31 Mart 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

31 Mart 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Y1 fsesS0N TELGRAF —'831 MART 19di | |: , b E ! |Son Telgraf'ın l_ .._ayclerı e— A —a — A | Karyola Başında —-————A—Yızan. Solâmi İzzet kontu ile karısı konuşu" gece size hayli kur yap- srat ben gülünç oldum... — Fawmı kavga mı istiyor? z Bay Bürelin söylüyorum. Eğer üstünüzde bir Jükkiniz değişli, mese- le bundan ibaret. Metresiniz oldu. ğunu haber aldığım zaman bana kur yapıyorlar mı, yapmıyorlar mı? diye meşgul olmuyordunuz. Tamamile ayrı olmak şartile bera- » ber yaşamağa karar verdik ve bu hucusta anlaştık. Aramzıdaki ye- güne rabıta çocuğumuzdu. Siz sa- de görü dan sonra avrı Kıskanç bir £ z. Ne oldu size? skannuyorum ,dile gelme- nsünüz, macera « YOTSUNUZ... eeradan tahsedecek. zin arasında bir muka- n söylediklerinize aleğa etti —H 1 Münasebetinizi iti- Taf öttiniz, bana söylediniz, bu be- nim d şeyi yapmama izin Ben yapmadım.? / üsnade edin.. — Bırakın da sözümü tamamla. Yayım. Ben yapmadım. Kimsenin Sizden cok daha | de görmedim. . Bu değişme âley- * Kabahat a — Hayır, hayır, kıskanmıyo - ülünç o.mık mem. rum., Tarını çekerim. aşık mısınız ? Kon? kalkar. Masanın etrafında nda dü ir, Karısı gözlerinin içene yaşıyoruz. son zamanlarda pay dın gör — Anrlamadım. — İnsan oruçlu olunca aç elur aç Olunca tok iken vemek isteme, karar vi İ nüşe ehemmiyet veriyor - | a tavrı takınıyor * | — Bu gece mi? m. Biz biribirimize Je yabancıyız, öyle değil Ordu mevi adı Hazarda mevcudü 150 bini aş - | muyan Yugoslav ordüsü - seferde | 25 miüyona yükselir. Bu 25 m m| Yön imsamın hepsi hazarda talim ka yere ancaje olacaktım. Tercih et diyorsunuz, Ayni şartlarla sizi tercih ederim. — Birşey anlamadım, — Anlatayım. Düşüp Kalkh(ımz kadınlar kadar güzel — Bin kere güzelsiniz. — Üç ayda en güzeli — size kaç »araya mal oldu; kaç nara sarfet. | timiz? ileyim ben? - Bılu iz. Vasati bir hesapla ayda beş bin frank sarlettiniz ya? Aşağı yukarı doğru mu? imdi beş bin frank ve- için, bu geceden itiba- — Siz çıldırdınız mı? — Öyleyse Allah rahatlık ver « SİR! Kontes çıkar, yatak odasına gi- der. Yatak açılmıştır, havada ha. fif lâvanta kokusu dalgalarır. Ka- pıda kont görünür. — Burası ne güzel kokuyor! — Sahi mi? Lâvantamı değiştir- medim de; eskidenberi sürdüğüm | de 1 Yugoslav ordusu € tümer. lâvanta.. — Ya; ne tuhaf!., Çok güzel ko- kuyor. — Allah rahatlık versin. Kont girer, bir koltuğa oturur. Kontes — Siz bilirsiniz. Yavaş yavaş soyunmağa başlar. Korsajını, çoraplarını çıkarır, Kont kalkar, yanına sokulur. Kontes — Yaklaşmayın kavga ederiz. Kont karısına sarılır, konles tu- valet masasının üstünde duran diş suyunu alıp kocasının yüzüne dö. geriler, zlik bul | . Fakat şartını söy- | Ne parip bir şart koştunuz! p değil, Hem düşün, a gidecek yerde arısına bakar, cüzdanını çıkarıp atar: kahbe, altı bin veriyorum.. Üç ayda altı'bin, vuks:ı seni ge- ne mahut ka Eğer bende © zaman da Ha ıouığa ıteşu binlerce genç Şehrimizdeki mekteplerdeki ha- i bariz şekilde dir. Bu suretle mek - olacağı mu mektep m her gün r müracaatl: Kamplarına sevk edileceklerdir. Son Telgrafın Tarihi Tefrikası: 23 TUNA BOYUNDA —— TÜRK ORDULARI Rum d imparatoru kaçtı zannettiler. Fil- Lakika, o gece Orhanın böyle bir kuvvetle bücüm çtmesi, sabaha kadı ,den güneş yörebile- gek bir kişi bırakmamas di Yal çıplak ka, tular, Bir s&r kapılarına koştulı çiğnıy telef oldular Bir kmk gı da birbirlerinin omuzlarına bi- Kkabil- merek mazgallardan &tlıyorlar - 'Ş Bizansın Anadoludan eli kesilmişti orlardı. Yerlere dü- oluyaorlardı, ıdukları yerde korku- larındaf nefesleri totularak ö - lenler bile oldu. Güneş bu sırada ufuklarda yük- Rumların umulmaz : Türke gösteriyordu. ürk hemen koştular. r. Çadırlar bom- boştu, İmparatorun kırmızı pa « lanlı atlarile çadırlarını gördüler. İçlerinden iki yüz kişi bunları yük- lenip döndüler, | bakımından da kuvvetli bir ordu. | (Rekovlea) daki ve terbiye, manevra uu'rmnx hat- Bileri yenileştirilip peLleşurılmq askerlerdir. Hazar ordusu mevcudü şöyledir: 58 piyade alayı, yani 110 tabur, ikisi motosiklet taburu. 40 süvari bölüğü, 150 hafif batarya (900 top). ağır batarya (200 top). 20 hava dafi bataryası. 46 istihkâm - muhabere , meudifer bölüğü, 2 tank taburu (130 tank). 2 gaz temizleme taburu. 10 tayyare alayı; her biri 34 grup ve ber grup 3-4 bölük $ hava dafi alayı (18 batarya). Hazarda topyekün bu halde o » lan Yugoslav ordusunun sefer ku- ruluşu epeyce kuvvetli ve büyük- tür, Sefer kuruluşunda 5 ordu var- dır ve meveni 2,5 milyondur, Her orduda (3 piyade tümeni - 1 mu hafız piyade tümeni -- 2 süvari tümeni -- 1 ordu topçu alayı ve merbut kıt'aları) vardır. Şu bal- - den mürekkeptir. Ve tekmil sefer ordusu 90 tümenden müteşekkil- dir. Bır piyade tümeal: 3414 piyade alayı — 2 sahra topçü ı -& merbut kit'alar ve geri birlik- ler. Bir muhafx piyade (ümeni: 1 pi yade alayı -- 1 süvari tuğayı 4- 1 sahra topçu alayı - merbut kıt'a- lar ve geri birlikler, Bir süvari tümeni 2 süvari tuğ: yı (her biri 2 alay) 4- 1 motasik Tet ve zırhlı tal H A atlı kit'a ** merbut kıt'a ve geri birlikler, 2-H göslav ordusu harp senayli dur, (Kraguevae) da hafif maki - | k ve 10,5 santimetre ça- pma kadar top yapan silâh fabri- kaları vardır. (Sarajevo) da el bombası ve ber topçu mermileri — yapılmaktadır. (Drvar) daki barut fabrikası ve | tayyare motör fabrikası hükümet tarafından İş- leti ektedir. Yuğgoslav ordüsü, tüfeği, topu, ve cephanesi için harice pek az muhtaçtır. 2 « Talim, terbiye ve Mmancviyat: Yugoslavyada seyahat edenler, derhal asker bir milletin arasın - da bulunduğunu bissederler. Yu goslav polis ve jandarmaları Ro- manyada olduğu gibi süslü üni - formalar değil, sade ve şatafatsız elbise giymişlerdir. Afalarında | (renk) ten başka fark yaktur. Yugoslav, herşeyden evvel as- kerdir, Askerlik asırlardanberi e- nun tâ iliklerine işlemiştir. As - kerce olmıyan hiçbir şeyi kendi sine, ocağına ve milletine yakış- | tıramaz. Bu Yugoslav ruhunun en kuvvetli tarafıdır. Yugoslav ordusu, zengin harp e malik bir ordudur. Talim bütün kuvvetini, sun'i ve mihaniki disiplinden değil, ma- zinin kıymetli mirası olan an'ane- den alır. Yugoslav iarihi, bu an - anenin yaşıyan âhidesidir. Bu ve- fılar. Kendilerini kayıklara at - | muya vakit bulamıyanlara yağ - Mmür gibi ok yağdırmıya başladı- lar. İmparator bu felâketi duyar | duymaz artık hiç bir tedbir kul - lanamadı, o da bir gemiye atladı, | Bizansa doğru dönüp € Müverrih Grigoras muharebe - | nin Tavşancılda olduğunu yazdığı | halde Kanta Kuzinos sarahaten Pelekanön (Maltepe) de cereyan | ettiğini ve Imparatorun mağlüp n olduktan sanra çekildi- yor, e b ıuncuu..ın bir asmenı cila, kasmını Libisa (Gebze) ye, bir kumun bir kısmını da Niketyatos (Eskibisar) a gön- dermiş fakat, netice yine Rumla- şanlığına müncer olmüş. emnündu. Maltepe za- ferile Bizansın Anadoludan kâ - milen elini kesmişlerdi. İmpara - | dan muharebe vermek ve başar - ASKERİ TETKİKLER Fa ; YRYRİRİSUTLSİ Yugoslav or- dusu seferde ne kadar mev- cuda yükselir, teşkilâtı ne- dir, ne vazife- ler görebilir? Yugoslavyanın aske- ri menba ve vasıta- larına toplu bir bakış Yazan: Emekli Kurmay Subay beple Yugoslav ordusu yalnız va- goslavyalı ferdin hayatında büyük yer tutar. Keyliyet ve kemiyet bakımla - rından da Yugoslav ordusu, Bal - kanların en kuvvetli orduların - | birisidir. Hele Yuğgoslav ta) çusu ve tayyore kuvvetleri mü - kemmelir. Zaferi dalma gövdesi değil, kalbi büyük olan ordular kazanır. Maneviyat bakımından da Yugoslav ordusu çok kuvvetlidir. | Yugoslav sağlamdır, dayanıklıdır, ataktır, sabırlıdır ve kahramandir. Harbin ve mubarebenin umulmaz mahrumiyetlerine dayanmasını bi- lir Hele süngü muharehesinde Bal. kanlılara mahsus olan cesarete ve soğukkanlılığa sabiptir, 4 « Sevk ve idare: Yugoslav sevk ve idaresi, hare - ket harbinin bütün inceliklerine vâkıftır. Bunu, büyük harpteki verdiği muharebelerle isbat et - miştir, Geri çekilirken, sarsılıma - mak, tâbiye sahasında istekle çe- kilirken sevkulceyş sahasında ku- şatma taarruzları yapmak güç - | tür. Ve sevk ve idarenin incc gösterir. Osmanlı devrindeki se- ferlerin çoğu böyle başarılmıştır. Eski — devirlerdenberi — Türklere mahsus ve Türklerin icadı olan bu sevk ve idareyi, bazı milletler gi- bi Yugoslav sevk ve İdaresi de bi nimsemiş; bu işe kabiliyetli oldu- ğgunu göstermiştir. Yugoslav sevk ve idaresi, ma - kine tâbiyesini ihmal etmemiştir. Süngü tâbiyesini onunla beraber | geliştirmiştir. Öyle bir sevk ve idare ki Yugeslav arazisine, ve Yugoslav askerinin maddi ve ma- nevi kabiliyetlerine ve elde mev- cut harp malzemcsine tamamile uygundur. Harp tarihi zengin olan bir or- dunun sevke ve idaresi kuvvetli ve tecrübesi bol olur. Tecrübesi bol millet, seferde olduğu kadar hazarda da iyi kumandanlar ye - tiştirir. Büyük harpte Sırp ordu- sunda vazife görmüş kumandan- ların ekserisi hâlâ bugün Yugos- lav ordusunun başındadır; bu mü- him bir noktadır. 5 - Mutalea Epeyce zaman evvel yazdığım bir makalede Balkanlılardan bah- sederken Yugoslavlar hakkmmda (eğer Yugoslavları tanımakta al- danmadımsa, onlar Bulgarlar gibi ordubozanlık etmiyeceklerdir; mu- hakkak döğüşeceklerdir) demiş « tim, İltiharla söylüyorum; medeni dünyanın hak ve adalete dayanan aydın istikbali için bu Yugaslav mucizesile yüreğim rahat eti refle ölmesini bilen milletk şamağa ve sayılmağa daima hak kazanırlar. Yugoslav ordusu bir Alman ta- arruzuna uğrarsa, iç hatlarda mey. dan muharebesi vermeğe mecbur kalacaktır. Son zamanlarda, bu gibi askeri ihtimalleri düşünerek memleket içinde 3000 kilemetre yeni demiryolu döşenmiş ve yeni istikametlerde güzel şoseler açıl- mıştır. Benim kanastime göre, Yugoslavyanın Tuna ile Adri; tik arasında kalan şimal ve şimali şarki hudulları Alman istilâsı ba- kımından daha tehlikelidir. Şark hududu, yani Bulgaristan hudu- du dağlı taarruzunun inkişafı halinde Yu- goslav ordusunun cenuba çekil- | mesi tehlikeye düşerse de Bul - | geristandaki — Almas ordusunun geri muvasalası zayıllır. Herhal. de Yugoslavya bir Alman istilâsı halinde hem şimalden ve hem de şarktan taarruza uğrıyacaktır. En tehlikeli vaziyet, Yunanistanla ir- tibat ve muvasalasımın - kesilmiş olmasıdır. Yugoslav ordusu buna elbelte meydan vermiyecektir. Seler ordusunu 5 ordudan yar 39 tümenden ibaret göstermi; Bu miktar neşrinde mahzur gö rülmiyen resmi rakamıdır. Azim- kür Yugoslavların 40 tümen de çıkarınaları mümkündür, Ceauba sarkmak istiyen Alman ordusu bu | 40 tümeni sağ yanında gördükçe, | yerinden kolay kolay kıpırdı: maz, far. Yollar azdır; Alıman | Bekri Muste Yazan: GSMAN CEMAL KA e Yefrika | a z GELİ | e: 16 Babam muşmula yerken çe deği boğazında kalarak ölu Üçü birden birer kadeh — daha çektiler, Mustafa önündeki ta - baktan bir muşmula alıp kadının ağzına uzaltı: — Hay eline sağlık anacığım, pek nefis birşey olduğu müba - reğin duruşundan belli, hele şun- cağızı benim elimle önce sen at ağıına bakayım!, — Aman evlâdı ma dokunur, — Birşey olmaz, sen at ağzınal. — Aman yavrum, muşmula be- nüm bağırsaklarımı bozar!. Çünkü bende.. — Hele sen at bir tanecik ağ - zına!, Kadın çaresiz muşmulayı alıp bir parça dişler, kalanını sofranın kenarına bırakır, — Dursun kalanını da sonra ye- , muşmula ba- | rim., Sen de at bakayım bir tane ağzına yavrum!. — Niçin? — Rahmetli anacığım ölürken bana, sakın ben öldükten sonra ağrına muşmula koyma evlâdım! Yoksa yarım ahrette beş parma - iam yakandadır!. diye vasiyette bulunmuştu da onun için!. — Buna sebep ue? Çünkü babam muşmula yer- ken çekirdeği boğazında kalarak ölümüne sebep olmuştu da ondan! Bu söz karşısında kadın dona - kaldı ve Muslafanın, manalı ba- kışları arasında içinden eyvah! di. m plânlarımız - çakıldı 'da ve alt katta plâ- enler şartık sabır-| inde çırpınıyor, kadın ta- rafından verilecek hücum işare - tini dörlgözle bekliyorlardı. Muş- mulasız olarak içilen son birer kadehten sonra, Mustafa, — üpki hamamlarda tellâk çağırır gibi el- lerini şaklatarak bağırdı: — Hey, kim var orada, yanaş- ma, nübetçi, biriniz gelin buraya? Kudın hayretle: — Kimi çağırıyorsun ayol!. — Sağır mısın, yanaşmalardan, möbetçilerden birini çağırıyorum!. — Burası hamam mı a evlâdım, burada yanaşma, nöbetçi me arar? — Nene lâzım senin, bak şimdi onlar buraya birer, ikişer — nasıl gelirler?. Aman oğlum, sen sapıttır mi ÇENBERLİTAŞ SİNEMASINDA ıBU AKŞAM FEVKALÂDE MÜSAMERE Türk musikisinin 50 senelik emektarı ve kıymetli san'atkarı BİMEN ŞEN GECESİ ——— Ba fevkalâde vo müstesna müsamereye memlekelimizin Cen kıymetli musiki san'aikârlarından müteşekkii mühtleşem bir hey'el iştirak edecek ve kıymetli bestekârm eseclerini ve alalurka masikisinin en nadide parçalarını galacaklardır. Bu vesile ile Sinema Müdüriyeli taralından güyet züzel bir film göslerilecektir. Türk musikisini sevenlere emmali bulunmaz bu firak / kaçırmamalarını tavsiye ederir. DİKKAT; — Verlerinizi şimdideakapalınız. dır. Kottuklar — momaraladır. Biletler Sinema #işesinde salılmakta | ee e A — laması için bü ders kâf5 ler bütün Kocaelinc hâkimdilor. Grigoras diyor «Türkler ikidebirde karaya çı- | kıyorlardı. Güya dest bir mem- | lekette imişler gibi kendilerine | karşı duracak bir ferde tesadüf et- miyorlardı.> Türkler için artık Bizanstan hiç . İznikin ina serbesiçe devam e- ilirlerdi. Zalen maksatları da | | sürette denize döl Türkler gaz yollarına doğru v ehik Bazan — orulardaki Türklerle birlik olurl rine karşı muh, 'Türk idaresi hepsini de mem - nun elmişti. İznik halkı ise balık avlamak. için göle bile çıkamaz olmuşlardı. Nihüyet ahali, gazilere haber yolladılar, Şehrin muzayaka için- de kaldığını anlattılar. Orban Bey İznik önüne geldi. n müzakeresi başladı. İzniklilerin teklifi şu idi: — Bizimle ahdedin, bizi kırma- yın ve gidenimiz gitsin ve dura- Z dursun, Hisarı size teslim edelim, Orhan Bey razı oldu. — Şehrin kapısından çıkıp T kaldı, !ır.ık tekfurunu ge- rtti, İstanbula yolladı. Yenişehir. kapısından Orhan n- e vardı. di Bü. Rumlar da | şeh- | ebeye giderlerdi. | Orkan Bey merak etti: — Bunların erleri kani? Cevap verdiler: Cevap verdiler: — Kırıldı. Kimi cenkten, kimi açlıktan, İçlerinde müstesna güzeller de vardı, Bunlardan isteği olanlar, l âh edildi. Şehrin ev- taksim olundu. İznik, Türkler tarafından fet - hedildikten sopra (H. 731) tekrar y Rumların eline geçti. İki sene ka- ü dar Rumların elinde kaldı. , M 1380) de ada Türkler İznik önü- . Çün- lar « klere, Türklerden de Rum- | Bu sefer Türkler, | 1 yağ- kimler gelecek buraya, mi, cinler mi?, — Şimdi görürsün a fırlayıp oda kapısını AĞ ıt orada? Gelim buraya!, (Bizaz durup * gürleştirerek) gelin burayi yorum, yoksa şimdi palayı ben oraya gelir, hepinizin İf lalığını bir tarafa, kebaplığtti tarala, haşlamalığını — bir ayırırım haaa!, Karşı odalardan kattan ayak sesi Kadın Mustakı rak: ; — Aman evlâtçığım yapısâı mu komşuya karşı rezil, olacağız!, j — Onu vaktile düşüneydib #i lık! (Kapıdan bir adım dışâfi hyarak) gelin diyorum yoksa geliyorum hana!, — Aman yiğitim, arslanımi, zes, oyaklarını öpeyim zi Mustafa bu seler safanın sına alıldı: — Heccey, gelin buraya kahbeler!, Karşı odada korkudan tirtif reşmekte olan iki genç kadilt faya çıktılar: — Aman yiğitim, aman aman civanım, kıyma bizel. — Çabuk geçin bakayım İ odadaki rakı sofrasının başın” Kadınlar büzüle büzüle rakt rasının olduğu oduya geçtilef. Ev sahibi şimdi korkudan gınlıklar geçirirken, Mustafi adımlarla merdivenden & meğe başladı. Alt katta iki belâlı herif, Mustafanın at inmokte olduğunu anlayınca tıllılafı düyülür. in yanıma | men biıçaklarını çekip vaziytt dılar. Fakat, Mustafa, gayet * bir hareketle eline geçirdiği edun baltasını kapımca hayi — Atın o bıçakları elinizdeti sabü rim haaa! Berikiler bıçakları atıp puk sildiler. — Düşün bakayımı önüme İ kın yukarıy, İki belâlımın ikisi de boyunl bürüp Mustafanın önüsıra w venleri çıkıp yine onun İ sofra kurulu elan odaya lar, Şimdi Mustafanın da elinde 'ta ile odaya girdiğini — Eyvab çeyvah! cank yok mu?, Mustafa feryatların — di duyulüp evin basılmaması hemen elindeki baltayı safayâ Jatıp onları teskine çalıştı. | — Susun sesinizi kısın, yan, burada kimseye bir şey Yü cak değilim. — Oturup muhabbet edeceğiz. Beş dakika sonra Mustafa sahibime sordu: — Behey cadalor, behey baz, söyle bakayım, beni hil€ | bu gece buraya düşürmekten sadın neydi? (Arkası Vi ni, mukâddes eşyasını ve DY da kitaplarını almakla iktifa ©ö diler. Bunları tekrar Rumlara İğ hal: olarak sattılar. Oradan yayı ihâta eden denizin bütüf hillerini leştiler, ve bu uvııxnm bÜtÜR hirlerini haraca bağladılar. nüverrihlerinden 33) senesi rasında İznikin sukutunu #f Orhan Bey İzniki imar e'* nişehir kapısında bir ım.ıre' d tırdı. İmaretin şeyhliğini de V balinin müridi ve lu Ahi Hasana verdi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: