24 Şubat 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

24 Şubat 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

lüstesna damlar iödam benim talihimi alt- * Napolyon Bonapart söyle- küyet ettiği ndam da İngiliz 'i Sidney Smittir. Gerek artım, gerek ona karşı çı- falihini altüst edenlerin ad- >k düyülmüş, bunları işit- kalmamıştır. Bonapart böy- stesnalardan biridir. Fakat ada senelerce oradan oraya ik memleketler zaptetmiş 0- “napari emellerine hudut ta- mediği için gözlerini uzak- ikmiştir. upada, garpta hâkim kala- & için daha uzak yerleri ele teyi düşünmüştür: Mısır ve | Man gibi. Fakat orulara ka- | tebilmek için Suriyeden geç- | izim gelmişti. İşte Bonapar- îlm ettiği İngiliz Amirali | Yerler çoktur. A mdini göstermiş, Bona- __,_._'____"*'d. almaları Suriye ile denizden irtiba- | e ziyade meşrubat husurunda kullar tsmiş, kâfi deniz kuvveti ol> | yarız. Ötedenberi Nüpdelilerin d İi Şâ Akdenizin ötesindeki yer- —.MWMM Taptedilemiyeceğini ona göt- | dur, Hatta Nüleliler Ber 4T'E S iir, İngilizlerin müşkül za- | mdzde bir .m_a-: Ka gl 'Tda yetişmiş böyle adamları | Jer. Bu K DS olmamıştır. Yalmız biz, memleketimizde o kadar solyon da İngiltereye karşı a—mwd:üm:“'"*“ İeleye giriştikten ve her | ve n::ıd__ııww eaT diyor Kİ Vati bunu gösleriyor. Bu 'da Avrupada yazı yaram * | Yürüttüğü şayanı dikkat mü- ler vardır. Almanyada, İ: |A halka kaç senedir hep Bavası içinde türkü telki “ken nisbeten a fedakâır » ** ar zamanda elde edile - U Xafere varılnrak dünyanım Macağı — söyleniyordu. Bu | | Ç bakikat- haline getii j halktan yukarı, :'::İ';ldılıı. Halbuki lııı':_ İ tuhat rüyası, ne de çBalka telkin edilecek emel- 2 Yi öt için hakikaten vatan Ü b İŞ görecek müstesna şah- İl n kudret ve kabiliyeti v | mey Grdini göstermektedir. misali her vakit Sidrayı bilmeyiz yecek kadar, andır. 'Taze olursa yeke- tiyle besler, bir taraftan da iştiha açar. Almanyada, İtalyada kaç senedir harp havası için de hı.lluıı telkinler :ı:: hrken İngilterede lü lmemişti. tirmektedir. Onun için *tabif xa - manlarda fevkalâde mahiyette KÜ- Tülecek şahsiyetler güze çarpıyor Sa bu fevkalâde zamanlarda öyle bütyük kabiliyet ve kudretle adam> ların maydana çıkmıyacakları ma- Basına değildir. Sidney Sit Be- maparta Akdenizde ilk müessir dar-| beyi vuran adam olmuştur. Sonra İngillere onu şan ve şerefle mül - kâfatlandırdı. Maddi olarak da senede kendisine hin İngiliz lirası vermek kâfi görülmüş. Denizci Sidney Smit İngiltere için yapa- bileceği en büyük işi gördükten Sonra Ömrünün uzun seneleriti Pariste geçirmiştir. Akdeniz bil- yük harokâta saha olurken Bona- partın talihini altüst eden adamın adı unutulmuyacak. .. Şirayı biliri;f Oerank, mamn çeka SiRE TERÜRĞ, onlm b Süzlü hait u ile kuz, Pakat elmiNiR. V D ileş bulün hi PU Halil Necibin hikâyesi, | Soğukkanlılıkları, talihi- | İtmbereğindeki ters boşanış | Ve siz ; iî Yönirterimi tamamile lapa- | | AU vermiş, içimi rahatlaş- Süuyorum kendimi, Amıma, | Mer? Yine dün yece sabaha | ' Bözüme uyku girmedi. horul horul yanıbaşımda İc kendi kendimi uyumuya ne Zorluyorsam, o kadar buna- Yalmi bir cendere içinde buluyordum. Kaç dela kalk- YMurmak istedim. Fakai, bir Lııı yapamadım. Bilmiye- benden ahret sualleri başlıyacaki Yazan : ETEM İZZE e SNT | lup verme hem ona sinirleniyor, | hllunıııSıühdcıılh-' e VA? Niye .;,»ııdın'.'. oe y ; Feeı Bir yerin ee birer Cevağ a ktense Y imle ni MA . :l.l':):ılphliil daha iyi de öyle yaptım. Ü me vakte ben ne, vakti hislerim İ e kadat e T! TTaksim gazinosu belediye arasında bir ihtilâf çıkmış- mekte, müstecir kabul etmemekte- göst: hane miktarı etrafında gaze- telerde bir havadis ;ı_l;rı. Ha landığı haber verilen ü leki Ey- çocuklarımız için, bir parça da tetenik meh- açmayı düşünsek! BÜRHAN CEVAT 'Taksim gazinosu müsteciri ile tır. Belediye, gazinonun otomatik bir şekilde havalandırılması için yapılan yeni tesisat dolayısile kira Mmukavelesine zam yapmak iste - dir. Bu hususta müzakereler ya - pılmaktadır. Malümdur ki, yediğimiz ye- meklerin kesretle ve sulu ola- Tak harice çıkmasıdır. Bu da hazımsızlık, soğukalma, ba - ğırsak iltihabı, çocuklarda diş ZAMADI,. terli iken soğuk birşey almak, karnı üşütmek, alışılmamış ol- duğu halde yalınayak gezmek ve salre gibi sebeplerden ileri gelir, İshalin başka şekilleri de vi dir ki, doktorlukta — bunlara dizanteri ve em'a nezlesi der- ler, Bunların âdi iahalâen far- kı, kan ve bulgam görülmesi, mak'atte yanıklık ve göbekte sancılar hissedilmesidir. İshal alelekser hazım ciha- zında bir ilthaptan ileri gelir. Bu iltihap bazan hazımsızlık meticesi gibi muvakkat olup, ishal de çabuk geçer İshali onda dokuz hisbetin- de durdurmak lâzındır. Çün ishal devam ederse, vücudün umumi kuvvetine zayıflık ge- lir, Vücudün mocali ve takati kesilir .Yalnız doktarlar bazı is'i9nal ahvalde devamına mü- saade ederler. Bilhassa çocuk- larda ishali iki üç gün içinde kesmelidir. İshal olanların karnlarına fanilâ sarmaları faydalıdır, Eczünelerde ishali kesecek ba- çocuk halâkaten bütün inat ve 1s- | rarlarımı yendi ve benimle puzar- hık Halinde konuşmak fırsatını bul- | Ti ylamdan geliyecdüm. Yot teuha idi. Dalgındım. Arkamdan cılız bir ses geldi: — Hanımefendi,. Hanrmefendi!. Bu tanımadığım bir sesti. Başı- çevirdim. Baklım, O. He: la beraber seforber ettim. Bu uıe;ı:",iıı'ızı yücudümde bissediyor- dum. Tepeden tırnağu damarla- çımda bir kaynaşına, çekilme, ya- yılma, değişme vardı', Dik ve tok bir sesle: — Ne istiyorsumuz?. im, ben ne kadar sert ve D-d.a,ıaııı» e okadar yumu- şek, bakil, güc anlaşılabilir bir | de rahat huzur etmedi, bana da bütün irademi, fakat, soğukanlı- | ne halka ve Tepine tepine ağlıyan çocuğu bir türlü susturmak kabil olmuyordu — Şükür görüştüğümüze hem- görel. Sizi arayanlar nerelerde bu. kurlar? Arastadaki evden çıkmiş sınız. Bir defa geldim.. Komşunuz söyledi.. Neteye taşındığınızı da bilmiyormuş. — Efendi merhum olduktan son- ra, Acıçeşmeye — ablamın yanına gittim. Olmuyor, yetişmiyor hem” gire... O on sekiz buçük lira maaş bağladılar. Kira evkerinde, zor olu- yor, İnsan ölümlük dirimlik üç beş kuruş biriktirdiyse, onları da kira evlerine verip de sonunda ağ- zını bavaya mi açaın? — Ay, efendi merhum mu oldu? — Merhum oldu ya!.. «Ne kendi eyledi rahat, ne halka | verdi huzurs «Yıkıldı gitti çihandan dayansın ehli kubure Tam on iki sene çektim. Kendi ettirmedi. Şimdi bakalım, ahrette kimlerle didişecek? — A kardeşim.. Ölmüş adamdan ne istersin de bu kadar dil uza- tırsın? Ne yaptıysa yaptı, öklü, gitli... Hem de sizin efendi © kar | dar da fena adama benzemerzdi. İç yüzü bilinmez amma.. 1 — Ah hemşire., <İçi beni yakar, | dışı eli yakar» derler, İyi miydi, fe- na mıydı, orasını ben bilirim. Beni şu kadarcık, yumruk kadar çocuk- ken aldı da, genç yaşımda sin paralık aşiftelerle fındık kırmak ondaydı... Yalan dolan ondaydı.. Bang! birin! sayayım?.. Ön iki sö. nede, dertten, illetten başka ne sa- hibi oldum ki?. — Neyse, Allah taksiratını af - fetsin.. İşte bu yalan dünya böy“ ledir. Tevekkeli mi Hüvelhallâ - kulbaki demişler.. Rabbi lemyezel- den başka kim kalacak? — Şöyleydi böyleydi amma, iyi bi da vardı hemşire... O aralık elinden kurtulup uzak. laşan yumuk yumuk, beyaz tüylü hırkalı ve beyaz tüylü başlıklı üç jyaşında kadar görünen çocuğuna — Gültan!.. Gel kızım burayat.. Gel, bak şimdi seni öcü kapacak.. Öcü diye, birkaç adım — İleride koridorun dönemecinde kanepede uyuklayan, şekerleme yapan, saçı sakalına karışmış bir ihtiyarı gös- teriyordu. Fakat çocuk, öyle Öcü- den möcüden korkan çocuklardan değildi.. Hatta, Öcü dediği, uyuk- | layan ihtiyarın önüne — gitti. Bir ı | İ müddet dikkatle -bıhıklınlııın iyice yaklaştı.. Kanepenin kenâ - rından sarkan paltosunun eteğini çekti.. İhtiyar, düğmesine basılmış yaylı bir oyuncak gibi sıçrayarak uyandı. Çocuk, çocukça bir kah- kaha koyuverdi. htiyar da çocuğu görünce tebessüm etti.. — Ellerini açarak, — Gel bakayım bana.. Dedene gel! diye çağırdı. Kadın: — Şimdiki çocuklar çocuk değil şeytan.. Ben çocukken - Hece oda kapısından dışarı bakmağa, odada kapıya vakın oturmağa korkar « detin de beni sardığını hissediyor. yorum, belki de yük- Bile de a. Ö de yürüyordu. Ve., teczdiif sokakta ikimizden başka kimse yoktu. Sıcak ve tenha bir | ekrar yanıma sokuldu: di, hakkımda ge- yel ağır ithamlarımıza haklı ola- rak fırsat veren benim. Ne söyler. | seniz haklısınız. Ne yaparsanız hak- hıamız. Bütün inatlarımızi, hattâ | hakaretlerinizi şimdiden kabul et | | titimi söylemetiyim. Dedi ve.. ilüve etti: | — Sizden yalnız özür dilemek | | için bir saniye rica ediyorum?. Ben yine: | — İmkânı yok. MAHKEMELERDE: “Ne kendi eyledi rahat | çin ona çocukcağız.. diyorum! Boy-| | im sebep oldu. | zannettiğiniz kadar terbiyesiz ve | rdi huzur,, dım. Hele yabancılardan — ödüm patlardı. Bak şu yumurcağa, hiç tanımadığı adam çağırıyor da, so- kuluyar. Dedi. Koşup çocuğu kaplı.. Ku- cağına aldı. — Gel yavrum.. O Öcü, seni yeri, Dedi, İhtiyar, yüzüne karşı söylenen bu sözlerden hiç hoşlanmadı. Asık bir suratla kadını süzdükten sonra tekrar gözlerini kapadı.. Mürakabe- ye vardı. Fakat, bu sefer çocuk avaz per- deyle ağlayıp bağırmağa, kadının kucağında yırtınıp — debelenmeğe başladı. O kadar ki, susturmak ka- bil değildi.. Bütün koridordakiler, oraya bakmağa başladılar. Kadın, tehdit etti, şeker, çikolata vadetti.. Aahi Ne yaptıysa nafile.. Nihayet: — Seni yumurcak seni.. Artık ne. dir bu? Babandan çektiğim yetme- (Devamı 6 ıncı sahifede) NE YEMEK—— F- YAPAYIM? ” Kıymalı tepsi CAĞA böreği Malzeme: Bir kilo — yufka, bir | baş soğan. Üç çorba kaşığı yağ, ya- yım kilo kıyma et, bir demet de- | veotu. Yapılması: Soğanı ayrıca kıyas rak bir çorba kasığı yağla biraz pişirmeli. Kıyma, tuz ve biberini Kkatmalı. Karıştıra karıştıra on da- kika duha pişirmeli. Kıyılmış de- reotunu katmalı. — Yağlanmış bir tepsiye aralarına yağ sürerek yuf. kaların yarısın: döşemeli. Kıymayı | yaymalı ve yufkanın kalanını üs- İ tüne örtmeli. En pstümü yağlamalı, bir kapta #ki bardak su kaynatarak üstüne gezidrmeli, Fırına vererek suyunu Çekip üstü kızarıncaya kadar pi - Şirmeli, Fırın evvelâ pek kızgın, sonra orta olmalıdır. Zeytinyağlı kuru Bezelye pilâkisi Malzeme: 250 gram kuru bezel- ye, ikişer baş havuç ve soğan, bir kereviz. dört beş diş sarmısak, iki kahve fincani zeytin yağ, Yapılışı: Bezelyeleri birkaç saat aslattıktan sonra, soğuk su ile a- teşe oturtmalı, kaynamağa başla- dığı Zamdn, içine bir tulam kar . bonat katmalıdır. Diğer taraftan | zeytinyağ, ile ufak ufak doğranmaş | sebzeleri, halkalanmış soğanı, diş | halinde sarmısağı kapalı bir ten- | cerede yirmi dakika kadar pişi - içine tuz, biber, bir ikl parça kesme şeker atmalı, Bözelyeleri içine katmalı ve bezelyelerin da - gılmaması için dikkatle karıştır - malıdır. Bir bardak — sıcak su katılarak hepsi birden bafif ateşte tekrar kaynamağa başladıktan sonra böş dakika daha pişinmeli ve indir - melidir. nunu pek büktü, sesi tirtir titri- yerdu. Hicabından mı, sıcaktan ma, bunaldığından mr neden bilmem durmadan da ter düküyordu! Ağlar ve yalvarır bir tonla: — Bu imkânı mutlaka bana ve- | riniz hanımelendi. rek devam etti: — Size yalvarıyorum. Bunu ben! den esirgemeyiniz. Sizi bütün mu- kaddesatımla temin elmek iste - | Sözünü kestim: — Mükaddesatınızan filân bah- selmeğe lüzum yok. Sizi dinlemi- ye değil, sesinize bile tahammül Evlenmek istiyenler, iş ve işçi arıyanlar, ikâyetler, ; ler ve müşküller İzdivaç Teklifleri ai Yaşım 28, bay 163 ve kilom 64 kara kaş ve kara gözlü kumral saç ve | Biyıklı orta derecede yakışıklı bir gen- | cim. Bir annemden başka kimsem yok- tur. Doğma büyüme uyum. Yedi odalı iki katlı bir ahşap evim vardır. Askerliğimi bitirmişimdir. Al- kol ve içki gibi şeyler kullanmam. Ku- mar bilmem ve serbest meslek şahibi- iyim, Ayda n lira evimden ve 28 li- Ta da serbesi mesleğimden kazanırım. Kimsesiz dul veya hız yazı 28 ilâ 20, esmer ve süs bümiyon bir hayanla ev- lenmek ve bir stadet yuvası kurmak Tğflariyle gütünü F. $. 8. 101 adresine bildirme- lerini rica ederim, li 35 yaşıcıda, 1,00 boyundu, 65 kile sikletinde, buğday tenli, kara gözlü bir kızım. Hiç evlenmedim. — Tanınımnış bir şileye menmup oltup, pederim ve en- mem hayatta olmadığından, — biraderi- mmin yanında ikamet etmekleyim. Orta tahsilim var. İyi dikiş bilirim. Kazam- | €. orta halli bir evi geçindirecek ma- hiyetle, ticaretle meşgul veya memur, yaşımal mütenasip bir bayla yuva kur- mak İstiyorum. Taliplerimin Son Telgraf Halk sötus | 'mu Ş. T. rumuzüna müracsat etmeleri- | mİ Gilerim, Gelen Mektuplar R. R. 27: İstanbuldan — U.N. 4 İstanbuldan —Bay E. Ercüment Akıa- yaydan — M. 97 iki tane İstanbuldan—— Bayan . Bi FatihtenBayan 101 Şü- iktaştan, Beyazıttan, Matbaaya bırakılmış ve İzmitten — Bayan V. H: Yeşilâöydeti — Bayan İ, Güven: İstan- puklan, Eyüpten, Galatadan iki tane, Malbaaya bırakılmış, Beyoğlundan iki tane — Bayan Marti Deniz: Edirneka- podan — Bayan Şirin; Matbaaya bura- | kılmiş — Bay Şefik Botova: Samatya- dan — 1812: Erenköyünden, Beyoğlum- — Bayan Anjel Posta damgadi - an, İstunbuldan, Pavgulldan cita' İstanbuldan — Bayan Rü- veyde: Matbaaya bırakılmış — Ay: İs- fanbuldan . B. Y. 40: Kadiköyün- Gen — Bayon Bursalı Mi1, — İstanbul- dan — Bayan Nuran: mektuplarınıza Hâve olarak Haydarpaşadar, Haşköy- den, Eyüpten, Çort u: İstanbuldan iki tane, Topkapidaa — Bay E. 8 €: Aksazaydan — Bayan Ümlt (İstanbul- lu): Matbaaya — birakılmış, dört tane İstanbuldan, Galâtadan iki tane taah- hütsüz ve bir tane taahhütlü — Bayan Emel: Ankaradan, Pangallıdan, Gala- tadan, İzmitten — mektuplarınız var- der, Lüten saat 15 — 19 arasında al- AANIZ veyâ aldırmanız mercudur. Açık Konuşma Bayan Ayseli Bügün bir mektup gönderüimiştir. Bayan Mukaddes (Yeşilküy) — Te- egi liza makbüuzu numarasına bakılarak İs- tanbul — Postanasinden — arattırmamız için keyfiyetin acele ilarını ehemmi- yetle rics ederiz. Bay Kamdi 'Tezcan — Malt vaziyeti. niz henüz evlenmiye — müsait olmadı- gından teklif mektubunuz yecektir. Aranılan İşçiler Frezeci ve diğer ustalar Kakişehir Şeker Pabrikamn Müdürlü- korsacı, tesviyeci ve dö- ları aramaktadır. — Plili aö 1 etini yapmış olan talipler. den İstanbalda bulunanlar vesaikleri- de birlükte Buhçokapı Taş Handa üçün- tü katla İstanbul bürosuna ve taşrma- dak:ler Goğruca Fakişehir Şeker Fub- Tikasına müraeaat etmelidirler, — Bun- lara Yapılacak imlihan neticesine gö re 25 liradan 8 liraya kadar yevimiye verilecektir ÜÇ EBE ARANIYOR Nazlili Kaymakamlığı 60 ar lira üc- Tetle 3 küy ebosi aranmaktadır. Talipler vesikalariyle mezkür kaymakamlığa müracaat etmalidirler. — Niçin öndem o bayalığı yap - tıniz?, Diye bir lâkırdı çıktı. Şüphe yek ki, onun beni yen - mesinin ve benimle konuşmasının tek sebebi.. Sebebi ve. anahtarı da bu oldu. Hemen cevap verdi: — Bayağılık kelimesi az ve za- yıl. Terbiyesizlik, küstahlık, kül- hanbeylik ettim. Benim yaptığımı hiç kimse yapmazdı; ben de yapa- cak yaradılışta biri değilim. Fa - kat, oldu bir kere ve, sırf bugüne kadar hep bunun örürünü dilemek için çırpınıyorum. — Ne üzür dileseydiniz, ne de « yaptığının yapsaydmız!, Dedimi. Artık karşılıkli kenuş- - Bilmiyorum. Haklısınız. Bü - ! tün bunlara benim çirkin hareke- | Hakikatte ben | küstah birisi değilim. mamiız başlamıştı. — Altedin!, Diyerek bir cümle yaptı ve.. de- | vam ettiz | | “Tanzimat ,, eserin- de tiyatroya dair tek satır yazı yokmuş! Necip Fazıl Kısaküreğin yazdığı «Namık Kemal» ese- ri etrafında kıyametler kopu- yor. Bir damla suda fırtına koparanlar, eserin bir derya olan aslını ve ruhunu görme- | mezliğe geliyorlar. Onlar, - Tar ve inat ededursunlar. Zaten, bizde, hangi oser, fikir âleminde lâyık olduğe bitaraf aksi uyandırır?. Bi Bir çok kıymetli eserler inli. şar eder, ya, uluorta aleyhin- de bulunulur; yahut ta etraf. ta derin bir «tıs» vardır. Tanzimatin yüzüncü yıldö- nümü münasebetiyle «Tanzi- mat» ismiyle koskoca bir. ki- tap çıktı. Paralar, küğüllar, mürekkepler, emekler sarfe- dildi. Muhakkak ki, muaz- zam bir iş. Fiatinin üç lira olması do- layısiyle, bir çoklarının teda- rik edemediği bu kitap, kü. tüphane camekânlarında bü- tün heybetiyle müşteri bekli- yor, tenkit bekliyor, akis bek« liyor. Arkadaşımız Selâmi İzzet Sedes, bu eseri alıp tetkik e- den bahtiyarlar arasındadır. Onun — naklettiğine — göre, fanzimat» gibi, çok büyük bir iddia ve isimle ortaya ko- nan bu eserde, bu cemiyetin medeni mücsseselerinden, in- kişaf ve terakkilerinden az veya çok, yanlış veya doğru bir çok bahisler bulunduğu halde, tiyatroya ait tek saür yazı Hayret! Tanzimat isimli eserde, ti- yatrodan nasıl bahsedilmez ki, Türk tiyatrosu Tanzimat la başlar. Ve ismine Tanzi mat dediğimiz siyasi, içtimai ackeri kalkınmada — tiyatro mühim bir mevki tutar, İşte, «Tanzimat» adlı mu- azzam eserin büyük bir nok- sanı. Bir tiyatro müdekkiki olan dostumuz Selâmi İzzet Sedes, bittabi, kitaba, yalnız kendi branşından bir adese ile bak- mıştir. «Tanzimat» — eseri, muhtelif sahada ihtısası olan müdekkikler tarafından göz den geçirildiği takdirde, kim- bilir, daha ne kadar noksan- lar bulunecak, ortaya çıkarı- Tacaktır. Eser tenkit etmek arzusun- da olan erbabı kalem ve fik- rin, bu cilt üzerine dikkat na- Haliç vapurları- nn biletlerinde nisbetsizlik Kasımpaşada oturan bir o - kuyucumuz yazıyor: Hasköyde çalışıyor, Biz iki a- mele ker gün ışimize gitmek 1- yine Kasımpaşadan Köprüye kadar, saat dokuza kadar olan zaman zarfında, yine işçilere mahsus gidip gelme bilet yedi buçuk kuruştür. Acaba bu ten- karı kısana, yani Has » gibi yerlerde mil edilemee di?. Zaten ke - zançlarımızan ne kadar mahudt olduğu malâmdur. Çoğumuz çoluk çocuk da geçindiriyoruz. Haliç idaresi bu bizl vaptyş olur. ÇArkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: