* —SON TELGRAF — l! SATILIK —— İ— Yazan : SEYFETTİN ORHAN Galiba, bay ve Bayan Cevdet a- Hesinin en iyl dostlarından biri idi. Her hafta pazar günleri h beraber gezmeğe çıkarlar, yerler, içerlerdi. Onların, hiç değişmiyen bir âdetleri vardı: Bütün masra- fın yarısını Galip, — yarısını da Cevdet öderdi. Bir gün, Cevdete, bulunduğu müesseseden, elli lira fazla ile bir başka iş verdiler. O hafta, mutat gezmelerine giderlerken, Cevdet, bir aralık Galibe: — Menim aziz dostum, - dedi - bundan sonra masrafı üçe tak- gim edelim. Çünkü kazancım elli Hira artmış bulunuyor. Bu teklife, Galip itiraz etti ve: — Maaşının elli lira artmış ol- ması, anlaşmamızı bozmağa se - bep olamaz! - dedi - sen, eğlence için gözden çıkardığın bu para - larla, karına öte beri alırsın. Biz, Yine cskisi gibi masrafları ikiye ayırırız. Eğer, piyangodan yüklü bir iktamiye çıkarsa, o vakit mu- kavelemizi bozarız. Cevdet de Galibe itiraz etti. Amma, sonra eski anlaşmayı tat- bikte karar kıldılar. Cevdetin karısı Cahide, çok ! güzeldi. Bu harikulâde güzellik, | bütün iyi niyetlerine rağmen Ga- Wbe tesir ediyor, onu büyülüyor- du. Galip bekârdı. Fakat arkadaş karısına âşık olacak karakterde değildi. Cahideyi, aadece güzel di- | ye takdir ediyordu. Ona karşı hiç| bir emel ve arzu beslemiyordu. Yalnız Cevdet karısına — bağlı olduğu kadar işine de merbuttu. Bu yüzden, farkında olmadan ka- yısinı ihmal ediyordu. Ekseti geç vakte kadar çalışıyor, bügünün işini yarına bırakmıyordu. Bu hal- Cahidenin hoşuna — gitmiyrodu. Çünkü o yaşamaktan ve gülmek- ten baska birşey düşünmiyen bir kadındı. Bir gün, nasıl olup da, senelerdir kocasının bu haline da- | yandığını düşündü ve buna bhay- | yet etti, Böyle düşünürken, g İnnıı önüne Galibin hayali gel- — Kocam işine baksın, ben de | eğlenmeme bakarım! Diye mırıldandı. Yalnız, daha | fazlasını düşünmedi. Zaten ka - din, böyle hallerde daha ziyade | hislerine kapılır, ötesini düşün - mez, Cahide, o günden — itibaren Galibi tahrik etmeğe başladı. Ken- dine kur yaptırmağa —muvaffak oldu, Bir gün, bu iyi miyetli ve te- miz karakterli insan, arkadaşının MARİKA RÖKK'ün Mevsimin 1001 barikası filmi olan KORA TERRY İKİNCİHAFTA OLARAK ŞA R K Sinemasında NISAN 1941 KADIN! karısını kolları arasında buldu. Bu iş nasıl olmustu? Galip, vie- dan! bir azapla bunu düşünüyor- du. Sonra, kadının böyle bir ha- rekete kendini neden âlet ettiğini hatırladı. — Zavallı Cevdeti — dedi - çok | iyi insandır. Amma, kadın ihmal edilmez ki... Dedi ve aralarındaki mümase bet devam etti. Bir pazar günü idi. Galip, oto- | mobili ile geldi. Cevdet ile ka - rısını aldı. Her hafta olduğu gibi şehirden dışarı çıktılar, Boğazın güzel bir yerinde kuşlar cıvıl - | dayan bir korunun, ihtiyar ağaç- | larının kesif gölgelerinde bir kö-| geye çekildiler. Bu fevkalâde ta- biat dekoru içinde, nefsi bir gün geçirdiler. Nihayet, bu saadetli