Düğün alayı hâlâ gözükmemiş. ti. Güvey sabırsızlıkla yerinde du Tamıyor boyuna etrafındakileri «Yahu ne oldu ki'» diye çatıyor- dü. Bir yıl evvel Çine kazasından | Kübraya nişanlanmıştı.-İşte bu göz | de mahsul parasından ayırdığı beş | ©n parayla çalgılı ve şerefli bir düğün yapıyordu. Çineden gelini getirmeleri için on tenezzüh ile iki kamyon tutmuştu. İsmail yirmi beş yirmi altı yaş- larındaydı, gençliğini «haram» da zehirlemeden, anası, onu ever - meyi kararlaştırdı. Zaten kâmil delikanlı idi, içki kullanmaz, av- rat peşinde dolaşmazdı. Çalışkan- dı, İkizderedeki incir bahçelerinde mahsulünü kendi toplattırır ve in- cirler tüceara teslim olununcıya kadar oradan ayrılmazdı. Hani Kübra da yabana alılır kız değildi; hem akça pakça ve hem de dünyalıklı idi. Gelin, en öndeki tenezzühe yer. leştirildikten sonra, düğün alayı Çineden hareket etmişti. Yavaş yavaş gidiliyor ve yollarda araba- lar sık sık durdurularak çalgıcılar zeybek havalarına başlıyor ve ka- faları dümanlı kızanlar — yerleri sarsarak oynuyorlardı. Her köy düğününde olduğu gibi erkekle - rin hepsi sarhoş olmuştu. Her ka. fadan bir ses çıkıyordu: — Ülen Çingene Süleyman sarı zeybeği çalın! Bir başkası araya karışıyordu: — Kahbecikler harman dalını çalın! Böyece dakikalar hatta saatler geçiyorken güvey de kendinden geçecek hale geliyordu. Koltuğa davetli bütün tanıdıklar onu a - vutmağa çalışıyorlardı. Maamafih alayın bu kadar geç kalması hayra yorulacak şey değildi. Güneş ufka düşmüş, ışıklar zayıflamıştı. İsmail bir ara amcasının oğluna seslendi: — Hasan hayvana köyün dışına bak! Hasan şoseye varmadan alayı uzaktan görmüştü. Zaten çalgı ses- leri köyün iik bıh;!lmne kadar yarıyordu. Hayvanı sürdü ve a- laya yaklaşınca biraz hiddetli bir sesle: da — Be kızanlar nerdesiniz? Oğ. lanin yüreğine inecek! diye bağır- | * | Birbirini görecek halde elmryan delikanlılar kulak bile asmadılar, yalnız Durmuşların Hydar gür - — Ne oluyor, patlamadı ya... Sonra çalgıcılara, döndü: — Harman dalırı bir daha. Kafile tekrar — durmuştu, Eller gırpılıyo-, naralar atılıyordu. Bu sırada çalgıcılara biri yeni bir e- mir verdi: — Harman dalını bırakın Aydın zeybeğini çalın! Haydar birden durdu, kan ça. nağına Gönmüş gözlerini etrafına | — Kim bu K.. çocuğu! diye gür- gü: — Beriki atıldı: — Hele domuza bak' Sen kim eluyon ülen? Bu kadarı — çoktu bile, Birden —— ——— TÜRK Yıldırım, süvarilerile şövalyelere | dehşetli ve kahir bir surette yük- lendi, Öyle azim:bir cenk oldu ki | kan gövdeyi götürdü. | Şövalyeler Anadolu süvarisinin | kahhar zoru karşsında perişan ol- l dular ve bu çok şeci ve'kahraman şövalyeler çilyavrusu gibi dağıla- ğa başladılar. Şövalyelere bir firar yapmış! man diye birbirlerine yorlardı, | Firar eden Fransızlarla beraber a Kumandan Amiral Doi Son Telgrafın Tarihi Tefrikası: 72 TUNA BOYUNDA —— Namusumuzu kanımızla temizlemeliyiz / gızların pek ziyade ileri atılm Haydarı e tabancası parıl dadı, sallanan parmakları - tetiğe bastı, kurşunlar art arda rasigele çıkıyordu. Dördüncü kurşunu mü. | teakip zehir gibi bir feryat, çın çın ortalığı deldi. Arkadan kadın hıç-| kırıkları.. Göz kapayıp açıncıya kadar za- man geçmemişti, bir lâhzada bü- | tün sarhoş kafalar