Beni bl s ;ıu)g"ı'lı'm Bir Amerikan bhikâyesi I leden l'ııchıvnoııl Şimdi çok bedkhattı. Harici ülem- | den onu ayiran parmaklıklara | yaslanmış bir balde, bütüüü imsan- | lara, berşeye ve bilhassa kendine | aciyordu. Onu burüay, pek haksez yere tkamışlardı. Derin derin içini çekli; tam © | mrada genç bir kadın demir par- | maklığın önünde göründü. Genç | adam kadını görünce hemen içli ) bir sesle: — Meri! diye bağırdı. Kadımın dikkati ve müşfik güz- leri erkeğin müteessir ve muzta- Fip çehresini okşur gibi baktı. O da pek gençti, yuvarlak yüzlime pek yakışan iri gözlerile güzel ve ca- aa yakındı. ) Parmaktığa iyice yaklaşlı ve: — Ah, Tem! - diye murıldandı, yoktuğunu o kadar hissediyorum | ki., Sonsiz pok harap olduma, — | — İçeri girerken nöbetçi gardi- yan sama hirşey söyledi mi?, — Hayır birşay söylemedi. Çok | kyi mamnele ediyorlar. Hem beni | tanıyorlar artık. — Söskerinden mana çıkarıma - Haaları için estarin kamuşurken ka- Bmelere dikkat et Her ikisi de sustalar. Koridordu delaşan gardiyan yanlarından ge- çiyordu. Geçerken kadına seri sert haktı. Gardiyamsn geçip gitmesini bek- dedikten sonra, tekrar sesaiz sessiz retini dayuyorum. Geldiğin zaman içim rahatlıyscağına büsbütün da- | ba fena olüyerüm. Sörümü dinle- | gelişin bir fayda temin edemedik- ten başka işimizi sarpa sardırıyor. Yalvarırım sana Meri, her ikimi- zin rahatı için sözümeü dinle!, Kadın erkeğe sempati ve aşkla . Bakıyordu: — Anladım 'Fom! Buralara gel memem herhalde daha iyi elacak. Fakat bir türlü yapamıyorum. O- danm içinde bir aşağı bir yukarı dolaşıyor ve kendi kendime: «Gitmemeliyim, gitmemeliyimz diye tekrarlıyorum. Fakat seni, bua- raya baksız yere Ukadıkları aklı- ma gelince dayamamıyer ve yola Kadın böyle söyliyerek mini mi- mi çenesini gıcırdattı ve Gösüne devam etti: — Bir insana bu kadar işkence ve haksızlık yapılır ancak! Her - khalde barekele geçmek ve bir şey- ler yapmak iüzım. Bir mektup ya- wlım, ne dersin? 99 Vazsı : V No, H . Çavuşlar çadırlarda gene emirler veriyorlardı Çıngırak sesleri hamalların, ka- farcıların söğüp saymaları eğyala- cımuzın geldiğini bize bildirryordu. Açağa bakmıyarak gece karan- Hikta hemen çadırları indirdik ve her çadır arasında yinmi beş adırm aralık olmak ürere ve kapıları bir- birlerine karşı gelmek üzere kur - dük. $ Yayıbaşile sancağın bulunduğu | çadir #ağdan ortada ve ahçıbaşile | esvaların bulunduğu çadır da sök | da, hamalların çadırları hariçte idi.' — Randdan sonra, ağrıboacu vöbet | B R L dE A ae ai e , İi | buraya gelme!. YAVUZ SULTAK SELİM Halifeler Diyarında Brkek kadının sözünü kesti: — Bayır, hayır, böyle müraca- atlar büsbütün mahvamı intaç e- der, Gardiyan seri sert bakarak yatm Tarından bir daha geçti. O vakit Tem hasildadı: — Haydi Meri git artık!. — Bir dakika daha Tom yüzü - mü bana çevir; onu iyice kafımama nakşedeyim