taksimat işitilegelmiştir. büyük kuvVetlere ih - | görüldüğü zaman anavatan inun oraya getirildiği vaki ol- Lâkin bu harpte mihver kdenizde İngilizleri iyiden meşgul edecek, İngiliz Am- de kuvvetlerini ister iste- ya getirecekler, bu suret- Okyanosundaki filonum hesile Almanlar ©o sahayı * bulacaklar.. ve saire, izlerin Atlas deniz donan- ©a senedenberi - (Aznvatan adımı almış bulunuyor. Fa- Anavatan filosunun dünya u pek meşgül ettiği za- hiç şüphesiz İtalya - Ha- harbi sıralarında idi. Bu göman Milletler Cemiyeti te- 'a aleyhine zoeri ted- dığı vakit Akdenize ge- > İcra vasıtası mı e- " Bu bahiş e vakitler çok edilmiş, çok geçmeden —_ “'-lnl. lf:)ıdlll ['l c - Mülletler Cemiyetinin bü - V1 zecri tedbirlerde ittilak u, Cemiyetin azası olam Yine ayul cemiyette İalya tarafından taarru- Ş, taarruz eden taraf hi ht dinlemez olmuştu. Avru- seler Alman ordularının " altına düşen irili ulaklı bir Memleketleri temsil edent zaman — İtalya HALK—, | motların çıkarılmasına - faaliyetle kuvyetli olmayı da istiyecektir. © halde İngiltereden endişesi olmu- | yan Amerikanın İngiltere mağ - lüp olduğu takdirde yeni galibin Amerikaya karşı hümüniyetin - [ den şüphe etmeğe hakkı vardı. Bu şüpheleri 939 harbi daha kuvvetlendirmiş, Almanya, İtal- yya ve japomyanım teşriki mesai e- dişi Amerikanın da — İngiltereye | azami yardımı göstermesine yol | açmıştır. Sözü yukarıda işaret edilen nok- taya getirmek lâzım :Almanya ile İtalyanın elele vererek işe giriş - | mesi umdukları netireyi vereme- miştir. Harbin şimdiye kadar bir | iki büyük dönüm noktası belirdi; fakat mihver devletlerinin ümit ettikleri gibi olmadı. Zaman deni- | len âmil onların değil, öbür tara- | fın lehine çalışıyor. İ İtalya - Habeş barbinde Avru - panın birleşememiş olması ile ne- lere yol açıldığı unutulur gibi de- ğildir. Müstakbel dünyanın tan- zimi zamanı gelince o dersin ha- tırda tutulduğu görülecek. O dersi hiç unutturmuyacak olan iki mtihim sebep daha var: Yunanistanın kendisinden mad- deton üstün kukyvette görünen dü; karşı gösterdiği mu - kavemet, bir; istiklâlini ne kadar sevdiğini daima göstermiş — olan Sırpların bunu tekrar isbat etmiş | olması, iki!, a N . ' etlaş | 24 yaşındayım. Ortamektep Tahsilim yardır. Askerlikle - bir ilişifim yoktur. | b Kirsesiz bir yetim asker evlâdıyım. Üç Olunca İngiliz anavatan | aydanberi imünasip bir iş bulamadı Aldenize gelmesi İ- |: eeti ve bururl daleelerda biz iş ver İ Akdenize geei b | BT AAA AA V F | ea © | Çraf Halk Sütünü B. V. rumuzuna bir büşli- | Kektup ile müraczat elmelerini- rica de şunlar olmuştür. | edecim. | YTupanın irili ufaklı dev - DA | '—“'“-'.m'l bad Lise mesmuyum. berhangi bir mü. | « “u:kul.. ı'“m.