmış ya- şına kadar rowing . yapan sporcular Ka sporlardan ATEŞİ Elde tari tuğuna bir delildir. Rowing büyük bir şartı önceden talim yapmadan yarışa girmemek- tir, Sporcu ne kadar kuvvetli olur- sa olsun yalnız küvvetine güven. memeli, yarıştan önce ya kuvvetle kürek çekerek, yahut başka sporlar yaparak adalelerin, oynak yerleri nin işlekliğini temin etmelidir. Lokman Hekim Bakteriyoloji Laboratuarı | Umumi kan tahlilât,, frengi noktal nâzarından (Wasserman ve Kahn teamülleri) kan kürey- vatı sayılması, Tifo ve ısıtma hastalıkları teşhisi, idrar, bal- gam, cerahat, kazurat ve su tah. | İilâtr, Ültra mikroskopi, hususi | aşılar istihzarı. Kanda üre, şeker, | Klorür, Kollesterin miktarlarının | "yolu No.113. Tel.20981) F İ i | tayini, MEVLUT Merhum Nâzım Paşanm torunu ve Doktor Ömer Nâzımın oğlu Edip Nâ- zımın ruhu İçin 24 Ağustos 1955 cu- martesi günü saat 3 de Nişantaşı - Teşvikiye camiinde Hafız Kemal ve Hafız Nuri tarafından okunacak mevlütta hazır bulunulması rica olu- nur, 20-6-935 ge eviiMme İsr ; |enmeie' Esrar içinde bir kız Bazı kadınları anlamak güç de- gil, imkânsızdır. Hele böyle biraz muamma ruhlu olanları bir mektup içindeki satırlardan tahlile kalkma- nın nekadar aldatıcı olacağını biz pek iyi biliriz. Onun için Göztepe- den K. İyican imzasile mektup gön- deren arkadaşın hayret ve tereddü- dünü şilemiyeceğimizden emin makla beraber onun garip macer, sin: bu sütuna almaktan ta vazgeçe- medik: “Üç senedenbevii (oturduğumuz semtin esrarengiz, garip, herkesi iren bir kızı var. Bu kp. 21 size anlatarak mütalenmiz! sora- cağım. Çünkü biz altr yedi genç bi- zim gibi daha kim bilir nekader gençlemi kem hayran, hem hayrette birakan bu kıza ait musmmayı şu #rrada çözülmüş sanırken büsbütün düğümlermiş olarak bulduk ve ar- tk nasıl tevil edeceğimizi bilmiyo» Tuz. Bu kız sabık valilerden kötürüm bir ihtiyarın ve bilmem hangi $a- ray caniyelerinden birinin kızıdır. Babası da, anısı da sağ. Az çok re- fah içindedir. Yirmi iç yaşından fazla göstermediği halde oru-evli barlı, çoluk çocuk sahibi, ağırbaş- ir bir ev kadınından farketmek mümkün değildi. Elâ gözleri, kes - tane saçları, boyu, vücudumun kıv- vaklığı hepimizi çıldırtan bu kızı ben üç senedir, tanıyorum. Ondan evvel tanıyanlar da ver. Hepsi peşi- ne düşmüş, lâf atmış; mektup gön- dermiş; hiçbir cevap alamamış. Hat- ta menfi bir cevap bile, Bir ara onun dölmiz ve sağır olduğuma bile hük- metmişler. Hayır... Bu kız, sanki bir beyle. Ruhsuz, hissiz bir hey- kel. Bime karşı olduğu gibi, modaya, süse karşı da umursuz. Bir eğlence yerinde, bir “sinemada bile gören erir, maden Köşeniz? Miran değir Benim sokakta, penöeremden pens ceresinde, arada bir bahçesinde sık sık gördüğüm bu kıza karşı sene - leror biçbir ümit görmediğim için hiçbir isteğim yoktu. Fekat arka- daşlardan birinin, onun uğruna bir. çok fedakârlıkları göze alarak yap- tığı teşebbüsler, annesini göndere rek İzdivaç teklifleri ,karşısına çı- karak gözyaşları arasındaki ricala- rr da başa çıkınca garip bir hevese düştüm.Bir defa da ben tecrübe ede- ceğim, dedim. Arkadaşlar gülüştü - ler. Benimle alay ettiler. Aradan aylar geçti, en münasip günü, mev- kii, en mümasip, şen günümü Bekle. dim ve bir gün ona Kadrköy iskele- sinde 'rastgeldin. Köprüye gidiyor- du. Bir saniye tereddüt etmeden ya- nına gittim. Selâm verdim, selâmrmi #ldı; üç senedenberi kendisini ne- kadar hayran takip ettiğimi, bütün arkadaşları mekadar hayrette bıra - kan bir ciddiyeti olduğunu, hepimi- zi me derece şaşırttığımı dallandıra budaklandıra söyledim; ilk defa güldüğünü gördüm. Vapur kalkmak üzere idi. Girdik: “Lüks kamarada oturalım!” demez mi? Ondan son- ra geniş bir nefes aldım. Bu da kâ- fi idi, Fakat beni büsbütün şaşır. tan