AVRUPA HARBİNİN VDN AĞ Sinirlere dikkat..| Bu harpte silâhla yapılamiyanı Sözle ve yayin ile yapmak için ça- İğanlar var, Tatulan ı;u: de e re değişiyor. Fakat muuy- yen f.:.ı.. artık belli olmuştur. ler yerin haleti ruhiyesine göre üh yeis verici sözler çıkarmak, kâh da vevindirecek «mevsuk» ha- berler neşretmek. eee , Binir harbinde sevindirici, fakat Asılsız şayaların aksülümeli de © hisbette üzüntülü olacağından a- tabın böyle bitkin bir hale gelme- dinden istifade hesap edilmekle- YÜör. Suyun uyuduğu, düşmanın Syumadığını Türk babaları eski- denberi söylemişler. Harbin baş- langıcındanberi İngilterede şehir- Yerde, köylerde halkın okuyacağı Tetlerde büyük yaftalarla hatır- Atılmak istenen hep bu oluyordu. Dünyanım hangi tarafına gidilse İeğişmiyen hakikatler vardır. Hem| hangi zamanda yaşanırsa ya- Ansın, Tarihin kaydettiği saman- Atdan daha evvelki devirler ile Ünci asır arasında bu hususta ark görülmüyor. Suyun uyuyup işmanın uyumadığı hakikati de Ünya yüzünde kavga başladığın: Füberi böyle, çiğbhesiz ki sinir harbinin en Olanını İnglizler gördü, gö- Avirlar, Geçıı:u sene bu vakitler **Veçte Narvikten çekilmek da- * Uygun gelmiş, fakat düşman ü bunu mütemadiyen | igiliz tarafının bir hezimeti şek- *de gösterip durmuştu. Halbuki iliz efkârı umumiyesinin Av- n şimalindeki — harekâttan Vaffakiyetli bir netice bekle- *k hakkı idi. Düşman tarafı izilizlerin bunu beklediklerini İdiği için o zamanlar Londrayı WWndirecek haberler neşrettir - ekten geri kalmamıştır. ha sonraki inkişaf safhalarında *bunun misali pek çoktur. Lâkim kit geçmeden İngilizler yeni - aplara kendilerini uydurdular. Vinç haberlerine karşı ihtiyatlı Bak daha muvalıktı. / Sinirler 5le hazırlanınca düşman tarafı- & sinir harbindeki silâhı da za- sahanın vekayii arasında ay- 'Niyan bir irtibat var. Şüphesiz bu safhayı İngiliz etkârı umu- Tesi dikkatle takip etmektedir. tkü İngilterenin ve im- Aterluğunun hal ve istikbali Yzwu bahsolan bir harbe girişil- Tir. Bunu başarmak lâzım. Bu #r dikkat ve alâka ile takip &- Safhalar arasında şüpbesiz "e verici haberler de alınacak. a evvelâ ihtiyat ku- Kalağl ga glkıa sara ö ten “ak lüzumu artık anlaşılmış- igiliz 'a ğ h akiyet I!lg. n SDEBIROMAN: 112 Sen de Seveceks Yezan : ETEM İZZET Çiğlinde tefsir etme. Böyle bir "ı' asla razı değilim ve-. ola- " 'Ni unutabilmen bütün da Ortadan — kaldırabilecektir. A İnanman ve.. hemen (at- Seçmen göreceksin ki, en kı- inler içinde seni de, beni de :ııf“"“untılılır. Her vakit kim gibi eğer evli ve bıraz Vh olmasaydım beni bu ka- j:"'—_ bana bu derece saadet u Vir erkeği asla rddelmez- Teddi yaparken ıztırap 'a ve içimi buran sızıla- a koyduğuma inan!. *t bir evli kadının içinde bu- SUĞU vazife ve seciye kayıtlar ti bağlı tutmasaydı, 'i Seviyorum!, el G8 çekinmezdim. Bu. cit —a Akıllı bir adamı zamanları şanlar için bu müşkülâtla karşılaşmak tabiidir. O- mun için sinirlere kuvvet ve tahammül idmanı lâ- zım.. ber daha işitiliyor: Orası tekrar dunmış, hem de İngilizlerin par- | | “hak