ı "“). ve lhm— _M?ulı ak- | O YAK ARZ gaa kadar, çalışmak Üzere iş anıyo- | verinlen Almanya ile Halya | ren. NL aa üyrenade l | SLEDİR v aa möri | Sit vaz, © Olsun yapa - | yi e | e n". İ içi, İş Arıyor nn S aa Gaem v | AY G eee nni Snk b Bir AYA en baydta atılmak mocburiye- vı—“.. Avrupa | Trdeyim. Ticarethanelerde, avukat ya- ' e karışım- | Tinde, matbüalarda çalışıcım. İş ari3o- büna Mkayt kal | Yem Mühlerem (f Mebiplerinin Eün Nat v Talgraf Halk Sütünü (£ A9 Tüm n Haa Ce müracsatları. | ni Büvvellermek Tanşlı | F* | ara Yaylbeşistan barbin - Gelen Mektuplar — ı G mükin Gan | AAT e z : N a ) BK | : :Mü ıhîlm.ıî:;'., ııııı:ı :I: * “Lııplııık acübeccel, Ulandgağı !_[i, anın yardımını te- îı',"ı':. '::j::*_'_—n Hai aei ekliyebildi: Hün bir mey'| * tahayyti Yeda ediyer 'Ul ömrü somu- ederek sana ve | Yum. Beni artık - Seni ğü ::: ŞBaydım bu bana gide- do ebediyen azap ve L Gleçe bir çile olneaktı. “inin ga Übe mutlaka ina - hakikar y ttYeli ve kendisi | * Vi vi &) den sevdiğim, uğruna ı.m:”_:"ku— bir sevgili S Allaj bi ni aşkına Halil Necip. M Ve., birden ağlamıya - İMübaklikk di Me Bi a | Mirmmanızı. ilân - ettiğimiz ğ 19 aratarida #kdır- Sılıhi ve ucuz yemek İstanbul Belediye Koope- ratifinin toplantısında ki, müessese, bu #on seneyi muvaffakıyetle ge- çirmiş ve hattâ, bir miktar kâr temin etmiştir Kooperati- Fin bir lokantası, bir mağaza- # Var. Verilen haberlere göre, ye- niden bir de terzihane açıla» cak ve burada ortaklara ucuz eibiseler yaptırılacaktır. Evvelki seneler, kooperatif için pek parlak geçmemişti. Kimtbilir, idare edilemedi mi, nedir?.. Demek oluyor ki, üzerinde durulur, çalışılırsa, pek ülâ müsbet netice almak müm- kündür. Biz, Belediye Koope- ratifinin, — bihassa lokanta kısmının çok daha genişleti- lebileceği kanaatindeyiz. Lez. zetli, yani iyi malzeme ile ha- zırlanmış bir yemeği yemek İstanbulda oldukça pahalıdır. Belediye Kooperatifinde fi- yatlar çok ucuzdur. Bu lokantanın, İstanbulun di. ğer bir veya iki semtinde açı lacak şabeleri, bize öyle gelir ki, pek âlâ iş yapabilir. Bizce, böyle bir teşebbüsün gayesi kârdan ziyade, vatandaşlara sıhki, Fakat ucuz yemek ye- dirmek olunca, pek âlâ mu- vaffakıyet hasıl olacaktır. BÜRHAN CEVAT Hukuk fakültesi ders notları heyeti Üniversite Hukuk Fakültesinde; | kitapsız derslere not temini için mezkü FPfakülte — Dekanı B. Ali Fuad Başgilin relsliğinde talebe- lerden mürekkep kurulan heyet çalışmaktadır. Bu kerre imtihan- ların ay sonunda başlaması ihti . malini gözönünde tutan Rektör - | Tük; çıkarılmakta olan notların a- yın 20 sine kadar tamamlanma - sını ve bunun için de profesörle . zin henüz vermedikleri potlarını sür'atle heyete vermelerini bildir miştir. Diğer taraftan talebe not heyeti Dekanlıkça takviye olunmuştur. VEREM AŞ ni Verem, bir haştada Araz ve a- dâlmi hösardilmiye başlandığı za- man, ilk yapdacak iş, hastalığın zeyrini durdürmakr, Bunün için Beden talimleriyle — vücudü kuv. gçalışmak, Çıdayı vücudün o ikle Üllet edememesi — için huva değiştirmek Mzumdır. Bir veremil mutlaka kendisini doktora göstermiye mecbur olduğu ve ona güre de tedavisine ihtinam edileceği için, bu sütunlarda — Tüç tertibatbadan bahsedilemez. Kere hastalığın — Mevcudiyeti müdayi doktar - tarafından aileye