| ';.'“ z 'Atatürk İsmet Inönü ve Vekillerle Tayyore sahasmı teş rif ediyortar (19/0/936) İtatürke AitHatıralarımdan : [ Onun Cenazesi Geçerken Bütün İstanbullular leçkırıyorlardı. Yalnız Oğlum Ağlamıyordu. ygusuzluğundan Şüphelendim. Sordum: Baba, Dedi, Atatürk Ölmez! A__tltürk, Karar Vermekte Sür'at Sahibi İdi. şoılerî, Bir Makineyi Parçalıyacak Kadar *skindi. Elleri Kadar Güzel Bir El Görmedim SA y datürkün ölümünün yıldö. datürk öldü mü? Bu, dün. M Tevkindeki hâdiseye ina « L ı? İt leynimi yakan, kemiren a ŞA Kafamın almadığı bir İîî“!—m Asım Kozol, bundan | TI geçişimizde bulunalım, Gilüm durur ve avan çi Sağtbrırdı: Ü, ŞErhaba Gezi babal SSti tahlilden âciz kalır » S öcukluk, derdim. 1 * bi çu üciteşrin 988 günü eski Baş. Velâl Bayar âni olarak İs. & gelmişti. Halbuk' iki gün Ankaraya dönmüştü. De - " Cihanşümul bir hâdise Ka idik... Benim akhm, & Kalbim Dolmabahçe sara. h idi, Wi #abahı (10 ikinciteşrin) C. Beşiktaş tramvayı ile n C€ sarayına varmıştım h in üstündeki Cumhur Ri- Y ,'î!afç. yârıya indiriliyor. © Bök biririne karışmış gi- * Kendimi bir boşluk: İçerisinde dönüyor, ga - S T a FAçt P #dilmez bir âlemde his. dimden geçmişim Bir Beni, otomobille evimn gö Yazan: Tevfik Necati KOZOL türmüş ve yatırmışlar... Yayrumu aldım. Şimdi sekiz yaşında İdi. Okuayor, yazıyor, bil hassa gazeteleri lakip ediyor. Dol. mabahçenin önü ve sarayın buh. çesi mahşeri bir kalabalık içinde bir ölü İâli yaşıyordu. Ağlıyan bir ha'k taburunun a- — Atatürk ziyeret ediliyor! ' rasındayız. Aziz vücudün konul. . sıyor. Titriyerek bu kıfamet esnasında — öğ bir damla bile yaş göre. susuyordu. Bu, tezadı da tahlil edemedim. Yinı — Çocukluk, dedim. Gi O, ne gündü ki; İstanbul ayak- kan ağlıyordu. Acaba la- vak'ayı yazmış miy. | ben cenaze ala « | d l yına kalılacaktım. Allemi de o. Fındiklır raya getirmiştim. Oğlum, Atatür. | kün gidişini büyük bir hürn selâmladı. Hıçkırıklar, İst inletiyordu. Kim ağla: — Oğlum, ağlamıyordu! Yalnız beyaz yüzü mosmor a. muş, dimdik duruyordu. Bu se. ler: — Çocukluk, diyemedir, galiba | bizim oğlan duygusuz, diye şüp. sim, Ve Bdi — Yavrum, sen onun sağlığında *Merhaba Gazi babal» derken | bulu rdü ki? —Ş GAÇĞ Atamız Ölmedi. O, Bütün plerde Yaşıyor Ve Ebe- 'diyete Kadar Yaşıyacaktır Öldüğüne — yanmıyor Sevgili çocuğum, garip garip yüzüme baktı: — Baba, dedi, Atatürk ölmez! Tahlilinden âc.z kaldığım sırrın cevabını almıştım: Evet, Atatürk bütün Inkılâp ve neslinin kalbinde yaşıyor. Kalp. mde yaşıyanlar, ölmüzlor, ebe . didirler. çocuk! * kün büyük karakterle . biri de karar vermekteki dahili harbi Ege denizinde (Devamı 6 net sahifede) Kal En büyük —Atamızı, zamanın Türk milletine —yalnız bir kere bağışladığı en büyük varlığı bu. gün kaybedeli tam üç sene oldu. 10/11/938 günü —saat 9,05 de bütün Türkiye, bütün cihan, & manlık destanı saçan O, büyük yatlığın kaybının verdiği acı te. essürte hıçkıra, — hiçkira — ağladı, bütün insanlık uğladı. Felâkete çok geç inanılır, fakat çabuk alışılır. Denilen ata sözü o gün kıymet ve ifadesini kaybetli!.. Atamızın aramızdan ayrılmasına beşez yü- reği deği serinin kaybından dolayı mamıya tal büyük kayba alışmak Türk mil leti için mümkün müdür?... Beşer debasının, insanlığın, fa- ziletin timsali, tal ürk mik letine büyük armağanı Büyük A- tamız da