- 2 —SON TELGRAF— 26 16i TEŞMİN 18dâ HALK FİLOZOFU ESKİ HAYRANLARI Kiymetli müdekkik Sellm Nüz- het Gerçek, geçenlerde bir ma- kulesinde, daha — otuz yıl evvel, bizde yapıkmış ir tiyatre münaka- şasadan bahsediyordu. Otuz yıl evvek, büyük imsan Şikespirin e- serleri, benüz 'Türk sahnesine kon- mamışti ve 6 zaman, tiyatre ile meşgul baza fikir adamları, Şekis- pirin eserlerinin 'Türk sahnesinde alncağını ileri süren bu zevat, za- manin meşhur fikir ve san'at a- damları idi. Bu iddtaya, bugün, Tise talebesi güler, Otuz yıl evvelki fikir ve san'at hayalımızla, bugünkü düşü- şüş seviyemiz arasındaki farkı günmek isüyenler, yalnız bu id- diaya baksınlar kâfidir, *Tiyatro mevzuunda, Türk cemi- yeli, oluz yıl evvel mukayese Hadisetler. ğ nrısın“da İ SON TELGRAF. HARP MES'ULLERİ Harpten sonraki dünyansa vazi- yeli otrafında görüşmeler, müna- kaşalar, harp gayrotleri kadar ha- raret peyda etmiş buhmuyor. Di- ğer taraftan, harpten sonra, harp mes'üllerimin — muhabemesi — için göndiden hazırlıklar gürülüyor. Fakat, unutmamak lâzınıdır ki, | henüz 1914 umumü harbinin mes- gileri dahi maydana çıkmamış, bu, bir mesele halinde bugüne kadar | devam cegekmiştir. MAHALLI KARNELER Şimdi, hemen bütün taşra bele- diyeleri mahalli ekmek karneleri | | bazırlamakla meşguldür. Görül- | müştür ki, karnesla, bu İş, yi yemez, Bu küçük - belediyeterin karne harzırlatmak için çektikleri sıkmlıya, yaptıkları masrafı dü- şünüyorum. Yine çeskisi gibi, bütün karne- der bir elden hazırlansa, daha ucu- za malolmaz mı, acaba?. Nasıl ol | sa, ber tarafla karme üsülü var.. PİRİNÇ MESELESİ Bu harbin esrarlı hâdiselerinden biri de pirtnç fiatıdır. İki hraya da Hiyor. Yüz o4 kuuşa da sa- tılabiliyor, Tabü, hepsi de kür e- diyor. Kimse, zorarına vermiyor, | Bunlar, öyle büdiseler ki, iktısat | ilmini iflâs ettirir. Biz, bâlü, ma- liyet Katlarını tetkik ededurabım! ŞAPKA FİATII İyi bir erkek şapkası 20-30 öre- | 'ya. Nihayet altı ay giyebilirsiniz. Bilemediniz bir yıl başınızda taşı- yınız, Geçenlerde bir arkadaş şap- ka alscaktı. Sonra vazgeçti: — Şapka aradım. bana baş tacı Çıkarıyarlar, dedi. Ben, başıma tac giyecek adam mıyım?, 'Yabli vaz- geçtim. AHMET RAUF Mizahi ve milli roman No. 10 BİR PALYAÇO DÖRTCAN. DAZ BİR DE O gtce İzinyi ancak gece yarımından iki sa2i sonta odasına gitmiye Teti çde. bilmiş'i. Kurnsz ve teerübeli Rum kır zi daeokinin düşünceli, durgun ve Slek- giz halinden yeni bir #ek macerâsi se- gerek bir lüclü yakısılı — birakanamış, sorgu, sevgi üstüne sevgi yrpalamış durenuştu. Hattt tam ayrılacakları zaman Onu, yeni mâşüküm Bina Löbmetinin nişanesiyle göstermek için üst dudağının kenarını, sivri vö beyar dişleriyle murdığını şimdi batır- | lyan Ralip aynaya daha faszla yakla- görak baktı. İşle iki dişinin yeri saklar mamıyacak kadar meydanda idi. Tp =— göylene tıraşmı - bilirdikten cOrA surama bol purira sürerek tek- Muharriri; NEZİHE MU REŞAT FEYZİ Kebul etmiyecek kadar — tekâmül göstermiştir. Eskilerin, fikir — ve san'at meşgelelerinin masıl alfayı | sökmek derecesinde olduğunu, es- ki gazete ve mecmua kolleksiyon- ları pekülâ isbet ediyor, Eskiye buğla, eski hayranı olan bazıları, il- rata varan acayip bir takım fikri | sabitler