ayılmıştı. Kur. | şunlardan biri öndeki otomobilde bulunan gelinin göğsüne gelmişti. Gelin ağzından kanlar boşanarak olduğu yere yığılıvermiş ve beyaz gelinlik esvabı ile duvağı bir anda kıpkızı! olmuştu. — Herkes suçlu suçlu başını önüne eğdi, Ertesi gün bütün köy - bir gün evvelki gibi - cenaze alayının ar- | kasından, gelini doğduğu kasabaya | gömmek üzere gidiyordu. *& Dünyarın en küçük ayaklı in- sanları Çinliler, en büyük — ayaklıları da Bingüle elvarında yaşıyanlardır. Bunlardan birinin ayağı Ölçülmüş ve 958 metre uzunluğunda — olduğu gö- »4 Bir meraklı inceden inceye hesar | etmiş ve Amerikada, Insanların yalnız mektuplara yapıştırılan pullar vasıta- giyle üç ayda 200 kilo zamk sardettik- bulmuş, *& Frünk Vaston adlı bir tüccar iş- leri icabı güh Avrupada, gâh Avus- trulyada ikamet edermiş. Zavallı böy- Jece, ön beş senede tamam 30 kış gör- —müş ve yaz nedir bilmemiştir. *& Yarım amır evvel Çin torafların- | da bir volkan patlamış. Bu volkan o kadar müthiş bir sesle indifa etmiş ki sesi tamam 3000 kilometre uzak- tan duyulmüş. -*. Dünyanın en az yorulan hayvan- Jarının kuşlar olduğu muhakkaktır. Bir kuş hiç bir yere konmadan tamam 18000 kilametrelik bir mecafe kutet- miştür, *& Bir Hind Mihracesi bütün hayatı müddetince, ellerinden birini bütün gündelik İşlerinde kullanmış ve bi milyon frank değerinde bir ekdivenle Kaplı diğer elini sadece duaya has- Tetmiştir. *&r Kaplumbağalar, yalnız çok — yü- Bamakla değil, açlığa tahammülleri ile de meşhurdur. — Havai — sdaların- duı birinde bir kaplambağa tam 500 tey yemcden yaşamıştır. B & îıı:ııı 1401 ASHAM VE TAHVİLAT İkramiyeli ©6 $ 1933 Erganl Sıvas-Erzurüm 2 ilâ 7 1620 1960 ORDULARI yen maiyetindeki askerlere hita- ben: — Şövalyeliğin namusunu kanı- mızla temizlemeliyiz. Burada ya | müdafna etmek veyahut şövalye- Hik uğrunda fedayican eylemek ge- | rektir. Diye askerin şevk ve gayretini galeyana getirmeğe çalıştıysa da Türk süvarilerinin müt ücum- ları karşısında bu nutka kıymet veren ve dinliyen olmadı Birçok şövalye telef oldu. Fran- | de iş | cenahında bulunan Mirçe kuman- Giritteki Alman kuvvetleri 'deniz yolile takviye edile- mezse Ada ışgal olunamaz 1 — Habeşistandı Amba - Alagi kalesinde kara ta- lihini son defa denemek istiyen ve bu denemeyi Bay Hitlerin emrile yapan İtalyan Başkumandan: Düc d'Aosta kararlaştırılan mütareke şartlarına göre İngilizlere teslim oldu. Bu suretle Habeşistarda &- saslı bir İtalyan mukavomoti kal- madı. İngilizler, Amba - Alagide başta Düc d'Acsta olduğu halde 5 General, kurmay subay heyetle- ri ve 18-19 bin İtalyan askeri esir aldılar. Garbi ve cenubi Habeşistanda bazı İtalyan döküntülerine karşı | temizleme hareketi devam etmek- tedir. Fakat bunların bir ehemmi yeti kalmamıştır. Bunlar da yiye- cek, cephane ve malzeme kıtlığı, yaralılarn tahliye ve tedavi edile- memesi müşkülâtı karşısında niha- yet teşlim olacaklardır. İngilizler Doğu Afikada yeni bir ham madde ve insan kaynağı ka- zandılar, Cenubi Afrika İttihad:- mın Habeşistan üzerinden Mısırla muvasalası temin edildi. Serbest kalan İngiliz kuvvetlerinin Filis- tin cephesine sevkine başlandı. Ge- neral Wavell artık yalnız Libya, Irak ve Suriye cephelerile meşgul olacaktır. 