16 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

16 Temmuz 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 10 bir cellât bile Bu son sözleri söylerken scl elile balyozu sürükliyerek usta- Sina yaklaşmıştı: N — İnan bana gözlerim dönü- yor. Bir parça et... Kanlı kanlı, âz pişmiş kızartma et istiyorum. — Olur a... İnsanlık bu.. Be- nim de canım şimdi âlâ bir tat- İ: istedi ama... Veren kim, ya- Pan kim? — Anlamamazlığa gelme us- ta! Karnım aç.. — Bana ne? Git.. doyur kar- Tunr,. öyle gel! Sana gündelik veriyorum ben, — Nerede? On gündür adını işitiyoruz ama, yüzünü görme - dik. — Perşembeye tamamı ala. caksın. Ben hak yemem. Çırak bir saniye sustu. Sonra sağ elinin başparmağını diğer parmaklarının iç boğumlarında gezdirerek, hesapladı: — Bugün pazar... Pazartesi, Salı, çarşamba, perşembe, Tam beş gün var, Beş gün.. dan ibaretti; ne kapısı, ne ke- penkleri vardı. İğrilerek, büğ- rülerek uzayan, dar çarşı yolun- da kürklü, çizmeli, kalpaklı adamların erine kadar kara batarak güçlü baladıkları ©öri üyordu. Ve kar, beş gündenberi durmayan kar, gittikçe çoğalarak yağıyor- GU, Çırak yalın ayaktı da, Bu Soğukta yarı çıplak olduğu hal- de kan ter içine batmasından an- laşılıyordu ki, bostan dolabına koşulmuş gözü bağlı bir hay- van gibi çalıştırılıyordu, Hem â$ olarak,.. Doğrusu bu usta pek tasasız Dükkâna giren kar serpinti. rini ocakta yanan ateş eriti- ye Bastıkları toprak kar su- arınt eme eme vıcık vıcık ça- Mür olmuştu, Ustanın çizmeleri Vardı; fakat çırak her adım atı- Şında aşık kemiklerine kadar bu Samura batıyordu. Bu hal şişkoyu eğlendirmiş o- lacaktı ki iii elile göbeğini bas- tırarak güldü: > Hoh! Ho! Hol... Kaz gibi Yürüyorsun... Ho Hooooh! Ho. € yanıbaşında duran ince u- Zun bir demir çubuğu aldı; çıra- ei bastığı zaman açılan par - ATI arasını murlara anl AE — Vallahi ibi yürü; sun! «diye mani Te , Fakat şırak gülmüyordu. Bilâ kis, az evvel bir merhamet di - Karş edasını taşıyan suratında Şimdi sert çizgi i ban sizgiler belirmeğe Dişlerini gıcırdatarak homur- dandı: e — Kamım'aç... Açım... Anla- Pişi muyam? € usta gene oral olmayınca sesini bir perde daha yüksekte - rek bağırdı: — Yemek istiyorum, — Sabret canım... Günler ça- bucak geçerler. Zaten kış günü.. “Hâ'” dedin mi akşam oluyor, — Oluyor ama... Bir de bana $or... Nasıl olduğunu, akşamla. rın nasıl geldiklerini bir ben bi- Dirim, Ve âni bir ilerileyişle ustanın urnu dibine sokularak; — Aç ayı oynamaz! Aç ayı oy namaz! - diye haykırdı » Ve gene o anda can acısıyla zıplayarak geriledi: — Oooah! Oh! Şişko, elindeki ince, uzun de- mir çubuğu dah edivermiş sol di Dükkân üç duvarla bir çatı -| “A Nizamettin NAZIF 2 amman Bu herif deli miydi yoksa: Bir işkence odasındr bu kadar katı kalpli olamazdı — İnan bana... Bu işin sonu fena olacak, diyordu. nden biraz aşağısına batırıver. | mişti; ve onun zıpladığını ve zıp | tavırla doğrularak; ladıktan