25 HAZİR. BÜYÜKADA'DA =E Yazan: ZİYA VE -âz Yıllardanberi tanıştığım Bur - salı arkadaşım Ferhatla karşılaş- tığımız zaman, hasret ve arkadaş. hk hislerinin verdiği heyecanla öpüşürken bu hareketimize yanı- mzıdan geçen kadınlar imrenerek baktılar. Bir insana şıklığı ya zenginlik verir, yahut da boğaza kadar borç- lanmak.. Birisi şerefli yaşatır, birisi alacaklının önünden geçe- miyecek kadat insanın yüzünü kı. zartır. Fakat işin iç yüzünü bil- miyenler Boğaza kadar barçlanır zengin gibi görünen adamı kolay. ea tahlil edemezler. Dünyada en iyi şey olduğundan fazla gönrünmemektir. Doğru bir sözdür, bu.. Şimdi hi #kâyemizi anlatayım.. Arkadaşım zengin bir türcarın oğludur. İs- tanbulda bir mektepte okuyor - mmuş. Ayin muhtelif — günlerinde parası bittiği zaman yıldırım tel. grafile getirttiği paranın miktarı ay başında iki yüz elli lirayı bu. Jayormüş değil.. — Buluyor.. Zira ben, oğluna meraklı, düşkün olan bu babanın sevgisini tanıyorum. Onun fikri şöyledir: — Mademki kazanıyoruz; ben de oğlum da bol bol harcayalım. Dünyadan kâm alalım. O, kadınları anlamış, zevki ta- mımış, hoş bir adamdır. Bir sıcak temmuz güneşi altın- da köprü üstünde eski arkadaşım Ferhatla karşılaştım: —- Yahu nerelerdesin, ne yapı. yorsun? O, gülerek şöyle dedi: — İmtihanlarımı bitirdim. Şim. di bunun mükâfatı olarak babam Bursada, ben de burada para yi- yeruz. — Hovarda babanın çocuğu ho- varda olur. — Bazan iyi yüz elli lira yet- gmiyor da buradaki enişteme baş veruğor, bir elli daha koparıyo. Tam, — Peki nerede oturuyor, bu pa. raları nerede yiyorsun? | — Adada oturuyorum. Paraları | Xâh Adada, kâh Modada, kâh Be- | yoğlunda yiyorum. Şimdi Adaya gidiyorum. Koluma — grerek beni vapura döğru sürüklemeğe başladı. | Dür, vtme, çudur, budar de - moğe kalmadı. Cebinde taşıdığı | #arnelere güvenerek biletciye uğ- | ramadan Ada vapüruna - girdik. Lüks mevkie girmiştik. —Oturur oturmaz, Ferhat, çok güzel ve çok bir kadınla selâmlaştı. Kadın güzellerden güzeldi. Kara kaşlı kara gözlü, kıvırcık kara kirpikli idi Şöyle bir süzdüm. Her tarafı Pürüzsüz ve mütenasipti. Vapur kalkmış Sarayburnu ö. nünden geçiyorduk. Arkadaşıma sordum: — Kim bu?. Ferhat, yüzünü, elindeki gaze. teye dikerek, sanki bir şeyler o kuyor veya izih ediyormuş gibi anlattı: — Kendisile iki gün iki gece Aazavvur ottiğin şekillerden daha Heniş manasile yaşadığım, doyup usandığım, sonra leyleğin yavru- l #anu terkedişi gibi kendi haline —buraktığım - bir- kadın.. Son Telgrafın Tarihi Tefrikası: 104 TUNA BOYUNDA — E, dedim, zenginlik bu. — Yok canım beş para bile har- camadım. Üstelik, o bana yirmi beş liralık bir ipekli boyunbağı aldı. O da zengin galiba yahut başkasından vurdu. Bana bir ce. mile yaptı. — O seni tyi anlamşıtır. Kaz ge- len yerden tavuğu esirgememiş. Bir gün gelecek o da senden ta- vuk yerine bir kaz parası sızdıra- cak.. Ferhat dayanamadı güldü. Ka- dına şöyle baktı. Ondan hoşlanan bir arzu dolu gözlerini bana di . kerek: Doğru söylüyorsun, Onu gö: zaman yüreğim, gözlerim hemen akıveriyor, Cazibe kanun. larını üzerinde toplamış kadın - lardan biri... * Vapur Ada iskelesine yanaşın- cıya kadar çocukluk hayatımıza dair birçok şeylerden bahsettik. Bütün yol esnasında dikkatle Fer. hada bakıyordum. O kadınla, öy. le, hiç de alâkadar görünmüyordu. Halbuki benim aklım kadında ge- ziniyordu. Amma nasıl biliyor musunuz? Aklım, onun her yerin: de gezinebilecek, meharet sahibi bir böcek halinde idi. Muhakkak ki, sevgi ideali olan bir kadındı. Vapurdan çıkarken herkes ona bakıyordu. Gözlerim önünde onun yürüyüşünü taklide Çarlık zamanındaki Rusyanın tarihçesi nedir bugünkü Sovyet Rusya nasıl kuruldu ?. B mtü Sovyet Rusya, Avrü- panan nişfi şarkisile Asya kıt- asının bütün şimal kısrncından ve yasati Asyanın nslı garbisinden ibarettir. Avrupa ve Aayanım, İs- veç, Norveç yarımadasından baş- ka, bütün şimal kısmını yanıi üçte | birinden çoğunu bugünkü Rusya devleti teçkil etmektedir, Çarlık Rusya devrinde 85 milyon nülus varken, bilâhare 1914 Bolşevik in- kılâbında bazı ufak devletlerin is- | tiklâlini alış ve bugün umumi nüfus 180 milyona yaklaşmıştır. Bazı kaynaklar, bu müfusu 160 mülyon, bazıları da 200 milyon - larak gösterirler. Eski Rusya, vaktile Tatafların at koşturdukları bir ülke idi. Ras- lar o zaman Karpat dağları etek» | lerinde yaşyan Slav ekvamının | yanında ve Lehlilerle Lütvanyalı- | İarım cenubunda ve Dinyeper neh- | Ti mecrasının garbinde saklır kü- | çük bir kavimden ibaretti. undan sonra asırlar geçtikçe, aralarında birçok hükümdarlar gelip geçmiş ve sayısız harplerden sonra, nihayet Prens Baroslaf za- yeltenen birçok — kadınlar vardı. İskele meydanına çıktık. Bir gazi- naya oturduk. Şimdi hem içiyor, hem konuşuyorduk. Arkadaşım: — Ben bu akşam sarhoş olur « | sam kusura bakma.. oturduğum evde üç kız var. Deminki kadından güzel değil, amma, birisi beni ya. kıyor. seviyorum, seviyorum. Diyor, sık sık ködehleri yuvar- hyordu. — Sana misafirim. Beni nasıl ağırlarsın, sarhoş olunca?, Ferhat eski halimi hatırlıyarak: — Ben İşini bilirsin; kendi ken- dini ağırlarsın. Beni de idare eder- | sin, dedi. Arkadaşım sarhoş olmuştu. Ko. nuşuyor, gülüyordu, Hesabı gör. dü: — Baydi çıkalım, Ona tâbi olmak lâzımdı. Ma - demki seviyordu. — Seven adam duramaz, sevgilisini görmek ister, Bir faytona atladık. Doğru evde soluğu aldık. Meğer o benden da- ima evdekilere bahseder, durur- muş. — İşte, dedi, size fırsat düş . tükçe bahsettiğim arkadaş. Ve derhal odasına geçtik. Sonra 'a biraz dışarıya çıktı. Çok geç - meden telâşla döndü. Sarhoş sar- hoş: — Şimdi kahvemiz gelecek. Fa- kat bu gece ben mahvoldum, Bu geee mahvoldum. Diyerek söylenirken arkada - şımın haline acıyordum. — Neye, ne oldu Ferhat?, ©O durmadan söylenmekte idi?.. — Eyvah.. Ben şimdiye kadar yapmadiığım bir şeyi yaptım. Mah. vlodum, Bittim. Anlamıştım. İçki ta beynine işlemişti. Ferhat, odada telâşli telâşli dolaşırken zihnim. uıııı, Buğdan bizimle hoş geçindikçe ı Drava serhat olunca Bosna ve Hecsek gibi mühim bir kıt'a duş münin tesir ve nüfuzundan hariç | Ü