Ormandakı İıayalet | Yazan: MAHMUD mml Bizim lokanlanın ahçısı Garbis, Haslalığımı duymuş, hatır sörma- #a gelmiş. Garbisle, senelerden < beri dostuzdur, O, harbi umumide ibtiyat nakliye küçük zabitliği et- miştir ve hayatının, en kıymetli hatıraları, bu harp senelerinin hikâyelerini «enakletmek; tir. Güler yüzlü çocuktur. Kırkına gelmiştir amma, yumuk yüzü, hâ- dü, bir çocuk gibi gösterir. — Geçmiş olsun, Mahmut bey, dedi, Kaç gündür uğramıyorsu - muz; öyle fikrime koydum ki mut- lak hastalanmıştır. Artık, gidip, bir ciyaret etmek lâzım. — Teşekkür ederim, Garbis. Hastalık da değil, ihtiyarlık. — Daha gençsiniz, canım. — Buna, daha çok teşekkür ede- rim. Ey “naklet» bakalım, sende, he var, ne yok?, Kasketi dizinde yüzüme baktı, gözlerini açtı kapadı: — Ne olacak dersiniz, bu dün- yanın ahvali?. — Herşey olacağına varır. — Öyle demeyin, gittikçez, fena karışıyor, Diye bir başladı, maşaallah, ga- zetelerdeki siyasi fıkra muharrir- leri kadar sahvali; derleyip top - layıp «nakletti., sonra, hatırladı. — Neyse, hepimize geçmiş ol - #un. Ne idi, o karanlık geceler, Ben 1& Şişlide oturuyorum. Parmak - kapı neresi, Şişli neresi. Dükkân vaktinde kapanıyor amma, işin ar- dmı alana kadar vakit geçiyor. Geç vakit çıkıyorum. Sokaklar, göz | görü görmüyer, zifiri karanlık, İlk gece, ne yalan söyliyeyimi, içime korku düştü. Çoruk gocuk gülüyordu: — Korku düştü dedim de ha- Tırmna geldi. Kıyak bir korku da- — ha geçirmişimdir, size, onu <nak - ledeyim. Harbi umumide ihtiyat zabiti - yim, Bizim nakliye kolu, geçmiş göün hatırda kalmıyor. Gelibolu - nun karşı yakasında, içerlek bir köyde konaklamıştı. Öylesine yer değiştiriyorduk ki hangi biri hatı- | rımda kalsın artık. Sekiz on saat ileride bir köye hareket etmemiz için emir aldık. Mevsim, yazdı, sannedersem, geçmiş gün, hatır - da kalmıyor, Neyse. Yola çıktık. Ne okdu, ne geçti, geçmiş gün, ha- tırda kalmıyor. Ben ,geride kal - mıştım, kıt'amdan uzak düştüm, Gece bastırdı. Altımda beygir var amma, zifiri karanlıkta, fazla sü- Temiyorsun. Tırısla ne kadar yol abnır ki. Uzatmıyayım lâkırdıyı. İşte, trısmırıs, gidiyordum. Başın:, bana doğru eğerek göz - lerini açmıştı: — Bilirsiniz, hayvan kasmı, çok bisli oluyor. Beygir, birdenbire durdu, kulaklarını kıstı, kişnedi. Ne var, diye baksam, ne görsem boğenirsiniz. Yolun ortasında, kol- Tarımı açmış, zebellâ gibi bir ha - yalet durüyor. Eliyle ağzımı kapamıştı: v anam! Biz çocukken, rah- büyük annem, çin peri hi- küyeleri «nakl, eder. Amma içle- Tinde, çok da tuhafları vardır. Si- ze birini «nakl> edeyim. — Ormandaki hayalet?. — Evet (anu diyeceğim, Kolla - Tını açmış durüyor, Ben, sıfıri tü- kettim!. Ne ileri gidebiliyorum, ne geri!, — Sakın, beygirin üstünde uyu- yup da rüya görmüş olmryasan?. — Şakayı birak Mahmut bey. Beygirde mi rüya görüyor?. Hem