v $ çe C i Trablus topraklarına yayılırken Htalyan donanma- sının Akdenize açılması bir zaru- ret halini almıştır l aııııYı vn.:c Adrika harbinin vyeni ve muvaf- l HİT H g ! İ deniz madifilleri- zin kanaatine göre, harbin Trablus topraklarına intikal edişi, baslan- dectanberi Adrıyatık ve Sicilya li- gmnanlarında demir üzerinde bek- İiyen İtalyan donanmasının artık Akdenize açılmak ve İtalyanın en Bayati meselelerinden birisi olan Afrika İmparatorluğu müstemle - kelerindeki kuvvetlerine yardım etmek için Akdenizdeki hâkim İn- j tinde bulunmasıdır. Acaba İtalyan donanması böyle Bir harekete girişebilir mi?. Yirmi beş vıllık devamlı çalışma 've fırsat — buldukça ele gecirdiği yabancı vâhitlerle de takviye et- Mek suretile İtalyanın harbe gi- zerken elinde bulundurduğu do - Manme materyal itibarile cok zen- gin. Akdenizde hâkimivet tesis e- decek kudrette bir kuvvet olarak tetkik edilmekte idi. Littorio ve Kon di Kavor tipin- e altı saffıharp gemisi, sekizi ağır «lmak üzere on dört kruvazör, işe yarar kırk destroyer, mülcaddıl #kavt filotillâları, hücumbot müf- vezeleri ve kırk parçayı mütecaviz #nuhtelif cint ve tipte denizaltıla- Tile muavin kruvazör ve nakliye filolarından mürekkep olan İtalvan gonanmasının daha — Akdenizdeki İnsiliz donanmasının muhtelif de- niz darülharekâtları ve harp mes- #alelerile berakende — bulunduğu zaman denize acılamaması, bunun | haro kıvmeti hakkında cesitli tef- | 'e ve dedikodulara vol açmış-| Fakat, — harbin ilk haftalarında İnciliz karako! ve devriye destro- yerlerile karşılaşan İtalvan Skavt #ilotillâ ve kruvazör müffezelerin'n kendilerinden eok zayıf — İngiliz | güzütları karsısında fırara moc- bur olmaları, harbı Kşbul etmeviş-i leri ve dilhassa bazı müsademeler- Ge hasara uğramaları bu müna - kasalara son cekmis, İtalvan do - manmasının kendisinden beklenen harp vazifelerini başayacak kud - retle olmadığını göstermistir. Kara harbinin Trablusa mtkali, ndi İtal sasını, Trabe lyan doöni İtalyan kuvvetlerinin am- manını temine mecbur edere- hden, bütün kuvvetite bu danan- Sicilva - Tobruk boğazını n Afrika müstemle - 1 volunu İtalyan sev - cık bulundurmağa ca- hısması defiiz harp — kalvelerinin 1 bir vazife halini almıstır. fak İngiliz ileri harekâ - inkisaf eaerek Grazi- | t önüne kalıp Trab- İtalyanın teskilâtı bir tarafa | kuvvetlerini bunlar kadar İtalyanlıı "mmiyeti olar depo ve par daki gıda maı delerile dider — masnu ve iptid: maddeleri ve bilhassa benzin ve pelrolü düsmana bırakmak istemi- | dirde; «Saadetin sırrı Kaiyan cürdtemlormdar veceği binaemalevh İtaryan donan- | masının bu sahada bi hareket ol- mak üzere talihini bir defa daha denemeğe kalkacağını hesanlamaz hatalı bir hareket değildir. Otrant hava hücumile bir denia muharebesine tutusmaklan zivade tahribe uğravan İtalvan donanma- Gaının bu son ve kat'i şekilde de de- nize açılmakta taallül göstermesi | esasen âkıbeti şüpheli bir variyette bulunan Graziani ardularının