dakikalar, akşam olunca eridi. Giderlerken, Galip hesabı tama- men gördü. Cevdet, bügün her zamandan fazla yapılan masrafın yarısını ödemek istedi. Galip, hiç bir sebep olmadığını söylediği halde, onun verdiği parayı alma- dı. Parasını cebine koydurdu: — Karına bir şeyler alırsın! — | Dedi. Bu sırada, gözleri; Cahi- denin bakışları ile karşılaştı. On- | larda, bir şeye sinirlenmiş bir | mana vardı. Ertesi gün öğleden sonra bulu- şacakları halde Cahide geldi. Ka- dının her zaman şen ve mütebes- sim görünen yüzünde bir endişe, bir ürkeklik vardı. Galip, onu böyle görünce — şaşırdı. Birşey #ormağa vakit bırakmadan kadın: — Cevdet evden çıkar cıkmaz buraya geldim! Dedi. Hıçkırıklarını zaptetmeğe güçlükle muvaffak oldu. Sözle - rine şöyle devam etti: — Ben, satılık kadın değilim! Sana, paran için yaklaşmayı bir an düşünmedim. Büsbütün başka sebeplerle. Amma, sen bunu an- | hıyamadın. j — Canım, niçin böyle söylü - | yorsun! — Dünkü hareketin, âramız - daki münasebeti ödemekten baş- ka bir şey değildir. Yalnız satılık kadın böyle şeylere ses çıkarmaz! Hiddetle odadan çıktı. Sür'atle oradan uzaklaştı. Satılık olma - | makla, namuslu olacağını sanı - | yordu. Fakat, satılık olmadığını Adrak eden bir kadının, her şeye rağmen, daha evvel namuslu ol- mayı düşünmesi lüzım gelmez mi? Son Telgrafın Tarihi Tefrikası: 34 TUNA BOYUNDA —— —— TÜRK ORDULARI Süleyman Beye İmparatordan gelen mektup Orhan bey bu meselede kayınpe- derinin menfaatini kat'iyyen na- zan itbare almadı. Evvelâ Cene- vizlilerden külliyetli para alacak- ti Saniyen; Venedikliler kendi ül- kesi civarına geldikleri halde ken- disine hiçbir haber vermemeleri- ni siyaset nezaketine — mugayir gürmüştü. Çünkü kendi diplomasi merasi- mine daima riayet ediyordu. Sa- lisen; Kantakozinos Venediklilere istinat edecek olursa, kendisinin / vesayeti altından çıkımış olacaktı Orhan Bey, bu sebeplerle kayın pederine karşı Cenevizlilerle Htüi- fak ettiği gibi, bilâhare yine ayni sebeplerle Yuanis Paleologasa da yardın? etti. Fakat genç imparatorun, kendi- simin yardımile kanaat etmiyerek Sırplar, Bulgarlar ve hattâ Vene- diklilerle de ittifak ettiğini gö - rünce, derbal Kanakozinos tara- fını Htizam etti. Oğlu Süleyman îq Maiyetile on bin kişi gönder- Sırplar, Bulgarlar, Kantaekazi- nosun rakibi Yuanüs Paleologosla | yorlardı, — aldıkları ASKERİ TEDKİKLER Balkanlarda Yunan cephe- sinde derhal bir mütekabil taarruz yap- mak lâzımdır Yazan: Emekli Kurmay Subay Yugoslav hudutlarında : 1) 4ÜNCÜ YUGOSLAV ORDU. BU MINTAKASINDA: (Zağrep) Avusturya hududunu aşan Al- man kuvvetleri (Maribori) şehrini işgal etmiş ve (Derina) nehrini cenuba geçmeğe muvaffak olmuş- tar, Almanların taarruz hedefi (Zağrep) tir. 2) 1 NCİ YUGOSLAV ORDU.