korkudan tirtir. titriyonum, hem de düşünüyorum. Geri dönsam, kıt'amı kaybedeceğim. İleri git- sem, karşımda hayalet, yolumu kesiyor. Bütün cesaretimi topla - dım. Ne de olsa, Anadolu çocuğu- yuz, yürek var, Beygiri sürdüm, belki kaçar, diye aklıma koymuş- tum, Kaçmak, nerede?, Kollarını açınış, bana doğru geliyor. Bey - giri tersgeri sürdüm, sürdüm am- * ma, yine durdum. Durmakla da“ , olmaz, döndüm. Hayalet, kollarımı Açmış, yürüyor. Artık, ne olunsa ol- sun, dedim — Tabancamı çektim. O<tarihte, Nagant mı, Smit Vet - #ön mu, geçmiş gün, hatırda kal- anyor, çok güzel, kız gibi bir ta- bancam vardı, Bu tabancanın bir | hikâyesi vardır. Size, onu *naklı edeyim, — Ormandaki hayalet?. — Evet, onu diyeceğim .Beygi- ri sürdüm, tabancayı üstüste ateş etmeğe başladım. Hayalet, kaç - mak şöyle dursun, yürüyor, bana doğru geliyor. Yürüyor Mahmut bey. Cesaretim kırıldı, — tersgeri döndüm. Çıldıracağım. Dönmekle de olmaz. Kıt'ama iltihak etmek mmecburiyetindeyim, Artık, canımı dişime aldım, gözlerimi kapadım, beygiri mahmuzladım, tabancayı ateş ede ede, Yürüyen hayalete doğra sürdüm ve © hızla epey me- Bafe gitmişim. Ben de, beygir de, kanter içinde kalmıştık. Beygiri durdurdum. Korka korka geriye baktım. Hayalet yok. Ob, rahat bir #olük aldım. Köye geç vakit ulaş- mıştım. Bir köy odasında gecenin sonunu geçirdim. Sabahleyin köy- küler, süt, yoğurt, ayran getirdi- ler, Köylü kısını, çok misafirsever | olurlar. Size bir hikâye «naklı e- deyim. — Ormandaki hayalet?. — Evet, onu diyeceğim Mnü içtikten sonra, hayalet ma geldi, köylülerden birine dum: «— Bu civarda hayalet do - yüzüme baktılar: «Ne şece gördüğüm neydi? Rüya görmemiştim: «Yolun octa- İ #anda, kolların açmış bir havalet | bekliyor.» Dedimse, köylüler baş- dadılar gülmeğe: «O. gördüğün ha- yalet değil, «Hâcet ağaı Köy- küler, ne hâcetleri olursa, gider, a ağaca bağlarlar » “Yine çocuk çoçuk gülüyordu. — Cahillik zamanlar, köylü kıs- ni Tpi sade. şehirller de ne ol- mıyâcak şevlere manırlardi. Size bir hikâye *nakl» edeyim — Ormandakı hayalet?. — Evet, onu diyeceğim — Ben: dir No, 91 Yazan - YAVUZ SULTAN SELİM| Halıfelçr Diyarında' YU SAM! KARAYEL Gımm:( ıçın Napoli taraflarını dolaşacağım Ben hayret ve tereddüt içinde idim. Türgüt, ne demek istiyordü? Tereddüdümü gören Turgut; sert bir sesle: — Haydi al! Utanma. — dedi. Yolda gelirken iki gemi yağma ettim, dur bakalım, daha geleli Bir gün oldu, Yarın da“gıdeceğim. Yarıtıdan sonra deniz - üstünde , Para no işime yarar?. Hem, dikkal et, bana Turgut derler, ben padişahtan daha ziyade hâkim bır hepsinden haraç, beç alırım Hele vermesinler, bütün sahillerinı ya- kar yıkarım, bir tek gemtlerini denizlerde gezdirmem. Padişah - tan evvel benim makasnama gel - mek lâzımdır. Türgüt, Allah ve denizden başka kimse tanımaz... Al şu