hepimiz gil idi ve (ünilere karıştı! Fakat şu farkla, adı yoktan yaratlığı ya- şatlığı büyük bir sulh ve sükün ! ATATÜRK'TEN —a ENÇLİ | rihte altın sahifeler açan, kahra- | | tabiat dahi o büyük e- | ağla. | mül edemedi. Bu | | sesi tanıyordu ve bu çehre ona | le, dedi ve Samsun deposundan HATIRALAR MEHMETGİK Silâhımızı elimizden aldılar, toprağıma giren düşmanı şimdi ben neyle öldüreyim? Samsuna çıktığı zamen, üstü başı yırtık, pabuçları patlak, si- lâhsız bir nefer gördü, Yüzünün rengi bakıra dönmüş bu asker, ağlıyordu. Atatürk: — Aiker ağlamaz arkadaş, de- di, sen ne ağlıyorsun? Nefer irkildi, başını kaldırdı. Bu hiç de yabancı değildi. Hemen doğruldu, Anafartadaki kuman « danımı çelik yay gibi selâmladı. O, sualini tekrar etti: Söyle ne ağlıyorsun? İç Anadolunun yürekli çocuğu içini çekti: , Düşman — memleketi bastı. Hükümet beni terhis ediyor. Si. Tâkımın elimizden aldılar. Top —| tağıma giren düşmanı şimdi ben di — Üzülme çocuğum, gel benim- nefere silâh verildi. Atatürkün | yanıma kafılan ük bahtir Meh - metçik budur. Bulunur kur- taracak... Bursayı bir ziyaret gününde 1922 kışı,., Atalürk Bursada... Bursalılar Büyük Kurtarıcılarını alkışlıyor, kucaklıyor, bağırları. na basıyorlar. O, bir hatırasını anlatıyor: «— Arkadaşlar, Bursa istilâ e. | dilmişti. Millet | Meelisinin kübbesi hıçkırıklarla çınlayordu.. İçlerinde ağlamaktan merenun olan bir tek insan varsa, © da bendifn. Bir hatip arkadaş feryat ediyord kare mâderini mden fırladım: — Yanlış söylüyorsun, ve: Vatanın dedim Bulunuz Diye ben de haykı N TAHASSÜSL ERİ g: Yazan: Vahdettin Atatüre çinde, daima götürdüğü —aziz Türk mille başında bir lider olarak kalacak ve O, hayattayken — çizdiği yol, | kurduğu — prensipler — üzerinde, sağlam adımlarla — yürüyeceğin- den emin olduğu, Türk milletinin umduğu gibi sağlam ve dinç 3- dımlarla çizdiği yolu takip etti- #ini görerek ebedi istirahatgâhın- da müsterih olarak uyu Atamız ölmedi, ısıtici bakışları gözlerimizde, sesi kulaklarımız- da, meveudiyeti tâ içimizde bi. zimle beraber... Asrlardır içinde boğulduğumuz | cehalet ve gaflet deryasının oe- | fasından bizi selâmete O çıkardı, ilerlemek ve yükselmek için lâ- | zimgelen bülün yolları Atatürk açtı. İsmet İnönü ile beraber Lo. zan muahedesi ile Türk istiklâli- ——0 KAPKARA GÜNDE...3—— İLK BAHTLI En Zor İnanılan Hâdise Atatürk'ün Ölümü Olmuştu Çünkü O, Ölümün, Sükütun, CansızlığınZıddı İdi,Bir Haya- tiyet Ve Hareket Kaynağı İdi L > ğlE » AFT Muvakkat kabir önünde gençliğin bir ihtiram vakfesi Bugün, üç sene bitiyor. Bir perşembe sabahı idi. 10 İkinciteşrin 1938.. O gün, İstanbul, her zaman- kinden daha durgun, kederli ve sıkıntı içinde idi. Şehrin surları, sanki, bu eski beldeyi boğazın. dan sıkacakmış gibi, gittikçe dar- laşıyor, Halicin suları daha çok alsiz akıyor, Marmara, O $8 bah güneşi görmek istemiyormuş gibi gözlerini kapatıyordu. Sarayburnundan, ta Kavaklara kadâr, bu tarihi ve emsalsiz su yeCü, ilk defa o sabah neş'esini ve güzelliğini kaybetmişti. Üze- rinden geçip gidenlere, istemiye- rek yol veriyordu. Dolmabahçe Sarayının muaz)p zam gölgesi, sularda küçücük gö- rünüyor, . Bu sabah; ya sülar berrak de- ğü, ya güneğ parlak değil, ya bu ufuklar; her zamanki şafak de- Dile kolay: sabah. zünün canlı, cansız her ni bülün cihana