kalmaş, İtalyanın — kapsı ileride Türk fütuhatırın tevsline açılmaş | olacaktı. Çünkü Tunus, Ceait Trablüs, Msir kat'ularımı zamiraei memalik edecek olan Türkler i- gin, anlar muhafaza ve büsnüida- geetmek üzere İtalyanın da işgal edilmesini dai olar 'Tuna ve Drava nehirlerini ç- makle serhat ittihaB etmiş bu nan Türkiye için anlar ile la büyültmekten vikaye eylemek, yalmız Ulah, Buğdan, Macaristan kıt'alarında - Türkiyenin nüfuzu tahtinda ninsrüslakil ve küçük hüktendtçikder bulundunmak lâ- zamdı. , Buşdan beyliği, şlnki Ulah bey- Tiği, gerbi Ulah beyiiği, Endet bey- Tiği, Macar beyliği, İştirye beyliği namlarile beylikler bulundurmak | icap ediyordu. Bize tâbi olan 6 hükümetler ser- hat beylerimizi manasız, muzır, muharrip, mukabeleyi dal taar- | çıkmasından masun kalırdı. TP * y YA P TOULARN YKi 2010 Yü manımda (M. 1019) Rusya hükü- meti Karpat dağlarından Ural sib silesine ve Dinyer nehrinden Tu- na ununsabına kadar büşümüştü. O tarihte yalnız Baltık denicile Karadeniz ve Bahrihazer sahille- rindeki memleketler bapkalarının elinde bulunuyordu. Baroslaf Ki- yef ve Nagorot şehirlerini imar et- miş ve hemşirelerini Avrupa kral- larile evlendirerek, bu suretle Rus- yya da Avrupa devletleri s.ırasında yeralmıştı. O zaman Kiyef şehri Rusyanın paytahtı bulunuyordu. Baroslaf öldükten sonra, bir çok Prensler yeniden birbirine gire- | rTek Tmücadeleye başlamışlardı Moskova şehri o zaman yeni tejs olunmuştu. (M. 1147) Cengiz Hanin Karakorumdan Rusyaya akın yapması tefrika ha« Hinde bulunan bütün Rus Prena- lerini ittihada sevketmişti. Cengizden sonra Kıpçak Han, Rusyaya hâkim oldu. Rus Prens- leri asırlarca, Moğol Hanlarına yaranmak için birbirlerini ezdi- let, O tarihte Moskovadaki Prens- ler, Hanm vergilerini tahsil ve kendisine göndenmek gayretinde de birçok — şeyler canlandırı - yordüm. Hizmetçi kız kahveyi getirmiş- ti. İçiyordum. O yine: — Mahvoldum, mahıvoldum, Demekten vaz geçmiyordu. — Ne oldu Ferhat söyle ne ol- du? — Hem senin sevincin, hem de kendi sevincim ile sevdiğim kızı annesinin yanında öptüm, Demesin mi?.. — Aldırma kardeşim yaptığın büyük bir hata değil, dedim.. Sar. hoşlukta affedilir. Ulah, Buğdan Türkiye Ve hoş geçindikçe, Tuna serhat beyleri idare ve imarı mülke hasrı vücut | etmişlerdi. Düşman memleketlerile arala- rTında himmüstakil bir hâll gür- miyen Bosna beyleri ise hiç rahat durmamışlar ve devlete rahat yü- zünü ki, gösteremişlerdi. Avrupanın daimi tecavüzleri da- hi anların çapullarına mükahele etmekten ibaret bulunurdu. Hattâ bir aralık bu gibi şapul- Tarın devlet imtiyazı addolunan toplar çapulcular ile beraber bu- Tunmadıkça, nakzı ahdi mucip t cavüzler makamında tanılmaması ci tarafça kobul ve tasdik olur> muşta. Yani umunu devlet — bu gibi sıfatlara kadar vardırılmıştı. Bu beylikler tesis edilmiş olsa | idi, bu çapullara mahal kalmaz, o beyliklerin rüesasını dahi azlet- mekle tehdiden şimale doğru te cavüzü menetmek lâzamdı. Bu süretle Rümeli — zapti- rapt altına alıneraş olür, devletin kuvvet ve mekneti her nevi gavail ; | mıştı. Bunun HARP ANSİKLOPEDİSİ | Sovyet Rusya nasıl bir memlekettir ? âdeta yarışa çıkarlarda, Bu sırada Prens İvan, Hanin teveccühünü kazananak bütün Rusyanın «Bü- yük Prensi» adını kazandı — ve Moskova şehri Rusyanın paytabtı oldu. (M. 1341). rens İvandan sonra - on al- tıncı asır nihayetine kadar- Mos kovada dokuz Prens hüküm sür- müştü, O zamana kadar, Cengiz sülâlesinin torunları olan -Kırım Hanlarına tâbi olan Rüs — büyük Pronsleri (M. 1300) tarihinde is- tiklâllerini ilân ederek Kıram Ha a karşı Koydular, fakat, Tatar- lar harbe tutuşup galip geldiler ve Moskovayi baştan başa yektilar ve yüktdar. (M. 1480) de yani bir asır sonra tokrar, ikinci defa istiklâllerini i- lân'eden Moskova büyük Prens- diği, Kram Hanının ördüsile uzun müddet çarpışarak, galip ve mağ- lüp belli olmadı, Tatar ordusu Kır ran, Rus ordusu da Moskovaya döndü; fakat Ruslar bu savaşta kendilerini galip ssyarak istiklâl- lerini ilânda ısrar ettiler. Zaten ondan evvel kiliselerini de Kostantiniye Rum Patrikinden a- yararak, Moskovada müstakil bir mütrepolit intihap etmişler ve bu suretle mezhepçe dahi istiklâlle- rini temin eylemişlerdi. Bu işleri gören (Üçüncü İvan) Kostantiniye Rum İmparatorları akrabasından Soafya Paleolog İle evlenerek (bü- tün hiristiyanların bâmnizi ve Rusla| Yın büyük Prensi) unvanımı al- Dördüncü Va- sil, mevklini büsbütün tebikim & derek, ilk defa (Çar) unvanını al- dı. İşte Çarlık Rusya Vasil zama- | mındğ büşümeğe başladı; İsveç- ten yerler aldı, Estonyayı zaptetti ve Baktık denizine çıktı. ir buçuk asır sonra Çarlık tah- 'tına otüran Mihal Romanof i- le Rusyanm idaresi yeni bir ha- nedana geçmiş oluyondu. Romanot İsveçten alıman yerleri terkede- rek kendini halka sevdindi. Oğlü Vasilin zamanında bütün Siber- 'ya - büyük zayiata rağmen - zap- tedildi. Bu çarm devrinde, (lk de- fa olarak Rusya ile Osmanlı dev- leti arasında 1681 de harp ilân e- dilmişse de, Babıâli Kazaklar ü- zerindeki hâkimiyetinden vazgeç- mekle, muhasamata nihayet ve- i. Bundan sonra İvan ve Petro adlı iki oğlundan biri alan (Petro) 1680 da hükümeti eline alarak bir müddet sonra müstear 'bir namla bütün Avrupayı gez- miş ve amelelikle fabrikalarda ça- Hşarak, birçok sanayli yakından tetkik ve tahsil etmiş; ve memle- ketine döndüğü zaman bir hayli imarat ve slahat yapmıştı. (Bü- Fakat Fatih Sultan Mehmet, her nedense Tunadan yukarı çık- mamıştı. Türkiye İmparatorluğu- ru Bizansı zaptettikten sonra Tu- | na boylarına kadar kavi bir su- rette tesis etmişti. * İstanbula giren “Fatih Sultan | Mehrmnet, Grandük Notarasi' yani | İmparatorun başvekilini huzuruna çağırmıştı. | Fatihin Notarasa bilabı ga ob | du: — Eserinizi görmüyor musunuz? | Bunca yakılan canlar, hayat - ve hürriyetlerini kaybeden bunca in- sanlar hep #izin inadınazın mah- sulüdür, Mukavemete — mecaliniz kalmadığını görünce sulhan tes- Timi şehre davet etmiştim. Mak- sadım mazlümları çu felâketler. den kurtarmak, halkın huzurunu ve Yahatını temin eylemekti, Bur 'na imkân