£—SON TELGEAF — İĞBİRİNCİKANUN 199 I TAHTELBAHİRLER NASIL AVLANIR ? | Enver Paşa müstahfızları martinle techiz ederdi Mayn hatlarından, lâğım tarlalarından, file manilerden kurtulan tahtelbahirlere hangi tahrip usulleri tatbılı edılır. Yazan: RAHMİ YAĞIZ Eylülde başlıyan Avrupa har - binin karada orduların çarpışacak gaha bulamaması Yüzünden ha- zekât merkezi sıkleti deniz ve gök- dere bağlı kaldı.. Tahtelbahirler, suyun altında ha- zeket etmek suretile gözden kur- tulabildiklerinden deniz muhare - belerinde daha fazla muvaflak ©- huyorlar.. Bu gizlenmek ve tıpkı uzviyete giren bir mikrop gibi ani faaliyete geçerek deniz harb vahidlerini tah- rib etmeğe, batırmak kabiliyetine malik olan tahtelbahirler nasıl av- Tanır?. Bunun için en iptidasınden en mütekâmiline kadar mabtelif şekil ve tâbiyeler mevcuttur. Bu şekil ve, tübiyeler tahtelbahirlerin vazile- kerine, vaziyetlerine ve kabiliyet- lerine göre başka başkadır. Bugün, tahtelbahirlere karşı a- zelerin bu husustaki muvaffaki- yetleri görüş sahalarının genişli - iğinden meydana geliyor. Deniz üstünde uçan bir tayyare, bilhassa rakid havalarda tahtel - bahirlerin hareket ederken dışa - v çıkartdıkları yağ ve mazot leke- lerini derhal görüyor; tıpkı iz ko- yalıyan bir av köpeği gibi bu le - keler istikametinde ilerliyerek tah- telbahiri buluyor, yukardan sa - varduğu bombalarla denizaltı ge- misini tahrihe yahut dehşete bo- ğarak suyun üzerine çıkarmağa muvaffak oluyor.. İkinci halde he- men makineli tüfeklerini avma geviren tayyare denizaltıyı tahri- be kâfi geliyor.. Bundan evvel 194 harbinde tah- telbahirlere karşı kullanılan en mü- essir silâh destroyerlerdi.. Bunlar da tahtelbahirin çıkardığı mazot ve yağ lekelerinden geminin yeri- ni kestirirler, yahut tahtelbahirle- Tin preskopunu görmek, kendisini farassud etmek - süretile bir defa mahallini tesbit ederler, sonra pe- ginden ayrılmıyarak ufak çaplı top-| darile tahtelbahiri devamlı ateş al- fında bulunduruyorlar, bu suret- Ie ya mermi isabetine maruz bıra- kırlar, yahut tahtelbahiri denizin üstüne çıkarak bir topçu dücllesu- na icbar ediyorlar ki, destreyerin topları karşısında tek topile bir iş göremiyen denizallı imha edilebi- Kiyor. Denizaltılar, aldıkları vazifelere göre muhtelif tuzak ve defi vası- talarile karşılaşırlar.. —a eee L e ae ea ra e — —D a | işleri yöktü. lmpııılorıın gazabına uğrıyarak manastırlara kapatılan gözdeler .. | — Sultanımı, — görüyorsunuz Türkler durmadan hücum ediyorlar, dmparater bazretleri bu büdire içinde manl olap da mevkilerini terkile bu- Taya gelebilirler, Gürcistan Kralının kızı, başına gelen felâketi düşünerek talihstzliğine Kü- #üyor ve gök mavi, iri gözlerinin gün- derdenbderi Kurumuyan yaşlarını taze- liyerek yanaklarının ürerinden bosal- tiyordu. Âreni, elli beş gün zarfında çok za- yaflamış. ağlamakları züzel ve sehhar gönleri şişmisti. Fakat; bütün bu ızlıraplar ve yere gunluklara rağmen İreni yine güzeldi. Herşeye bedeldi. £ fezlerinden birine akm yapmak vazifesini alan denizaltıların kar- galaşacakları tuzaklar mayn hat- Tarı, ağ maniler, denizaltı barikad- ları ve karakol yapan destroyer - llerdir. Bu kabil iç kürfez, şehir ağ- zı ve boğazlar üç