|AVRUPA, HARBİNİN ) Yeni MESELELERİ, Tarihi “Bizerta,, olmakla leri birer sureile Fransaya olan ülkeleri kaybetmeme. Çalışıyor. İmparatorluk denilen heyeti mecmua var, Avrupa Asındaki Frunsanın harpten | İvel ve harbe girdikten sonra bu vardı. Çünkü bu heyeti mec- Avrupadaki Fransa için pek — $ menbalar temin — edebilirdi. 'kin harp başka bir hale girdi. Avrupada mağlüp oldu. itunla beraber mağlüp Fransa bugün galip taraf N İYet az şayanı dikkat değildir. ada silâhını teslim etmekle uın..hııü:':y': he yapılırsa yapılsın vi farafın gizli ve uşiklâr maksa. vir lman elmuştur. Şiddetli lara karşı mehfuz: olduğu ha pek eski zumanlarda izde türlü maceralar arıyan ilere meçhul kalmamıştı zlar, Cenevizler, burayu bü- imişler, ele işler. | —— ispanyollar gelmişti. Milâdi YEBİ ROMAN: 48 Zece eve gelir gelmez Lüt. > yokluğu, bir daveti kabul İması, bana haber verme) Ürküttü doğrusu beni. He- ( hatıramı canlandı ve tÜY- iken diken oldu, Bizın! bir tek kelime söyliyemt Ten çıktım gittim. h bu sırada gayet pişkin bİZ vt uma, yemek yemeyi dt Ve Tşsanız, Ve gülerek ilâve ettir fakın böyle çocukluğu Ve draları Salih bey. İhi ı boşanmaz .Çağ 'eyi. Gelsin ,elinizi öpsilm, T- Veli bir yemek yiyelim. BİF böyle şeyler olmaz. Ö bitirir bitirmer, Salihin : ETEM 1572 de Bizerta Türk donanması tarafından İspanyollardan alım - mıştır. Daha sonra on yedinci a. Zarda ise burası Afrikanın cesur, cevval, hiçbir maceradan —ıü yik maz tabil bir met « olmuştur. Ondan sonra Fransa eksik olmamıştır. Muh. zamanlarda İnıııılıîıı bu. iaarruz ettikleri görülmüş - beyliği nihayet bir gün =r;:lllıın himayesi altına alındığı zamandanberi ise Bizerla Fransızların elinde bulunuyor. Pransızlar Tunusu işgâl ladıkları kuvvetleri 1881 mayıkl. nn İlk günü Bizerlaya çıkarımış - lardı. O gün bugün altmış sone- denberi - Tenuz beyi — Bizerlada PFransızların elinde bulunuyor. <'mdiki İtalya eski Romalıların irasını tekrar clde ederek Ak. Lll kendi gölü haline getirdi. ini söylediği zamanlar Tunus Ü. '—I'iıl' de iddiaları ileri si çüç ve eski Romalıların Kartaca. vi mağlüp ettiği gibi yeni Romalı. :ı'nı da Tunusu almaları lâzım imi tekrar edip durmuştu. telif raya ::'n yalare ocadaki nüfus arasın. dn İtalyanların gokluğundan — ve saireden ileri 8 hangi bir bahase ıqıu.ıl İtalya için büyük bir emel Söylemeğe hacet yek ki « sehip olmak da Akde. nizde en kuvvetli öııınnııyı'ııı. 'a olmak davasında bulunan Ütal Ş:ılır için başlıca hedefi teşkil ediyorir | Dizertayı alabilmiş - ferdir, Bugün bilâkis Afrikada hiç beklemedikleri bir bal il müttelik İtalyaya haşlılar. Darr N A Kendi stedi b buk bitirmek dü. istedikleri gibi çabuk DU ü Cesile Afriknya da geçerek dö. i Almanlar tasavvur etmiş mevzu etrafında bir ile Tunma yer. olabilirler. Bu me ektedir. P: ğ ân yürütülmektedir. Pa. Bayl taaraa a e olacak?. Onu =ivuü geçmenin çaresi daha E YEMEK ğy APAYIM ? Galetalı büftek / Ajtı dilien bonfile; bi. M;: yumurta, mayda . raz geleta, tuz, DİDET, 50 gram tereyağ, nak, HL 5 patetes, bir çorba ka , '; yağı yanımı kilo frenk Tâhnamı, -i iylce döğ - uş bir yumurtı)'ı ince döğülmüş Tuz ve biberi bulamal, kızgn galetayi li Pek kizgin galetaya KaTişar a da kozart. “"“İ":,.k_ Her bir. g süzerei MN laz yağ KOYUP Kü 'Tabağin diğer başına lâh bir başına "':u“dnî biftekleri r birinin Üt ei ağından birer tutam la ezmeli. yaklarının biri. hissodiyordum. Yatulduğunu ve uıl dela dahat pirine d 1 içim yol.! iyanın Tunus üzerindeki iddi. | elmiyordu. Her » | Fakat İtalyanlar ne Tu. | karşı- | ayııca ha. | scak tatmab. | biber ve ki. | etüne ha. | Kontrolün zihniyetl Nakil vasıtalarının, yollar- da durmadan, ârıza yapma - dan muntazam bir şekilde vey- rüsefer etmesi bir fevkalâde- lik değil, medeni bir şehrin taü hali olmak lâzımdır. İs tanbulda bu manzarayı göre- mezsiniz.. Hiç yoktan sebep- ler yüzünden tramvayların, otomobillerin arka arkaya st- ralandığını, yolcuların bek - leştiğini, sinirlendiğini gö rürsünüz. Bir adam, iki adam, yüzlerce insanın şahsi hürri- yetini, hakkını avucuna al - |zuştır. Vakit mefhumu ne- dir? İş nedir? Bunlar meçhul geylerdir. Geçen gün Üsküdar tram- vaylarında rastladığım bir hâdiseyi anlataymı: Araba bir istasyonda dur- du. Bir Bayan inecekti. Bilet- ci sür'atle yanına yaklaştı: — Daha evvelki istasyon- da inmeniz lâzımdı, dedi, bu- raya kadar geldiniz. Kıt'a farla var. Bir yeni bilet ala- caksınız. Bayan itiraz etti. Kasdi ol- madığını söyledi. Fakat, yeni bir bilet de alamıyacağını, çünkü, yanında fazla parası Bulunmadığını ilade etti. Bi letci israr ediyor. Münakaşa | berdevam, azaba tabii yürü- | miyor. | İki şeridli bir hontrol geldi. | O da münakaşaya karıştı. Bo- | yuna çene çatiyorlar. Fakat, | | bir netice çıkmıyacak, çünkü, | Bayan fazla parası olmdığını | söylüyor. | | — Nihayet bir yolcu dayana- z | — Yahu, vapura yetişece- ğiz, dedi. Araba yürüsün, Siz | münakaşanıza devam edin.. Kontrolün cevabı şu oldu: — Beklemeğe mecbarsu- nuz. Bazan icap eder, iki 8a- at, üç saat araba bağlanır. — | zihniyeti tşıyan ve böy- t bir hâdise karşısın- | da, derhal bir karar verip e- | | rabayı yürütemiyen adamdan | kontrol yapılır mı? BÜRHAN CEVAT Öteden, beriden *& Yer yürü bülün Umanlara mütesa-) vâyen taksim edilse, adam başına on hektarlık toprak düşer. *& Gözle 6000 yıldız göründüğü hal- yıldız. görünmektedir. e Yilade o0 iki kişinin sağ oli sel | kolundan uzunmüuş. | 4r Annamda kadınlı kayaletleri birbirine *& Tırnakların sül batin iyiliğine delâlet edı *& İğnenin çelikten imali 1545 sene- ginde başlamıştır. «& Parlsteki umum! kütüphanenin yal| |omz tarih kssınındaki eşerleri, bir insan| günde M Saal mütemadiyen okumak Şartila, ancuk 1000 senede Ucmal edebi- Tirmiş! *& Yeryüzündeki Tolgref, telefon ve | radyo telleri 100 milyon kilogramdan | fazladır. tralya B neo ve Madagaskar adalarıdır. Yalnız | Borneonun sathi ölçüsü Fransanın İk mislidir. —a A GURDT — Z ZTT deyince, murıldanır gibi bağuk bir seste: — Geliyorum. dedim, yürüdüm. Bu, benim ha . | yatımda bir merhale idi. S ki kem. dimi kocamın yanına değil, bamı. | başka, bana meçbul bir erkeğin ya.| | aana ve yabaacı bir âleme çıkı. | | yormuşum gibi sanıyordum. Kafa. | | inin içi bomboştu. Ne yapacağımı, | | e söyliyeceğimi; Salihle karşıla. | şınca ne diyeceğimi bilmiyordum. | Ablam, kolumdan tutunca beni | | içeriye alde: e. emreder gibi söyledi: | — Haydi gel | — — Kocama elini öp, Kendisin , den babersizce bir daha bir yere gitmel, 5 Ablamın yaptığı emrivakiyi tut. | furması için çırpındıği — sesinden 'îı-muır.ınıirisv-ü—“— gadelesi geçiriyerdum. Hislerim: Diyordu. Va. bu deyişin altın. İ da esrarlı bir hitap vardı: "” Bu koca zihayet senin için Vakir Tokma meselesi mi?. Düşme bu | ediyordum. Ben beklrim bor | kahvalt. “MAHKEM ELERDE: “Meğer yılanı koynum- da besliyormuşum /,, İpek gibi, oya gibi genç kızın hali insanın içini sızlatıyordu... İpek gibi, oya gibi, çiçek gibi zarif, güzel, genç, sevimli, narin bir kızdı.. İn bakmağa kıyamazdı. Gözleri yaşlı, göz kapakları kızar- henkli bir y işü vardı. Bu yürüyüşü ] ve bu balile, silâhh bir jandarma- nın önünde hiç yakışmıyondu.. Fa.| ım: «Ne kız bul Kız aşkın ha- yata en incer enmelerle güzellikler oyma | heykeldir...» sanki bu beyti onun için | Asliye mahkemesinin kapısının | ndaki kanepenin nü deli k | çevirip davacıya aki utanıyor.. Da > | k durüyor.. O da | vel tanıştık, arkadaş olduk. Evime de gelip iyordu. Oturup konu - vot, — yiyin içiyor, k. Ben ze çlence saatinde eğlence.. abah, dükkâna gitmek givitidim, hazırlandım.. en başka kimse i bile almadım. Fakat, evime baksanız, bir ev kadını var sanırsınız.. Her 1 nde, herşey temiz, he temiz, camlar temzi, halılar temiz, ler temiz, heryer ve her şey temizdir. Bir ktlerim vardır. İçin. de olmadık şey bulunmaz.. Reçel- lerin envar ve en iyileri lan değildir. - Değme | zengin evlerinde de, bu kadar şey | ve bunların en iyisini bulmak, bir ar ürmek mümkün olmaz.. böyle mükellef bir kahvaltı için hazırladığım sofranın başın- | işimiz çi zeytin mi, ne istersin? Peynir is- tersen, dil mi, gravyer mi, rekfor mu, Holanda mı, çayır mi? Pastır. mü istersen... Kâli efendim ,bunlar tefer- Davayı anlatın! Sütlü kakao yaptım.. rüat — Evet 'Terey la zamandır t na kadar bir fenalığını görmedim. Bence, evde yalnız bırakmakta bir Tunmalıyım! edim. Malüm ya'de- minde arzettim: Benim prensipim nında iş, eğlence zamanın- Evde, Şahikayı yal. n... Saat üçte ge- erikalı gi- dakikay. duvarda asılı bir. Laika fotoğraf k İki sene evvel yüz . Onun ye. defalar beraber kırlara git « , resimler çokmiştik.; — Yine teferrata girişiyorsu - nuz. Bunlar ei alâkadar etmez. Ok.. Çabuk bitiriniz! . Fotograf makinesi ye- yok.. Fakat, evde, taşınması » para eder, yükte hafif pa. | hada ağır birçok — şey var, Hepsi yerinde.. «Belki canı sikıkiı da, fo- togra! çekmek için, makineyi aldı, bir yere gittl» diye düşündüm. Fa- | kat bir gün geçti, iki gün geçti, on gün gecti, Şahika meydanda yok.. Bu da bir şey değil.. Bic gün, ta. sadüfen, çarşıdan geçerken, benim makineyi görmiyeyim mi?, Bir dükkânde satılığa çıkmış. İnsan, kendi malımı tanıyor.. Eltme aldımı, evlrip çevirip baktım.. Benim ma- — Kaça satıyorsunuz? dedim. — 50 lira! dediler. Hale bakın! Yüz seksen liraya akdığım makineyi, elli liraya sa - tıyorlar.. Benim canımın sıkıldığı | nokta, makineyi alması değil, alıp Yoksa, isterse, | götürüp satması ben ana bunu hediye — ederdim. daydım.. Kapı çalındı. Kapıyı açın- | ca Şahikayı karşımda gördüm.. İçe. | ri aldım. Sofranın başına oturdu. | — 'Ne emredersin? dedim. Kah- ve mi, çay mı, süt mü, sütlü kah- ve mi, kakao mu, sütlü kakao mu? | Karnın açsa istediğini söyle.. | Derhal getireyim... Zeytin ister . *“smata m mı, Gem- ; Ayvalık mi, Sele mi, yeşil | kadar. Bir ekmeği nerede olsan çı. karıssın Fakal, düşen bir izzeti nefis bir daha yükselmez! | Bu hitap ayaklarımı geriye iti. yör, ablamın emri du oka ileriye Balihle burun buruna idim. Şu. | ursuz ve ihtiyarsız usanan olimi | öptüm Ne © bana tek kelime söylemiş. ti, ne ben ona. İkimiz de susuyor. duk, Ablam: — Haydi çocuklar yemeğe, Dedi. Garip şey. Saniyeler geçtikçe ben daha çek asabileşiyor, içleni, yor, hislerimin derinliğinden ge. len sese mağlüp oluyerdum. Sanki bana: — Hâlâ mu gaflet içindesin. Sa, Hhin bütün söylediklerini kapı ar. kasından dinliyen sen değil miy. din?. Artık yüzyüze nasıl bakacak, bir yatağa nasıl gireceksiniz? Diyordu. Bu deyiş içinde bea kendi kendime dalmış, düşümü . yorum. Selrudakiler de kendi kon. Sonra öğreniyorum ki, huyu imiş., Benden evvel beş altı nın! fena halde yakmış.. kişinin c kım da sıyrıkdı.. Haber verip ya - kalattım. öyliyecekleriniz bu — kadar mı? (Devama 6 ıncı sayfada) dilerine konuşuyorlardı. Bilmem benim susuşum — dikkatlerini mi gekti, yoksa ablam yeni bir hata yapmamam için bir taktik mi kul. Tandı ne oldü, — Hep biz konuşuyoruz, sen su. ıhı:nnuı:, biraz da sen anlat baka. Dedi. İçimden mi geldi, nedir: — Büyükler konuşurken küçük. ler susarmış, Bea de susuyorum ve dinliyorum!. Dedim. Belki de bu bir istihsa i. di. Salihin kurduğu aile rejiminin istihzası! Fakat hiçbir şey söy. lememiş olmamak için: — Ablacığım, hep bizimle meş. gul oldunuz. Biraz da Nihat esiş. temden babsediniz Onu sormuya vakit bulmadık, Yeni mektup ak. ziyori, gelirdim, yedi., Ben de | | kahvaltımı yaptım.. Üç aydan faz-| amın başucunda, | yeller esiyor. O fotografla, | bu onün | —ocooKKT — | ( iri yeşil gözlü mütenasip endamlı asll | düzgün ve akunaklıdır. Ayni zamanda | şiktaştan S. B. 14: Erenköyünden | Halk sütunu muharrirliğine yazıl- ALKA SÜTUNU Evlenmek istiyenler, iş ve işçi arıyanlar, şikâyetler, temenni- ler ve müşküller İzdivaç Teklifleri * Yüksek tahsile ve ayrıca u « mumt kötüre malik fikir ve hayat| insanıyım. Felsefe ve ruha vuku - fum fazlaclır. Hisden ve halden an- larım. Hiddet, şiddet, içki, sefahet, fnat gibi mafhumlarla alâkam yok. Hayatıma hâkim akli selimdir. Ya. şam 33, fakat 12 yaş genç göstermek göbi tabiatin büyük Iötfuna da malikim. —Boyum 1.62, kilom Bö, Tengim açık buğday, gö: şildir. Tam manasile sevimli, ku- sursuz bir çehrem var, Devletçe | müsellem bir şerefim ve tesellüm. le mükayyet bir muaşım Ç100 li- raya yakın) ve bütün bunlarla be-| raber kanunt şahsiyet haklarım ve| tam bir hürriyetim var, Hayatım. da; askerlik, harp ve herhangi bir amemuriyetle hiçbir. alâkam yok. , bedllyat ve hayattır, eserdir. Yapayalnızım, Eşimi arı- | yorum. Kız veya dül: Boyuma uy- Run, mütenasip yapıda düzgün ve küçük burunlu, minyon yüzlü, buğ- | day veya sarışın tenli narin görü- nüşlü, tal n aZ orta, yaşı mü- nesip, az gelirli ve evi hazır olma- hdır. Kalabalığı olmamalıdır. Bu şar'larım mutlaktır. Arzu edenler t inde mektup içine adres. dul yyarak Sön Telgrafda $) Tumuzuna yazabilirler . | vir 18 yaşında balık etinde 1,60 baylu ile kızı ve tam bir ev kadınıyım, benimle hayat arkadaşi olacak bayda Şü vasıfları ararım. En az 80 lira müaşlı | bir devlet memuru veya aker olması Barttır. Pek çirkin olmamakla beraber; hâl ve harekâlti ince olması ve haszas olmasını arru ederim, Arzu - edenlerin | Son Telgraf Halk Sütunu (18 Layolâ) YA müracaallarını rica ederlm. | *& Dürüst ve temiz bir aile kızıyım. | Ve 18 yaşındayım, Ki yazım oldukça | daktiloda bilirim. Orta mektebimi iyi derece İle bitirdim. Ve bir sene ilse- | | de oküdüm. Herhangi bir. mücatesede çalışmak istiyorum. İstiyenlerin —Son Telgraf 8. Y. Rumuzuna bildirmeleri, Gelen Mektuplar Bayan Zeliha: Fındıklıdan G. P. Ç: Maltepeden, S. 886; Matbaaya Birakılmış, — Büyükçekmeceden - Utangaç: Hasköyden — H. N, Y: Galatadan, F. D. 1: Arnavutkö - yünden, İstanbuldan — H, H, B: Beyoğlundan Bayan Uygur: Be - gelmiş mektuplarınız vardır. Saak 15 - 19 arasında aldırınız, Açık Konuşma Bayan Dikmen ve bayan Nura. na — Lütfen — adreslerinizin de masını rica ederiz. Bayan Mukaddes (Yeşilköy — Bugün adresinize bir mektup gön- | derilmiştir. | Kimsesiz Bir Genç İş Arıyor Prta mektep 2 den gıktam. 17 yeşan- | da kümsesiz bir gencim. Ticarethaneler. de ve yahut mücesevelerde xx bir üc retle kâtiplik arıyorum. Dektilo yaz- mayı da bilirim. Son Telgraf gazmlesi | Halk Sütunu Etem Dizdar adrestine mü> | ractnt edilmesini dilerim. — Pek belli olmuyar. — Arama gitti gideli hep erada. | — Bulunduğu merkez orasi, Fa. | gidiyor. muhakkak size de uzun satırlar 'ıyırııd. Ben sordum: — İzin ulıp gelemiyor mu abla? — Hiç bahsetmiyar. — Herhalde alabilmiş olsaydı gelirdi. Salih: — İzin almak güçleşti. Hele bu. gümlerde hiç kimseye izin vermi. Dıl..l-*ııhqı——ı. fturak ilk defa onunla konuşmuş olmak içine — Herhalde cephelarden pok L yi haberler üyar., Lândo, Payton ve Merkebe dair ,Okudunuz mu?. İstanbula civar kasabalarda ne kadar eski lando arabası, payton a« rabası (Doğrusu faytondur) varsa, bu.. ikişer şehre taşı niyormuş. Geçen akşam malb baaya gelmek üzere köprü üstünde tramvay - bekliyor « dum. Bir payton gelip önüm- de durmaz mı?. Arabacı, na-> zarı dikkatimi celbetmek içiş kırbaç şaklattı: 4 — Götürelim bayım! İ Baktım ve düşündüm. Şöye le, yarım saat kadar boş tram- vay beklemiştim. Daha da ne kadar bekliyeceğimi Alih bi- lirdi. Fakat, ne yalan söyliye yim, faytona binmiye bir türe İü cesaret edemedim. Evvelâ, bu emektar, cski nakil vasıta- sını garipsedim. Sonra da, arabada üşümekten korktum. Faytonla gelip matbaanın | önüne yanaşmak fena bir şey değildi, hattâ, zevkli bir işti, | amma, bu manzara, nedense, bana gülünç geldi. Vaktile, sünnet edilecek çocuklar, giydirilir, kuşatılır, takıştırılır, faytonlara takılır, bindi manzara geldi. Fakat, bir iki defa, şöyle kalantor bir kaç zatın faytonla, Lando ile cad- deden geçtiğini görsem, ben de bineceğim. Otomobiller, tramvaylar a- | zalınca, yapılacak başka çara yoktur. Hattâ, at, merkep ve hattâ, deve dahi, şehirde nakil ası olarak pekalâ kullanız | dabilir. Fakat, hatırlarsınız: — Şehir dahilinde merkeple se- yahat etmek veya yük taşı « mak yasak. Çünkü, bu hal, şehrin umumi ahengini ve gür zelliğini bozuyormuş. Ümit e derim ki, bugünkü nakil vası- tası buhranı karşısında, bele- diyemiz, tekrar merkeple se- ııâııı .:hııdı eder. vakit, bütün bayram lerindeki süslü —b»loı,,:: maz. Nasreddin Hoca - gibi, Eşeğin üstüne azametle ku- | rulmuş giden bayları, bayam- ları seyredin! ÜÜn hususi otomobil alır gibi, bi- rer eşek satın alıyor. R. SABİT