SN DEFA HAKKI TALAS Yazan 3 «Bazı hâdiseler ölür ka)bi üzerinde madan yanan ve sızlayan Bibi devam eder, — Yaşadığımı: Müddeti muün izlirabını. beheme- hal gölgemiz gibidir. Güneş kendisini gösterir; hayaı tidadınca bizi takip eder. zimle beraber sonuna kadar sü- Tüklenir. İşte ben, böyle bi ile malül, daimi ve ebedi bir ac- mın tazyiki altındayım. Ebedi & Çünkü, bu a. € benim mezara kadar ebedi o. lah, hayatım müddet edecek, her aklıma geldikçe, bu açının eşlerine rastladıkça, muh- ki insan kapanmıyan, yorum devam sarsılacak göz yaşları dökeceğim. Inulmıyan yara, dinmeyen acı» sözleri benim derdimi ne güzel ifade ediyorlar. Hastalandığının idi. Onun beşinci günü başından bir dakika sak istemiyorum. Daha Taftan çe buhran ve vecalara e€demezken, beri taraftı dan: — ÜÖlecek... Ah ölecek!, Diye yağmur gibi göz yaşlarile, Ppembe rengi solmuş, avurtln beş | gün içinde çöküvermiş bir halde ağlıyan annesinin şu a hali beni bütün bütün çileden çıka . rıyor. İztirap'a meşbu bir hal - deyim.. Bu vaziyette sartık be: DİmM işlemiyor, kalbim vurmu - yor, hayattan, hassasiyetfen kal. Maş bir vücut gibiyim. Ne yapa- “cağım yarabbi diyorum; Tanrıya isyan, tabiate isyan; — hükate ve kölnata isyan.. i isyan.. Her geye; son küdretim, sön kuvve. timle bağırmak, feryat etmek bü- tön Iştikâlarım haykırmak yorum. Onu, o küçücük himayeye, sıya- mete muhtaç körpe vücudü kemi. ren, dakikalar geçtikçe eriten ve gözle görülmiyen mahlükları e - Üüme geçirmek, ezmek ve parçala. Toak istiyorum. Fakat hayha İşte onun kuvvetli ciğerleri ar- tık İşlemiyor; nefesleri duyulmı. yacak kadar zayıf sesler çıkan- yor.. Bütün vücudü titriyor, k kunç hareketler yapıyor.. Adeta ürküyorum. Kaçmak.. Dünyadan, | hayattan canlıların — bulunduğu ber yerden uzaklaşmak — isliyo - Tüm. — $ Daha beş gün önce balkonda “benimle oynıyan, koşan, — güler gün sesler çıkaran canlı nerede? Hani o kendine mahsus çocuk ş vesile bir şeyler söylerdi.. Nerede ( şen bülbül sesleri?. Nered gür- büz yiğit çocuk?, Tabiatin şu leza düna nelret ediyorum. Kafamın içinde bütün müsbet şeyler bir hercümerç halinde.. - Yangındar. “kurtg'ilmış eşya gibi karma — raşık.. Hiçbir inanmıyorum. Ş6 dakikada birşey beni tatmin - | elmiyor. Ne ien ne ilim, ne fel- sele, netsan'at, ne sema, ne zemin Oher şey benden uzakta, tahammül durma- Benliğim “benden uzak, insanlar benden v. zak.. Ne zamanda ne mekânda Bütün kıymetler, bültün küdretler nazarımda ve zelildir. Mademki onü bu hal- Son Telgrafın Tarihi Tefrıkaşı. 120 TUNA BOYUNDA —— TÜRK ORDULARI Yazan: M. SAMİ KARAYEL Kral, zahiri cesaret göstermek istedi Bu ırâtalca kralın pek hoşuna (Gitti. Palaten Türk ordularını Dra- Va nehrinde durdurmağa muvaf- fük olduğu takdirde kendisi Hır- Vvalistana çekilerek burada Fran- Ogepan tarafından toplanan kuv- yetlerden ve Avusturyallar ta- srafından tahkim olunan istihkâm- lardan bilistilade Türk ordusunu İki zıtma ayırarak hareket etmesi mülâhaza olundu. Fakat meclisi harpte bazır bu- lunan Macar asılzadeleri kralın | ünderiden hareket