bildirilerek Kati suretle tahakkuk edince, derhal gajiyen kaidelerine dikkat ederek, hastalığlım terakki- sine mâni olmuya — çalışmalıdır. Hastanın — çataşırları, müstamel eğyası ayı ayıı yakanmalı ve her detasında kaynatılmalıdır. Yaşlı başlı, ak saçlı, sevimli yüz- | lü, başı örtülü bir hatuncağazdı. Oturduğu yerde, kendi - kendine dudakları kımıldıyordu"Ya kendi | ekndine söyleniyor, yahut da bir dua mirildanıyordu. | Onun oturduğu kanepeye, yanına . oturdum; bir sigara yaktım.. Kendi kendime, hayallere dalmıştım. Bir: — Desturla kendime geldim. Ya- nımdaki hatun bir elile ağzındaki sigarayı tutmuş, bir elini benim sigaraya uzatmış: — Destur-diyor, sigarasını yak. için müsaade istiyordu. Buyurunuz efendim, dedim. Cebimden kibrit çıkarıp çaktım.. Hatnun sigarasını yaktım. — Evallah evlâdım, dedi. Kibrit | çakanların çok olsun!.. «El öpenlerin çok olsun» derler, işittim amma ekibrit çakanların | Çök olsun» duvasını ilk defa duyü. yorum. Her;neyse, hayır dua de- Bilse bile, beddua da değil. İhtiyar hatun, o kadar “sevimli bir kadıncağız ki... Konuşması da- | gayet tatlı... LAf açıp konuşmak- tan kendimi alamıyorum: | — — Galiba deavanız var.. Sıra bek- Tiyorsunuz? diyorum. — Evet! diyor. «Sabrın sonu selâmettir. derler amma, bazı da sabrın sonu felâket oluyor. «Sabır ile taze koruk helva, dut yaprağı atlas olurmuş.» Bizim koruk sir - ke bile olmadı. «Sabreden derviş, muradına ermiş» her derviş sabır- Ja bizim gibi muradına erseydi, yâhey! Pek geveze bir kadına benziyor amma, ziyansız, tatlı geveze... Şu kadar söz söyledi, henüz, işine, da- vasına ait tek harf söylemiş de - ğil. Maamafih, hakimane konu - Şuyor. Meselâ, «sabrın sonu selâ- mettirs darbı meselini « so- nu felâkettir. “diye tadil ve tas. hih ediyor. Bakalım, sonunda ne söyliyecek? Söze devam ediyor: — Evvlâdım.. Benim bu halime bakma.. Ben bir kişizadeyim.. Ba- bamın Şehzadebaşında —« &, yirmi halayığı vardı. En sonun- / da kira evlerine muhtaç oldum. Hem ne nasıl? Üst katla başka bir | kiracı, alt katta başka bir kiracı... Alışmamış adama, pek giran ge « liyor. Geliyor amma, ne yapar - sın? «Yabu deveyi güdeceksin.. Ya | bu diyardan gideceksin!» va böyle | kira evlerinde oturmıyacak, ya * | hut da her şeye tahammül ede - | ceksin! Yeni taşındığım evde bir | senedir oturuyorum. Üst katımız. dakiler pek huysuz, pek saygısız şüyler., Gece demezler, gündüz de- mezler.. Patırdı, fonograf, radyo, kavga ediyorlar.. Aman yarabbim! | Yer yerinden öynayıp kıyametler | kopüyor. Ya sönra, bir de inatla- Yına sabah karanlığı bir gürültü. leri, bir taktakları insana bir bu- laşmaları var.. Hani insan sabır taşı olsa çatlar... Bu kadar sabır et- kalağıma! ganki birden bir ses V Budala ağlaman durvun. Göz aşlarını me vakit olsa akıtırsın. ;ı.,.ıı aklını başına devşe ve Çar buk ol!. Dedi. Ve. birden gözlerimi tu, Ben ağlarken Halil N RLŞ Terimde irileşen su taneleri Var-ı| :îı;'ııh-ırınk 'ondan sordum; — | — Söyle bana Halil Necip ne j oldu?, N Bükük boynu ile gözlerimin içi- me baktı baktı, sonra: — Ah Lüfiye. Diyehildi, nelesi tükendi, Paf - mağile karyolasının altımı —"ın- şaret etti. Hemen karyolanın â a baktim. Boş bir şişe vardi. Şi- bu sözler yine sanki deki yaşı durdurt- ecibin de bakakuldım. Şişenin içinde me ol- | duğunu anlıyamadım. — Bunu mu içtin?. Dedim, Başını salladı; — Evet. — Nedir bu?. İlâcmn frenkçe adını söyledi. Fa- » kat; nc olduğunu —anlıyamadırı. | Birden bönleşmiştim. Çocuk gibi soruyordum: — Bu zebir mi?, — Evet — Bunu çıkarmanın imkânı yok mu?, — Yok. — Neden?. — Kanıma kacıştı tabi. Ve. ilâve etti: — Şimdiye kadar ölmem lâzımı: | dı. Anlaçılan miktarı w geldi, bün- yem mukavemet ediyor. - — BSeni kurtarmak için benim yapabileceğim hiçbir şey yok mu? — Yok. — O halde doktorun gelmesi lü- zim, HEbaelakn di Gdi e İ eee eee zün uzun güzlerimin içine baka- rak: | —— Beni mullaka kurtarmak mı | Btiyorsun Lutfiyı Dedi. Hiç tereddüt etmeden ve sözümün bir senet olacağını dü - şünmeden: — Bvet, | Dodim, Bu cevabım ona öyle biz | , ferahlık, öyle bir sevinç verdi ki, moraran yüzündeki hatlar bu se- vincin en ince ve hassas mana --| | sını Bile laşırıyordu. | — © halde çabuk Söyle 'Ne ya- | pabilirim?. Diye sordum. Ölümle hayat rasında çırpına çırpıma, avuçlar m açtir 4 — Hiçbir şey bilmiyorum. Ve., kekeliye kekeliye Nâve et. d — Allahın İstediği olur!. Bilmiyorum niçin ilkönce ona acır ve acıdığım için kurtulmasını isterken birden bana bir hiddet ve şiddet geldi. Neydi buna sebep?. Onu « halinde üdeta azatlar gibi: — Budalalığın âkıbeti de — hep $ ÜM Yeae eaT yi FT lRar ee ÜĞ e | | MAHKEMELERDE: | Sabreden Derviş, Muradına Ermiş! “Sabrın sonu selâmettir! derler amma, bazı da felâket oluyor...,, Yazan: HÜSEYİN BEHÇET-İZ— Konağı, Kozyatağında köşkü, Boğazda yalı-( 4, dans, hora, şarkı, gazel, hep on- | larda... Üstelik de karı koca bir Mesi bu hafta açılıyor ——— aa | değildir. meyip de'ilk seferlerinde ya ev- den çıksam, yahut da bana bulaş. tıkları zaman ben de bulaşıp iş çıkarsam da o zaman mahkemeye düşesk, bü haller başıma gelmezdi. — Atfedersiniz amma, daha, ba- | şınıza neler geldiğini öğreneme - | dim. Ne oldu? Yukarıki kiracılar bir şey mi yaptılar? diyorum. Hatun, ters ters yüzüme bakı- yor.. 5| — Oğlum, diyor, Lâfa damdan düşer gibi başlanmaz. Hele enini, | sonunu dinle de, ne yaptıklarını sonra anlatayım. İşte şimdi ora. sına geldik. Geçen gün, biraz Hün- kâr Meyrinininkilere gideyim de- dim. Onlar da kişizade kadınlardır. Oturup dertleştik, hallaştık... Dö- | nüp geldim.. Odama girdim. A - man Allahım, ne göreyim! Odanın ortası adeta göl olmuş.. Kâğıttan kayık yap yüzdür.. Yatağım yor. ganım sırılsıklam., Sandığın ağzı açık kalmış. Güve yemesin diye Öte beriyi naftalinledimdi.. O câ- | nım Nâfe kürküm, topla perdelik Halep kumaşları, lâhurâki şallar, sadakor meşlahlıklarım, devetüyü battaniyem, tentenelerim, hepsi Joğursuk olmuş.. Hepti slanmış.. Bu kadarına insan dayanır mi ar- tık? Başımın örtüsünü çıkarma - dan doğru polise.. — No yapmışlar? Nasıl islatmış. lar? — Natıl ıslatacaklar? Kendi o - dalarındaki kilimi kaldırmışlar, 'Tahta yıkayoruz diye, kova kova sulurı döşemeye boca etmişler. Her | taraftan, bütün o sular benim o- | daya akmış... Ne kansoldan, ne ay- nadan hayır var, Hepsi berbat!., — Yami, şimdi siz davacısınız? — Ay! Bir de hâlâ mı davacı ola mıyacağım? Elbette davacıyım!.. — Haydi bakalım, büyük hanım! Hatuncağız: — Ya evlidım.. İşte böyle şim- diki adamlar.. Hep hasetlerinden, fesatlıklarından yapıyorlar bunla. dedi, Ti — Medet ya hazreti pir! diyip linin ayasını #ki diz kapağına | — Aaaay! Vay vay vay vay vıy!: Diye doğrulup ayağa kalktı. İki | tarafına yalpa yaparak mahkeme solnuna girdi. niversite postaha- Üniversite merkez binasına gi- rilen kapının yanındaki köşkler den birinin «Üniversite posta mer. kezi> haline konulması için yapı- lan faaliyet bitmiştir. —« «Üniversite posta merkezi» bu hafta içinde faaliyete geçecektir. kendini zehirliyecek?. Dedim. Sözlerime ekledim: — Sana dessin dediğim vakit « ler bana inanıcazdın, Şu y bir deliden başkası yapar mı?, Can havlil»: — İstediğini yaptım, Ded[i]. zoru xoruna devam etti: — Ümitlerimi o kadar kırnış, mi 6 kadar inkisara sevketmiş - tin ki, ölümü sonsiz yaşamıya ter cih etmiştim. — Benli olsan da, bensiz olsan da herhalde yaptığın şey aklı tam bir adamın yaptığı ve yapacağı iş — Sana bunu açıkça söyl di çıkça söylemiş- — Bana söylemekten ne çıkar? — İnanmadın sözlerime.. — Öyle de olsa bir aşk uğruna insan canıma kıyar mı?. Hem, kaç defa sana aşkın bir hastalıktan başka hiçbir şey elmadığını söy- lememiş miydim?, Tedavisi ilaa herşey için inanım kendisini ih: etmesi kadar budalalık olmaz. He- le senin yaptığın düpedür cinnet! * —SUN JELGRAF — 5. NON GŞ ——— —. .—...n Başmuharrirler Ne Diyorlar? ş İKDAM| Profesör Hüseyin Şükrü Baban «Ye- | ni Armağan> isimli bugünkü Başyazı- saında japon Hariciye Nazırı M. Matsve- ka'nın Mihver devletleri merkezini zi yüreti esnasında bir. hediye vermek hususunda İngiliz diplomasi ve danan- masınin çok himmet - sarfettiğini ve muvaffak ta olduğunu söylüyerek Yu- goslavyadaki hükümet darbesiyle İtal- yan n Akdenizdeki mağ- dTübiyetin; «İki Armağanı diye tavaif elmekte vez «Matsucoka'nın Berlin ve Roma ika- metleri ve müzakereleri esmnasına raste | gelen ve sırf bir tesadüf mahsulü olma- Si pek te memdl olmiyan bu iki hâdise japon Nazarı üzerinde güphesiz — tesir bırakacaktır.> demektedir. CUMHURİYET B. Yunus Nadi «Balkanlar isimli bügünkü Başmakalesinde — ateşi Balkanlara İngiterenin deği; Mihver | devletlerinin getirdiğini söyliyerek: — | «$lmdi ne olacak?, Vaziyet cidden karışıt olmakla be- raber hatada israrin vahaemtleri açık- ça görülmekten h&li değildir. Bu bir tâbiye hatasıdır ki Üzerinde 1srar olun- makla yeni batalar doğurmaktan kure Tulamaz. Almayaya göre Yunanistana hücuma hazırlarmakla kalmıyarak e- vinde rahât oturan Yugoslavyayı da tahrik etti. "i Tübiye hatasından