altınları ye!. Karabulut, Al- lah yardımcın olsun,; muharebe birçok ganimetle sahip ol!. fâwı bu sözlerinden sonra be- ni kucakladı. H, ARİNAİ G |Çehremiein gözelliği içim her sabah beş on dakika kadar gü — yukarılli - dört hareketi üvmal etmeyiniz. Bu iöfte dana, koyun, — tavuk, hatta tavşan etinden bile yapıla - bilir ve gayet leziz olur. Eti suda haşladıktan sonra ge- Tlklerini ayırır ve tuz biber ilâve ederek iylce kıydırırsınız. Tence - reye bir yumurta büyüklüğünde tereyağ koyarak eritir, üstüne bir kaşık un koyup iyice karıştırırsınız.| Sonra yarım kadeh su ilâve eder- siniz ve kıyma ile ufak ufak doğ- tanmış bir miklar mantarı içine ünü örtmiyerek yarım iz. Suyu çekilip kıy- ma kuru kalınca ateşten indirerek soğutursunuz. Sonra bu kıymaya bir yumurtanın sarısını ilâve edip bamur gibi ol yuğurursunuz ve bundan uzun u- zun yahut yuvarlak köfteler yapıp una bularsınız. Bu gırade bir kiteye de bir yu- murta kırıp beyazı ile sarısını iyi- ce çalkalamanız Tâzımdır. Çalkadı #mız yumurtaya bir kaşık zeytin yağı ilâve edersiniz ve hazırladı - giniz köftelei evvelâ buna sonra uncıya kadar güzelce | | İtalyanları muhafaza edemedi. No: 45 Yazan: RAHMI YAĞI KADIN,EV Deniz Fedailer OSMANLI - İTALYA HARBİNDE TRABLUS GARB ve ADALAR MUHAREBESI Türk mermilerinin altında paniğe uğradı İlkteşrinin A ve 25 inci gün- kerini, hâkimiyeti ele geçirdikleri içim gimdi taarruz sırası kendi - lerine geldiğinden — hazırlıklarla geçiren Türk kıt'aları, Bersalyeri inhizamında ele geçirilen toplar - dan istifade ederek yeni batarya- lar meydana getirdiler. Bol cep- hane ve yeni toplarla mücehhez bu bataryaların «silâh erbabının elinde iş görür ve kıymet kazanır» düsturunu bilfül isbat için düş - mana aleş açmalarına da iyi bir fırsat zuhur etti. Trablusun işgali ve İtalyan fn kalarının buraya çıktıkları zam boş bulup işgal ettikleri ve mo - dern toplarla donattıkları - (Sidi Misri) tabyasına bir hücum yap- mak kararı verilmişti. 27 teşrini- evvelde bir alay halinde toplanan Türk topçuları Sidi Mısri tabya- sını şafakla beraber ateşle uyku- dun kaldırdılar. Arka arkaya isabetlerle tahya- mın ilk dakikalarda toprak yığını haline gelen siper — ve tahkimatı | Makyaj yüz için bir tehlike de- Bildir, fakat.. Makyajın — derinin tıhhati ve buruşukların çabuk ha- &l olması ile hiçbir alâkası yok - tur. Bazıları: «Yazık makyaj ya- piyor, cildini bözacak» derler. Ha- yır bu doğru bir söz değildir. Yal- Di gu vardir ki makyaj yapan ka-| n cikline dikkat etmiyen, ona bakmıya her zamankinden fazla mecbur olduğunu hiç bir zaman unutmamalıdır. Boyanmakla yü- zümüzün sıhhatini daha iyi kon - trol etmiş oluyoruz. Yüzünüze sür- düğünüz şeyler tutmaz, makyaj olmazsa o zaman derinizin derin bir temizliğe ihtiyacı olduğunu daha iyi anlarsınız. Budra allına kayacağınız krem İ Bevr de cacac'lu ve sulu bir krem olmalıdır. Bu krem süreceğiniz al- liğin iyice yayılmasına yardım e - ger. Alhit yanağınıza fazla sürme-| lisiniz. Fakat derha) küçük yumu- Saç, kKadın başınım en büyük zi- | notlerinden biridir. Fakat saç di - | yip geçmeme'i. Bilhassa kadın bu! güzel hazineyi büyük bir ihtımam- | la muhalaza etmeğe mecburdur. —| z | kori meğer aağçınış. - Ben, k yü - rüyordu be, Mahmut bey. Üzerime doğru yürüyo — Korku y — Hâklısıma, korku yürütür — | Ürütür. | Eğer, Diraz tabunsız olsaydın, korku, senı de yürütürdü. Birden kavrıyamadı, sonra ba- geni salladı: Doğru. Ben de yürürdüm. adamdı Kimseden korkmıyan de- pizlere hâkim di İçimde ona kar- | şı bir #ıcakliık duydum.. Düşünün | kardeşimi idamdan Kurtardı — ve | kaçırdı. Sonrâ beni de kardeşimi müdafaa ettiğimden dolayı kur - tarmıştı. Şimdı de bana yardım e diyordu. Amma, kimbilir bu mek- tupları niçin almıştı?. Herhalde fenalıktan ziyade babamı ve pa- pası ekde edip emniyetli bir ada- n halinde Elbasan. elinde tüt « mak ,düşman elindeki kardeşimi de casus gibi kullanmak istiyordü galibat Turguda: — Ne vakit görüşeceğiz kaptan? Dedim. O: — Allah bilir, ben büyük gani- metler vurmak için Napoli ve Ce- neve taraflarını dolaşacağım... Sen de belki çok geçmeden bu taraf- lara ve yahut başka yere gide - Ceksin... Ne vakit olursa olsun, merede olursa olsun ben ve Şeytan Seni bulunz, Merak etme! Ben, se- ni sevdim, sen erkek bir cocuğa Saçlarımıza da dikkat Şak bir havlu ile şeffaf naturel bir pembelik bırakıncaya kadar iyice siliniz. Böylece çok tabil ve güzel | bir renk elde etmiş olursunuz. Sayfiyeye gitliğinizi zan yüzünüze hiç beya sürme Çehreniz biraz islirahat etm dir. Deri kuvvetlenir, serpilir. Kanınızın deveranını tenbih e- | nlar âniz. | liğini muhafaza etmek 'a yapılacak şeylerden bi-| gayet iyi bir şekilde tne çalışmaktır, Sabâh ve akşam yüzünüzü gayet dikkatli bir şekilde parmakları - nızla hafif hafif çimdikleyin, tokat- laymnız. Deriniz kuzarıncıya kadar dbu hareketi yapınız, eğer bundan yüzünüz fazla müteessir oluyorsa | © zaman bir fırçayı sabunla iyice | köpürterek yüzünüzü fırçalarsınız | Kullanacağınız fırça ne fazla sert ne de fazla yumuşak olmalıdır. Erkekler kışın saçlarını çok kes- tirirlerse, kulak, göz ağrılurı ve sa- ire gibi hastalıklar tevellüt edebi- lir. Saçlar kısa kesildiği takdirde, Bilhassa kışın başi sıkı muhafaza elmek lâzımdır. | Kadınların saçları erkeklerden uzun oldüğu için, b den fazla harici te: sundür. Aslını — sorar kadelerine göre, erkeklerin başın- daki saçın uzunluğu 8 santimetre | olmalıdır. Fakat bu uzunluk bu - günkü telâkkilerimize hiç de uy- Kun gitmez. Bununla beraber, bu satırlar saçlarımıza nekadar dikkat etmek Jâzım geldiğini hatırlatır. anız ijiyen hepimize | İ benziyorsun. Biz seni nerede ©- | hursan öl