gö yE - VRUPA HARBİNİN SNİ: MESELELERİ ür insanlar memleketi .. « ALİ KEMAL SUNMAN Pu harbinin Uzak şarktaki ci ne vakittenberi kendimi meğe başlamıştı. Avrupada nn mağlübiyeti üzerine iylarında Hindiçinide vaziyet i. Şimdi Siyam ile Fransa 380 bim küsur tutmakladır. ü mevkü Siyam için aymnca iyet verdirmektedir. Bir Siyam kürfezi ile Çin de- akdetmişti. Şarkta da elindeki Hindiçini ile olduğu için Fransa bükü- İle de bir muahedesi vardı. vakit çıkan ihtilâflar daha makavelelerle de halledi! - ükin Siyamkhlar kendilerini yakit memnun olabilecek örmemişlerdir. Kendilerini n en büyük kavimlerinden ak biliyorlar. Onun için t, rivayele güre Tibetton ge denize . Bugün n uüfasumu teşkil edenler kazışıktır. Malayakılar, Bir- lilar, Hintli ve Çinliler de ün Avrupalılarca *Tihki> azılan bir ırktan geldikle lüyorlar, bununla iftihar . Memleketlerine «Mu - diyorlar ki yine Avru- tereüime ettiğine göre memleketi. de - isliyen ber işi yapabil- Avrupalılar da gürmüştür. ânci Çatalsagkorn Rama- 5 den 1910 senesine kadar | devri Siyam tarihinde & e kaydedilmektedir. Av- irla mücadele sonra yine on- DEBİ ROM. AN: 31 en de Seveceksin / | İarla münasebatın ilerlemesi, mem-| ( lekette İngiliz ve Fransız dilleri- nin yayılması gibi fsaliyetler bu devirde başlamıştır. — Hükümdar birzat çok seyahat etmiş Hindis - tanı görmüş, Cavaya gitmiş, Av- | rupayı dolaşmıştı. Avrupadan da | birçok mütehassıs getirimişti. Ma- | arif ilerlemiştir. 910 da onun öl - | mesile yerine geçen oğlu altmer sil görmüş bir gençti. Geçen sefec Siyam da müttefiklerle beruber Almanyaya karşı amumi harbe ka- | rışmıştı. O zaman İnziltereye dost- | Tuğumu filen de göstermiş olan Bi- yam krah yağşı ileride olmadığı | halde 925 de vefat etmiş tahta kar- deşi yedinci Pracadijek Rama geç- miştir. Yedinci Rama Siyamın tah- tına çıktıktan bir milddet sonra da meşrütiyet ilân edilmiştir. Siya- mın saha ziyade dabili olan işleri üzerinde bahsi uzatmağa İüzum yok. Siyam bugünkü Avrupa har- binde de kendini unutturmuş e- madı. —Asyamın orasında bundan sonra neler olacağı daha merak edilecek. Ciğerlerimizden hiç haberimiz varmı? | İnsan vücudünün herşeyden zi- yade mubtaç olduğu huvayı biz başlıca ciğerlerimizden alırız. Ha- va burnumuzdan girince, göğsü- müz genişler. Küçük, elâstiki ke- selerden mürekkep olan ciğere gi- rer, bu keselerin üçte iki kısmı kan damarlarından müteşekkildir. | Bu damarların ihtiva ettiği kan insan — vücudündeki — kumum üçle Netfes aldığımız zaman, havadaki oksijenin bir kısmı bu dumarlar- dan geçer, kana vasıl ulunca vü » cudümüzde tesadüf ettiği kurbon- la birleşerek, hamızı karbonu teş- kil eder. Ocaklarda olduğu gibi de bararet hasıl olur. Bu ihtirak se- ile ciğerlere gelir ve göğsümüz darlaşınca dışarıya çıkar. Demek ki bir havadan oksijen alır, karbanlu hamizı geri veririz. Şunu da unutmamalıdır ki, ayni zamanda karbonlu bamızla her teneffüste 390 gram su buhârı de- federiz, Bu bubar, kışın bazan su damlası haline bile gelir. Bu su da | vücudümüzü teşkil eden unsur - lardat biri olan idrojen ile tenef- | füs ettiğimiz zaman, vücudümüze | giren oksijenin birleşmesinden ha- sıl olur, Acaba yaşıyabilmek için me ka- dar havaya muhtaciz? "Tecrübe ile hesap ve tayin olun- müştur ki, gençler dakikada M ilâ 16 dakika teneffüs ederler. Bu, günde 10,000 defa demektir. Her- göğüs kabarmasnda içerimize ya- ! (Devamı 6 vncı zayfada) — | Yazan : ETEM İZZET t_î_ENİCE # Ve Yazdıklarına göz ger- şdu: £ roman okuyorum, Son on içinde me kadar roman yâ- | n hepsini okudum. * kahraman tanıdım Erkek, Bu kadınlardan hangisinin Htudayım, hangisine benzi- ? Bunu bilmiyorum. Fa - kak ki ben de, Salih de 'e birer roman kahramanı Üpletiz, Bir insanın kendi 'ne bumu söylemesi tukaftır, hayatta ne tuballıklar var Yükip geçiyoruz, Yahut ta bütün ciddiliğimizle kabal a 1 Naciyeye: Dedim, Niçin onunla beraber git- tim?.. Bunu bile bu dakikada kav- | ramış değilim. O bana: — Hâlâ buradayiz. Dediği vakit aeden ve, hangi maksat uğruna: | — Gidiyoruz.. Dedim, yerimden fırladım ve. sokağa çıktım, Onu da bilmiye -« ıum.[nıp:ıı sinir nöbeti miydi, bir ihtiras humması mıydı, yoksa bir gönül boşluğunua ifadesi miydi?.. Hiç birini bilmiyorum. - Bildiğim tek şey, fena yaptığımdır. Bunu itiraf etmeliyim, Gerçekten fena yaptım. Gitmemeliydim. Gitme- seydim hem eve geç kalmıyacak, hem de Halil Necip hüdisesi olmr yacaktıl | kadına aşk ilân etmek için Miuhtekirler listesi Evvelki günkü — gazeteler, ihtikâr suçile adliyeye verilen bir sıra ticarethanenin ismi- ni neşrettiler. Bu listeye göz atanlar görmüşlerdir. ki, bun- lar, İstanbulun en büyük ve tanınmış müesseseleridir. İn- sana hüzün çöküyor. Artık anlaşılan şudur ki, cidden şiddetle hissedilmiye | başlanan hayat pahalılığının Vacivud Kama ise İngilterede tah- / , (e ; arasında, dünyanın fev- halâde vaziyeti, Avrupa har- bi ve saire ile beraber ihtikâr- da vardır. İhtikâr dal budak salmıştır. Büyük ticarethane- ler, «Lüks» maakesi altında daha büyük ihtikârt yapmak- tadırlar. Muhtekir, artık ender bir tip değil, her gün gördüğü « müz, rastladığımız mebzul miktarda bir takum yılanlar- dır. Bu yılanları koynumuzda besliyoruz Çoğunun yüzüne dost nazarla bakıyor, elini sıkıyoruz. Hi İhtikâr, artık o hale gelmiş- tir ki, bu hareketi yapmak â- | deta mübahtır. İhtikâr yapmı- yan satıcı, mesleklaşlarının yanında, nerede ise, mahcup vaziyete dü; ğ Yok.. Bu, böyle devam et- memelidir. Bir takım mua- mele ve formalitelerin müsa- maha süzgecinden, muhtekir denen yılanları kaçırmadan ezmeliyiz. BÜRHAN CEVAT i' t j ş İ ğ İ $ ; : V f H İzE i g t | İ 'T ı İ f ît f | İ i l î i : İ İ lt $ | t Garip şey. çok güveniyorum. Onlara güven- | cimin gidişimde büyük payı oldu. Fakat, Necibin galfı da uffedilmez | şey. Şehvet, insanları bir anlık için bile olsa deli edebiliyor, Tla- Hi Necip te guliba deli oldu. Gü- zel çocuk, genç çocuk, girin ve ca- 'a yakın çocuk. Fakat, bütün bun- lar bir. delikanlıya - ilk gördüğü ter sebep değildir .Bu eüreti kendisin- de nasil buldu?., Bilmiyorum. Bil- mediğim kadar düşünemiyorum da. Bea Naciye ile portakallıkları dolaşırken o da benimle beraberdi. Esmer, yanık yüzünün süsü gibi uzun siyah kirpiklerinin