bir zaferi şeklinde istirdat e- dilmiş. Esirlerin miktarı binlerce- dir. Bu kabil sözleri duyduktan sonra yirmi dört saat beklemeğe lüzum görmeden bunların haki- katen inanıldığı da — olur. Meğer devrisi gün aslı ve esası olmadığı meydana çıkacakmış. O zaman büyük bir inkisarı hayal, Halbuki ne © ilk sevincin, ne de sonraki inkisarı bayalin lüzumu yvardı. Bütün İngilterenin bu har- bi başarıp başarmaması keyfiyeti filân yere asker çıkarıp çıkarma- mak ve orayı me pahasına olursa olsun elde tutmaaktan nu barotdi: Bu harp daha sürecek, Çarpışaı lar için çetin günler vardır. Bunu hep böyle Bilerek fevkalâde za- manlara göre sinirlerine de baş- ka bir kuvvet ve tahammül idmanı yaptırmayı İngilirzler daha iyi bul- dular. Köomilser — Sen intihar elmek Içi kendini denize atmışsn, kurtarınışlar. Sanradan boynuna bir ip takıp kendini ağkcA asmıŞsın. Neden yaptın bunu? Süyle bakalım. İatihar müteşebbisi — Bay komiser, denizden çıktıktan sonra sırsıklam muştum. Korunmak için kendimi neşe karşı bir uğnca astım. HA L—K ÜTUNU ls Ve İşçi Arıyanlar, şikâyetler, temenni- İ ler ve müşküller | Genç bir kız İş arıyor — | On all yaşında, örlamektep ikinci gırufından ayrılmış bir genç kızım. A- flevi vaziyelim dolayısiyle çalışıp ha- yatımı; islikbalimi - kendim yapmak Bususl olduğumdan mücsseselerde, yazılanclerde berhan- Gi bir iş arıyorum. Bana şefkat elini ue Zatacak olan mühlerem iş sahiplerinin Son Telgraf Gazotesi Halk Sütmu (N, D.) ramuzuna müracaatlarını rica ede. giT İş Arıyor unçu anıfına devam et vi variyetim müsait ol- hayata atılmak mecburtye- lerde, avukat ya- çalışınım. İş arıyo. sabiplerinin - Son yeyim. Ti binda, matbanlarda rum. Huhterem İş Telgrat Halk Sötunu guna müracsatları. Bir şehit seker evlâdı iş arıyor 25 yaşında, örtamektep tahsili olan kimsesiz bir yetim asker hususl datrelerde veya ticanct- 'de kâtiplik veyi muamele ta- Mi ei gübi bir İş aryorum. Bana le bulananlar Son Tsel- 'Halk Sütunünda R. B- rumuzuma nüracsatlarını dilerim. Geten Mektuplar | z E K | zebi Sanatkârları himaye Türkiyede ilk defa opereti kuran ve operet artistliği işini | bir sahne mesleği haline so- kan Cemal Sahir için bir jüs Bile yapılıyor. Bu jübile, vak- tiyle yapılmıştı. Fakat, bir merasimden ibaret kalmıştı. Halbuki, jübilenin gayesi, mamına merasim yapılan e- mektar san'atkâra bir yardım temin etmeklir. Bu seferki jübile de bu ga- yenin elde edileceği tahmin e- dilebilir. jübile, ayın 15 ine rastlıyan Salı akşamı Fransız Tiyatrosunda terlip edilmek- tedir. Cemal Sahir, san'at cephesinden takdir ve teşvik görmiye lâyıktır. Hattâ, ken- disine resmi makamlar dahi yardım etmelidir. Meselâ Partinin, Güzel San'atleri maye etmek yolundaki kıy- | metli teşvikleri, bu artiste karşı da müleveccih olmalı- dır. Bizde, hakiki san'atkâr az yetişiyor. Bu sahada yeni ele- manlara ihtiyaç vardır. Bu- nun için de, mevcutları ve e- mektarları himaye etmeliyiz. Bir tavuk, iki baş soğun, iki kere- wiz, ÖÇ havuç, yarım kilo patatles, iki | çorba kaşığı yağ, Bir gram kaşer pey- | nirt. Yapılgı: Tavuğu temizleyip yıkadık- | tan sonre, parçalamalı. Sebzeleri soyup | doğramalı, patatesleri kalınca dilmeli. Bir güvecin içine bir kahve fincanı su | ve bir kaşık yağ koyarak, soğanın - ve in yarısını küşıkla alarak Gö- gemell, Kalıp parçelarını istif ederek taz ve biber ekmell Sebzenin kalanını üzeribe örtmeli. Yağ koymalı ve bir kapıkla kapatarak, orta bir fırında bir saat pişirmeli. * Sanra kapağını açarak üstüne ren- Gelenmiş peyniri dökmeli ve tekrar fı- | Tına koyarak Üstü kızarıncıya kadar birakmalı. aaT GAĞ | hay q'îıh"doi—m S Boğan çocuk —- Çocak, göbeği kesilerek anne- sinden ayrıldıktan — ve girdikten sonra, anpesinin sütü ile beslenmiye muhtaçtır. Gerek minimininin hazım ciha- zının son derece narin olması / ve gerek annesinin memesinin doğu- racağına yakın aylarda —uğradığı tağayyürler nazarı dikkate alınır- sa, yavruyu beslemek için en mü- kemmel gıdanın süt olduğu anla- gıbır. Filhakika doğumdan bir kaç ay sonraya kadar pek ziyade mu- gaddi olmak hastalarını cârni olan güt, yurunun biricik gıdasını teş- kil eder. Çocuk bu biricik gıdası olan sü- tü ya doğrudan doğruya annesin- den, yahtt sütminesi olan diğer ya- bane bir kadından, hattâ büzi ah- vale ehit hayvanlardan — birinin dişisinin memesinden alır, Bu ta- bil emzirmeden başka çocuk em- Zikle beslendiği gibi, kasmen me- ma, kirmen emzikle de beslenir, BPahse yarın devam edeceğiz. Birak ki ye düşünürsün, Aşk yolenlu- Bunda sen ölümü — göze aldıktan sonra ben niçin bu kadarcık bir BENİCE — belki de bu heyecanın İ Göğsüm : yan eden bir z inin boğuşma muud::';_ ei imiş gibi bi a ü ot merç içiede SND samimiyet, hiş ve siniz| ir hercü | tırlarımdaki zannederim ki en İSİtD fın ifadesi olma' ve karşı- | rindeki bütün gevşekliği ve da. feragati yapmıyayım değil mi?. Basit düşünce bu, insana, yapıl- miyacak kadar zor, çelin bir da- va halinde gelmez. Ancak benim | rüşüm ve, benim zihniyetimle düşünebilenlerdir. ki, bundaki a- gırlığı ve imkânsızlığı haklı bu- yurlar. İşte, bütün bu mülâhaza- lar içinde sana: — Böoni unut!. iyorum, Ve hemen bunu de- ne, Meselâ bu akşam, yahut da ya- rın kalk, bir trene atla ve İstan- bula gidiver, Şimdi yaz da, Beğaziçi, Adalar kimbilir ne kadar güzel ve iyidir. Belki harp buralara kasvet vermiştir. Fakat, | tabiatin güzelliğine muhakkak ki '€n basit ifadesile bile milessir - Tamamıştır. İster Boğazın asırlık ağaçlarla süslü şirin ve bi köşesinde, istersen Adaların çam- lığında bir yaz geçirerek sinirle. MAHKEMELERDE : Her yiğitin bir yoğurt yeyişi olduğu gibi Her hırsızın da usulü, branşı ve ihtısası varmış Yazan: HÜSEYİN BEHÇET iyorsun azizim? Hıtsız- ihtısası mı var? b? yal, Ne zannettindi? diyip de geçme... Her hırsızın kendine göre bir usulü vardır: Her yiğitin bir yoğurt ye- Yyişi olduğu gibi... Horsız, gerçi her zaman, ber yerde hırsızdır.. Fakat, ker şekilde hırsız değildir. Şöyle, hırsızlığın envaım sana say- hayretinden donar kalırsın. A, karmanyolacı, gere hir - pandoi cu, hababar enler. Bir