maneviyatı sıfıra ine- rek silâha davranmadan teslim ol- maları. Habesistan da İshil olmak * üzere, Afrikadaki tekmil İtalyan ! too - Saa |manın manası kal- ;—dı. diyordu. Bundan — somra, mes'ut — olamam |Çünkü, karımı çok seviyordum. Talihsiz adama bir gün, Şikagodan bir. mektup geldi. Şu satırları yazı - yordu: — «Bedbaht ve muztarip olduğunuzu dik. Sandetin sırrını keşleti bunu neşir ve tamim eden bir mü- dasesemiz vardır. Emrinize amade olduğunuzu bildiriyoruz. Muha - bere süretile de irşat ve tedris mümkündür. Kabul ettiğiniz tak- enstitüsü, Şikage: adresine — bildiriniz ve kayıt masrafı ile altı aylık kurs ue- zeti olan 160 doları da posta ile gönderimiz.. Mübendis, bu mektup üzerinde | bir hayli düşündü. Nk defa, du - daklarında bir tebessüm kıvrıldı. “Bir an düşündü. Sonra, cevap yaz- mayı kararlaştırdı. unu yazdı; «Enstitünüze kay - dediliyorum, — Muhabere sureti tedrisata talihim, Ücret postada - | dire İki gün sonra, artık her gü, Şikago damgasını taşıyan — bir Mektup geliyordu. Mühendis bi - rinci mektupta şu satırları oku - du: «Muhterem dinleyici, axziz inle - bem, Sana saadetin sırrını öğretece - | iim. Sizi mtıraptan kurtaracağım. | Bugünden itibaren, bütün dedi lerimi yapacaksın , İlk ders ve ilk telkini veriyorüm, iyi belle! Yer yüzünde mutlak manada bir sa- adet yektur. Yarın ikinci dersimize devam edeceğiz.. | detin sırrı Amerikada, bu isimde bir enstitü var, saadetin sırrını öğretiyor Karısı ölen genç mühendisin meraklı hayatı Son zamimlarda düşünmeğe başlığa n genç adam biri seyir halinde rakiarının İngiltereye intikali sim- döden vazih bir kevfivet gibi ka- bul olunabilir. Bu ana sebep ve buna ekli tâli 've müteferri sebepler de göz önüne! Hetirilince İtalyan donanmasının önümüzdeki haftalar içinde böyle Kat neticeli bir deniz harbine »i- rişmeği kabul ederek talihini m bir defa daha İngiliz donanması ö- nünde denemek zaruretine uyarak Akdenize acılacağını tahmin etmek vekin İnsilir zaferi etrafındaki ka- maatler kadar dağru ve saurlu bir anuhakemeden ibarettir. denile - bilir,.. evvelce çok şendi Ertesi gün gelen mektupta şa satırlar yazılıydı: | Muhterem dinleyici, aziz tale - bem, Hayat wzun bir yılandır. Biz, bu yılanın #stünde canbazlık yapa- Tz .Yılan, arasıra, başını kaldra- rak vir yerimizi wırmak ister, O zaman, başımıza bir felâket gel - miştir. Marifet yılanı uyandırma- dan, onun başını kaldrmadan, üs- tünde canbazlık yapabilmektlir,« Daha ertesi günü, saadetin sırrı eustitüsü üçüncü dersini veriyor - du. Derxler, böylece devam etti, git- 3 ti. Bir gün, zengin mühendis, ar - | tık hakikalen ırtirap duymadığını hissetmeğe başlamıştı. «Sandetin srri> ensiltüsünün takrir ve tel - kinleri çok çabuk tesir etmişti. Kas- titüye şu kusa mektabu yazdı: *Gezmek çeğlenmek için Holi - | veda gidiyorum, Bundan sonra | Ertesi gün şu cevap geldi: «Holivutta ne yapacaksınız?. Mühendis cevap verdi: «Bir artisile nişanlanmak miye- tindeyim.> Eastiti, mühendisin bu mek - n aldığı vakit, 6 zamana ka- | dar verilen dersleri besap ettirdi. | Tamam 39 ders olmuştu. Demek, genç adamın irtirabı, henüz kır - kam bile deldurmamıştı, | ri topa tutmak için hazırlıklarını | menm iskele baş omuzluğunda ve YAKIN TARİHTEN SAHİFELER | “MECİDİYE,, nasıl battı ? Soşon olarak kabul etmiş, fakat müfreze Hamidiyeyi haybe| derek bir iş görmeden geri dönmüştü. 1916 da Sivas- topolda tamir edilen ve topları yenilenen «Mecidiyex» Berst Litovsk mütarekestinden sonra Türkiyeye iade &- dilmişti. n Büyük harpte Osmanlı ordu ve | donanmasının batalı sevk ve idare | “yüzünden uğradığı zararlar, sayı- lamıyacak kadar fazladır. Fakat, bunlar arasında bilhassa fakir Os- ananlı donanmasının boş yere kay- bettiği. materyal, bu donanmayı hbarp sonunda bir işe yaramaz bir halde bırakmağa sebep olmuştur. Bu kere daonanmamızda vazife gören Mecidiye kruvazörü de, bü- Yük harbin bu şekil idaresi yüzün- den bir defa Odesa önünde bat - mnış, sonradan Çarlık Rusya Kara- deniz amiralliği tarafından çıka - ılmış Srvastopol tersanelerinde ta- anir edilerek topları değiştirilmiş, Rus donanmasına ilhak olunmuş, Brest Litovsk mütarekesinden son- Ya da bize ait olduğu — için iade edilmiştir. Mecidiyenin feda edildiği ve hle| bir netice alımamıyan bu taarruz, © zaman Osmanlı donanmasına ku- amanda eden Amiral Süşan tarafın- dan 1915 senesi martının nihayet- lerinde tasarlanmış ve tatbik mev- Kiine konulmustur. Ortodoksların paskalya şenlikleri dolayısile Okrayna ve Odesa hava- lisinde bir seyahate çıkan Çar jkin- €i Nikolayı korkutmak, Çarın bu- kunduğu Rus sahil şehirlerini topa tutmakla bu neticeye varmağı ta- aarlıyan Amrial Süşon, Çarın Ode- saya hareketini haber aldığı 1915 martının 29 uncu günü, donanma birinci kumandanlığına ısdar olu nan bir emirde şöyle deniliyordu: «Hamidiye, Meckliye kruvazör- lerile Yadigârimillet, Muaveneti- milliye, Taşoz ve Samsun muhrip- ( leri yarın alessabah — hareket için stim tutacaklardır!.. Ve., Ertesi 30 mart 1915 sabahı, şafakla hazır bulunan bu ge amiarlin yeni direktifine uy Odesaya bir baskın yapmak İle birlikte müfrezeyi Boğaz açık - | larına kaçlar uğurlamış, sonra ken- disi Sıvastapola doğru yola koyul- muştu.. | Odesayı bombandımana — giden | müfreze; Semsun, Taşor, Muave- net ve Yadigârıimillet destroyer - lerini prova nizamında ve beş yüz metrelik bir sahada mayn taratarak ileri sürmüş, Mecidiye ve onun dü- men suyunda ilerleyen Hamidiye | kruvazörleri Odesaya dümen çe - virmişlerdi ©O zamanlar, Karadenizdeki hü- Kimiyet Osmanlı donanmasının e- Hinde bulunuyor, müfrezenin subay vve müretebatı üstün maneviyat - | la hedeflerine doğru kabarık göğüs-| le koşuyorlardı. Harekâtın idaresi- ni, Mecidiyenin müşavir Alman deniz mütehassısı deruhde etmişti. Bir gün ve tekmil gece süren se- yirden sonra Odesa önlerine va- Yan müfreze, güneşle beraber şeh- yaparken, filonun Odesanın daha eenubuna ve açıklaına düştüğünü,| şehrin top menzili dışında kaldığı farkedilmişti Mecidiyeden verilen işaretle müf- reze ayni tertiple yani, önündeki muhriplere mayn taratarak san - cağa —alabanda ettiği sıradaydı.. Mecidiyenin prova rasidleri, sefi- pek yakında iri maynlerin görün- düğünü sür'atle rapor ettiler. Kumanda köprüsündeki Alman deniz mütehassıs — bahriyeli buna omuz silkti. — Manet va devam ediniz. Bu mıntakada mayn mövcut de- ğildir. 28 teşrinlevvel 1914 de yap- tığımız baskında, harpten evvel bu mıntakanın maynlendiğini ilân| eden Çarlık Rusyanın — iddiasına Tağman mayn mevcut olmadığını görmüştük, Rasitler hayal görmüş olacaklar? Dedi, Hamidiyenin işavet sere- d algi A ninde manevraya devam edilmesi ve harekât hakkında diğer işaret- ler belirirken, rasitlerin beyecan-| la tekrarladıkları: — İskele baş umuzluğumuzda maynler var. Üzerine gidiyoruz! | Rapor edişleri istihfafla karşı - | lanırken, müthiş bir infilâk sadası Ödesaya — yanaşan Türk filosunu sarstı., İlende, filoya işaret veren Hamidiyenin bulunduğu noktada göke doğru yükselen kesif bir si- yah bulut ve bunun srasında ha- valanan insan — vücutlerile gemi parçaları müfreze — müretebatını telâşla harekete geçirdi.. Mecidi « yenin önündeki mayn tarayı Tağmen, bir mayne çarptığı &1 gl Hamidiyeden — verilen — işaretle| mayn tarayan mühripler makasla- rım toplıyarak Mecidiyenin y dımına koştular. Miecidiye, mayn — yarasını çok | tehlikeli bir tarafından almış, baş | ka bölmesile baş cephanelik kısmi parçalanmış, şiddetli in! lâkla sarsılan sefine bu öldürücü yaranın tesirile başüstü dikilerek batmağa başlamıştı. Gemi, sulara gömülünciye ka - | dar vazife başında kalan Türk mü-| Tettebata mukabil Almanlar ken- | dilerini derhal denize yüzerek ilerlemeğe, atmışlar, kendilerine | doğru gelen muhriplere doğru so- kulmağa başlamışlardı. Kecldyenin vaziyelini gören sü-| vari, son dakikada: — Terki sefine! Bmtini verdi.. Yine bu en te Hkeli anda bile intizamla hdirdikleri filika- | en ve gemideki tebatı topladı, muhripler bun- r, Hamid Derhal yapılan tar le bir Alman bahriyeli - sinin öldüğü anlaşıldı, bombar - denizci dımanın yapılmı vakit kal - mamıştı>Erkânından birini kay - beden müfreze artık Boğaza dö - | necekti. | Kumandayı ele âlan Hamidiy sığ sularda böşüstü gömülen ve | Ki tarafı suyun diş; idiyeyi düşm a kalan Mi tamamen tah - | Tip etmeden bırakmağı münasip | bulmadı. Yadigürmillete emir ve- rildi.. Batan Türk gemisine kendi muhribi son vazifesini de | yaptı, 375 kiloluk torpidolarından birini savurdu, Mecidiye bu su - rTetle iyice sulara gömülerek terk edildi. Müfrene, — Odezayı bom - '; bardıman — etmeden geri döndü, Boğaza geldi. Harp, bilhassa deniz harbi, tak-| tik ve teknik malümatı bir arada | ve en İyi şekikle tatbik eden ta- Yafa zafer vadeder, Hayali proje - ler arkasında ve hatalı — sevk ve klare sistemlerine uyarak olmı - yacak işlere kalkışan — mütearrız kuvvetlerin netice itibarile düş - mandan ziyade kendilerinin za - rara uğrayacaklarına iyi bir mi- sal olan 1915 ikinci Ödesa baskı « nında Hamidiyenin — batışı, her şeyden evvel itiyata riayet edil - | mek ve her hareketten önce et - raflı keşif yapılmasının bilhassa deniz harp noktasından Wüzum ve ehemmi 'ne en iyi bir örnektir. Kadında incelik Bayan Macide kocasına dedi ki: — Gezetede kürklü —mantola - rın ne süretle mubafaza edilece - dair bir yazı ekudum, — İyi âmma, bundan sana me? Senin ktirklü manton yok ki.. — İşte ben de onu kana hatır- Jatmak istedim ya. BB-S A ŞAİR | Yi : REŞAT FEYZİ Kapıcı Osman, gazetenin yazı iş-| leri müdürüne göyle dedi: — Bir genç sizi görmek istiyor, — Kim imiş?. İ ; tiyar, genç amma, daha bu vasta | kamburu cıkmış.. Kolları sarkmış.. Dudaklarının üstünde - huzuru - nuzdan uzak - sümük gibi bıyıkları var. Sekreter Senih Muammer, ba - #ımı salladı: — Pekâlâ gelsin, bakalım, dedi. İsim de var. | Kabıcı Osman, odadan orkarken #eslendi: | — Postadan gelirken ajansa uğ- | Tamağı unutma.. Bir dakika sonra, cılız. karakuru Omuzları düşük. kamburu çıkmış, | solgun benizli bir genç, birer li - | man mavnası büyüklüğündeki sa- lapurva pabuclarını döşeme tah- talarına sürterek. içeri girdi | ma, s01 koltuğunun altına| Marcken kaplı bir | rasında evirip cevi- defti i riyordu. Bir tavrı âmirane ile, yük- sek, hattâ biraz da küstah bir ses- | k: | — Yan işleri mü Senih Muammer, mutat unun gayvasına İnmisti. keledi: — Benim efendim.. Buyurun!. | Delikanlı, artık muhatabına hak- kı kelâm verdirmeyen fasılasız nut- kuna başladı: Ben şairim.. Yeni neslin. genç| neslin yıldızı. Monser, — veni bir desle tesis ettin sonra oku- ğım slrlerimi' gördüğünüz vas | hayran olacaksınız. Ne geç - | miste, ne gelecekte bu kuvvette bir | #ilr vazılmamıs ve yazılmıyacaktır.| t n esine. benzerine ne| Hevsi bir takım hastaların, ser- semlerin sayıklamalarıdır. Edebi - nle baslıyacak ve tabii be- ata — yepyeni | yuşlar. görüs- mana ve mefhumlar | m mısralarımla'an - benim mısrala « | vat hayat ve haki-| r sey değil.. Henüz yaşım ki yaşındayı n ehemmiyeti vok.. çülemez, Tetebbü ve ehâ, yaşlı tetkiklerim cok derindir. Bü isşler- le ukraşmak icin mekteplerde oku- yamadım. Zaten, muttarit ve mana-| sız, klâsik mektencilikti | zuncu sınıfında matematik denen deli sacması ilim müsveddesi vü- zünden iki sene üslüste sınıfta kal- dım. Bu, belki cihan kültürü için hayırlı oldu. Şimdi, bir dâhi, ser- best mesai için hudutsuz bir hürri» yete malik bulumuyor. ü Genç dâhi, elindeki — maroken kaplı defteri Senih Muammerin eözlüğünün camı kırılacaktı. Titiz ve dikkatli sokreter, ağır ağır dof terin yapraklarını — karıstırmağa başladı. Yutkundu. Birşeyler söy- İyecekti. Hafifçe basını — salladı. | Genç dâki. Muammerin bu festini farketmisti. Gök gürültüsünü an- dıran bir haykırısla tekrar konuşe | maza basladı: — Neden?. Neden başınız: sal £ dladınız?. Manzümelerimi beğen - | mediniz mi?, Fakat unutmayın ki, | sizler, köhnemiş eski zevk, eski te- Tâkkinin insanlarısınız.. Bir