altında boncük boncak düran kivil kivil gözlerini hiç gözlerimden ayırmı- yer, arada bir bana: —Ah hanuielendi, Lübnan'ı görseniz... Diyor, Lübuan âlemlerinden, Lübnanın tabil - güzelliklerinden, | Suriye ve Pilistin topraklarını a- barbin getirdiği scinlete rağmea Alman Ordusu Balkanları istilâ (için nasıl hare- ket eder? En son vaziyetin Askeri kritiği YAZAN; — ERKÂNIHARP ) Almanyanın Romanyada tahşit | ettiği kuvvetler, Arnavutluk cep- | hesinde Alman tümenleri görülk- medikçe, Alınan ordusunun Bal- | kanları istilâ edeceğine delâlet et- mez, Geçilmesi müşkül olan (Tu- a) nehrini ve Balkan silsilesi ge- çitlerini gerilerinden tehdit ede- rek düşürmek ve (Selâniğ) e ve Yunanistana daha kostirme isti- kametlerden inmek imkânı var - ken, Alman ordusunun yalniz Şi- malden (Tuna) sahillerinden ve (Tuna) müdafaa cephesinin yan ve gerisi istikametini tehdit eden Bulgaristan cenup Dobrucası is- tikametinden büyük ve geniş bir | cepbe taarrurunu beklemek, sev- külceyş kaidelerine uygun olmu- yan hatalı bir düşüncedir. j Almanya Balkanları istilâya ka- rar verdiği zaman, Alman ordu - | larının harici hat üzerinde ve iki | eepheden harekete geçmesi doğru | olur, Birinci cephe, Tuna şimali ve cenubi Dobruca; ikinci cephe Yu- goslavya ile Bulgaristanın gerile- rini tehdit eden ve Ege denizine en kısa yoldan inilmeşine yarıyan Arnavutluk cephesidir, Şimalden, Tuna şimali ve cenu- bi Dobruca cephesinden cenup is- tikametinde taarruz için, Roman- yyada bulunan 7-8 Alman tümeni kâfi değildir. Arnavutluyk cephe- sinde de (Tisalya) üzerinden (Se- lânik) ve (Atina) istikametinde taarruz için evvelâ Arnavutlukta Yunan — taarruzunu - durduürarak | bir yığınak meydana getirmek irap eder. Bunun için de hiç olmazsa Adriyatik havzasında deniz ve ha- va hâkimiyeti tesisine lüzum var- dır. Arnavutluk cephesinde harp i- çin Alman tümenlerinin uzunca bir kara ve deniz nakliyalı müş- külâtına maruz kalacakları şüp- hesizdir. Fakat Balkanları istilâ etmek için, Arnavutluk cephesi sevkulceyş bakımından asla ih- mal edilemez. Alman başkuman « danlığı, Balkanları stilâya karar verdiği gün bu nakliyat müşkü- lâtını göze alacak ve şimalden ta- arruz ederken, Arnavutluk cap- ehsinden de (Selânik) ve (Atina) istikametlerinde taarruza geçimek için her türlü fedakârlığı yapa- caktır. Alımanyanın Romanyadaki kuv- vet tahşidatından, Alman ordu - sunun Boğuzları geçerek, Anadolu, | şarak Mısıra yürümesi şeklinde Lübnanın hayatiyetinden bahse- ASKERİ TETKİKLER ihtimaller çıkarmak, zamanımızın ' sevkülceyş - ölçülerine — sığmıyan garip hayallerdir. Alman orduları, Balkanları istilâ için yalnız Tuna şimalinden ve ce- nubi Dobricadan taarruza geçerse, Alman genel kurmaylığı bata et- miş olur. Fakat o bugüne kadar böyle bir hata yapmış — değildir. Yalnız cepheden taarruz, yıldırım harbi esaslarile telif edilemez. Ho- landaya yaptığı cepheden taarruzu | bile havadan paraşüt kıt'alarının | yaptığı yan ve geri taarruzile la - mamladı. Polonya ordularını şi - malden ve cenuplan — kıskaçladı. Belçikayı, uzun cepheyi — yararak kuşattı. (Majino) nun gerisine dü- şörek sukut ettirdi. Balkan istilâsı için de ayni usukde hareket edeceği Şüphesizdir. Fakat, —Balkan — milletleri - nin takriben 100 tümen olan or- duları mağlüp iİçin, Almanyanın 100 tümenden çok fazla kuvvet- lerle taarruza geçmesi — icabeder. Bunun için de Alman ordularının | siklet merkezini Balkanlara nak - | letmesi n.ceburiyetinde kalır ki | harekâtın Akdenize intikal ettiği u sırada bu işi yapması bir hata olur. Alman kuvvetlerine, Akdenizde ikinci bir harekât cephesi açıldı. Mütcaddit cephelerde harp Alman- ların hiç hoşuna — gitmediğinden Bülkanlarda üçüncü bir harekât cephesi açılmasına meydan vere - ceklerine ihtimal verilemez. İtalyan ordusunun da şiden sonra böyl> bır| | hata yapmıyacağını düşünmek doği-) ru ölur. Çünkü (Müsolini) kayat sahası dediği Akdenizi ve İtalyan ordularının sevk ve idaresin: Al- man başkumandanlığına terket - miştir. Yakında (Triyeste) de Al- man denizaltı gemileri inşaatına başlandığım duyarsak, bu faal'yete| hayret etmemeliyiz. (Ceneva, Spaç- Ya) da gemi tezgâhları var amma, —— Evlenmek istiyenler, | iş ve işçi arıyanlar, şikâyetler, temenni- ler ve müşküller | İş ve işgi arıyanlarla herhangi bh müşkülü /elan — ekuyucularımızzın mektupları bu sülunda muntaza. veresceklerdir. Ölddi isdivaç teklifleri de bu sü- tunda parasız — neşrolunacakdar. İzdivaç Teklifleri — Ö yaşında kumral yeşli gözlü 1,60 boyunda topluca bir dukum. Tahslilm orladır. Yemek, dikiş, şapka, çiçek, ev | idaresi, hastubakıcılık, daktilo bilirim. | Ayda 25 lira kira getiren bir evim var, | Kurmak istediğim meşru yuva için tali.| Bizmle aradığım evmaf şunlardır: | 1 — Tip mevzuubahis değildir. Yal. niz uzün bir boy tercih edilir, 2 — Ya-| G1 2327 den fazla olmamalı. $ — Yük- sez maklep mezunu, memur veya deniz subayı, 4 — Hastasiyetle beraber doğ- Fuluk, iyi Xalblilik ve mezaket bulun- ması, Ciddi tekliflerin Son Telgraf Halk sütununda (S, G.) adresine bir fotoğraf.. hariyle yazmalarım rica ederken arzu ettikleri an mektupların. ve fotoğraflar Tn kenailerine İnde edileceğini tem min ederim. — Zi yaşında, Uzun boylu (1,17), Ya) kığiklı ve güzel bir gencim, Yakında artacak olan maaşım hâlen 100 Uradır. Her genç kaz, veya kadımın muhakkak beğeneceği ve hattâ güynünde yaşattığı bir mesleğim var, İstikbelim emin ve müreffehtir. Şerefli ve dürüst bir alle- Bin çocuğuyum. Siğura ve içki kullan. mam, Huy ve ahlâkım fevkalâde iyidir. Tanıdıklarıman azlığı yüzünden evlen- ane kararını tatbik edemiyorum, Yağı 18 i göçmemiş, Sarışın. Uzun baylu, endamı ve çehresi çok güzel. Ba.| H ketinde, sesi güzel, musikiden anlar, ve bunlarla meşgul olmasını sever. Da- | Ama neçeli ve güler yüzlü, gımarık mı yün, dans ve müsmasili eğlencelere düş- kün bulunammyan, çocuğa moraklı, yük- #€k içtimal mevkilere girebilecek gibi yetişmiş bir kızla evlenmek istiyorum, Ailesinin servet sahibi olması, veya kızın geliri bulunması ve ailç - asaleti Tazımdar, Şartlarıma uygun olanlarla anlaşımak üzere muhabereye hazırım. Mahremiye-| bu limanlar (Viyana) dan l man topraklarından uzak'tı ve Ak-i denizin garp kısmında ((Treni » yen) Genizindedir. — Almanyanın Akdeniz ve Ege denizi havzasın - daki istikbali için deniz sevkülceyşi| bakımından (Triyeste) daha elve- rişli bir deniz Üssü ve Adriyatik daha emniyetli bir Alman gölü o- labilir. Hulâsa Romanyadaki 7 - 8 tüme- nin sayısı artmadıkça, Alman tü- menleri Arnavutluk cephesinde İ- talyanlarla birlikte taarruza geç- medikçe, Almanların Balkanlarda bir istilâ hareketini beklemek doğ- ru değildir. Eğer Almanya şimal- den ve Arnavutluktan — harekete Beçerse ilk hedef (Yugoslavya) ve ikinci hedef (Yunaistan) olur. Çün-i kü (Berlin Atina) umumi 169 - aeti Akdenize! ve Ege denizine 1nniek için daha | ikısa ve daha emin bir sevkülceyş istikametidir. Adriyatik denizinin | Barbi veya şark! Almanyanın Ak- denizdeki eti için iki mana ifade ederler: Almanya İtalyaya harbetmeden girebilir, fakat Balkanlara harbet- se de kolay kolay ayak basamaz. i yay ve hayatı daha kara görürüm. diyor, bir hafta önce seyahatten döndüğünü söylüyordu. Hattâ, bir | aralı — Mutlaka Lübnan'ı görmelisi- niz, Orayı görmeden, orada seyı hat etmeden Suriyeye gelmiş ol- manın hiç bir değerini muhafaza edemezsiniz... | Diye de ısrarlı bir soyahat tav- | siyesinde bulundu. | Yemekten soura İdi. - Naciye, | Hamide ve daha bir çok genç kız- lar, hepimiz bir arada konuşuyor, gülüşüyor, şarkılar söylüyorduk, İhtiyarlar da aramızda idi. Hele, Naciyenin teyzesiz — Kızım. Bir İstanbul çarkısı söyle, Diye tutturdu. Şarkıyı seviyo- rum ve. söylüyorum. Bilmem se- sim güzel mi?, Dinliyenler beğe- niyorlar, Belki şarkı söylemesem ve sıkıldiğım vakitler içimi kemi- ren izlirap yumaklarını hançere- min heyecanile boşaltmasam dün- | | dü gibi gelir. İnsanlar için en ku- Hayat bana, daâima ucu bucağı gelmiyen sonsuz bir didinme çö- rak çöl odur. En son hızla ümi- de. ve teselliye — koşanlar — bile bu hudutsuz çöl içinde bir an sera- | ba düşmekten kurtulmaş değiller- dir, Umduğunu bulan, — bulduğunu umduğu gibi görebilen milyarda ,bir bile döğildir. Kendisini en mes- üt sahan saadetin daha ölçüsüz olduğunu bilerek ihtirasını —ona göre ayarlar. Zengin, kendinden zenginleri gördükçe daha çok wt rap duyar. - Âşık, daha azgin bir aşka kulluk veya bekçilik edeme- diği için sazı duyar, Bütün bunlar hayatın çoraklı- te tadik kalacağuma söz veriyorum. Ad- retim (Son Telgrif gazetisi Halk Sü- funu vasıtasile S, Sancak) & r. AÇIK GÖRÜŞME Ayın 15 inde, Erenköyünden bir zarf fçinde iki mektup gönderen bayanlara: Tkliflerinizin ciddi olmadığı, mektup)| Jdarvuzın yazılışından ve imzanızdan aa-i Taşiliyor. Bu yüzden mektuplarınızı ma-| Glesef dercedemadik, Ankara Post restant Bürhan: Gele- vek mektupları göndeririz. TekiYinizi bildiriniz. KAYIP ARANIYOR BSerezli Ahmet oğlu Hüseyin ile kar. Geği Hakkı, hemişiresi Zübeyde ismin- Gdoki akrabalarımızdan on beş yıldanbe-| Ti habr ulamıyoruz. Bir ara Bursada ol- Guklarını duydük. Yaytığımız tahkikat.