yaşıma da- ter misin, sen felsetesi de | zanrediyorsun? — Eh, şimdi çatlarım... Bari, o- tur da, Nazariyyatüssirka diye bir eseri bergüzide yazıver.. — © ad olur.. Neye olmasın?. — Sen Vallahi benim dama - Tıma basmak için yapıyorsun bu- Du... Şimdi kalk «harsızlığın mü - Gevvenatı da vardır..» de; cebin- den de bir bibliyoğrafya çıkar.. Kanıma ekmek doğra da şurada, en egik!» diye dünyamı değiştirivereyim. — Hemen hemen.. Neredeyse, onu da söyliyebilirim. — Git Allah aşkına!, Sen insanı çileden, zıvanadan çıkarırsın... Ben | seninle konuşamam. — Şimdi bak, sana bir şey an- latayım.. Hayretten hayrete dü- ger, bir ü inanamazsın... Anlat amma pek de nişan- hedefsiz atma ki inana - sin... | — Haydi söyle bakalım.. Anlat | ne anlatacaksan!.. | — Durt!. Ben anlatmıyayım.. Biraz dişini sık., Bekle,, Şimdi gö- rürsün.. Başkaları anlatsın da din- le.. Belki bana İnanmazsın... — Yahu, bilirsin ben meraklı bir adamım.. Bu sefer de mera- umdan çatlarım, Çabuk anlat şu- — Dur, dur.. Biraz bekle., hemen şimdi.. bak şu karşıda, jandürma muhafazasında —olurun h kıyafetli adam yok mu? Ona dik- kat et. bu, meşhur iöilü Emindir. Şimdi göreceksin . Bak ne yapmış., İşte onun branşı da o. O işte mütehassıs.. — Hangi işte? — Hangi işte olduğunu şimdi göreceksin... — Anlat da şu meraktan kurtar beni.. İ Onlarla beraber, mahkemeye ben de girdim. bastıbacak Eminle bir erkek üç kü kakimin kı a dizildiler Kadınlardan biri Kalyopi, biri Nevart, biri Şevkiye. | Erkek de kahveci Zeynel basi la ölüm arasındaki kısa ve ka- ranlık bir mesafe. İnsan ne oldu- gunu, ne olacağını bilemiyor. Fa- kat, yine insanın uzun bir ömüz mesafesi için kendisini hazırla- ması lâzum. Henüz çok gençsin. Herhangi bir gencin bu yaşında birçok hayat hulyaları hüküm sürer, Bu hulyaların en başında gel 'ni aşktır, Sen, tahmin ve tasavyuru- mun fevkinde aşkına — hağlanan gençlerden birisisin. İnan ki, her vakit söylediğim gibi aşk bir sınir | hastalığından başka hiçbir şey de- iildir ve., mutlaka ciddi bir tedavı ile iyi olur, Senin de şimdi sinirle- rin, muhakeme ve irade kuvvet- Terin basta. Sıkı bir unutma, mu- bit değiştirme rejimi seni de çar- çabuk iyi edebilecektir, İyi olmak- ta birinci şart düşünmemektir. Düşünmediğin gün bak ne kadar ferahlıyacak, iyileşeceksin. Tekrar kendine göre dınların ifadelerinden anlıyoruz ki, Emin, Kalyopinin balkonuna astığı halıyı çalmış.. kaçarken ya- kalanmış. Yibe o civarda oturan Nevartla Şevkiyenin balkonuna lar, halıları da, ondan bir iki gün evvel çalmış. Onlarda, rehine koyduğu kahveci Zeynelir. dükkâ- nında bulunmuş. ü buldum. Apart- da | nü | den yakala- ururum, Ke nakları- nı halıya takar! Halıları, ekseriya, fazla kosmı dişarıya gelmek üze- re asarlar. Zaten, düşmek için ba- hano arar, Kedinin ağırlığı ile, halı sıyrılıp yere — düşer. Kedi tabilf korkusundan kaçar. l bumdan başka bir şey bilmem. sa- âe hali çalarım. Peki.. Bu söylenen halıların ü de çaklın mı?, — Evet. Önce, iki gün evvel öbür iki tanesini çaldım. Götürüp Zeynele