“SAN'AT VE POLİTİKA Bir tesadüf olarak, Refik Ha- nu, müstear imzası “kirpi”ye hazin bir tarzda benzetecek ka dar tüyleri diken diken o İçinden bütün bir kanlı pol ka devrinin acı felsefesi geçen kısa bir süküttan sonra murıl - Manmıştı: — Politika... Her tü felâketinin bir tek Mmesulünü bu kelimede bulmuş .bir emniyetle tekrarladı: — Politika... Çok kötü şey! Refik Halit, Riza Tevfik ve İsmini onlarla bir arada zikret- mek istemediğim halde nasılsa bu seride hatıra gelmeğe başlı- yan Halide Edip yalnız edebi - yatta kalsalar ve politikaya ka- asalardı kendilerini mem - İlekete bağlıyan karşılıklı cazi » benin tılısımı bozulmuş olmıya- değil mi? Herkes böyle öyor.Her siyaset düşmüşü edebiyatçı için âmmenin verdi- i hüküm budur. Yanlış da de- Bitir Ben de şuurda filiz ve - ren bir fikrin ancak aksiyonda tamamlanıncaya kadar yaptığı am devir içinde bütünleştiğine, pani bir politika hareketi hali 0 de tecelli etmiyen mücerret bir düşüncenin tekemmül etmiş sa- yılmıyacağına inananlardan de İZilim. Aksiyon, mabadi ağaç halinde yükselmiş bir tohuma benzetilmek istenen fikrin de - vamı değil, belki, şüunun ayna- sında canlı ve tek taraflı bir te- kerrürüdür. Bunun için, her ede biyatçmın mutlaka sosyal da - valarda cephe almalarmı şart sa yerıyorum. Sanatkâr tezlerin değil, yük sentezlerin müjdecisidir. “Ancak şüunun üstünde kalmak şartile bu terkibe varabilir. Ih- tilâllerin tarihinde hemen bü - tün sanatkârların bedbaht Ol - maları, müellif veya bitaraf mü- nekkit locasından çıkarak sah- nede rol akmak istemelerinden rasat ve müşahede noktalarını boş bırakarak terketmelerinden Sut talimatnamesi talbike başlanıyor Sıhhat Bakanlığının yeni süt tali - matnamesi resmi gazetede çıktıktan sonra İstanbul belediyesince ayrıca bakanlıktan tebliği beklenmeden he - men tatbikine geçilmek üzere tali - Çocuk tiyatrosu da bu mevsim açılacak Çocuk tiyatrosunun bu kış fasliye #e geçmesine çalışılmaktadır. Birinci teşrin başında şehir tiyat- rosu operet, tiyatro, çocuk tiyatrosu bölümlerile Tepebaşında, Fransız ti- yatrosu ve asri sinema (binalarında galışacaktır. Çocuk tiyatrosunun gün düzleri ve sabahları oynatılması dü - yünülmektedir. Şehir tiyatrosu artist İerinden bir kısmı çocuk tiyatrosuna yerilmişlerdir. No, 28 Abanoz Bilezik RENE CHAMBE kumandasını teslim etmek İzin daha bir müddet Tulonda kala» cağını anlıyorum. Fakat acele et yavrum, mevsimi geçirtmezsen ne İyi olur. Taraçada akşamlar şimdiden serinlemeğe baş- Madr, Çabuk gel! Kiz kardeşin ve ben, sana yorgunluklarını unuttur - mak için, herşeyi yapacağız. Za - vallı babanın sağlığında olduğu gi- bi, yine o © kadar Jarız. Chabestan' © ormanlara ii sevdiğin mantarlardan top- "lar on beş gündenberi geldiler, Yignal Şatosunun pencere- enis leri açıldı. Bi bekliyorlar, Çabuk gel yavrum ve ne gün gele ga hemen bildir, Alnından öpe- için dört gözle se- “ANNEN” Bu mektubu okuduktan sonra, eni de elemli bir düşünce aldı. Aca- ba hangi facia bu ailenin saadetini böyle birden bire yıktı ve bu adamı da