! 'YARINKİ ÇARŞAMBA MATİNELERDEN İTİRAREN | ASRİ Sinemada | Sinemanın en zengin, en mülhiş ve en büyük filmi BAY TEKİN YENİ DÜNYALARDA Baş ralde: Meşhur BUSTER GRABBE 1000 artist ve figüranın iştirakile emsalsiz bir hürika 30 KISIM TEKMİLİ BİR DEFADA -ALİYE TEYZE | Yazan: MAHMUD YESARİ Denizaltı gemilerinde hayat Yazları, annem, arasıra üç kar- ) deş, bizi alır, büyük teyzemin E- | kip olduğum gerdune» ye, bir te- me atar, beni halvet kapısına yol- Bu daracık ve içi karmakarışık âletlerle dolu gemideki insanların hayatı nasıl geçiyor ? Dört Bayram gününde Seanslar Sasi 11 de başlıyacaktır. mirgündaki yalısına götürürdü. | lardı. :';!“ yalı, =ll:::î“ü“' hmw halayıklar, | — Bir gazetenin, bir denizallı gem-| yer bir metre murabbamda ya var,| şenin birinde bir gemici, eli ses Baltün Viyema, heşitadürüdü valedesile, hınwun. Bla l u"km ::' M:’Y:"î'u':::u #sini ziyaret eden muhabiri, zama- | ya da yoktur. Su üstünde iken ye- | makinesinin üstünde dikkatle bek- ;'“ M ae (Eaki budum nel, "| mamizın bu müthiş harp vasıtasını | mek pişirilir; altında iken soğuk et| Hyor. Yakından bir düşman gemisi Ş neması'nda Batırası yıkılmış demektir. “yatağa koyarlardı. göyle tarif ediyor: ve konservelerle iktifa olunur. Beçiyor mu diye... A R K——— Ekler) Yalının, set set harem, selâmlik bahçeleri, büyük çiçek bahçesi ve | Je sıcağını, Allah göstermesin. Sı- 3 ğ icneya 'düyekat Vf ğ | vaktarı HÜ Tlara, kuğ:ı ve wlfiır:uhwh S :ı puaı motörü — bulunur. Suya ıih:" deniz M geçirirler. Ha- YOHAN ŞTRAUS'un hayatını gösteren KŞi Na M a e rllaki bçilir kapanır ma | deküikları zaman bunlar dürdü - | Va kararınca su üstüne / çıkarlar. ÖLMEYEN VALSLAR Set bahçelerde yaramazhk ede- mezdik. Çiçek bahçesinde Kara- dağlı bahçıvan Yuvanın, posbıyık- h, korkunç bakışlı yüzünü gör - meği bırakın, sesini duymak, bizi, | , GEnç yaşında dul kalmış. İki ye- | rada bulunur. Denizaltılarının kur| likleri mevcuttur. Fakat bunlar,de-| — Geceleri bütün mürettebat de- Çilyavrusu gidi dağtmağa — Kti ;:ı oç_l'u::ıı ;;ılın—obı yetiştirmiş. | mandanları, zabitleri ve efradı hep| niz dalgalı oldu mu açılamaz. Suya / nizaltının üstüne çıkar, oturur - d sün ymnakamı, öbürü mü-) gençtir. dakdığı zaman bu delikler tama - | Jar; hava alırlar, sigara veya pipo n "’”Am"' do Mkümeklei Brmalirz | Grmdl Kumandanın: mnile kapanır. Yalnız kumandan | içerler. İçeride sigara içmek kat- Bayram Haftalarında Daima EN GÜZEL FİLMİ'ni sunan mnak şartile istediğimiz gibi haşa- rılık ederdik. Yabda, teyzemin ev- lâtlıkları vardı. İzmirden akraba- Jar da gelirlerdi. Biz, bazan, an on beş kişilik bir çete olurduk. Bah- | *evmedi. Boşattı. üzerinden süzülerek sahilden uzak-| zerine denizaltının üstünde bulu - | dolaşırlar. sonra üslerine dönerli Müzik - Dans ve Güzellik Senfonisi çıvan Yuvan bile, güç başa çıkar- “:"'“ oğlunun bir ';'f“k h'::“— laşmıya başladı. #anler birer