8 Ekim 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

8 Ekim 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| DAHA GENÇ YAŞTA NEDEN AĞLIYORMUŞ? Gazeteler yazdılar: Aksarayda | BİR MÜRACAAT .LG! -SON B a HALK FİLOZOFU KERPİÇ Bazı şeyler duyarız ki, tnana mamak isteriz, mümkün ulsa, kulaklarımızı tıkarız. Sayin Meb'us Nasuhi Baydar'ın, Ana- doladaki son zelzele münasc. betile söylediği sözler de bu kabildendir. Rivayet olmasını temenni el- iz bu sözlere mazaran, hi Baydar buyurmuşlar «Çünkü, bu köylerin ev du. varları topraktan, damları top- raktandır. Artık kerpiç olma. malı, lov taşt ile döğülen dam olmamalıdır. Ben — muktedir olsaydım şöyle yapar, böyle ya. pardım, İlh.... Muhterem Nasühi Baydar'ın temennilerine bangi vatandaş İştirak etmez? Şüphesiz, küyle- rin ev duvarları topraktan, damlâri topraktan olmamalı, artık kerpiç kullanmamalıyız: ADİSELER ASN L Nir İ SON TELGRAF Ziya Vehbi isminde zavallı bir adam var, Hikâye yazmıya öze- mir, Geçenlerde, bizim Halük Co. mal kendisine şöyle dedi: — Birader, yazamıyorsun ves. selâm., Öteki boynunu büktü: — Yeni başladık.. biz de öğre. meceğiz, yavaş yavaş, — Pokâlâ., yaşın ııcr.. <— V. Bizim Osman Cemal, —musiki san'atkârlarının imtihan:nda, mü. meyyizlerin hüngür hüngür ağ. ladığımı yazmıştı. — Mezkür mü- meyvizlerden - biriaden meklup aldım. Şöyle diyor: «— Ben, okuyanların sesine vurularak ağlamıyorum. Başımnı- ı za gelenleri düşünüp ağlıyorum. Bayan Saliye gibi san'atkârları bir gün imtihan edeceğimiz hiç hatırıma gelmezdi.. SİNEMA İPTİLÂSI bir sinemada halkın başına taş, taprak düşüyormuş.. Bizim Osman Cemal: «— Merak etme, dedi, sinema iptilâsı e hale gelmiş ki başlarına kürel arz düşse, yine koşup gi derler. BeLEDİYEYE Beşiktaşın bilmem hangi soka. ionda oturan halk, hep birlik ol. muşlar, Belediyeye müracaat e- derek, oturdukları sokağın tami, rini istemişler.. Merak ettik: Müracaat edenler, acaba, yakalarına birer istida pu- REŞAT FEYZİ Fakat, bu samimi ve halisana temenni, belki de istikbale ait güzel bir hulya halinde kala. caklır. Muktedir değil ya, Peygam- ber ulsa, şartlar içim de köylünün evimi kerpiçlen, tezekten kurtaramaz. Nasuhi Baydar'ın, yurdu karış karış gezmiş ve tanımış olmasını ka. bul ederiz, Bir millet vekiline de bu yaraşır. Fakat, ncaba, sa- yın mütelekkir, muharrir ve meb'us, Türkiyede, birçok min- takalarda, beğenmediğimiz o “ kerpiçe hasret çekildiğimi bi. Hyor mu?, Çünkü, her toprak- tan kerpiç olmaz. Trük köyü hakkında fikir yürütürken, Türkiyenin her tip köyünü yakından görmüş, tanımış, şartlarını öğrenmiş ve içinde yaşamış olmak lâzımdır. |Radyolu parklar Belediye tekmil park ve bahçelere radyo koyuyor Anadolunun hemen ekseri yer- lerinde olduğu gibi şehrimizde de Halkevleri ve Belediyeyo alt radyoların hoparlörlerinin ajans saatlerinde ve konferans zaman. larında