kurtulmak için Yunanistana hücum plânını terketmek- 'ten başka çare yoktur. Bu takdirde Yugoslar İnkılâbını dabil! bir Yuges- lav işi sayarak hattâ hürmetle karyıs | lamak zarurf tkinci bir karar olur. Ha- | taları tasfiye etmek Jâzım gelen bu a- kıl ve mantık yolundan - yürünülünce ise İtalyanın Arnavutluğu bırakıp gite | mesi önünden kaçınılamıyacak bir ne- tice kal'iyetiyle karşımıza dikilir. Bunlar yapılamaymea — Mihver deve detleri kendi elleriyle — hazırladıkları Balkanlar cephesinin Büyük Britanya adasının istilâsı kadar çetin safhalarile karşılaşmayı ve onun küçük ve büyük bütün sürprizlerine tahammül etme- yi şimdiden göze almış olacaklardır. Bülkanlilar hesap ve kitaplarını bite tabi hatade israrla — tecelli edecek bu ikinci ihtimale göre tutuyorlar.» de- mektedir. TAN B. Zekeriya BSerlel «Almanyanın Yugoslavyaya karşı aldığı — vaziyet> isimli bugünkü Başyazısında Alman- yanın şimdi Yugotlavyaya kargı takip ettiği taktik'in Çekoslovakyayı işgalden evvel kullandığı siyasetl - hatırlattığını söylemekle ve ezcümle; «Berlin, Şikâyetlerini münhasıran Sırplara tevcih etmektedir. Bu entrika ile Hırvatları Sırplarıdan ayırarak Yu- gozlavyayı parçalamak — maksadımı ta- etmektedir. — Fakat şimdiye ka. Gar, Hırvatların bu tahrike kapıldık- larını gösleren bir emare yoktur. Ce- meral Simoviç bütün milletin İtimadı.. 'na mazhar bir mili birlik hükümeti kurmuştur. Bütün Yugoslav milleti ye- ni kabinenin —milli siyaşeti etrafında birleşmiş - bulunmaktadır. Onun - için Almanya, beklemediği ve ummadığı bir gekil karşısında bulunmakta ve Birndilik vakit Kkazanmıya çalışmak- tedır> demektedir. YENİ SABAH B. Hüseyin Cahit Yalçın <Balkanla- Tn sulhunu temin İçin> isimli bugün- kü Başmakalesinde Balkanlarda nerede müthiş bir harbin patlıyacak bir takip vek kolay hazmedemiyeceğini, harp- ten içtinap çarelerini süylemekle ve bu harpten içtinap çarelerini arıyarak: «Buna meydan vermemek için ted. ündeyiz. Bu çareyi, sırf hür bir Türk vatandaşı sıfatiyle, şahst olarak, hiç bir taraftan bir ilham ve işaret almak- #ızıa, göyle düşünüyoruz: 1 — İtalya, Arnavutluğu kendiliğin- den tahliye ederek Balkanlardan çe kilir ve müstakli biz Arnavutluk tekrar tocmüs eder. 1 — Türkiye, Yunanislan, Yuşoslar. ya ve Arnavutluk büyük devletlerden Mâç birinin nüfuz ve tesiri altında kal. mayâcak — şüretle bir Balkan — ittihadı vücude getirirler, 3 — Bulgaristan isterse Üçler Misa- Bulgaristanı tahliye ederek Romanyaya çekilir. 4 — Yeni Balkan birliği Balkanlara vulun gelebilecek her tecavüae karşı ÇAGÜNÜN | HELKiDe Soğuk algınlığına çare nedir ? İ-İll’-hb. âfiyet, biraz so< almışım, üşütmüşüm; tax mevsimde, insan kendine da- ima mukayyet olmalıdır. Ha valar mındı, diye, boş bulunu. ruz. Hemencecik, üşüyüveri. riz. Asıl söylemek — istediğim şey başka.. Gelelim saded! Dün akşam vapurda yordum. Benim gibi ihtiyat- #1z bir vatandaş, yanındaki arkadaşına şöyle anlatıyor: — Belli olur mu, birder?. İştanbul havası, bu... Sabah. leyin günlük, güneşlikte ev- den çıkarsın.. Öğleyin sıkı bir poyraz başlar. Akşama lodo- #a çevirir.. Bu sıcak havaları görüyorsun, ya, aldanayım, deme, sakın! Hiç belli olmaz. Kar yağabilir. Nisanda kar yağdığını çok hatırlarım. Ü- zerinize âfiyet, fena halde ü- şütmüşüm.. Gece sabahlara kadar takır takır öksürüyo- Tum. Şişe çektirdim, tentürdi- yot sürdürdüm, terledim, as- pirin aldım, baya ın, de- medi.. Fena Üüşütmüş olaca» ğım.. Arkadaşı, alâka ile dinler görünüyordu. Bir aralık, an- Tatan zat, sözüne fasıla verir gibi oldu. Muhatabı, hemen bundan bilistifade, mevz değiştirmiye teşebbüs etti — Şu İtalyanların haline ne dersin?. — Ya, sorma.. Perişan olu- yorlar.. Hemen eski —mevzuuna döndü: — Gripin için iyi, diyorlar- dı, o da nafile.. Hiç bir fayda l Arkadaşını mutlaka ayni mevzuua çekmek istediği bel- li idi. Öteki dayanamadı, şöy- le bir mütalâa ileri sür. — Bir doktora görün!. — Vizita parasına yazık!, — Neden?. — Benim yaptıklarımı tek. Tar tavsiye edecek, bir iki de ilâç yazacak.. Beyhude yere, bir kaç lirada eczaneye vere- iz?. — Öyle ise, ne diye, çeneni yoruyor, boşu boşuna lâf din- letiyorsun, be birader?. — © da, doğru, ya.. 'R.SABİT | rir eee yti HALKEVLERİNDE Eminönü Halkevinde Kon- ferans ve Temsiller Eminönü 1 — 4/4/1841 Cuma günü saat (18.30) da Türkiye San”at Mektebi Mezunları Cemiyetinin zeri koaferanslarından #ekizincisi Muallim Muzaffer Yasza ta- Tafından verilecektir. Mevzui (Tek. mik resimde ölçü) dür. 2— #/4/1941 Cuma günü sant (20.30) a Evimiz âzalarından Örhan Kutbay tarafndan (Milli Birlik) — mevzuunda bir konferans verilecek ve Temsil Şu- bemiz (Himmstin oğlu) piyerini teni- Bil edecektir. 3 — 5/4/18961 Cumartesi günü soat (20.30) da Mardin Meb'usu Mubharrir Muhittin Birgen tarafından (MILI Bire lik) mevzunbda bir konferaza verile- cek ve Temsil Şubemiz (Himmetin oğe V) piyesini temsil edecektir. Cuma ve | ü geceki toplantiların memas ralı giriş kart'arının Büromuzdun ahın- inası Tlca olunur. kavemet göstermeyi iaahhüt eder. Bu surtle, ne Almanlar, Balkanlar yeliyle İngillereyi tehdit edebilirler, me - İn- gillere Balkanlardan istilade ederek Almanya için bir tehilke vücüde geti- rebilir. damektadir. Deniz itfaiyesi takviye ediliyor İtfaiye Müdürlüğü, deniz itfa - Fopimizin DERL, Sinemalarda satı- cılar ve ufak çocuklar Kasımpaşadan bir okuyucumuz yazıyor «Balediye — Zabıtası Talimatna- mesine göre, sinemalara ulak yaş- 'ta çocukların alınması yazaktır. A- hiren yine sinemalardaki satıcılar iyesini takviyeye karar vermiştir. İstinye itfakyesi için yeni bir motör yaptırılmaktadır. Bu suretle İs . tinyede her zaman fki itfafye mo- törü hazır bulunacaktır. Bu sene içinde Adalar ve Haliç için de birer itfaiye — motörü inşa edilecektir, da kaldırılmıştı. Halbuki bü emir bazı sinemalarda, ve bilhaşsa bizlm seraite tatbik edilmemekte, yine Satıcilar müşterileri itip kak. yine çocuk vaveylâları du- tadır. Bu da bu gihi sine- kontrolün gevşediğine de- Lület elmez mi?.>