Milli Şef'in Türk milletine Beyannamesi (1 inci Sahitedon Devam) Atatürkün föni vücudu isti. Tahat yerine tevdi edilmiş- fit Hikakikatte yattığı yer, min onun için aşkk iharla dolu olan kahra- Man ve vefalı göğsüdür. tarihle uğradığı- alim ve baksız itham Zününde meydana — atılmış, Türk milletinin masum ve Haklı olduğunu iddia ve ilân Ölmiştir. İlkönce ehemmiyeti Mavranmamış - olan gür sesi, dslâ yıpranmıyan bir küvvet. 8 nihayet bütün cihanıa şuu- Tüna nüfuz etmiştir En büyük zaferleri kazan- diktan sonra da, Atatürk öm- fünü yalnız Türk milletinin haklarını, ezeli insaniyete “üzmetlerini ve tarihe hâket- llği meziyetlerini isbat etmek. & geçirmiştir. - Millet: Büyüklüğüne, kudre' Ziletine, medeniyet Pt ve mükellef olduğu insa- Tiyet vazifelerine sarsılmaz İlikadı vardı. «Ne mutlu Tür. Küm diyenee dediği zama: Köndi engin ruhunun, hiç sön- Biyen aşkını en mânalı bir *ürette hulâsa etmişti. Fena zihniyet ve idare ile Beri birakılmış Türk cemi $etini, en kısa yoldan insan- iğin en mütekâmil ve en te. zihniyetlerile mücehhez "Todern bir devlet haline ge- İtmek onun başlıca kaygısı Slmuştur. Teşkilâtı Esasiye- Tizde ve bugün bütün va- daşların viodanlarında yeor. iş olan Iâik, milliye! halkçı, ın.lıüp:, devlvıî—'; mhuriyet bize bütün ev- ile Alatürkün en kıymetli anelidir. Ütulündenberi — Atatürkün Mi adı ve hötrası, bütün JAlkımızın en candan duygu- İle sarılmıştır. Memleketi. Mizin her Biltetçe öşesinde ve bütün disine gösterdiği. Diz Samimi bağlılık, devlet w'nî içik kudret ve Anın beliğ misalidir. Türk İlletinin aziz Atatürke gös- Mi sevgi ve saygı, onun ’:ı;*n Atatürk gibi bir lv"*i bilen bir kaynak ol- ._'İuı M bütün dünyaya göz- tir. Atat a e zım - vazifemizi bu andâ, halkı. imiz 'Er e. e W ST . 0 DGUT SAA ÇS kalbünde n şük- ?—î düygularımı ifade etme- Gdenmesi lâzım bir borç düm Miletler arasında kardeş- İr inşanlık hayatı Ata. .:'ın €n kıymetli ideali idi. n dünyada ölümünün “düğü ihtiramı, insanlığın için ümit verici bir müj- Olarak selâmlarım. Bu Rlim, yözlerile ve topra *E.:d' Şövalye askerleri ve daz şahsiyetlerile ye'si- Bl İştirak eden büyük mil. MKçe Türk milleti adına 'anlarımın ifadesidir. lefimizin bânisi ve mil- fedakâr, sadık İsi- İhsartik idenlinin işık ve F P Ve C SA N a ŞE W P A i Haz siması; :"*ı kahraman Atatürk! | sana minnettardır. N ömrünü nizmetine N “ü Türk milleti ile be- b W;:Mn huzurunda tazim yi ; |d etpie Bütün bhayam vedin. Emin ol, aziz Bönmez meş'ale ola- b DA u“ıhı Yünık tutacaktır. Reisicumhur N“ık © ruhundaki ateşten DŞ larımızı daima ateşli İsmet İnönü ee A gn 8 | nun başkumandanı / olduğum | beraber içtimai hey'etimiz içinde | dermek ve muhtaç olduğum sü. BT ERRERS A TT —— /"ATATÜRK'ÜN AĞLINDAN: Atatürk, Türk askerinin ölçül: mez kiymeti hakkındaki (fikrini tarihi bir cümlesile Hade etmiş- lerdi. 1925 yılı uğuslosunda Kas- tamonuda, asker koğuşlarını tef. tişlen çıkarken — «Bir Türk, on düşmana bedeldir.» yazılı bir lev. ha gördü. Zabite leyhayı göstere- değildir. Bir Türk dünyaya be- deldir, dedi. . 80 Ağustos meydan muharebe. sinden bahsederlerken: «Her safbasile düşünülmüş, ih- zar, idare ve zaferle intaç edilmiş | olan bu harekât Türk ordusumun, | Türk zabitan ve kumanda hey'e- | tinin yüksek kudret ve kahra- | manlığın; tarihte bir daha tesbit eden muazzam bir eserdir. Bu eser, Türk milletinin hüri. yet ve istiklâl fikrinin lâyemut übidesidir. Bu eseri vücude geti- ren bir milletin evlâdı, bir ordu- n ilelebed mes'at ve bahtiyarım.» e Maallimler, «Yeni nesil —sizin eseriniz ol: gaktır. Eserin laymeti sizin me. | haretiniz ve fedakârlığınız dere- | cesile mütenasip olacaktır. Cum- huriyet — fikrsen, ilmen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli mu- hafızlar ister. Yeni nesli hu evsaf ve kabiliyette yetiştirmek - sizin elinizdedir. Mümtaz vazfenzin i. fasıma himmetlerle mevcudi- | yetinizi hasredeceğinize asla şüp- he etmem.e ağustos 1924 de Muallimler Birliği kongresindeki — nutkun- dan) « «Mületleri kurtaranlar, —yalaız ve ancak müuallimlerdir. Onlardır. ki, içtimai hey'etleri hakiki mil. letler haline koyarlar.. (4 Leşrinlevvel 1928 de İzmir Erkek — Muallim — Mektebindeki nutkundan) . «Kadın ve erkek muallimleri- mizin yoni nesli yetişlirmek için sarfettikleri fedakârane mesai ile yeni zihniyeli ve medeni hayatı telkin ve temin için icra ettikleri i tesirler, bu güzide hey'etlerin | ksek — vazifelerini ne kadar | üdrik olduklarını göstermekte- vel 1925 de Büyük eki nutuklürin- | | | — «Bu vatan, çocuklarımız ve to. | sunlarımız İçin cennet yupılmıya lâyıktır. Bu da iktısadi faaliyetle kabildir.» | Atanın ölüm haberi Marsilyada nasıl karşılandı... (£ üncü sahifeden devam) hakikat arasında ne büyük uçu- rumlar var, .. | Akşam olmuş, hava tamamile m, âni bir sağaak halinde yağınur taneleri dökülmiye başlı. yer, Gök gürültüleri müthiş tar- rakelerle etrafı sarsarken, şim- şekler arabeskler çizerek karan- lıklarda kayboluyor: - Marsilya. min sonbaharına has bir fırtina bütün azametile ufuklarda beliri. yor ve sanki, sabahki vak henüz — malümatı — olmuyanlara, meş'um haberi yetiştiriyor... 'Tekmil bir günü ayakta geçir- mekten hasıl olan yorguluğu gi- künet ve istirahate bir an evvel kavuşmak üzere odama çekilece- ğim sırada, Ahmet, olüp biten- den emin değilmiş gibi, benden seruyor: — Beyetendi, sahiden —ölmüş mü acaba?.. T Evet Ahmetçiğim. Heyhat! Evet., | olacağı da söylendi. | | leye girişilmişti. Çünkü kışın ter. | mometre indikçe iner ve sıfırın al- sanay Almanlar Doneç sanayi hav « zasını tamamen ele geçirmek için bütün gayretlerini sarfed:yorlar ve bu bölgenin —mühim sanayi merkezlerini de şimdiden ellerine geçirmiş vaziyeltedirler. — Hattâ, Sovyetlerin Doneç'i kaybe'mekle mühim hatp sanayli fabrikala - rından da mahrum — kalacakları iyetin harbin bundan sonraki seyri üzerinde —müessir Bir aralık — Savyetlerin, daha gerilerde Ural bölgesinde de mü- him sanayi merkezleri bulundu. Hu Heri sürüldü, Amerikan, İn - giliz — yardımlarının da gittkiçe müessir olacağına şüphe olma - diği kanaati izhar edildi. Hakikaten Urallara kader çe- | kilmek mecburiyetinde ka'acak. | larını besap etmek — kehanetini | göstermişlerdir de, onun için mi buralarda harp sanayil kurmak lüzumunu hissetmişlerdir? Şimdiye kadar cevapsız kalmış olan bu sualler hakkında şu ma- lümat vardır. Gerçi Sovyet zimamdarları müs. takbel bir harp ihtimaline karşı plânlarını hazırlamıyorlar değil. lerdi. Fakat Urallarda da mühim #anayı merkezleri vücude getir . menin biricik sebebi bu değildir. Asıl, diğer mühim âmiller buna sebep olmuştur. 1929 da beş s-nelik plânın tat. biki sıralarında ilk olarak çelik meselesi kendisini — göstermiştir. Sovyetler birdenbire — muazzam plânlarının tahakkuku için, çeli. ie, hem de çok miktarda çeliğe ihtiyaçları olduğunu anlamışlar. | dır. | al etmek, gayri müsait bir ticaret muvazenesile bu işi hal . Hetmek sayılamazdı. Gerçi Din - yeper ve Doneç bölgelerinde çe. ik im. Başka bir hal çaresi bulmak lâ . zımdı. O zamman, Uralın Asya ya. tmaçlarında bulunan hiç işleni memiş demir cevheri hatıra gel. di. Burada kömür de vardı. Fakat kömür çok azdı O zaman da şarki biryada, Kuzbas denilen mev - kide bulunan mebzul kömür dü. dü. Lâkiz iki bin kilemetre uzakta bulunan Kuzbas'dan kömür ge. tirtmek, hemen tahakkuku gayri mümkün gibi görünen bir teşeb. büs olacaktı, Böyle olmakla — beraber, 1929 senesi bidayetinde bu işe başlan. masına kazar verildi. Kuzbas'da yüksek fırınlar yapılacak, diğer tarsftan Urallardaki Magnitokorsk denilen demir madenlerinde de diğer yüksek fırınlar kurulacaktı. Buradan çıkarılacak demirin mü. him bir kısmı, Kuzbas'a gönde . lecek cevherin masrafına kaz . şılık. tutulacaktı. Bu muazzam işe başlandığı za. man Kuzbas'takt vaziyet ne idi? Oradaki kömür madeninin şu- rada burada açılan — ağızlarında çalışan alitmış bin kadar — amele vardı. Yalnız bu havzadaki kömür miktarı, İngütere ve Almanya. da, yâni her iki memlekette mev- cut kömür madeninden fazla idi. Halbuki öyle iken kömürlerden ancak Sibirya demiryolu boyun. ça Omsk ve İrkutak'da bulutan bazı küçük fabrikalar - istifade ediyorlardı. Eski Kuzbas köyünün civarı tamamen bataklıktı. Buradan ge- çef Tom nehri Ob nehri ile birle- şiyor ve bu suretle Buz denizine ulaşıyordu. Müstakbel fabrika - ların burada kurulması tcabedi. yorda, Birer birer barakalar peyda ol. mağa, binlerce amele — gelmeğe, amele geldikçe barakalar çoğal. mağa başladı. Artık — büyük bir şehrin ilk nüvesi canlanmağa baş- lamıştı. Barakalar kâfi gelme . yince, Sibityanın müthiş soğuk. İsrına karşı koymak için, yeral. tında zeminlikler inşasına baş. landı. Buradaki amele, sanki mu. barebe sahasında imiş gibişdiler. Her sabah çıkan bir gazele gün. lük tebliğler neşrediyordu. Bu tebliğlerde, bulunan yeni damar. lardan, açılan yeni dehlizlerden ve mülemadiyen gelmekte olan kuvvetli vinçlerden, diğer zemeden bahsediliyordu. — At her tarafta — iskeleler kuruluyor yeni yeni binalar meydana çıkı. yor, yüksek fırınlar boy atıyordu. İklime karşı çetin bir mücade- tında 50 de kalırdı. Yiyecek ve içecek mücadelesi de vardı. Çünkü Kuzbas havali- si hiç ekilmemiş arzullâhi vâsia idi. Nakliyat işi de mühim bir me- sele teşkil ediyordu. Çünkü ancak bir tek yoldan istifade edücbili. yordu. 1931 de ilk çelik akmıya baş- ladı. On sene sonna bütün yüksek fırınlar faaliyete geçmiş ve ba- taklıktan muazzam bir belde fış- kırmıştı. Seması daima kömür | dumanile simsiyah bir belde. Magnitokorsk'a gelince, demin söylediğimiz gibi, Uralların Asya yamacında — bulunan bu zengin | demir madenlerinde de ayni faa. liyet başlamıştı. «Mıknatıslı dağ» denilen bu böl- ge çok eskidenberi malümdur. ASKERİ BAHİSLER — Demir cevheri yüzde 60 dır. Bu civara yaklaşan bir pusla deliye | 01 T. İŞ BANKASI KÜÇÜK TASARRUF HESAPLARI 1942 İKRAMİYE FLANI Ural'larda hakika- ten kuvvetli harp iİl var mıdır? döner. Hattâ o havalideki saatler bile mütemadiyen bozulur, durur. Birkaç sene içinde, Magnitokorsk- da muazzam bir gayret belirmiş- tL Bugün yalnız bu tek şehir 4,000,000 tandan fazla çelik ver. mektedir. Yâni 1914 Rusyasinın bütün çelik istihsalâtı ., Sovyetlerin burada işini kolay- laştıran şey, demirin ayaklarının itında bulunması İdi. Öyle uzun uzun dehlizler açımıya lüzum yok- tu. Bir delik açılır, içine dinamit yerleştirilir. Dağın bir kısmı yı- kılır, Tren bekliyor, otomatik vinçler işliyor. Demir cevheri derhal Sibiryaya Kuzbas'a gön- deriliyor. Halen Magnitokürks'da — sekiz yüksek fırin İşlemektedir. Hepsi €en mödern tiplerdedir. Bu fırın- ların ancak on kadâr benzeri A- merikada bulunmaktadır. Mer bi. #İ yirmi dört saatte 1500 ton çelik istihsal etmektedir. Ural nehri haşarı bir nehir ol- duğu için, Ruslar burada iki bi yük baraj yaparak, geniş su hazi- neleri vücude getirmişlerdir. Otuz kadar muhtelif Asyalı ırka men. zup yüz binlerce amele burada çalışmaktadır. İşte Uralın Rus harp sanaylin- | deki ehemmiyeti bundan ieri gelmektedir, | bir sebep de | tenebbih alması için ga: | tunlarına aksedı NAMU.S Ada vapur iskelesindeki mt - murun bakışlarından korka korka yanıma yaklaştı ve telâşla sordu — Hamal iâzım mı boyım?. Onu derhal tanımşıtım. Mek . tep arkadaşım ve sınıfımızın en çalışkamı Şahaptı... Sırtında yer, yer etleri görünen bir gömlek, bacağında — yamalı bir pantolon vardı. Yalın ayak, ve soğuktan adeta titriyor gibiydi. Kalın pal. toların, kolalı gömleklerin altın. da kaybolan iğrençlikleri bildi . ğim için; pejmürde kıyafetli bu eski arkadaşımdan kaçmadım. Dü. şümülecek olursa, her