buralara attı? Ne anlaşılmaz mu- Doğrusu düşünemez, zihnimi d. Jeyip toplayamaz bir bale gelmi 4 ŞEHİRDE OLUP Nüfus sayımında 11 bin memur Kullanılacak Gemel Nüfus Sayrm Bürosu dün ilbaylıkta işe başlamıştır. Büronun şefliğine Uray Kurultayı üyelerin- den Suphi getirilmiştir. Sayım Bürosu, işe başlaması do - iayısile İl ve Şarbay Muhiddin Üs- tündağın başkanlığında İlbay mu- #vini Rükmeddin Sözer, İdare heyeti üyelerinden Sabri, Mektupçu Os- man, Uray (belediye) musmelit Di- rektörü Zühtü toplanarak şimdiye || kadar yapılan işleri gözden geçir - mişler ve yapılacak işler hakkında bazı kararlar vermişlerdir. 20 birinciteşrinde yapılacak ge- Del sayıma ait basılı kâğıtlar büroya verilmiştir. Büro, bunları sayım böl. gelerine dağıtacak, sayım ekiplerini tespit edecek, işleri günü gününe güdecektir. Bütün işler merkez bü- rosundan idare olunacaktır. Nümerotaj işlerine gelince: 15 A- ğustosa kadar bütün nümerotaj bit- miş olacaktır. 15 Ağustostan 1 eylö- || Je kadar da karalarda fen memuru kamunbay (nahiye müdürü) ve di- ger zatlardan teşkil edilecek kol ve- || ya kollarla nümerotaj işleri bir de- fa daha gözden geçirilecek, eksik» || il || duğundan dolayı üzülmekte olan likler varsa tamamlanacaktır. Yeni nüfus sayımında 927 genel Sâyiminin ana hatlarından da istifa. edilecektir. Nüfus sayımında ak memurların sayası Jİ dır. Bunların adları yazri- maktadır. Memurlardan, öğretmen- Jerden, mahallelerde okur yazarlar- | dan istifade edilecektir. —— Diyanet işleri Başkanı geldi Diyanet İşleri Başkanı Rifat dün Ankaradan (şehrimize gelmiş ve Haydarpaşa istasyonunda İlbay mu- avini Rükneddin Sözer , Emniyet Direktörü Salih Kılıç tarafından karşılanmıştır. Gözlerinden rahatsız bulunan Diyanet İşleri Başkanı te- davi için Cerrahpaşa hastanesine gitmiştir. Kendisine özel bir oda ayrılmıştır, İstanbul Halkevine spor salonu Bu sıralarda o Ayasofya'nın ve Kemankeş Mustafapaşa camiinin avlularında mozayik arayan arke- oloji bilginleri boş vakitlerinde bir de Beyoğlu'nda Altıncı Daire ci varında Metro Han denilen yer. de Elektirik Şirketi diye eskiden yaşamış bir sosyetenin hâlâ mev- İ cut olup olmadığını araştırsalar ne'iyi olur. Çünkü arkadaşları - muzdan birisi bugünlerde bu s0s- İ yeteyi büyük bir önemle aramış sa da bulamamıştır. Gören, bilen varsa haber vermesi, bu büyük İ şehrin en zaruri hacetlerinden birinin musluğunu elinde tutan bir hurumla alâkalı olması yönün. den çok faydalı olacaktır. Anlatalım: Arkadaşlarımızdan birinin bu sosyete ve bu sosyeteye bağlı (Satiye) ismindeki diğer bir elek- | trik malzemesi salan sosyetede işi bardır. On beş gündür telefonla işini mekte, fakat bu iş hâld bir arpa boyu ileri gitmemekte ol- bu arkadaş, bugün artık canına tak dediği için önce elektrik 805- yetesindeki işi için beş yere tele- fon etmiş, hiçbirinde aradığı ada- m bulamamış, ondan sonra (Sati- ye) Şirketine baş vurarak orada - Ne Dersiniz? — ADAMSIZ ÇALIŞAN SOSYETE! da mühendislerden başlayıp mü - düre kadar derdini anlatacak bi- rini aramış, onu da