peşimdedirler. Meselü, e- kuz yal evvel bizde tüyatronun, ede- biyatın, tenkidim, bulâsa, her mevi fikir ve san'at zevk ve kültürü- | mün daha yüksek olduğunu, bugün tedenni etmiş bulunduğumuzu id- dia ederler, Otuz yıl evvel, İstanbul Üniver- sitesi edebiyat tedrisatı müfredat proğramı ve bu kürsülerden o za- aa söylenen sözler, bugün, geli- şigüzel toplantı ve cemiyotlerde geçen sözlerden daha üstün değil- di, Bugün, eskiye nararan geri ol- duğumuz tek fikir ve san'al cep- hemiz yoktur. Günahı Çocukları Bunların hukuki - vaziyetleri için Adliye Vekâletince açılan anket cevapları inceleniyor Baba ve anatarı hiç te meçhul olmıyan ve dünyaya gelişlerin- de hiç bir Sun'u taksirleri bu- Tunmayan «Günah çocuklarır nn nlarına vurulan <Piç> adınga- sından kurtanımaları içir bu gü- nahezı yavruların nüfusa kaydo- 1 temimi — İstanbul nn Beyağlunda halk- Bu dilek Adliye Vekületine ilmiştir. — Verilen — cevapta memuru huzüürnda yapılmış bir sikde müstanit olmuyarak vâkı - Tan birleşmelerden doğan çoculk- Tarın hukukt vaziyetlerinin tes- biti için bir anket açıklığı ve ge- | len cevapların mütehassıs bir he- yet taralından teikik - edilmekte bulunduğu bildirilmiştir. Tazsdiksiz tarifeler Gözeteler, eğleno yerterinden bah- sedenkca eketriya: olalkı eoyuyorlar, mütkiş Tttkür yapıyurlar.> şekklinde neşriyatta bulumur. Geçenlerde, — yine, tarifesiz, tazfesi tasdikaz gaziınlarda, maüşterilerden keyil paza alındığınıdan gklyet edikyondu. Gazinolaran tarifesi, harbin — doğur duğu maselelerden değildir Çok daha esidkdir, Ve baazlrulla, eölence yerlem rinde, tarilesiz veya tüzhksz terde iHe iç yapıldığı yilişe ve yıllardır. süyle. mir, yazılır, duruş. Şebria eğlenca yer- lerinde mrüllek ve mubakkak tasdiiki tarife Kullanılmasını temin edenriyen makam —hber neresi e— bu eski yı- lan hikâyeli enanzarası karşısımda aca. bü n? düşünüyor, oddün meraka değer rur. BÜRHAN CEVAT HOKKABAZ Suratı asık ve bakıları hiddletli odan garmları Çıkt.. Merdivenden nince - İrimi a kazyılaştı. Üçaç kiz Ratibi görünce: — Boajur, Natip diye kekeledi. Ralip suratını göslerdi: — Yürümü — çeteleye — çovinmişein! | Adkolrun sana! Rum kan ilii yumruğunu - biribirine vurarak gövrek bir kalıkaha abtı: — Oh olsuni... Oh olsun sana.. Retip: — Alacağa olsun! Diye homurda. marzik sokak kaptsını şırrak diye vi rup dişarı fırladı. “Yolda bep çılgın İrinlye ülze püs kürüyordu. İçinden; — Budala kez! Diyordu. Bulmz bul- muş ta kıskandcak © sermem tavığdr bulmuşt... Eğer arada - Mertuka - gibi Sedakür bir bellim olmasa, sim günü arâşük Gürip! Diye düşönüyandu. Ben İ el — (Devaanı Var) | Ününe gelen ; 'GürünTenkidi Harp Vazi |Yabancı memleketlere | — Bir geeneip hülinde, Avrupaya — na- SA talebe görmlenmemiz lâzan geldiğini henüz tesbit etmiş değilimdir, Bir mü- W #rerse hazbe rüğmen, yabancı mömle- Ketlerde ll için talrbe göcleriyor. Belki, eetiç kerer doğrudur, harbe rağ- | aroda, ada yen kku $ bilgiler için, yelmne. memjdreilare lalebe göndere mek Kanendır. Kakdönberi ediler vokta münskaşa a olmuzkur; Taleden hangi çağlı ya- BAnCI mernjektileri göndermek dağru olurt. Lerlerden mezun olan genç ç- | cokları, hemen göndermek Babeti bir hareket olmuyor. Bu lddisda bulunan- İâr vürdır