bırakmadınız. Sebebini h lere terketmek mec- ONÜUN Yaşatmış ö ye Ve Valızalll .o. | Hayatını Anlatıyorum Yazan: HALÜK CEMAL No. Z yi “Bu ilk buse masum kabahar « timin affi ve kefareti oldu!.» & Her biri kalbimi dağlıyan sözler | — «— Bak göreceksin artık ne ) yinin acelle, zaten hurdehaş olan asıbırmla ölmüş, bitmiş gibi idim. Onun yine eski hassas, müşfk, dar muti, uslu duracağım, B arzuna, her emrine o kadar müffi kat olacağım ki.. Ben beklemtifi Bununla berabar Fatâh Sultan Mehmet Grandük Notarasa ve o- | yük Petro) adını alan Rus Çarı Osmanlı devletile muharebe ede- rek, Türklerin eline esir düşeceği gırada bir kadın parmağile yaka- smı kurlarmış ve 1709 da İsveçten zaptetaği Ballık eyaletinde kal- miş ve Dü eyalette tesis öttiği (Petresborg) şehrini paytaht it- tihaz etmek süretile Avrupaya yaklaşmıştır. Rus edebiyatında Büyük Petro- yu: (Rusyada ilk fabrika kuran ve işleten büyük işçi) diye tavsif ederlerdi. Büyük Petro Kiyef ve Mosköva- dan soora Petresburgu payitaht yapmakla Rusya için bir üçüncü devir açmıştı. Kendisinden son- birinci Pavlonun cülüsuna ya- ni 1725 don 1801 tarihine kadar geçen müddet içinde İmparator- Tuk, binbir fesat ve veraset enizi- kalarına ve mücadelelerine sahne olmuştur. Bu arada İvanofne ve Elizabet ve Büyük Katerma gibi kadınlar da saltanat sürmüşlerdir. Katerina Rsyada bütün köylüleri esir gibi kullanmıştı. Rıdi kerkdisinin göstend detten nefretle bahsederler, kinci Alekşandr Çarlık tahtı- na oturduktan sönra hayırlı icraatile halka kendini sevdirmiş- &. Bilühare Almanya ve Avustur- ya ile birleşerek Osmanlı devle- tine harp ilân etmiş ve 1878 de Ayastafanas mushedesile musalâ- ha yapılmış ve bunu nakzeden Berlin muaâhedesin| imzalıyarak, bu muharebeden Avrupada Be- Sarabyanın Romanyanın elinde bulunan kısmını ve Asyada Kars, | larımı ökşuyor ve öbür eliyle a- m cihetlerini ka- Ardahan ve B: zanin işti, Çar A katledilerek yerine oğlu Üçüncü Aleksandr geçti. Rusyada 1917 de Bolşevik ihti- V4 başladığı zaman Rusya tah- tında Çar Nikola oturuyordu. Bol- şevik idaresi Çarlığı yıktı. Lenin, Hükümet Reisi olarak Rusyayı i- » dare etti, Onun ölümünden sonra Soövyet Rusyanın başma — Stalin Beçmişti. & ski Ruxyaya ait müdeferrik malümat. Çarlık Rusyada piskoposlar ta- rafından idare olunan 58,406 kilise | Yerİni işaretle: leksandr 1881 de | götürüp küçük, derin, mevcuttu. Bu kilise 72 bin papas- | la idare olunurdu. Bundan başka 480 erkek manastırında 6890 ke- şiş (târikidünya) ve 198 kadın ma- | nastırında 6037 rahibe ve türikel- | caklarım #mihaniki bir itaatle yer- dünya bulunurdu, Rusyada ruha- ni tarikatine mensup insanların | yeküinu 12 milyondan fazla idi. Rusyadaki müslümanların ida- | Te merkezi (Orerborg) şehri idi. | Burada bir başmüfti vardı, Baş- | kadar hafif bir murıltı ile, sonra; . müftiliğe bağlı olarak muhtelif şehir ve kasabalarda 20 bin müftü | gibi titriyen bir sesle ve ellerimin ve imam vardı. Rusya o zaman —| çok Mmutasssıp bir din saltanatı | süsliyerek melül melül, bir yav- (Devamı € mei Bayfada) Bullarına itfat etti. İhsanlar ver- di. Ertesi gün evine gitti. Keyifsiz Bulunan zevcesinin yütağına ka- dar vardı. Hatırmı sortmak neza- ketinde bulundu. Erkân ve âyanı devletin eskisi gibi umuru idarede istihdam olü- nacağın: vüdetti. Patrikin İmparatorlar zananın- daki usul ve teşrifat üzere intihap ettireceğini söyledi. Aminin tebexklül etmesinden Baş | götürmüştü. Hattâ bazıları ka bir fark olamıyacağını beyan etti. Firarilerin evlerine avdetle iş- lerile meşgul olmalarını tavsiye eyledi. Padişahmn Madam Nötarasın ya- tağına kadar gidip hatarım sor- ması, bir müddet yanında durup iltifat etmesi bazı erkânm, der- | bir tekâsül görüldü. güha dolmuş olan eenebi ruhlu mutaaasıpların aklına dokundu. Zaten fetih günü padişahın ih- san ve Utifatına intizar ederken anların yerinde Fatihin istiğnakâ- rTane azameline rasgelmişler, ar- | memilçket dahilinde, karada ve de- dan muğber olmuşlardı. Bunlar Fatibin Ayasofyayı temaşa cttiği sırada kapının örüne disilmişler, KAit Gi üi” Br ada mazlüm Hihmet olduğunu görmek | ni de bilirim Müjgân.. Ebediyti) Va içimi parçalıyordu. benim olacağın anı, karım olarti) $ Aşkımız için döktüğü gözyaşla- | bana geleceğin mutlu saati Ö#) » rı Tikkatle, minnetle yükseltiyor, | lerken seni incitmemek, karmtfj » | yaptığın hakaretten üzülüyor- | mak için ne demsen yap -| üm. Ne veri; hi Sevgimizin en tatlı hararetile ta- | mes'ut l:’ı::.::,.uı“ HEh C :’ şan bu cümleler üzerine bitün - | — Kucağında, yüzüne aşağıdan f hi karı doğru mazlüm bir kuş n rile bakıyor, dinliyordem. — | Bu vaziyette başımı hep sünde bırakmak, öylece uyuml istiyordum. Arik onun da gör süzülmüştür. Dışarıda serin bir dütgür açf pencereden İçeri doluyor, p: eridi. Annesinin müş hıçkırarak kabahatini itiraf eden küçük suçlular gibi kulağına ka: dar sokularak nüvazişkâr bir ço- cuk edasile yalvardım : <— Atf et. beni'» İçimin tedametini bir anda anla: mış gibi başımı göğsünden kaldıre tiğnam, deminki inadım bir anda yöğsünde ; E dı. Yaşlarla yanan gözlerini göz- | İer hafif hafif titreşiyorlardı. Ki Jerime akıtıp bakarken birden kol- | şıda mehtap yavaş yavaş Heybifl B larile vücüdümü sardı. Mukave- | arkasına çekiliyordu. Deniz, eteiii! v4 ateş, dudaklar- | otel, bütün Ada susmuştu. Mulü) &* amiş düdak- | derin bir sessizlikle uyunkeri tu ne yapışarak: kalblerimizin galeyanında hall müş, mevcudiyetimizle kayr.â ğ - bâlâ konuşuyor, dertleşiyordu Diye eridileri:. — Bi taraftan sözleri, diğer yandif| & Sonra neleslerimiz çarpa çarpa | vücudünün harareti o kadaf f : yekdiğerimizden ayrıldık!. ğ di Bu derin, bay:llcr puso kaba- f'":âî.' he iaaeobak n — hatimin affı ve kelareti oldu. Bu | yöorin bu tatiı geçenin bilme Söly aşkamaa maademtli ö0i | Uni AO RRE #sini, böyle aşk ve ateş içinde lerken gecenin yaklaşan en mü- | a T a a lmmamı di heyyiç, en sert dakikalarını bütün | YAPA kucağında kalmamı sarhoşluğile ititar ediyordu. Fakat | düm. Ilık bir ninni gibi rubull ». artık, ne yacık ki. gittkçe içine | *Sfan sesini dinlerken arasıra girdiğim k tehlikeye aldır- | lerimi kapıyor; istikbali, berabi” miyor, aldıramıyordum. Ona tek- | geçireceğimiz hayatı bütün teft” rar kavuşmaktan, barışmaktan | Tüatına kadar görüyordum. Aff -mütehassıl memmnuniyetle sevinir- | mızda cıvıldiyan, sıçrıyan, bi ken bu ilk püsenin vecdile ken- | yan bir yavru da tasavvur : demi unutmuş, dudaklarımdan tü içime yayılan isimsiz bir duyguya çıldırtıcı bir açlık hissediyordum. işte saadetin ne olduğunu anlış dum, Yine böyle gözlerimin örtü ğü bir andı. Dudaklarının kı larımda gezindiğini, yavaşç gldadığını duydum: €— Artk yalalım e mi?.» / Mevcudiyetimi Semüfürdi zan bir baygınlık devresinden kıyormuş gibi sarsılarak düj dum, Bir rüyadan uyana PS Şimdi yanyana şezlongta oturur yorduk, Bir eliyle hafif hafif saç- TL vv'UU 'avdnuı gop WbE Ü dudaki hararetli ra parmaklarım Tn n püselere garkederek: «— Demin ne kahırlar çektiğimi, ne heyecanlar geçirdiğimi bilsen | casına silkindim: Müjgün!. diyordu. Az daha çıldr | — «— Yatalım mı?.> Tiyordum. Benden büsbütün nef- CArkası ret çitin, Ayrılacağız diye deli ©- lacaktım. Yalvarırım sana inan bana.. Eğer çağırmasaydın gidip e- dama kapanacak, sabaha kadar kimsesiz kalmaş, en kıymetli şeyi- ni kaybetmiş yetim çocuklar gibi hüngür hüngür ağlıyacaktım.» Burada durdu. Yavaşça kolla- rımdan tutarak şezlongün — boş «— Şöyle uzan.. Daha rahat o- tur yavrucuğum.» dedi ve vücu- dümü büsbütün kendine çekerek yavaşçacık göğsüne yatırdı. Ba- aa e den şezlonga uzandı!. Bu vaziyette kendimi çok iyi hissediyordum. İçime bir rehavet gelmişti, Arasıra başımı karıştı- rarak, hazin, ancak İşitilebilecek KOU O UA W - Soldan Sağa: 1 — Ahmet Haşimin bir şiir Kraliçe, 2 — Düşmanlık, zamir, $ 7 Ağacın kolu, yokluk ifade eder, $ yalnz ellerime hitap ediyormuş j İ İşeret, 6 — İyi giyinmiş, bulaşık, 6 İ | 1 1 1 I her yerini ayrı bir puse çiçeği ile Benk, hastalık, 7 — Süzülüp gi 8 — Sayı yormak, İskambilde işaret edalı, 9 — Şişman değil, bi rine pek yakın, 10 — Bir nevi gökyüzü. rü saffetile söylüyordu: çıkan padişahi: — Duamız berekâtile Kostar- | — yukandan Aşağıya: 4 ve fetholundu. Fetih fatihine | — 1 — Osmanlı hükümdün. ü 2 — Tevir, ne sicak, he soğuk, $ Bayvanın ca içliği yer, muv: den, 4 — Eğlenceli bir apor, gizli vilen esya, 5 —. Lüzumlu çeyler, Diyerek karşılamışlardı. Fatih ise yüksekten bir nazar attır — Dualarınıza teşekkür ederim. Yıamı.ı—ııım .ı:ıî tersi, Yalmız bunun da hakkını unut- :': L gü M.m"““—mm'm_"“—' ..- mesmalımnız. bisemizin — levazımından, — vap Diyerek elini kalıcınım kabdasına | yanaştığı yer, 10 — Başına Y il deraeniz, teceddüt olur, tanınmış © bü. | Gazrirlerimizden birinin ismi, avrı nümayişküraneyi kendileri- 'ne karşı tehdit makammda telâkki edip korkmuşlardı. Cenevizler ile meskün olan Ga- data hakkında izhar olunan ülüv- vücenap ise mahviyet derecesinde Galatalılar kara tarafındaki dü- varları yıkmak, meşru haracı ver- Tnek şartile her bir memnulyet ve fazyikten — masun olarak —bütün nizde gidip gelmekle serbesi b> Takıldılar. ÇArkası var)