eylemesini p etmiyerek: görüyorum. Benim üm » emellerim bep onunla idi bir gölgede yav. buz parç ki © yaşamayacak artık benim i. çin düşünmeğe ve yaşamağa nt lüzum var? Nasıl ve ne için ya- şıyacağım?. Evet, işte onu böyle azap vı ıztıraplar içinde kaybettim. Ya: tığının 6 inci günü — sabahı (di Tan yeri yeni ağarıyordu. Nefe- sini bir türlü göğsünden bırak . mak istemyien zalim derde, lünet eder gibi, bir kanlı köpük tü- kürdü. Cökteki son seher yıldız'le bearaber söndüler, Onu son defi bağrıma bastım öptüm., öptüm. Göz yaşlrımla ilk gaslini ben yap. tım. Henüz hararet kaybet - miyen vücudünü tekrar — tekrar kucakladım. Ne bedbaht — baba imişim ki onu kendi ellerimle de soğuk toprakla koyun — koyuna bıraktım. Yaşasam da Kalbimde yanan bir ateş var. Aradan se « neler geçtiği halde onu bir türlü unutamıyorum. Sevinirken be nimle beraber, gülerken berâber, hep gözümün önünde ve daima aczime, zavallılığıma, kendini sı- yanet edemediğime acı acı gülü- yor.. Mubitimden bir türlü uzal Taşmayor.> Zavallı adam bana hem söy - lüyor, hem ağlıyordu. Kafileden epeyce uzaklaşmışlık. Arkamızda kalan mezarlıklara dönüp bir daha baktı. Ve başını sallıyarak | — Bir ğgün sizin diyarda biz de| son yolculuğumuzu — yapacağız 11 Temmuz 1941 18.00 Program, ve Memleket Saat Ayanı 1803 1830 1840 19.06 19.15 anın Devamı, 1920 * Saat Ayarı, ve A- Jans Haberleri, Müzik: Klâsik Program Radyo Gazetesi Mürik: Sölo Şarkılar. Zirkat Takvii Mahsulleri Borsası, Temsil. aiNzik: Radyo Salan iraa Memleket Saat Ay Esham , Kambiyo — Nüküt Bör- sas (Fiyat) Müzik; Radyo Salı trası Programının Devamı, 2255/2300 Yarnki — Program, Kapanş, YARINKİ PROGRAM Program, ve Memleket $ Ayarı, 138 Müzik: Hafif Program (PL.) 745 Ağans Haberleri. 800 Müzik: Hafif Program 830/8645 BEvin Saati 1230 - Program, ve Memleket Ayarı, Müzik: 'Türkçe Plâklar, AjAns Haberleri. Müzik: Riyaseteümhur Ban docu (Şef: İhtan Künçer), Müzik: TTürkçe Pi& V1530 Müzik 1845 2015 2015 ve 720 1as3 Dans — Müziği *Türk ordusu nasıl ki padişah- ları kumandasında bulunuyorsa, kralın da kendi ordusu kumandan- lığında bulunması icap eder.» Dediler. Bunun üzerine kral ,6 âna ka- dar izhar ettiği tereddüdüi büsbü- tün örtmeğe çalışarak zahiri bir cesaret göstermek istedi. Ve: — Herkes işin ilerisine daima be- | ni sürüyor. Memleketi müdafaaya hazırım, Mademki bensiz hiçbir | yere gitmek istenilmiyor. Pekâlâ! Ben de Cenabı Hakkın muavene- | Cenubi Amerikanın hükümet lerini medhederler îArayı muharebe girmiş olmasına rağmen, | bizim Ankaramızı da hükümetimiz hiç birşey ihmal etmiyor Cenubi Amerika hükümet mer- | kezlerinin isimlerini elbette işit- | zdir | kezleri yı | dern şehirleriki W Meselâ Arjantinin merkezi Bo- l | Bütün bu Üümet ni dünyanın en mo- enos Ayres 90 kilemetre uzuı ğunda, 25 kilometre genişliğindi bir şehirdir. Nüfusu iki buçuk mil yondur. Büyük m leri, geniş caddeler, büyük şehre mahsus hayat kaynaşma: Bu şehirde Florida ismindi caddenin bir hususiyeti varmış Akşam saat 18 den 20 ye kadı | geniş cadde, sadece yaya gidenlere I | - azalar, yeraltı tren- bir tahsis edilir, — otomobilleri nakil vasitalarının geçmesi yasak Meselâ farzediniz. ki, klâl caddesinde, her hangi bir akşam saatinde ne tram- vay geçiyor, ne ötomobil?. -Koca cadde yalnız yaya gidenlerin em- rine âmade!, Fakat biz bunu ya- pamayız ki... Yaparsak, tramvay- larla otomobilleri sonra hangi cad- deden geçireceğiz?, O saatte Bo- enos Ayresin bütün şık kadınları ve delikanlıları bu caddey külürler. Sinemalar, ti lence yerleri dolüp ba Boenos Ayresin hayvanat bah- çesini de çok methederler. Bu bah- çede en nadir hayvanlarl: tat, ağaçlar ve bütük büyül ler v Rio Laplata işminde © pehir. ve bu nehrin ayağı Tigre şehirden ve civarı ki nehrin kenarında çok yfiyeler ve nehirde de Ar- 1 zenginlerin yatları vardir. Şehirden buralara gelmek için Bo- ortasında bulynan len büyük bir parktan geçmek Jâzımdır. Urugğuayın hükümet merkezi - lan Montevideoya gelince; bura- en havadar, ney'eli, k, bahçe, villâlarla do- hu bir şehridir. Rio Laplatâ neh- rihin ağzındadır. Nereye baksa- miz. mühteşem bir manzara görür- sünüz, Bu şebhrin en güzel binalarından üri, Uruguay millet meelisidir. Bu bina, hemen baştan aşağı merme den yapılmış gibidir. Zemin, sütun- lar, duvarlar, tabii merdivenler, hulâsa her taraf mermerdendir. Kabul salonlarının duvarlarına al tın ve diğer kıymetli madenlerden yaziler nakşedilmiştir. Bütün bu servete rağrnen, hiçbir ağırlık his sedilmez. Herşey ahenklidir. Şehirden pek uzak olmiy Si vardır ki, burada | üşlerı Brğl | edilirmiş Beyoğlu İst esi video bir banyo de iki plâjı vardır ki, bir ucun öbür ucu görünmez. Plâjların ke- | narında mükeflef villâlar, muhte- | Ü ömtelari kendi ara merkez- güzelleştirmek için şem öteller vardır. (Serro (dağ) denilen bir tepe şehre ve limana bâkimdir. Bu dağın tepesinde tâ İspanyolların fethinden kalma es- ki bir kale vardır. Cenubi Amerikanın hükümet merkezleri yeni şehirler oldukları için birbirlerinden güzeldirler. Bizim Ankaramız da yeni — bi r. En zamanda $ rin bir hükümet merkezi olmu; tur. Hele, bundan sonra çok dal, güzelleşecektir. Bugünkü müuharebe dolayısile, bükümet katlandığı büyük mar- raflara rağmen, yine Ankaranın imarmı hmal etmemektedir. Ni- tekim önümüzdeki sene içinde şe- hirle İst. hda çok bü- yük bir parkın vücude gelmiş ol- duğunu göreceğiz. Bu parkta, ha- vaya otuz metre su fışkırtan fis- kiyeleri ile büyük havuzlar, daha ğ ükler yapılacaktır. Burada sandallarla, küçük motöre lerle gezilecektir. Açık hava üüyat- roları yapılacaktır. Çocuklara kuk- lalar oynatılacaktır. Her tarafı a- gaçlari bezenecektir. Göllerin su yu Çubuk barajından getirilecek- | tir Hulâsa, A şehil syon ice bü- yüyüp hayata karıştığınız zaman, kerhalde Cenubi Amerika hükü- | met merkezlerini gidip görmüş © nlara bile, aratmıyacı üzelleşecek. Hesap suali Üç çocuğa iki Xutu ettiler. Bunlar da iki kutudaki hedi gü inda mücavi mfk- €© kavar verdiler. dâki çikslataları sa ar Ki üçe taksimi kabil de- çikotata e tarda tak Birinci lar. Ba gl Tetmei ” kutüdaki - ç Gilar. Baklılar