2 — İrakta : İngilizler Basrada kuvvetle yer- leştiler, buarya çıkarılar takviye kıt'aları tayyaerlerle şimale Hab- baniye - Felluce bölgesine nakle- dilmektedir. Suriye meselesi çıktı- | ği gündenberi Ürdün hududuna | Filistine kuvvet sevki durmuştur. | Yani İngilizler şimdi Basra üssü- ne güveniyorlar. 20 mayıs 941 günü Habbaniye- deki ingiliz kuvvetleri şimale yü- rüyerek Fırat nekrini geçtiler ve | Felluce şehrini işgal ettiler. Bun- dan sonra takviyo edilecek İngiliz | kuvvetlerinin 50 kilometre mesa- | fede bulunan Bağdada veya 150 kilometre garpte bulunan ve pet- rol tevzi merkezi olan Hadita böl- gesine yürümeleri çok muhtemel- dir. İngilizler Suiryeyi petrolden mahrum bırakmal'dır. Bu da an- cak Haditanın işgalile mümkün olabilir. Bağdat ve Hadita işgal e- dildikten sonra hedef petrol ku- yuları mıntakasıdır. Iraktaki harekâtın inkişafı şim- diki halde Fellucedeki kuvvetlerin seri taaruzlarına bağlıdır. İngiliz- lerin fırsatı kaçırmıyacaklarını tahmin edebiliriz. 3 — Suriyede: Tark ve Filistin ve dolaysile M- sır ve Süveyş kanalının müdafaası Suriyey ile çok alâkadardır. Bun- dan başka İngilterenin Türkiye i- le kara, hava ve deniz muvasala- sini muhafaza etmesi için Suriyey mühim bir bölgedir, İngiltere Su- riyeyi -Almanlara kaptırmamağa karar vermiştir. Almanlar Suriyeye yalnız tay- yare göndermişlerdir. - İngilizler tedbirli bulunarak bu haerketi hoş zakta bulunması şövalyelerin kat'i 'bir perişanlığa uğramalarını badi oldu. | Geride atları tutan askerler, | Framsızların uğradıkları felâketi gördülerse de Türk süvarileri bun- larla şövalyeler arasını da kesmiş bulunuyorlardı, Bu süretle ileri | giderek muavenet etmeğe cesaret edemdiler. Nihayet Macar kralı ve başku- | mandan Sigizmund her türlü teh- likeyi göze alarak mağlüp ve pe- | rişan kaçan Fransızlara muavenet için ileriye süvari gönderdi. Fakat, | bunlar da Türklerin hücumu ö- nünde firar eden şövalyelerin at- larına çarparak karmakarışık ol- dular. Fransızların bu' mağlübiyeti ve firarı geride htiyatta bulunan Ma- car ordusuna da sirayet etti. Macar ordusunun sağ cenahında bulunan İstefan Laskoviç ile sağ dasındaki Ulahlar, ayni felâkete lıend.llerınm de düçar olacaklarını ıklarınd ülerek Yızan: Emekli Kurmay Subay —J görmediler ve hava kuvvetlerile Şam, Rayak ve Tümdür hava mey- danlarrna hücum ettiler, Hür Fran- siz kuvvetleri Suiryeye girdi, bu- na Fransiz garnizonuna mensup bir Fransız alayının da iltihak et- tiği söyleniyor. Suriye bakımından Almanların Giritle meşgul olması İngilizler için müsait bif vaziyet doğurmuz- kaybetseler de vazi- gılı düzü mı.nduı ah stlır_)lm_ı. Girit meselesinden sonra bu artık askeri bir zaruret olmuştur. Sü- veyş ve Mısırı kıskaç içine almak ve Iraka yayılmak için bir Girit adası Almanlara kâf: değildir. Su- iryeynin işgali meselesinde Vişi hükümetinin siyaset oyunlarına kapılmamak lâzımdır. Girit mü- dafaa edilirken Filistindeki İngi- liz kuvvetleri Suriyeye taaruz et- meli, bu bölgeyi bir an evvel iş- gal etmelidir. 