- SU MINTAKASINDA: (Belgrad) Macaristan ve Romanya hudut- larını aşan Alman kuvvetlerinin yardıkları hedefler hakkında he- üiz bir baber yoktur. Yalnız — bu mıntakada hükümet merkezi ve umumi ordu merkezi olan Bel- grad şehri müteaddit hava bom- bardımanlarına maruz — kalmış, halk epeyce zayiat vermiş ve şe- kir tahribata uğramıştır. 3) 5 NCİ YUGOSLAV ORDU- SU MINTAKASINDA: (Niş) Solfya - Niş istikametinde iler- liyen Alman kuvvetleri Niş şeh- rini işgal etmiştir. 5 nei Yugoslav ordusu Niş garbına çekilmiştir. Köstendil - Komaneva üzerinden ilerliyen diğer bir Alman taarruz kolu Üsküp şehrini almış ve bu- radan şimale teveccüh ederek Kal- kandelen kasabasını işgal etmiş- tir. Komaneva, Üsküp, Kalkande- Yen mıntakasında bulunan 3 ve 3 Üncü Yugoslav orducu birlikleri garba ve şimale çekilmişlerdir. 4) 2ÜNCÜ YUGOSLAV ORDU. SU MINTAKASINDA: (Üsküp) Petriç - Stromca - İştip İ metide ilerliyen Alman motörl birlikleri İşlip kasabasını işgal e- derek Vardar nehri garbına geç- mişlerdi: « Beleş dağı yay- lası şimalinden ilerliyen Alman eivarında ikiye ayrılmıştır. Kolun birisi Vardar nehrini geçerek gar- ba yürümüş ve (Pirlepe) yi işgal etmiştir. Diğer kol cenuba Yuna- nistana inerek Selânik şehrini iş- Kul elmişte, 5) 2 NCİ YUĞOSLAV ORDU. SU MINTAKASINDA: (Saray - Bosna) Bu orduya mensup — Yügoslav kıt'aları İşkodrayı işgal ederek gDd ada geçmiş- Bu kıt'aların, Alman ma- Ht bilalerladen erel. (Z ran) a varmaları az muhtemeldir. Yunan hudatlarında Alman kuvvetleri Bulgar - Yu- nan hududunda Metaksas hattıaı yarmağa muvaffak olmuşlar — ve Ege sahillerine doğru inmeğe baş- Tamışlardır. Yunanlılar Repel - Beleş dağı mıntakasında kahra- manca mükavemet — ediyorlardı. Fakat Doyran gölü civarında ce- muba çarkederek Selânik şehrini birleşmişler, hücüm ediyorlardı. Süleyman Bey bu mücadelede düşmanlarına o dörece şiddetli bir taarruz iera etti ki, ilk harilede Sırpları da, Bulgarları da kahkari hezlmete uğrattı. 'Türkler, Edirneye doğru yürü- ganimetleri Kantakozinesa getirdiler, — Peşle- rinde bir sürü esirler ve hayvan- lar da vardı. “Yunnis Palcologos da, taraflar- | Jarı da, bu oldulu birkaç gün dinlendiler. Daha son- ra Bulgar köylerine şiddetli bir akın yaptılar, bütün ganimetleri yyanlarına alarak Anadoluya doğ- Tu çekilip gittiler. Süleyman Bey daha Trakyadan çıkmamıştı ki, Yuanis Paleologos kendisine bir heyet gönderdi. Bu heyet, Süleyman Beyden Yuanis Paleologosa yardım etmesini rica edecekti. Genç imparatorun — meb'usları, Süleyman Beye birçok hediyeler- le beraber, imparatordan bir de imetten Müflcessir “olmuştur. Fakat Süleyman Bey askerleri | işgal eden Alman motörlü leri Yunan kuvvetlerinin gerisini kesti. “Yunanlılar teslim olmıya mecbur kaldılar. Bunun neticesi elarak Yunan ordusu müdafaa sik- let merkezini Vardar garbına ve Wodine, Florina şehirleri mınta- kasına nakletti. İngilir kuvvetle- rinin de bu mıntakada yeni mu- harebelere hazırlanmakta oldük. larını kabul etmek Tüzımdır. Arnavutluk cephesinde İtalyan ordularının taarruzları hiçbir ne- tice vermemiştir. Yunanlılar tâ- biye sahasındaki mukabil taarruz- larıma devam etmektedirler, Vaziyetin hülüsası : Bulgar ve Yunan budutlarından taarruza geçen Alman orduları ilk | hudut müharebelerini kazanmış, | Yugoslav ve Yunan ordularının | arasına girerek (Selânik - Doyran | * Pirlepe - İştip - Üsküp - ikandelen . Niş) dahil hattına kadar gorba ilerlemeğe muvaffak Alman ordusu henüz büyük bir meydan muha- rebesi kazanmamış ve henüz bir müttefik ordusunu imha edeme- miştir. Cenubi Yugoslavyada bulunan | ve Alman taarruzları karşısında | garba ve şimale çekilen 3 ve 5 in- ci Yugoslav orduları elden çıkma- muştır. Cenupta da Yanan ve İn- giliz kıt'aları - vardır. Bunların kuvveti en âz 15-20 tümendir. İki müttefik ordu arasına giren Al- man taarruz kollarına — şimalden ve cenuptan bir mukabil taarrız yapmak muvalıik olur. Alman or- duları Yugoslav ordularını tecri- de ve münferiden mağlüp etmeğe | çalışıyor; buna mâni olmak için Yugoslav orduları Yunan ve İn- giliz kuvvetlerile hirleşmeğe ça- lışmalıdır. Üç ordu müşterek ve müttehit bir cephe tesis etmedik- çe, harbin icabatı bir elden sevk idare edilmedikçe, üstün Al man kuvvetleri önünde ayrı ayrı mağlüp olmak tehlikesi her za- man varittir. Bu bakımdan İskod- ra . Draç istikametindeki Yugos- | Tav taarruzu çok miavâfık bir ha- rekettir. © halde yapılacak iş basitlir: Şimalde 4. ve 1 inci Yuguslav arduları ax kuvvellerle oyalamı- ya devam ederek büyük kısımla- rile cenuba çekilmeli, 5, 3 ve 2 inci orduları takviye etmelidir. 5, 3 ve 2 inci Yugoslav orduları cenup ve cenubu şarki istikametlerinde bir mukabil taarruza geçmeli, Al. man kuvvetlerini - hiç olmazsa garka atarak . cenubi Yugoslav- yada Yunan ve İngiliz kuvvetle- rile müşterek ve müttehil bir cep- he tesisine çalışmalıdır. Yugos - Tav ordularınım mukabil taarruzu- nu tamamlamak için Yunan ve İngiliz orduları da Pirlepe - İştip istikametinde taarruz — etmelidir. Vardar ağzı ile Doyran gölü ara- sındaki nehir kısmı şarka karşı kuvvetle müdafan edilmelidir. En iyi müdafaa taarıuzdur; zaman geçtikçe Alman erdusu daha çok kuvvet bulacaktır, Bu itibarla şim- diden bir mukabil taarruz daha doğrudur. Yugodlav ordularının Yunan ve İngiliz kuvvetlerile da ha evvel birleşmesi Tâzımdır; ak- si takdirde Alıman ve İtalyan ordu- ları daha evvel biıkwklir, mektup getirmişlerdi. Bu ta Yuanis Paleologos, Kar nosu kat'iyyen imparator say yöordü. Süleyman Bey Yuanis elçileri- ne gayet nazikâne muamele etti. | İmparatorlarına kat'iyyeon — zarar madığını, Las kat hediyelerini kabul edemiyece- Bini söyledi. Yuanis Palcolagosun mektubun" Kontakozinosa yulladı, Sebebi de, genç imparatorun — Kantakezinos hakkında takip eylediği gizli e- meileri kendisine anlatmaktı. Halbuki, Kantakozinos Orhazı Beyyden hem imdat alır, hem de elinden gelse mahvetm çalışırdı. Kantakezinos bu gayesine er- mek için en ziyade Papa altıncı Klemana güveniyordu, Hattü, Bi- zansta müthiş bir veba vukua ge- dikten sonra idi ki (M. 1343) Türk- lerin istilâsından kurtulmak için Papaya müracaate karar verdi Esasen selefleri de müşkülâta dğrar uğramaz, hep bu çareye haş onu | elçi gönderdi. Bu harbin ne facialarını işiteceğiz ? Ölümün penç ıençoı!.