bülürüz, Allahâ ismar- iadak. Türgüt, beni birakip gitti. Ben de eve döndüm, Bir cuma izinimizi geçirmiştik. Tam saatinde kışlaya geleme - miştik Kışlaya geç geldiğimizden hemen hıç bekletmeden bizi yüz- Üstü yatırdılar. Arkamıza bir a- lay sopa vurdular. Ocakta geç ge- lenlerin cezası bu imiş. İlk defa ve ilk izinimizde dayağı yemiştik. Yediğim sopa, tam yirmi beş ta- ne idi. Amma küvvetli vuruyor- Jardi hal!, Adet olduğu veçhile ar- kadaşlar da: — Afiyet olsun yoldaş!. Diye bağırışıyorlardı. | Dokuz yüz yırmı iki senesi (H.) Yavüz Sultan Selim İşkodra ta- raflarına gitmişti. Bizler de bir ay- danberi her vakitten ziyade ta - lümler ve manevralar yapıyorduk. Çok sıkilik vardı. Kimseciklerle konuşturmuyorlardı. Dişarı isin ince döğülmüş galeta ununa bula- Şastllli sğn Atip kızartırsı | Arkadaşları Bersalyerilerin uğ- e radığı inhizamdan mahrum kalan İtalyan topçuları da Türk mer - Bt yerine balık da kullanabile - ceğiniz gibi köfteleri terey hüt zeytinyağında da mümkündür. Sütlü peta* Sekiz “n tane pataleş biraz tuzlu; suda haşlayınız. Parmakla basıl - dıği zaman yumuşak olursa pata- | tesler pişmiş demektir, O zaman sudan çıkarınız. Ve ince ince kesip | bir tabağa dizdikler sonra aşa - iıdaki salçayı hazırlayınız. 'Tencereye iki ceviz büyklüğünde| tereyağ koyup hafif ateşte eritir - siniz ve iyice bir büyük kaşık un koyarak güzelce karıştırınız. Sonra buna bir kadeh sütle tuz ve biber ilâve ediniz. Biraz kaynatıp ateş- ten indiriniz. Bu ince ince keşerek bir tabağa koyup hazır - ladkğınız patateslerin üzerime dö - künüz. Bırmı köftenin yanına garra) olarak da koyabilirsiniz, Sidi Misri tabyasını tahliye ederek sehre çekilmek mecburi - yetinde kaldılar. Kanovanımn mür ki donanma bu müstahkem nokta- yı tekmil toplarile bir ateş yağ- muruna tuttu, salile Jimanda- Kaledeki Türk topçuları, İtal - yanların yüzüstü bırakıp kaçtık - ları köle teplarile donanmaya da cevap vermekten geri kalmadılar. Saatlerce süren bir topçu dücllesu neticesinde kendi mermilerile ya- | ralanan Ciyezep Garibaldi sefi - nesine mukabil, Sidi Masri tabya- * sının da iler, tutar yeri kalmadı - gından tabya terkolundu. Muzaf- fer Türk kuvvetleri ordugâhları - na çekilerek idrak ettikleri mu - | vaklakiyetin şerefile — göğüslerini | kabartarak mütevazı bir gurur i- | çinde müteakip harekât safhasına | hazırlıklarla meşgul oldular. Yiğitlik kahramanlık dost ka- Her soansda dohu olan ŞARK Sinsmasında y dar düşmanın da sempatisini cel- | (IE"“ FKM .B bedecek meziyetlerdendir. Tarihte MGGOm Boyo" bunun birçek misalleri vardır: İlk MÜĞi | çağdaki Remaliların Galya seler- ; Terinde, düşman kumandanı Ver- | sugetorikse karşı nastıl hürmet | gösterdikleri ,bülün teferrüstile || buna dair misahlerdendir. Pola Negri Her gün daha prestişkâr toplamaktadır. Bugün asat 1 de