sokaklardan — işitilir bir şekilde konulup açılarak halkın istifadesinin temin olunması ka. rarlaştırılmaştır. Üniversite kapısı önündeki ha. parlörün de muntazaman işletil - mesi Üniversite Rektörlüğünden istenilmiştir. Belediye Reisliği umuml park ve bahçelere de bu şekilde hopu'liı'la koyacaktır. Musıra bir ticaret heyetimiz gitti 'Ticaret Vekileti Portsail hn*ı— nında beklemekte — olan ithal mallarımız hakkında Leımuhnh bulunmak üzere Mısıta bir he - yet göndermiştir. ALK SÜTUNU Daktilo da bilen orta mektep mezunu genç bir kız iş artyor Ortamektep mezunu genç bir kızım, Yazım, hesabim, ifadem Gürgündür, Daktilo da bilirim. Allevi vaziyetimin bozukluğu hayatımı çalışarak kazane mami icap ettirdiğinden kanaatkâr bir ücretle İş arıyorum. TLattfen Soa — Tele graf Halk Sütununda Boğariçili tumu- Tuna yazmalarını hürmetle rica ede- vim. Ders vermek istiyor İngilizce ve — Fransizcayı iyi / bilir, İngiliz mi den yan, Çocuklara ders vur Fin terbiyeleriyle meşgul olmak isti. yor. Münasip teklifleri kabul eder. İyi ve nezih bir mürebbiyeye — ihliyacı 0- 'danların lütfen Son Telgraf Halk Sö- tımunda eMürebbiyes rumuzi racaat etmeleri metcudur, Bir genç iş arıyor Ünlversilenin Hukuk kumına — de- vam eden genç, haftada 2 — 3 gün öğlenden sonra, diğer günleri akşama kadar çalışmak üzere husust mücesc. a0, yarıhane ve avukatlar yanında ha- du iliştirmeyi akıl etmişler midir? | yatını kazanmak ve tahstlinl — icmal Yoksa, müracaatları gayriresmi | Ytzek btiyor. İş sahiplerinin - Son addedilir. xrll Halk Sütunü vılnl:ıqk ,gg_ AHMET RAUF | nuz. Tefrika No: Sürü Ç ıngırakları ı Yazan: CAHİT UÇUK Tekrar tezrar öpüştük. Otomobilin motörü çiftülğ'n butun küpeklerini a- yaklandırarak homurdandı. Yıldızı u- Zzün, bol, köylü entarisi, başında kır- amazalı yeşllli ipek mendiliyle, bir köy kizi gibi, ıımuıı yerleştirdik. Yü zünde yayla güneşlerinin tunç rengi, ıı::lınıdı pıriltilar, gözlerinde mahe zun bakışlarla çıkt gitil. Otomobil şyaş'likler arasında güzden kaybolunca, göğsümdü keskin bir aei duydüm. — Arümdaki — bağ tamamiyle Xopmuş, ocları kaybetmiş gibi oldum. Hayat, mükadderat bizi üyırdı. Düşü- nüyor, mantığımın kabul etmediği bu yenl yaşama yolunu, gönlüm, kalbim, hislecimle, höttâ ne kadar kuvvetle seviyor, ayrılmayı aklıma bile getire- | miyorum. Bundan sonra ömrüm Re- | eebin sevgi güneyi scekliği ile bayat | apdasını alarak, <Zorbahan> dağının, Çamları arıındaki küçük evime ge- çecek. Belkl bir gün şehirlere incee- Bir. Fakat bu ancak ruh ve vücut bes raberliğimin en yükaek, en derin kaye Saymasinın, hiç bir tesirle sarınlınaz, bozulmaz hale geldiği zaman olacak- tir. Yıldızi götüren otomobilin. uzak- dardan ükseden motör sesi, çoktan sus- almak üÜzere bir arkadaşına gitti. Ay- vana çıkarak, ocak.başındaki minder lerden birine uzandım. Köyün en sekin mevsimi, —Artık tarlalar boş, boğ, toprak dinleniyor. Rüzgürler sertleçti. Henüz sürülmiyen, biçilmiş tarlalarda, vzun saplı mavi çiçekler acmış, bun- lar, tarlaların sürı yüzlürinde öksüz çocuk gözleri gibi, insana mehzunluk vererek, Ülreşiyorlar. Böütün köylü, kışlık yağını, pek- z - l l l Mmetini, bulgurunu, ceriştek —Makar- | ne— sini, Ekmek ununu, — kiş içinde Müzam olacak zahiresini yaptı. Yazta tarlada, harmanda, bostanda biribiri- ni görüp beğenen çiftlerin düğün'eri kuruluyor. yeiseden, daha doğrusu bir halırıdan c Artık iyioe kanaat getirdim ki, ka- dınları güzelleştirme denen bir büsi, bir ihtisas şubesi vardır ve bu şube, genlş bir kadınları güzelleştirme sana- yüne dayanmaktadır. Bu bileiye dair behresi olanlar, harikulâde muvaffa- küyetle güzelleşmekle, bu bilziden na- #ip alamıyanlar da çirkin kalmakta- dırtar, Size, yakında şahit olduğum bir hâ- im: Mm n sene evvel bir kadın ta- gımştim ki — sonra, izini kaybettim. Geçenlerde, karşıma çıklı. — Teklifsiz aile Ahbaplarımızdan bir bayandı. U- zun yıllaç ayni semtlerde otumr Orta halli, güzel, kalu sicak, cana ya- kın bir çeydi. Benlm, kendisini en iyi fanıdığln vakitler, yanl bundan an y Göace, bu bayan 28 yaşlarında kadardı. Filveki, kedınların yaşı tamamen meç-i kuldür amma, yakından tanıdığım bu büyanın yaşı © zamanlar, muhakkak ci bu sularda idi. Belki bir yaş eksik, bir yaş fazla. Göçenlerde bu bayana — rastladığım vakit, âdeta tanıyamadım. Çok değis- mişti. Evvelâ, yüzü tamamen bambaz- ka olmuştu. Yüzüre sürdüğü cins ve çeşitli boyaların renklerini, sahaları- nı, şekillerini değiştirmiş, kıyaleti, kı- lığı bir başka kalıba girmiş, saçları, o benim tanıdığım seçlardan bambaşka olmuştu. Gözlerinin içindeki parilti. dan, bu kadının, benim tanıdıdım © gaki aşina olduğunu —ancak farkede- bildim. Altah versin, talih, tesadü£ yardım etmiş, kocası terfi ve tefeyyüz etmiş, iyi kazanmıya başlamış, türkçesi zen- &in ve kibar olmuşlar.. Kadın güzelliğinde, paranın, refahın yüzde doksün Dssesl bulunduğunu ve nutmayın. Evet, şiömdi, karşımdaki hanımefen- di, benim hesabıma göre en az 38 ya- şında olmalı idi. Fukat, o, on sene ev- veline nazaran, çok dâha genç, çok dahâ güzeldi. Hattâ, hali ve hareket- leri dabi daha enerjik ve kıvraktı. O- Ha bir genç kız çevikliği ve hafitliği gelmişti. Lâstik top gibi zip zıp sıçrar bir halde, çivi gibi, yere çakılır bir vaziyette idi, Anlaşılan, — kendisini - görmediğim on yil içinde, kadın güzelliği mevzüu- NU etüt etmiş, mütehasale olmuş, niha- yet bu hale gelmişti. - Uzattığı eli te- veddütle aldım ve üptüm: — Arz kaldı tanıyamıyacaklın, ha aimefendi, dedim.. Ne kadar gençleş- miş, güzelleşmiş ve şıklaşmışsınız?. Bütün kadınlar gibi, o da, şüphesiz bu sözlerimden hoşlandı. Ayak üstü, kısaca hayatını anlatlı. Memhun ve mes'ut / Beni bir. akşam gaya beklediğini söyledi. Kim gide- cekt. Hem, gençlerin yanında ve içim || yart, O, kafamın dengi olmaktan ar- tik çıkmış. Yürtdü, gitti, arkasından baka kâl- dıim.. Hey gidi dünya, hey, dedim... R. SABİT Gazi Terbiye Enstitüsüne leyli, meccani talebe alınıyor Garı Terbiye Enstitüsünde ye. ni açılan yabancı dti şibesinin fransızca kısmı iki ve tabil ilimler, matematik, müzik şube- lerine kız ve erkek, böden terbi. yesi şubesine — yalnız kız talebe yatılı olarak alınacaktır. Lise ve. 'ya öğretmen okulu mezunların - dan yaşt yirmi beşi — geçmemiş olanlar arasında 16 birinciteşrin perşembe günü Ankarada ensti - tüde bir imtihan yapılacaktır. 1935 tevellütlü gürbüz çocuk- dar mekteplere alınıyor — | Şehrimiz ilk — mekteplerinden 1 inci sınıf meveutları halen 40 kişiyi tecavüf' etmiyenlere 1935 tevellütlü gürbüz çocukların da kabul - olunabileceği dün tekmil ilk mekteplere tebliğ olunmuş - tur. Bunların kâyıtlarına baş - | Tanılmıştır. İ Nozik, hor gitilği düğünden yanak- | ları aleşlenmiş, gözleri pırıl — piri, | mer'ut dönüyor. Sesi neş'eyle, se- vinçle titriyerek düğünü, gelini, gü- veyiyi anlatıyordu, İ Bugün, Yıldızın yalnız gidişi, göz- | derinin piciltili, mavtliği üstüne bir | hüzün gölgesi düşürdü. Bana — sokul- | mak, gitmediğimin sebeplerini öğren. mek istedi. Fakat cesaret edemeden ge- ri döndü. Acaba hakikalen bu çocuğun maadetini çalhyor müuyüm?, Bu zehir- den çözgi kalbimin, —sükünu — orta- sında yatıyor. Fakat, vicdanen —müs- terih bulunmam lâzım. Çünkü, ben olmasaydım; Recep, düşmanının kizi- | M almazdı. Kurdun kesik kesik havlayışiından gonra Rectbin ıslığini düyarak, heye- ganla, yattığım yerden fırladım. O, ayvamın altında, sevzili başı yu- kari kalkik, gözlerinde tutuşmuş ba- kışlarin bama bekiyyir. ları çemrenmiş, göğsü açık, s: bi beyâz pamuk bezi gömleği Başile uzakları şartt ederek: — Hazır misin? dedi. Gidevek mi- yizt Bir an gözlerimi yumarak, yavaşça: — Evet, dedim. Hemen şimdi de- Bi mit — Şimdit.. Birazsonm — «Zorbahansa çiken pü. Hikayı tırmanıyorduk. Güz buralarda, MAHKEMELERDEİ voseri Ben müdafaamı bir hitabe gibi söylemedikten sonra.. Şık ve tamiz giyinmiş, İyi konuşan İki gençtler.. Aâliye kurldorunda dom Taşarak çeksin azizim, bir kürsil hitabetten konuşar gibi, müessir bir sesle ve uy- Kun jest ve mimniklerle bir müdüfaa yapacağım.. emin ol, dinleyenler hay- Tan kalacaklar. — Benim demek istediğim o değil. avukatın — hali başkadır. - Avukat bü işin eblldir.. büygisi vardır.. —İşim püf moktasını bilir. Yerinde bir söz söyler Ki, senta bir ay düşünüp hazırladığın müdafaadan onün sözü müessir olur. — Canım efendim.. avukat dediği de adam değil mi? Bilgisi neye ya bukuku — vnümiye ve | hukuku idare ve üi renin bizlm davamızla ne alâkaşı vart. Onun ilmi, mük'tesebatı hukuki- yesi bunlar değil mi? İş, müdafaayı iyi hazırlayıp iyi söz süylemekte... — Vallahi senin zerrece aklın yaki Üç beş kuruğ avukat üeretinden mi gelkiniyorsmun? — Senin davan olursa avukat tut! Benim aklım bana yeter azizim... — Doğru!.. Herkes öyle söyler, Za- tan, akılları mezada çıkarmışlar., her- kes kendi aklinı beğenip satır alınış.. — Aman! Ne vülger Mf... Dediğin doğru ammma, eda imiyana .— Mesalâ Dekârt diyor ki: <Akıl ©n iyi takalm Olunmuş şeydir. Zirs, herkes kendist- zin akıl humusurdakt Ihtiyacının © ka- Gar mükemimel surelte tedarik edilmiş olduğu fikrindedir ki, #air her şeyde eh kağasirla ndı:ıiıı:m bile akıl busü- gunda uklarınden ziyadesini Arzu etükleri yoktur> — Hiç olmazsa, böyle anlat da, âdilikten kurtul!. — Canım öylesin! de bilirim. Mese. * M, La Roşfoko «Herkes küvvel hafis zasından kikâyet eder; fakat kimea #klindan giküyet elmez'> diyor. Bu- munla da anlatabilirdim amma. benim söylediğim lâfın hall başka. — vülger değii, popüler... Diraz sonra, parlak bir müdafaa ha- gırladığını söyliyen genç mühkemeye Birdi. Bu kadar ehemmiyet veriler da- vanla ne olduğunu merak ettim, Gi- lemiye başladım. Dava alelâde bir hökaret davasıydı. Genç, hakaretia Tügavi münasını anlatmakla söze haş- layıp haküretin anasırından, buna mü- mas ceza kanunu mevadından, ik federal mahkeme karâr ve indan bahaetti, 4, eirafı- öyliyemiyordu. Blr aralik bir kâ. Komp oradan ekümüya başladı. Hakim, bu sözleri saded harlcinde göre düğü için, sonuma kadar da dinlemedi. Muhâkemeyi karar için başka — güne talik etti. Deltkanlı mahkemeden çıktı. Arka- daşı: — Yahu, dedi. Seri de pek toymuş- sun.. IkK! kelimeyi Güzgün söyliyeme- Yutkundun, — ktzardin, bozardın. kektledin.. hani, bir hilabe irat eder Bİbİ, herkesi hayran birakacak gekil- de, porlak bir müdafan yapacaktın!.. — Vallahi bilmem.. tutuldum. işte. haflerile yazmayın türkce yazsaydın, yazılı müdafaa halinde verirdin.. dos- yaya girer, icabinda okunurdu. —- Ben onü gamiler huzurunda bir hitabe — gibi xöyliyemedikden sonra, neye yarardı ki.... Konuşa konuşa merdivenlere doğru yürüdüler. Resmi elbise giyerek kızları iğfale kalkışan sahtekâr genç! Taklit hüviyet varakası da taşıdığından Ağır Ceza mahkemesince hapse ma Resmi elbise — giyenek birçok genç kızları: — Sizinle — evleneceğim! diye iğfal edip paralarını dolandırmak- tan sabıkalı Şükrü Emsavaş adın. da bir genç, son defa Milli Mü. dafaa Vekilinin — imzasını tak - lit etmekten ve sahle subay hü- wiyet cüzdanı taşımaktan — dolayı yakalanmış, İkinci Ağımceza Mah. kemesine verifmiştir. Şükrü Ersavaşın muhakemesi dün bitmiş, Milli Müdefaa Veki. linin taklit ettiği İmzalı kartını kullanmadığı anlaşıklığından bu cihetten beraetine, sahte hüvi. ] yet cüzdanı taşımaktar dolayı 33 Ağaçlandırmak.. Gezetelerde, dilin sadeleşmesi bakı- mindan yapılacak işlere dalr fıkralar, makaleler görürsünüz. Hele biz akşamı | Büzetesinde, dül bahzlne dalr daha sık zık yazılara tesedüf edilir, Eenebi ko | dümeleri dilimize — sokmiyalım, koyu oamanlıca — Tügütleri larınıyalım Hlh.. Ayni gürelenin bir başka sahife- sinde şöyle bir serlüvha- gözümüze çarptı: Şehrin teşciri. Teşeir kelimesini yenl yetişen ço- cuklar bilmezler. Teşeir kelkmesi de zaten hiç muniş gelmiyor. Bunun yeri- me şehrin ağaçlandırılması desek, ol | maz mı?. Bu kabilderi daha birçok ke- Himeler var ki, evvelâ, gazeleler bun. darı artık kullanmamalıdır. BÜRHAN CEVAT sağuk elinin, parmak uçlarile dokur- muş. Bic müddet evvel zümrüt göbl yeşil olan toprak, saranmış otlarla ör- fülü. Bu kurumuş otların içinde, par. Tak, netti çam çubuklara — bönziyen, vzun sapları üslünde, Kök mavisi çi çekler açmış. Hepsi bu kadar. Sanba- harin, kişa armağamı, Patikadan cemlarin — İçine girdik. Orada fısıltı He dölu bir Alem var, Çamların — ince dudakları bir - şarkı aöylüyor gibi. Dalları ttreten hafit TüÜzgür reçine kokuyor, Yokuşu Urmandıkça, kuru çam i4. güçleştiriyor. — Recep, elimden tuftu. Kuvvetll vücudile bana ber yerde bü- yük bir yardımci. Tırmandık, tırmandığ, tirmendik..,| Çamların arasından çıktığımız kücük [ Güzlük Tüzgürlü dolu. luk aldık. Becebin yüzünde yumuşak, Fikkat dolu hatlar çizlimiş. Yan yana açağılara baktik. Üzak derinlerde kalın şehir artık bana hiç bir his vermiyor. Büyük bir lâkaydi Hle gözlerimi oradan Çevirerek, benl merakla köntrol eden Recebe döne düm: — Ne kadar seninlin anlıyor musun Recep?. Yüzünün yumuşak — taflı hatlarını, bir gülümseme #ydinlattı. Avucundaki elimi kuvvetle sıkarak; (Devamı Var) üm edildi gün hapsine karar verilmiştir. Yenicami vıııqvılııun“ in faili oldu Yenicamide arcuhalci Seyfiyi kaz kardeşi Bayan Serveli ken - Yekti öldüren kal Seyünin v val ren kati! inin mu. hakemesi dün bitmiştir. Netlcode katil Seyfi 12 yı! hapse mahxüm olunmuş ve ayrıca Seyfinin ann>. sine 500 lira tazminat itam da ka. rarlaştırılmıştır. A SA Biribirine benziyen kaza Tülmleri İsimleri birbirine benzemeleri dolayısile herhangi bir karışık - lığa meydan verilmemek - üzere gönderilecek mektuplarda aşağı- daki dört kaza isimlerinin vilâ . yetlerile bitlikte şu şekilde ya - zılmasr Dahiliye Vekâletince alâ. kadarlara tebliğ olunmuştur: Bulanık - Muş, Bulancak - Gi resun, Malazkirt . Muş, Mazkrit . Tünceli, EDEBİ ROMAN: Bir Cinayet Davası . Yazan: ETEM İZZET BENİCE — Güzinin çay ziyafeti, yıldö. nümü münasebetlerile olacak. — Cevatla senin arandaki hu. susiyet ve münasebeti? — Hayır, bilmiyordu. Tam, ken. | edecek ve orada sizi uzun müd . disine açılıp.. onnla evleneceğimi. zi söyliyeceğim vakit öldürüldü! — İzdivacınmı ne için uzatıyor. dunuz? — Çok uzamış değildir. Tanış- matz iki yılın içindedir. Bugün tanışma, anlaşma, mutabık kalma için ayrılabilecek kısımlarını çi kardıktan sonra geriye uzun bir zaman kalmaz, Tabil evleneceğim bir adamla iyiden iyiye anlaşmak isterdim. Ayşe