ARSISINDA, LA A DĞ K YILDIRIM Kati Bakırköyde, bir genç kız, &- ve misafir gelen bir delikanlı ile sevişerek kaçmış! Misa- fir, umduğunu değil, buldu- ğunu yer, derler. Bari, misa- firin bulduğu parça iyi bir Hoş, iyi veya orta oluşu, bi- lâkadar etmez amma, bir görüşte sevip kaçan bu kızın «Yıldırım aşke ma hayret e- diyoruz! 40 PARAYA GAZETE Duvarlarda yeni bir gaze- tenin ilânını gördüm: Fiyatı 40 para.. Bu, nasıl iş, diye düşünü- yordum; bir arkadaş: — Merak etme, dedi, O 40 para, yemlik fiyattır, sonra, yavaş yavaş, arttırırlar.. Öy- le, evvelâ kırk paraya çıkan çok gazete gördük. ORETRUA N BALOSU Bizim Matbuşt Balosu bu ayın 22 sinde veriliyor. Hep beraber buyurun, bekleriz. Yalnız, dikkat edin, bu sa- tırlarımı bir serbest davetiye addedip, gazetenin bu parça- Yani, buyurun, amma, yi- ne, parayı veren düdüğü ça- lar. Görüşmüş oluruz, diye, söylüyorum. YENİ ÇEŞİT. İHTİKÂR İhtikârın yeni bir çeşidi daha keşfedilmiş.. Fakat, he- müz, adı konmadı. müşteriye şöyle hıtap ediyor- larmış: — Basma mı istediniz... Nasıl olacak?, — Şöyle., Filân.. Falan.. — Ha.. O yazlıktır. Şimdi kullanılmaz. -— Canım, verin siz, lâzım — Kullanılmaz, dedik, ya.. Ben, sizin menfaatiniz için söylüyorum.. Beni dinleyin, almayın.. Hem, ben malımı satmak istemez miyim, ca- nım?.. — Almak istiyorum, mut- — Eh.. Madem ki, ısrar &- diyorsunuz, peki.. Fakat, i- tediğiniz o mal çok pahalı- dır. Paranıza yazık olacak. Hulâsa, müşterinin menfa- atinden bahsederek, ona, bü- yük bir emniyet telkin ettik- ten sonra, malı, pahalı paha- h sokuyorlar, Haydi, şuna «Vodvilli ih- tikâr» ismini verelim. AHMET RAUF SON TELGRAF — 21 ŞUBAT — Ev ve el v 1941 sanayii İktısat Vekâleti yeni ve esaslı inkişaf ted- birleri alıyor tir. Vekâlet şehrimiz marangozlar kooperatifine de 305 — adet iplik bükme çıkrığı sipariş — etmiştir. Bunlar en kısa bir zamanda imal Tarife komisyonu nisan başında toplanacak ve yeni yolcu ücretle- Tini tesbit adecakrtir. VİLÂYET ve BELEDİYE: »i Belediyeye fiyat tarifelerini tas- leciyece kararlaştırılmıştır. MF. ÜNİVERSİTE: Şehrimizdeki — Ükmektep talcbelari- nim Anadoludaki talebelcrle — mektup- daşmaları usülünün tatumi meklryie a İ bildiriümiştir. vir Maarif Veklileti hafında 24 saat- ten fazla ders veren muailimlerden iyi randıman alınamadığım göz önünde HALK---—> Filezofu İntihap... Konuşan zat, muhakkak ki, işi- min ehlidir. Fakat, bizce, bu tarz - daki konuşmaların hiçbir faydası yoktur. Belki, radyonun on beş yir- Mi dakikasını ,boşuboşuna doldur- girift bir mevzuu olan intihap bah. #i üzerinde iki şekilde konuşula- bilirdi: Ya, tamamen ilmi, yahut, bütün dinleyici muazzeptir. Meselâ, demokraside, yatandaşların devlete karşı vazl- felerinden biri olan intıhabı söy- lerken, Türkiyode in'ihubın niçin iki dereceli olduğunu mukni bir şekilde anlatmak icap elmer miy- di?. O akşamki konleransia söyle - menler, bir orta mektep yurt bil - gisi dersinde, intihap buhsi elire- fında talebeye unlatılanların an- cak anda biri idi, REŞAT FEYZİ Yüzde yüz nisbetinde ihtikâr yapan pilci Şehzadebaşında tütüncü İbra- kim 12,5 kuruşa satması icabeden cep İâbası pilini, Fatihde Piri cad- desinde 7 numarada oturan Selime 25 kuruşa satarken — yakalanmış, —hakkında takibata başlanmıştır. —ei Yanlışlıkla içilen tentürdiyot Çubukluda Rifatpaşa sokağında tutazık buna müsaade edilmemesini | 22 mumarada oluran ve bir müd- l._—lbıl M Büdürtüğüne blsdür- dettenberi hasta bulunan Nimet miştir. Bu münasebetie, fazla dera ve- | Bilekli yatağı yanındaki masa Ü- ren mallimlerin bir kısım başka öğrelmenlene verilmiştir. TİCARET ve SANAYİ: ir Son günlerde balmumu ma hissedilir derecede arllığı — kürül- müştür. Bu yüzden balmumu fiyatları- an 120 kuruştan 155 kuruşa kadar çık- tağı nazarı dikkati celbetmektedir. * Dünkü İhracatın yeküau 150 bia lizadır. Bu arada Almanyaya 66 bin - timize eczayı tbbdiye saLmak ve muka- bilinde kitce salan almak istediklerini bildirmişlerdir. sir İsveçlen çok yakında yelirimize elli beş ton çivi gelecektir. MÜTEFERRİK: Son Telgrafın Edebi Tefrikası: 35 BİLLÜR KÖŞK BÜYÜK AŞK ROMANI SELÂMİ Pertev Dayı: rini seviyorlar!.. Şelik çok dürüst | bit çocuktur. Afife ile evlenmek r, ailesi de buna razı ola * cak eminim... — Neden? —Çünkükrazı olmamalarına se- bep yok. Gençler — biribirlerinin külvü.. Zokiler nâftuslu insan » lardır, Serzade gilesi de!ön, " Zehra sözü şiddetle kesti: — Afifeyi Serzadelere kariştır- mayınız... O küçük hanım oğlu - “suün adını taşıyamaz, buna hakkı yoktuz, © Lemanın kıza... İZZET | Afife de ailenize girmiş sayıla - — Tabil dedi, mademki biribirle- | bilir. Hayır, girmedi, giremiyecek de... Her halde ben sağ oldukça giremiyecek ... — Biz ne derseniz diyiniz, ma- dermriki Cemal ile Leman evlenmiş- Yerdir, Afifenin adı — evleninciye ikadar Afife Serzadedir. Zehra kendini tutamadı, bomuz. dandı: — Cemal ile Leman evlendiler ha!., Garip bir evlenme!.. Neyse bu bahsi burada keselim Pertev Bey... Söylememem Hizım gelen şeyleri bana söyletmeyin... Zaten — Affedersiniz amma ,mademki | burama kadar dokryum... O küçük Laman hamım oğlunuzun karısıdır.| hanım sevdiği adama vasmın, buna zerinde bulunan ilâç şişelerinden yanlışlıkla tentürdiyot iİçmiş ve ifade veremiyecek kadar ağır bir Trsostı- | Yaziyette Haydarpaşa nümune has- tanesine kaldırılmıştır. eee İngütereden büyük partl eşya geliyor 'Yakında İngiltereden mühim bir parti ithalât eşyası geleceği haber alınmıştır. Bu partide bilhassa, te- neke, çuval, tıbbi ve kimyevi ecza, manilatura, boya, mensucat, pa- | muk ipliği bulunmaktadır. ran dün İstanbal ve Ürküder cezaev- lerinde tetkikler yapmıştır. ** Müliye Veki B. Fuat Ağralı Mült Piyango İdaresinin faaliyeti hakkında izahat vererek | yılda iki mliyan 620 bin 312 lima safi kâr lemin olun- duğunu ve Devlet Piyangosunda görü- den ©u tekâmülü arttırmak için lüzum- Ju tedbirler alınacağını süylemiştir. ralık tütün, taze balık sd-düg-rilmaz diyeceğim yok... Fakat bunun için benden yardım beklemesinler!.. Sesler uzaklaşıyordu. Afife yolun kenarında yıldırım- la vurulmuşa döndü. Sararıyordu, şakakları zonkluyordu, aklından binbir düşünce geçtiği için öyle sersemlemişti ki, rüya görüp gör- mediğini kavramak ister gibi sil- kindi... Bu sözleri sahiden Zehra mı söylemişti?.. O bu söylenenleri sehiden duymuş muydu? Duyduklarını hatırlamağa ça - lıştı, tekrarladı... Hayır rü memişti... O bu kadar çirkin şey. leri tasavvur ve tahayyül ademez- di... Esasen biraz evvel yakından duyduğu sesler çimdi uzaktan ho- murtu halinde — hülâ kulaklarına geliyordu: <O küçük hanım oğlu- mun adını taşıyamaz, buna bakkı yoktun...> Evet bu sözü aynen duymuştu; bem bu kötü huylu kadın sevlen- düer hat.. Garip bir evlenmel... derken ne kasdetmişti? Zehramın 'a gör- Günün meseles Ayakkabı Fiatı ve Kâr Nisbetleri Yeni kararında ihtikârı önli- yemiyeceği anlaşılıyor !.. Fiat murakabe komisyonu dün toplanmıştır. Kornisyon bu içtime- ında Sümerbank, Ayakkabıcılar birliği, Deri ve Közele ithalâtçılar birliği ile diğer yerlerden ayakka- bıların maliyeti hakkında alınan raporları tetkik etmiş ve ayakka- bı fiatlarındaki kâr nisbeti tesbit etmiştir. Bu karara göre hazır ayakkabı- lar Üç simi lmıştır. Tekmil hazır ayakkabıların sermayesi 8 liraya kadar olanlardan yüzde yir- | mi beş kâr, sermayesi on iki lira- 'ya kadar olan ayakkabılardan yüz- Ge otuz boş kâr, maliyeti on iki li- radan fazla olan aaykkabilardan İ Fiat Mürakabe Eo- misyonu faaliyetine Vekâletçe bakılıyor Haber aldığımıza göre, Ticaret Vekâleti İstanbul fiat mürükabe komisyonunun faaliyeti ve şimdiye kadar verdiği kararları tetkik et- meğe karar vermiştir. Bunun için alâkadarlardan bazı sualler sorul- muş ve mnalümat istenmiştir. Bu arada şimdiye kadar adliyeye werilen muhtekirlerin listesi de Bir bekçinin suçluyu götürmesi sarho Çemberlitaşta vukua gelen bir sarboşluk hâdisesinin muhakeme- gine dün 4 üncü asliye cezada baş- lanılmıştır. Nadir isminde bulunan ve 'Me. sihpaşa hanımın bir odasında © - turan bu seyyar satıcı - suçlunün anlatlığına göre, kendi kendine akşam üstü odasında içerken; o hafta içinde kendisine kesilen be- lediye cezalarını hatırlamış ve © kadar sinirlenmiş, o kadar sinir » Tenmiştir ki, birdenbire bütün şi- şeyi dikerek içmiştir. Bundan son- ra tu nile kendisini kaybeden Nadir, odasının pencerelerini aç. mış ve s#esinin bütün kuvvetile ba- gıra bağıra komiserlere, polislere ve bekçilere küfürler savunmağa başlamıştır. Gürültü üzerine komşular dı - | gşarı uğramış ve bu sırada bekçi Zübeyir gelmiştir. Bekçi, Nadirin sarhoş olduğunu anlamış ve artık gürültü etmemesini, yalıp Uyu « masını söylemiştir. — Ancak söz- lerini bitirmeğe tırsat bulamadan, Nadir Nado kapıyı açarak dışarı çıkmış ve bekçinin gırtlağına sa - rılmıştır. | Bekçi, o kadar çaşırmıştır ki, ne gdüdüğünü, ne de tabancasını çı - karmağa vakit bulamadan Nadirin | yumruklarına hodef olmuş ve Na.' Ve şüphe, zehirli bir kama ucu gbl, Afifenin içine girmeğe baş. Yadı... Artık Şofiğin yanına gitmeği dü- şönmüyordu. Duyduğu şeylerden #onra artık onun yüzüne baka - mnıyacaktı. Artık bir tek isteği var- dı: Bu şüpheden kurtulmak, ha- kikati anlamak. Köşkün kapısından bir ses du - yuldu: — Afife! — Çağırıyorlardı; ürperdi. Geri | döndü, titreye titreye yürüdü. Ka. pınin önünde Camal bekliyor, an- trede Leman Sübire ile vedala - gayordu. Cemal: — Neredesin?.. Seni bekliyor - duk dedi, haydi veda et de gide - lim. : Cemal önden yürümüştü. Le - man Afifenin yüzüne baktı: | — Noden sarısın?, Yoksa üşü - dün mü?. bir sözünü daha halırladı: «Geli, Afife Lemanin koluna gindi, ya- BC NT SS D SR ö e D GN UNUN Ğ GNĞ " NŞ CA NUND VĞ AĞAUA DS İA ĞAO mahkemece n cezası iskat edildi ikâr alınması da kabul edilmiştir. Fiat murakabe komisyonunun koymuş olduğu bu kâr nisbetleri- nin şimdiki fiatlara göre esaslı bir değişiklik yapmıyacağı anlaşıl - maktadır. Bu fiatlara göre maliyeti 15 lira olan bir çift (hususi smar- Jama) ayakkabı 29 liraya satıla- bilecektir. Çocuk emziği Hatımı yükselten iki muhtekir tutuldn Galatada Revani sokağında Ay apartunanında oturan İsrail oğlu Mişonun bir müddet — evvel 425 kuruşa satlığı bir düzine çocuk emziğini — evvelki gün S0 kuruşa Battığı görülmüş ve yakalanarak ortağı Yorgi ile beraber adliyeye verilmişleri bazırlanmaktadır. —et —e LA ada AT T İVEĞE A BŞ ADLİYE ve POLİS ve —e e LA 5 Don gömlekle bekçi tarafından karakola götürülen bir sarhoş ev halile karakola kabul edilmiyerek dür, çabitlerin — söylediğine göre, bekçiyi bir hayli dövdükten — ve tabancasını alıp kendisine ateş &- mek istedikten ve muvaffak ola - madıktan sonra odasının came - kânlı kapısından içeri girmek is- temiştir. Fakat ikendisini - odanın içine atmıştır. Nadir ayni zamanda ev halile, yani sırtında bir don 'bir gömlekle | bulunmaktadır. Böylece kapı ara- sında baş taralfı odanın içinde, geri yanı da sokakta bir müddet kal - Mış; bir taraftan başından kanlar akmağa, diğer taraftan da imdat istemeğe başlamışlır. Bundan sonra bekçi Zübeyir ken- disini yakalamış ve ev halile ka- rakola gelirmiştir. MAZNUN NE DİYOR? Nadir dünkü muhakemesinde: «— Ben cambaz değilim ki böy yapavım, Asıl beni bekçi dövdül» iddiasında bulunmuştur. KNeticede mabkeme, Nadir Nar doyu bekçiye vazifesi halinde har karet efttiği için 1 ay hapse ve 30 lira da para cezasına mahküm et- miş, ancak, bekçinin kendisini don, gömlekle vazifesi — haricinde ve yolsuz olarak karakola götürmesini tahfif sebebi addederek cezasının iskatına karar vermiştir. mnacına sokuldu: — Üşüdüm anne.. . — Buz gibisin... Her halde bir şeyin var, Afife annesinin kolunu sıktı: — Dinle anne... Büyük bir ü - züntüm var... Seninle konuşmah- yım... Bu gece herkes yatıp uyu- duktan sonra odama gek... dKt Mayıs gecesi duru, şeffaf, dur- Kun ve sessizdi. Uzaktan uzağa baharı müjdeleyen böceklerin kar nat sesleri duyuluyordu. Leman ayaklarının ucuna ba. garak merdivenleri indi, alt katta Afifenin yattığı küçük odanın ka- pisini açtı. Afife soyunmamıştı. Karyolası- nin kenarında oturuyordu. Kollar rını bir dizinin üstüne kavuştur- muş, başını önüne eğmişti. Hali, tavrı bitkin ve perişandı Derin, kaygulu bir düşünceye dalmiş gi- biydi. Kapı açılıp sonra gene usülea kapanınca Afife başını kaldırdı. | çok arttığından fab- İyika genişletilecek N |.Süt tozu M fabrikası Süttozuna rağbet Memleketimizin mühim bir ih- Yeni cins pamuk- lar ekimi Ziraat Vekâletine bağlı Seyhan tobüm ıslah istasyonunda yapılan | uzun tetkikler neticesinde Akala einsi pamuğun Adana ve diğer- ce- nup vilâyetlerinde yetişebilece - #öni tesbit etmiştir. Şimdiye ka - dar yalnız İzmir havalisinde e'd- len bu cins pamuklar gelecek yı- dan itibaren cenup mintakaları - mızda da ekilmeğe başlanacaktır. Ziraat Vekâleti şimdiden bu hu- susta hazırlıklara başlamıştır. Bundan başka Çukurova çift - çilerinin müracaati — üzerine bu muntakaya yeniden — taraktörler gönderilecektir. eiğ e ; Sirkeci meynanında yapılacak merdiven |gün evel Hariciye vekilimiz Şükrü | na mâni olmak noktasında en ki Sirkeci meydanının genişletil mesi icin yıkılan dükkânların sa- hasından gara inmek için mermer | bir merdiven yapılması kararlaş - tırılmıştıtr. Sirkeci taksi bekleme mahalli de buraya naklokunacak- t K Diğer taraftan bu cihetteki dük- kânlar da Garın hizasına kadar ile- ride yıkılacaktır. ——— , ÜUniversite Rektörünüz seyahati Üniversite Rektörü Cemil Bilsel Üniversiteye ait bazı — meseleler bakkında görüşmek ve bilhassa talebe birliğinin teşekkülüne ait müsaadeyi getirmek için evvelki gün Ankaraya gitmiştir. Bugün sehrimize dönmesi beklenmekte. dir. Halkevleri bayramı Halkevleri yıldöânümü münase- rasim yapılacaktır. Bu meyanda | Eminönü Halkevinde,mezkür Ev örkestrası mutena bir konser vere- cektir. Merasizne saat 20,30 da baş- lanacaktır. Eminönü - Unkapanı büyük bulvarı Eminönü ile Unkapanı arasın - da açılacak büyük Bulvar için faa- Tiyete geşilmiştir. İstimlâklere Un- kapanı tarafından başlanımıştır. Csddenin açılmasına da bu ta- raftan başlanacak ve yavaş yavaş | Rminönüne doğru gelinecektir. —— Kars (Husust) — Vilâyet ihti. yacını karşılamak üzene tüccar - İarımıza gaz yağı gelmiştir. Litresi 31 ve tenekesi 610 kuruşa satıl - maktadır. acı acı annesine baktı. Gözlerinde. ki elem ifadesile Leman ürperdi ve telâşla sordu: — Nen var kınm?.. — Sana ne yaptılar? — Muhakkak Şefik seni | üzdü. | — Atife hazin, titrek bir scsle : | —— Hayır amne dedi, derdim Şe- fik yüzünden değil. Bu söz Lerşanı bütün bütün te- lüşa düşürdü: — Ya kimin yüzünden?.. Yoksa Zehra hanımla kavga mı ettin? Afife başını sallamakla — iktifa Şekti. | — Anlat, güyle, meraktan çat - lıyacağım. Karyolanın önüne bir iskemle gekmiş, kızının karşısına otur - muştu, Affenin ellerini okşuyor- du. Bir müddet sessiz durdular. A. fife dudaklarını yakan sözleri na- sıl söyliyeceğini, söze nerden baş- Juyacağını düşündü ve nihayet: ÇArkamı var) Türk « bülygür beyamnnamesi Yazan: Ahmet Şükrü ESMER Bir müddettenberi Türkiye ile Bulgaristan arasında devam edeli görüşmeler nihayetlenerek birkaf tarafından müşterek bir beyam * mamenin imzalandığı malâmdur. — 1 Gazetelerde metni intişar edeti bu beyannameyi, Hariciye Vekil Şükrü Saracolğu «mütevazı bir & ser elarak vasıflandırmış ve bazı «küçük sebeplerin büyük iyilik ler yaptığını» hatırlatarak bunul da Bulkanlarda yeni karışıklık! mâni olmasını temenni etmişti Bulgar elçisi ayni mealde sözler söylemiş ve Hariciye Vekâleti Us f >l mumi Kâtibi Numan Menemenci g oğlu da bundan bahsederken, ey kıcı bir yangın havası arasında sen hafif ve serin bir rüzgür» d miştir. Hakikatte bugünkü beynelmil gartların zorluğu nazarı itibara hındığı zaman, eserin pek o mütevazı olmadığı görülür. Dek lârasyonu mütevarı bir eser o takdim etmekle belki de onu panlar tevazu göstermişlerdir. kü Balkanlara harbin yayılmas BE çük ölçüde mülessir olan bir t bir, büyük bir eserdir. Beyannamenin — imzalanmasilı neticelenen görüşmelere birkaç evvel başlanmıştı: Türkiyede ilâti edilen örfi idarenin ve alınan die |" ğer tedbirlerin bu komşu memles j * kette rahatsızlık doğurduğunu a: ladık. Böyle suitefehhüm doğur mıya müsait olan vaziyetlerde et / doğru ve en dürüst hareket, kar$i karşıya gelip açık konuşmak! Türkiye hariciyesi ötedenberi şiaff olan bu eski an'anesine sadık kat larak Bulgaristana yanaşmış ve # hnan tedbirlerin bu koraşu memi” lekete müteveccih olmadığını bil dirmiştir. Bundan sonra her iki tarafı yakından alâkadar cden va” ziyet görüşüldü. Bulgar dostları? mıza anlattık, Harp Balkanlar yaklaşıyor. Balkanlara büyük de' letlerden birinin yerleşmesi bütil! Balkanları alâkadar eder. Hep: stlh istiyoruz. Buna şilphe yoktufu Fakat birimiz harbe tutu; ve yahut da harp gelir bize b şırsa, diğeri de harbe girmek mec” buriyetinde kalabilir. Şu halde 87 ramızda hususi ve muvazi bir pt” litika tesbiti mümkün müdür?, Arada tam bir görüş birliği ot duğu ilk temaslardan anlaşıldı. B: sasen başka türlü olmasına imkâf tasavvur edilemezdi. Çünkü Bi guristan da siyasi istiklâline, mül ki tamamlığına ve harbin Balka: lara sirayet ctmemesine bizim dar chemmiyet atfetmektedir. Biribirinln emniyet ve masun! yetinin icaplarına her sahada ri yeti derpiş eden deklârasyonun il esaslı prensipe dayandığı görül mektedir: 1— Evvelâ Türkiye ve Bulga ristan her türlü taarruzdan içli ©| ; mabı harici siyasetlerinin bir es: olarak kabul ediyorlar. Bura kullanılan taarruz — kelimesinit yalnız biribirile olan münaseb lere münhasır olmayıp mutlak ması, bötün muhitimize şamil emniyet ve ilimat havası tesisi; müsaittir. ?— İkincisi, deklârasyon, başi memleketlerle mevcut taahhütl haleldar etmemektedir. Bu mın' kada gene ayni sulhun korun düşüncesile Türkiye tarafından rişilen taahhütlerin girli kaj bir tarafı yoktur. Bu taahhütler tedafüi mabiyeti tekrar tekrar barüz ettirilmiştir. Tecavüz bahif mevzuu değildir. Deklârasyon taahhütlerin ifası hususunda kiyenin hareket serbestisini J dit etmemektedir. Matbuatın neşriyatı hal deklârasyonda bir madde ile edilen temenni, şunu söyliyeli! ayni zamanda Türk matbuatıntı! Ssamimi arzusunu ilade etmekit dir. Türk gazetecileri, şimdiye dar olduğu gibi, bundan sonra yazılarını, beyannamenin m olduğu dostluk ruhuna teyfik ceklerdir. Cihan tarihinim en nazik günlü rinde üzerlerine cidden ağır vefİ feler almış bulunan iki ef devlet adamlarını, Balkan sulhü ma hâdim olacağından şüphe edi” (* miyen bu anlaşmadan dolayı rik etmek bir borçtur.