de seni bir daha gö- receğim güne kadar görümün ö- Bünden uzaklaştırmıyayım. —Ab, bilsen ev, sensir ne kadar boş ve manasız geliyor bana!. Hicbir iş yapamıyorum, Neriye otursam e- radan bir daha zor kalkıyorum. Mütemadiyen aklım sende Brkek hasret delm gözlerle ena baktı: — Biliyerum sevgilim, ben de burada ayni haleti ruhiye içinde değil miyim? Ben de sensizlikten ölmüyor muyum. Bu ıstırap ve hü- zün bazan beni çıldırtacak gibi e- luyor; baykırmamak için kendimi gor zaptediyorum. — Sevgili Tom!. —Haydi artık zit Merl!, — Bir dakika daha dur deme- din mi? Şimdi niye git diyorsun? — Ben sana bir dakika daha kal demedim ki.. Sen bir dakika de- Tayım dedin. Simdi nöbetçi gari- .yan gelir ve dçarı çıkmamı söyler. Bu demir parmaklıkların urdında seni müdafna edecek bir vaziyette elmadığımı görüyorsun sevgilim! Kadın suratını asar gibi oldu: — Peki öyleyse gidiyoram, ma- dem ki öyle istiyorsun. — Meri, canım Mericiğim: böy- le söyleme! Hiraz daha yamımda kalmamı ne kadar istediğimi Allah | bilir. Fakat burada ziyaretçilere | pek beş müamele — etmiyor - | kar. Rica ediyorum sana; bir daha | Erkek parmaklıkları daha sıkı tutarak: — Mericiğim, dedi, sen hiç de fena kalpli bir kadın değilsin! Ni- çin beni biraz olsun anlamağa uğ- raşmuyorsun?, Niçin seni görmek iwtemediğime zahip oluyor ve ken- dini üzüyorsun! Üstelik beni de murtarip ediyorsun!. Sana yalva- | Tıyorum, işlerin büsbütün aleyhi- mize dönmemesi için buraya gel- mel, Güt, beni evde bekle! Yakın- da kurtulurum elbotte!. © vakit hep beraber olacağız; hiç biç ayrık mıyacağız. Bve gidip beni düşün- men daha iyi değil mi?. Benim de burada yaptığım şey, sebahtan ak- şama kadar seni düşünmektir. Kad iri gözlerinde pırıldıyan iki damla yaşı kurutarak: — Peki canım dedi, sen üzül - me! Bu seferlik beni affet. Seni çok çok seviyorum ve üzüldüğüm için geliyorum. Söz veriyorum ki Bu arzama karşı geleceğim artık; ve aslu aslu oturup seni bekliye- ceğim. Allaha ismarladık 'Pomt, Canım sevgilim!. Eliyle bir yollıyarak u- SAMİ KARAYEL çi neferler çadırların etraıfna nö- bet vardı Birinci bölük sağ tarafımıza ça- dırlarını kurdular. Akıncılar hay- vanlarmı köstekledikten sonra ha- fif çadırlarını bir sıra üzerine ve kızk adım solumuza kurdular. Çavuş Örer ağa elinde büyük bir meş'ele olduğu halde bizim iki mangaya emir vermeğe başladı: — Ordugühtan ses menzili ha- ricite Çıkmak, Ahcbaşının iznini almadan erzak çadırına yaklaş - E Bu oyunla sağa veyahut sola d diz çökerler, sol ellerinde birer mul İlerden musna sönMmüş olamı, orkada munu yahmağa çahşacaktır. Görüy tiğimiz kadar kolay vw, güç madır, yoksa mektep çocukları iç » hazırlanmış bir mesele mt?.. | Adamın biri, bir dereden geçe- | cek: Bir keçisi,, bir libnası ve bir | de kurdu var. * Masa) bu... Daha doğrasu ge- cak rreselesi. Bu adam, uzdn uza- dıva düşünecek yende kurdu öl - dürüyor, Bu hırsız venavası bes - Temekten ne fayda görecek? Ge- bertisin derenin kenarına bıraksın.. Diyorsunu değil mi?.. Faket bu Kipling'in dediği göbi ebir başka hikâyedir.... Derenin kenarında — küçük bir Bandal var. Fakat, keçiyi, lâhnayı ve kurdu bir seferde karşıya ge- çilmeğe müsait değil. Her seferde, bunlardan yalnız birini karşıya RETMEĞC mecour. BEvvelâ kurdu mu geçrisin? Va kat, karşıya gidip gelinciye kadar keçinin lâhanayı yiyip bitireceği mmuhakkak. Lâhanayı götürse, bu sefer de kurt, keçinin hakkından gelecek, İ Köylü düşünüyor, ilkevvel ke- çiyi geçiriyor, kurtla Iâhmayı bi - rakıyor, Fakat ikinci seferde yapa- cağım şaşarıyor. Lühnayı — geçirse keçi derhal Jesbina bakacak, kur du geçirse keçi elden gidecek, Müş kül bir mevkide kalıyor. Nihayet kurdu geçiriyor, karşı sahile bıra- kıyor, Keçiyi alayor, tokrar beriki zakluştı. Erkek, her vakitkinden daha bedbaht, daba muzlarip ve daha mütcessir bir halde kadının arka- sındau baktı. Ne kadar kedbahttı! meti ancak üç gün olmuştu ve baş- veznedar olarak bulunduğu ban- kada olan bir hırsızlık yüzünden pek hakmz yere önu buraya tik- mışlardı. söylemek, ateş yakmak her man- | de yâtmak yazaktır. Çavuşlar ellerinde — meş'aleler çadırları dolmşarak emir veriyor- lardı. Çavuşdar bu emirleri öyle karışık Ve anlaçılmaz bir halde söy- Tüyorlardı ki, biz bunları hiç an- keruyorduk, Btiyar askerler an- hayor ve bize anlalıyorlardı. Eyveh! Hapı yuttuk öyle Me.. Gece yarısı olmuştu. Hiçbir şey yememiştik, Şimdi de bu emir ne olacaktı!, Biraz sonru onbaşı ve etrafında beş on kişi ellerinde birer post ve birer yun yastık olduğu halde ge diler. Bunlar yatek idi. Onbaşı hamallara bağırdı: iv Bir mecliste eğlenmek Keçiyi 've lahaı;â Bilmeyiz; bu bir Hint masalı | sahile getiriyor, bırekıyor. Lâha- gaya ayrılan çadırdan başka yer- . len €ce için | Kai üşebilirsiniz. İki kişi karşı karşıy m gardır. Her birisi de sadğ ayağını vinde müvazenelerini dtemin etmek mecberiyetinde kolırlar. Amotör-| isumandanına gentin yanan Tüsnatdar kerdi mü- | aYRMUZ ki, bu iş yapılması 0 kadar 1 İ Bir muharebe hikâyesi 1615 müharebesinde — Fransız cephesande... Marsiiyak bir neler drtibat vazifesini yapıyomnmuş. Yüz- baş çağırmış: sanin ilk hatlarıma ka- | dar gidecekala, — Vereceğin rapor 800 derece ebemmiyet — baizdir. Gördüğün vuziyele nasaran, erdu kumandanı piyedeleri, süvarileri, tankları, tayyareleri düşmanın ü- zerme sevkedecek, Haydi yürül. Bütün ondu bu vazifeyi senden bekliyar. Anadan döct eaat geçmiş Niha- yet Marsilyalı neler görünmüş. Heyecandan yorgün, bitkin bir bakde. Yüzbaşı eormuş: — Ne var? Ne yaplın?. leyin. Süvarileri- arelerini, daha | ni düşmanın ü- | ni, tanıklarını, ta) neleri vansa hepsin | zesıma piyadelere dokunmasın, — | —î::r;ak için.. meyı Öbü tarafa geçiriyor, En so- munda keçiyi götürüyor. Masalda bunları evine nasıl gö- türdüğü söylenmiyor. Fakat sonu belli. Günün birinde nas! olsa ya İsurt keçiyi ya da keçi lâhanayı yi- yecek. Bunum için böyle bir turine zt şeyleri bir arada bulundurma- yü çahşmamın faydamı değil zararı 'ıiîîıîıı oyunları Kibritlerden yukanki şekli ya pamz, Ağırıca ükdiyel — kibritler de avmz, Bu şekil bir arsadır. Bir ba tavan dört evldila nras kalmışlır. Şimdi bu orsam dört teliseni parça İva z | İ | ğüzüz gibi dokuz müsavi m . rabbaj teşkil edimiz. Sekiz kibriti yerimden oymataraksmaz, kutlandığımız kib- Çadır büyüktü ve mükemmeldi. Saray gibi, ev git çadırlar.. Adeta doşlada odada xmiş gibi, Hem de yüksek çadırda yinmi dört ağrı - boaclu iki onbaşı ve bir çavuş var- di. Çadırın direğine asılmiş zneç - ale, çadırı mükemmel aydınlatı - yordu. Ortaya meşinden bir sofra ikurmuşlardı. Üstünde alabildiğine bol ekmek vardı. Böfranın örtasın- da bakir bir karavana parıl parıl parlıyordu. Onbaşı karavananan başına gitti. kapağını açtı. Plâv mis grbi koku- | yöordü. Bu anda evimin çadır, a — Haydi çabuk alun!. Yemek- haneden pilâv, ökmek, reçel geti- rin!, Çabak!. Hepimiz sevinmiştik. Meğerse seferde berşes yerleştikler şonra mak, ördüşüb mahallini temiz tut- mnayıp pislemek. hağınmak, şarkı v ea d aa. ? aK el karın doyarmış. İkinci bir emir: lemin ön birinci bökük olduğunu | anladırm. l Yemeğimizi içtiha üle yedik, el- | derimizi yıkadık. Birdenbire bir | genbire bir top sedası etrahı çın - lattı, Tanburlar culmağa vaşladı. | Borular öttürüldü gae | iyerine — Neden? Düşmanın mitratyöz- leri mi çak?. — Mitralyözleri var m, yok mu, orasım tbflmesr. Herhalde vardır. | Fakat orada azgin bir köpek var ki.. Bir kalsmde! ! | | | | Kaleminizi kâğıdınızın — üzerin- den kaldırmadan yukarıkt şekli bir. kalemde yazabilir mvmiz. Üç haneli rakam Üç haneli bir rakam bulacaksı- Baz. İlk öki hanedeki adetlerin ye - kümu, üçüncü haneceki adede mü- savi olacak, Birinci ve üçüncü hanelendeki * adetlerin yektinu ikinci hanedeki adedin ci misli olacak. | Birinci ve ikinci hanedeki adet- | lerin yanyana akunulduğu zeman | wücude getirdikleri rakam, üçün- | Cü hanedeki adedm dört müsli o- | Tacekk, / Bu rakami bulabilir. misiniz? 16 kibrit alımız ve bunları şekil| dört müsavi murabba — teşk, 81 namazına!, Meş'aleyi eline aldı, hepimiz ar- kasından çıkmağa başladık. Ça- durlardan askerler çıkımış bir kol halinde yürüyorlar ve namaza gi- diyorlardı. Yüzbaşimın çadırı önünde zavit- lerin göğüslerindeki nişanlar par- kyordu. Tekrar bir top atıldı.. Bir üçüncü deha ateş erti. Derken, mü- ezzinler ezan okumuya başladılar. Gürültü kesilmişti. Herkes ezan | dinfiyordu. Geniş çaderda namae | kıldık. İmam duasımı bitindi. 'Tekrar tanburlar vurmağa baş- ladı, Çavuşlar ayağa kalkarak ku- manda vendiler.. — Dikkat', En eeki bör küçük zahit, Yavuz Bultan Selime dua için Kur'andan birşeyler akudu. Bir de taklıt ede- rek tekrar ettik. 