dehâ eserini sür'atle kavrıyamazsınız. Okumakta devam ediniz. Muammer, yavaş bir sesle ke- keledi: — Hayır.. Beğenmemek değil.. Yazınızı bazı yerlerini okuyamı » yerum da, — Yani kalişrafi noksanı mm gö- unuz?, — Şey.. Hayır. Yazmız tazla piş- kin de.. bazı kelimeler okunmu- yor. — Kaligrafi şahane bir palavra- dır. Biz, bu uydurma eyeş ehem- miyet vermeyiz. — Fakat, şu kelime ne demek, atfedersiniz, anlıyamadım. — Ha, Yazık.. Siz, hâlü, ı.ıı ve yaratıcı kabil rüm insanların uydurmasıdi! / ga ze muayyen bir kalıp tayif © y kadar budalaca bir düşün0t p maz.. İmlâ mı?. Halâ mı imlât' y $ iüymet sanıyorsunuz.. Vaz # monşer, vaz geçin... Siz, rubü, yuşa, görüşe bakın. Hayat V€ ÖL ) kat âlemine ruh *,Lıumfjı indet İ Ü korüfku İş şerefi bize nasi ğ N araştırın. siz. irir Sekreter bir sahifenin AŞ Üiğr fında yazılmış iki noktabk manzumeyi mede aç Fakat, bir türlü okı Cünkü. ne imlâ vardı ne cümle, ne nokta Genç dâhi, birden sabırsızlanınışt Şaheserin bütün zevkit "e B vorsunuz, Okuvamıyacak$ı Tin bana, »i Defteri çekip aldı. G&"';i kaç defa kırpıştırdı, öksi tubunun altındaki - -kavik | merin masasının üzerine »U attı. Sol elini pantalonunun soktu. Okudu. Ey budala «Balılaykar Bozuk paran yoksa in Tramvayın kapısından Kunduranın içine gir. » Kunduram bizim morukt#f Zorla sızdırılmız olal Yirtüi papele alındı. Kunduram, ah bu kundaraf” Bir pasta kutusu gibi Ku t i adamcağ!? birdenbire kont olmuş' İngiliz gazetelerin; su görülen bir dava le Avusturyalı genç mahkemeye çağırılmış, ir İngilizle nasıl evlei' kendisine — sorulmuştur. - Höya Kostenza yirmi iki yaşlarınd |, & & A Ka aa ı—M::'ı,.v— bir liz Varten otuz dört yi e bir dtarelşbelir uı»#'u'fı İ ton evli olduğu halde ikilti , «İy fa bu Kontesle evlenmiş sından dolayı muhakenie eÂT” Ja tedir. Könteş şüyle demislif çe J — Ben İngiltereye sinestt İ yğr ingilir 5. |i ti olmak için gelmiştim. bilyetine girmeğe uğr! Biraz param da yardı. landadaki — dostlarım ardım görüyordum. Vi 4 337 de ı.':.ı."..ı Onunla ı": sem İngiliz tâbiiyetine kel#) ge rebileceğiini düşünmüştüüi ç bir daha Almanyaya miyurdum, g Bundan anlaşılıyor Kİ B’fl yadan çikarılan nnıııd":'/ ber Kontes Kostenza dâ İngiltereye gelerek orayf Vf mek istemiş. Genç ı'ıııııi"». * bu İngilizle ancak dost ol y mak istediğini, yoksa bir ıııın:;dı»ı ve aşka ıı/ # gey olmadığını da söylemiSt gel Karip izdivaç yine Konl Kine göre şöyle cerevan — $ baziran 937 de simi yapıldı. iella Fatiğiz 25 ı...ııııll""'d,' dim. O da beni bırakarak #7 | * EŞFERTTTE B w.,r”. $ yor: — Kontes beni bazı Kİ tanıştırdı. Bana bir şirketf€ iş buldular. Aradan on iki Bir gün Kentes beni yemek yedirdi ve: — Mümkünmü ki **'..'.5;') sn. Ne sorarlarsa ken' W Kostenza olduğunuzu, cam bulunduğumuzu söY Fazla birşey ıdykınoıl'l"; bunu söylemiş, araların! b vacın işte bundan ibaret Ö *| nu anlatmıştır. Tuhkikaf ; hakeme tehir edilmiştir. h S İt volk Her makine, her tesgü' / Çalışun ilcusmt cepbesihli etgidir, j N "