rehine koydum. Elli tira. Sonra da üçüncüsünü — çalaerken karşı pencereden bir kadın gör- müş. Be ngiderken arkamdan ba- iardı. Köşebaşındaki bakkal kar- gıma çıktı. Bütün mahalleli de so- kaklara döküldü, Yakaladılar . lerden en şayanı — dikkat sözleri söyliyen Zafirulâ adında genç bir kadın. Zafirulâ şunları | anla'ryor: — Pencerede otruurken, karşıda | bu adamı gördüm. Elinde bir kedi vardı. Kediyi bir defa Kalyopinin balkonuna attı.. Kedi düştü. Yine| yakaladı. Tekrar attı. Bu sefer, kedi halıya tırnaklarını taktı. Halı ile beraber yere düştü. Bu, halıyı aldı.. Katladı.. Omuzuna koydu.. | Giderken, pencereyi açıp bakkal | wasile bağırdım. — Vasili, Vasili!. Dedim. Hırsız var! Kalyopinin halısını çaldı - lar. Vasil çıktı.. Evlerden de çık- dılar.. Yakaladılar, Diğer şahitle rde Zafirulâ'nın söylediklerini teyit ettiler, Muhakeme bitmişti. Basdiba- cak Eminin suçu sabit görüldü. dokuz ay müddetle hapsine karar | verildi.. Tevkif edildi, Mahkemeye girmeden evvel hız- sızlıkta Iç bölümünü münakaşa e- den iki genç, mahkemeden çık - tıkltan sonra tekrar konuşmağa başladılar: — Hırsızlıkta taksimi âmal am- ma da almış yürümüş hal.. Herif nasıl tabii söylüyor: «Bundan baş- ka birşey bilmem.. Sade halı ça- larım.» diyor. — Bunu ben anlatsam inanmaz- d yat. — Eloğlu bu.. Şeytanın aklına ş gelmiyen, insan oğlunun aklına geliyor, vesselâm... rum, Şamdan git, İstanbulda dinlen ve. beni wnut, Aradan kısa bir zaman geçip de tekrar kendi his ve sinire lerine iyiden iyiye hâkim oldu- kun gün şeni bir kere daha kur- tardığım için bana teşekkür ede. cek, bu nrinnet boreunu ömrünün sonunu kadar neş'e ve muhabbet- le muhafaza edeceksin. Yoksa öl: mek, en kolay olabilen şeydir. İn- san insanı çarçabuk öldürebildi. ği kadar hepimiz de kendimizi kolaylıkla öldürebliriz. Zor olan şey yaşamak, yaşatmak ve.. hiç yapamadığımız da yaratmaktır. Bu değeri muhafaza etmesini dai- ma bilmeliyiz ve.. sen bunu yap- mak için en üstün bir muhakeme .seviyesine sahip olabilecek vazi- yettesin. Eğer seni sevmesem, se- nin yaşamanı büyük bir hasasi- ;yet ve titizlik çerçevesi içinde is temesem şüphe yok ki, ne şuhsına ne de hastalığına karşı bu alâkayı muhafaza etmem, Haydi beni dinle ve.. no z 5 —SON TEL Başmuharrirler Ne Biyorlar? İKDAM n Daver «Son ihtiyat tedbi- ri karşı: fut kesafolini azalımak için istiyenle- rin bir mi esyalariyle — beraber mecemen — Anadoluya nakilleri hak- kinda hükümetçe ittihaz olunan ihti- yat tedbirinden — bahtetmekte ve e- Gümle: <Ba tedbirimiz yalnız haklı — değil, ayni zamanda tabil görülmelidir; Al- manyanın verdiği teminatı memnuni- yetle kargılamakla — beraber / ihtiyat todbirlerimizi almakta devam etmek yazifemledir. Böyle yapınca, xendi- mizi bir bazkından korumuş oluruz. demektedir. YENİ SABAH B. Hüseyin Cahit Yalçın «Balkan- Jar ve İngilterer isimli bugünkü Baş- makalesinde ezcümle: gİngilizlerin & için> büyük bir orduya malir — olmadıkları bütün n malâmüdür. — Balkan vakayili diaları bekkında bir tekzip getirmiş değlidir. İogilizler