ÜRUPA: HARBİNİRÇİ DT LİNN SÜ, sır ile Habeş.. tan: Ali Kersal SUNMAN Habeşistan mevzuu —Avrupt inin buylıca meselclerinden bi- du. Avrupa barbi bir kere Af- iya sirayet ettiklen senra Ha- tan meselosi de tazelemdi, O- için bu meyzu etrafında er- Ca yazılmış yazıları gözden İrmekte bir fayda var, lyanlar Habeşstanı cle ge - hek için uğraşırken Akdeniz lelerinin en müsalt tetkik za- | i Misr olmuştu. Bu mesele - | bugün de şayanı dikkat bir | ürü var. Dünkü bazı haller | de kendilerini göslerdi. De- | ki vekayiin ürerinde yürüdü- | zı sabit çizgiler mevcut. | lya - Habeşistan meselesin - | sarm slacağı vaziyetin — ne | 1 o zamanlar Avrupa mat - | nda uzum uzadıya — mevzum | olurken şöyle denmişti : n tüfeği vardır. Fakat tü- ., Lâkin bu tertibat ya- uların işidir. Şu halde İtalya - heşistan meselesinde Masar a- İngiltere tarafını mı, yoksa ya taralımı mi iltizam edecek?. cevabı aşikârdır: İngiltere berhangi bır hareket Mı- siyaseten intiharı olur. İtal- ileyhine bir hareket de Musırın flıktan çıkarak yine siyase - l tehlikeye alması ola- h var. İagiltere tarafından M | emniyeti tetaln edildikten ve | İtalyanlarca oraya bir ta - | ta imkâa kalmadıktan sonra kondi bitaraflığını daha ko- vam ettirmiş oldu. Dün ol- gibi bugün de vekayilm şa- dikkat bir benzeyişi var. berabor İlabeşntanda olduğu ve olacağı meselesi Masarlilar hiç lükayt de- “pdaki müslüman ekalliyeti e alâkası da başka. Sonra diğer lüman memleketlerinin Hicaz İccdin, Yemenin de Habeşis » ile birçok çihetten alâkaları ar. Coğrafi vaziyetin icapları leketler araaındaki müna- E£DEBİ ROMAN: 25 I sebetleri eski zamanlardanberi ya- mek için fındn son beş altı sene- çalışılmıştır. dir çok . Fa- kat Habeşistanın mukad- deratı Mısırı sön derece alâkadar etmektedir. şatmaktadır, İtalyanın Habeşistanı ele geçirdiklem sonra Yemen ile, Arabistan memlekellerile müna - sebatına yeni bir inkiyal vermek için ne kadar çalıştığı şu son se- melerde pek görülüyordu. Bumun- la beraber İtalyamın bu uğurdaki faaliyeti unduğu neticeyi verme- | miştir. Şimali ve şarki Alrikada | harbin hallodeceği meseleler Ak- | denize taallük citiği gibi Bahri- | ahmerim de vaziyetini tayin ede- cek. Mısır ise coğrafi icaplarlı zik bir mevkidedir. Yine bu mev- kün icabı olarak bugün Mısır bü- | tün müdafaa tertibatını almış, kon- dini dalıa ziyade eınniyetle gör - | mektedir. 925 Habeş harbi sırasında bir- kaç ay Mısir mühtemel bir İtal- yan taarruzunun endişelerini duy- muştu. Bu sefer de harbin Afri - kaya sirayeti yani endişeleri uyan- dırmıştır. Fakat artık gün geçtikçe bu endişeler zail oluyor. - Kocalara on adet nasihat Kocaların evamiri aşenesi şun - lardır: 1 — Kazancımza — göre cömert davranınız. 2 — Mutlfak ve ev işlerine karış- mayınız. | 3— Neş'eli olunuz. Yorgun bir kadmın sinirlerine suratı asık bir kocanın eve gelişi kadar hiçbir şey daha kötü tesir etmez. 4 — Karınıza hürmetle muamele 3 — Hatta korte ediniz. 86 — Azarlamayınız. 7 — Evinizi karsuzın - veyahut #zin ailelerinizin — bulundukları yerden uzak tutumuz. 8 — Evinize zinhar kiracı al - | mayınız. 9 — Dalma iyi ve temiz giyin - sneğe bakınız. 10 — Çocuklarınına karşı müş - İtk davranınız. O zaman model bir koca olursu- muz. Saadetin en mühim on temel direği bunlardır. Konferan sve Temsil Eminönü Halkevinden: 1 — 18/1/184İ oumartesi akşamı saat (20.30) da İstanbul konser - vatuarı — örkesirası şefi profesi' | Seyfettin Asal'ın idaresinde evim'z! salanunda bir konser verilecektir. 2 — 19/1/9M1 pazar, akçamı saat (80) de Dr, İlsan Şükrü Akseı (Sporun bünye ve karakterle alâ- kası mevzuunda bir konferanı ve- recek ve temzil şubemiz Hisaei şa-, yia) piyesini temsil edecektir. Bu konser ve toplantıya gelmek istiyenlerin giriş kartlarını büre- muzdan almaları rica olunur. Yazan : ETEM İZZET BENİCE fezan . LT ea e bir izah yapmıya da mec- | oldu. düye hülü değişmemişti. hâlâ yları bir noklaya saplanmış areketsiz duruyordu. İ “' kere de nasihat ver- Yavrucuğum, betbehli kendini beıiıhıl-— eri gelebilir. Bu duyguya, böy-. üşünmeyo kendini alıştarnaın, n insanları sevgilerinden de yışlarından da soğutabilir. Ba en bir kadın bir gün kuvvet. vehmin tesiri altında hiç sey gini sanabilir. Kendini böyle hastalığa z Hiye, Firdevsin ovinde kal- yıllar içinde çok ekumuş, çok açılmış, zevklerini ve kafasını, dü- şünüşlerini ve görüşlerini çok iyi terbiyo etmişti. Gazeteleri günü | gününe okuduğu kadar, homca bü- | | kün romanları, Nihadın kütüpha- | mesindeki edebi kitapları, mecmu- luna girmişti. Firdevsin sözlerini heman kar- — Ablacığım, bir vehimden de- Üü bir hakikatten bahsediyorum. Sevgi kadın için süs değil, ihtiyas fır. Sevmiyea kadın yaşıyamaz- fur ve, sevgisi daima erkeğe Ük | ı—aıır.ıı.ıııı.vııılıiı“""'l | nin maddeleri halinde hâğil | | zak hatıra geliyor. Malümdur xi çocuk Kahvehanelerde yakalanıp ceza gören talebenin — sayısı, gazetelere göre, 80-90 kadar- dır. Halbuki, şu satırları oku- duğunaz dakikalarda yalnız Beyazıt meydanından Sirke tiye kadar uzanan yol üzerin- deki kahvehaneleri araştırsa. nız, birkaç yüz çocuk buluna- bilir. Türkçesi şadur: Kahveha- | nelere devam eden talebe ile | esaslı, praiik ve ciddi usuller- | Kahvede bulunan ? İ | | | | le mücadele edilemiyor. Ni- | çin?. Bunun muhtelif sebep- | leri var. Mektep çağında hahveha- neye dadanmış çocuk, tenbel- | liği bir itiyat halinde kazan- | miş adam tipidir. | Kahvedeki çocuğu kim ta- | kip edecek?.. Polis mi?. Mek- | tep mi2.. Veliler mi?. Ayrı ayrı hayır.. Üçü birden bu işi yapacak. Üçü birden bu işi | sıkı tulmazsa, çocuk yine kah- | vededir. Ve dikkat edin, kah: | vede bulunan çocuk, mutlaka bu üç taraflı takipten birinin gevşediği muhile mensuptur. | Bu iş birliğini yapmadan, ço- | cukları kahveden kurtarmak sadece, toplantı raznameleri- üstünde kalır. BÜRHAN CEVAT İsınmak bahsi —-S5S—- Ismmak bahsi mütalea edildiği zaman, kalörtlerler pek tabii ola kalöriferler sıcak hava veyahut sıcak su sevketmek süretile dâ- ireleri ısıtırlar. Sıcak havalı kalöriferler daha prati* olduğu için en ziyade kul - lanılan cins de budur. Kalör'fer - cakları hemen daima binanın alt kumında bulunur, Isınmış havayı borular vasıtasile binanm 'nuhte- Hf dairelerine taksim eder. Bundan başka her dairenin ta « | vanında, ayrıca pervaneli öelik - | der vardır, bu delikler — vasıtasila teneffüs edil niş havanın dışarı /e çıkması temin edilir. | Bıcak su kalöriferi, sıcak su ha- Bel etmek için yine binanın alt ka- tında kurulan ocakla temin edilir. Bu sıcak su, — şakuli bir boru (le binanın üst katındaki hazineye g>- tirilir V» oradan borular vasıtasile| dairelerdeki tertibata takainı edi » lir. Faka: kalöriferlerin derliğimiz gibi, şu kusuru vardır: Haviyı ye- nilemeğe hizmet etmezler, bunn için tenetfüs edilmiş havayı dişa- rıya atacak delikler açılması lâ - zumdır. Severken de kocamı sevmek en başta aklıma gelendir. Faknt, bu adamı sevemiyeorum. — Sevgi bir | hücrelerini hükmü altına alan, ba- kışları kendi rotasına göre âyar e- | den kuvvettir. O hava gibi, su gi- | bi olduğu yeri bütünlüğile işgal e- | den, rakibe ve rekabete fırsat yer- | miyen varlıktır. Halbuki, benim | gönlüm bemboş, bir vaha, bir çöl, | uçsuz bucaksız bir satıh gibi beş. bir varik ifadesidir. Salihim gözle- rinde Salihin yaradılışında, Suli- bin hüviyet ve kanunda bu varlığın zerresi yok, Kamı kanına uyanlar. dan kan alınır, sevgi de sevgiye uyduğu vakit ruhlar birleşir ve vücutlar tekleşir. Genç kadın içli ve beyacanlı an- Jatmasına devam ediyordu. Fakat birden sokak kapısı çalındı. Lât- fiye MAHKEMELERDE Her şeyde bir kadın şerri var mı? Derlerki: “Kadın sırasına göre, ya şeytan veyahutta melektir.,, Hakuk mahkemesinin kapısında karşılaştılar. Bir or biri epeyce yaşlı idi, Epeyoe yaşlı olar altın tel gözlüklü eli bastonlu, as'i yaşlı, , tüvaletine olan itinasından belliydi Karşılaştıkları zaman, orta yaş- lışıt | — Öpeyim amcacığım; diye, « peyce yaşlısının elini öptü. İ — Nasılsın oğlum? — dedi. Yap lası, — Allah ömürler versin, teşek- kürler ederim amcacığım. Ömrü devletinize duacıyam Öyle anlaşılıyordu ki epeyce yaş- hsı, orta yaşbısının amcası değildi. Fakat, eski bir aile dostu, belki ba- başırlın samimi arkadaşı idi. — Hanım kızım nasıl? Diye se - u, Epeyce yaşlı olanı. — Hanım kızmız, sizlere ömür... — Ne! Vetfat mı ettiti. — Hayır umma, beni miçin ver £ etti. — Nasıl? Anlıyamadım. — Yani, boşandık Allah Allah ...Çoluk çocuk? — İki tane — Allah bağışlasın. — Amin, cümleninkini İş> şimdi, onların derdindeyiz, Onlar! paylaşâmıyoruz. O istiyor... Ben is- | bi selim evlâdem, İlm, irfan, zara- | fet, letafet, sabahat, melâhai, fota-, net hepsi ondan sonra.. «Sanmc ey hâce we ihmü ae alim simâlı, beyaz bıyıklı, gençliğinde iserlere | yakışılkı olduğu anlaşılan bir a «Yövmü lâ yenfanda kalbi selim damdı. Öbdürü de temiz — giyimli, | isterler.. ek kaydı traşlı, saçları iti- | — Orada bile hiç bir şeyin laymeti| niş, oldukça yakışıklı | ehemmiyeti yox, Tile kelbi selim.!. ihtiyarlamağa Tası | —— Bilmezsiniz. amcacığım.. Bu kadının yüzünden başıma gelen - Aman Allahım! Çekliğimi m.. Kadın şerri, maâ- Ballah.. Bütün kötülüklerin men - gel, masdarı, ya İçkldir, ya kâdın- dır, ya kumardır, Sevdiği kadım tatmin için kasalar soyan, adam lar öldüren, intihar