bulamamış ve nihayet bu sosyetelerin Başdirei törü M. Hansens'i aramış, onu da | yerinde bulamıyarak bu sosyete nin başında hiç adam bulunma dan, tıpkı telsiz dalgaları ile ve adamsız işliyen yeni icat tayyare- ler gibi bir şey olduğunu görerek hayran olmuştar. Hele bu mev simde öğleden evvel Elektrik Şir- ketinde “EvetP” diyebilecek bir tek baş aramak ve bulmak şüphe. | siz ki; Ayasofya'da mozayik ara- maklan çok güçtür. Bir ticaret kurumundaki adamların işleri ba- gına gelip gelmediğini kontrol et- mek bizim üstümüze düşmez. Am ma o kurum umumi hizmetlerin €n önemlisini üstüne almış olma- | malıdır. Elektrik gibi, bir şehrin en büyük can damarın: idare eden, bir sosyetenin bu kadar bomboş bırakılması şaşılacak bir şeydir. | (Şuraya da parmak koyalım ki; bu boşluk yalnız bir güne mahsus | değildir. Bu arkadaşımız birçok | kereler buna şehit olmuştur.) Şir. | ketler komiseri bay! Biz böyle düşünüyoruz. Siz ne dersiniz? | Genyen kurulu toplandı Istanbul, 9 A.A. — C, H. Partisi genyen kurulu bildiriğidir: “Dün Istanbul ilgenkurul kuvağın- da toplanan genyen kutul, partinin iç işleri üzerinde görüşmelerde bulun - du, Ve gereğinde kararlar verdi. —e— Garsonlar meklebi başlıyor Garsonlar Mektebi önümüzdeki ay- dan itibaren çalışmağa başlıyacaktır. Mektebin ders programları ve dahili ap A ANİ rami ap lir gin bir spor salonu yapılacaktır. da mükemmel bir banyo tertibatı bu- İunacak, salonun üstüne de sahneli bir konferans salonu yapılacaktır. B: yapılan tesisat Halkevi güzel sanat- Jar şubesi mimari Ookısmına havale edilmiştir. —u— İnkılâp derslerinden alınan sonunçlar 22 hazirandanberi devam eden in- kılâp dersleri imtihanlarının genel s0 nucuna göre Ankara hukukundan 130, Ata Tik terbiye enstitüsünden 40, İstanbul edebiyat fakültesinden 106, güzel sanatlar akademisinden 25, tıp fakültesinden 92, diş tababe - ti mektebinden 30, hukuk fakültesin den 150, fen fakültesinden 70, ikti - #at ve ticaret mektebinden 40, eczaci mektebinden 36 kişi imtihan: kazan- muşlardır. —— Üzüm ve incir günü Üzüm ve incir istihlâkini arttır - mak maksadile bir üzüm günü yapı” Jacağını yazmıştık. Türk Ofiz İstan- bul şubesi, merkezden emir alır al- maz bu iş için hazırlığa başlıyacaktır. Her yılın ilân edilecek bir gününde bütün memlekette her ailenin üzüm ve incir yemesi temin olunacaktır. Tuhaf değil mi ? O dakika Crcuse kumandanının gençliğinde, orman - larda geçirdiği bayat, sanki biliyor muşum gibi, gözleriminin önünden geçiyordu. Fakat şöyle kendimi top- ladığım zaman, deniz altında acayip granit mağaralar içinde olduğumu düşünüyor ve kendimi pek hayale kaptırmamağa çalışıyordum. Burası ne müthiş bir hapishaney- di! Üç senedenberi bu adam bu me- zarda mı yaşıyordu? O zaman, odanın dört duvarı, dar çıplaklığı içinde bana pek müthiş göründü. Hâlâ gelen giden yok! Sadece s3- atin tiktakları! Yaltızlığın ağırlığı birden üstüme çöktü. Creuse'nin ku- mandanı hâlâ gelmiyordu. Acaba ne biçim adam? İriyarı mı? Kısa boylu mu? Güler yüzlü mü? Sert, yahut kendini