te- ei bir küvvate ane cak hİr iki sene sanrü sahip olmcakle- Tni çoklan ilân etmişlerdi. — İngillere şlimdi müdafaa hartl yapıyor ve bir ta- verika da het 4 yapmağa karar vermiş Cörçil bu malüm ha- etmek ile İngil- Tenin geçen n ayındanberi ikçe kuvvetlendiği herkesin gözüne Amerikan yardımı bu- nu hem Çakviye ededi h sür'ate lendirer Vüzk giltere ve aleyhinde hiç bir değlşik- Jik besule gelmemiştir. Bilükis her ge- Ççen büfta ve ay İngiltare ve mütte- fiklori dehinde bir dağişiklik temin e- diyor ve bütün dünyayı nihal zalene yaklaştırıyor. dcmeletodir. CUMHURİYET B. Yunus Nadi «Bu ne kadar sürecek?> isimli bugünkü Başyazısın- da ezcümle: «Mihver stratejisi Avrupaya ve Ak- Genize bâkimiyetle meseleyi bitirmek esasındadır. Anglo - Sakson stratejisi Okyanus lara dayanarak Mihveri karalarda ve iç denizlerde evvelâ mahrur ve mah- Pus tutmak, sonra da mağlüp etmek plârını kurmuştur. Yukarıki Mihvor esamına karşı bu Anglo - Sakson plânı çok kuvvetlidir. Onun içindir ki barp yallız tasavyur olunabileceğinden çok fazla sürecek değilöir, be'ki iddiaların gimdiki kar- gılıklı şekillerine göre Gdela uzun sür. meğe mahkümdur. Ne kadar?. En kısa hestpla giz deyin dört beş #€ne, biz diyelim sekiz on sene. Kısaadan “ bizlim alücağımız hisse milit uzun sürcek bir harp hayatına göre hazırlamak — olmalıdır:. Hudutlarımızda çok dikkatli - bekçilik ederek, memleket —dabilinde çok ve- rimli — çalışmalarımın — mütemadiyen artlırarak » demektedir, TAN B. Zekeriya Sertel - bugünkü — Baş- yazısında mühtelif karilerinin sualle- rine cevap vermektle ve bu meyanda: «Yugoslavya Alman ordularının ile- ri hareketlerine mukuvemet — edebile- cek midir?> Sualine şu cevabı vermektedir: © — Yugoslavya askerl tecemmü ve teşkilütini bitirmeden hücuma uğ- ramıştır. Ordularını hudütlara tahşit müttefikleri hücumlara göre — todbirlerini vakit bulamamıştı. Almanlar, — Simo- viteh — hükümetinin — hazırlanmazma zaman ve imkân vermeden — taarrırza geçtiler. Memleketi hör taraftan isti- Tâya başladılar. Srp ordusunun — Se- lânik ve Yunan ordüsiyle irtibatını Kkestiler. Yugoslav ordurmu - Sırbista- mın dağlık ürazisine doğru İtip durü- dayanmasına imkân yoktur. Örta Sıre Köstanda dağlara çekilmekte olan Yu- göslav ordusuna ancak Adriyatik sa- hillerinden yardım Relebilir. Bu deniz ise İtelyanların elişdedir. Onun için aağlara çekilip Sırp ordusu belki bir müddet daha mukavemet edebilir. Pa- kat Yügoslav ordusunun Alman istilâ- Sina mâni olabileceği iddia edilemez » nereye gideceğli ver, Seni uğurlamaktan ve sana bol ney'e ve sıhhat dilemekten çok büyük haz duyacağım..> Genç kadının Halil Necibe ver- diği cevap burada bitti. Yazısını bitirdiği zaman çok yorgun ve bit kin bir haldeydi. Gözleri hâdiselerin enginliğin- deki istikbale dalmış gibi hareket- sizdi. Derin befesler alıyordu. — Bu mektubu alınca ne yapa- cak bilmiyorum?. Diye söylendi, sonta yerinden kalktı, odada dolaştı, dolaştı: — Yine kendisini öldürmiye kal- kışırsa fena!, Diyerek telâşlı telâşlı mırıldan- dı, daha sanra: — O000.. Epey vakit ilerlemiş; Salih gelmeden toparlanmalıyım. Dedi ve.. kara kaplı defterini al- dı, ilk geldiği odaya döndü, yine dolabı açtı, » döşemedeki tahtayı kaldırdı ve., defterini oraya yer- leştirdi. Arkasından: da> isimli bugünkü başma- | kalesinde Trakya ve İstanbuldaki nü- | bana da haber | GRAF — 14 NISAN 1i ) oGA ve İlkbahar Badem çıkmış.. yunca: — Sabah oldu, diyoceksi- niz.. * ü Evet taze badem çıkalı bel- * ki epeyce olmuştur. Fakat, — tesadüf bu ya, ben daha yeni gördüm.. t Manavın önündeki — sepet. lerin birinde, taze bademin, yeşil, tüylü manzarası, yeşil yaprakların ortasında kuru- huşu, bende o kader güzel bir tesir yaptı ki.. Belki, saniye- lerce, bu yeşil taze bahar ye- mişini seyrettim. Baharın ilk taze yemişi ba- demdir. Bunların yenmesi ne höş olur?. Bilmem, siz de 2e- ver misiniz?,, Mayhoş bir lezzeti, ağzın içinde kütür kütür eden bir sertliği vardır. Burnunuza mis gibi kokar. Parmaklarınızın arasına aldı. ğamız badem, ince, hassas, ras kik bir şeydir. Ufak bir bü- küşle, bademi ortasından iki- ye ayırabilir, kırarsınız. İçindeki çekirdek, henüz süt gibidir. Taze bademin çe- kirdeğinin o bembeyaz ren- gi, o kadife duruşu, biç bir beyazda yoktur. O güzel, hoş bir. beyazlık. — tır. Saniyelerce, çekirdeğin üzerindeki beyazlığa gözleti- niz takılır, kalır.. Sonra, çe- kirdeği — koparırsınız. İçin: den, lüzucetli bir mayi akar. Çekirdekle oyununuz bit miştir. Onu atarsınız. Bade- min evvelâ bir parçasımı, son- ra, diğer parçasını ağzınıza götürürsünüz. Bir serinlik, aşağıya | |— Mideniz rahattır. Bir iki bademin lezzetini, baharda, başka, hiç bir şeyde bulamaz. sınız. Badem, çağla badem, baharın müjdecisidir. Ciçek açan badem ın, ba- harın geldiğini gibi.. ağaçlarını baber vermesi Kar altında kalmıs, çiçeldli — badem ağacı seyrettiniz mi?, Bu manzara karşısında içini- nizde en büyük matemi, acıyı —— duyarsınız. Dakikalarca, bu — masum bademin iri çiçekleri, kar taneleri altında size ba- kıp yalvarır gibidir. b Erken çiçek açmanım so- —— nu.. Erken çiçek açmak, bazan, böyle fenadır. R. SABİT “Klark GabPin iki — aylık kazancı Meşhur Ceup kutbu kâşiti Bird ne oldu? Kâşifin «Şimal yıldızı isminde bir vopuru ile arkedaşla- rile beraher, son zamanlara kadar cenup kutbunda olduğunu bili - yorduk. Şimdi bu heyetin Ame- rikaya dözmüş olduğunu söyleni- yor. Şimdi bu geniş buz deryasın- da bir tek insan yok. Merkezinde de 3000 metre irtifamda Cenup kutbu, yeniden asırlarca devam e- den intizarına dalmış bulunuyor. Bird bu buzla memlekette mo- dem bir şehir — yapmıştır. Teliir — telgraf istasyomu da işliyordu. A- —— damlarının her türlü konloru vare — — dı. Fakat büyük kulup macerası- —— min üç buçuk milyon franklık bir tasarruf için sonn erdiği iddla edi- Hyor, Yani sincma artisti Klark — Gablin iki aylık kazancı... Bozuk duran umu- mi bir saat işlememesinde — de- Küt, hattâ sıhhatle işlemesinde Be- Tediyenin hassas olması lüzim değil mi? Kimbilir bu saate bakan kar kiştnin işi bozulmuştur.