ıdo iken servete kenan tayfalar | Bu harbin ileride yazılacak, yani gahifelera geçecek tarihi içinde kimbi- lir, ne müthiş sahnelerin cereyan — et- tiğini öğreneceğiz. Bunlardan biri de #a olsa gereklir. On altı kişl geçen ay Londrada A- mirallik Mahkemesi huzuruna çıkarıl- maşlar... Bunlar Amerikada Ternöv'ün Cenubunda batırılan bir İngiliz petrol gemisinden sağ kalanlardır. Bunlardan biri yalnız isimiyle mahkeme huzuru- na çıkmıştır. Çünkü gemide öidüğü için mahkemeye gelememiştir. Muhakemenin neticerinde on beş ki- giye ve ölen tayfanın karısına, mah- kevece 14,700 İngiliz Krası tevzi edil- Facianın tafsilâtı şu: «San Demetrior ismindeki bu pet- Tol gemisi, Kanadadan İngillereye ha- | zeket eden 20 vapurluk bir kufilenin | içinde idi. Budu ibire kaf Bemiyi tahliye emri verdi Üç tahlisiye sandalına binan müre bat, bir cebennem kazan haline gelen vapurdan uzaklaşi Bu Üç sa l henüz malüm değildir. P ün öğleden Banra, Si ufukla kendi gemilerini gemileri- görmesinler akıllarını şu geldi: Gemiş Evvelâ bir, sonra İki, niheyet on altı tayfa balatlara sarılarak, vapı Kin gaçları üstüne çıkılar. Bunlar içinde a) in Cot Böyle isminde bir atımı, haritaları hullsa deri mahvetmişti, İkinci sütari Havkens'in etiği bu adamlar, y işe yarar bir halp — gelindiler sonra da ateşi söndü lar. Bunlar yanan mazoi kuyanda a dümeni Oudan © koyuldü- tü kör e- nücedele aktıkları san- müş Ve sandal kene di köndine - açılıp uzaklara — gitmişti. Kimse bunun zamanında farkına va- ramamıştı. On allı kişi cayır cayır yar nan vapurun içinde mahbus kalmış- dardı Gece ya p, karanlığın — icinde ategi bekleşirlerken, IKi Ayağı kesilea Cow Boyle öldü. Ancakü yedinci gi gemisi San Demetrio'ya teradüf c wapuru kıçını takarak bi manına getirdi. - Vapur ken, sular güvertes Fakat vaptr hâlâ Vapurun — anbarlarındı kurtarılmış 10 bin tonluk 60000 İngi- Hiz Tirası kaymetinde mahrukat kalniş- 'tı. Vapuz yepyeni olarak 250.000 İngi- liz lirası kaymetinde idi. İngiltere döniz kanunları — terkedil- miş bir gemiyo tekrar binerek kurta- ranlara, tahlitiye mükâfatı vermekte. dir, Binaenaleyâ kanun mucidince, on beş tayfa ile ölen tayfanın — varisleri aldı, diğer ör dürt tayfa a da 11,700 İngilla lirasm taksim edild Bunlar, «San Demctrigr nun denla- den ve yangmdan kurtardıkları bay- | Yağını da arttarında taksim oti vururlardı. Kantakozinos xendisi- ne yardan etmesi için Papaya üç Fakat Papa; Kantaközirosun a- leyhinde idi. Hususile kızı 'Teodo- rayı Orhan Beye vermesi onu b'is- bütün