sonra eğilip nasırlı el- lerile demir çubuğun hafifçe bat tığı yeri uğuşturduğunu görün- ce ağız dolusu gülerek: — Nasıl? .dedi- yalancı! Ayı oynar mıymış? Oynamaz mıymış? Bak nasıl oynuyorsun? Bu cidden tuhaf bir sahne Bu herif deli miydi yoksa? Zira, | yaptıkları ancak bir işkence oda | sında bir cellâdın yapabileceği şeylerdi. Ve bütün bunları ya - parken hiç surat asmıyor, tatlı lı konuşuyor, âdeta “canm, ciğerim” der gibi bir hal takını. | Ve birden bire, gayet tabii bir — Haydi bakalım! - dedi - ge- | vezelik kâfi, Nal kizmıştır. Bu işi bir an evvel bitirelim, Çünkü at nerdeyse gelecektir. | — Sahibi pek netameli bir a- “ama benziyor, Geç kalıp herif- le dalaşmıyalım, Çırak birşey söylemedi, Fa - laya üğe yaklaşıp nalı kis - kaçlayınca bir kurt gibi saldırdı. Yumruğunu kaldırmasile heri - iin katmer katmer yağlı ensesi- ne indirmesi bir oldu. yordu. (Arkası var)J © HAKYERLERİ Terkos suyu Memnu mıntakada | Temizleniyor 5 i Resim almış! ie kalpsiz bir adama benziyor. , İ Çatalcadan © İstanbula | gelirken trende memnu arazinin fotoğrafım çekmekten Suçlu O Avusturyanın Brukhanderburg kasabasında doğma Fredrik Havgen isminde 17 yaşında bir genç: dün bir jandarma refaka- tinde ikinci sulh ceza hökimi Reşi- din huzuruna çıkarılmıştır Fredrik Havgen, bir tercüman vasıtasile ver- diği ifadede: — Türkiyede resim çıkartmadım. En son fotoğrafımı Sofyadam geçer ken aldım, Çatalcada #rendeki süra göre makinemin kabiliyetidi tecrü- be etmek istiyordum, dedi. Hâkim Reşit, suçluya me maksatla seyahat etmekte olduğunu sordu. Fredrik buna da: — Talebeyim. Mektep tatilinden istifade için seyahat ediyorum. Ce- vabını verdi. Ve İstanbulda kaldığı müddetçe Tötonya kulübünde mi- safir olmağı düşündüğünü söyledi. Hâkim, bunun üzerine, suçlunun oturma yeri gösterdiği halde kendi- sinin serbest bırakılmasına karar ve- rerek (o kâğıtlarını omüddei umu- miliğe gönderdi. * İsmail isminde bir kahveci sa- karin sattığı iddiasile dün ikinci sulh ceza mahkemesinde sorguya çe- kilmiştir. İsmail, sakarin sattığını inkâr etmiştir. Şahit çağrılması için duruşma başka güne kalmıştır. * Karaköyde Münevver isminde bir kadını öldüren, Bekçi İbrahim, dün müddei umumilikçe tevkif edil. miştir. Tahkikata altıner “istintak bâkimi el atmıştır. ———— Her çocuk okuyacak «İlk okul çağındaki çocukların o- kumaları için önümüzdeki ders yı - lından itibaren yapılacak olan önem- Ni işler etrafındaki çalışmalar devam ediyor. Okuma çağında olup ta fab- rikalarda çalışan çocukların da du - umları gözden geçirilmiş ve bunlar için mekteplerde birer kurs açılması kararlaşmıştır. Bu çocuklar gündüz fabrikalarda çalışacak, geceleri de senitlerindeki (lk okullara giderek a- çılacak kurslara devam edecsklerdir. Pabrika veya her hangi bir işe henüz girmemiş olan cocukların bu yrl ve- İlleri tarafından çalıştırılması İsten- se bile bunun önüne geçilecek, her çocuk