Yazan: Sabahtan akşama kadar basık tavanlı, sıcak fakat is kokan bu odada oturmak, küçük pencere- den soğuk altında kurak bir yüz alan taprağı seyretmekle bunal. miş bir haldeydim. Ya durmadan kitap akuyor, yahut da yazmağa başladığım bir roman için lâzım olan pasajları tasarlıyor, böyle » likle küçük mahpesimin beni sık- mamasıne çalışıyordum. Kapı açıldı. Selâmi, bir elinde kulaklarından bir sopaya geçi - Tilmiş bir deste balık, öbür elin. de bir demet beyaz çiçekle içeri girdi. Çiçekleri basa uzatarak: — Hanım abla, dedi. Bak sana Çiçek getirdim... Akçe bardak... Kar çiçeği... Kırlardan topladım. Sonra, balıkları deredeki se petlerden aldıklarını, ağababa - sile beraber tarlalarında yaptık- ları gezintiyi anlattı. Derenin ba. hk mevsimi imiş. Akıntı yerlerine ıgıı geniş, dibi dar sepetler ko- 'Orlar, sepete girip orada ka- lın galıları yakalıyorlarmış. Sonra gülerek müjdeledi: — Hanım abla, «Hayat» kutusu bitti. Şoför Hasana parayı vec - dim, Tekirdağından «Yeni Ha . yatı getirecek... Of — askerlere iyI satarsam 'Senin sermayeyi hemen ödeye . ceğim. Selâmi, ev buhranı yüzünden üç alle bir arada oturduğumuz küçlik evin oda komşusudur. On bir yaşında kırmzı: yanaklı, si: parlak gözlü bir çocuktur. Baba. Bıni işten çıkarmışlar. Büyük an- nesi «dilim ekmekten ayrıldı. di- ye, kızını, torünlrmi, işsiz da » müdina bakmak istemiyor. Hal. buki Semahatle Selâmi Iyi yeme- ğe, karnı tok gezmeğe alışmış ço- cuklr. Genç annelerinin açık ye. şil gözleri hep yaşlı. Selâmi, balıkları göstererek: — Bir tanesi canlı! Dedi. Dışarı çıktı. Elinde tene. keden küçük bir leğenle döndü. İçine su doldurarak, sopadaki ba- ıkların birini 'eğene attı. Haki. katen balık dirildi. Hafifçe yan 'yatmasına rağmen, — yüzüyordu. Selâminin sevinç çığlıklarına, içe. zi odadan kardeşi Semahat de gelâi. Ben de onlarla çocuklaşa. Tak, balığın yüzüşünü seyredi - yorduk. Bir aralık içeriden — anneleri gağırdı. İki kardeş çıktılar. Masa üzerinde duran çiçekleri alarak kokladım. Islak bir ko - kusu var. Rufubetli, — serin bir dokunuşa benziyen bir koku. Kar çiçeği imiş. İlk defa görüyorum. Hakikaten kar gibi mavimsi bir beyazlıkta. Minimini bir kuş yu- murtasın! boydanboya üçe bö « Tünmüş farzediniz; — orlağındaki boşlukta kıml sarı özleri var. Tek- rar kokladım. Odanın sıcak ha- vası eniri yumuşatmış olmalı ki, de mubarebeyi kemali muvaffa- kiyetle icra ve belki Petor Varda- rini de kurtarmağa muvaffak ola- gaklarını beyan eylediler. Burada Bosna piskoposuna bir mektup vererek Kral Lülye gön- derdi. Bu mektupta ise; *Peter Vardarin daha sekiz on gün kadar mukâvemet edebilir. — Kâleye münasip bir imdat kuv- ibarede İcrasına da muvalfak ola- ae 'Tarzında keyliyeti be)ın etti. Peter Vardarinden ay- CAHIT UÇUK Son Telgrafın Tarihi Tefrikası: 118 TUNA BOYUNDA TÜRK ORDULARI Yazan: M. SAMİ KARAYEL Türk topçusunun ateşi şiddetli idi | | vıltılar taşi akya hikâyelerinden — lâtif, nazlı kokularını bırakmış. lar, Birdenbire bahar gelmiş hissi. ne kapıldım. Her yıl taze bir se- vinç ürpertisile — damarlarımda dolaşan baharı, kanımda duyu - yorum. Tabiatin uzun kış uyku. sundan uyanma mevsimi, Kuru hissini veren bütün dalların uç. larında tomurcuklar var. Bun - lar, soğuk hava içinde ürpere - rek, güneşli bahar — günlerinin gelmesini bekliyorlar. Kupkuru, bazan çamurlarla bataklık halini alan toprak, sihirli bir mucizey. le istihaleye uğrıyarak değişiyor, güneş sıcak şua ellerile toprağı okşuyor, düma-Ir, buğular tütü- yor, engin tabiat geriniyor san- ki toprak yeşeriyor, sonra renk- leniyor, çiçeklerle bezeniyor. C. 