ve idela pek yabâmt aklır | nev'inden değiklir. Çünkü, çocuk, he- züz kendeini bulmamı, — olgunlağma- MTüŞ, Şaheiyetini tarnı yapmamış- tır. Gidereği memlektle, kolaylıkIa bin bir fesir Kitamla kalubilir. Veyabut, ko- daylikin, haylüz'eşebi)ir Bastn, yağı çok Terlemiş insatlar ialebe, ölye, görmeriyorum. Bu insnnla- Fin, memiedoele Göndüllen sonra, ça- Taşmak için çok az vakitleri vanlır. E- Baten yorgur Ucun bir. hayat devresi “yaşımışlardır. Bu görlerden edlltcek Hifado çok mahduk - kalmatı. tadır, O halee, Avnupaya tsteile gönderile. cek talebe için, n ilebetli Çağ ne va- bt * Bİzce, yükmek tatmilmni, aslazlik va- zilesini yaymış, yaşı 28 Öe otuz. aa. sanda, milİ şucru olgunlaşmış gençleri trbmak gönder. ahllkzi b iymetleri raRlırras süzgeçii de. gol Ğdi havsan- aç elurea, yabenci memleketlere Va sle gördenlen telebeden, şuztikin den bir mük fazla rzehdınan aara- bilir. R. SANİT Peynir satışları | Borsayı alınıyor | lik edilmişüir. Ve- âlet bu şekilde harekee edilme- | sini İzmir borsasına da bikdirmiş- | tir, Beyaz pey lüm pey rinin de Ticeret ve Zuhım borsa- sına alınarak xlişverişlerinin bor- sada yapılması kuvvetle muhle- | haberlerden meldir. Demiryolları meslek mektebi | imtihanında kazananlar — | nihayet ilân edildi! | Devlet Demiryolları meslek | mektebine ginmeğe tal'polanlar arasında icra olunan imtihan ne- | Hcesinin el'an ilân edilmemesinin Bu imtfhana iştirak öden talebeleri kararsız ve müşkül bir mevkide bıraktığını yazmışlık. Niheyet neticeler dün dün ©- lunmuştur, Gönderilen lsteye gö- re imtibana bin beş yüz orta mekiep mezunu girmiştir. Bun- | Jandan yüz yirmi kişi kabul olun- muştur. © TAKVİM © Tumi 18 | HAZAR | Tei 1asr K ceşnin | HAZAR VÇ » Zavallr ka- Binın rabalın; birakarak varizüi şişkin Hacaklariyle bir. mübürek panaiyo- zran tektaravalli merdivenini çılancıya kadar #nesindan cmdiğ' süt bornundan gelyor... Haai onun soba - borusuna benmiyen bacaklarını görünce —midem bulanmayor - değil amma... Ne çaret Hele bukkalen, ya bizlm mabut Hacı Nu- ©i buna bir çare bulabilrok mi?, Bun- ları düşünürken yüzünün halini de bir | türtü urularmyordu... Acaba - Fahire | ezkina varacak miydi?... Sirketteki bürsuna çıkarken kara- Taştığı hadçmeye: — Bana çabuk bol şekerli bir kahre getir. Diye emredecik odaya ginll, O- dada Catideden buşka kimseler yok- tu. Genç kiz gayet şik kiyafetiyle penm cerenin önündeki masanın başında ça- Jagyordu. Kayilsız görünmek için ver- diğ bütün kararlara rağmen Ratibla Yüreği hızli bezir çarpıyordu. - Güsel arkadaşına selim vermek için onun iz elâ gözlerini aradı. Fakat Cahide o- daya girenin Ralp olduğunu — semliği Halde sevimi Başını kakdirip selâm vermenitkle #rar ediyordu. Bunu hise Böttiği için Ratip büsbüfün, sizirlem Mısır cephesindeki büyük muha- rebe hakkında muvaffakiyet ihtimali CYazın: i. S. Eski Bükreş Ateşemiliteri ) Misir cephesinde 8 inci İngiliz ordusumun taarruzu, karada, hava- du ve denizde genişlemek istidadı gösteren bir şekilde devam ediyor. Bunu, yalmız Orta Şark İngilz ka- mandanlığının tebliğinden — öğre- nebiliyoruz. Bagün İngiliz taarrurunun dör- düncü günü, Bu dört gün zarlın- da karada İngilia ordusunun elde ettiği metice, yine İngiliz tebliğine