Bİ Yazan: SEYFEDDİN ORHAN Benim iyi dostum; | Sana, bir müddettir mektup ya- | #amıyorum. Bunun sebebini, sa- Bın mutat unutkanlığımda veya #hmalimde arama. sana, küçük bir | İsone hazırlıyorum. Öyle ki, bura- | 'da zaman zaman gördüğüm gü - | gellikleri, parça parça, senin zevk. | e seyredeceğin bir tabi& gibi ö - Hüne sermek istiyorum. İstiyorum ki, sen; bunları doya doya, sanki kendin yaşıyormuş- #un göbi göresin. Bana, öyle geli. yor ki eğer yaşadığım bu güzel bayatın bir kısmını çizer ve yol. Jarsam, yarım birakılmış bir ki- tap gibi, seni merak ve tecessüs- dere sevkedeceğim. İşte, böyle dü. güönerek, bu hayatın hiç olmaz . #a bir muvakkat sonunu beklemek Mâzım geldiğine hükmettim ve bekledim, Mektubumun bundan sonraki Çasmını, yukarıki satırları yaz- dıktan üç gün sonra yazıyorum: Bu gece, sakin ve aralıksız bir uy- ku uyudum. sabahleyin de, kuş. Jrala uyandım. diyebilirim ki, bus Tada, tabiat tamamile ruhuma nü- #uz etmiş bulunuyor, Hâlâ, bir ta- kım müphem suallerle dalma bir geyler aramak, bir şeyler sormak #htiyacile her tarafı uzun uzun seyrediyor ve dolaşıyorum. Burada, günlerin ne kadar yek. masak olduğunu ve ne dereceye kadar sakin ve meşgalesiz geçti. ğini, belki düşünebilirsin. Fakat, sana bahsetmek istedi- #im bunların hiç birisi değil. Baş- ka bir hâdise. Anlatayım: Dün sabah, gözelirmi diğer sabahlar. kiyor ve sonra rüzgür uçurmuş gi bi tekrar bırakıyordu. fakat, ne olursa olsun, ondan bir kelime de. | Hilse bile, soracağım suallere kü- çük bir işaret almalı idim. Amma nedense bunun için acele etme - dim, R Oradn ayrıldıktan — sonra, bir daha o tarafa gitmek, daima ak. lımda olduğu halde gidemedim. Öğle üzer,i beni deliye döndü. ren bir haberle yerimden sıçra - Bizm. Sağ tarafımızdaki komşu, bizi ziyarete gelmişlerdi, Derhal kendime biraz çeki düzen ver . dim. Koşarcasına kabul odasına indim. Hizmetçi, komşunun genç kızı ile beraber geldiğini söyle . mişti. Her halde, onunla tanışa. caktım. İçeri girdim. Pakat, ne su- kutu hayal! çünkü, komşunun kı- Zı, benim pencereden gördüğüm ve güzel sesinin ahengile duğum kız değildi. H:nu! oa:î:: dar güzelse, bu o kadar çirkindi. Uzün uzadıya könüştük. Her baldebu, komşuların büyük kızı olmalı idi, Lâkırdı arasında, sa - bahleyin işittiğim güzel sesin hay- Tanı olduğumu ağrımdan kaçır. dım. Karşımda duran komşunun büyük kızı olduğunu sandığım kız | birden kızardı ve sıkılgan bir ta. | — Beni mahçup ediyorsunuz! Dedi Şaşırdım. fakat, kendimi toparlıyarak; » — Yat.. Demek o güzel sesin sahibi sizsiniz, öyle mi? Ne mut- lu size! Dedim ve bahsl kapattım, Her daki uyanışımdan çok farklı bir merakla açtım. kulaklarımı dol « İlk işim, odamın daima kapalı duran sağ penceresini açmak ve | aradan sesin geldiği tarafa bak « anak oldu. Arada, muhtelif ağaç. | hal odamın sağ penceresine koş- halde, bu işte bir yanlışlık olsa gerekti. Ondan sonra gitme saat- lerini iple çektim. Onlar odayı ter. kederken, merdivenlerden sür . atle yukarı, odama çıktım. Der * tum. Bir az dikkatlice bakınca hayretle gördüm ki, karşı pen - | verede görünen kız, meğer bir manken imiş. Ben, sesin tesirile ların yaprakları ile örttüğü bir bahçe vardı. Fakat; açık duran we üzerinde bir tül perde sallan- Ara sıra, tül perdeyi