duyurdu, kapi- tülâsyon denilen lânet halkasını 'ena zihniyet ve idare ile almış Türk cemiyetini, €n kisa yoldan insanlığın en mü- tekâmil ve en temiz xzihniyetleri. le modern bir devlet haline ge- tirmek, Onun başlıca kaygısı ol- muştu. Teşkilâti esasiyemizde ve bu- #ün hizmet başında, irfan muhi. tinde ve geniş hak içinde bulu- nan vatandaşlarını vi yetişmiş olarak milliyetçi, Iâik, halkçı, inkılâpçı, devletçi, Cum- huriyet bize, bütün evsafile Ala. türkün en kıymetli emanetidir. Ey Trük, bu kıiymetli emaneti benliğinde, damarlarında dolaşan asil kanında sakla ve onun bekçi. * si ol, Milli Şefimiz İsmet İnönü ile beraber tekrarlıyalım: «— Devletimizin bânisi ve mil- letimizin fedakâr, sadık büdimi, insanlık idealinin âşık ve müm- taz siması, eşsiz kahraman Ata- türk! Vatan sana minnettardır.» rine ayni suali soruyor: Ata, Büyük Ata göçüp gidiyor | zan (REşAT FEYZİ ) varılğı bu göçüşün verdiği hay- | ret ve şaşkınlık içinde bunalıyor. | Sokaklarda çocuklar, ihtiyar kadınlar, taze kızlar, gürbüz deli- kanlılar, bu sabah, bir başka tür. lü yürüyorlar. Adımlar, âdeta, bi- ribirine dolaşıyor, sendeliyorlar gibi., Şehin günlük hayatında yaşa- | a emaresi ne az?. Kara haber, İstanbul - sokakla- rını dölaşınca, bu sabah, neden bu koca şehrin bu kadar mecal. siz ve cansız uyandığı anlaşıldı. Dile kolay; Ata, Büyük Ata göçtü, gidiyor. Bütün insan başları avuçlar a- nda, şakaklar — sikiliyor; bir inanmamak isteyiş var.. zihinler dğınık ve perişan.. herkes birbi- — Atatürk öldü mü?, — Atatürk ölür mü?, — Sahi Atatürk öldü mü?, İstanbulun en zor inandığı hâ- dise Atanın ölümü oldu. ah, İstanbul ufuklarında bulutlar kat kat olmuştu. Başba. vermiş insanlar gibi, bu bari- | de yeryüzü hâdisesinin gük- ndeki akislerinden titrer gi- O sabah, herkes, mırıldanır gi. bi konuşuyor: — Saat dokuzu beş geçe öyle | mi?, — Evet.. O günden sonra, yelkovanla akrebin zaman işaretine düşman kesildik. Onun da, o Büyük Adamın da, son söylediği kelimeler arasında | *#saat> var, Sordü: «— Saat kaçt..» j Atanın hastalığını hep biliyor- | duk. Bilmiyen var mıydı?. Fakat, tek insan yoktu ki, onun iyi olup | âsabını yormağa değer kalkacağına iannmasın. Çünkü, a. ölümün, sükütun, cansızlığın zığ dı idi. Ata, bir hi 'et ve hare ket kaynağı idi. O sabah, saat dokuz buçuktap sonra, şehir “sokakları, kimşeler yokmuş gibi sessizleşmişti. Adım atarken, gürültü çıkarmamıya dik kat ediyorduk. e fer yok.. Bakıyoruz, un bayali.. Bi leri bu bayalin çerçevesi rosu ile kucaklaşıyor. Dünyada, seyredecek başka ne var ki?. Dünya, o gittikten gon İstanbul gökleri, sanki, çe daha çok alçalıyor. Göğüs miz dar. Güçlükle nefes alıyoruz. Boğazımızda takılan bir şey var. Şakaklarımız zonkluyor. Bu sabah | nabzmiz daha hizla atıyor. İçi » | mizde bir hararet var. Dilimiz kuru, yanıyoruz. O sabah, Atatürk çocuklarını, mektep kapılarında durup ta sey. Bir â, bir hiçe çığlık tefanı halinde dan ma dağın konuşuyorlar üyük Atasiz kaldı. gibi iniyor. Talihstz İstanbul! İstanbul, İstanbul olah, ilk defr © sabah pişman olmuştur- Herkes konuşmak ihtiyacında. Fakat ne söylemeli, nasıl söyle, meli, kime söylemeli?, Ne söylü yecek, ne dinleyecek insan var. Benim kalipimdekini o, onun kal bindekini ben biliyorum. Birbiri mize ayni şeyleri anlatacağız, ayni (Devama 6 ncı sahifede)