mutlaka okutulacaktır, Terkos suyunun temiz akması Için sular İdaresi bâzt yeni tertibat alma- ğa başlamıştır. Bu tertibat iki ayda | bitirilecek ve bunun sonunda sular muayene edilerek halk tarafından İ- çilip içilemiyeceği | anlaşılacaktır. Terkos suyunun süzme havuzların: yapılacak olan bu iş bittikten sonra Hamidiye suyu ele alınacak ve kay” nakta tetkikat yapılacaktır. —— m — Haliç Şirketi Be'ediyeye geçerken Haliç sosyetesinin belediyeye g*5” mesine dair resmi tebligat ne s0sY€- teye ve me de belediyeye dün de y8- pılmamıştır. Belediye İşletme için 20 bin Jira ayırmıştı. Resmi tebligat gelir gelmez belediye derhal bu po” a İle işe başlayacaktır. Haliç sosye- tesinin şimdiki memurları işlerinden çıkarılmıyacak ve her memur s0sy€” teden aldıkları maaşlarla yerlerini muhafaza edeceklerdir. Belediyenin işletme için ne gibi yenilikler yapi” cağı henüz belli değildir. ——— <——— YENİ NEŞRİYA” Kastamonu kendiri Kastamonu ticaret ve sanayi od sr Kastamonu kendiri adlı güzel Ve faydalı bir kitap neşretmiştir. Bu Kİ tapta Kastamonu mıntakasında çok parlak neticeler veren kendir ekimi hakkında malümat verilmekte ve bU maddenin tarihçesi, vasıfları, kendir ekilen arazi vaziyeti, istihsal tutarr ve ihracat durumu çok güzel bir if” de ile anlatılmaktadır. On bir tesim- le gayet temiz basılmış olan bu kits- br karilerimize tavsiye ederiz. HAFTA Peyami Safanın münakaşalara vef- diği cevap Haftanın bu sayısında d3 devam ediyor. Haftanın gergin mün- derecatı arasında Avrupada kazanan süvarilerimizden Eylple bir saati İ- ran değişirken, İranda kadınlar ne haldedir? İstanbulda tabut satan bir kiz? Yeryüzüne harem ağası yetişti- ren zavallı memleket: Habeşistan? gibi yazılar vardır, N a 9 Da İjtalyan Somalisinde Sarp Dağlarda Uçak ve Kamyonla 10.000 Kilometre Vahşi ve sıcak hattı üstüva dekoru içinde vahşi hayvanlar . Burada sırtlanlar, çakallar, Somali arslanları yaşar Çi Bir Fransız kadını İtalyan Soms- | lisi'nde tayyare ve uçakla 10,00 ki- lemetre yapmış ve hatıralarını neş- retmiştir. Dün, bu hatıraların ilk kısmını yazmıştık. Bugün son kıs » ne koyuyoruz? Her yerde tahta testereliyen, kaz- ma çalan, duvar yapan, kasketli, çıp- | Gabre lak ve şimiden kararmış gövdeli as- | gelecek kerlere rasgeldim. Bunların sıhhatini muhafaza için her tedbir alınmıştır. Bunlardan başka müstemlekenin mü- dafaası için gönderilen 30.000 işçinin de sıhhatine dikkat edilmektedir. Bü- tün bunlar üzerinden telsizin dalgâ- Arı mütemadiyen gelip geçiyor. Mogadişu ile Obei Şebeli nehri ü- zerindeki Duk des Abrüz şehirleri arasında bir dekovil ve 130 kilomet- elik küçük bir tren vardır. Üstüva çalılık'arı Moğadişu'dan iki metre ilerde ça- lilik başlar. Baştan başa © dikenlik.. Bu vahşi dekorda sırtlanlar, çakal lar, Somali aslanları yaşar. Güneş Itında kavrular bu çalılık içinden amyonumuz, kendine yol © açarak ilerliyordu. Bana bir italyan