ki, bu k talar birinci kutudan yedi tane eksik. Bu kutudaki çikalataların üçe taksimi Xabi! değil. | Ne yapanlar? O sırada Şocukların Babanı geldi ve dedi ki: - «Yekünunu alınız. Herhalde 3 ile taksimi — kahil- dr> Xedeni? Mükâfatlı bulmacamız Çocuklar, Ör Zeng bulmaesi isimleriniz olataları say- | udak! çikola- haft — kuldı. hediyeli hükâfatlı aN DAT varakalarını ve adreslerinizle bize &1 elmeyln. — Kü- Ülk defa aylık olarak ter miz bu bülmacadan soz ATZUNUZ. Üzerre, ada bir, yine zengin tlarla bülmaceler tertip cekid. Sizin kendi dar alâkadar olursan gizi 6 kadar” sevindir ede- 'Biliyor musunuz | Ç ğ CUMHURİYET c Demir elli, t Cümhurlyet T yilma k İklendir Irkam, soyuma anç Bilekli Türkten doğdu medeniy Unulur mu onü vatan Çok im Atam gibi Çok şeverlm babam gibi Büyük İsmet İnönünü Her bir sörü yazam gibi Göz kamaşır gün Güneş doğar Gidiyoruz, gideceği Hiç durmadan peşinden 44 üncü ilkakulda Sahire DURAK Cağaloğlu * Âdem Babamız 900 sene ya- şamış. * Mac Vest ciddi tavırla hiç re- sim çektirmezmiz. Bütün çektir- diği resimlerde mutlaka tebessüm | edermiş * Çinde bazı yerlerde çocuk ölümü binde iyi yüzü buluyormuş. | * Genç bir delikanlının saçları 130,000 ile 150,000 arasında imiş. * Amerlkanın en güzel şehri - lan Vaşington Piyer Lanfan ismin- de bir Fransız mühendisinin plân- larına göre inşa edilmiş ve hâlâ da © plânlara göre İnşasına devam diliyormuş * Hindistanda bir ineği öldü- renler yirmi beş seneye kadar hap- sediliyormuş. 4 Nevyork hayvanat bahçe- 306 yaşında tah ük bir kapl Çabuk cevap vermek şartile... Kutuptan ve Üstüya hattın nokta alınız. Bu noktalardak Arzın merkezine Gağa yakındır Biraz gülelim! «İyi bir kâyeyi çoçuklara anlattık: Bir bi mindeki Faraza #iz küçük küçük koyun- | dar olsanız, size nisbetle ben me olmuş | Çocuklar — ÇHep bir ağıdan) ihti- yar bir koyun! Çiftler İşte size bir Kaç isim ki, hemen tek boşlarına hiç söylenmezler. Mutlaka kendi eşleri ile beraber söylenirler. | Biz bu çiftlerden yalnız birinin Ismini Öteki eşiniz ismini / siz Karagöz ve Adem ile. Dahâ bunlar gbi çiftler de bulabi- muz Cumartesi akşamı saat 10 da BIIYÜKHEH[M BEYAZ PARK'da .: MÜNİR NUREDDİN VE ARKADAŞLARININ Gece İstanbula ve eivar köylere Dikkat: Pazar gönü öğleden sonra MUAL SUUT NERN Kemani SADI ve arkadaşları ——eanaam ONUN I_Hayatım Anlatıyorum !.. | HALÜK CEMAL Yazan: No. 41 | “Gel kızım gel.. dedi. Yukarı çık ta kardeşmın halini gör!,, 4 bırakarak geldi. İçeri girince gaştı — O maşgsı Bugün yine lah Müjgân dedi. , çalışkan kızım mükemmel bir ev kadını olacak inşaallah!.» Onun bu içten temennisi sevin- cimi an bütün bir tesel yorgunluğumun mükâfatı oldu. * mizliği bitirdikten sonra gi pencere önüne oturmuştum. Kapının her çalınışında helecan. la cumbaya koşüyor, — gelenlerin çöpçü, bakkalın çırağı veya fukara olduğunu gö Bugün de amma çok fukara geli- yordu. Hiçbirisini boş çevirmiyor- dum. Hepsine ekmek verdim. Hat tâ bir defasında konsolun gözün- deki o günkü harçlığımızdan gizli- | Ce yüz para aldım. Kucağında kü- çük bir