'or, kuş sesleri bahar senfonisini okuyorlar. Kuru dab | ların ucundaki tomurcuklar pat- lıyarak doğan taze yapraklarını güneşe bırakıyorlar. Herşey en ufak nebat bile kendinden umul. mıyan bir güzellikte çiçeğini a. çıyor. Bu renk, bu kokularda giz- V bir davet vardır. Bütün tabiat eşini çağırıyor. Bahar, sevgi, aşk mevsimi, Odamın Kkapisi açıldı. Selâmi, içeri girdi: — Balığı almağa geldim hanım | abla!.. göstereceksin Bâk tamamile canlan- di Neş'eli neş'eli y O, kuyruğunu teneke leğenin kenarlarına çarparak yüzen ba - lığa üzüntüyle baktı. İçini çeker gibi: — Bugün öğleye wecqn de. di. Ben, yalnız olsam ki: dim amma, babam çok acı © istiyor. Elini leğene sokarak yakaladı. Balığın çırpınan vücüdünden su- lar sıçrayarak dişarı çıktı. Biraz sonra odama kızartma ko. kuları doldu. Sobaya birkaç odun atarak pencereyi açtım. İçeri sı. zan balık kokularına, pencereden gelen zehir gibi soğuğa rağmen; mavi su bardağına — koyduğum «Akçe bardak» beyaz kar çiçek - | leri, is ve balık kokan odama ve bütün neş'esini kaybetmiş olan gönlüme baharı getirdi. Devredilecek İhtira Beratı «Karbon dö sülfid imâline mü. toallik usul ve tertibat» hakkında- ki ihtira için iktisat Vekâletinden alınmış olan 23 Hazlran 1939 ta. rih ve 2774 numaralı a bera- ftının ihtiva ettiği hukuk bu kerre başkasına devir veyahut — icadı Türkiyede mevkli fille koymak için salâhiyet dahi verileceği tek. lif edilmekte olduğundan bu hu- susta fazla malüma! edinmek is. teyenlerin Galatada, Aslan Han 5 inci kat 1-3 numaralara müra. caat eylemeleri ilân olunur. rılması üzerine İbrahim paşa mu- hasara harekâtinı bir kat daha artlırdı ise de kale muhafızı jorj Alapi fevkalâde bir mukavemet göstermekte kusur etmedi. Fakat k ndan yapı- lan ikinci şiddetli ve kanlı hücumun mavallakiyetle netice- lendiğini görür görme?' maiyetin- deki kuvyetle beraber - gerideki k;ıı—)- TİR'BL etti paşa, Peter- Vardarin ı..ıeJ mDetilği kadar — kolay zaptedemiyeceğini anlayınca hü- icrasına bepur inünlüdam karar | divenlerden yukarıya fırladı: ) lıktı. Priyen tekrar sordu: bir iışık: Kafile geliyor. Tahtelbahir hemen vaziyet aldı, bir gece içinde üç vapuru batırdı (Anadolu Ajansı telgraf- ları geçenlerde - Priyen is- minde maruf bir Alman tah- telbahir kumundanının ge- misi ile beraber İngiliz dest royerleri tarafından denizin dibine gönderildiğini bildir- | mişti. Bir gece içinde üç İn- giliz gemisi batıran buku- mandanın bir menkıbesi | şöyle anlatılıyor:) — Kumandan, 60 derece iskele #arafında zayıf bir ışık görüyor. Kumandan odasında yüzü sekiz gündenberi tıraş görmemiş olan kumandan Gunter Priyen harita- 'nin üzerinden başını kaldıı berin geldiği tavandaki küçük de- Dğe baktı, Elindeki pengerle cet- veli attı. Otuz saniyede de — Nerede? O sırada bulutların arasından zayıf bir ay hilâli göründü. Priyen bir küfür savurdu. Çünkü tahtel- bahircilerin ay düşmanıdır. Çünkü clbahirler geceleyin deniz sat- la düşmanı ararlar. Fakat ay çok geçmeden diğer bir bulut kü- mesinin arkasına saklandı. — Bu sonteşrin gecesi daha çok karane hu — Neredet, Kulenin çift camlı pencerel: den, bütün gözler, gösterilen isti- kamette daha iyi görmeğe çalışı- yordu. Motörler yarım sür'atle ça- lışıyor, dalgalar geminin kabur- gasında ipek hışıltısı gibi belirsiz bir ses çıkarıyorlardı, Tahtelbahir, devriyesincen dö- nüyordu. Yakacağ tükenmek üze- Te idi. BİR VAPUR KAFİLESİ İçlerinden birisi bağırdı: tel. Filtekika ileride donuk bir ışık görünmüş ve tekrar sönmüştü. Daha solda zayıf bir ışık daha gö- ründü. Onun da görünmesi ile sönmesi bir oldu. Priyen: — Bir katile! diye seslet bu mükemmel!, Bir emir verdi. Geminin rotası değişti. Sarsıntının artmasından motörlerin hızlandığı anlaşılıyor- du. Geminin çelik gövdesi içinde ağızdan ağıza emirler yayıldı, Mü- vettebatları uyukl.yanlar yerlerin- den fırladılar ve tahtelbahir be hazir bir vaziyete geldi, *YILAN BALIKLARI. Priyen yavaşça: — Dikkat! dedi, elimizde ancak iki tane «Yılan balığı» kaldı. Eğer bu gece bunları dam yerinde kul- lanmazsak, beylrade geriye götür- müş olacağız. Ben bunu sevmem. Alman denizcilerinin argosunda *Yılan balığı, demek, torpil de mektir. Priyen tam isabet temin etmek için, kafileye karşı denizin altından değil, üstünden muhare- beye karar verdi. Gece, tahtelba- hirlerin alçak gövdesini saklıyı cak kadar karanlık ve kafiledeki vapurların en yüksek silüetlerini farkettirecek kadar aydınlıktı. di. İşte verdi. Kaleyi birkaç gün mütemadiş ftop ateşine tuttu. Kale içindeki bü- yük binalardan birçoğunu tahrip ve şehri muhit olan surlar üze- rinde gayet büyük gedikler vücu- de getirdi. Türk topçusunun karadan ve denizden ateçi pek şiddetli, ayni zamanda da isabetli ve devamlı oldu. Türklerin bu şiddet ve dehşeti karşısında kale müdafileri muka- vemet ve müdafaada sebat göster» diler. 'Türk ordusu tarafından yapılan | ikinci hücum birbirini müteakip | muvaffakiyetsizlikle neticelendiril. mekle beraber şiddetli bir de hu- ruç hareketi yapıldı. Kâle muhafızı olan kumandan pek cür'etkârane hareket ediyor- du. Müdafaada bulunmakla ber: rile çok kuvvetliydi. âııh.m pıql’, düşmanın bü | Yavâş yavaş ufukta, vapurların | gölgelerini birer birer farketmek | mümkün oluyordu. Şarka doğru bir vapur kafilesinden beklenmi- | yecek bir sür'atle ilerliyorlardı. | Sağ cenahta irice bir vapurun bi- [ raktığı köpükler bile görünüyor- du. Priyen kendi kendine: — Herhadle bir muavin kruva- zör olacak, diye düşündü. ir hafifçe bir sarsı- dı. Torpillerden biri bu vapura doğru gönderilmişti, İKİ DİREK ARASINDA BIR —| ALEV Priyen fosforlu kronometre sa- [ atinin üzerine eğilmiş, saniyeleri sayıyordu. Etrafındaki adamlar da ayni saniyeleri kâlblerinin da- rabanından sayıyorlardı. Uzun sa- niyeler.. infilâkın sesi hâlâ duyu- muyor. Ve nihayet bu ses gayet derin” den gelen bir uğultu halinde du- yuldu, Ses, torpilin, bütün hızı ile | kocaman geminin gövdesinin octa | yerinden içeriye daldığı b veriyordu. Bir alev yükseldi. dan iki direk, iki baca ve vapurun üst güvertelerini görmek kabil ©- luyordu. Sonra ön tarafta daha yükseklere