4 — Libyada : Mısır hudüdündan 50-60 kilo- metre içeri giren Alman motörlü *birlikleri, İngiliz taarruzlarile tek- rar hudut boyuna atıldı. Sollum | İngilizler tarafından - zaptedildi. Denilebilir ki Mısır topraklarında şimdiki halde Alman - İtalyan kıt- aları yoktur. İngiliz kıt'aları - son taarruzlarında yalnız Alman kıt- alarile çarpıştlar ve üstünlük gös- terdiler. Bu vaziyet, İngilizlerin tank, tayyare ve motörlü vasıta- larla epeyce takviye edildiğine de- lildir. Tobruk kalesi mukavemet etmektedir. Denizden ikmal — ve hava kuvvetlerile himaye edilen bu kalenin daha dayanması muh- temeldir. Sollum bölgesinde ve hudut boyunda yerleşen İngiliz taaruz kollarının ileri harekete de- vam etmesi ve kale ile beraber iş birliği yaparak Alman - İtalyan kıl'alarını geri atması muhtemel- dir, Capuzzo kalesinin zaptı bu maksadın icrasını kolaylaştıracak- tır. Almanların ikmal ve muvasalası bozuktur, Kıtalar, susuzluk, açlık ve cephanesizlik müşkülâtı için- de kalmışlardır. Hava kuvvetle- rile ikmal kâfi gelmemektedir. Herhalde İngilizlerin - Libyadaki vaziyetleri sağlam ve emin hale gelmiştir. İngilizler vaziyetten is- tifade ederek Capuzzoyu işgal et- mek ve Almanları Tobruk kalesi hizasına kadar garba atmağa ça- lışmalıdır. 5 — Giritte: Almanlar, Girit adasının — garp bölgesinde mühim liman ve hava firar eylediler. Türk süvarileri doludizgin yü- tüyor, firar eden düşmanlarını çe- virip esir ediyorlar ve kılıçtan ge- çiriyorlardı. Bu mubharebe fevkalâde şiddet kesbetmişti. Düşman canını kur tarmak için harbediyordu raftan Yıldırım Beyazıd, elinde kı- het düşman saflarını yararak iler- Tiyor, önüne gelen düşmanla pençe pençeye bir nefer gibi harbediyor- du, Muharebenin bu kargaşalığı es- nasında Yıldırım yaralandı ve a- 'tı bir düşman kılıcile parçalana- Tak telef oldu. Yıldırım Beyazıd; atından yara- h olarak düşmüştü. Fakat yarası- nin tesirini asla nazarı itibare ah madı, Derhal düştüğü yerden fırlayan Yıldırım etrafını saran hassa as- kerinin kendisini muhafaza zim- nında düşmanla harbettiklerini gör dü, Kendisi de yaralı olduğu hal- ıya çengine girdi. Hassa mu- ye DACĞRER lizler Suriyeyi işgal eder- | | mukabil İngilizler de bu adaları j istifade ederek evvelce Fransızla- r ta- | meydanları civarlarına — paraşüt kıf'aları indirdiler. İndirme dev.m; etmektedir. İnen paarşütçülerle idafiler arasında yer yer kanlı bir muharcbe başlamnıştır. kadar nlar bir cephe tutma- ğa muvaffak olamamışlar, para- ütçülerin çoğu imha ve esir edil- | Müdafaaya iştirak eden | miştir. halk teşekkülleri de büyük bir başarı göstermektedir. Denizden yapılmak istenen çıkarma hare- ketleri İngiliz donanmasının ta- arruzlarile akim kalmıştır. Benim kanaatime göre Almanlar Giritten önce Maltayı işgale teşeb- | aha doğur hareket olurlardı. Maltayı sonraya lük muhabere, İ dedir. inen kal lar; anlaşılıyor ki, bu işte kazana- caklarına pek itimatları yoktur. - | Şarki Akdenizde hâkim sır ve Orta Şarktaki hedefle mak için Malta, Girit, Kıbrıs ada- | ları mihvere çok lâzumdır. Buna | feda edemezler. Zira bu adalar ek- de bulundukça İngilizler Mısır ve orta şarkta muzaffer olabilirler. ihver hava kuvvetleri deniza- şırı hacrkâti beslemeğe kâfi de- ğildir. Akdeniz bölgesinde haftanın en mühim hareketi Girit adasinda cereyan eden muharebedir, Burâ- da müdafaa kuvvoetleri Yuman ve Yeni Zelanda kit'alaridır. Bunla- rın ve Yunan halkının çok iyi mu- harip oldukları malümdur. Girit adasının Almanlar için bir. mez- baha ve mezarlık haline gelmesi muhtemeldir; ancak müdafaa e- | den kuvvetin miktarı ve vas:tala- yın nev'i de bu hususta çok rol oynıyacaktır. Hangi tarafın kazâ- nacağını şimdiden kestirmek ka- bil değildir. Şu kadar söyliyebili- rim; Eğer Almanlar paraşüt kıt'ala- rını denizden çıkarmalarla takviye edemezlerse bu işte muvaffak ol- maları çok şüphelidir. İngiliz ha- va ve deniz kuvvetlerinin vazife- leir çok ağırdır. Karadaki müda- filerin yükünü ancak bu kuvvetler hafifletebilecektir. hd ddi üi DEVREDİLECEK İHTİRA BERATI «İçinde Ekzotermik Aksülüme) vüki olan Höcrelerin hararetini mürakabe- ye hödim cihaz ve usul> hakkındaki | ihtira için alınmış olan 17 Sönleşrin | 1996 tarih ve 2320 numaralı ihtira be- ratmın ihtiva ettiği hukuk bu kerre | başkasına devir veyahut - mevkli fille konmak için $cara dahi verilebileceği teklf edilmekte olmakla bu hususa faz- la malümat edinmek istiyenlerin Gala- 'tada Aslan Han $ inci kat 1 — 3 mu- maralara müracaat eylemeleri — ilân olunur. dek at getirip bindirdiler. Yıldı- tım, bu suretle harbe devam etti. | Düşmana eskisinden daha müth hücumlarda bulundu, Hattâ düşmanin perişanlığından rın taarruzuna uğramış olan piyade lerini topladı. Bunları da Sigiz e nd kuvyetlerine karşı ileri sür- ü. Sigizmund Yıldırımın taarruzı nu görür görmez toplu duran pi- yadeler üzerine taarruz etti. Padişah derhal kısmı külliden b(r süvari kıt'ası ayırarak piyade- in: himaye eylemeğe teşebbüs et- ti.İki taraf şiddetli bir surette çar- pıştılar. Bu sirada Yıldırım süvarilerile düşmanı geriden sardı ve ileti a- tıldı. Bu hücum Sigizmundü peri- şan etti. Etrafında kalan son kıt'a- ların da kaçmasına vesile oldu. Artık Eblisalip ordusu darma- | dağın kaçıyordu. Türk süvarileri amansız bir takibe göçtnişti. | yardım ile elinden saldırmayı al | kırdı, çenesini dağıttı ve bü sü- WT Bekri Mustafi Yazan: OSMAN CEMAL KAYGID| Tefrika © Ona adıyla sanıyla BekriM tafa derler, biz bile sakın! Bazularının kuvveti cihetile yere yuvarlanan heriften hiç | küküyat Citam, bazaea ü üzerine atılıp iki eliyle, onun sağ bileğine yapıştı ve Mustafanın da . Aldı amma o eznada patlıyan poştov Cazımı bacağından yara- ladı. Fakat bu yara ona vizgeldi. Yaralanmasına rağmen, sağlam tecağlle herifin çenesine bir tek- Te yapıştırarak yedi, sekiz dişini retle piştovu da onun elinden al- mağa muvaffak oldu. Silâh sesine koşuşan bekçiler ve zaptiyeler o- raya geldikleri zaman, Delbaşı Müstafanın omuzunda ve Cazımı da bir bacağı karlar içinde buldu- lar. Zaptiyenin biri Mustafaya sor- du: — O, omuzundaki herif kimdir senin, nereye götürüyorsun onu? — Bu herif, bizim canımıza kas- detmiş bu gece, şimdi götürüyor- dum ki kendisini şuradan Halıcı- oğlu iskelesinden danize bastırı- vereyim!, a Mustafa Delibaşla helallaşıyor Delibaş vak'ı İstanbulda gün- haftalarca çalkandı, durdu le belâların belâsı, korkunç bir herifin bu hale getirilmesi K tan paşa tarafından da biraz mom- nuniyetle karşılandı. Çünkü Deli- baş denilen bu herifin, eşkiya ta- kibi diye gittiği yerlerde yemedi- ği halt kalmıyor, rasgeleni döğü- yor, soyuyor, vuruyor, kırıp ge- çiriyor; sonra da ayda, yılda bir İstatbula gelince de burada yap- madığı kalmıyor, bazı 'kimseleri #haraca kesiyordu. Bu vak'adan son. ra, dişleri, kırılıp çenesi dağılmış olan tekrar Mustafa ile Cazımdan intikam almak. sevda- sına düştüyse de, bir gece Tatavla meyhanelerinin birinde, zamanın en azgın, en haşarı, en kanlı ka- til sabıkalıları kendisini bu işten caydırdılar, ona: — Sakınha, dediler, ona adla sanla meşhur Bekri Mustafa der- ler. Biz bile dördümüz, beşimiz bir araya gelsek yine ondan çekiniriz. Bu mecliste meşhur dönme Hırva da vardı. Delibaşın bu işi birlikte yapalım be Hırvat! diye kendizi- ne karşı yaptığı teklifi o şöyle red- detti: — Ben aklımı oynatmadım be Ka-| rakazık oğlu, sen deli misin yahu, biz onun paparasını, bundan on beş yıl önce, hem de daha Musta- fa bıyıkları yeni terleyen bir ço- cukken, bir. Çırpıcı dönüşünde döyasıya yemiştik!, Delibaşın hâlâ kendisinden iu- 2 Büyük ve çok İstanbulda ilk defa büyük Böcün saat 1 de Şekaditaş TURAN sinemas ıblıın — TİYATRO — VARYETE San'atkâr ıııışl'ı' ve ırkıdışl ASRİ[ZDİVAÇ, . Sinemada 2 büyük film birden iy 1 — ZÜPPE KIZLAR HENRY FONDA — BARBARA ÇAYLAK — Büyük Macera Filmi £ — KARA ZARAH LEANDER farıfından harikulâde bir tarıda Mühleşem ve güzel Bucüm aat 1 de | TAKSİM Sinemasınd 1- ÇANAKKALE GEÇİLM Türkçe sözlü ve şarkılı Müli ve askerl Film 2-HAYDUTLAR TUZAĞİ , BÜTÜN İSTANBUL HALRI ” KmumuWNKAb —— ŞARK Sinemasına Muhasara — edercesine — koşüyor. a Nor G | tikam sevdasında olduğull! alan Müustafa, bir gece | kalktı, tek başına Delibafi bir meyhaneye gitti. |B kendi gibi iki arkadaşı b içerlerken o da bir du. Tabii Delibaş Mustafl yamadı. Nasıl tanıyacakti kü anu yangın gecesi damda © da hayal meyali sonra Piripaşada onlara, ranlıkta işti. Onun için Mustafanin | gelmesi, onu ve arkadaşlIf alâkadar etmemişti. HAlâ lan çenesile o, arkadaş! şeyler anlatırken Mustafâ' şe rakı kendine üç şişe döl ısmarladı. Rakılar, bunların önün ğu zaman taaccüple gi dular: — Bunlar da nesi?. — Bunlar yeni gelen ağadan sizlere keraz!, Üç arkadaş karşıdaki süzdülerse de bir türlü W& ğunu çıkaramayınca teki sona sordular: — Kimdir o adam? — Ben bilmiyorum a usta sorazak size soyley dir ol. J Garson ustasına yanaştii. İ — Mastari!, — Oristet, Mustafayı göstererek! — Piyosini aftos ağa? — Haa. Aftos agasi, antrepos!. Hem de öyle Kİ? nasil derler... Ececo,.. Xtud meta ayosi (Evliya gibi, #öta; bi). ü — Afto no tonama, post LA «Bunun adı nedir?> N — Afte ton zene Bekri #ŞBt Bekri Mustafa sözünü Ş görson: — Ah! dedi, papapal. Ve şaşkınlıkla elindeki f bağını 'yere düşürdü. S kilerin yanına geldi — Ağnadim sir.ci kin yit!. — Kimmiş?. 3 Bekri Mustafaymis Muştafal, Delibaşın saka! çenesi, Detibenzi attı, donakaldı. ü ları, Piripaşa macerasını “5 ri için, Mustafanın but karmağa geldiğini sa ' bellerinde ve koltukların bu daki silâhları yokladılar. karşıdan vaziyeyti çaktığığ den gülümseyerek garsott di; — Git ulan dedi, şu k ve söyle, Mustafa hıy mış, bir bıçakları varsa ler banat. F Garson korkarak: a (4 z —— - de Ht G K ha şitlü güzel film birden inacera ve kovboy filmi, — tenzilüllhi matine ve VİLLY BİRGEL yaralılan 4| 'ü B l5 iMarle Stuart) ile süpertilmi gözmek için N :: e d UFA FİLMİdir. - dekrtiktir vantine B .