çocuğu olan bir tazeye ver- . Zavallı kadıncağızın öyle bi Aua edişi vardı ki.. Yüzümü m netle süzerek «— Allah ne muradın varsa ver- sin ay parçası!.» dedi. İ Bu'temenmsine karşı içimden, gönlümün büti tile rin, gökleri: Gn — Yarabbim sen benim yüzü- mü kara çıkarma, be buk gönder, sevgimi, şeref kit öğleye yaklaşıyordu. Te Saat bir olmuştu. Pencere önün- ehimde bir kitapla oyalamıyor- dum. Fakat gözlerim satırların üs- tünde gezindiği halde hiçbir şey anlamıyordum. Arada bir karşıya, evlerine bakıyör eşimdi kapı açı- Ki lacak, annesi çıkacak, — geli diyordum. Yine böyle bir bakışta tekmil relerin kapalı olduğunu, her duran camının bi nik, perdeelrin çekilmiş bulu: ğunu farkettim. O vakit içime ilk defa bir sual, ezici, öldürücü bir şüphe doldu: Acaba evde kimse yok mu? Ya annesi gelmezse | Aşağıdan yemeğe çağırıyorlar- | dı. Hiç canım istemediği halde bel- Ki oyalanırım diye indim. İştiham bir anda kesilmişti. İsteksiz istek- siz yiyordum. Annem farke «— Ne o?, iştihan yok Müjgün dedi. Hasta misın?.. Rahatsız değildim. Bir yerim ağrımıyordu. Fakat ah keşke 1z- ——— — - az, Dans lenceler, İLK YAZ KONSERİ servisleri temin edilm —a — € sığnarak anların istediği yere | kadar gideceğim Dedi. Ve muharebeye kat'i surette kas | rar verdi: Ağustosun on dördüncü | günü kral Seksarda ordugâh kur- du Of altıncı Burada, en ziyade orduya başkumandan intihabile me; oldu. Piskopos Tamorinin evsaf ve ce- | akdir eylediğinden baş- | Zebniburgen eri Zapulyayı günü Bataya geldi bir ul sare kumandan tayin voyvodasının bi da muavin #fatile y şekkül eder müsait olmadığından haç ovasında kurulm: meğe karar ver Türkler Esek üzerine doğru ha- rekela mübaşeret eyledikler nada,Tomori malyetindeki k Tunanın sağ sahilinde bi Bezdan mevklinden geçerek Pe- ter Pereni tarafından Tamlışvar | taraflarına gönderilen I taraflarına — gönderili beraber altr bin kişi B alde Mahacın yirm lometre cenmubdunda bulunan mevkline geld burada — kral m kısmı külliye iltihak Tet etli. Kral ise henüz gelmemiş olmasından dola- yı harekâtı bir dereçe tahfif ede- | rek Mohaçtan on üç kilemetre me- | safede bulunan Donazekzö mevki- | inde kalmağa mecbur oldu Fakat bu sırada Türk ordusun- dan gelen casuslar, Türklerin der- me çatma ask den mürekkep olduklarını ve içlerinde silâhlı ola- rak ancak pek az küvvet bi duğunu haber verdiler. Zabitar bir kısmı bu malümata it terdilerse de Tomori, bu şayi: bin dört ki- Ba- iyetindeki eylemeğe eşyalar.nın vermedi verdiği n tiyyen ehemmiye 'Temorl casuslarır Tümata kulak rebe tertibatını almağ Düşman muharebe tert makta iken .ağustosun doktz günü Ayluktan hareket eden TTürk ak muha- başladı t ah incu altında yaparak ağus yn üçüncü günü Esek var i Belgradden getirilen köprü âlet. leri Türk ördusü tarafından Drava nehri Üzerine kurulmağa başlan- di Ki 2in bir an'evvel bik| mesi padişâh çadırını nehir ke kordurdu. İki yüz metre uzunluğunda yapılan bu köprü beş gün zarfında tamam Ağustasun yirminel günü Türi lerin ilk müfrezesi nehirden geçi rek nebrin öbür tarafında