göre şudur: 8 inci ordunun ileri kolları 25 L Teştin sabahı gün do- üarkeo —mihver ordusunun — asıl mevziler'ni bazı noktalarda delmiş hbulunuyordu. Gündüz mihver kat- alarının katşılık laarruzlarına rağ men elde edilen kazançların mu- halazarına devam olunmuştur. Demek İngiliz ordusu, mihver cephesinde asıl muharebe hattına bazı noktalarda girmiye muvaffak olmuştur. Fakat mihver karşılık taarre Sarmdan şunu de anlıyoruz: Mareşal Bommel veya mihver or- dusunun başında bulunan meçhul | kumundan, — İngiliz taarruzlarını bulunduğu mevzilerde karşılamı- ya karat vermiştir. Fakat İngiliz ordusunun 4 gün içinde mihverin ana mevzilerine yalnız ileri kolla- | larile girdiğine bakılırsa vaziyet | müh'mdir. Çünkü İngiliz ordusu- | nun büyük kısmı bundan sonra muharebeye girecektir. İngiliz Orta Şark kumandani | General Aleksander dananma ile | işbirliği yaparak mihverin önco şimal cenahima hü, . Bu şüphesiz kâfi değildi. Son gelen | anlaşıldığına — gözeş | bazı İngiliz haf'f zırhli ve seyyar kuvvetleri, mihver ordusunun yam ve gerizime mücssir olmak için cee nupları da (aarruza sevkedilmiş- tir, Böylelikle mihver ordusumun | hem şimal cenahinda ve hem de | cenubu yanmıda cephe ve kuşat« | ma müharebeleri başlamıştır. — | İngiliz hava kuvvetleri, yalmız | muharebe sahasındaki mihver he | deflerine hücum etmekle kalmı- | derile ve paraşütçü akınlarile deş. | tekleselerdi, eti düşünceler ve yor, geride mihver imanlarım ve muvasala yollarını da bombala- maya devam ediyoclar. Hattâ ana- vatan İngiliz hava filoları bile bu | Aaarrura iştirak ediyorlar, Çünkü bunlar, İngiltereden uçarak şimali İtalyada bulunan ve mihver ordu- suna tayyare ve hacp malzemesi yapan askeri fabrikaları — güvdüz bombardımanlarile tahrip etmek- tedirler, Bu akınların, İngiliz er- dusunun taarruza geçliği günler- de yapılması, başka türlü izah e- dilemci. İngiliz ordusuaua taarruzunda bir hususiyet daha var: Orta Şark Aznerikan kumandanlığı cmrinde bulunan Amerikan hava kuvvet- leri I.ıık birlikıı de bu taar- rTuza iş lir. Bütüm bunlar; 8 ıırl İngiliz ordusunun kuvvetli olduğunu, denizdan — ve havadan iyi desteklendiğini ve büyük ihtiyatlara malik olduğunu göstermektedir. Taarruzun dört gündür devamı- na ,donanma ve hava kuvvelleri. nin sürekli mıı tine bakılırsa, harekele W Bu maksat, mihver ordusunu çekilmesine mey dan vermeden - mağlüp etmektir. Acaba General Aleksander buna muyaffak olabilecek Eğer İngilizli tifade ederek yani ihraç hareket. mihver ordusunu aElüp cimeleri ihtimali 6 nis- yük olurdu. Pakat bugtin. kü şekline göre de, İngiliz taarru- un muvaflak olması ihtimali vvetl'idir. Bir müdafaa ordusu, cenahlarm dan faarruza uğrarsa, cephesi - a- sıl müharebe - battını tütamadığı takdirde - çarilmiş bir yay şeklin- de bükülür ve nibayet kırılır. Bu, | General Aleksander'in mihver ce- mahlarana yapacağı tazyiklerin vam üzere artmasına bağlıdır. MAHKEMELERDE : |Kahır yüzündenlütuf.. Lütuf yüzündenkahır.. İki genç kısdılar, Bisbirleri leşihine döğmek ve hakaret da- vası açmışlardı. Biri diyordu. ksi: — Nebahadle biz #yni tcemet- hanede düktiloluk ediyorduk. Ne- bahat beni bir türlü çekemiyor- | du, Boyuna aleyhimde atp tutu- yor, böyüna — beni