katlı muhtelif mayn hatları ve tarlalarile kapa- lır.. Zikzak bırakılan geçid yolu- Dun / denizaltındaki / kısımlarına, | bu yola amud örme maniler; file- ler konulur.. Maynerin arasından | zikzak yolu, iki tarafı cehennem ve ölüm duvarlarile mahdud bu - | tek geçidi bin bir tehlike ve çok | itinalı bir seyirle takip eden de- | nizaltı ekseriya dönemeçlerde ani olarak bu ağ manilerle karşılaşır. Eğer tahtelbahir fazla sür'at ilo yorsa bu maniin önünde ani bir duraklama ve bekleme zama- ni geçirerek manevra yapmak - ve tarnistanla geldiği istikamette u- zaklaşmak — mecburiyetinde bu hunduğundan, ağ manileri devam- h surette tarassud ve ateş altında tutan batarya veya tahrib ekipleri tarafından açılan ateşe maruz ka- | hır; ekseriyetle batırılır.. Büyük Harpte, çid yapan düşman tahtelbahirleri, Karanfil burnu civarındaki döne- meç yerinde bulunan bir ağ mani- in önünde böyle bir hale maruz kalmışlar; kol - başında - ilerliyen Fransız Saphir tahtelbahiri bu ma- nll ateş baskısında tutan sahildeki D. 8 Türk bataryasının ateşile ba- tırılmıştı.. Marmaraya ge- Tahtelbahirlere karşı muvaffa - kiyetli tuzaklardı altı yılanlarının taarruz etmek ih- timalleri kuvvetle tahmin edilen | mntakalarda bulundurulacak top | ve makineli tüfekli sahil müdafaa | postalarıdır.. Bu gibi taarruzlarda tahtelba - hirler, ekseriyetle suyun — üzprine çıkarak toplarile ateş açmak, tor- pido saamak çarelerine başvu - “yacaklarından denizin üzerine çık- tıkları zaman gizli defi postaları: HSi de bu su- Yazan: M. SAMİ KARAYEL | Karaca kuyvetleri, on bin — atlısile şehre girdiği zaman şimşek gihi her darafı abluka altına almaştı. | İleride bulunan asap askerleri ve yeniçerilerden bazı kollar, şehrin her faralına yayılmadan Karacanm süva- | Fileri hemen hemen gehrin her tarafını İsgal eylemişti Manastırlar, târikidünya olarak çe- | kilmiş genç kızlar, zenç ve dilber pren- | sesler, kadınlarla dolu idi. Türikidünya olarak (ebediyyen ma- mastırların loş ve dünyadan alâkasını famamile kesmiş olan muhit içine düş- müş olan bu kadınların evvelce işle- | dikleri cünakların kefaretini ödemek için Hazreti Meryeme — duadan başka | min birdenbire açacakları top ve makineli tüfek ateşleri bunları ko- layca tahrib eder. Yine Büyük Harpte düşman tah- telbahirlerinden dört tanesi Mar- maraya girdikten sonra Osmanlı Umumi karargâhı ve Donanma kumandanlığı müştereken bu ted- biri düşünmüş, köylerinde bu kan- | li davaya ancak dua ile iştirak va- , ziyetinde bulunan müstahfazları toplıyarak bunları yalnız tüfekle | silâhlandırmış ve bu vazifeyi ve- | rerek Marmara sahil şehirlerinde | © zaman «Ak sakallılar bölükleri, vilede getirmişti.. Harbi Umumi hnca ve Marmarada düş - | man tahtelbahirlerinin fanliyeti | zamanında bu «Ak sakallı sahil | muhafızları» nn - tahtelbahirlere karşı mücadele muvaffakiyeti kay- dedilmedi. Yalmız bu tedbir; sık sık tahtelbahirler tarafından topa tutulan bir çok iskele ve sahil ka- sabalarını bu taarruzlardan koru- mağa kâli geldi. 93 harbinden ar- ta kalmış ak sakallı müstahfazla- rın muaddel tüfekleri bile tahtel- bahirlerin ulu orta iskelelerin ne gelip kasabaları topa tutmala- rına meni oldu.. Tahtelbahirlere karşı el bomba-, larile hücum Harbi umumide ilk ve son defa ve yalmız bir kere kul- | İanan yine Osmanlı müstahlazları | olmuştu.. Karadenizde Yavuzla takviye e- | dilen Osmanlı donanması karşı - | | sında harpten evvelki kuruluşunu | muhafaza eden Amiral Kolçak'ın | kumandasındaki Çarlık donanma- l sı hâkimiyeti Osmanlılara kaptır- | mıx Amiral Kolçak donanmaya mülhak beş tahtelbahirini Kara- deniz boğazı ağrına göndererek Osmanlı donanmasını tehdide baş- lamıştı. ©O zaman ihdas edilen Aksakal. | hılar tabartından bir tanesi de mer- | kezi Şile olmak üzere Karadeniz boğazı mahrecinde sahil muhafa- xa hizmetine verilmişti.. Bu — tahtelbahirlerden — kapiten | Nikola Papof kumandasındaki Ar- İM ERAKLI, ) oSLAaK LA CAĞAT Mis Florans Amerikalı bir artisttir. Kendisi / evvelce İnriltereye — gelmiş, daha sonra da orada bir İnşilizle © lenmiştir. Fakat harp çıkmca Mis Fle- Tans kecası tarafından Amerikaya gön- derilmiş, tâkin kendın şimdi tekrar İn- Kiltereye dönmek İsleyince Amerika hükümeti kendisine müsaade elme - miştir. Kadınm garip Gir vaziyeti var- dır: İngilir kanunana göre kocasının tâbliyetine girerek İmgitiz sayılan Mis Florans Amerika kanumunca daha A- merikalı sayılmaktadır. Amerika hü- kümeti Avrapada harp halinde bulu- Ban memleketlere Amerikalıların cit- melerine müsaade etmediğinden cenç ocasından —ayrı kalımıştır. askerliği olduğundan İngll- fereden ayrılamıyormuş. Kadın yirmi Üç yaşında imiş. Bu kürşün 1964 de Löbel tüfekteri için kabul #lunmuştur. Bronzdan — ve evvekce kullanılanlardan biraz uzuuca ve uçları sivridir. Seklen bir yaprak Acarasını umdırır. A TİHSALATI Dünya altın istihsalâtının & 60 mı İneilterenin müslemlekeleri temin et- mektedir. sAnsiklopedi Britazyas nn son ç- kan nüshasna töre 1938 senesinde ce- abi —Afrikada — (Vitsvatorsrand'da) TAŞIST ons (1 enk 8 dirkem, yani Tiben 32 gramdır). Kanadada 4680 #ns, Rusyada 4500 ons, Birleşik Ame- Tikeda 42944 ons, Avustralyada 1570 Gas, diğer memleketlerde 36250 o0 Büyük Brtanya bmparatorluğu müs - temlekelerinde 22,080 onx altm istih- 44) olunmaktadır. Dünyada mevcut alln sokunun ©, 65 4 Birleşik Amerikadadır. kodi adlı sefine, 28 mayıs 1382 per- şembe günü Kefken adası kaya hıklarında, sahile sokulmuş, hava BOMBA Geçen harpte olduğu gibi bu harpte de kullanılan bir silâh Fransız gazelelerinden birinin harp muhabiri, ordu kumandanlarından Ge- meral X .. m ifadesine atlen sen mu- harebelerde el bombaları — istimafinin pek çok arttığını söylüyor. Hakikaten, Majino ve Sizfrid hatları #zerinde bir taraftan İngiliz ve Fran- ızlar, diğer taraftan Almanlar müt « he küvvetler dahşil elmiş bulunuyor- lar, En medern topları, mitzalyözleri yerleşlirdiler ve yerleştiriyorlar, Bu hatlar biribirinden çek uzaktır. Her işi taraf, harekâta hükim elmak istiyor. Pakat iki mevzi aratındaki harp faaliyeti keşif hareketlerinden ibaret kalıyor. Sadece mevzli muharebeler oluyar ve bu müsademelerde de el bombaları kullamılıyor. El bombaları küçük ve küçüklüğü nisbetinde müthiş bir silâhtır. Bunla- Tn içerisinde patlayıcı ve yangın çi- karıcı maddeler vardır. Bombalar, düşmanla — karşılaşıldığı | zaman ve pek yakından atılır. ET bam- Baları iki cinse yırılır: 