bir itirafta bulundu. Kendisinin hakikaten birçok gençleri şaşırtan hali olduğum, fakat başka türlü yapmak elinden gelmediğini, çün- kü bir genci çıldırasıya sevdiğini, | omen tarafından hiçbir davet ve il- tifat görememekten meyus olduğu- nu, bu halde kur yapmağa değil, gülmeğe bile muktedir olamadığını söyledi. Birdenbire irkildim. Her şey anlaşılmıştı. Fakat bir genç kr- zı sevilmediği bir genci böyle 88- nelerce severek hayattan bezmesini | du. Biraz durarak lif olsun di sordum: “Kimdir bu (baht genç?” “Sizsiniz!” diye cevap Ve” mez mi? Ne olduğumu herkes (85 savvur edebilir. Alay mı ediyordü” Ancak bir defa güldüğünü gördü güm bu kızın gözlerine baktım, pırdamıyordu bile. Hayır, alay &€ mediğini, ondan sonraki sözieri de anlatir ve o günden sonfa, $i derece ihtiyatla, basa randevsli verdi, İstediğim saman, istedi yere geldi. Fakat bir şartla: Kii bilmiyecek. Kimse bilmeden bi. defalar buluştuk. Yalnız bir gü beş arkadaş, bir plâj gazinosu” da içip eğlenirken aramızdan bir” nin gevezeliğile öğrendik ki, b* esrarengiz kız, bemimle konu: başladığı günler, bütün arkadaşi” Is da konuşmağa başlamış. Hepsi bana söylediklerini söylemiş, bant yaptığı tembihi yapmıştır. Hiç kin” seye yüz vermiyen bu kız, şii hepimizle ayrı ayrı eğleniyor. nedir?” Peşin söylediklerimizi hatırlat” tan sonra bu kız hvkkmda şöyle E tahmin yürütülebilir: Belki, hepinif söylediği gibi, hakikaten birini yor. Ve sizlerden başta birisi bu genç tarafından sevilmek senelerce * :klemiş. Nihayet onun ©“ lenmesi, yahut bu kız b ümit lerini kıracak bir hareketi üzeri kendini kaybederek böy): waçm# sizce, delice ( -aceralara /atılımışt”” Belki sinirleri bozulan, il ik, deli bir mahlâktur, Kim bilir?.. . Fakirin derdi Fakir imzasile İlse son sınıfın olduğunu yazan bir genç seneler! beri bir komşu kızı sevdiğini, fak Hi kızdan söz alamadığını bildir” dert yanıyor: İ "sürdür seviimdelr Banserti Ben heyecandan titriyor; keli leri biribirine karıştırıyordum. bana şöyle cevap verdi: — Daha hayata atılmak için Pİ semiz var. O zamana kadar um meler olur?” Ailelerinin de, kızm da haberi “e Fakat hepsi bu fakir gencin hay atılmasmı bekliyorlar, Kendisi de lara hak veriyor. Fakat ya o rar kadar kuş kafesten kaçar, başka”, giderse?.. İşte endişesi burda, K'# dan bir vait alsa belki sah. * eki, Fakir gence sevgili-inin v ri cevap açık ve haklıdır. Buz.'in ne © cağı malüm olmıyan ti gence bir kızın bağlanması hem İ. di istikbalini, hem gencin istikbö tehlikeye koymak olur. Mademki, senin son sınıfındadır: kızın © Sig sinin de dediği gibi üç beş gene İNİ haslx etmekten başka çare Hamle edip geçim yollarımı, DİR ge beslemek için lâzım olan paraf” min etmeli, . Evlenebilirsiniz, fakat ye T.A. inizasile bize meki yet ren okuyucumuz O dir'nden İ9 küçük ve yakın akrabarından bi. la evlenmek istediğini yazıyof vi “Ben bu kızın dayısının d9Y' e yım. Kanun evlenmemize midir?” Diye soruyor. Kanun mü Fakat hem on beş yaş fark, PE” k. kadar yakın akrabalık evle için müsait şartlar değildir. 7 b araya gelişi fena cü taraflı sevgi yoksa vazgeç süle ie Ti yine akıl ve mantık kabul etmiyor. | bayırlıdır. Şi 120 Ton 105 lik Oleum Askeri Fabrikalar Satınalma Komisyonun 'Tahmin edilen bedeli 6600 lira olan yukarıda ve cinsi yazılı Malzeme Salı pazarında Askeri Nabe yo” kalar İstanbul yollamasında Toplanan Satınal air misyonunca 13 Eylül 935 cuma günü saat 15 de zarfla ihale edil parasız olarak komisyondan verilir. Ea Şartname liplerin Muvakkat teminat olan 495 lirayı Beyoğlu of müdürlüğüne yatırarak makbuz ile teklif mekte eri mezkür günde saat 14 de kadar Komisyona ve ve 2490 numaralı kanunun 2 inci ve 3 üncü Mi rindeki vesaikle mezkür gün ve saatte Komisyon racaatları. (4366) mü” a ss?