çıkan başka bir alev peyda oldu. Güvertede bir çok a- | damların — tahlisiye sandallarına | doğru koşuştukları görülüyordu. Sancak tarafından isabet alan va- pur iskele tarafına doğru eğilmeğe başlıyordu. Priyen yavaşça dedi - İy Eğer bir vapur bet aldiğı yerin aksi tarafına y tarsa, birkaç dakikadâ batı 'tık burada fazla beklemeğe lüzum yok. n işığın- KURBANLARDAN KURBAN | BEĞEN! İki destrayerin nefes nefese tah- doğru geldiği görüldü. Diğer birkaç tanesi de karanlığın - çinden ç.ktılar, yine karanlığa dal- dılar, Priyen bir saniyede bunlar- dan altı tanesini saymıştı. Fakat | gecenin karanlığı tabtelbahiri kur- tardı. Kafilenin diğer vapurları, san- ki içlerinden birinin başına büyük bir felâket gelmemiş gibi, onun ba- | tışına aldırış bile etmeden yolla- | yına devam ediyorlardı. Kafile ni- | zamının en #ğır mecburiyetlerin- den biri de budur. Priyen torpito endaht zabitine sordu: Varendorf, bu vapurlardan daha hangisini sana hediye 'ede- yim? Şu petrol gemisine ne;der- | sin?. — Bin' du öyle Mişünüyoklum kumandan!. Priyen gece dürbünü ile ka> dettiği gemiye bir daha baktı: — Enfes bir-lokma! dedi. PETROL GEMİSİNİN ÂKIBETİ Osırada başka bir vapurur göy- desi intihap edilen petrol gemi- ini sakladı. meliyatını bir kat daha teşdit etti. Kale duvarları berhava oldu, rlarının yıkılması ü- muhafız küvvetler arasında büyük kargaşalık baş- gösterdi. | 'Türk topçusu önüne gelen yeri | yıkıyordu, İbrahim paşa kargaşa- hktan istifade ederek Türk ordu. suna umumi bir hücum emrin werdi. Puşanın emirlerine sadık - olan askerler, şiddetli bir hücüma geç- tiler. Kalede açlan gediklerden | ileri atılarak düşmanın heyecan | içinde bulunan muhafız kuvyelle- | ridılar, izerine Kale gedikleri geçitlerinde düş- man muhafızlarile boğaz boğaza kanlı müharebeler oldu. Nihayet 'Türkler düşmanı imha etti. | Türkler, fevkalâde bir şiddetle | ri | yapt.kları bu muharebede düşma- ni topyekün imha etmişlerdi. Düş- | rrzan ordusundan kurlulan ancak doksan kişi geride bir bürç #ahi Yine çekilip müdafaaya kalktılarsa Tam © sırada, bu petrol gemi- sinde bir alev yükseldi ve boğuk bir infilâk duyuldu. Priyen anladı. Kendisi gibi oralarda dev- riye gezen başka bir Alman tahteb bahiri de bu petrol gemisini seç- miş ve Priyenin torpil zebitinden evvel gemiye kendi torpilini gön- dermişti. Lâkin ilk defa açık denize çık- tığı anlaşılan öteki tahtelb: kumandanı, ya acemiliği, ya ace- yüzünden, İngiliz torpitolar- nın hücumuna uğramış ve peris- kopu Kırılmıştı. Elektrik makine dairesi boşaltılmıştı. Mürettebat, Yayıları Dizel motörle- rinin gazlarından korumak için maske takmağa mecbur olmuşlar- €u Hattâ bu tahtefbahir dalamıya- cak hale gelmişti. Priyen o zaman, kend'sine bir başka vazilenin teveccüh ettiğini anladı. O tahtelbahire doğru elli metre kadar yaklaştı. TOPLA MUHAREBE Kafiledeki vapurlar sanki hiçbir şey olmamış gibi, mütemadiyen yok devam © . Dest- | royerler, karanlıkta şuraya bura- ya saldırıyorlar, gecenin süküne- tini türbinlerinin gürültüsü — ile ihlâl ediyorlardı. Arada bir ışıklar peyda oluyor ve Jerhal sönüyor--| du, Priyen bir daha talihini dene- di. Öteki tahtelbahire yaklaşmakta olan bir destroyere, ikinci torpili- ni gönderdi. isabet!. Artık