Birer köşklün İçeri | Kumundünm, on döct, tü Beğtaal NEFİS ve ŞAHANE BİR ESER TAKDİM edecektir. di ım“'ün“]_m'“w-'_f W_mîmfu Geminin içerisine girdim. Deni- | girerler. Nihayet kumandan da içe-| köşkten inmediği, gözünü Periskop- BRODWAY MELODİE 1940 Oyunun, bazan tadını kaçırıyo- yanına | Lahtıların içerisini hariçten kestir- | iye girer. Kapaklar kapanır, vida- | tan ayırmadığı olur.. Hulâsa, de- Fuz; killi topraktan tutun, meyva Vekesine kadar, kirin, pisliğin, ça- murun çeşidine bulanıyoruz. Annelerimiz, bizi o halde gö - Tünce, hem feryadı, hem tokadı basıyorlar, 'Yalının, üç kurnalı hamamı da istim üstünde. Ne zaman istense isiniyor, «hamam oluyors!, ib ğ z : e Kadınların bir «temizlik gayret- | — — Babaanne, duydun mu, falan | telleri, borular göze çarpar. inmeye başlar. Kumandanın önün- TURAN h Bugünkü harbi karşımızda canlandıran... keşlikleri> var. Yüzümüzü, gözü- | olmuş?. Denizaltı, denize dalmazdan evvel| deki levhanın ibresi yavaşça dö - Tiyatrosunda Emsakiz kahramanlıkları gözümüzde yaşatan.. nizü silin bırakm. Hayır!, Babaanne; duydum, biliyorum! İbütün mahreçleri sıkı sıkı kapanız,| Mer: 6... B... 10... 11.., 12... Bayramda 4 gün 4 gece: Ark. ye MARbaçlK ÜUSU D — Zaten kirli idi, hamama gir- | der gibi başını ağır ağır sallardı ve | vidalanır. Kompartımanların biri- | — Kumandanın emri daha: SİNEMA - TİYATRO. Dünye herbinin. ilk büyük Füsei «in. hakikaten de duymuş, biliyordur. | birlerile rabıtası kesilir. Bu kom - | — — İleriye doğru... VARYETE-HOKİ Daha iki gün evvel hamama gir- giğinizi söyleyin, bakın dinlete - bilirseniz dinletin. Eğer, o sırada, yalıya, Aliye fteyzemiz de gelmişse, ben, idam mahkümları gibi titrerdim. Ah, bu kadın, çocukluğumda, bana, çok zulmetmiştir. Bir dok - san boyunda, Aydınlı zeybek kar dınıydı. Eni de boyuna uygundu. Sözleri sert, hareketleri sertti. Hamamda, beni, onun «ellerine> ! teslim ederlerdi. Onlar, ne ellerdi | yarabbi!. Beni ayaklarının arasına kıstı « rır, oklava parmakbı ekmekçi kü- reği ellerile de, beni «arıklamıya» başlardı. Kaynar kaynar sular dö- | vermişti, amma, Avrupaya gön - | Tek veyahut oturarak... kerdi. Çırpıni Çırpınmak değil, | dermek istiyordu. Elektrikli mutfağın bulunduğu BU AKŞAM kıpırdıyamazsın. Parmakların her | — Onda, © azim, o irade varken, biri ayrı kıskaçlar gibi yakalamış, | gönderirdi, gönderecekti. mı? diye, merakla titreştiler!. P E K ve s A R AY ikapırdatmıyor. Gelin için, çok munis diyarlar- Yalnız eskisinden daha sert, da- Bağırırım, ağlarun. Küp gibi sa- | dı. Aliye teyze, nedense kızmıştı; | ha nobran olmuştu. Onunla gizli Sinemalarında âpr. Buyurun bakalım, duymuyor | ki. Bağırmamı, ağlamamı duysa, | belki biraz insafa, merhamete ge- | Tir, suyu ilrtir, keseyi hafif sürer, | gözüme zorla sabun kaçınmaz, çu- buk âzat ederdi. | Ben, bağırmaktan, ağlamaktan | yorulurum; o, çitilemekten. kese sahun