vermiş bir a - dam mı? Kendisini hemen, o saniye tanr- mak için içimde öyle dayanılmaz bir iştiyak vardı kiz Fakat hâlâ gelmiyordu. Gelip te beni burada görünce acaba ne diye- cekti? Gecenin bu saatinde bir insan ne- lerle meşğul olabilir de, odasiha yat- mağa gelmez? Zaten denizin altın - daki bu mağaralarda gece ne demek, gündüz ne demek, o da'ayrı! Ayağa kalktım, ellerim cebimde bir ileri, bir geri yürüyorum, Birden i dsi ba t öyrılmıştar. —— Tayyars resmini vermiyenler Finans Bakanlığından vilâyete bir tamim gelmiştir. Tamime göre, buğ dayı koruma vergisi ile tayyare res mini vermiyenler veya vermedikleri balde kendilerini gizliyebilenleri ha- ber verenlere, kaçak malları ihbar e denlere olduğu gibi, tahakkuk edecek mikdar üzerinden muayyen bir ikra- miye verilecektir. “ İibaylık, dairelere bu hususta bil - dirikler göndermiştir. Eyüpte tifüs yok Eyüp ve civarında son zamanlarda lekeli hümma vakaları görüldüğü ve hattâ bu hastalıktan bir kadının da | öldüğü hakkında şayialar çıkmıştır. | Bu huhususta bir mubarririmize sıh- hat direktörü Ali Rıza Baysun demiş tir kiz “— Eyüp civarında lekeli hümma bulunduğuna dair malimatım yok - tur. Bu mıntakada bu hastalıktan bir kişi ölmüş olabilir. Fakat tehlikeli bir halde değildir .Çünkü, tifüs, sene de ancak 4 - $ vaka gösteren sari bir hastalıktır. arka tataftaki kapıyı ittim. Doğrusu kalbim çarptı. Acaba Fournicr içer de mi diye?... Hayır, orada da kimse- ler yok, İçerisi karanlıktı, Elektrik düğ- mesini arayıp buldum. Çevirince i- şeriye bol bir ışık doldu. Pek sade, hattâ sefilâne denecek derecede bir tuvalet odası, bir sabun, bir bardak, bir diş fırçası, bir ipin üzerine iki tane hav- 1 asılmış, Hepsi bu kadar.. Birden dışardan ayak sesleri, in. san sesleri, düdük sesleri işitince hemen doğruldum. Yavaşça pencereye ilericdim. Bir takım insarlar gelip gidiyor- lar, evlere girip çıkıyorlardı. ! Ara sıra Almanca bazı kumanda» lar: — Sehneli, Sehr Schelli — Çabuk, haydi çabuk. Baktım, bir toplantı oluyor, Bir toplantı oluyor ama, ne oluyor ? Beyaz pantalonlu ve beyaz ceketli bir takım insanlar sıralandılar. Hepi- mizin bildiğimiz o muntazam Alman askerleri... Anlaşılan yoklama var: — Husbel — Sehmidt Johann — Sehmidt Wilfrid mam Ecnebi mektepleri azalıyor Yabancı ve azlık okulları yıldan yr la azalmaktadır. Son bir kaç yıl için de yabancı okullar 54 ten 34 € ve âz- lık okulları da 102 den 100 e inmiş - lerdir. Önümüzdeki ders yılında da tstili faaliyet edecek okullar vardır. | cek Bu arada Kadıköyde Fransız ilk, Be- yoğlunda Sen Jozef ve Sen Pier okul İarı bulunmaktadır. Mekteplerin ka» panmasına sebep talebe azlığı ve büt se darlığıdır. Bu yüzden birkaç öğ - retmen de açıkta kalmaktadır. Bu » nunla beraber imhalefe Tayan edilceğlerde —— Saklı gümüş hazinelerini çıkaracak! Bundan bir müddet önce Düzce - de Hacı Abdullah oğlu Hüseyin Hüs sü adında birisi, Finans Bakanlığına baş vurarak memleketin bazı taraf - larında gömülü para olduğunu ve bunların nerelerde bulunduğumu bil - diğini haber vermiş kendisine verile- ye mikdarı tırma için izin istemişti Öğrendiğimize göre, Hüseyin Hüs nü Kırklareli ve civarında araştırma yapacaktır. Şayet, arama işi müsbet şekilde neticelenirse bakanlık kendi- sine bulunan malm kıymetinin yarısı kadar bir İkramiye verecektir. Hüseyin Hüsnünün bugünlerde şehrimize gelmesi umulmaktadır. —— Açık Merkez memurlukları Taşra emniyet memurluklarma ata vanlardan açık kalan deniz memu luklarına imtihansız ve tercihan hu- kuk fakültesi mezunları alınacaktır. Öğrendiğimize göre, terfi serası gelen birinci komiserler arasında ya- kında bir imtihan açılacak ve muvaf fak olanlar bu açıklara tayin edi- iecektir. İTENLER KUÇUK HABERLER * Uray ile Evkaf arasındaki pü- Tüzlü işlerin çözülmesini inceleyen hakem heyeti dün de toplanmış, bu işe ait dosyaları gözden geçirmiştir. Beykozun Ömerliköyü yanın - 1 fundalıktan ateş çıkmış, bir sım fundalık yandıktan sonra sön- dürülmüştür. Yangmın, kömürcüle- rin yaktsklarş ateğten çıktığı sa - ılmaktadır. Araştitmâlir yapıl - aktadir. * Degros Fransız vapurile 18 A- ğustosta 200, Polonya vapurile de her on beş günde bir 30 gezgin şeh- imize gelecektir. Bundan başka 26 sta Viserova Of İndiya trans atlantiği ile 500, 27 Ağustosta da Oriyon vapurile yine 500 seyyah ge lecektir. Gezginler şehrimizde bir- kaç saat gezecek ve âyni gün lima- nımızdan ayrrlacaklardır. * İstanbul Halkevi temsil şubesi- ne önem verilmektedir. Bu sebeple şehir içinde elverişli bir bina aran- maktadır. Alay köşkünde de tami- rat yapılıyor. * Kültür İnzibat Meclisi dün Di- rektörlükte toplanarak öğretmenle in durumlarını gözden geçirmiş - tir. Toplantıya devam edilecek ve tasfiyesi icap eden öğretmenlerin durumlarını da inceleyecektir » * Kültür Bakanlığı Genel Müfet- tişlerinden Fethi vilâyetlerde teftiş yaparken bir kaza geçirmiş, kırılmıştır. Fethi tedavi edilmekte- dir. * Üniversitede talebe kaydma | eylülde başlanacak, 1 teşrinlevvelde bitirilecektir. © Liselere bü yel 1000 leyli mcc- cani talebe alınacaktır. Bunun için yakında bir müsabaka imtihanı açı- İacaktır. | * Üniversite için yapılmakta ©-| lan Hayvanat ve Nebatat Enstitüsü | binasının esas kâgir inşaatı ile ça- | tesi bitmiş ve şimdi iç kıs; yapılmasına başlanmıştır. tamamının yapılması tedris başıma kadar bitirilecektir. * Güven İşleri Genel Direktörü Şükrü Avrupada bir tetkik gezisi- | ne çıkacaktır. Genel direktör, bu arada İstanbula da uğrayacak ve gü | ven müesseselerini teftiş edecektir. * Yerli Mallar Sergisinde açılan | Yat Paya çay i ir. İstanbul Merkez Baş ngo hasılâtı hesaplarile nmaktadır. * Türk Kadmları Esirgeme Der- neği, bikes işçi kadınlarına yardım için ağustosun 17 İnci cumartesi gü- nü akşam: Suadiye plâjı gazinosunda bir gece müsameresi hazırlamıştır. Müsamerenin iyi olması için çalışıl. maktadır, 9 Dün akşam Eyüpte Fikaraper - ver sinema binasında hava tehlikesi in bii yapılmıştır. Hava Kaza Başkanının da 1 bu toplantı da kurum üye- bidin tarafından hava teh- arının anın senesi likesinin önemi hakkında bir konfe- | rans verilmiştir. | * Sovyetler memleketi- mizden 2.500 balya tiltük ve 100 ton yapağı satın almışlardır. Tiftikler 62,5 kuruştan satılmıştır. © Ağustosa kadar kayıtlarını yap- tırmıyan esnafın tescil müddeti bit - tiği İçin müracaat etmiyenlerin te bitine başlanmıştır. Esnaf cemiyetle- ri, bu gibi esnafın listelerini hazırla. mağa lardır. © izinli olarak Avrupada bulunan Uyuşturucu Maddeler İnhisarı Genel Direktörü Ali Sami ve Idare Meclisi Başkanı Ziya Habipzade şehrimize dönmlşlerdir. ayağı | GÜVERCİNLERİN KON- MADIĞI KUBBE ! İstanbulun en güzel en değe” li meydanı Sultanahmettir. Bir ucunda Ayasofya; bir ya” nında Sultanahmet, içinde diki” li taşlar ve yılanlı sütün, - Sonra, bakımsız olsa da temi? bir yeşillik... Yalnız, bu meydanm bütün d8 gerli güzelliğini kaçıran bir ta$" yığını var: Alman çeşmesi! Ayasofya halis Bizans, Sul * tanahmed Türk, dikilitaş Mısıf dır. Alman çeşmesi ne Osman * hıdır, ne Türk, ne Bizans ne Mr sır ve ne de Alman, Öyleyse arsrulusal mı? Ha © yır, kozmopolit, Hem de taklif soyundan kozmopolit. Dikat ettim. Güvercinler hef halis kubbeye ve her gölgesi s€ rinlik yaratan saçağa konuyor” lar, Onların İstanbulda konma dıkları, konmağa tenezzül etme dikleri bir saçak ve bir kubbe var; Alman çeşmesi.. Sultanahmet meydanını bu biçimsiz şark - operet dekorun » dan kurtaramaz mıyız? Orhan SELİM Yamyamlar Arasında! Viyanada çikan Neves Wienef Journal gazetesi ile bazı Mesir ve Bel çika gazeteleri muhabiri Bayan Gert rud Weys Baranovska memleketi - miz hakkında tetkikatta bulunmak üzere şehrimize gelmiştir. Pazar gü- nü Ankaraya gidecektir. Viyanalı meslektaşımız Türkiye « ye gelmesideki maksadını şöylece an İatıyor: — Türkiye hakkında bundan evel İstanbul konservatuvarınmn rslahı i - İ çin tetkikatte bulunmuş olan Viya » nalı profesör Marx'dan mülhem ola» rak bazı makaleler yazmıştım. Bu defa Türkiyeyi yakından görmek, daha fazla ve daha iyi şeyler yazmak için geldim, PEP in ÜZE SAN RON leri ziyaret ettiğini ve Somatra ada» sında bulunan yamyamlar arasında kaldığını anlatarak dedi ki: — Bu yamyamlar, racaların kart « larını iğfal etmekle mahküm olan in- sanları ve hiyaneti vataniye ile mah- küm olanların etlerini yerler. Bun - lar bir adamım etini yemeleri ondan intikam almak içindir. Bunun aksine olarak Afrika yamyamları en çok sev dikleri insanların etini, meselâ karı - larını ve çocuklarını yerler. Bu yam yamlar arasında canımı sıkacak bir hâdise oldu: Kabilenin başkz ı ba * na izdivaç teklif etti, Bu teki müşiülâtla atlattım. Ve kimseyi da- rıltmadan ayrıldım. Hattâ. oradan çi karken bana hediye olarak iki eüzel de at verdiler, — Haydarpaşa Nümune ” hastanesi Haydarpaşada yapılmakta olan sü munc kastabanesinin inşaatı haylı i- ilerlemiştir. Eski hastahane binası tamamen tadil edilmiş ve birçok yeni pavyon » Tar ilâve edilmiştir. Nümune hastahanesi 300 yatakir olacak ve sonbaharda yapısı tamam- lanacaktır. Sarfedilen para 200,009 Tiradır. — Sehluss — Possen. Her nefer, adı söylenince, hemen vaziyet alıyor ve cevap veriyordu: — Mevcut! Mevcutların hesabına baktım da anladım, hepsi iki yüz kadar var. Vaziyete göre, bu bir kıyafet mu- ayenesine benziyordu. Acaba birisi mi gelecek? Birden Möewe aklıma geldi, Kıt'a toplantısı tamamlanınca, ça- vuşa benziyen bir adamın verdiği yeni bir kumanda ile, kıt'a deği! de canlı bir kutu gibi ne sağa, ne sola hiçbir inhiraf göstermeden harekete geçti ve evlerin dip tarafına doğru yürüdü. Ortalıkta gene kimseler kalma- muşti. O anda bu müfrezenin arkasın- dan saldırıp ta, ne olup bittiğini gözlerimle görmek için içimde yene- mediğim bir merak hasıl oldu. Artık Mülâzım Fowrnier'yi bek- lemeğe lüzum görmiyerek, hemen dı- şarıya frrla: Kendimi bangi tehlikelere attığı- mu ölçecek vaziyette değildim. Yürüyen kıta'nın ayak seslerini kollayarak, tabii hatırlıca bir mesa- feden takibe başladım. Fena aydınlatılmış bir tünel için den yürüyorduk, yürüyorduk. Za man zaman gene kırmızı oklar ve ya- RR RR zılar: Eden Bar Kaiser Wilhelm. Anlaşılıyor ki, o tarafa doğru gi- diyorduk. —iU— Az sonra geniş bir salona vardık. Ben, tabii hep geriden ve mümkün olduğu kadar kendimi göstermeme - ğe çalışarak arkalarından gidiyor - dum. Mağara kuvvetli lâmbalar altında apaydınlıktı. Pembe stalaktitler ve stalâğmitler, Alman zevkine göre, yontulmuş, düzeltilmiş, artık mağara demiyeceğim, salonun süsleri haline getirilmişti, R Muhayyele kudretinin bütün Bu » dutlarını geçen bir manzara karşı - smdaydım. Duvarların bazı yerlerine iliştirilmiş Alman vecizeleri “Gott mit uns,, , "Deutehland über ales, Hattâ Lâtince vecizeler: “Pro pat- ria,, Gözlerimi dört açmıştım, acaba ne olacaktı? Derken yine beyazlar giyinmiş ba- 11 insanlar, ortaya, üstleri örtülü ma salar getirdiler ve bunları yanyana dizerek uzun bir sofra kurdular. He- men arkasından şişeler masalara di- zildi, Bu şişeler her balde Montekar- loda tanıdığım meşhur Mum marka- sından olacaktı. Şişeler, tabaklar, bis- küviler ve saire ve saire... Bu iş bitince bir düdük öttü, Her- kes vaziyet aldı. Belliydi ki, yüksek rütbeli du. Çok geçmeden kıta kumandanı € * mir verdi; — Hazır ol! Kitadakiler sanki bir kalip halit€ geliverdiler. Karşı taraftan koyu lcivert ünifor malt iki kişi peyda oldu. İkisini de tanıdım: Birisi Möew€ öteki Pramond.. Möevwe'nin ellerinde beyaz eldiven; belinde kılınç vardı, Framond'da n8 kılınç, ne nişan! Ortay- geldikleri zaman, kıta ku” mandanı selâm vaziyetini aldı. Mö€ we sordu: — Hepsi tamam mı? — Hepsi tamam kumandanım!? Möewe o zaman göğsünü ileri çıkar8 ak şöyle bir dikildi. Efradı başta” aşağı süzdü ve hölâ akisleri kulaki” rımda kalan âmirane bir sesle SöYİ meğe başladı: — Zabitler, çavuşlar, neferler, PE“ İ him aziz ve kahraman dostlarım! 5” İ xe ilk önce haşmetmaap imparater v9 İ kralrmızm selâmlarını, takdir ve MÜ habetlerini getiriyorum. Fakat bun dan başka sizlere gayet mühim haber de getiriyorum, Bütün Alma” | kalplerinin uzun yıllardanberi bee | mekten çarpa çarpa yorulduğu bir 3 | ber.. En nihayet mesut güne birisinin gelmesi bekleniyor *