subayı, mülüzim Brunetta refskat ediyor. Maiyyetimiz altı nefer, bir ahçı, bir şoför ve bir makinistten mürekkep- tir. Bunu rahat bir kamyon sanma- yınız. Kamyönda mıklanmış gibiyim. Benzin tenekeleri, süngüler ve koca İ bir tepe teşkil eden yiyeceklerimiz arasında kımıldıyamıyacak vaziyetle- yim. Tarihten evvelki devre ait kafa tasları, insan kemikleri, cilâk çake- lar dolu sandıklar dönüşte kamyonu bir kat daha darlaşiıracaktır. Bu san- dıklar Paris müzesine gidecektir. Gölgede 55 derece yakıcı ve öl rücü güneş altında, günde on be: yedi ve on sekiz saat yol alara! kilometre kat'ettik. İki dikenli sında kırmızı tozdan bir ırmak bududa giden harp malzemesi kermiş., Hiçbir yol yok. Kol #teş içinde. İnsan ayağını yı komaz öküz tahta kuruları muna uğrar. Toz, bizi, bslç kellere döndürdü, Dereler ç döküyoruz. Bütün müşküller men yola devam.. Dubatlar nezdinde Geceyarısı?.. Ferfere geldik. 1 os küçük bir menzildi, Etrafı ves bir göL Burada, sıcak bir rüzgâr da esi- yor. 80 kilometre saatte yol alıyo- ruz. Kara topraklar, burun delikleri- mize giriyor. Sarıklı, gövdeleri çıp- lak Dubatların verdikleri konserve- lerle akşam yemeği yaptık. Miralay Bertello'nun çadırında yattım. Ne zarif köşk! Onun kumanda ettiği bu Dubat'lar, çalılıklarda toplanmış, mükemel askerlerdir. Bu kol, yözba- şı Becchis tarafından teşkil olunmuş- tur. Bunlar taarruz ordusudur, As- kariler ise kalelerin müdafaasına tah- şis edilmiştir, Dubat'ların biricile teç- hizatı bir tüfek, bir fişekliktir. Yiye- cekleri de deve sütü ile bir avuç hint darısıdır. İşte bütün 'bu gıda ile ve günde 8 frank ücretle, harbe gider ler, gövdeleri çıplaktır, başlarında bir sarık, bellerinde de kısa bir peğ Bir Habeş şehrinin uçaktan görünüşü temal vardır. Bunlar kahramanca döğüşlürler. o Yeğitlikleri Afrikada meşhurdur. Gece İstirahat, Miralay ve zabitle ri ile vedalaşıyoruz. Birkaç kilometre uzakta diğer bir menzil, o Müstahil, Bu menzil Şebeli nehrinin sol sahili üzerindedir. Bir tepede kâin Mustahil, oraya hâkim (olduğu için ehemmiyetlidir, huduttaki #ik Habeş ordugühları gene hâkim bir mevkide bulunuşu da onun ehemmi- yetini arttırıyor. 1931 de silâhlı 25 bin Habeşli, Harrar i Dergiam Marjam kumandısmda buraya takım arazinin kendileri olan hele val nane dolaşıyorlarmış. Ortalığı kebap gibi kavuran yolcu- luk Rocca Littovoya kadar çok müs- kül, Buraya sabahın saat bi'lyde geldik. Yolda altı saat pan yaptık. Komiser San Mazzano bisi bekliyor- du. Sömürgelerdeki bu yüksek ko » muk severliği nekadar methetsek âz- dır. Roçca Lettorio, Molla'nın müstah- kem şatosu idi. Burada Molla, düş- manlarını diri diri iki duvar arasında boğar, kadınları kazığa oturturdu. Meşhur mücahit olan Molla, bütün Somalilerde cihat ilân etti ve Sudan Mehdisi gibi İngilizleri Soma''len Italyan ve İngiliz Somalileri kududunda Italyanın Gard müstahkem mevkii i ne verilmesini istemişlerdi. Az evvel atmak istedi (1899 - 1919). Galla- de, Habeşliler, Dubat karakoluna | kayoda İngilizleri kanlı bir hezimete j İ saldırmışlardır. ” Firfer'den Belet Usna (gittik. 