| 'ta Samsuna gittiklerini öğrendik? Ora- da araşırmalarımızda izlerine tesadüt edemedik, Yukarıda isimleri yazılı o. lanların ölüm ve hayalları bakkında malümatı olanların lütfen Halk Sötumu vazıtasile bildirmelerini çok rica ede- rim, — Yedikale caddesinde No, 59 da ADbas ve Nefise. GELEN MEKTUPLAR (Bayan Zehra dünkü mektubunuzdan) başka İstanbukdan), (P. O), (M.M. E), (B. 8. Ö. dünkü mektuplarınızdan baş. ka Kadıküyünden), (Bayan Ayla İstan- buldan), )Ş. 23 Kadıköyünden, (1001 | Hilkat dünkü mektuplarınıza ilâve Has. köyden) mektuplarınız vardır. Saat 15« 19 arasında aldırınız. | gümdır. Bedbinlik ruhu inceltir, damarları İlındırir şuura hiz ve yaratıcılık verir. En büyük edip | €n muztarip ve en bedbin İnsan « dır. Şairin bir babası da muhak- kak ki onun ıztırabidir. ve iztırab €en yüksek şair en kudretli şairdir. Hayatı, ceemiyeti, insanlığı, aşkı, tabiatı ondan daha öte terennüm | eden yoktur. Teyzenin israrı karşısında me yapacağımı şaşırdım: — Ben iyi şarkı söyliyemem, Hem sesim de kötü. Dedim, Fakat, © ve. bütün o lar: — Ses sakibini belli eder. Bu, meşhur bir Arap darbımeselidir. Sizin sesiniz de muhakkak iyi, Dediler. Ne söyliyeceğimi, masıl ihma işaret eden ve hak verdiren sebeplerdir. Bedbin adamlar ha - | yatta daha kuvvetli ve duhu has- | sas olan udamlardır. Nikbinde | neş'e ve tesolli ne kadar 86, düygü © kadar kaba yüksek- — dılar. Bütün bu şaşırmaların ara- ve hod | söyliyeceğimi bilmiyordum. Garip bir ruh bunaltısı içinde idim, Ou- lar zorladıkça ben sıkıldım, bi ç Nöbetci doktor- lar lâzım mı ? Bir refikimiz, çok güzel bir teklif yapıyor: Nöbetçi tor usulü de ihdas edilmeli... Bazan, gece yarısı, hostası - lan birçok kimseler, koca İs- tanbulda doktor, bulamıyor, aramadıkları, dolaşmadıkları mahalle, semt bırakmıyorlar. Hele şimdi, geceleri taksi otos meobili sıkıntısı da var.. Doktorlar, bu teklili nasıl karşılar, bümiyorum. Fakat, herhalde, hasta sahipleri için büyük bir kolaylıktır. Allah kimseyi hekime, ho- caya muhlaç etmesin, derler, amma, sağ olsunlar, bizden uzak olsunlar, yine, doktorlar ra işimiz düşünyor. Nöbetçi doktor usulü ihdas edilirse, hekimler, gece vizi- taları için; tıpkı taksi otomo- billeri gibi, fazla ücret isten ler mi, bilmem.. Herhalde on lara da bir gece zammı ver mek İâzım. Size, eski bir fıkrayı tek « rarlıayım: Vaktile, altın babası, fakat, zenginliği nisbetinde cimri o- Bırlaşıyor, çarnaçar bir dok « tor çağırmışlar.. Uzun boylu muayeneden sonra doktor hastaya şu tav- siyeleri yapmış: — Kendine hiç bakmamış- sın.. Her gün bir kilo pirzola yiyeceksin, et suyu, yumurta içeceksin.. Sabahları havyar- la, tereyağla kahvaltı edecek, açık havada gezeceksn.. Sane yazdığım ilâçları günde üç de- fa yemek arasında alacaksın.. Ben, gün aşırı gelip bir kera Üksek olan iab l bir misli daha ilâve ederler se, herkes, hastalıktan inlemi: ye razıdır. Gümüş 100 kuruşlukların 8 gün müddeti kaldı Gümüş 100 kuruşluklar 8 gün sonra yani İ şubattan itibaren ar- tık geçmiyecektir. Bundan sonra, ellerinde gümüş 100 kuruşluk bur lananlar, bunları Merkez Banka - gında veya mal — müdürlüklerinde değiştirebileceklerdir. Piyasaya kâfi miktarda 1 lirahik gümüş para çıkarılmıştır. BİRİMİZİN DERDİ GEPİMİZİN DENDİ Bostanci tramvay- sıkıldıkça onlar ısrarlarını # car- (Devama var) ı