— yık altından, sinsi sinsi gülüşünün se- 2 VAPURDA Vapura girdiğim zaman hafif başım ağrıyordu. Bu küçük r: hatsızlığın verdiği sıkıntı ken dine sanki bir arkadaş aracd Karşımdaki kanapenin be, örtüsüne kirli kunduralarının tırasını bırakıp giden bir yolcu nun, pencere kenarında oturan ve üç gün tıraş olmamış yüzün- de sıkılganlık yerine lâübali ba- kışlar sırıtan başka bir yolcu - nun, sonra da ebediyette yürü - yormuş gibi zamanın kıymetini hiçe sayarak mıymıntı bir tem- po ile ilerliyen vapurun bende hemen uyandırdıkları ölke ile buluşan baş ağrım çoğaldı. Fransızca bir edebiyat gaze - tesi açtım ve içimde uyuklayan meraklardan birini dürtecek bir serlevha aradım. Fakat gazete kâadı üstünde yazı yerine âdeta kundura kirleri, sırıtkan yüzler, hantal vapurlar ve belki de baş ağrısının remzi halinde şekilsiz kurşun lekeleri — görüyordum. | “Sokağım” başlıklı ve imzasını sevdiğim bir yazının ilk satırla- rı üstünde sebat ederek ve ayni <cümleleri belki otuz defa okuya- rak vapurun kâbuslarile dalaş- maya başladım. Ağır ağır, için- de bulunduğum kamaradan çıka rak. Pariste Jakop sokağının lo- kantaları, çilingirleri, kâatçıları, matbaaları ve çamaşırcıları ara- sına giriyordum. Ah, bu, içinde yalnız insanların değil, koca bir edebiyat tarihinin de oturduğu sokaklardan biriydi: Racine iki adım ötede ölmüş, Balzac'ın şu köşede bir matbaası varmış, Re- | nan şu evde üç yıl oturmuş, 120 sene evvel hateaubriand, da- ha önce Diderot da bu sokakta yaşamışlar Muharrir onların göl | mektedir. gelerini bir duvarın, bir merdive nin, bir balkonun üstünde ne gü zel diriltiyor! Birkaç satır için- | üzleri mezar çiçek - nasıl büyütüyor! Ne | Zgüzel anış, ne güzel yazı! — | Sonra bizim Tan'ın güzel sa- natlar sayfasmı açtım. Bedri | Rahminin “Yukule-le” si: Haya- | tın bütün tersliklerini ve biçim- sizliklerini gevrek, tatlı, bağı: Tayıcı istihzastfiir 'süzgecinden geçirerek saflaştıran, berraklaş- | tıran hakim ve zavallı Yukule- le, bana rüyasmı anlattı. Bedri Rahminin şahsında bana hariku lâde bir yeni muharrir keşfetti- ren bu Çinliyi o kadar seviyor- dum ki yazı bitince onun hayı lini kaçırmamak için gözlerimi kapadım ve onu başımın içinde yalnız bıraktım. Ne dersiniz? Baş ağrım geçti | ve içimde daha garip değişiklik- ler oldu: Beyaz örtünün üstün- deki lekeler, bana sakin bir yü: deki hüzün gölgeleri gibi sevim- li görünüyordu. Sırıtan adam güzelleşiverdi. ağır giden vapur içime geniş müsamahaların rit- mini dolduruyor, hiç dağılmıy: cağı vehmini veren bir sevinci tabaka tabaka istif ediyordu. Şu iki güzel yazıyı okumasay- dım, belki de şimdi siz bu sütun- da kirli yolcular ve miskin va - purlar aleyhine öfkeli bir yazı bulacaktınız. Çirkinliği bile ken- di âhenginin içinde hazım ve temsil eden güzellikler bana on- ları affettirdi, Fakat işin doğru- su, onları siz affetmeyiniz, çi »vanlarını da beraberlerinde ge - —'?xN — ŞEHİRDE OLUP BİTENLER Kitap okuyanlarm azlığı kitapçı dükkânlarını dokluran ciltleri Romanyadan k göçmen ) Kafilesi geldi | Romanyadan bu yıl gelecek göçmenlerden birinci büyük ka- file Köstenceden Nâzım vapu - runa binmiş ve vapur dün akşam lJimanımıza gelmiştir. Göçmen - der Çanakkale yerleşme bölge- | sine ayırd edildiklerinden Nâ- ’ zım vapuru Çanakkaleye git- Duyduğumuza göre Köstencede daha dört vapur L vardır. Orada toplanan göçmen- lerin pasaport işleri bittiğinden bugünlerde onlar da gelecekler- dir. Her vapurla 800 - 1000 göç- men gelmektedir. Göçmenler ta şınabilen bütün eşyalarını, hay- tirmekte olduklarından bunların | yerleştirilmeleri ve - çabuk iş, | güç edinmeleri kolay olacaktır. | ve bundan sonra üstübeç imalâthanc- | Üleri daimi bir kontrola tâbi tutulacak- | Trakya genel müfettişlik böl- gesine yerleştirilecek olan bu göçmenler için yeni evler yaptı- | rılmaktadır. Göçmenlerin işlerine bakmak üzere genel nüfus ve iskân di rektörlüğü şube direktörlerin den Kenan şehrimize gelmiş ve dün İlbay muavini Rüknettin Sö zeri görerek göçmenlere ait iş- Ter için konuşmuştur. Romanya- dan kışa kadar gelccek göçmen- | lerin sayısının S0 - 60 bini geçe- ceği anlaşılmaktadır. —— İbrah'm Tali Edirneye gitti Trakya genel müfettişi Torahim Tali, iyileşmiş dün Edirneye git - miştir. İbrahim Teli birkaç gün E- dirnede kalarak istirahatini geçir - mek üzere şehrimize dönecektir. Bu müddet içinde İbrahim Talie vekâlet edecek olan İç Bakanlığı yöne.geri Vehbi bugün şehrimize gelerek E - dirneye gidecektir. — Buğday fyatı yeniden düşüyör l Belediyenin, narhı indirmemek hu- | susunda gösterdiği bütün ısrara rağ- | men, ekmek yapılmasında kullanılan | buğday ve un fiyatları dün yeniden ö- nemli mikdarda düşmüştür. Yumşak buğdaylar borsada $ kuruş 38,5 para- ya kadar inmiştir. ——— ——— kü pek müsamahaya gelmezler ve cıvıtırlar. Peyami SAFA | kiloda 45 kuruş belediye resmi tahak- devam sokak sergilerine döküyor — Sultanahmetteki hafriyata ediliyor, | beş sütun iki yolsuzluk ihbarı yapıldı 'Taş Ocakları — resmi — tarifesi mu- cibince Belediye üstübeçten yüz kilo- da 45 kuruş resim almaktadır. Üstü- beç yapısında kullanılan topraktan ise ton başına 20 kuruş resim alınmakta- | dır, Bazı kimselerin toprağa yirmi ku | ruş resim vererek aldıkları ve bun- dan yaptıkları üstübeçler için de yüz de 45 kuruş resim — vermeleri lârım- ken, bunu vermeyenlerin şehirde üs- tübeçleri sattıkları haber alınmıştır. Bunlar üstübeç yapan diğer âmillere zarar verdikleri gibi belediye resmin- den de kaçmış oluyorlar. Belediyeye bu yolda bir ihbar yapılmış ve bu şe- kilde hareket eden bir imalâthanenin Galatada bulunduğu ve bunu şarap is- kelesindeki belediyenin kantar me - unun bildiği iddia edilmiştir. Bu- mıştır. Bütün üstübeç imalâthaneleri gezilerek yapılan üstübeç mikdarı tes bit edilecek ve bu üstübeçlerden yür kuk ettirilecektir. Kantar memuru hakkında da araştırmalar yapılacak tır. Tramvay şirketi hesabına yapılan yollar Teamlay enayetesinin — Bavındıris Bakanlığı ile olan mukayeleye göre tramvay arabalarının - geçtiği yoll daima iyi bir şekilde bulundurması | lizımdır. Fakat sosyete mukaveleye rizyet etmiyerek herhangi bir ihtar vukuunda birkaç amele ile yolları ba- sit şekilde tamir etmekte ve dolayısi- | le vakit kazanmaktadır. Fatih kazası dahilindeki yollar hakkında — yapdan muhtelif ihtarlara rağınen sosyete yol larr istenilen şekilde tamir etmemiş- tir. Bunun üzerine Belediye yolları kendi yapmağa karar verdiğinden dün den itibaren faaliyete geçmiştir. Be- lediye evvelâ, çok bozuk olan ve Flor- ya plâjı üzerinde olması dolayısile ehemmiyet kesbeden —Topkapı - Sa- matya yolundan işe başlamıştır. Bu yollar tamir edildikten sonra parası sosyeteden alınacaktır. —a Leh tayyarecisi geldi Leh tayyarecilerinden Ziembinski Casimir dün sabah bindiği R. W D - 8 mektep ve spor tayyaresile Yeşil- köye gelmiş ve Locdra oteline mi: olmuştur. Lehli tayyareciye makini; liposki de refaket etmektedir. Casi- | mir Ziembinski gezinti maksadile seyahat etmektedir. 4 temmuzda Var şovadan hareketler Çarmonti ve Bük Teşe uğtağıktan sonra Varnaya git- miş, oradan İstanbula gelmiştir. Istanbulda iki gün kalacak ve bu- radan Kahireye gidecekti. No: 79 | | Erik Çiçekleri | Mahmud YESARIİ Bunun lâzım olduğunu çok yakın - (dan gördüm ve çok İyi bir sonla bağ- lanışına ben bile şaştım. Bu çare sayesinde di ki o, gururla, emniyetle para harcayordu; göğsü ka barık, başı dik, alnı açıktı. Onun, karı parasile tufeylileşmesi, beni zehirliyecekti. Onun, bütün gü- zelliği erkek kalışı, erkek kalmasında idi. Sen de az değilmişsin, yavrum! Bı- bebini bana, söyler misin, bakayrm? Hayır! Söyleme... Benim gözü, kaçmaz ve hemen yakalarım. Bir ci- gara yak, dudaklarıma iliştir. Evet, bu balin hoşuma git ayanık insanları severim. Görüyo: ki gittikçe açılıyorsun. Bunda, biraz benim de tesirim var mı? Ben, hayatta, kaşarlandım, yav - rum. Benim yanımda gözlerini açar ve uyanık bulunursan çok kâr edersin. Gün gelir, beni batırlarsın , Bu hatır- layış, hiç te acı ve tiksintili bir hatır- layış olmayacaktır. — Onun, bütün güzelliği erkek ka lışı, erkek kalmasında idi! Diyişime güldün. Bununla demek ve anlatmak iste « din ki : ! en, onu, onun hesabıma deği kendi hesabma korumuşsun. Onun dü kleşmesi, tüfeylileşmesi, se nin sevgini giderecekti. Sen, ondan fazla kendini korudun ! Böyle düşünebilirsin, bu ihtimal de hatıra gelebilir.Ben,o zaman kat'iyyen böyle düşünmemiştim. Belki de bunu, ben düşünmeden, tahteşşuurum yap - mıştı, Böyle düşünmüş de olsam, düşün - memiş de olsam, hayatımda göstere bildiğim bir tek faziletkârlığı kendi kendimin takdir etmemek hiç bir şey önüne geçemez. Nizam, borcuntu ödedi, çocuğum. Onun Avrupayı görmesini, görgü- sünün genişlemesini, açılmasını isti » yordum. Yüksek rütbeli bir çok bahri ye zabiti dostum vardı. Hepsi de beni, saygı ile seviyorlardı. izami, akrabamdan bir kızla ev -« lendirmek gecen lerden birine deniz ataşesi tayin et - | tirdim. Yooo! Senin açık göz ve uyanık ol- manı istiyorum ama, bu Kadar işkilli, içi çürük, yumurtaya kulp takar olma | ni istemiyorum. — Sefaretlerden birine deniz ataşe si tayin ettirdim ! Derdemez, yine, biraz evvelki bıyık altından, sinsi sinsi güldün! Bu da gözümden kaçmadı, yavrum! Sen, bununla da demek ve anlat - mak istedin ki: — Artık bıkmiştin. Yakandan sil - kip atmak, ondan kurtulmak istiyor - dun.Onun hakkında iyi düşündüğün, onu koruduğun için, kırılmadan, in - €inmeden ayrılmağa karar verdin ve onu sefaretlerden birine deniz ataşesi tayin ettirdin. ibi ayıtsız, şartsız; hayır! |17 kongreye iştirak etmiştir. Şimdi- | tüşülmüştür. | sunda evvelce alınan karar etrafında Palevi sönmüştü, fakat kalbimde hâli. diyemem. Fakat sana, çok içten söy - Turing ve olomobil kulübü ne işler gördü ? Tüzkiye Turing ve otomobil kı bü son on sene zarfında yani 19 ile 1935 seneleri arasında yaptığı iş- lere dair bir broşür çıkarmıştır. Bu broşüre göre Türkiye Turing ve oto- mobil kulübü üç memur, alt yüz üye ve son yıllar zarfında hükümet ve İstanbul belediyesinin senede verdi- ği beş bin lira tahsisatla memlekette iş görmüştür. Kulüp memle - kette turizmi teşvik ve kolaylaştıra- cak beş kanun ve ayrıca 38 kararna- me ve talimatname çıkmasını temin etmiştir. Kulüp bu müddet ulusal turizm kurumuna girmiş e beş ansı- ve ye kadar 28 bin duvar ilâ: ve 315 bin küçük risale dağıtmı Kahirede propaganda yapmak mak sadile bir delegelik ihdas ettiği gi- bi Türkiyeye gelen turizm levazımı- nn gümrük resminden muaf tutul - masınr ve arsrulusal yol işaretlerinin şarbaylık delâletile tatbikini temin etmiştir. Türkiyeden yabancı memleketlere gürup halinde seyahat edeceklere döviz izini alınmıştır. Muhtelif maleketler arasında tu- rizmi teşvik için İstanbulda Türk - Alman, Türk - Avusturya, Türk - İtalya, Türk Fransız, Türk - Lehis- Jan, Türk > Macar, Türk - Yunan, Dürk - Ramanya mühtelit turizm kol Türkiye Tuting külübü - gördüğü izmetlerden dolayı 1930 tarihli ka- rTarname ile menafi umumiyeye hiz- met eden kurumlar arasına girmiş - tir. — Yerli mallar sergisi Yerli mallar sergisinde hazırlıklar | ilerlemiştir. İnhisarlar idaresi için | kurulmakta olan büyük pavyon 18 bin liraya çıkacaktır. Sergide boş | yet kalmamış gibidir. Bu vene yerli mallar sergisi, tem- muzün 18 inde açılacak, 5 ağustosa | kapanacaktır. Açılış programı ha - zırlanmak Üzeredir. —— Mekteplerde yeniden şubeler açılacak Lise ve orta okul müdürleri dün öğleden sonra Kültür Direktörü Meh- met Eminin başkanlığında toplanmış- lardır. — Bu toplantıda ilk ol mezun olan çocukların ve liselerle or- ta okullarda bu yıl sınıf geçen talebe- lerin mikdarına göre mekteplerde ye- hiden açılacak şubeler etrafında gö - —— Ofis şubesinin nakli Ofis İstanbul şubesi direktörlüğü Ofisin başka bir binaya nakli husu- Ofis merkezinden bazı talimat iste- miştir. lüyorum ; ondan kurtulmaktan ziyade onun istikbalini düşünmüştüm. O, senelerce Avrupada dolaştı. gö- zü ve görgüsü açıldı den, bana, sevgi dolu mektuplar yaz- dı. O, şair, muharrir, edip değildi. Ya zı yazmasını pek beceremiyordu. Lâ - kin öyle açık, kısa yazıyor, duygü - larıı, iztiraplarını, öyle açık ve kı - saca anlatıyordu ki, bin bir sanat oyu nile cilâlanmış, perdahtlanmış yazılar dan, daha çok hoşuma gidiyordu. Fakat bir zaman geldi ki, mektup - ların ateşi söndü, sönüverdi. Sesime dikkat ediyor musun? Hâlâ ya - nar.. Mektuplarında okşayan, hattâ te- selli eden bir Zazış tarzı vardı, (akat bir çok sözlerin, kelimelerin, düşünül müş, seçilmiş oldukları o kadar göze çarpıyordu ki, onun kalbinin, artık benim için değil, bir başkası için çarp tığını anlamakta güçlük çekmedim. — Ben, onu, sevmiyor değildim. Aşkın dlekliği vardı.Bu ılıklık olmasa bile, - tüme bir başkasının sevilmesine, -hat tâ terketmiş olsam bile » taham- İKUÇUK HABERLER * İnkilâp dersleri imtihanına Üni- versite konferans salonunda devam edilmektedir. Bugün de askeri ve si- vil doktor mekteplerile dişçi mektep- leri talebeleri imtiha nedilecekler - | dir. * Bisküvi ve çikolata gibi şekerli maddelerden alınması icap eden mu- amele vergisinin 1934 mali yılından önceki zamana ait kısmının alınmı- ürilmiştir. * Atinaya gitmiş olan Norv. i Bentzon İstanbula dönmü * Trabzon ihtisas müddei umumisi Cemil, bir ay müddetle izin "alarak İstapbula gelmiştir. * Çekoslovakya maslahatgâzarı Dr Milos Hanak Ankaradan — şehrimize gelmiştir. * Finans bakanı Fuat Ağralı iznini Avrupada istirahatla geçirmekten vazgeçmiştir. Fuat Ağralı Büyüka- dada istirahat edecektir. * Tarım Bakanlığı genel tarım di- | rektör muavini Şevket şehrimize gel miş ve dün ilbaylık tarım direktörü Tahsin ile birlikte Büyükdere mey- vaçılık enstitüsünü ve fidanlığını gezmiştir. * Bazı incelemeler için şehrimizde belunan, ge) işelkesü Fah- muş ve İstanbul Evkafsditektörü Ni- yari ile birçok müesseseleri gezmiş- tir. Bi tilen 25 koç, bugün haraya gönderi- lecektir. * Kimya savaşından korunmağa mahesus malzeme hakkındaki kanun ilbaylığa gelmiştir. Buna göre Sü ve Sağlık ve Soysal Yardım bakanlıkla- rınca nevileri tayin olunâcak kimya savaşından korunulacak veya sanat işlerinde kullanılacak maskeler ile gardan korunmağa yarayan başka türlü gereç (malzeme) lerin yurda sokulması veya yurtta yapılıp satıl- ması hakkı yalnız Kızılay cemiyeti- ne verilmiştir. Maskeden başka gerçelerden birta- kımının veya hepsinin satış işi Kızıl ayda bulunmak şartile cemiyetin iz- nile başkaları tarafımdan da yapıla- bilir. * Muallimler birliği Bursaya bir seyahat tertip etmişlerdi. Birçok ba- 'an ve bay muallimlerin iştirakile ün bu seyahate çıkılmıştır. — | Darüşşafakaya alınacak talebe Darlişşafaka lizesine talebe kaydı- na bu ayın on beşinde başlanacak ve Ağustosun on beşinde bitecektir. Mek tebe gidecek talebenin anadan baba « dan veya yalnız babadan mahrum ol- ması şarttır. Bu yıl mektebe ilk mel mül edemem. Mektuplarında, bana en çok doku nan, onun, teselli veren edası idi. O- nu, bunda haklr görüyordum. Çünkü şimarmıştı. Onunla çok tatlı, çok dost ayfrılmıştık. Ben, kavgadan, münakaşadan, he- le göz yaşlarından nefret ederim. Bü- tün sevgilerimde, hep tatlıya bağla mışımdır. Lâkin Nizamla ayrılmamız öbürlerine benzememişti ©, birini seviyordu. Hemen ekspre se atlayıp onun yanma gitmeği de dü şünmedim, zannetme, Fakat bunu, kibrime yediremedim. —Ona kargı alacağım tavır, gidece - ğim en kestirme yol, mektuplarına alayir cevaplar vermekti. Onun sevdiği. sevmeğe — başladığı kadını, genç kızı çok merak ediyor - dum. Sarışın mı, esmer miydi? Saç - ları, gözleri ne renkte idi? Boyu bosu, endamı nasıldı? Çok mu gençti? Yok- 8a yaşlı mıydı ? AÂsıl merak ettiğim şey de, yeni & gilisinin, bana benzeyip benzemediği idi. Bunu, düşünmekten kendimi ala mıyordum. Acaba bana benziyor mıy gUK * vas BU DA BENDEN İ KOMIİISYON Gazeteyi elime aldım. Birinci sayfasına bir göz attım. Tepede üstüne bir manşet: “Komisyon Habeş İşini Halle « demiyor.” Bu manşetin &ol aşağısında iki sütun üstüne 36 puntuluk bir başlık: “Uzlaşma komisyonu toplanmıyacak.” Yine ayni manşetin sağ aşa - ğısında yine iki sütun üstüne yine 36 puntuluk bir başlık da- ha: “Ekmek yine 11 kuruşa sa- tılacak” Bu üç başlığı okuduktan son- ra düsünüyorum: Zaten, eğer Habeşler, komisyondan umut bekledilerse şap gibi yandıkları- nın resmidir. Niçin mi? diyecek- siniz! Niçin olacak, Habeş ülke- sile Habeş işini halledecek ko- misyonun toplandığı yer arasın- da en aşağı bir iki haftalık yol vardır. Halbuki, değil öyle iki haftalık yolda toplanan bir ko- misyon, şu İstanbul şehirdaşları nn burunları dibinde meclis ku- ran Belediye encümeninin bile ekmek işini nasıl hallettiği or- tada. Biz ekmek indi, iniyor der « ken, un ucuzladı, ekmek te ucuz- layacak, umuduna kapılmışken, encümen bir toplandı, müzake- re, Münakaşa, tetkikat, tami- kat, ve ekmeği yine 11 kuruştan yiyeceğimizi bildirdi. Zaten doğrusunu ister misi niz, bir iş ki komisyona, encü- mene havale edilmiştir, ondan kesin umudu. Komisyonların çoğu, bir işi halletmek için değil, halledilmi- yecek işleri müzakere, münaka- şa, tetkik ve tâmik için topla- nırlar ve dağılırlar, ü Orhan SELİM Muhittin Üstünda- ,ğın bir izahı İlbay ve şarbay Muhiddin Üstün- dağın bir kaç gün evvel Akşam ga- zetesinde Avrupa dönüşü, yapacağı yeniliklere dair beyanatı Çıkmıştı. Muhiddin Üstündağ dün gazetemize ona istinat cden diğer yazılar hak- kında şu İzahatt veriyor: «İki aylık bir ayrılıktan sonra memlekete dönüşümde, bir mecliste arkadaşlar arasında her türlü kayıt ve şarttan uzak hususi bir dertleşme sırasında bazısı yarı şaka söylediğim sözler bir gazeteci mülâkatı gibi ya- | zılmış ve yayılmış. Sonra da bunu e- | le alan başka yazıcılar - her yüzü ta- sarlanmış eksiksiz bir çalışma proj ramr imiş gibi - ileri geri benim dü- şüncelerime uymıyan yazılar çıkar « mışlardır. Ne o, ne de bu halka su nulan tarada ve çerçevede hiç biri le alâkam olmadığını gazetenizle yazmanızı dilerim.,, — Asri mezarlık nasıl yapılacak ? Zincirlikuyudaki asri mezarlık in. Şaatının sonbahara - kadar biti i kararlaşmıştır. Mezarlığa tahsi len saha 92 bin metre murabbaıdır. bu sahanın etrafına duvar çekme işi bitmiştir. Şimdi toprak muhtelif ada- lara ayrılmaktadır. Bu adalar ailelere satılacaktır. Yakında mezarlığa ağa: dikilmeğe başlanacak ve bütün bayın- dırlık işleri sona erdikten sonra me - zarlığa bekçiler konacaktır. Matbaleadenz K tebin dördüncü sınıfına terfi etmiş o- lanlar alınacaktır. — Talipler arasında bir müsabaka imtihanı açılacaktır. Mü sabak imtihnında kazanan talebe ade- di çok olursa kura çekilecektir. dı? Beni hatırlatan tarafları var m: Niçin bana benzemesini, yahut be- ni hatırlatmasını istiyordum? — Bunu, clbette anliyorsun, çocuğum. Bu, o * tesirim olduğunu , hâlâ beni arıyori benini güzelliğimin tesirlerinden kutf tulamıyor, demekti. Ve her kadın, sev miş ve sevilmiş her kadın, böyle dü * Şünür, Belki bunu açıkça itiraf etmeğı İâkin mutlaka, mutlaka kalbinden gö çirir, Erkekler, böyle değil, yavrum. Et kekler, eski sevgililerinin yeni münâ ıı:ııîhı.riıs alâkadar oluyorlar. Fakat u alâkadar oluşta, garip bir kıskan$ lık var. Rakipleri nl:ınn :rke'ıl merak etmezler, kadına kızarlar. Kadınlara gelince ; onlar, erkektet fazla kadınla alâkadar olurlar, ve kâ“ d, kadının rakibidir. Kadın, erkekle birlik iddia edebilif: Lâkin tablatin, hilkatin iki cinsi ÜZ€ rindeki işlediği bu şinir, görüş, düşü * nüş, seziş farkları ortadan kalkmafı kamaz, ÇArkası varik