40 kilometreyi üç günde ve otuz pan ya- parak katedebildik. Burada Askarıla- rın yanındayız. Miralay İtalo Karne- valo ile zabitleri bizi haçaretle kabul ettiler, Ual Ual'a doğru Simdi, en çetin ve en uzun merha- söze vag m Çi uğrattı. Asırlardanberidir. ki, bu ker- van yollarında, Habeşistandan gelen Galla'lar yüksek yaylâlarından So- mali ovalarına inerek akınlar yapmış- lar, çocukları, kadınları, erkekleri esir ederek götürmüşlerdir. Burası çok nazik bir noktadır. Otlaklarn ezeldenberi bitmiyen o münazsaları, pınar kavgaları, Habeş Oğan bi dudunda daimi hadiseler, İngiliz So- Massuva limanına getirilen İtalyan malzemesi leye Rocea Littorloya doğru yola çıktık. Göz görebildiği kadar beyaz karınca yuvaları. Kilometrelerce gir diyoruz. Ne bir ağaç, ne bir arza var... Kısa dikenli çalılığı ile sonsüz bir ova. Yolda rasladığımız göçebe- ler! şut, su! diye bağrıyorlar. Susuz luk, gözlerde bir nevi cinnet kiviler- mı yakmıştır. Bize, O tencerelerini uzatarak su dileniyörlar. Biraz uzakta Dusa Marele ile Si- nadoğo arasında (mahzun bir göl. Bender Kasım postası, pan yapmış. Kamyon şoförü ve yolcuları, gece kamyonun üstüne çıkmışlar, çünkü beş aslân makinenin gtrafınde eski- malılarınn silâhlı kabilelri ve İtalyan Somalisinin silâhsı zkabileleri!., Rocea Litorio'dan giden yol, Gal- Tadiy, Uardurat, Ual Uale sevkeder. Buraları Ogatlan hududunun en ile- ri karakollarıdır. Bu havalide Habeş İ akınçriarı ve Somali kaaçkları her z4- man serbestçe iş görmüşlerdir. Burada 305 pınar vardır ve otlak- lar çoktur. Hudut kabileleri için bu kuyular ve otlaklar hayati bir ihti- yaçtır. Molla burayı elde etmek için çılgınca harbetti, Bu kuyular etrafında geçen birine ci ve ikinci kânunda vaki olan bâdi- se, İtalyan - Habeş münazaasına 5 bep olmuştur . Hâdiseden önce hudutları tesbite memur olan İngiliz - Habeş komis - yonu şefi miralay Elilford, Habsşis- tan murahhaslarından o Haratlı Fit Haouer burada bulunduğu gibi İtal- yada Dubatlariyle ve genç binbaşı Burnazel ile orada hazır bulunuyor- du, İngilizler, Somalıları çekildiler. Habeşliler orada kaldılar. 1200 kişi ile 200 italyan Dubat'ya saldırdılar, İtalyanlar, Ual Ual kalesine tahassun etmişlerdi. Bu hâdise üzerine İtal - yan tayyareleri ile tanklar acele gel- diler. On beş saat yapıldı. İtalyanlar hem havadan, hem karadan taartuz ederek muzaf- feriyet kazandılar, Çalılıklar, Habeş ölüleri ile doldu. İşte bu Ual Ual hadisesinden son ra Afrika meselesi bir Avrupa mese» Jesi oldu. Anlaşılıyor ki, yeni İtalya, madle- ten ve manen kuvvetli olan faşizm İtalyası, her şeye hazırdır. Afri çatıp gelmiş olan mukadderat saati- ni ve ftrsatını okaçırmamağa âzmct- miş gibi görünüyor, şiddetli bir harp *

Bu sayıdan diğer sayfalar: