(—8SON TELGRAF-ITNAZMAN 1 İFOSFARSOL AN, KUVVET, İŞTİHA Şurubu tesirini derhal göstermesidir. Sıhhat Vekâletinin resmi mü D FOSFARSOL, Kanın en hayati kısmı olan kırmızı yuvarlacıkları tazeliverek çoğaltır. Tatlı iştah temin eder. Vücude devamlı gençlik, dinclik verir. Sinirleri canlanr dırarak asabi buhranları, uykusuzluğu giderir. Muannit inkıbazlarda, barsak tembelliğinde, Tifo, Grip, Zatürrieye, Sıtma nekahetlerinde, Belgevşekliği ve ademi iktidarda V€ kile almakta şayamı hayret faydalar temin eder. FOSFAR S O L'ün diğer bütün kuvvet şuruplarından üstünlüğü DEVAMLI BİR SURETTE KAN, KUVVET, İŞTİHA TEMİN ETMESİ ve ilk — kullananlarda bi? saadesini haizdir Her eczanede bulunur. ı Yazanı REŞAT FEYZİ ' Selim Hadi, sıcak günlerin key- fini sayfiye otelinde geçirmesini ivi bilen insanlardandı. Her yıl haziran ortasından sonra, İstan - bulun bir deniz sahili köyüne çe- kilir, rahat, konforlu bir otele ka- pah atardı. Adanın safasını Selim Hadi sü- rerdi. Boğaziçinin güzelliğini, o, tadardı. Yeşilköyün maceralarını © vaşardı. Suadiyenin dedikodu - larını o bilirdi. Fakat, Selim Hadi, bu sene, ber yaz dolastığı bu sahillerden daha barka, daha yeni bir yere gitmek istiyordu. İstiyordu ki. bambaşka, yepyeni bir havat ve âlem irinde, bütün bir yazı zevk içinde geçirsin! Bir tür- Kü kararı veremiyordu. Kararsızlığı, onun bir tarafa göç etmesini geciktirmeğe sebep olu- | yordu. | Gecen aksam apartımanında val- niz basına oturmuş düşünüyordu. Ne yaomalı idi?. | Birden kapı çalındı. Eski mek- teo arkadadlarından Refik gek — ©, sen hâlâ burada? Vallahi kapımı çalarken. seni bulabtlece - Himi hiç tahmin etmiyordum.. O, gimdi, kimbilir nereye taşınmış - tır, diyordum. — . İki arkadaş karsılıklı oturdular. Refik tekrar sordu: | — Bu sene gecikmişsin.. Bit ta- rafa gitmedin mi? — Kararsızlık birader... — Neden nasıl kararsızlık? — Bir karar veremedim hâlâ.. Nereve gidevim? Düsünüyorum.. | İstiyorum ki, şimdiye kadar hiç Ritmediğim bir yer göreyim.. Ma- lüm v- bekârlık.. biraz eğlence, zevk isterim.. Tek başıma, hoşlan- madığım, muhitimi bulamadığlun | yerde ne zevk alacağım?.. | Refik, avata kalktı. Arkadaşının | 'vanına geldi. Onu, omuzlarından tutarak: — Sana bir teklif yapacağım, dedi. Fakat, bilmem kabul eder misin? |— Xe gibi bir teklif?.. — Sen benim en eski, en samimi mektep arkadaşımsın. Sana itima- dım büyüktür. Senin de bana kar- g1 öyle.. Ben. bu sene, İçerenkö- yünde güzel bir kösk tuttum.. Bü- 'yük... Âlâ bahçesi, korusu, çam - hön var.. Civar, fena değil. Yeni bir tenis kordu yapmışlar.. Ak - samları çıkılabilir. Eğer gelmek istersen köşkten sana bir oda revim.. Evde fazla kalabalık yol Ben, karım, — kainvaldem ve bir hizmetçi.. Sen de hizmetçini bera- ber alırsın.. İkinci katta, şöyle ay- TI bir daire gibi, iki oda var.. Ora- da oturursun.. Beraber bir yaz gedrmiş oluruz.. Selim Hadi, Uzün izahatından sonra, derin bir dü - şünceye daldı. — Fakat, senin ev, denize uzak- tır, dedi.. Sonra ilâve etti: — Seni rahatsız — etmiş olma> mıyım?. — Ne münasebet? Yahu, tuhaf sövlüvorsun. Selim.. Aramızda tek- Hf mi var?. — Fakat sizin evdekilerin böy- olurlar mı, dersin? — Senin için mi? Yahu, bizim- kileri bilmez misin? Razı olmak da söz mü? Selim, bir müddet daha düşün- dükten sonra: — Pekâlâ, dedi, sen bu akşam, evde meseleyi açarsın.. Ben de, bu müddet içinde düşünürüm.. Yarın benim yazıhanede buluşuruz. Ol- | maz mı? | — Olur... Sen nasıl — istersen.. Vallahi benim maksadım, hüş bir yaz geçirmek.. Pekâlâ.. Haydi, öyle ise ben gideyim.. vapura yetişe - eeğim.. Allaha ısmarladık.. * | Bir hafta sonra, Selim Hadi, | İçerenköyünde, Refikin köşküne yerleşmisti. Bu civarı fena bul - madı.. Şimdilik, hayatından mem-| nundu. Sabahları, araba ile de - | nize gidiyor. Bazı akşamları tenis | oynuvordu. Fakat, Selim Hadi, bu- raya taşındıktan Üç gün aonra, bir idise oldu. Refikin evvelce say- | dığı insanlardan başka, evin için- | de bir Insan daha peyda okdu. Bu, gene. güzel bir kadındı.. İzmirden Refike misafir gelmisti. Duyduk- larına göre de, bir ay kadar kala- caktı. Aradan birkac vün daha geçti. Bu kadının Refikin baldızı oldu- | Aunu öğrendi. Bekârdı. Daha ev- lenmemişti. Yaşı 25 kadar vardı. —| Aradan on bes gün Heçti. Sü - | heylâ - bu misafir — baldız ha - nımin ismi idi - Selim Hadinin de- niz gezintilerinde kendisine refa- kat etmeğe başladı.. Birkaç gün daha geçti.. Süheylâ, Selime daha 'ten sonra Cem ve Beyazıdı Ve! Yazan: M. SAMİ KARAYEL Hint Padişahı tarafından İstanbula gönderilen elçi Mısırda tevkif edilmişti Sultan Beyazıdı, Mısır Memlük- lerine karşı sinirlendiren yalnız Cem meselesi ve ailesi talebi 1 değildi. Hint Padişahı Melik Behmend tarafından — İstanbula gönderilen elçi Mısırdan geçerken tevkif o- hunmuştu. Üste de Beyazıda getir- diği hediyeler Kayıbay tarafından kâmilen alınmıştı. Sultan Beyazıt, Mısırlılara kar- ı hiddetli olduğu balde toenni ile hareket ediyordu. Hattö, Padişah harbe başlama- dan evvel Misırdan tazminat - ve izahat istedi. Padişah, Hint Padişahından İs- tanbula gelmek üzere olan elçinin sebebi tevkifini soruyordu. Bundan başka, namı hümaya - | muna gönderilen bediyelerin alın- ması sebenlerini de soruyordu. Kaytbay, Sultan Beyazıda red ce- vabı verdi. Bunun üzerine Padi- gah, Klasıra İlâniharp eyledi. Avrusa sevinç içinde idi. Çün- | kü, iki müslüman devlet birbirine | girmisti. Bu, sebepten kendileri | kurtulmuş bulunuyordu. 1 Bu sıralarda bir müslüman hü- kümet de fena vaziyette idi. İs) ya kralının Gırnata hükümdarı Emir Abdullaha karşı ileri harekâ. ta geçmişti. Bu hal de hıristiyan Avrupayı sevince garketti. İsnanya Kralının muvaffakiyeti Romada tebcil olunuyordu. Papa, yaziyetten — me:mundu. inkü, İslâm hükümetleri birbirine mişti. Müslümanlığın yegâne kahra - manı ve piştarı olan Türkleri or- | tadan kaldırmak için en münasip zamanın hulül ettiğine kani olan Papa, ilâmi şadimani eyliyordu. Papa, üste de Sultan Cemi ele | gerireceğinden dolayı kendinde büyük kuvvetler hissetmeğe baş- Tamıştı. Fakat, Papaya karşı düşman o- | Tan yalaız Macar Kralı Matyaş İdi. | Matyaş, Sultan Cemin kendi ül. | kesine gelmek üzere memleketini | terkettiğini biliyordu. Şehzadenin | kendisine teslim — edilmediğinden leri | dolayı muğberdi. Şimdi Papaya 1 verildiğini de duyucak olursa Ro. | sökleri Her yerde arayınız çok sokuluyor, daha samimi, daha teklifsiz görünüyordu. Yavas vavaş Selim Hadi de, Sü- hevlâya karşı bir alâka duymağa başladı. Nihavet bir akşamdı. Beraber tenisten dünüyorlardı. Selim, Sü- heylâya hislerini açtı.. Genç kızı sevdiğini söyledi.. Süheylâ, ayni hislerle mukabele etti. Artık birbirlerini seviyorlar, ge- ce ründüz, Uzun uzun aşk ve seve dadan bahsediyorlardı. Gece, cam-| ga idare binası ların altında — dolaşıyorlar, mavi vıldızları, mehtabı seyre- diyorlardı Bir gün Selim, Refiğe şu kısa mektubu vazdı: «Kardeşim, Baldızın Süheylâ ile evletmek arzusundayım.. Muvafakat ceva- bimi bekliyorum. Refik bu mektubu alınca koşa kosa kalinvaldesinin yanına pitti: — Mütde. müjde annecijlim, de- di. Plânımız muvaffakiyetle ta - hakku ketti. t kini, adaveti büsbü - tün artacaktı. Hattâ, Macar Kralı Matyaş şu yolda Sul- | tan Cem, kendisine verilmediği takdirde Papaya teslim olunursa ebediyyen Papaya ve şövalyelere karşı düşman olacaktı. Papa, Macarlardan korkuyordu. Çünkü, Macarlar o dervin kud - retli hükümetlerinden biri idi. Eh- | lisalip toşkili, Macarlar olmadık- ça vücude getirilemezdi. Papayı diğer meseleler de dü- şündürüyordu. Macarlarla, Os - Manlı devleti beş sene müddetle | musalâha yapmıştı. Şimdi de Almanya, Lehistan Os. | manlı devleti ile musalâha etmek istiyorlardı. Almanlar ve Lehliler n doğruya Sulun Beya - zıttan sulh istemeğe çekiniyor » lardı. Türk imparatorluğunun das- tu olan Venedik hükümetini tav- Almanya ve Lehliler bin müş- külâttan sonra, Venedik hüküme- tinin tavassutunu elde elmeğe muvaffak olmuşlardı. | Türk imparatorluğuna karşı va. ziyet bir ehlisalip muharebesin den çıkmıştı. Hattâ, Sicilya hükü- meti bile Osmanlı devleti ile dost yaşamağa karar vermişti beple Dübossonun ehli yaları suya düşmüşt Beyazıdı Veli, yavaş yavaş ken- dimi toparlıyordu. Zaten padişah | harpcu bir şahsiyet değildi. O, da- | ima sulba taraftordı.. Dahilde 15. | Tabat ile meşguldü. ' | | Koltuğ (Devamı ver) T. İŞ. BANKASI 1940 Küçük Cari Kesaplaı İKRAMİYE PLÂNI AY UN *Ü t "ihh ıii | 19440 IKRAMİYELERİ : 1 adet 2000 liralık — 2000.— lirs 3 3000— 6 3000.— ı2 40 75 210 Keşideler: X şubat, 1 mayıs, L ağustes, 1 ilnnciteşrin tarih- lerinde yapılır. Devlet Denizyolları İşletme Umum Müdürlüğü İlânları Mühammen bedeli (33.000) lira olan aşağıda yazılı iki kalem döşe- günü saat 15 de kapalı zarf usulü ile Ankara-| inacaktır. hlerin (2478) liralık muvakkat lar: ve tekliflerini aymı gün melik deri 25/6/1M40 sal satın Bu işe gin nunun tayin et komisyon reisli; Şartname tılmaktadır. 400000 Des. r (1 (4779) 2 ) kuruşa Ankara v dır Döşemelik deri yeşil 200000 Des. 2 Döşemelik — deri kınmızı. dbip ve neşiryatı idare eden Başmuharriri EYEM İZZET BENİCE Basıldığı yer: SON TELGRAF Matbasnı TeİRİRSİZ KiM? |. Yazan: iskender F, SERTELLİ Of, anne! Dayanamıyacağım artık bu alaylara. Beni Allah aş- kına içeriye götü Neriman, Şinasiye döndü: — Doktor Bey.. Kasden mi ya. piyorsunuz bunları?. — Efendim, bendeniz bir şey yapmıyorum.. Sizin yüzünüzden başıma gelenleri anlatıyorum da, dinlemeğe bile tahammül edemi- yorsunuz. Bu saygısızlığa, bu ne- zaketsizliğe hiç diyecek yok do Tusu. Hem, hanımefendilerin yi zünden teykifhanelere gidelim. Haysiyetimiz beş paralık olsun... Fareler, vankesiciler içinde yata. lhım... Hem de bu faclayı anlatınca ginleme; teni etmesinler. Affedersiniz amma, ben bu kadar te, bu derece saygısızlığa diki Daktor Şinasi a ederek, K sinden ayrıldı. Nebahatin dizleri tutmuyordu uzanmış, annesinin elini sımsıkı tutarak — Bu divaneye varacak kadına Allah yardım etsin, dedi, ben bu asılzadenin bu de kadar kendini bei dala olduğunu bilmiyordum. Beni bâlü tanıyamamış galiba... Ne ce- iğukkanlılığım bahçe - 38 Aşk ve macera remar saretle izti Su.. Ne Şaşıyorum doğrü- ) kanım güldü: Bizim geçen sene ölen kırk yıllık emektarımız Tosun ağa, bun- dan çok ak:llı ve çok terbiyeli bir di hiçbirimize bu Röstermedi. — Tosun ağa, Şinasinin yanıfkda meşhur bir diplamat zekâsından daha üstün kabiliyette yaratıl Muş, anlayışlı bir adamdı. meğer, bizim Tosunun pabucu o- lamıyacak budaların biri imiş. Tevkifhanede çıkan küçücük bir fareyi büyük bir vak'a mevzuu gibi parmağına dolayıp anlatmağa kalkışması, tahammül edilir. ser- | semlikleşden değildir. | —— Aman kızım, ben bu soğuk a- | «amdan zaten hiç hoşlarım | dum. Bu vesile ile çekilip gittiğine © kadar sevindim ki... * Yıldırım Cemal, hiırsizin | izini buldu mu? | Doktar Sinasinin tahliyesinden ve mühendis Sadinin tevkifinden bes vün Sonra, Neriman hanım po-' teminal ile kg- saat 14 e kadar| Taydarpaşa — veznelerinde sa- r - | I lis müdiriyetinden şöyle bir tele- fon aldı: Program Müzik: Konçerto Radyo caz örkestrası Türk müziği Ajant haberleri Halk türküleri Türk müziği Konuşma (umumt terorye ve beden terbiyesi), Türk müziği Konuşma (Fen ve bilgileri) Radyo gazetesi Radyo orkestram ( Ferid Alnan! Ajans haberleri Radvo orkestrası Cazbant (oL) Yarınki program sebicl şekf MÜNAKALAT VEKÂLETİ İstanbul Mıntaka Liman Riyasetinden* DENİZCİLERE ILÂN 1) İstanbal elektrik işleri umum müdürlüğü tarafından nu - Sülacak arasında mevcut kable ve Tarabya koyunun cenubundaki arasına veniden bir kablo vazedilecektir. 2) 19 Haziran 1940 da başlanacak ve 45 Rün kadar vaz işi için kullanılacak dubada beynelmilel bulunacaktır. Bu mıntakalardan geçecek gemilerin d Saraf li bir Kü © çıkarılarak verine yeni Nalet burnu ile Beykoz Selvi sürecek 'T mece VE ÜN abanın kişa geçmemeleri ve bu hizada sür'etlerini kesmeleri bildirilir. 3) Sarayburnu - Salacak ve Nalet burnu ile Selviburmu » #iğ vaz'edilecek kabloların sahildeki iki nihavetleri rilecek ve geceleri tenvir edilecek! maküs çapa tir. Gemilerin bu kablolara Taan # | sehhar kadır. güzellik ve letafetinin ideal vu% İZ KANZUK ECZANESİ — BEYOĞLU, siniz, hanımefendi? Cemal.. Şimdi fendim.. Biz de kaç gündür sizi bekliyorduk. Telefon kanusması fazla sür - medi. Neriman hanım kizına ses - lendi: — Cemal Bey geliyor.. Sıvastan gRelmiş, Müjde, Nebahat soğuk kanlılığın! mu- hafaza ederke: — Oh.. Ne âlâ, dedi. her halde gelirken #erdanlıdımı da retirmiş olacaktır. Neriman, kızının hiç de ciddi ol> ;ızın bu sözünü havretle karşı- — Niçin alay eder gibi kemuşu- yorsun, Nebahet? Cemal Bey se- nin gerdanlığını bulmağa cahşı - yor. Elbette bir gün eline geçire- cek, Nebahat kahkahayla gü — Giden selseydi. büyük babam, gelirdi. — Bu is insanla mukayese e- dilemez, vavrum! Büyük baban öldü.. Ölen, şüphe yok ki, diril - mez. Fakat kaybolan ve çalınan birçok esvanın zabıta elile tekrar mevdana çıkarıldığı vüz kere, bin kere görülmüç ve işitilmiştir. Nobahat sülerek başını salladı: — İnşallah... İnsallah senin de. diğin cıkar, anne! İki saat sonra. Köskün bahcesinde Cemal Beyle Nertman hanım konuşüyor: " ” gil9 — Bizim gerdanlık İğİ Ğ"" tizi Sıvasa kadar - götürü | mi? | pvet, Ba seyahatim SİPği | âe çok iyi oldu za iyi | aile dostlarınızı biraz | nımiş olacaksınız! | — Ne gibiti j 'e gibi olacak! Ni | nımın çocukluk arkadal! v a ;ı“;,ı | hendis Sadi Beyin - w:dd' - tunuz — olduğu MAT ol meselede parmağı olduk! ç &ıldı. ayerfğ — Vallahi, hâlâ inandif e bu işe. Sadi, gözü ı;ı:ı=_, ? cubuduür. Bu hırsizli Manna ihtimal veremiYOfğeri) — Bana inanınız, hai yf Bırsızlığı, İkbal ile bir) anışlar. — İkbal nerede? y Sivas tevkil kat, birkac güne kadar tanbula mahfuzan gö! azıl anladınız yavtığını?.. ü ğ Yıldırım Cemal sidi , — Nasıl mi anladım? BE'YR! bi bir zabrla memuru anlamaktan daha kolaf İzpef İkbalin Sıvasa gittiğin! | hınca, derhal orava git Böyle kaymetli bir 4€ çalındığı evde yıllarda? şan bir beslememizin, y müteakip memleketine Çip DA bette güphe uyandıran J gdd idi. Sivasa varınca deribiai ve eşvesimi muayene ) İlk ip ucu. d pi 'onU - yi