yüzüne çe- Son Telgrafın Tarihi Tefrikası: 52 TUNA BOYUNDA —— TÜRK Rumelinde akıncılar ilerliyordu Sırplıların Şarlmânı addolunur- du. Güzel jidaresi ve kanunları da wardı. Vakitsiz vefatı Kostantini- yenin anın tarafından fethle şark imparatorluğunun Sırp devleti o- larak tocdidi emri husüle geliyor- dü. 7 Lâkin Sırp devletinin Doşanın mahiyeti zatiyesi imdi. Bilhassa nagihani vefa! leri yüzüstü bırakmıştır. Çünkü beşinci Oroç hem genç, hem gevşekti. Bü beyi kuvveti iş- | | — Zaten şarkın makamına geçecelr | | olacak, bunu fark edememişim. BU H BUGÜN Ka l ORDULARI kil bir hükümet teşkil ederek ay- rıldı. Arnavutluk, Bosna ve Her- sek Bulgaristan dahi ayni hare- kette bulundular. Oroşun elinde Niş ile orta Sır- bistan kalmış oldu. Vokaşin, Me- riç vadisinde Hacrilbeyi muhare- besinde telef olmuştu. Cenubi Sır- bistan da Osmanlılara tâbi bir hakleydi. kuvvetlerin cümlesine Osmanlı ce- iâdeti galip geldi. Öbürleri ben. taraf etti. | ven Dalima en büyük dramatik macera filmlerini gösteren TAKSiM Sineması Jackie Cooper ve Freddie Bartholomev tarafından calibi dikkat bir tarzda yaratılan KARA ALTIN MÜCADELESİ Filmi gösterilmektedir. Müthiş bir temaşa. Ateş gölü için müca- dele. Ateşler arasındaki adam..Yanan toprağın memleketi. Bü- yük ve heyecanlı bir mevzu. İkinci Film: İSTİKLÂL KAHRAMANI Türkçe sözlü Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine. KARANLIK K Akdenizdeki İngiliz donan- ması Ege ada- larının işgali- ni süratle ön- lemek vazi- yetindedir. Yazan RAHMİ YA Balkanlardaki harbin son safhasın- da Almaz küvvetlerinin bir yıldırım faarruzu İle Atinayı işgal ve — Korent Berzahından — geçerek Mora'yı — istilâ etmeleri ve Patras llmanını bir ham- lede elç geçirmeleri, şimdiye kadar statükosunu muhafara eden Şarki Ak- denizin de herp - sabasına — intikaline tek âmtl olmuştur. San gelen haberlere göre Ege De- nizindeki Elen adalarının - Semendre, Limnos ve Taşoz'un da motörlü kıta- dara bindirilmiş ufuk Alman kıt'aları | tarafından kasa müsademelerle işgal edildiği bildiriliyor Bu adaların sevkülceyşi ehemmiye- tini bir tarafa bırakarak Alman kuv- vetlori tarafından hangi maksatla elde edilmeleri, gayesinin tahakkuku sebep- lerini araştırırsak, başta gelen sebep- deri göylece sıralamış oluruz: A — Almanlar, İngillterenin müs- temlekelorle anavutun ittisal yollarını Avrupada ele geçirdikleri — noktular- dah kesmiye gayret etmektedirler. İngiltereyi denizlerde — yenmedikçe muzafferiyele — varamıyacağını kesti- Nazi — Almanyası bu — maksatla harbin bir buçuk senelik seyir müd- deti içinde an! sıçramalarla bu kabil ? gttisal yollarının mebde ve mecraları- | ni ele geçirmiye uğraşmış, bu işle ku- | men de muvaffak olmuştur. PEK YAKINDA ÇENBERLİTAŞ Sinemasında MARİKA RÖKK KORA TERRİ Filminde APTA: Robert Montgomery-Rosalind Russel Sizi 2 saat eğlendirecek, güldürecek, merak ve beyecanla saracak nefis Bugün saat 1l de tenzilâtlı matine. lara takaddüm eden Plazgilerin, sonradan taarruz eden Dorilerin Arnavut olduklarına - emareler goktur. Hiçbir vakit büyücek bir hükü- mel teşkil edememişlerdir. Çün- kü, beyleri daima nifak halinde bulunarak ittihada imkân bıyık- mamışlardır. Lâkin, hiçbir devlet dahi Arna- vutluğu ciddi bir itaate almağa Mmuvaffak