sürmekten yorulmazdı, Ni- hayet, tas tas soğuk su dökmeğe dbaşlardı amma, ne fayda, ben, is- takoz gibi haşlandıktan sonra. Beni, hamam tasına oturtur, har dayAlara el çırpar; tasa, yanı <râ- No, 93 Vazsa : M Devrilen bir yığın degin arka - | ada saklanmış olan bir Ermeni tüccari duvarın kenarından koşa- İYAVUZ SULTAN SELİM Halifeler Diyarında Kurt Mehmedin ko_llırmı atıldım | Hamamdan hiç hazzetmem. He- Bu Aliye teyre, zengin değildi. Zekiydi, becerikliydi. Bilhassa hâ- Gisata karşı, taş gödi dayanaklı idi. Aliye teyze, mühendis oğlundan çok, asker oğlunu severdi, İki oğ- kunu da evlendirmişti. Otoriter ka- dımdı. Asker oğlunun karısını, içi aldı. Büyüyünce, ne olurdu, pek bi- lemiyorum amma, benim tanıdı- ğım zaman prekos bir zekâ idi, A- man Allahım, herşeye aklı ererdi ve hepsini ebabaanne» sine yetişti. rirdi, Bu, gizli kapaklı birşey de- ğildi. Torun, büyük annenin - muz başına çıkar, tepesinden ba- Zeki kadındı; kulakları duymazdı amma, dudakların - oynayışından bütün söylenenleri anlardı. Asker oğlunda, şeker hastalığı vardı. Sıkı perhiz edemedi galiba. ©, dağ gidi adat gürleyip gi Aliye teyze, bunu da sükünetle karşıladı. O, bir taştı, bir granitti. İçi ağlıyordu muhakkak. Fakat, dışarı sızdırmıyordu. Torunla bebaanne başbaşa ka- dılar .Artık, kâh İzmire gidiyor - lar, kâh İstaribula geliyorlar, iki şehir arasında uzun kısa fasılalar- la mekik dokuyorlardı. Aliye teyzenin bu seyahatleri ba-, guna değildi. Torununu mektebe «Geminin ortasında kumandan seyrettiği zaman haritalar ve pus- lalar konulür. Kumandan; genç ve, faal bir genç olan muavini ile bu- — Motörü işletiniz ... Diye verdiği emir derhal yerine getirildi. Denizaltı hafifçe sarsıl - mıya, sonra limanın sakin suları mek kabil değildir. Bu, ustüvane geklindedir. Birçok — locaları var. İnsan elini kaldırınca tavana do - kunabilir. Bu madeni tünel, elek- | trik lâmbalarile aydınlatılır. Kori- dorları ancak bir kişinin geçebile- ceği kadar geniştir. İki kişi kargı- laştı mı mutlaka yan durmak zamdır, Duvarlarda birçok elektrik| partımanlarda bulunanlar, biribir- Jerile yalnız telefonla konuşabilir- der. Efradın yatacak yerleri baş ta- rafladır. Torpil atmıya — mahsum tübler de buradadır. Torpiller, bu- Taya raylar üzerinde getirili ve atı- hır, Ön tarafta bulunan efradın sa- yısı yizmiyi geçmez. Bunların ya- takları kenarda ve üstüste üç sıra- dar. Adeta büzülür, — yatarlar İki metre murabba kadar bir boşluk vardır, Masa, sandalya gibi bir şey olduğunu zannetmeyiniz, Efrat, ye meklerini burada yer, mektupları- 'nı burada yazar. Tabii yere çömele- torununu: — Yavrumun yavrusu, yanaı yı- lan yavrusu! | Diye okşuvord. Aliye teyzenin «tesebbüsleri» «iltimasları» ne dereceve kadar i- lerlemişti, kimse bilmiyor. Gü - | nün birinde, torunu. sevgili oğlu- nun birleik vadipArı, hastalanıp da ölüvermez mi? Yalıda, konakta, şamarık kızlar | hoppa genç kadınlar var, Hepsi - na sataşır alay ederlerdi. Sevgili torunu ölünce; yıkılacak SAMİ KARAYEL Mehmet ve Eyüp seğirttiler. Ö- nümMürdekileri düsekle — yararak | ilerliyorduk Aldığımız emri yeri- Bizli alay eden duvak düşkünü ta- zeler, genç kızlar, surnaşıklığı açı- Ba vuzdu, Aralarında bir gün, yavaş sesle konuşuyorlardı: — İnsan bu kadar yaşar mı? İh- tyar yaşamanın ne manası var?. Meğer, © tetikte imiş. Dudak - larcn oynayışından söylenenleri an- lamış. O, taş sükünile şu cevabı verdi: — İnşaallah, sizler, ihtiyar ol - mazamızi, * MAHMUT YESARİ bozcular okçular, topçular, mız- rak karmakarışık - oldukları ülde birbirlerini tebrik ediyor - lardı. Bölüğümüzün çavuşu ellerini göğsüne çaprazlamış duruyordu ve gözleri yaşarmış bulunuyordu. İmam efendi yanımıza geldi ve dun ederek: — Çocuklar dedi; çok şükür ya- zın muharebeye gidiyoruz. — İşte | size güzel bır hayadis muharebe Denizaltılarında, snazotla işleyen rulur, elektrik motörleri harekete | Böçer. Arka tarafta da otuz kişi var-| ârr, Denizaltılarında birçok hava de- mahallindeki camlı kubbenin üs- tündeki kapak açıktır. Bu, içeri - den ve el ile kapatılır. Kumandanın verdiği bir emir ü- lar ankıştırılır. Dizel motözlerinin sesi kesilir. Kırmızı ampuller, bü- tün kapakların kapandığını bildirir. Artık ondan sonra komprime bir hava teneffüs edilir. — Balastları açınız!.. 15 metre derinliğe.: Bir gemici, bir manivelâya ba- sar, gemi de denizin dibine doğru Şimdi, artık kâinatla alika kesil- miştir. Telsiz telgraf memuru höce- resinde, kumandan köşkte, Peris- kopla denizin üstüne bakıyor. Kö- | Jar yatıp uyurlar, yahut kitap o- İyYi CİNS SAATTIR UMUMİ ACENTASI: İstanbul Kutlu Han 1/4 bütün büyük mağazalarda satılır. rulmağa başladı. Bölük başının a- Si ortalığı çınlattı. | Herkes bir anda susmuş, dinli- | yordu, Kumandanlar at üzerinde idi. Hepimiz yerliyerine — gelmiş ve büyük kışla meydanında dört- | köşe olmuştuk. Fevkalüde bir in- | tizam vardı. Bunu gördüğüm za- man, ilk defa nizam ve intizamın güzelliğine hayran oldum. İkinci tanbur vuruldu. Çavuşlar yoklama yaptılar, bö- | başlamış.. Duramadım, Kurt Mehmedin | kolları arasına atıldırm. O rengi sok | Küklerden onar kişi ayırdılar ve | başlarında vekilharç başıyı alarak | Denizaltılar ekseriyetle — bütün Efrat, dört saat nöbet alır. Bir ge- €e ve bir de gündüz. Diğer zaman- kurlar, iskambil oynarlar. iyyen yasaktır. Bu fedakâır gemi- cilerin en büyük derdi de budur. Denizaltılar bazan on beş, yir - mi, yirmi beş gün açık denizlerde nizaltı hayatı, zannedildiği kade hoş bir şey değildir. Pakat, ku - manduan olsun, efrat olsun, vatan hissile, vatana hizmet için bu müş- kül vezifeyi memnuniyetle yapar- lar ve hiç şikâyet etmezler. Ş h;adebaşı Bi dB LÂLE 'TÜRK FİLMCİLİĞİNİN ZAFER TACI 15 senedenberi Memleketimizde yapılan filmlerin En güzel - En muhteşemi KAH VE__CL'!;*GÜZELI