bulumı er arımı geri çe- kümeğe mecbur ett | Ağustosun yürmi ikinci — günü | tekmil Türk ordusu nehirden geç- O gece padişahın verdiği — bir em ak bir mum do- nanması yapıldı. Türk ordusu şen- lik yapıyordu. | es) gün Esek şehri yakıldı. | için arın: Macar karakı ir üzerine pa: Sonra orduda geri çekilmek ümi- dinin yok olmas: ve H dan gelmesi muhtemel olan bir g- | vatislan dunuün “nehirden geçmesini işkâl n köprü kâmilen tahrip edildi. Türk ordusu, kendi eliyle yap- i eliyle yik- | etmek yok, ölmek var | mu gösteriyordu. İ 'dusunun gelmekte — ve yaklaşmakta olduğunu kral Lüi ordugâhında Kaber almıştı. Düşmanlar, Türk ordusunun yak laşmakta olduğunu baber aldıkla- | rı zaman telâşa düştüler. Türklerin bu derece bir sür'atle yakınlaşacaklarına asla ihtimal ve- rilmemiş olduğundan kral maiye- Uni büyük bir düşünce aldı. | anen ordü. küvvetlerinin | olmadığı anlaşıldı. Budin lerek yukarı Macar oni Belgrad, Vaysenburg- | ve Bohemyadan | kâfi zerine ç tan ile İ tan ,Avustury gelecek kuvvetlerin gelmesine in- tzar eylemeğe ve memleketin ha- yatına, kralın şerf ve namusuna memeğe karar verildi. ÇArkası Var) tırabım Vücüdün böyle geçic at dertl uzağ ğima bir zil sesi geldi. Dinledimi Onların kapisı çalınıyordu!. Kens dine mahsus bir ahengi olan — bu il diğerleri arasında belli idi. Sone & ra bir kapının kapandığını duy* dum. İçim rahatlandı. K. di «ÂAnnesi eve döndü.. dan gelir..» dedim. Artık ferahlamıştım. Şimdi; e- çılan iştihamla yemeğimi yiyar, Yemi intizar ve heyecanlı yine gelen olmadi!. Elimde kâh di âh bir de beyhude yere bekli ilerledikçe üzülüp, sıkılarak: *Nis çin, gelmedi?, Neden gelmiyor?.» yerimde duramıyordum. Ak- şama oğu, belki yüzüncü defa sor- duğum bu suali yine zihnimde tek- rar ederken kapı çalındı. Hemen ya fırladım. O vakte kadar M ipi çekmiş, açmıştı. Kimin geldiğini göremedim. Bütün — bir ümitle merdiven başına koştur değildi!. An nem küçük bir çocukla konuşu- yordu. Sonra seslendi.: «— Müjgânt. Samime çağırıyore müş!'.» Hasta arkadaşım " sikildiği zas manlarda beni istetirdi. Her za- man memnuniyetle giderdim. Lâ- kin şimdi k pek arzu etmiyordum. Çabuk dön- mek kararile bir yoklıyayım de dim. Gittim, ağlamaktan kızar- bozulmuş - çebresile dadısı oldu. Beni - görür görmez hıçkırmağa başladı. Halinden kore tum. Akşamki kâbusu irfivara pek fenalaşmış, yahut ölmüş ol- ması ihlimalile titciye titriye bir solukta sordı «— Samime nasıl?, Nasıl me?i. İkimizi de bir arada gibi büyü- ten, her yanyana — oluşumuzda s«kızlarımı diye takdirle, iftiharla bakip: Sami- Sizi bu boya ben getirdim. Ne mutlu!.» diye sıcak sevinç yaş- larile gözleri dolan jhti Gaha fazla duramadı. Bir hamlede boynuma sarildı. Üzerinde artık (Arkası Var) SAA LN tahkir, 3 — Melmaht erbabından, 4 — Kuti wvvetii bus senin sesi, © — Fıravun, eğlence yes emek, 4 çit nyana, A ce- | Güyürüle müslün ismi, 2 ve uydinletir, tabak, 3 — Kavgu başlangıcı, Feryat, Firsvun, 8 — ) canak akıt, namış, n H, soauna M « Vasar AKtANı Dünkü Belmacamızın halledilmiş şekfi 12345678910