olamamıştı. İskân et- fikleri mevkilerin sarplığı, bilhas- sa, kendilerinin daği ve geri ol- maları buna mâni olmuştur. Romalılar ve Osmanlılar gibi kahir kuvyet sahipleri bile Arna- wutları dalrel itante almakta müş- Külât çekmişlerdir. Fakat Osmanlı Türkleri Arna- vutluğu işgal ile yüzlerce sene 1- taatleri altına almağa muvaffak olmuşlardır. Osmanlı Türklerinin Rumeliye geçişleri sırasında dahi Arnavut- Jar hariçin tecavüzüne karşı müt- tefik, lâkin dahilen birbirlerile Denizcilik B UYU ( ahisleri ilan taartuz, yani hürekâti da bu. Mmal a cephesindeki tezi Garbi Ak- msayı mağlüp ederek bu. mıntuka- da Üsler elda etmeyi, İtulya ile müt- tefik bulunduğu için İtalya sahilleri- ni de ayni maksâzla ve ayni - şekilde kullanmayı ka deki hüklmiyı dinde bulunduran İn- giliz donanmasını yelnız enginde fua- Hyete ithisar edecek bir. uğraşmıya debar, bu süretle donanmasızlık — yü- zünden denizde - karşılaşamadığı - İn- Yapanya yoluyla Cebelüttarık'a inmek i güden Almanlar, Şarkt Atri- a muvaffak olduklurı ve Süvey- &i ele geçirdikleri takdirde, İngiltere- nin müstemlekeleriyle ticari münase- betlerini idame edeceği Basra — Ak- deniz yolunu tehdit için Akdenizdeki adaları elde — etmek, kurmak ihtiyacın: duymuşlardır. B — Oniki Ada ile, Ege adaların- da üsler tesis ettikten sonra, Alman hava kuvvetleri, Şarkl Afrikadaki ha- | rekâtını üstün hava kuvvetleriyle ko- rumak fırsat ve imkânımı da elde et- miş olacaklardır. © — Eğge adalarını tamamen - elde etmek imkânını bulduğu takdirde Al- man hava kuvvetleri himayesinde Gi- riğ ve Kıbris âdalarına da aaker sev- ki ve bunların zaptı da mümkün ola- bilecektir. D — Bu müleaddi! hava üşleri sü- ve Süveyşle Cebelüttark da ldiği takdirde Akdenizin en- gininde mahsur kalacak olan İngiliz donanmasının vaziyeti meşkük bir hal iktisap — edecek, bu takdirde İngiliz donanmasının deniz hâkimiyeti — ber- taraf oödlimakte kalmıyarak bunun imha ve teslim olmak çarelerinden birisini seçmesi ve kabul etmesi mal kendini kuvvetle hissettirebile- cektir. E — GK4 ve Kıbris adalarının lâm mümkün olduğu takdirde bünları birer teksif kademesi gibi - kullan- ymak fırsatını elde edecek olaân Alman- | ga için 'e sahillerine ihraç yap- mak, Suriyenin istilüstyle beraber, Miıstir hududunda Şarki Afrika cephe- | &ine karşı mukavemet edecek İngiltz ordusuna ukabil taraftan Miısıra İn- mek süretiyle bir darbe vurmak im- Kânı da meydana çıkmış olacaktır. > Bütün bu ihtimallerin ve tamnif edil- miş mülâhazaların Tze Denizindeki 4 başlangıcı ile fi- mâni olacak tek İngiliz donanma kuvyet, Akdenizde! Bıdır. Yalnız, bugün dünya deniz mahtil- Tetinin henliz sebebini bulamadıkları tek nokta, İngiliz donanmasının hilâ ataletini muhafaza etmesi ve İşgal e- dilen adalara kürşi harekete - geçmiş ölmamasıdır. Eğer bunun için de Amiral Köning- ham ve Erkânıharbiyesi henüz mü- Nasip zamanın gelmediğini düşünü- yörta, geç kalmış olmak ihtimalini na- zarı itibare alıp almadığını mülâhaza etmek çak doğru bir keyfiyetlir. Bütün bu ihtimaler, harbin müs- *takbel inkişafı karşısında yeni bir sey- Tin mebdeini teşkil eden Elen adala- rinın Almanlar tarafından işgali İngi- liz donanmıtsı — tarafından den önlenmesi lâzım gelen bir Mtilâta yal açmaması noktasından Üzerinde 1STar edilmesi zarurt görülen bir keyfiyet Bibi telâkki olunabilir. bir filmde Kocam po- lis hafiyesi olunmuş bir haldeydiler. Bu sırada Rumelide akıncı köl- lari Selânikten Arnavutluğa, Niş- ten Bosna dahiline kadar akınlar icra ediyorlardı. 