düşen za « l1 gibi, onu da yürek sızlatıcı vaziyete sokan bizler değil miy. dik?.. Bekleme salonunun loş bir kö. şesinde onunla yanyana oturu - voruz. Verdiğim sigarayı nimet bulmuş gibi alan Şehap, halini sor. mağa cesaret edemediğimi anla. olacak ki, Kendiliğinden an. iatmağa başladı" Beni bu gördüğün hale ka- Tım ve namusum soktu. Ölece - Rim aklıma gelir de, çok sevdiğim “arımın beni bu hale sokacağı ha. yalimden bile geçmezdi. Hayat, mektep sıralarındaki bildi f gördüğümüzden — bambaşa imi O zamanlar kadın benim için bir yoldaş, iyi bir arkadaş, bahar çL çeğiydi. Şimdi onlara isim ver - miyor ve nefret ediyorum.. Ger. çi ben artık cemiyetin içinden a. tılmış, ayaklar altına çiğnenmek için serilmis, ve insanlık camia - sıhdan uzaklaştırılmış bir hiçim. Fakat yine bir insanım. Ben de sizlerle büyüdüm, ben de sizlerle | bir mektepte okudum. Hayata be. raber atıldık. Anasız, babasız da değildim.. Bekleme salonuna şık ve kürk. dere bürünmüş bir bayan — girdi. Şahap konuşmasını keserek onu nefretle süzdükten sonra bir siga. ra daha yaktı, artık durmadan sigara içiyor ve anlatıyondu. — Bir arkadaşımın istihbaratı Üzerine karımdan şüphe etmeğe başlamıştım. Onu gizli, gizli ta . Tassut altına almiştim. İşime gi « demiyor, her gün da?re âmirimin ihtarile ka: yordum, Hiçbir şey görmüyor, hiçbirşey düşünmü. yordum. Onu severek almıştım, yine sevivor, yine delice kıska . Dıyordum. O da tana muti ve se. yordu. Evim daya: nın her şekilde tatmi lim. Örtada sevgimı namusuma nin kızı idi, Moğer asalet kisvesi tler ve ne mış.. Bunu da bi enmiş oldum. Evet, meş. hur bir randevu ev e. diyormuş! Güzeld fa. cia, karımın gebe olduğu! te ngeçlikten sonra öğrendim. Yine evime gidiyor, içim içi yediği halde ona hiç bir şe den bahestmiyordum. Bazan mü. dan, randevu ev'erinden bahse - diyor ve-uzun uzun mülâhaza . lar yürütüyordum. Ani bir buh. razila vaziyetimin değiştliği va - kitler, bana bunun sebebini 3o . runca, dairedeki işlerimden do . layı sıkıldığımı söylüyor ve üzül. memesi için de teveccühten geri kalmıyordum. Fakat © yine bil - diği gibi hareket ediyor. Alıştığı Tandevu evine gidişi seyrekleş . Tirmeği olsun aklına get: Onu öldürmeğe karar ver, Bu sevgimin ve namusum tarı 'di. İyi biliyordum ki y çıkan bir kadını ne gebir, ne de kanun getiremezdi. Nihayet, karımın bu hareketle. ini bana bildiren arkadaşımla be. raber bir gün aymi randevu evine gittik. Önümüze yaldızlı bir al . büm koydular. Resimleri birer, birer gözden geçirirken, tanıdı . um bazı simalar arasında karı - mın da resmini gördüm. Bu res. min üzerinde fazla durmuş ola - cağım ki, ev sahibesi: — Güzel bir patça değilmi? dedi. Hakikaten güzeldi. Onun bu so. ka. lan nasihat, ne tekrar yola rusuna evet dememek kabil de ordu, | T—SON TELGRAF— (U z n0i TEŞRİN 1841 BELASI ğildi. Titriyordum. Karıma tel « İâllık yapan acnzeyi boğmak is. or, her tarafım titriyordu. Fa. at onun ne günahı vardı? Bu smi ona veren karım değil miy Ertesi gün için, muayyen sa « aite karımla ayni evde buluşmak üzere ev sahibelerinden söz al . dım. O gece karıma biçbir şey « den bahsetmedim. Sabah olunca tabancamı alarak bir deli gibi so. kağa fırladım. Randevu — saatim ciye kadar, şuursuzca ve bil. mediğim yerlerde dolaştım. Ma. hut eve girdim. Beni ev sahibesi, fevkalâde bir işgü - zarlık etmiş gibi gururla — Bayanınız şu odada sizi bek. , dedi. Ona parasını bir gün evvelin. den fazlasile vermiştim. Göste - n odanın kapısını açarken &v sahibesi yanımdan uzaklaştı. İçel riye girdim. Onun yüzüne baka- miyordum. — Korkünç bir çığlık bütün tüylerimi ürpertirken ka. piyi hiç kimsenin — açamıyacağı şekilde sürmeledim. - Dizlerimin dibine murdar bir etyığını çök.” müştü, Yalvarıyor ve ağlıyordu. Tek söz söylemeden — tabancamı çıkardım ve bütün kurşunları a nun beynine sıktım. Bir kan fış kırması ve bir hayli hurıltı.. Şehap susmuş, derin bir nefes almışt — Oh!.. Artık rahat etmiştim. Hapishaneden çıktıktan sonra bir baltaya sap olabilmek için bin « lerce yere baş vurdum. Fakat ha yat kütüğümdeki katil damgası ber kapıyı yüzüme kapattı, Va rımi, yoğumu hapishanede bitir. aniştim. Hiç kimse bana şefkat elini uzatmamıştı; açtım... Niha. yet burada gördüğün bana ben - zer şu zavallılar bana — acıyarak içlerine aldılar. Ruhsatiyesiz ka. | çak hamallık yapıyorum. Burada bazan günlerce aç dolaşırız. Ba. zan çöp tenekelerine kurudur di ye atılan ekmek parçalarını sa . bah namazı toplamağa — çıkarız. Bazan da serseridir diye dayak | yeriz. Sigaralarımız, sizin <par. | Mmaklarımız sararmasın. diye att ğiniz izmaritlerdir.. Artık konuşamıyordu. Boğa . zıina bifşey tıkanmış gibiydi. A. yağa kalkiı. Onu dahâ fazla ko. Nuşturma — daha çok zehirlemek olacaktı, Gözlerindeki — nedamet yaşlarını saklamağa — uğraşarak Biderken: e bu bir namus belisıdir çekmeğe r bir citvesi! FIKBA: ;îahalılık | gün Balıkpazarından öteberi ala. | caktı. Dükkân camekânlarındaki | cetiketler gözünü korkulmuştu. İ- | çeri girip soramıyordu. Vaktile Heybeliadada mahalle bakkallığı eden Karamanlı Bodo. saki Balıkpazarına terfi ettikten sonra, bizim dosta iltifat kesil. t bizim dost ne de olsa es. ki aşinadır, diye Bodosakinin dük kânına girdi. Bodosaki kotlarını B turmüş, —dalgin | d ordu. Dös Bodosaki yarım selâmla muka, bele etti: asanın durgünluğuna gare şe keyif galir mı ki?., Di lem gam ağlıyor, zeklenmeği bı. rakmazsın. Nedir'derdin usta? — Bu pahalılık nice zürecek gardaş? Bittik, tükendik gayrik! Bizim dostun nazik kalbi tit. redi, Nihayet insaflı bir bakkala tesadüf etmişti. — Sahi, bu pahalılık çok fena! Nerede o eski ucuzluk? Bodosaki derin derin göğüs ge. çirdi: — Arama o ucuzluğu gayrik! Ben fiatleri artırınca, öteki dük- kânlar da arttırıyorlar. Bu gidiş. le elbette ucuzluk olmaz.