Priyenin kalmamıştı. Kafile: 'en san giden 5000 kadâr torikik bir wapurun üzerine, obüs yağdırmağa başladı. Obüslerden biri yapurun tam arkâ bacasının dibinde petla- dı. KARANLIKTA TAKİP Fakat İngiliz destrayerleri, hid- detlten mütemadiyen sağa sola sal- dırıyorlardı. O zaman Priyen mü- Harebeyi kesmek muvalık olaca- gn anladı. Yavaşladı ve kalilenin uzaklaşmasına müssade etti. Çün- kü tahtelbahir de, yakalanıp ba- tırılmak pahasına, takip etse de kullanabileceği mühimmat kal- mamıştı. Denize daldı ve periskopundan üçüncü vapurun da batmakta ol- duğunu - seyretti. üne kadar yaklaştığı tahtelbahiri herhalde nazik bir tarafından isabet almış olacaktı ki, o da batıyordu. Fakat acaba dalıyor muydu, yoksa batı» yor muydu?. Artık muharebe bitmişti. Vapur kafilesi yine deştroyerlerin hlma- yesinde uzaklaşmıştı. Priyen tek- rar gemisini Suyun üzerine çıkar- dı, Öteki tehtelbahire yaklaştı ve batmakta olduğunu anladı. Bu tahtelbahirden fevkalbeşer gay- retlerle kimleri kurlarabildilerse kurtardılar, Priyen ertesi sabah üssüne dön- düğü zaman, tahtelbahirde re bir tek cepbane, hatlâ ne de bir damla mazot kalmıştı. — M. A. da muvaffak olamadı erdusuna teslim oldu! Temmuzun” otuzuncu, dişah, maiyesindeki ordu ile Peter Vardarin önüne geldi. Kalenin düş- tüğü haberini getiren adama, pad- şah tarafından fevkalâde mükâ- fat verildi, İbrahim paşanın bu muvaffaki- şah yanında kıymetini bit kat daha #rttrrdi, Bu sıralarda Bosna beyleri tarafından Petrovi- çenin de haberi geldi. İbrahim paşa bu muvaffakiyeti müteakip Peter Vardarin, Uyluka kadar olan mesafe dahilinde ordu- | gâb kurdü. Vardarin muhafız kuvvet- lesini muntazam hücumlarla zap- ta karar verdi. Türk ordusu şimdi ikinei bir ka- le önünde bu 'dü. Türk or- ünde üç gün, durmadan topça ateşile kaleyi dövdü. Bakışlarım kalbini ararken sor- dum: «— Nasıls:n Samim. Dudakları kalktı. F söylemeden indi. Bir şükran nazarile gözlerime baktı, gölüm- türerek işüret eti ve hafifçe mırıldandı: Kanapeye iliştim. Dadısı kolon- ya masajın; bitirince karyoların başucuna geçti. Buruşuk dudakla- rile birşeyler mırıldanıyor, arasıra işitilmez bir duanın ruhaniyetile üzerine eğilip üflüyordu. Sonra oracığa, karyolanın dibindeki min- dere çöktü! Üçümüz de hiçbir şey söylemi- yor, nefes bile almaktan çekine- tek öylece bakışıyorduk. Odada yalnız hastanın inip kalkan muz- tarip göğsünün kesik hırıllıları işitiliyordu. Korka korka bu Jukları dinliyor, sadece gözlerimi Je konuşuyorduk. Üçümüzün de duyuşu bir, bakışı bindi: Biçare Samime!, ki buhranın onu çok yor- Göz kapakları ağır kapanıyor, bir saniye durup ine açılıyordu. O vakit masum ü küçük işmizazlarla buruşa- 9 Temmuz 1941 1800 Progrtam, ve Memleket Saat Ayacı. 1803 Müzik: Dans Havaları. (Pİ. 1818 Konuşma: Memleket Pustası. (Dış Politika — Hâ- 1845 19.30 Çocuk Saali Memleket Saat Ayarı, ve A- jand Hüberleri. Müzik: Kadınlar Fash, Radyo Gazetesi, Müzik: Bir Halk Türküsü Öğ- reniyoruz — Haftanın Tür- küsü — Kaleden kaleye, Ziraat Takvimi ve Toprak Mühsulleri Borsası Müzik: Saz Eserleri. Müzik: | 1943 2015 2054 z100 2110 2125 A Sehrelner: vu-ııı Ruhlar (2 klörinet icin), 3. Sehubert: v vertür), Frabeis Casadesus: Mistral'in Şarkısı, 5, ). 5. Bach: Tocça- ta ve Fugue, Müz5: Solo Şarkılar. Memleket Saât Ayarı, Ajans Haberleri; Esham — Tahvi- Yat, Kambiyo — Nukut Bor- vas (Fiyat), Müzik: Cazband (Pi.) 2256/23.00 — Yarnki / Program, Kapatış. YARINKİ PROGRAM 2 2230 2215 ve 130 Prograri, ve Memleket Saat Ayarı. 133 Müzik: Hatif Progrem (PL) 748 Ajans Haberleri. 800 Müzik: Hafif Programın De- vamı (PL.) 8.30/8A5 Evin Saati, Program, ve Nemleket Saat Ayarı, 1230 1800 Müsik; Fasıl Sazi Programı nin Devami. 13153/1400 Müzik: — Karışık Prog- ram (PL) İbrahim paşa, bu topçu ateşile Müdafilerin mukavemetini kırdı. Paşarin kaleye karş: açlığı top- çu ateçi müthişti, Gedikler açıyor, burçları yıkıyordu. him plduğunu görünce İbrahim paşaya bir murahhas gönderdiler. Kalenin teslimi için müzakerat yapmağa teşebbüs ettiler, İKorahim paşa, müdafilerin k. milen salverileceklerini söylemi Si üzerine kale memnuniyetle tes- lüm oldu. İbrahim paşa fırkasının ardısıra muzaffriyetler elde etmesi Türk ordusunu heyecana ve şevke gee tirdi Bilhassa, Türk ordusunun önü- ne gelen kaleleri birer birer dü. şürn tri eyecan uyandır dı. Kotik, İrik, Görgöfea, Lokav, Satin, Dükavar, *Erdo, Cirovnik, Vraçe şehirlerinde bulunan ahali kale acdabtarlarını — göndererek müuhahzlarile beraber teslim ol dülar (D. ÇArkam yar) (1) Peçeri, ci I, ». 86 Hayatını Anlatıyorum Gece karanlıgında hafıf Yazan; HALÜK CEMAL “ Ninni bitmeden zavallı Sar mecık artık onu işitmiyordu No. - Ah. Zavallıcığın göğsünden, mikropla eriyip sönen ciğeri den neler çektiği bu inleyiştel kin muztarip ahenkten be Daha iki yıl evvel küçük bi lân gibi aşk b;hçcımîj sıçrıyan, kocasının — kol *Mes'udüm.. — mes'udum..> hayata bey veren Samime b idit. Ben bunları düşünürken larını annesine çevirdi. Yanış iöriyordu. Koştu. Titriyen rile yüzünü okşıyarak sordul Söyle yavrucuğum?.. «— Uyuyacağım!» ve ancali lebilen, hafif, çok hafif bir yalvarır gibi: — Anne.. dedi. Ninnimi Çocukken söylediğli Gözleri bir anda yine dol lu olan bedbaht kadın başı oturdu. Çok yavaş, dua gibi yen bir anne sesile ninniye &:. Bu, onun biricik kzt Sami şimdiki verem yavrusunu ken kollarında uyuttuğu nlı Ninninin besteleri hazin devam ederken hastanın auıj rında mes'ut bir tebessüm lendi. Solmuş yanaklarnda zeler açıldı. Sonra.. gözleri Bir kapandı. Ninni bitmedi vallı Samimecik artık onu & yordu!, Üçümüzde ağlhıyorduk ve rıda bütün heyecanı, nııe:ğ vinci İle hayat kaynıyor, kol bir gramolan durmadan faoğstrot çalıyordu!, İlerliyen gecerin sess ıı.ğ de dimağımda bir film gibi bu acı levah ile beraber has kadaşımın soluk yüzü gi'ıılâ önünde canlandı. Yavaşça yorganın altından çıkardım.| ka korka kulak vererek etraf ledim. Uğursuz baykuş — su hiçbir gürültü yoktu. Sank halle ölmüş, dünya adamsız mimenin bayali nazarlarımdı. miyordu. O gün onu uyurkı rakmış, bir daha görmemişti Kalbim nihayetsiz bir n metle karıyarak bu hayali d uyumak için başımı yastıkla sına soktum. (Arkası İBULMAC/ 12345678 Sağa: — Hepimiz için, inşirah | 2 — İgi, familya, 3 — Büyük $ Temssür ve hayret sayhası, kok mensup, $ — Gözde, matçi, nota, sual, 7 — San'at, | yan yana, kümes hayvanı, & — renk, © — İnçan, bırakılan 16 — Büyükçe, dölm kalmak. Yukarıdan Aşağıya: 1 — Ducan kirecleme,