tenzilâtli matine SEREMEK AMAD ÖLMEYEN VALSLAR BUGÜN İPEK yoktu. Hattâ geceleri hiç birimizin ya- “ninkla silâh berakmayıp alıyor> lardı, Günde dört beş kere yokla- ma yapılıyordu. Hulâsa, bir aydır. büyük bır faaliyet vardı. Yavur Sultan Selim, İşkodra - dan dönmüştü, Bir gün padişahın birdendire kışlamıza geldiği du- yukdu. Sultan Selimi görmek istiyor - dum. Onu yeniçeriler çok seviyor- du. Çok babayiğit olduğunu söy - Tüyorlardı. Acemi oğlanları, yeniçeriler, si- ANA KALBi FRANCOİSE ROSAY PİERRE RENOİR terafından temsil edilen Fransızca sözlü film pahiler hepimiz kışla meydanina Biyinip çıkmıştık. Tanburlar ötü- yordu. Nihayet padişah meydana gek- Etrafında ve arkasında vezir » leri ve serdarları vardı. AÂman ya- rabbim, hayatımda bu derece hüş- met görmemiştim. Bütün vezirler mücevherler ve altınlarla kaplı gil$hlar ve elbiseler giymişlerdi. GDevamı veri AŞKIN [ yürümüşlerdi. VEÇHESİ Bugün sesi 1 de tenzilâtli matime tur. En son olarak Plevne n fi Osman paşanın yiğilçe döği mesinden ona muhabbet bağlıyi Rusya Çarı, esir düştüğü mağlüp Türk kumandanına Bi uzatıp: — Sizin gibi bir kumandan zaman lâyık olduğu kıhıcını taşımağa müstahaktır! Demesi buna açık bir misal kil eder. İtalyanların bir fırsat ile ve taze kuvvetler, zengin manma, zinde ordu, yeni silâhi dayanarak — Trablusa — saldır sırasında orada bulunan ve bakımsız. Türk kıt'alarının kavcmetleri karşısında b sizlikle hezimete uğramaları, dünya üzerindeki müslüman letlerin yardıma koşmasını taç etmemiş, ayni zamanda <| adame ismini vererek paylaşm tâbi tuttukları Osmanlı im torluğunun — dünya haritasır çıkarılmasına karar veren Avı pa devletlerile Amerikalıların takdir ve sempatilerini cell ti İngiliz efkârı umumiyesi evvel —muharebelerinde muvatfakiyetler kaydeden, ve karış vatan toprağı uğrunda bir vaziyet ve şartı nazarı itil almaksızın döğüşerek seve Si ölüme atılan Türk mücahii sempati göstermeğe Fransızlar bu hususta daha İ ri giderek İtelyanları baksız cavüze kalkışmakla ithama kı (Devamı BUGÜN TAKSİ! Sinemasında Columbia Film Şirketinin Speciul Fransızca sözlü fi CASUSLAR AVCIiSI Büyük casusluk — ve eni filmi. Cususlar arasında maceralar. Oymyanlı RALF BELLAMY FAY WRAY Ayrıca umümi arzu üz ROBENSON - ADASI Türkçe Sözlü Büyük hârika filmi Bugün saat 1 de tenzilâtli matine ALİCE FAYE 7 Sinemasında Fred Mac Murray-Richard Graai İi üç büyük yıldımın yarattıkları MEDENİYET KOPRÜSÜ Eğlenceli - Harsketli ve Heye cenli mevzuu bütün seyircilerini memnun etmektedir. SĞT Bugün saat 1 de tenzilâtl matine Buzün A S R | Sinemada Türkçe sözlü Şark müsikili Ş$EYHİN AŞ RAMON NOVARRO — | tarafından Haftanın em güzel programı Bugün SA R A Y Sinemasında SİLVİA SİDNEY — JOBL MAC CRFA tarafından vücude getirilen büyük içtimsi bir film GÜNAHKARLA * İYİLİK - GANG STERLERİN RUHU — VE