kötülüyordu. Patrona aleyhimde türlü — türlü şeyler söylemiş. Nihsyet patmn bana yol verdi. Bie ay kadar iş- siz kaldam. Amma, kehir yüzün- den lütfa uğramışım, Orada kırk Hira şlıyordum. Bu sefee başka bir ticarethaneye daktilo olarak yet- müş Hra ile gördim. Bunu işamiş; kızmış, Biraz sonra patron benim Digünet olduğumu, bunün müze- virik yaplağmı öğrenmiş. Ona da yol vermiş. Buna da ayrıca hide detlenmiş. Spkalfa rasfiayenca çekememesinden üzerime — yürü- dü. Hakarat etti. Segırm çekti. 'Tokat vurmağa başladı. Ben de ons vurdüm. Beni döğdüğü ve söğdüğü için davacıyım. Nebahat le — Fahsmet'ten da- vece idi. O da şunları anlattı: — Fahamet yalan söylüyor. Onu zaten. petran — sevmiyordu; yol verdi. Bunu benden bildi, Bir Tmüdüee sonra başka bir iş bulk müş. Neyse... Orası nemize lüram bizâm Yalnız, kövulmasını — ben- den bildiği için öfkeli imiş, — So- kakta gürünce önce o benim üne- rime çutlardı. O bana vurunca ben de ona vurdum. Kötü sözler söyledi, Sebep olen odür; düvâ- eryam. Maliseme dört beş şahit dinle- di. Bunlar hepsi, ikisinin de birk bislerini sokak ortasında döğdük- ikisinin de — bizibirlerine irinin — söyledi- n!» diye iade ni sabit gözdü. Ha- lıklı okduğu için bu ce- TDevsmt Saş 8, sü: 8 de) | Yazan Türk pehlivanlık tarihine nit | menkibeler 6 kadar çoktur ki bun ları bir araya toplayıp bir eser vi | cude gelirmek lâzım gelse hilât- [ sız binlerce sahife tular, Vak'enüvislerin ve vak'anüvisler| harki tarih yazanların eserleri, Türk babayiğitlerinin kahramat- lıkları, zorbazu hareketleri, ceuk meydanlarındaki fedakürlıklarile dolar taşar. Garp, spor medir bilmezken Türk sporu, pehlivanlık namı altanda mühim teşkillece bağlanınştı. 'Türklerin mescid, cami, tekke, çeşme, imarci, han, kervansaray- lar göbi vakfiyeler ve harcıâleri - dan müesseseler — yanında zengil yvakfiyli pehlivanlık tekkeleri var- dı, tüm spor müesseseleri vücude ge- tirmişlerdi. Yalnız spor mücsseseleri mâ?.. Avrupa ve Amerika di kara aşhaneleri vücude getirmek için bir takım cemiyetler vücude getirmekle meşguldür. Fakat cc- dadımız, bir kaidle ve şahsan ilel- ebet daim olacak imarethaneler vü| cude gelirmişlerdi ki, bunlar, gün- de iki öğün yemek verirler ve ek- meğini de (Fodla) dedikleri bir pide ile sunarlardı ve bu İmarat- hancler her semtle vardı ,Meselâ; İstanbul imarethaneleri belki yüze haliğ olurdu. Her / semtte vakfiyeli bü -| yük imarethancler mevcuttu. Fa- | tih imaretnanesi, Nuruosmaniye i- | marethanesi, Beyazıt imarethane- si, Sultanahmet imarethanesi, Mih | rimah Sultan imarethanesi, Valide Sullan imaretbanesi İlüh., Saya- bildiğinize aşhaneler mevcuttu. Bu aşhaneler ,bilâkaydü şart zen- | gin ve fukara istiyen halka kap- ları açıktı. Ne karme, ne vosika, “kadar buki kalabilecek tarzda he- ÜREŞ MUSAHABELERİ —— ESKİ PEHLİVANLIK W.SAMİ KA KARAYEİ Türklerin medeniyet sahasında | vücude-getirdikleri müesvesvler den yalarz imsrethaneleri, bugün- Kü en ileri addolunan garp millet lerin'n en verimli ve mütebariz e- lan mücsscselerinin kat kat fev- | köndedir ve hiç bizi belki beş yüz | sene sonra bile bu şekilde mücs sesöler vücude gelirmeğe muvaf- | fak olamıyacaklardır. İşle Türk pehkivanlık, yani spor tarihi de tıpkı bu imaretler gibi teşkilâtli idi. Sordarlar, vezirler, hekaslar, ehlihayır eshabı olanlar | sethadlerde, iç memlekelte mene ziller vücude getirmişlerdi tekke, yani bugünkü tabirile »por kulübü sisesinde yüzlerce, binler- ©e mürit (sporcu) taşırdı. Menzil- ler ve tekkeleri bedava idi. Her müzit (sporcu) yer içer yatar ve | yalmız pehliyanlıkla (spor) meş- gul olurdu. Gekp geçen sporcalar, | dervişler, seyyahlar, yolcular bu | meuzillere uğrıyarak bedava yar | tarlar, yerler içerler gelip geçer- | derdi. Bu memzillerin vakfiyeleri © kadar zengin idi ki, kıyamete saplanmış idi, Okuyucularım, Türk menzilleri hakkında verdiğim malümata hay ret etmemelidir. Şimdi menzil ne- dir anlamış ölan — okuyucularıma | adet vereceğim: Bu rakam inınıl. | mıyacak derecede vüsidir. ve bu- | günün Türk sporculuğana, battâ | €n medeni sandığımız garp spor- | culuğuna kat enderkat faiktir. Ve, bin sene çalışılmış olsa bu- | günkü miületerin, eski Türk spor toşkilâtını vücude — getirebilmele- rine imkân yoktur. ne aldındı; ne denmezdi?. | — Osmanlı Türklerinin vücude ge- $ kürdikleri mmenzillerin (stadyom) | si bedava menzillerdir, Adedi | gelsil bir surette bilgi yahsiyetile, | | byarak demir kale kapılarına sa- deyiniz!. ı.ııı, yüz deyiniz!. dört yür yirmi altı menzildir ve yukariya yazdığımı gibi tekkelerile bu er vakfiyeli ve yemesi içme- dünüz mü?, Dört yüz yirmi altı Bu imenzillerde çalışan müritler dsimiydi, Şeylilerine (Kulüp re- isi) kat'i surette muti idiler. Hep- si bir dereceye ve sınıfa ayrılmış- tı, İtoat, mesleğe hürmet, bilgiye meclübiyet ve emniyet vardı. Bu- günkü gibi saçma sapat münakaşa lar ve mânasızlıklar Türk müesse- selerinde yeralamazdı. Meslek bil- gisi herşeyin fevkinde olgunlaşmış ve müesseseleşmişti. Usta, şeyhe; | kalfa ustaya; çırak, kalfaya müte- | kuvvet ve meharet mevcudiyetile | hürmetle bağlıydı. — Türk pehlivanlık tekkeleri ne- vilere ayrılırdı. Meselâ; pehlivan tekkeleri, tirandazlar * tekkeleri, | gürzcüler tekkeleri gibi... Pehlivanlar yalnız güreşmerler, kılıç çalarlar, İlobot şavururlar, tokmak atarlardı. Gürzeüler (bu bir nevi ağırlıktır. Kale kapıları üzerinde gördüğünür demir saplı büyük ve yuvarlak taş güllelere gürz derler) —gürz savururlardı. Gürzetler, Osmanlı ordularında kale kapılarına Bilcum eden peh-il Tivanlardı. Bu pehlivanlar kale ka- pılarma dayanırlar, gürzlerini do- | anuz topu denilen demir tekerlekli yerden yapma arabalarla kale ka- pılarına kadar çekerek getirirler; kale kapılarıma cenkederek yana- şırlar., sonra, ağır gürzlerini omuz vurup kuvvetle vururlardı. Böyle- Tikle kale kapılarını kararak de- vinmeğe savaşırlardı. İşle okuyucularıma — muhtasar olurak verdiğim Türk pehlivanlık tarihinden bir Darca.. — SÜ, G S e Fransız donanması ve barp.. Yazan: Ali Kemal Sunman Vişi Framsası ile İngilizlerin ve Amorikabların — zaten araları iyi değldir. Fakat vaklt vakit Anglo- sakson âlemi le Vişinim arasında söylenenler, yazılanlar daha kes- Kürleşir. sanki eski Fransa, İngil- tere ve Amerika dostluğunun har taraları büsbütün sikamiş gibi gö rünür, Aradaki siyasi münasebet- lerin çok defa ne kadar gerginleş- . Donanma me- rasını açmış, nihayet münasebet- ker de kesilmişti. Fakat Amecika- Tilarla Vişi arasında siyasi müna- sebetlerin devam etmesi bazı e- saslı mülâhazalarla her iki taraf- ça da lüzumlu sayılmıştır. Anglosakson luralı ile sındaki ihtilâlların —en bel olanlarından biri de donanmıa me- selesi olduğu malümdür. Donan- ma meselesi Vişinin Anglosaksoa tarafıum — karşı olan - endişelerini arttırmış, İagil'zlerin ve Ameri. kalıların Vişiye karşı besledikleri itimasızlığı çoğaltmıştır. Pransa donanması ne olacak?, Alıman verilerek İagilizlere ve Amecika- hlara kerşi mü kullanılacak?. O halde bu donanmayı düşman oli- ne geçmiş görmektense 2arar ve- remiyecek bir hale getirmek Jâzım gelecek, İşte İngüizlerle Vişi Fran- sası arasımdaki aykırılık böyle bağr Tamıştı. ©40 folüketini takip eden haftam larda, aylanda eski müttefikler a- rasında başgösleren kavgaları ha tırlatmağa lüzum görülmiyebilir. Unutulacak kadar bunların üze- rinden daha zaman geçmedi. Bu harbin 940 ve 41 vakaylini batır- tmağa Kizum görühmese de Vişi Fransası ile Anglosukson turafı a- Tasındaki zeddiyetin casmı donan- ma meselecinin nasıl bir tesiri ol- duğunu söylemek fazla olmıyacak. rasmdaki zıddiyetin esasını donan- man Almamlara, İtalyanlara, halâ- sa milver tarafıma vecileceği hu- susunda İngilizlerin ve Amerika- halaten gösterdikleri endişeye ma- hal yobtu. Çünkü Almanlarla, İ- | galyanlarla olan mütarekenin şe- donanmanın raitinde dor mihvere ve rileceğine dair hiç bir keyı kon. | mamıştir, Blâkis donenmanın hiç bir suretle verilmiyeceği Alman- lara ük günde enlatılmıştır. İn; tarafı ise Fransız donamınasının şimdiye kadar Almanlara ve İtal. yanlara verilmeyişini Vişinin ese- ri değil, Pransrz donanmasını gez- direnlerin, yürütenlerin, oradan o- raya saklıyanların hulâsa Pransız bahriyelilerinin bu harpte mühim bir işi olarak sayıyorlar, Fransız donanması bugün nerededi: Fransanın Akdeniz sahillerinde bir yerde mi, şimali Afrika kıyıla- Tn kuytu bir kenarında mi, Ât las Okyanusunda mi?, İngiliz ve Amerikan amirallori için o donanmanın bet hareket'ni günü gürüne takip etmek ve hi mek lâzim olduğu cibetle Fransız donanımasının bu saatte nerede bu lunduğunu yine onlar bilseler ge- reklir, Lük'a diğer taraltan Fran- sız donanmasının ge halde oldu- kuna Anglosakson — matbua- tınca toplanmış malümata göre o donünmanın iki seneden fazla bir zamandanberi Almanların ve İtal- yalarm eline iş olmasın. da şu sebepleri uramak iktıza eder: i— Donanmayı işletenler, bü- tün bahriyeliler herşeyden evvel gemllerini severler, O gemilerin Akmanlara, İtalyanlara ver'lmesi- olan sevg'si şununla da bellidir ki gemisini İngilize ve Amerikahya de kabül edemez. Bu tak- dirde nexeden gelirse gelsin Fran- sax bahriyelisi gemisini şuna veya buna teslim için verilecek ber hangi bir emri dinlemiyecektir. 2— Pransız bahriyel'si Amcı “kanın bu harbe girdiğini indiK feh sonra - Aaglosakson tarafınma harbi kazanacağına olan Ümit ve iimadını arttırmıştır. O zamam Frantabın da kurtulacağını düşü- nüyor; $— Fakal o zamana kedar da Fraosiz denanmasındaa - hiç bir geminin berhangi bir macera uğ- runda, şu veya bu tarafın olinde balmasına razı çlmıyacaktır. B harbin sonunda Fransanın elinde ihmal edilemiyecek derecede kuv- wetli bir donanma bulunmalı di- e ( Te