sıkmıştı. Papayı Kantakozincs aleyhinde en ziyade teşvik eden de, İtalyalı bir kâdın, Zampe idi, Bu kadın, | Tuyu gidip verire şikâyel etmiş. | kâyete geldim. Adalet namına seve| vaktile Anna dö Savuayı genç And- ranikostla evlenmek için Bizansa , getirmişti, İtalyaya dönüşünde, Kantako- | zinostan bahsetmiş, onu Annaya karşı hareketinden dolayı takbih ı;ım i gibi, Türklerle olan sami- i, hattâ onlara kızini vee rerek kanını bile karışlırdığını Pa- paya anlatmışti. Şimdi Kantakozince, Papanın fikrini düzeltmek istiyordu. Kan- takozinosun elçileri kendsini Yu- anis Paleologosa yaptığı muhare- beden dolayı tebriye edecekler, 'Türklerle olan münasebatm sırf abval içabından olduğunu söyl- yeceklerdi. Hususile Kantakozi- Vezir Hazretlerine Şi ni Ne Cevap Verelim Acaba — Yani, hakikati ona mi söyli yeceksin?, — No yapayım, siz doğru söze iaanmıyorsunuz, buna inansa | - nansa ancak saadetlü devletlü ve- zir harretleri inanır. Ağa maiyetindekileri dışarı sav- | mak istedi: | — Hele siz biraz dışarıya çıkın bakayım!. Ötekiler dışarıya çıktılar, — Mustafa aklını başına al, bu işi zaten vezir takip ediyor. Kızın nişanlısı olan delikanlının babası Veli paşa meseleyi doğrudan doğ- Eğer sen onun karşısma çıkıp ay- ni inkâr yoluna sapacak olursan, korkarım, halin daha harap olur. | — İyi amma ben vezir bazret- di na suçlu sıfatile ç kit, çırmışlar, onun İçin kapımıza şi- i buldurup kaçıranları da ce- zalandırmanız için size şikâyele geldim diye!, — Ulan bu nasıl olur? —Basbayağı olur!, Çünkü işin doğrusunun böyle olduğunu Al- lah da biliyor. Ağa biraz düşünerek: — Peki, mademki öyle, sen bu kızı kaçırma - işinde kimlerden şüphe ediyorsun? — Evvelâ kızın anasından!, — Elbette! » bana Arap karısile son göndermiş olduğu haberi ve benim ona ce- vap olarak yollamış olduğum mek- tabu haber aldı, kızın gizlice ba- na kaçacağım sezdi, kırı şimdilik ertadan yok etti. — Hiçbir ana kızım yok eder | — Yok etti diyorsam, vücadünü dünyadan kaldırmadı ya, muhak- kak onu sıkıca bir yerde gizledi. Sebep? — Canım sebebi var mı a benim rüyvetli ağam, kızı ben kaçır. yım diye', düşündükten yine biraz sonra: — Haaa... Ha ha, ha!. Evet, e- vet!, Bu da hatıra gelmez - değil sanki!, — İşle enun için bu işi bir kere de o yoldan hir araştırmaya gi- Fişseniz fena olmaz. — Fakat şimdi biz vezir hazret- lerinc ne cevap verelim acaba?, — Söylediklerimi aynen söyler. seniz onun da bu işe aklı yatar Mustafa o geceyi de zaptiye ka- pısında nezaret altında geçirdik- ten sonra, ertesi sabah, kenaisini sahverdiler. x» Mustafa tekrar ölüm tuzağında.. Zapliye kapısı vak'asından bir yöz Muharremin ihtiyar — ve âlil kaynanası Mustafaya şöyle masi- hat hat veriyordu: — Mustufa oğlum, evlâdım, ya da anların eserine tebaiyet miş bulunduğunu anlatacaklardır | Kantakozines, — elçilerine - -bil- hassa şunu söylemelerini. tenbih- | etmişti: — Kantakozines 'Türk âdetleri- ni kabul edemiyeceği gibi, onla- rın dinlerini de hiçbir zaman ta vip etmez, Eğer Avrupa hüküm- darları Türklere karşı itiifak e- | derlerse, kendisi onlar: mem! tinden geçirmiye yardım edeceği | gibi, kendilerine de iltihak edecek, ve Türk irkini mahvetmek - için ehlisalibin başına bile geçecektir. Elçiler bütün bu mütaleaları Papaya anlattılar. Papa pek mem- nur: oldu. Elkçilere izzet ve ikram- da kusur etmedi. Hattâ Bizansa dönmek üzere ha- reket edecekleri sırada, Kantako- zinesa memnuniyetini anlatmala- Tını ve yakında müzakerata devam etmek üzere Bizansa murahhas> larını göndereceğini söyledi. rum, bak sana oğlum, €© yavrum! diyorum, Ben ta senin bir hakiki anı rım, Gelinime ve oğlur olduğun o büyük iyili ra, sen de artık bu Bi dmdan oldun!. Bak güzüt ru evlâdım, artık yaşını dm, fakat bu dürıdünyı sizsin, baban, anan, karı seninle yakından alükal kimseciğin yok. Artık si bayatta bir eş, bir yuva tık bü haytalığı, haşarılıl Tânet olsun onun kızına igına da... Vazgeç artık tüccarının kızından filâ sana kendi elimizle eşten bir helâl süt em günce, yüzüne kızcağız bulalıma, seni ©! Tim, sen de artık akran ve gibi ev, bark, ooluk çocti el, rahatca yasumana bak! İhtiyar kadının bu söz! dafaya hayli vumuşak ve yordu. Fakat henüz izi bu mış olan tızın sonradan miy olan askı bu sözlere kali — Peki anacığım, başüsti diğin bemen olsun!. Dedirtemiyordu. Onun yar batun sörünü bitiri tafa, bir müddet başı eğik de düşünceye daldı. Sor Yarak: -0 da olür inşaallah © da olur!. Diye işi kısa kesmek isl kat kadın ısrar etti: — Ne zaman olur, yaksal | ayın son çarşarmbasında demki olu wsun, bir # olsun bu bayıtlı işi Yine biraz düşürdüktek Mustafa çu cevabi verdik — Hele bana bir iki müsaade et, şu kışı tam çirip yazı getirelim!, Bu seler, Balyoz Muki tıldır — Sahi be, Mustafacığ! len artık be kardeşimi. — Sırası gelince o da dik a.. Balyozun annesi: — Artık siz hoşça katıti! mıya gidiyoruz, deyip kıt runlarile birlikte odadam dıktan sonca TAf dönüp hayriye tüccarıtsı kızıı — Kızcağızdan kâlk yok mu? — Zannedersem zaptiye gizli adamları kızın izl imişler ve galiba, akşam da nerede olduğunu mi karacaklarmış!. — Kiniden haber «ldıx V — Kulağıma öyle çalıl — Yahu, vezgeç şun: bizim kaynananın dediğ kurtul bu üzüntülerden, dan vesselâmi, — Hele, dur bakalım, kere meydana çıksın, anlaşılsın, endan sonrı mun düşünürüz. Şimdi vi iken, masıl VA O arada Süleyman: Beği Kantakı 1 Yuanis Pal uzlaşmak istedi. İmparatir bir türlü yordu. Edirne esaseri Yül linden çıkmıştı. Kani raya da tamamile hâkim Büu sebepten, Yuanise detli bir hazp yapmıya di senc ipparatoru şehi re kovdü. İ Yuanis bu seri zaferi berabardi. Eleni bu h çine sön derece sadık Yuanla, Tenedostan BİL binerek Bizansa girmiy€ Kantakozinas paytahtlâ Verada idi. Fakat zevcesi İrini Ö tedbirler ittihaz etti Kİ hiç bir şey yapmıya MÜY (