bir an düşündükten sonra, sözüne şunları da ekledi: — Hem Cevatla tanıştığımız vakit o mektebi yeni bitirmişli. Hemen evlenebilecek ve bizim saadetimizin maddi vasıtalarını karşılıyabilecek bir kazanç sahi. bi değildi, — Şimdi ne iştedir? — Bir Amerikan gaz kumpah. yasında çalışıyor, ayni zamanda da yüksek mühendislik ihtisasına hazırlamıyor. Kollej mezunudur, Yüksek ihtısas sertifikasını Ame- rikada almayı tercih ediyor. — Amerikaya kendi hesabına a gidecek?. — Beraber gidecektik, — Ne vakit gitmeyi düşünü. miştir. * Vali ve Belediye Reisi Lütfi Kırdar, dün Beykoza giderek fi- - || ÖOLEN BIR SAN'AT! Nalıncılar ırlık yalnız kadın ayakkabısı ve ökçe yapıyorlar ! Son zamanlarda şehrimizdeki nalın imalâthanelerinin sayısı . nın çok azaldığı — görülmüştür. Mevcu! nalıncıların hemen hep. si artık yalnız kadınlar için mo- Gern plâj ayakkabım ve tahla ök. çe ile çocuklara — mahsus tahta sandallar imal etmektedirler. Bun- ların arasında kısa bir zamanda servet yapanlar bile olmuştur. Bir kısım nalıncılar nalın kul- lananların gittikçe azalması üze. rine işi bırakmışlar, dükkânla - Tıni kapamışlardır. - Alâkadarlar nalıncılığın gitgide öldüğünü söy. lemektedirler. Bol Kinin geldi Kızılay İdarest büyük bir parti toz ve koruprime kinin getirlmiş- tir, Bu bol kininlerin eczacılara satılmasına başlanılmaştır. Milli Şef Roma Büyük Elçisini kabulbuyurdu Ankara (Hususi) — Risicum - hut İsmet İnönü, mezunen An. karada bulunan Roma Büyük EL çisi B. Hüseyin Ragıp Bayur'u Kabul buyurmuşlar ve yemeğe alıkoymuşlardır. KÜÇÜK HABERLER VİLÂYET ve BELEDİYE: ! * Vilâyetimiz — Hukuk İşleri Müdürü e Dahiliye —Hukuk Müşavirliği Muhakemat Müdür muavini Kemal Özlü tayin edil. danlığı gezmiş ve yol işlerini tet. kik etmiştir. v Belediye Lokantaları sıkı bir tekltişe tâbi tutmuştur. Teftiş de. vam etmektedir. TİCARET ve SANAYİ: * Şehrimtzde kahvenin sar - best satışı hakkındaki karar şim. dilik tehir edilmiştir. Geçen defa- lar olduğu gibi İstanbul için ay. da 120 çuval kahve verilecek 250 gramlık paketlerle tevziat ve satış yapılacaklır MÜTEFERRİK: * Balıkesinde büyük bir san'at okulu inça olunacaktır. * Beyoğlu Fiat Mürakabe Bü. rosu 10 teşrinievvelde faalyiete göçecektir. * Adliye Vekâleti evlenme u. sullerinin çok kolaylaştırılmasını kararlaşlırmıştır. * Son günlerde Almanyadan şehrimize mühim miktanda Bayez | fabrikası mamtılâtı ilâçlarından yordunuz?. — Önümüzdeki haftalar içinde.. — Cevadın bu seyahati yapa. gak, ÂAmerikada — ikinize kifayel det yaşatacak serveti var mı?.. — Kendintn biraz birikmiş pa- Tası olduğunu söylüyordu. İcaba. derse ben de,; o da çalışacaktık, Şimdi Cevadın kazancı nc. dir? — Amerikan kumpanyasından 150 dolar kadar birşey alıyor. — Evlenme memurluğuna mü. racaat ettiniz mi? — Henüz etmedik. — Ne bekliyorsunuz? | blâna çekilmiş ve bir | madığı bir hakikat 1939 savaşı birçok he üst etmiştir. Polonyaya vermekle savaşı önlüyecetiİN neden Çemberlayn, bu da yanılmıştır. / İngiltet 'M'-lımlm sanan hesabında yanlış çıkmıştir sa hesaplarında muylır. Rasya yanlış Bersinl şökiyer Rusya bakkındaki yanlığ larını Adolf Hitler'in işittik. Japonyanın hesapii? 4 | liş çıktı, Fakat hesaplartffğe | | çok yanılan — şüphesiz İl Kuruluşundanberi — İtaly#? a politikası, daima, Avrupf Te leri arasındaki savaştan İSİ j mak noktasında t oplanı lll'ı savaş çıktığı zaman, tika adamları, beklerler Ülg l : dakikada galcbe çalacak rafa iltihak ederek kendi ketleri için pay koparırlaf. Gerçi İtalya, 1939 hat m zdam önce Almanyaya fakla bağlanmıştı. Fokal j nin savaşa girmesinde Ö” ; sebep bu ittifak YAL ğil, İngilterenin — yıkılmA” YAK D | Bulunduğu hakkındak! yE'ye |A saptır. Esasen savaş .|: Jarnaz, Alımanya, 1939 ÜÜ gl D dayanarak İtalyadan t dim - istemiyeceğini 295 Ö bildirmişti. 1440 şenesi İtalya savaşa girdiği 14 manya Polonyayı y çi, Danimarkayı, Ho gikayı istilâ etmiş, F ezmişti. Şu balde mek için değil, Alman $i? temin etmiş gibi görü' ferden faydalanmak savaşa girmişti. İngiliz ve Fransız lukhrıı;ı paylaşmak İl giren İtalyanın Sü nedir? On altı ay KMW | ya, Afrikadaki İmi kaybetmiş, Yunanistafi | Kiriştiği teşebbüsün ancak Almanyanın !l—" ' | a ç y n £ HK ABDU Ü disini kurtarabilmiş, V? | detsunssmu , î'ı g ağır darbe neticesinde 1» kolu kanadı kırılmıştir. eçit yük bir devlet .ıı-l“ y iktısaden çok u,ıi ıf' ketlir. İtalyanın kömüf” 140 peltrolü yoktur, ııd: W ni dışardan getirme) y uıı:::ıı Bııaunuıil v nın müsavi ortağı olareb A giren — İtalya, yavaş k cek Romanya halini Ütah durumün mebilir, Ve gelecek aylar içinde bu kötüleşecektir. İngiltere, italyan Gunun l-ııfvnlık. lar zarfındaki a daha ziyade k Bu kuvvetin n İtalyaya taarrur bilir. Libyada yeni bİF arrazunun — haszırl ;*w Kundan kış ayları ..ııııdı’:'"' dan ilen böl İtal ııl'ıııı-': Bingaridet 5) zaman bu zaferlerini dar götürmekte İngilizler, şimdi İ6 w çi Alrikadan tamamile Şi A A bir durumdadırlar. / İMtalyaya yardımıda M manyanın, bu defâ — Cevadın görüleceğini söy - | tarmak için A $ lediği bazı işleri var. kuvvetler ayırabil r T Ne gibi? İ dir. Eğer Afrika yge, ye r endişenin göz - lerine verdiği buğu içinde hâkime | Tnt l":::ıd vie el UZuN uzün baktı, sonra titreyen ileri / bir sesle Tmal “Glşenik — Ben dünyanın en bedbaht | İngiliz gazeteleri "i kızlarından biri gillerenin, tanrruzt S Dedi ve başladığı sezilen, iş . | zayıf olan ırlıı"“ kerceli Besle devam etii: siye etmekte — 2 — İlk önce tal.him olsaydı ana. hom sız, babasız kalmazdım- El kapı: | yaa Haa iya KAT Çeril ğ sında büyüdüm. Daha sonra haya- famın :ıugürıı: kadar gelen seyzi # içindeki izkraplara katlanmaz « | dim. ı geçmiş Hâkimin sesi de yumuşaktı: — | tin olacak im (Devamı Var, geyor

Bu sayıdan diğer sayfalar: