Nİ MESELELERİ r iki donanma * Ali Kemal SUNMAN .l!h'uı:ını üç dört sene evvele rları çevirerek aramak lâzım bir münakaşa yeni bir saf Aazelenmiş oluyor. İngiliz - Hrikan donanmaları arasında birliği bahsi. İngiltereden, A ikadan şu son günlerde ver; Malümat bu mevzu etrafında üden neler süylendiğini öğ. İngiliz ve Ameri Vetleri arasında teşriki meşai n yeni birşey olmadığı Kat başlangiçla bu o ka- uyandırmış, Am İngiliz aleyhtarla- le öyle harekete gel- ngilizlerin ü Ti lmwıç;n çalıştıklar, bile ileri da bulunan Bsike ötdir ki İ bir münakaşa başla- yti KAf daba 980 harbi çık. " Harp çıktıktan sonra da Kelkân umumiyesi bu se- ':*Pı harbine karı; . ’;ı:ıl:lne Karaı bon. derece örmAĞTMAYI en iyi biş Smişür iyi bir çare :il;ırwka;nn inkişafı daha lnııı:l #ldu. Dünyada birinci Hl!rk[l şhnınmısmm yardı- b m_'ç-ı temin etmek Ame- 8 mm"-_lm.m düşünenlere üüi :dımu ür, Öyle ki bu teş- alı bir muşt ülerinde yazılı ve görümmedhedenin akdine lü- r d'::—î At sahasında ""“b_)h olacak diye hissedil- h .;)-lî' Avrupa harbin- at vrnı: Ngiltereye yardı- inda façabil de Atlas Okya- | ve anbilizlerin elinde bu- terika kıt' adalşığa kıl'asına yakın tTi verilmesi iki Yan çi Yerilmesi iki arada üng Hlcliğinin ileri götürül iştir. R senenin bu mev- Slön, yani A kıt'a - Yıkıldıktan ve İn- a kın_fıi kendini müdafaa h “l“—k_ ten sonru belirmiş Bötka detayi birbirini takip İ ""“"*_ harbe girmek a gğ Karşısında o kadar çe Ün dak” Amerika efkârın- 'a başka bir değişik- eli "ıh_ıı:n“kıa donanma- büy “Müd, irliği mevzuu da dmlerikada belki daha se Ğ:: Taman günlerde salâ- İlay gölsin gu ei Sililer tarafından da. w:::'ü Sayılırdı. Hak İ vlı,..__ lEnmiş, ortaya tek- Süyleamiy, rafinda bazı tir. Şimdi bu söye b ..":;_*ı efkârında K” Hağıl y Yürütülen mü tebiliş — YUtlanacak? diye ki ÇArpan keyfiyet şu- ha ';ilrllu_m tedrici su- h_"':ı.:.':' karçılamak üzere rühiyeçfaber ÜNi lıların gaşgı'Nal kısmında BÜİrGüE __.hm. Atlas Ok- aa ümadım l'nılıı. sabahle- | "':. Kizılbaş, dedik, uyku: b"lıılılıı. d İ Fükimden Gilekte e | | i | * rusunün hayatıni idameye meebur kal Cinay Yazan : ETEM İZZET BENİCE Tesaisine de yeni birer alâmet kil etmektedir. Hep tedrici b..'îî JlUrl_*llc başarılan bu. işler Amerika efkârına xîı dünyanın da mü> dafaası için Haha hazırlanmak lü- | zumunu h or. İki sene ev- Vel nazari birer mülâhaza sahasın- da kalan nice şeyler sonradan el | ile tutulur, göz ile görülür biret | hakikat oldu, Bir zamanlar harbe hazırlanmak, harbe karışmak ne- ticesine varır diye düşünülür, hep | wıîhlan bahsedilirdi. O senelerin hükmü öyle idi. Aradan şu ka- dar zaman geçtiklen sonra Ame- rika efkâri da Amerika kıt'aaanın müdafaası bir gün gelecek, — bir Zarurel halini slacak diye istik- bali gözönüne getirir oldu. İngiliz ve Amerikan donanmalarının teş- riki mesaisi Atlas ve Büyük Ok- yanus taraflarından — Amerikayı tehdit edecek tehlikelere karşı el- zem sayılmakladır. Bahis yeni de- | Bil, fakat filiyattaki inkişalı şaya- ni dikkattir. HALK ÜTUNU. İş Ve İşçi Arıyanlar, ler ve müşküller Yardıma muhtaç bir genç iş arıyor Orta derece tahetlim var, — kimesiz zim, nakkaş boyacılığı ve daktile bili- rim. Arap harflerini de okur ve biraz yazarlın. - Garsoolük ve — kamarolluk | velhasıl her ne iş olursa ar - ücretle kâbule hazırım. Reni geçindirmek için İş verecek hayir ve iş sahiplerinin Ga- data Karaköyde (Uğur) gişesi vasıla- ziyle Ney'et Güldeniz ismine müraca- atlerini rica ederim. Daktilo da Bilen Genç Bir Kız İş Arıyor Lise T inel sınıdla Kakir bir genç z bir ücretle bir iş aramakladir. Ana- doluya da gidebilir. Geceleri de çalış- müiya âmadedir. Tüliplerin lütfen bu. sütunda Hasan ismine müracaatleri rica olunur, 17 yaşında Liso 2 de kimsesiz bir genç'iş ariyor. Riyaziyesi kuvvetli, yazısı güzeldir. Ehven ücretle taşraya da gitmeyi kabul eder. Talip — olacak mühterem iş sahiplerinin Son — Tel- | Eraf Halk sütununda (Çalışkan Türk) | Tumuzuna müracaatleri rica olunur. Fakir Bir Türk Genci — | Arı: | kontrol yapmaktadır. (Kadın ayakkapları- Gazetelerde, vakit vakit şu | haber intişar eder: Bazı mü- esseseler kullanılmış gazoz ve bira şişesi kapsülü toplıya- rak alâkadarlara - satıyorlar. Belediye, bu hususta şiddetli Gazoz ve bira şişesi kapsü- lü nedir?. Kemali kaç para- dır?. Hiç.. Fakat, bu hâdise, bizim gazetelerde tefrika ol- maktan kurtulmamıştır. Bazı soysuzlar, üç beş hu ruş kazanabilmek için, bu işi bir ticaret vasılası yapmışlar- dır. Tetkik edilir, tahkik olu- nur, Fakat, hâdisenin önüne geçilemez. Neden böyledir, bilinemez. Şüphesiz, kullanılmış kap- | süller, bir daha, bir daha ga- | zoz ve bira şişelerinde kulla- nulınca, insan, şu yaz günleri her içtiği gazozda ve birada, bu hâdiseyi hatırlıyor ve içi- ne bir kurt düşüyor. İstanbal gibi büyük bir şe- hir için bunlar, basit me- selelerdir. Hnlıdlı! kulla- geç- mek pek zor bir iş değildir. Alınacak tedbir, pratik, he- | saplı ve cezri olursa mesele kalmaz. diliyorsa, hatadır. BÜRHAN CEVAT nın tahta topukla- rında ihtikâr yapmış Mantar ve tahta topuklu kadın ayakkabıları çok rağbet görmek. tedir. Bundan istifade eden şeh. rimizde maruf bir fabcika sahibi toplan dokçan paraya — satılması icabeden kadın — ayakkabılarının tahta topuklarını dört kuruşa çı- kardığından ihtikâr şuçile Adli. yeye verilmiştir. DOKTOR DİYOR KI Kimyona dair Lise TI Gi sinifa kadar okudum. Ma- | N vaziyetimiziz bozukluğundan, hu- Susl, resmt müsmsese — ve ticarethane- lerde verilecek olan münasip — işlerde | kanaatkâr bir üçretle sadakatle çalış- mmayı taatıhüt ederim. | Arzu edenlerin, Üsküdar 98 No, lu | Yıldız. Otelinde İbrahim Altınlaş'a bir | mektupla müracaatlerini dilerim. Sıhhatli, Fakir Bir Sütanne Fakir, sütü lemiz, shhâatli genç bir | Xadın sütannelikle kendisinin ve ye mıştir. Süttanneye ihtiyacı olanlardan bir alleyi sefaletteri kuürtamak isti. yen şefkat sahiplerlain Balatla Sinan Çeşmesi yörmi üc mumaralı haneye mürüeaat etmeleri rica olunut. Ders Vermek İstiyen Bayan İkmale kalan talebelere — Framsızca ve İngilizceyi çok kasa bir zamanda, metodik olarak öğretirim. icap ederse, evlere de gider deis veriritim. — Arzu edenlerin Son Telgraf Halk Sotunun- da Bayan N. A rumuzuna müraenatle- rini rica € lerim. Gelen İş Verme Mektupları N. A: Sizden ders almak için bir mektup gönderilmiştir. Lütfen aldırı- niz. et Davası — Rence mahzur yok, Bu hâdi- senin eğer içyüzü varsa ve bunun aydınlanmasına bu gibi tarsı ha- rdim edecekse muvalık bulurum. Ancak şahit olarak cel- bolunan İki vatandaşın huzuru- nuzdan çıkarılmasından sonra ay- rı ayıı edalara konmaları ve bek- meleri şahsi hürriyetlerini tah- dit etmek, kendilerini zan altu almak elur ki heyeti hâkimenizin bu noktayı muvafık bulmıyacağını sanırım. Dedi. Bunuu üzerine Muzafler »öz alarak: — Yüksek heyeti hükimenin ma- tirak et- Eskiden — İstanbulda kimyonlü köfteye çok rağbet vardı. — Şimdi pek © kadâr adi sani ünılınaz ol- du. Eskiden oburluk derecesinde bolca yiyenlerimiz çoktü. Öyle ol- duğu balde yine İştiha açsın diye kimyonlu köfteye rağbet — olurdu. Şimdi iştihalarınızın kapalı xa- manında bile kimyon kimsenin aklına gelmiyor. Halbukl kimyonu — batırlayıver- mek, hazim bakımından çok fay- dali bir hatırlayış olur, Sonra kimyonu yalnız cirbız i erine de kimyan katmıya bir ni yoklur. Kirayon kuğin memleketlerin mahsalü olduğundan —onun taze- Binde haylice vitamin olmük ge- rektir. Bizim —Adanamizda yetiy- tirlükr. Bilhassa Maltalılar çok ye- tiştirirler. Kurusunu tetkik eden memleketlerde binde ancak C v lardır. Kimyon insana midesine kuvvet — verdikten son- ra, kemiklere ve dişlere de fay- | | dabdir. . teakip suallerimizin iyi birer ce- yapla karşılanacaklarını şimdiden fahnin etmek mümkün olamaz. | Bu tibarla dileğimi yapmıştım, — | Müddeiumuminin, ayni zaman- da yanlış bir tefsire ve yanlış bir | zehaba düştüğünü de ayrıca teba- rüz ettirmeliyim, bitlerin muhakeme salo- nundan uzakla ve ayrı ayrı hirer odada bulundurulmalarını hürri- yet tahdidi ile ve bir nevi tevkil | ile alâkadar göstermek doğru de- ğildir. Eğer heyeti hâkimeniz de böyle düşünecek olursa bendeniz daha başka formül teklif ediyo- rum, O da şudür: Şahitler mu- hakemeye davetlerine kadar mi- safirim olarak ayrı ayrı iki odada oturtulsunlar. Kendilerile husust surette oturdukları odalarda ke- nuşacağımı. Bu formül bir hukuk ve kanun iddişsına — düşmekten bendenizi de, yüksek heyetinizi de kurtarıyor. | Şahitlerin da- ha ilk sorulura verdikleri cevaplar bazı şüpheleri tevlit etmiştir. Mü- Siz sadece şahitlerin ayrı ayrı dinlenilmelerine ve., Mustafamın | burada kalmasına müsande buyu- MAHKEMELERDE: | “Borç yiyen kese- sinden yer !...,, “Benden utanmıyorsan.. Allah- dan da mı utanmıyorsun?,, zan: HÜSEYİN BEHÇET Zİ —< İhtiyar bir kadın ile yaşlıca bir adam Adliye korldorunda karşı - laştılar. Yaşlıca adam — Vay, hanımefendi; keyfi âli- leriniz nasıldır? Afiyettesiniz in. ' ye kadına yaklaştı. Kadın — Eksik otma Cenap Efendi, diye cevap verdi. Çok şükür iyi. Siz nasılsınız? İyi de değilim İyi diyelim de iyi ola - hm. Böyle iyilik mi olur? Mah- | keme kapılarında dolaşa dolaşa | ayaklarıma kara sular İndi. Adam sordu: — Hayrola hanımetendi? Dava- nız m var? — Artık hanımelendilik filân kalmadı Cenap efendi.. Davam de- ğil, derdim var, Evlât değil, püs- küllü belâ... — Mahdum beyefendi mi? — Öyle beyelendinin — boynu altında kalsın! Beyelendi değil beyetendilerin artığı... Allah ca. nint alsaydı da kurtulaaydım am- ma, olmadı bir türlü... Anamdan emdiğim sütü burnumdan getir- di; verdiğim süt haram olsun in. şaallah! — Evlâttır, hantmefendi., Tırnak etten ayrılır mı? Bukadar beddua etmeyin. Cahil çoouk.. Bir hata ettiyse. — Cahil çocuk mu? Hay cahiller kılsın namazını — inşallah!.. Yaşı yerlerde sayılsın. — Ne oldu? Bir şey mi yaptı? — Dahâ ne yapacak? Beni, iki elim koynumda, sokak-ortalarında bıraktı. Bereket rahmetliden - ya- rabbim hur :çinde yatsın - kırk Tira aylık kaldı da, işte bir lokma, bir hırka? ölmeden, merde namer. /de muhtaç olmadan âhır ömrümü geçiriyorum — Ne, ne, ne, ne? Konak, çift- lik, mağaza, bağ, hamam hissesi, hep gitti mi? — Gitti yat Hazıra dağlar mt dayanır? — Hepsi mi? — Hepsi ya! Ne zannettin? 'Ti. caret diye bir tutturdu.. Altından girdi. Üstüânden çıktı hepsinin.. Öyle de değil ya'.. Kurnazlıkla, benden cekti.. Şimdi kendisinin malı da var, mülkü de, işleri de yolunda... Gel gelelim, «bu da a- namdır. diyip de ön para olsun | verdiği yok. Üstelik, sanacığım, nasılsn?» diye kapımı bile çal. mıyor. Başıma bir de, kendis” yet. | miyormuş gibi, bir belâ daha çı- | kardı. Anikdos — diye bir herifi | başıma musallat etti. İki sene ev.| vel, senetle üç bin lira borç al. dıktı. Hem de senede yüzde yirmi | beş faizle... Çiftliği satınca onun parasını verdim. Herif: — Aman hanım, senedi bula madım.. Bir iki güne kadar ve . ririm, dedi. Ben de saf, budala | karı, inandım. rün, Hâkim avukat Muzallerin — bu sözlerini dinledikten sonra sağı ma, salona yine mutat seremoni çinde birşeyler fısıldadı. cevaplar | uldı ve., kararını tebliğ etti. Ayak- | ta dinlenen bu kararda hâkim şöy- le söylüyord — Şahitlerin ayrı ayrı mesi muvafık görülmüştür. Mus tafa salonda kalsın, Mehmel — ve Şaban çıksın. Fakgi, şahitlerin ayrı ayrı oda- Tarda kalmaları da kawuna ve hür- | riyeti şahsiyoye muhalif — görül. üştür. Suçlu vekili onların ayrı odalarda kendi misafiri ola- | rak oturtulmalarını temin etmek- te serbesttir. Hilimin hu kararını Muzaffer sükünetle dinledi ve, bundan sonra: — Müsaade buyurursanız Mus: tafadan bazı şeyler sora; linlen- aldınız? Müustafı | söylediydi. Daha başka şahitler de |müş, hanimefendinin. öldürüldü- | zenin yanına koştum. — Peki! dedim. Bir hafta sonra. — Hansmelendi, dedi. -Senedi buldum, yırttım. Ne zaman başka | emriniz olursa, emrinize âmade . | yim. Ona da inandım budala karı de. — Allah razı olsun — Anikdost efendi, dedim. Altı ay sonra icra- dan bir ödeme emri, cayır cayır konağı sattırıp da üç bin İlrayı, nizami faizile beraber çatır çatır söküp almaz mı? Hani ciğerine yapışsın inşallah!.. İşte şimdi onu dava ettim. Onunla uğraşıyorum. — A hanimefendiciğim.. Sizde de kabahat var, Bilmez mi Borç yiyen kesesinden yer, der. ker, İnsanın hükmü malına geçer, Botç alacağına, satıver malını Ne faiz verirsin, ne de böyle dert. siz başını dertlere sokarsın... Doğ- rusu da bu değil mi? — A Cenap efendi.. Ben enini boyunu hesapladım da öyle dım. Çiftliği satınca da ödedim. Amma, kimin aklına gelir bu'. — Eh, eloğlunda olmadık fet . | tanlık, hud'a yok.. Her şeyi ya - | parlar.. Şimdiki zamanda bahana bile itimat etme... Ben onları başbaşa bırakıp yü. tüdüm, Diğer koridorlarda biraz dolaştıktan sonra, dönerken, ihti. yar kadınla gözlüklü birisini hâ- kimin — karşısında dururlarken mahkemenin kapısından gördüm Hemen girdim. Gözlüklü, siyah bıyikliı esmer adam: — Hayır efendim.. — diyordu. İmkânı mı var? Bu zamanda üç bin lira borcunu ödeyip de sene. dini almıyacak bir kimse tasavvur edilebilir mi? Kadın dayanamadı; — A Anikdos elendi, dedi, Hay. di bizden, benden ulanmıyorsun. Allahtan da korkup — utanmıyor. musün yalan söylemeğe? Allah öyle bir Allahdır ki, yarın bun - ları senin fitil fitil burnundan ge. tirir. Hâkim müdahale etti: — Hanım, susunuz' Siz, bu pa. rayı verdiğinizi şahitle isbat ede- bilir misiniz? — Ederim, oğlum — hayırsızdır. amma, buna Aliah için şehadet eder, Bereket versin ki, senedi yırttığını da doktor Yusuf Beyle muhtar Şevket Efendinin yanında var yat.. Şahitler tesbit edildi.. Dinle . nilmelerine karar verilerek mu. hakeme başka güne bırakıldı. Kadın mahkemeden çıkınca, yi- ne biraz evvel konuştuğu adamla buluştu. | — Bir şeycikler demem; ruzu. mahşerde kuzuru - Kibriyada şu herif karşıma çıksın da hesabımı | orada göreyim. dedi. Paytak pay . tak, yanındaki — adamla beraber yürüyerek görden kayboldu. komuşuyortardı — İlkönce kimden haber aldınız? — Mehmet haber verdi. — Nasıl? — O benden erken kalkmış. Merkez memurunun konağa gel- ve yanında polisler oldu- gunu görmüş, Hemen içeriye koş- ğünü isitmiş koçştu, bana geldi, be- | ni uyandırdı. Ben hanımefendinin undaydım. Hiç böyle üzüldüm, üzüldüm değil, perişan oldum. Çarçabuk giyindim, cena- — Gevce hiç silâh sesi filân duy- madın mi — Du ım, — Cenazeyi görür görmez aklın ne kesti ifa bir dukika kadar durdu, Avukatın suzlini kav- tıyamamış gibiydi, bunun i, Muzafler sorusunu tek- -Başmuharrirler | lanmakta ve çalışmaktadır. Silâh | ne kara ordulariyle iştirak elmesi el- | demokrasilerin birleşmiş - olmalarıdır. O Ne Diyorlar? İKDAM B. Abldin Daver <İügilteer — Sov- vet anlaşması - karşısında> isimli Bgünkü baş yazısında Moskovada zalanan sön anlaşmayı tahlil ve bilâhare şunları yazmaktadır. sİstikbalde hâdlselerin ne gibi sür- prizler doğuracağı meçhül - olmakla beraber, Sövyetler Birliği ile İngiltece ve onun arkasındaki Amerika, sonuna kadar harbe devam etmek ve biribir- lerine mütekabilen — yardımda bulun- mak hususlarında anlaşmışlardır. Bu anlaşmanın Alman — Sovyet harbi- nin ancak üçüncü haftasında yapıla- bilmiş olması, müzakerelerin hayli güçlükler arzettiğini — göstermektedir; | #imdi meşele, Almanların bütün kuv- | yetleriyle yüklendikleri Sovyetler Bir- | Tğine, bümukabele ve zamanında mü- gesir Yardın? yapabilmektedir. Mağlüp | bir Sövyetler Birliğinin harbe devam edip etmemesi, harbin devamı ve ida- resi bakımından pek büyük bir müna ilade etmez. İngilterenin bu fiill yar- dimi nüzi! yapabileceğini ayrıca tet- kik edeceğiz.» CUMHURİYET B. Yunus Nadi «Amerlkanın vaziye- Ür islmli bugünkü baş yazısında şun- ları yazınaktadır «Yeni seferle meydana çıkan #bir | mesçle de Amerikanın bu yeni dünya harbinde nihayet kabul edip etmeme- Be kat'i karar vermek — mecburiyelin- de kalacağı bir vaziyete taallük et- mektedir. - Malâimdur ki Amerikâ bu harpte İngillereye azami yardım. esa- gınt derühte öderek ana göre de hazır- | ve | malzere vermek esasında toplanan bu Amerikan yardımı, Amerikadan gön- derilecek eşyanın İngiltereye selümet- le varmasıni temin Etmök - İbtiyacına döğrü da terakki ederken - ortaya di- ğer bir mesele de çıkmağa başlamış- t: Amerikanın Avrupa harbine fülen Karışması ve buhasan harp sahalarına kâra orduları da göndermesi, Ameriks İzlandaya —asker göndei Gikten sonra Sünali İrlandaya da ü ker göndermesi mümkün ve lâzım ol> duğu söderi meydân aldıydı. İngilte- renin Orla Şarka tayin ottiği yeni Haş- kumandan Amerikanın Avrupa barbi- zem olduğundan - bahsetti. — Filhakika | Almanyayı barslarda mağlüp — edebil | mek için kara ordularına ihtiyaç vardı. Henüz ticaret gemilerinin donanma Ha himayesine bile kat'I kararını vece memiş olan Amerika, Avrupa harbine kara ordulâriyle de iştirake kârar ve- gebilir miydi*. Alımanyanın Sovyetle- Te karşı açtığı harp, Amerikayı bu hususta müz'iç bir sıkınlıdan kurlar. mışt benziyor.> TAN B. Zekeriya Sertel tİngiliz — Sov- yet anlaşmazının mahiyet ve ehemmi- yetir isimli bugünkü —baş yazısında son Moskova ittifakını tahlil etmekle — Sövyet anlaşmasının en nazı, herpten soara kurula- cak yeni dünya hakkında Savyetlerle Nihai zafere kadar (ki taralın münle- Fit sulh yapmaktan çekinmesi, zaler- ulh easlarının müşlere- emreder. Bu da yeni dün.| yanın temellerini atmak hususunda İki tarafın anlaşıp beraber çalışmala- TNi'İcap ettirir.» demektedir VATAN B. Ahmet Fınin Yalman «Bu - defa- Cik ta sıra bizim!..> isimli — yazısında €zcümle şanlari yazmaktadır: <Azirlardanberi — nerede bir harg kaparsa göbeğinde mutlaka bir. var- dik. Bu defa da Sulh babası - rolünü biz oynıyalım, ezilmekle olan insani- | yet ve modeniyet duygularına biz sa- hip çıkalımı Francala karneleri Francala alacak olan — hasta ve çocuklar için hazırlanan karnele . n her semtle mahalle - bekçileri | taralından evlere tevzi - olunması kararlaştırılmıştır. Bu tevziat bu . gün yapılacaktır. Beher karne mu kabili 250 gram francala alınabi - tecektir. Bunun için 55 kuruş veri- lecektir, rarladı: — Cesedi görünce kim öldürdü- | künü sandım? Ahçı Mustafa, sanki mutfakta kazan başında yağ kepçesini kav- rar gibi avucunu toparlıyarak ve içini çukurlaştırarak havalandırdı. — Birdenbire neye hükmetme- sem olmazdı. Dedi, başı ile Vedadı işaret ode- rak: — Bunun olduğunu söylediler.. Diye cümlesini ikmal etti. Ve- 4, bu işaretle sadece güldü. Mu- zaffer birşey söylemedi, yeni bir | sunl sordü :— ” — Bu haberi işitince katilin Ve- dat olduğuna sen de inandın mı?. Mustafa sözlerini gayet hesaplı ve tartılı söylüyordu. Bu suali şöy- le karşıladı: e — Hanımefendi ile aralarında birçok şeyler olduğumu kulaktan kulağa işitiyordum. Haftalardır evde onün Tâkırdısı oluyordu. Böy- le birşey olmuş olması hana olmaz gibi görünmedi. CArkam Vei İstanbuldan uzak kalan bir arkadaşın mektubu Bir arkadaşım var. Çok &- mimi, teklifsiz bir arkadaş, Onunla —ayrımız, gayrımız yoktur. İçtiğimiz ayrı gitmez. Kardeş olsaydık, huyumu- muz, suyumuz ancak bu de- rece biribirine benzerdi. Ben demek, o demektir. O demek, ben demek.. Bu arkadaşım, ismi lâzım değil, bir ay var ki, İstanbul- dan uzakta bir taşra kazasın- da vazife ile bulunuyor. İs- tanbuldan hiç a) $ yahut ta, kısa bir müddet için bir defa ayrılmış olan bu ar- kadaşım, tam 30 yıl içinde yaşadığı bu şebre karşı, şim- di, müthiş bir hasret duymak: tadır. Geçen gün bana bir. mek- tup yazmış.. Çok acıklı ve firaklı.. Okuyucularıma bu | mektuptan bazı parçalar nak. ledeceğim.. Evvelâ şunu söy- liyeyim ki, arkadaşın bu mektubunu, ben, eski mektep kitaplarındaki «bir âma ço- cuğun derdi» serlevhalı yazı: ya çok benzetiyorum. İşte mektup: alşiltbn ki, yüney — İstan- bulda daha parlak, daha ay- dınlık imiş.. işittim xı, gurup, Marmarada bir ihtişem tcı halinde görünürmuş.. Susar maviden — koyuluğa dogru tüllenir, sonra siyahlaşır, gü- meş hasretiyle mateme bürü- nürmi Sonra, mehtap!. Marmaranın, Boğazın mehta- Cemnet, İstanbulun ta kea- disi imiş. İstanbulu görenler, bilenler için, Cennet, hiç te yabancı-gelmiyecekmiş. Dü- şünüyorum; Şimdi, İstanbul ne âlemde?. Moda koyunda şarpiler süzülüyor mu?. Fior- ya kumsallarında sev, uzanmış fısıl fasıl konuşuyor mu?. Akşamları, Suadiye asfal. dın yine dolaşıyor mu?. Ada- nın Küçük Tur yolunda, ara- banın içinde, başına pembe tül bağlamış kadın akşamları yine iskeleye iniyor mu7. Tarabya rıhtımı üzerinde, şort giymiş genç kızlar, yine kahkaha ile gülüşüyor mu?. Bugün, bütün geçen yazın hatıraları ile avunuyorum. Bir gece, sandalla, Kalamış ko- yunun açığında demirlemiş- tik. Saatlerce, rüya gibi tat- hi aşk efsanesinden bahsettik. i, birer dakika ka- olanlar, bu acının derinliğini ne bilsinler?. Çünkü onların bütün öm- rü, İstanbuldan şikâyetle ge- ger. İstanbuldan dert yanmak mı?. Küfürdür, alimallah!. Taşina, toprağına yüz sürdü- ğgüm İstanbul! R. SABİT Adliyeye Mübaşir alınıyor İstânbul Müddeiumumiliğinden: İstanbul adliyesinde açık bulur nan 1000 kuruş asli maaşlı müba- şirliklere hasren mübaşirlikte u- tihdam editlmek üzere memurin kanununun 4 cü maddesinde ya- zaılı maaşlı memuriyele tayin şart- larını haiz orta mektep mezunları | arasında yeni Barem Kanununun 17 ci maddesine göre bilmüsabaka münasipleri alınacağından — ve müsabaka imtöhanı da 22 temmuz ©41 salı günü saat on buçukta Ye- nipostane binasının üst katında kâin adliye kütüphanesinde scra kılınacağından taliplerin memu- riyet talebini havi arzuhallerine iliştirecekleri evrakı müsbiti tmtibandan bir gün evveline k dar Adliye Encümeni Reisliğine müracaat etmeleri. K ee