'Top tekras patladı. İmam: | — Allahiekberi, K Yazan: RAHMİ YA Deniz Fedailer H—Ml—'ı&üikwhı-l sından elde ettiği gülünç netice, | tehlikesi mevzuu bal | karakter naktasından da verdiği teminnta riayetsizlik gibi - küçük düşme telâkkisine münhasır ka- lan Prevere ti wzu şöyle cere - yan etmişti; Gece aşıklarını gördükleri de - nanmayi hümaytnu — karşılamak niyetile hazırlık yapan helk Tima- ma gelca Yunan balıkçı kuyıkla - rından Preveze limani dışarısında İtalyan donanmasının bir çok ge- milerinden mürekkep bir Alonun | mevcudiyetini haber almış, harır- lıklar türiti şayialarla beslenen bir evham meydana getirmişti. Yine bu vaziyeti baber #lan 'Te- kat ve Antalya muhribi süvarileri yaziyeti komodordan sormak üze- re karaya çıktılar. Komodor iki süvariyi de iyi kar- jgüç bir şew değildir. Halbuki bir <fa tecrübe edimir bakalıa? Zarmei-| zemnne saklırtsn. Fakat Allah ri- | bird, Ellerini sıkarak ilâve etti: tam, İyi ki geldiniz! Gemileriniz bazır ma?. Antalya süvarisi sordu: — Neye dair hazırlığımızı so - ruyorsunuz? — Hemen harekete!, — Nereye karşı ve niçin komo- dorum?. — Alelâde karakol ve muhafaza bixmeti için yola çıkmak hazırlı- nn soruyoram. İki süvari birden cevap verdi- Yer: — Mer zamanki gibi harekete ha- mrız!. . Tokat süvarisi erkenden oraya gelişlerinin sebebini anlattı: — Biz de erkenden sizi rahaisaz etmek hususundaki teşobktisümsü- zün müsaadenizle sebebini zikre- delim. — Buyurun!. — Holk arasında bazı eracif ve gayialar dolaşıyor. — Malüm. İtalyanların — ilânı harbedecekleri hakkında değil mi?| — Evet komaderum. — Bu hususta merkezden bize hiçbir resmi iş'ar vyok. Mutasar - yıflığa da haber gelmiş değil. Bi- menaleyh bumları asılsız giki ka- ) edebiliriz. — Karasularımız dışarısında İ- falyan donanmasına mensup harp gemilerinin mevent — bulunduğu, bunların âdeta Kmanı — dışarıdan abluka etmiş gibi bir vaziyet la- kındıkların: söylüyen ecnebi ba - hıkçı gemilerinin tayfaları, şayin - ların kuvvetlenmesine sebep teş- kil ediyorlar. — Karasularrmız harieimdeki ya-| bancı barp gemilerine müdahale etmek, yahut niçin bulundukları mabalde bizi kuşkulandırdıklarını sormak hakkma malik değiliz. Halk, istediğini düşünmekte ser besttir. Fakat ortada fel yok, yu- 24 kibrit alımız, şekilde gördü|de gördüğünüz gibi tertip ediniz.| murla yekken böyle şayialara u- Yalkız iki kibriti yerinden oynal. yarak evhama kapılmamız doğru kaksnaz. Bu suretle beş merabba | değildir. İtalyan Adriyatik file - suvun eğlebi ihtimal sonbahar ma- Çavuşlar: — Dağılın!. Diye bağırdılar. Bunun üzerine hepemiz dağıkdık, Çadırımma geldik. Bu gece a- kere gelelidenberi ilk defa olarak mübetçi kaklım. Hem de çadarlı ve seferi bir ordugühta.. Parolamız: — Selim İdi. Yani padişahın ismi.. Brtesi gönü tokrar yola çıktık. Gideceğimiz yeri kiamse bilmiyor- du. Meçhül bir semte doğru yür rüyorduk. Ben, hayatımda ilik defa olarak seferi yürüyüş yapıyordum. Gün- lerce, haftalarca yürüdük. Fitler daima 24 olmak üdere goyri |it edeceksiniz, Fakat yine kullandı-| mevraları için bu civarda dolaş - | İmüsavi ve birbiri üzerinde üç mu-|gınız kibritlerin adedi 16 olacaktır.| malarından pirelenmemiz de wa- — BSilâhları çıkarın!. — Rahat e- Çayuş acele bize bağırdı: Diye bağındı. Sonra © Tunuz. — Yollaşlar haydi kalkalım, yat-| ruldu: YMWeouMm-ı de çadırlarımız, yamceklerimiz, har şeyimiz mikemmeldi. Mutlak bir intizami vardı. (Devamı var) | "OSMANLI - İTALYA HARBİNDE TRABLL BESİ Basiz olur, Kğer mlacık bf get bize bunu vukuün vel ihbar ederdi, 2 kapianlar, vazifenize mileriniz stim üzerinde vi — Bvet. — Şimdi siae vercceğimiz fe şe: Komodörlük minak daki sularda bir cevelân yi hem halk arasındaki şay ial tip, hem de gemi mürettal tatbikat ve açık gelştirilmelerine hizmet iinden evveli Tokat mühi men barcketle Reşadiyeye gi Orada iki gün kalacaktır. Tokadın hareketinden yart #i sonra da Antalya ayni mette denize açılacak.. milerinize dönün.. Şimdi geleceğim. Süvariler kemedoru rak oradan gemilerine di Biraz şonra bizzat ko rafından uğurlanan iki mul Tekat, yarım yolla limandali Kırk dükika yarım yolla dildi. TTokatta bir denix harfl selesi halledilerek tatbikat yordu. Preveze istihki teş Tgenzili dışma çıkıldığı daydı. Tokadın prova vü riye şu malâmalı rapor ettir — Biri yıldız üçü karayel bir tanesi da batı istikal beş İtalyan harp gemisi var rimize doğru geliyorlar. Süvari saatine baktı. S çeyrek geçiyordu. Tokat devam etti, Yaklaştıkları tak? iki komşu devlei deniz veti gibi selömlaşmak sırlıklara başlandı. İtalyan herp gemileri de dın üzerine doğru geliyı radaki mesafe altı mile init dız islikaketinden gelen Reçyadan ateşlenen — bir. Tj mermisi, Tokadın iskele ş sından 20 metre açıkla k tü. Türk gemisi zabitan ve #ebatının hayretli bakışları #f da büyük bir su sütunu terek ufukta şiddetli akisler karak tep gürültüsü içinde / bokdu. Tokat süvarisi mırıldandi — Bu ne demek? Ekinci kir mermi, bunu kip de diğer gemilerin de i le açılan müthiş bir selvo dın etrafında su sültunlar gduvar meydana getirerek buruşuk yüzünde sarsıatılaf etti. Tokaut süvarisi bu bekleni taarruz karşısında gözlerini veze istikametine çevin modora hitap etti: — İşte merkezden, Bahrif zaretinden baber günderil evvel İlânı harp edildiğini man donanmasının mermi) öğrendik. j Ve acele emri bastırdı: — Alabanda sancak.. Bu emir, süvarinin böyle tanrruz karşısında ilk çi rak aklına gelen Preveze tihkâmalarının afex menz line girmek için verilmişt (Devamt TURAN Tiyatro Sinema - Tiyatro - Vi San'atkâr — NAŞİ arkadaşları Sahibinin okuyucularından K MUKADNDES MASKELİ AD Komedi 3 perde © Sinemada: KALP SIZİ