HAZIN - BEHZAT ve MÜNİR NUREODİN 'TALÂT — NEZİHE — NEVİN — HADİ — AVNİ — KÂNİ — YAŞAR— NECİP HAKKI—MÜMTAZ Zengin ve muhteşem sahneler - Büyük Saz Heyeti - Yeni şarkılar. Müzik: SADEDDİN KAYNAK —« Bu Akşam SÜM ER Sinemasında Harikulâde Filmlerin ea dehçetlisi... Parihin kanlı bir dramı.. Londranım esrarı.. Bir saktanatın sonu... Aşk ve kaskançlık sahnelerini tasvir LONDRA KALESİ MÜSTESNA FİLM BAŞLIYOR. Dehşet saçan teşkilki... Kral çocuk ve ailelerinin öldürülmesi: Saltanat, kin ve mülerdeleleri.. - BSaltanat bırsları... Velhasıl cilerin tüylerimi ürpertecek kanlı ihtiraslı sahneleri ihtiva eden VALSLAR KRALI Filmile yeniden canlınacaktır. Oynıyanlar: PAUL HORBİGER - MARİA ANDERGAST - CRETEL THİ!? Viyana filârmenik orkestrasının iştirakile FEVKALÂDE BİR FİLM MELEK Yarın matinelerden başlıyarak Harikulâde güzel bir mevzmu olan bu filmin Yıldızları ELANOR POWEL —— FRED ASTAİRE İlâve olarak: EN SON FOX DÜNYA HAVADİSLERİ AKDENİZDE harp gemileri ile Tayyareler arasında müthiş muharebe. Suare için numarah koltuklar bugünden satılmaktar YÜZEN KALELE TÜRKÇE €LİVE BROOK — JOAN CLEMENT Yarın matineterden Hibaren — dır, Tel: 40868 Sinemasında Çocuk Hekimi ge *Ahmed Akkoyunlu Takalın » Talimhane Palas No Pazardan maada her gün 15 den sonra, Tel: 401 PERİHAN — SABAHAT — U dik, tmiştak. | yi . Bunl İ Bit BaRA a HaRbaa z 7 | aü SAT ül0ladüz gel V| SEES GOĞ D | sönanlsiz şaheseri yaretanı ÇA ; | kanlı ten Sarldnış olduğu | Yarı çakar çıkmaz ocağın demir ; başladık. Etmeydanı askerlerle | — — Haydı taplariin!, Ocağa arşi. | *h:l'u’_’:::";ı ";f" ir aha ç İN ai ai | B 0 R İ S K A R L o F F golmuştu. Bu karışık askerlerin en Başında yüksek rütbede bulunan yeniçeri zabitlerinden on, an beş Kişi görünüyordu. * Bunlar ât üzerinde idi. Baktım. “Yüzbaşımız da burada idi. Bizi gö- Für görmez hâkim bir sesle: — Acemd ağlan, on birinci bö - “ dük! Mehmet, anbaşı Eyüp! Gelin. Süvariler ve pivadeler arasan- da yumruk kavggası oluyordu. Her kes bizim gibi zabitlerinden aldi- ib emari yerine getirmek için top- lanmağa çalışıyordu. On binlerce #eker birbirine girmiş, bölüklerini bulmağa çalışıyorlardı. — Karabulut, körkma artık a- | dam olduk!, | Diyebildi. Ben 'de: | — Kuft Mehmet düşün bir kere | ben muharebede büyük yararlık gösterirsem padişahın has bendesi Wihayet toplarıdık, ocağa gel - dik. Bahçede bülün zabiller, ağrı- bendesi olacağım. el Dedun, Bu sırada tanburlar vu- | — Sabırlı olünüz. çocuklarım! diye bağırdı. Arkadaşlarınız, mu- harebe için lüzam olan erzak, cep- hane tedârik için ambara gittiler. | gelecekler, sönra yalsi namazına kadar size istirahat vereceğim. (Devamı var) — Baen GEEe eee ü SÜİ e iedkir n Bn büyük ve en korkunç rolünü oynamaktadır. Bu akgam için yerlerinizi ev velden aldırınız. Tel: 42851 Bugün Son Seanslar olarak BİR KIŞ GECESİ ae eis bi n Paf ae sağiei n Ö ban basanle Si e del İA Nİ g öea ai