'Yirmi bin kişilik böyle bir akın Timurtaş paşanın tahtı riyasetin- de Bosnaya dahil olmuştu. O sı- rada Sırbiye kralı Lazar ahalinin kaleyanına istinaden ahidşikenlik ediyordu. Sırplar, gizlice Bulgarisan — ve ükümdarlarile ittifak ak- detmiş, imdatlarına talip olmuştu. Buna sebep Karaman üzerine ic- ra olunan seferi hümayundu. Sefere muahede mucibince bin 'eri muavenesi iştirak et- tın şiddeti avdet e- den rüdka tarafından krala şikâ- yeten bildirilmiş, keyfiyet heye- eanı müucip olmuştu. Kral, bundan istifade etmek fik- üşmüştü. Müttefiklerin kuv- veti Timurtaş paşanın müfrezesi- ni her taraftan ihata etmişler. Yir- mi bin kişllik işbu müfrezeden an- cak kişi kurtulmuş, kusu- buralarda —üsler| | KADIN KÖŞESİ Rengi kaçmışj eski elbiseleri boyayınız ! Eski elbiseleri yeni bir hale ge- tirmek, hele bu zamanda hem ik. tısadi, hem de hâz verici bir İştir. Sabun ve boya ile renkleri değiş. tirmek suretile yeni bir elbise ka- zanılmış sayılır. Kumaşı sağlam, fakat rengi sol- muş elbiseleri tekrar kullanıla. cak bir hale koymak kârlı ve ke. yifli bir hareket değil midir? Evyelâ mümkünse boyanacak kumüaşın başlıct dikişlerini sök- meli. Bu suretle boyamak kolay- laşır, Bundan sonra kumaşı esas. hea temizlemelidir. Böyle yapıl. madığı taktirde alacalı bulacalı bir hal alır ki hoşa gitmez. Yıkamıya elverişli kumaşların koyucalarını sıcak su ile ve çö - venle yıkamalıdır. İpeklileri kar- bonatlı su da çalkalıyarak soğuk suda durulamalıdır. Boya için derin bir kap, terci. hen bakır bir kap intihap edilir. Boya her me olursa olsun, çivit gi bi bir torbaya bağlanarak bakırın içine sarkıtılmalıdır. Boyanan ku- maşları bilâhere çalkalamak için geniş bir leğen veya teneke so - Bük su ile doldurulmalı, Ellerin böyadan mühafazası i. çin kouçuk eldiven kullanılma . hıdır. Böyanın kumaişn her tara- fına nufuz etmesi için iki değnek kullanmalıdır, iki tahta kaşıkta olabilir. « Kumaşın tamamen su altında kalması matluptur. Lüzumlu olan boyanin Miktarı da ona göre he- Sap edimelidir. Kumaş ” boyaya sokulurken tamamen ıslak olmalı, Mütcmadıyen su altında kalması için değneklerle karıştırıp batır. mak lâzımdır. Bazı kumaşlar cins. leri itibarile nazik — olduğundan değnekle batırirken, yırtılmama- sına Gikkât etmelidir. Yün ve koten kumaşlar boya 1- içinde kaynatılabilir. Tabil ve . sun'i ipek kumaşlâr ancak el da. yanabilecek kadar sıcak suda bo- | yanmalıdır. Boyanan kumaş, her taraftan boyayı güzelce aldığına kanaat hasıl olduktan sonra, bo- yanın içinde soğumıya terk edil. melidir. Sonra çalkalarmalıdır. ilk çal. kalama ilık suda yapılır, sonra so- Buk suda... Sarnıç suyu, kullana- bilirseniz, her halde daha iyidir. Biraz sirke ruhu, bir kaşık tuz a. tılması iyidir. * Koyu lâcivert, kurşuni, yeşil gibi renklerin iyi tutması için bi. raz siyah boya karıştırılması mü- vafıktır. İnce ipekliler bir havluya sarı- larak kurutulur. Cinsi ne olursa | olsun, boyanan kumaşları tersin. 'den ütülemeli, pamuk olsun, 1 . | pekli olsun, her kumaş kendi ten- ginden daha koyu bir repge boya- nır, Kumaşı büsbütün boyamadan evvel, evvelâ bir ucunu batırarak tecrübe yapmak lâzımdır. Mu . vaffakiyetten emin olmadıkça bo. yacılığa kalkışmamaldır. Tu şehit olmuştu. Vak'a padişah ile maiyetine pek fena tesir lcra etti. Kuvvetlice bir darbe vurulmasına lüzum görül- | dü. Sadrazam Ali paşa Rumelide herşeyden evvel Bulgaristanı Tu- na boylarına kadar işgal etmek lü- zumunu ileriye sürdü. Padişah, Ali paşanın fikrini ka- — İkinizi birden sürsek?. — O hiç olamaz, ben elin sar- hoşile bilmediğim, etmediğim yer- lerde ne yaparım?. — Şu halde yarından tezi yok, onu ben tersaneye aldırayım, ken- disine orada güzelce bir falaka çektirdikten sonra kalyonların bi- rine ateşçi verdireyim!, — Aman, aman, rica ede- rim, ona da razı değilim!, Onu istemezsin, bunu İste- mezsin, peki ne yapalım!. z onu çağırın hu- biraz nasihat böyle rezaletler verin, bir daha yapmasın!, — Kızım hiç Bekri Mustafa na- sihatten anlar mı?, Ben seni ona vermeden önce kendisine adam a- kıllı nasihatler etmiştim amma, tutmadı işte!. — Öyle ise çağırıp tekdir edin!. — Anlaşılan sen onu seviyorsun! — Allah etmesin, nesini seve- ceğim soytarının!, — Sevmesen ondan ayrılmıya, onun sürgüne gitmesine, falaka yemesine razı olurdun!. — Sevmek değil, acıyorum!. — Acmmak da sevmekten ge- lir kızım. He rneyse, sen onu ha na gönder de ben onun biraz ku- laklarını çekeyim!. — Başüstüne!. — Fakat benim anladığım Mus- tafa haddizatında fena bir adam değil!. A, orası öyle.. Doğrusu kal- binde hiçbir fenalığı yak, fakat ne var ki fazla içti miydi biraz sa- pitiyor. — Merak etme sen, o da geçel — Kendisi ne vakit gelsin size efendim? Yarın akşam gelsin!. — Peki efendim!. Mustafa ile afyonkeş- ler arasında bir vak'a Ertesi akşam Mustafa Kaptan- | paşanın konağına gitmek için dek- kândan çıkarken, Eyüpte tanış- miş olduğu yeni arkadaşı Cazım karşısma dikildi, Bu akşam seninle Unkapanın- Sakızlının mehyanesine gi- delim mi' — Aman birader, bu akşam be- ni affet, çünkü Kaptanpaşa çağır- mış, b akşam oraya gideceğim. — Hemen şimdi mi gideceksin? — Yok canım, ancak iki saat ka- dar sonra? — Demek bu akşam atmıyacak- gt? — Atmaz olür muyum ,giderken yyelda beş, on tane yuvarladım!. — Ağzının kokusuna paşa kız- maz mı? — Üzerine birkaç tane nohutla kuru kahve yedim miydi koku moku kalmaz!, — Öyle ise, yürü de o beş, on yolda beş, on tane yuvarlarım!, — Sonra? — Sonra gidersin paşana, ben de giderim evime!. İki kafadar, hemen Beyazıttaki Çadırcıların yolunu tuttular ve e- radaki meyhanelerden birine da- larak pırnayı çekmeğe başladılar. Aksi gibi, içeride gayet sulu sarhoş gündüzden içe içe fitil gibi mandan Anadolunun muhafaza- sına bırakıdı. Çünkü, Anadoluda bulunan Sekğuk bakayasi beyler, belki Bizans imparatorunun teşvi- kile Bursa üzerine yürüyebilirler- di. Mısır hükümdarına selfir — ve bediyeler gön derildi. Yani, Os- bul etti, Evvelâ Bulgaristana sefor ferasına karar verildi (H. 790). Seferin büyüklüğünü ve ehem- miyetini dergâhı hümayun da tak- dir ediyorlardı. Evvelâ Bulgaris- tandan başlamağa karar verdiler. Bulgaristan istilâ olunduktan son- ra ve buradan Tuna boylarına çı- kıldıktan sonra ötekilerin istilâsı- na başlanacaktı. Karadenize sağ cenabı istinat ettirmek, Bulgaristandar sonra Sırbistanı dairel itaate almak, son- ra Arnavutluğun ve Bosnanın ça- resine bakmak istiyorlardı. Bu hareket ve karar we mühimdi ve bir emri azimdi. Muvaffakiyeti I temin için hiçbir şey geri bırakıl- madı. Timurtaş paşa gibi dâhi bir kı manlı Türkleri Tuna boylarına çık- mağa ve önlerine gerili olan Kral- lıkları birer birer yıkmağa karar vermişlerdi. Karar kat'ıydi. Osmanlı Türkleri Edirneyi pay- taht ittihaz ettikten sölüra yapa- cakları ilk iş yanlarında bulunan krallıkları kaldırmak, Tuna mü- dafaasını tutmak ve bu suüretle gerek Şarki Roma imparatorluğu- ne ve gerekse garbi Rama impafra- torluğuna hâkim olmak mevkine gelmekti. Dobrucada yerleşmiş olan Ta- | tarlara da sefir gönderildi. İttifak edildi. Esasen bu Tatarlar halis Bekri Mustaf Yazan: OSMAN CEMAL EKAYG e Aman birader beni bu akşf için affet, onu bekliyeceği 'Türk ve müslüman idiler. Osma 'Türk erinin ittifakımnı derhal ka- bul ettiler Müttefkin biri de Köstendil — muhafızlarile Sırplılı olmuş, oturduğu yerde lunu çatıyor, rasgelene, rafındaki masalara, bol bol küfürler savuru; debir: — Aaaayt, var mı bize kan Diye nâralar savuruyı a ralık Mustafa ile arkadaşıf' gi taşmak istiyen bu sulu y Müstafa: D — Arkadaş dedi, rahat #7f 4| sa kalbini kırarım, el Sulu şimdi büsbütün sukğ ç | — Ne yaparsın, ne yay B bimi mi kırarsın, tılan betf) v | bim turşu kavanozu mu ki İf | bucak kırılacak!, Benim lay kolay kırilamaz. h çünkü mübarek sırçadap çelikten. din mi | benim kalbim çeliktendir * Düğme çıktı ilikten., Faff delikten.. Eğer kurkar sın be adam?, — Hemşeri, galiba se kaşınıyor bu akşam!. — Evet sırtım kaşımıyt im aşınıyor., Ev sahibi farınca, kiracı da evden — Hangi kiracı?, ğ — Şaşkaloz keşkekçinil? çeşme sokağındaki altı tü kârgir evinde oturan Fğ) — Dalgadasın galiba — Evet dalga da bi: da bizim.. Gel dalgay ya. Çık devrana, düş Dal ormana.. İç tarhana!, bimbon, Com bili -bom. pırnayı, oldum z01 Musafa Cazıma | Herif esrarkeş galil N Beriki kızarak: ç — Esrarkeş, afyonkeş.. be gebeşoğlu gebeş!. Bu şefer Cazım Mi — Süleymaniyedeki me yaki çarşısının mahsulle: malı!, ğ — Evet, bize derler çarşılı.. Beğenemediniz n makarnaları?, Mustafa; — Beğendik, beğendik, çok beğendik — Beğendinizse de b şek kovalasın, beğenmedi Ah, ah aaaah!, Canına y kavanoz dipli dünyası turna.. hamamda kı zurna.. Tahtakurusu dols burnuna!, Nasıl mangır ! musunuz?. Sizi bu akşa Tiryaki çarşısına götüre rada size on sekiz kol tayın!. Cazımla Mustafa birbit tıktan sonra Cazım: — Tutuyoruz be « Haydi götür, bakalım!. n 1 te Te Bt pirna Cazımın işareti üz: neci herife koca bir su kı daha sundu ve herif da onu da yuvarladıktı ( elvarı hâkimi Prons idi. Bu Prens korkusun manli Türklerile berab tu. Ö Dokruca Tatarları, O duları Bulgaristana centi” Hil oldukları sırada, şarK'öj ket edeceklerdi, Köstendi) ise ol civarda bulunan CERESELELEİLSESDEE < oN ESEERLELİE doğru gelmelerine lardı. # Şehzadeler İle padi beraber sefere çıkacaki Jar hazır iken iş bir müd” di k Çünkü, Yenişehirde GÜĞÜ - rasile hafalarca padişah ' bulundu. Bizans impafji üç kzını alıp birini rini oğullarına nikâhlalif Şehzade Beyanıt Beyif' j mun sünnet düğünleri d€ Y günlerine ilâve olundi: zevkine meelüp bir Ş