1— 25 - 35 metrodan atılan el bom- baları, 3— 80 - 170 melro #zaktaki bir be- defe alılan tüfekli bambalar, 130 ağırlığı reçmiyen küçük obüsler- den farksırdır. ve istimali çek nazik- tir, Çünkü kapsülleri bir yere dokundu ma derhel patlar, Binaenaleyh bombayı atmadan kapsülünü ayar etmek lâ - zamdar, Yanlış ayar edilire acmadan Patlar ve atam öldürür, Geçen amumi harple her Alman - Referimin üzerinde birkaç saplı el bom- bası vardı. Saplarındaki vidalr kapak | açılır, içindeki ip çekilir ve bomba tır- almak üzere suyun üzerine çıkmış | busırada Kefken adasının şimal ta- rafında talimle meşgul — bulunan mülâzim Sami Efendi kumandu - sındaki Aksakallılar bölüğü tara- fından farkedilmişti. Mülâzimin kumandasında emek- liyerek tahtelbahirin üzerine ka- dar gelen bölük bir işaretle tekmil | el bombalarını Arkadi'nin üzerine savurdular. kulesinde tahtelbahirde panik meydana ge- irdi. Fakat çabucak Nikola Papof sefineyi he- men düldırarak adadan uzaklaştı. Kurşum menzili dışina çıkınca su- Güverte ve kaptan toparianan | yun üstüne fırlıyorak hâlâ kayalık sırtta bulunan bölüğe topile ateş açtı.. Bölük zayliatı fazla oldu. Lü- kin; Arkadi, savrulan bambalar yüzünden aldığı yaralarla topunu ateşliye ateşliye Karadenizin sim- siyah bağrına gömüldü.. Battı... İşte, bugünkü harbin deniz da- rülharekâtında beliren merkez sık- | | | filâk eden bombalar | İatılırdı. Ön saniye sonra da bamba in- filâk ederdi. Şivleri akaç dallarile - rülmüş bir siperden gecen bir Alman | heferinin bombasının kapağı nasrisa sö- külmüslü. Önünde bir zeneral ve ya- verleri gidiyordu. Bombanın ni dallar- dan birine takıldı. Nefer hiçbir şeyin farkanda değildi. Ramba patladı. Kendisi param parca oldu. ge- neral ağır yaralandı, yaverleri de al. dıkları ağır yaralardam öldüler, Fransız ordularında kı €l bambaları, & - 10 metro muhitinde tahribat yaptığı icin acık yerlerdeki müsadelerde ve bilhamı tsarruzlarıla lır. Bunlar tecavgz bomhalarıdır. A- dıkları 280 gramdır. F. bombaları tedaftidir. Ağırlıkları 660 gramdir. Pallaması mülhiş ve tah- mlan O, F, Birdenbire | rip dalresi genişlir, Arada yür melro | açıklık bulunmazka parçaları, alanla- tın bulunduğu yere kadar sıçrar. Bu- mun için siper arkasında bulunmadan lmaz. €. F. bembaları da tedafüldir. Ağır- hkları 550 gramdır, Tesir ve tahrin derecesi F, bombalarının aynidir. Bu üç model bambalar el ile atılır. V. B. bonbaları karabine ile atılır, A- | ğirlikları 480 çramdır. V. B. bombaları Tetinde mühim bir rol sahibi bu - | lunan ve Büyük Harptenberi 21 senelik bir teamülle bugün modern hem tedafii, bemi de tecavüzi bir si- Tahtır, 80 - 190 metre arasında kulla- matır. Bunlardan bayka iki cinx daha boruba yardır ki yangın yapmak — ve duman çıkarmak için istimal olunuz Birincisi: 15 - 20 metreluk bir âaire- de alev meşreder, yangın çıkarır, İkineisi: Siyah ve kesif bir duman yaçar, Harekâtı işkâl eder. Yangın bem- baları, bilhassa — gaz depolarını, kizli deniz silâhlarının en korkunçla - | yaakları patlatmak için kullanılır. rından biri sayılan tahtelbahirle- rve karşı malüm lama üsülleri bunlardır. Fakat, ye- ni harbin seyri inkişaf ettikçe bu sahada da belirecek tahtelbahir avlama tâbiyesinin — inkişafı bize an tuzak ve av- | daha başka tuzak üsülleri de gös- | terebilecektir. DOKTOR Feyzi Ahmet Onaran Cildiye ve zühreviye mütehassısı Pezar hariç her gün sabahtan akşama kadar Ağres Babilli Cağaloğlu - yo- kuşü köşesinde No, 43. Tel. 21894 | ( | Geçen gün sokakta karşılaştık. Beni görür görmez birden yüzü güldü, hemen bana doğru koşarak| elimi tuttu, sordu: — Yahu! dedi, sen nerelerdesin?| Nasılsın bakayım? Ne cevap vereceğimi şaşırdım. Çehre yabancı gelmiyordu amma, benimle bu kadar derinden mu - habbetle müsafaha eden adamın ismini hatırlıyamazsam, ayıp ola: cak diye düşünüyordum. ) Bu zatla bir yerde görüştük, am- ma, acaba nerede görüştük. Tabii bu düşüncemi belli etme- den ben de gülümsedim, elini sı- ' karak cevap verdim: Teşekkür ederim, siz de iyi- siniz inşaltah. - Bild nunsunuz Bir taraftan da nerede tanıştı- mizi hatırlamağa / çalışıyordum. Üç ay evvel mi görüştük, altı ay evvel mi, yoksa daha eski mi? Her halde sik sik bulaştuk da, sanra uzun müddet - birbirimizi göremez olmuştuk galiba! Bari is- mini hatırlasam, vaziyeti kurta- racağım, Hay Hahim sen bilirsin. Maamafih sualini cevapsız bi rakmadım: iz gibi — Siz mem - | — Evet, memnunum, böyle memnunum, dedim. — Şu sizin mahud bir davanız | yardı, 6 ne oldu? dedi. Son defa | görüştüğümüz zaman biraz endi- şeli görünüyordunuz. Allah Aliah, davamı da biliyor. Öyleyse bu adamla benim çok iyi fanışmam lâzım — gelecek. Onun | beni çok iyi tanıdığı belli. Fakat ( ah, adını hatırlasam... İ Kazandım, dedim, şimdi his- | sedar missedar kalmadı, işlere yal- miz ben bakıyorum. — Biliyorum, biliyorum. Ömer Muhdumu da evlen- , şöyle Vay canma! Demek bizim kayin| biraderi, mahdumu filân da tanı- yor. O halde allemizin de tanıdık- silâtı başka türlü nasıl bilecek? Düşünüyorum, — düşünüyorum. | Kim acaba? Kim acaba? Düpedü: kim olduğunu sorup şu dertten ; Bisans manaslırları tarikidünya kıe- lar ve kadınlarla dolu idi. Gençlik ha- yalını cevai rezaletle zeçirmiş ve sen- ra, bir papasın öntünde günahlarımı çı- kararak manastıra girmiş olan fuhişe- derin adedi sayılmakla / bit Bizam imparatorları tarafından ga- zaha uğrayarak manaslırlara sürülen ve daha doğrusu hapsedilen zördelerin sayısı da çoktu. Bu gözdelerin ve hm- paratoriçelerin ekserisi Adalarda bu- kunan manastırlara gönderilirdi. © vakitler Adalar, sessiz, uzak — ve kimsesiz hirer muhitli. Birkaç balıkçı | evinden başka bir hayat yoktu. Adalarda bulunan manaslırlar, çek hazin ve ebediyyen insan yüzü gürmi- yenlerin hapishanesi idi. Güzel premsesler, dilber kızlar, ya- hane kadınlar arkalarında birer rahibe | elbisesi Ada çamlarının içinde erkek- siz hayat yaşarlardı. Türikildünya alan kadınlar kat'iyyen erkek yüzü görmerlerdi. Erkeklerden de târikldünya olanlar çoktar Birar ihtiyarlamış olan tarikidünya kadınların muhakkak gene ve dilbet bir sevgilisi olardu. (Devanu var) —& BES HASTA VAR NL olarak hakkmı alacaktın kâ ve liş ay çalişır yetmiş beş seksen lerin ve görenlerin tasnif edilecek bir şey. n çocukluğumuzdanberi, — Dalavere, — Gayri meşru kazanç. — Devlet parasını çalmak.. — Memuriyet nüfuzunu sujistimal!. Filân diye bellediğimiz işleri şeyh zade © ka- | dar kuyvetle müdafaa ediyor, bilâkis bu nevi bir — — lacak? Bir iş yapacak, yorulacak, zekânı sarfede- cek ve bu yüksek kabiliyet ve emeğinin karyılığı zekân ve liyaka- tin ile bir amele, yahut ta küçük bir memurun ze- ti arasında elbette fark vardır. O bir Hira alır, sen bir şırsın yimiş seksen bin Hra alırsın, Bu da hususiyetine — göre ben de kendimi — Sahi.. mektepte, alle Yazan: Etçin İzzet BENİCİ n en meşru kazançlardan birisi olduğunu öyl €ezip bir dava halinde gösteriyordu ki, arada bir | Demeğe mecbur oluyordum. Nitekim, en son; — İlşte bur böyle, Ben sana bir iş teklif ettim, yapıp yapmamak senin bileceğin iş. Eğer, sen yap-| mazsan ben nasıl olsa bunu yaplırırım. Amma na- zarla olmaz da bilmem filân müdür veya komisyon reisile olur, ehemmiyeti yok!. Ben, dalma netice- lere bakarım, Eğr, yaptırabilirsen ne âlâ. İstersen şimdi'den avans olarak emrine on beş yirmi bin Hiralık bir çek doldurayım.. Dedi. Gözlerimin içinc baktı ve, Bir taraftan da çek defterini çıkardı, eline uldi. Adeta yumu- şamış, uysallaşmış. — karakterimdeki mukavemeti kaybetmiş bir halde idim. andırıyor: “Devamı var) kurtulsam ne olur? Yine düşü — nüyorum. Ayıp olur. Öteki boyuna konuşuyor. — Hazır tesadüf ettik, dedı. #F sattan istilade ederek sizden 8P fimi rica edeceğim. Altı ay ki davetinize maalesef icabet medim, ansızın bir iş içii gitmek icabetti, her halde çek eğlenmişsinizdir- — Eh. Sıkılmadık, dedim. Demek ki bu adamı eğlentif? ıh'; davet etmişim. Şimdi de «sen Kİ | sin be yabu”; diye nasıl soralu” Aklıma bir şey geldi. Oturduğ” yeri filân sorsam, fikir temtisi Ü” belki kim - olduğunu — hatırlı diye düşündüm. — Devlethane yine o eski vs" değil mi? — Hayır, çoktan çıktım betli idi, malüm - Şimdi nerde ikamet buyi” Tuluyor? Fatihde. Ye eaşindğima M sokağın ismini henüz öğrenem? | dim. Baktım ki, bundan da kim oldi” ğunu öğrenemedik. Başka bir 166 ürbe daha yapayım dedim. Bir gün inşallah bize edersiniz, dedim, meselâ bir ÖYÜ yemeğine glirsini: — Emredersiniz!.. — Ne iyi olur. Hanımfendiyi ** beraber alırsınız. Eyvah! Ya adam evli değilte l — Hay hay amma, mümkün d7 &il döstum, Yüzümün kızadığını u.wııi* İşte demedim mi, çamı devirdik — Vaziyeti müsnit değil. Acaba karısı değil de, metrtf ğ mi? — Maamafih ben bu pazara ı' lirüm. — Buyurun ya! Yine düyünüyorum. Araha saf” 'atımı olsun öğrensem de, oradaf kim olduğunu çıkarabilsem . — Ey-. İşler nasıl gidiyor? — Şöyle böyle.. Şu - bildiğini! mahud mesele yok mu? Artık 687 dan sonra şevkim kırıldı. Bu çer?” itle iş yapılır mı İlühi sen! PÖK SA EERNLAR A Ben yine lâf olsun diye cevab vef — ; dim, — Adam sen de.. Klmukaddt? tegayYı © devam etti: — Benim asıl canımı sıkan üç # hapis değil.. Dolandırıcılık saçu W el âleme kepaze olmak bana e8f geldi. Vay canıma! Gördün mü bir kE” re! İşte bu aklıma Kim bu adam? Kim bu adam? AY tık bapishanelik olduğun uöğret” dikten sonra, düpedüz: «Sen kimsin azizim: demek Ü zere iken, «: — Şimdilik Allaha »smarladık dastum, dedi, pazara gelirim. eğleniriz, hem derdleşiriz. Ve geçen bir tramvaya atlayiP gitti. Ben de bu suretle ne adiPt ne sanımı bilmediğim bir sabıkal” yı pazara, evime yemeğ edavet miş bulunuyorum. Kim acaba, kim acaba?, SÖÜ ei e A 4