eden, tür &, | denaet, şenaat, rezail, fecayi, feza- | yihi irtikâp edenler az mıdır? İçki ve kumar da böyledir. Hangi kö- tülüğü kazıtan, ultınden ya İçki, | ya kumar, ya kadın çıkar, Bunla. haricinde sebepler nadir, nadir d-—l Bil enderdir. Bir hikâye anlatayım da dinle! «Zamanı evsilde, iki arkaday, | yok, iki dost varmış. amma nasıl, | tam manasile dost.. — Yani, pisikolojik manasında... — İşte.. Neyse. O kadar trenkçe | anlamam.. Dinle! «Biri, neden bühselseler, içinde | Kadın parmaği a! kadın şerridir! der, Çıkarmış isin İçinden. Öbürü de, mütemadiyen, onu teksi$a u caşırmış. Bu, aylarla yol - etmiş. Daima, kad tiyorum. v a n ği yeni hödiselör teyit etm — Geçimsizlik. Huysuzluk.> E-| birinde yolda yürürl inşa & fendim, arzedeyim. Bilirsiniz, B: diln e olan yi ks>k bir Binanın dia, edebiyatçıdır. Değineredebi « J ÜSt Katından, bir b yakcılardan du değil: Hsansiye fa- | /bin parça..: İKi arkadaşlar kadın fakat, sade o kadür geğil... Hem -| Şerrini tekzibe üğraşanı <hah, le-| edebiyat muallimesi, Bem edio, | miş: fırsat bu tırsakır. Kadın şecri| hem de mütelennin ve mütefek —| Solmıyan bir bödise buldum. Arak, kirdir, Lisans: edcbiyattandır. am-| Ma, tabiiyatçı kadar — tabiiyattan, | fizikçi kadar fizikten, kimyacı ku- dar kimyadan, riyaziyeci kadar da| | riyariyeden anlar — Attfedersin evlât, o lisans de- diğini anlıyamadım.. O da he 0- kayor? — Bfendim, nasıl diyeyim. Rü's..| rü's de değil elendim, adeta ica- zetname ... — Evet... Yani diploma.,. — Bvet... Evet... Ne diyorduk? | Bu kadar münevver bir kadın. Fa kat, bunun altında bir şeytanatı, | bir kibri, bir nuhutu, bir hasetci- | liği, fesatcılığı var ki-.- İllâhllah., | Tahammül edemem artık! Evimiz-| de veya başka bir yerde bir top- | lantı var, değil mi? Elâlemin dos- tun, düşmenın yanında beni tezyif| eder.. İstigar eder. Bazan tecnil | bazan tekdir eder. Bu yüzden, ge- | çimsizlik baş gösterdi... — Her şeyden evvel iyi huy, kal. — Salihtir. Onun çalışı!. Dedi, yerinden kalktı, — Ablacığım başka gün konu- | gönül dolduran, bütün bir dimağ | şuruz. Sen de Seveceksin! Her gönülboşluğunu dolduran her tad ve duygu getirene bu vaslı veriyorur. İnsan imsanı seviyar, insan parayıseviyor, tabimtı sevi- yoruz, güzel bir table seviliyor, muvaffak bir roman seviliyor, iyi dikilmiş bir elbise seviliyor. Bü- tün bunlar hakikatte sevmek de- | #L hoşlanınak sevklenmektir. —| Sevgi bir kav, bir alev, bir şimşek- | fir ki, damarlarda çakar, kanda | tutuşur, beyinde — kavılcımlanır, —| guurda korlaşır. Aşk da buduz, sev-| menin hızı, coşuşu, bir bütünlüğün | bir beyin hücresinin taşışına bağ- lanışıdır. Ve aşkın ilk atoşi güzler- de tutuşur, damarlarda parlar, Sevda, kara sevda aşkın cinnet oluşudur. Genç kadın da sevilmek, sey- Sevmek. l | | | | | zaber çalışıyorduk. Yoldan güzel kazada da kadın şerri olacak dağil ya...> arkadaşıma, yok dostuna ıto'n—ı müş: «— A birader demiş, bu da mı kadın şerri? «Öbürü bilâ tereddüt; «— Evet, demiş, bu da kadın er | ridir. «— Tahkik edelim, bakalıra «Gidip binada çalışanlara sar - muşlar: «— Ne oldu? Nasıl oldu bu kaxa? | | Hasta mıydı? Başı mi döndü* Aya-| ı ni kaydı? *Birisi demiş ki: «Üzt katta be- bir kadın geçiyordu, Bana aman ne güzel kadın!> dedi. Şöyle dön- dü, bakarken, uçuverdi iskelsden aşağıya... Zavallıl» bunu din!e - | dikten sonra, «kadın şerri!> diyen «— Demodim mi, birader. de - | m'ş. İşte, kadın şerri,.. (Devamı 6 wmes sayfada) mek İstiyordu. Bütün bir hayat | İç sazısı, çetinlik, maddi ve manevi, yalnızlık ve gönül boşluğu ile ge- | çemezdi. Bahtsızlik muşinlarının | çeşidinden ve sefaletin karından kurtulup Güneşe dadılığa gelen | ve, bu ödevini bütün üstünlüğile | gören Lâtfiye evlendiği vakit yıl- | ların damarlarında biriktirdiği sab-| ı birden boşaltmak, biren aşk hum ' masına düşmek istiyordu, Sabrım | zincifhidem beşanan her gönç kadri| budur, böyle ister, böyle düşünür: I Aşk yolunda şekvetle şahlanmak | ve daima aşkın topuğunda sürünen| bayata istihkarla bakınak. Aşıklar, için adına hayat denilen insa tör- | püsü bir başka ifade değildir. Genç kadın, güzel kadın, csmer kadın, iri siyah gözlerimin ufkımda ve odanmı yalmızlığı içinde bütün bu tahlilleri yapan kadın birden hizmetçisinin içeriye girmesi İle düşüncelerinden ayrıldı, | Spor kadın /| vücutlarını çir- İş ve içe ariranlerte kenmaşi vir meç KİNlEStiriyor mu? küllâ olun okuyucularımısın mektup- | Tarı bu sültunda munlasaman ve mecca- | — Birçok tıb âlimleri, profe- ı-ı" .ı—ıııı“eıııuı. Gazetemizin dekler - şörler, uzun yıllardanberi, spor rukalı da sorelanları verece. >e L Tabün d ""'.____4 ve jimnastiğin kadınlara da, Bt ea | erkekler gibi, hakikalcn fay- ea Te C lli olığ almadılım Ssikik İzdiyaç teklifleri | ediyorlar. Bir frenk gazetesi, — Lise derecesinde bir mesle': | Uzun zaman, bir kısımı —üle- mektebi mezunuyum, 60 lira ma- | Manin, sporun kadınlara za aşla bir rosmi dairede çalışıyo - | Tarlı olduğunu iddiada devaz | deneceğim bayın yaşımdan on o ; Mesini riıca ederim, | miz bir sile kızı ile evlenmek iş- | radığım evsaf şudur: ram, Beyaz tende veya hatif eam ve, | sempatik, dürüst, güzel en 42 ilx | okul mezunu başkalarına muhtaç | olmadan bi revi idare edebilecek icabında taşraya gidebilir 17 - 20 yaş arasında modaya düşkün 01- meyan bir aile kızile — evlenmek istiyorum. Zenginlik mevzuwbahs değildir. Yeter ki dili tatlı nlsunt.. | bayanların el yazılarını ve fato - graflarını havi bir mektupla (Son Telgraf Halk sütunu K. A. 3) » | müracatlarını dilerim. Uyusulma- | diğı takdirde fotograf mahremi - yetle iade olunacaktır. , — 35 yaşında 1,68 boyuna şip Man ve sarışın yeşil gözlü natürel kıvırcık saçlı bir kızım. Ayda yi mi iki Kra gelirim var. Tam ma- nasile bir ev kadınıyam, Birkeç saza aşinayım. Dikiş, nakış onları da bilirim. By- | beş yaş büyük olması ve içkiye a- lışik olmaması iyi bir mevki sahtti| olması şarttır. | Ciddi — tekliflerin Son Telgret halk sölmü (F. Ö,) ye bildiril — 32 yaşındayım. Hiç evlenme- dim, Resmi bir müessesenin hesap memuruyam, 70 lira aylık - alıyo- Tum., Boyüm 1,72 kilom; 72 dir. Te tiyorum. Evleneceğim bayanda » Biraz okur yazar olmak, ev işı | rini tyi bilmek, kumral, uzun boye Yuşt da 22 - 25 arasında bulunmak. Arzu eden — bayanla: Yütfen Sön Telgraf halk — sötümü | B. S. Ö, süresine bildirilmelerini rica ederim. Celen — mektuplar Ş. A— Dün Hün ettiğimiz mok- tuplarınızdan haşka Çekmece, Mal- tepe A, pösta ve Büyük Posta - | neden de birer mektubunuz vat. dir. Bay M. Ş C— Unkapaniı ve Ka- | dikövünden iki rektubumuz vaze di Bayan Müorccel, Bayan N. H ve Bav H. İ— İlün ettiğimiz mektüp- Tanoiu sür'atle aldırınız. Bayan Sabihat— Beyamıt, İs - | tanbul, H, Ç. T— İstanbul ve Ga- latadan birer' mektubunuz göl miştir, Mektuplar saat 15 - 19 arasnda alınmalıdır. ARANILANLAR Haydarpaşa askeri hawlanesi İçin. 20 - 100 lira üçretli bir elektrik memuru - İmti aranmaktadır. Talipler komut, 2 inci sube - sine muracaa! elme a a| —Ne var Zeliha. | Arap kız: — Fazzal ya hasım,. Etmektup. Diyerek zarfı Lütfiyeye waattı. Bu kamiser babadan gelen biz moktuptu. Lütfiye onu uzun uzun okudu, ü İki kere, üç kere, beş kene oku- u. Hayretle okudu, uzlenarak oku- du, derin tabayyüllere delarak &- kudu. Komiser babası ona tatlı tatlı, Yakat her satırımın altında gizle - nen bir acılık ifadesi içinde İstan- bula anlatıyordu: «—Lütfiye ne sen sor, ne ben söyliyeyim. İstanbul bütün damar bir kalb gibi. O kalb bir vücut için- | de ne yapabilirse böyle bir paytah- tan da ne bakle olduğumu kolay- lıkda tasavvur edebilimin! (Devamu var) inj yazıyorlar, Bu hekirilere göre, spoı, kadınların vücudünü çevikleş- tiriyor, sağlamlaşlırıyor, lâs - tik top haline getiriyormuş, #nma, uzun müddet sporla iştigal etmiş olan kadınlar, waz'ı haml esnasında çok s- kıntı çekiyor, hatlâ, tehlikeli hayat ve memat dakikaları yaşıyorlarmış! Yani, daha açıkcası, bu gi- biler, zor duğuruyorlarımış.. Bu iddiaların derecci #ıh- hatini ve ilim kıymetimi takdi edecek mevkide değilin. An- cak, benim bildiğim, bu za- manda, bilâkis, birçok kadın- lar, kolay, kolay, çabuk çabuk doğuruyor. Aklıma, eski bir fıkra gel- di, Malümdur, amma, bir ker> de benim ağzımdan dinleyin: Vaktile, bir köyden bir kö- ye gelin götürüyorlarmış! Kız bir eşeğin üslünde, oğlanın babası, yani kızır pe- | deri de bir eşeğin üstünde, damadın köyüne — doğru yol alıyorlar.. Köye yaklaşmışlar.. Uzak- tan çayırlıklar, zümrüt vadi- ler, coşkun dereler, gür ser- vi ve kavak ağaçları görün. #nüş.. Kaz, yanındaki kayın ba- basına: — Ah, babacığım, demiş, ne güzel köyünüz var.. hlsa zarası, havası ne Kü zeli, Ben bu köyde dokuz ayı beklemez, yedi ayda da- guruveririm. Kayın peder olan — ihtiyar ıh:ı.l':iuüb'ıuh-—._m — Aman kızım, demiş, bu sefer dokuz ayda doğur da, endan sonra kaç ayda doğu - Üniversite ve yüksek mektep - lerde gerek talebe larafmdan v: gevekse büro tarafından yapila * cak toplantı, madde ve sair hte nevi ilânların badema fakülli der kanlarının müsnedesi olmadal /e pılması menedilmiştir. BİRİMİZİN DERDI HEPİMİZİN DEA0İ Haliç- idaresinin garip işleri | Eyüple oturan okuyucuları- mızdan Södettin yazıyor: *— Şu Haliç ıdaresinin bazı işleri bir garibedir vesselüm. Ezcümle en kalabalık santler- de küçük vapurlar tahsis eder.