HADiSELER ALLENİN HAVADİSİNİ İ BAKKALDAN AL.. «Mahallenin havadisini — bakkaldan 'aİv üerler, Meğer, bu sade bizde değii, İngilterede de böyle imiş. Deyli Tel- graf gazetesi, on güzel dünya haber- verdiğini ya bundan sonra, havadis ök- | Fenmenin kolayı var, demektir. Gaze- h almağa da lüzum yok.. Bizim pat- ı'l.ınn canı kulacak.. — Sabahları bakkala uğramalı, hem evin eksiğini, gediğini tamamlamalı, hem de hava- / disleri almalı.. Gitgide, bu suratla, hak- Okkalla ahbaplık ilerliyeceği için, bu yimelli vatandaşları — veresiyeye de alıştırmak belki mümkün olur. Dünyada, bundan faydalı ne var?, — KURTLA KÖPEGİN — ARASINDAKİ FARK Bir Avrupalı meslektaş, kurfla köpe- /— Bin ne gibi ayrılık ve benzerlik nokta- — darı olduğunu tetkik etmiş, uzun uza- — Giya yazıyor. Bizim büldiğimize göre, İrurdun ensesi kalın, köpeğin kulakları lüşük olur. Kurt yiğit, kovvetli, kah- yaman remizlerini ifade eder. Köpek / ise, hakaret manasına relir. Mutaban- Bex bir adamdan bahsederken: — Köpek gibi, derler, Bu kadar fark yelişmez mif, — BİR İNSAN ÖMRÜ ——— VE GÜZEL KADIN — Londra mahkemelerinden — birinin verdiği şayanı dikkat bir kararıza- geteler, yaza yaza bitiremiyorlar. E - Tendim, bir şofür, bir genç kızın yü- Zünün çirkinleşmesine sebep olmuş.. —Mahkeme, bu şeförü, 1600 İngilir Hirası uMIGSl—:E.’KARıSİ Ecazelelei 'lıı!ıuıı — Ebümiyazade Velid, çocuğunu se « kağa bıraktığı için mahkemeye düşen Bir ananın balini anlatıyor. Bu aaa “kendisine bile bakamıyormuş. Başka- darının tavsiyesi üzerine çocuğu 40 - Kağa birakmış. Vaktile Türkün — en mümeyyla — vasıfları — hayırperverlik, mürüvvetkârlık idi. Memleketin bar la- Tafmda hesapsızca denecek hayır mü- gsseseleri vardı. Şimdi öyle değildir. İstanbul halkının bin mihnetle verdiği 2504000 lira ile burada bir bahçe ve gazino yapıldı. Bu bahçe eski haliyle araya gidenleri daha birkaç sene pek- âlâ eğlendirebilirdi ve bu para ile de kimlibir kaç metruk çocuk yürdu ve kaç dane çecuk emzirme yuvası açı- Olamaz maydi? — SUMHURİYET: 'Nadir Nadi Alman gazetelerinde iki- debir kalbimizi kıracak yazılara ras- Tadığımızı söylüyor. Dünya ahvali ka- Yışlıkça Alman gazetelerinin sinirleri de bozuldu, Politikasını Alman gazete- Olerinin arzalarına göre değil, — yalmız llli menfaatlerine göre tanzim eden Türkiye, buzün kararmı vermiş ba- Okanuyor. Haklı olup olmadığımızı za- — aman göslerecektir. Şimdilik ortada bir hüdise varsa bislm sinirli bulunma - — Gığımızdır. Bu da hakikatin bizimle beraber olduğunu gösterir. No. 26 Bir akşam köylüler Ayşedea u- - tandılar, Etli canlı ihtiyarlardan — Bekiz onu bir araya geldi: — Haydi bize birkaç silâh bu - “dun. Bu gece melitap — var, Onu | dağda kıstırıp yaklıyalım. Ayşe bu toplantıyı duyunca koş.| tu: | — İşte, benim bir baltam var, Siz de Ali amcanın tüfeğini alın.. Bali; alarınızla, bu;dku.ımıl; he - — men yola çıkın! İhtiyarlardan biri sotdu; ir tüfek yeter mi? 'Aw hiddetle bağırdı: — Karşınıza çıkacak adamın on| tüfeği yök ya. Onun da bir tüfeği | yar. Üstelik siz şekiz un kişisiniz. | — Her birinizin ayrıca baltaları, b | gakları da var, Daha ne istiyorsu- | Duz? İsterseniz ben de geleyim si- | zinle beraber.. ler Ayşeden utandiler; ayır. Sen genç bir. kızsın? ananın dizi dibinde otur. y biraz daha yükselsin.. Biz — Bu gece onu dağda yakalayıp, kö-| 'Yümüzü bu kara belâdarr kurtarı- | Bri. | Kadınlar, ihtiyarların / etrafını | | — Haydi, Tanrı yardımcınz ol- | — sün, ak saçlı itler! * ASKER KAÇAĞINI YAKALIYABİLECEKLER Mİ? Çobanın tarif etliği yoldan yü- YAKİT: KARŞISINDA Son Telgref- Dara cezasına mahküm etmiş! İngiliz gazeteleri, Loadralı hükim- detin, bir genç kızı / çirkinleştirmeğe sebep olmanın, bir cinayele sebep ol- mak kadar ağır suç telâkki ettiklerini yazıyorlar, Yalam mı?, Cok nefis bir zenç ka- din, çek zaman, bir hayat, bir ömür değerinde değil midir. ÇAY SARFİYATI AVRUPADA FAZLALAŞMIŞ Son harp dolayısile, Avrupada çay sarfiyalı müthiş suretle Tazlalaşmışt. Ne oluyar, acaba, herkes, akşamları 0- dasının köşesine çekilip, arpacı kum- Su zibi düşünüyor, boyuna çay mu içiyor?, Car, âsalı teskim eden bir mayidir. (Mayi kelimesini yeni mesil anlamaz. Çünkü, mekteplerde buna, sulu di- yorlardı. fakat, sulu tabiri de değiş- mlş, cıvik diyorlarmış! Yeni terim:) MHulâsa, çay bir orvıktır. Avrupa iş- kerinin cıvıdığına bakılırsa, böyle bir cıvık içmek, hiç de yersiz rörülme - melidiri. EYFEL KULESİNİ BOYAMAK İÇİN Paristeki meşhur Eyfel kulesini, ha- va hücümlarına karşı korumak için foprak rengine bayuyorlarmış! Bunun için de, tamam 20 bin ton boya har canacakmış! Eğer, İstanbulda da büyle tedbirler alınmıya kalkışılırsa, yeni bir ticaret Kapası açılacak demektir. Çünkü, boya | ihtikârı derhal kendini zösterir. Bizim Beyazıt külesi ile, Galata kulesi için Acaba, kaç fon boya gider, dersinlz. AmED RAUI" | TAN: M Zekeriya Berlel — Ribbentrepun nulkundan anlaşılan manayı izah edi- yor. Almanya Sovyet yardımı ile uzun bir harbe dağınabileceğine inanmış - tır. Yıldırım harbi plânı terkedilmiştir. Fransaya hücum edilmiyeceklir. Harp Dütün şiddetile İnziltereye tevcih e- dilecek ve bir taraftan da, diplomasi oyunlarma devam olunacaklır. Asım Üs harici tiearetimizde nasıl bir değişiklik olacağımı anlatıyor. An- kara paktı memleketimizin siyasi ol- duğu kadar, mali ve iktısadi vaziyetini de tesbit etmiştir. Bugzün — Avrupada vaziyel çok değişmiştir. Harice satmak maecbüriyetinde — olduğumuz — malları Elering usulile ihraç etmeğe imkân yoktur. Bu sebepten Kleringle mal sat- mak yolunu açık tutmakla beraber, İngillere, Pransa, Masır, Amerika gibi Serbest döviz esası ile iş yapan mem- Teketişrir ihracalımıı artlırmanın yo- Yanu bulmak lâzımdır, YENİ SABAH: Hüseyin Cahit Yalçın Ribbentropun ikundan bahsederken diyor ki: «Ma- atteessüf şunu söyliyebilirim Ki, Al- man Harlelye Nazırı vükmların ve re- alitelerin vermiş olduğu kanaati değiş- Hirebilecek hiçbir. kıymet, biçbir. delli, vesika ve muhakeme eseri gözlere - Yazan: İskender F. SERTELLi iyerek gece yarısına doğru Hüse- | nin sığındığı dağın — eteklecine Varmışlardı. Köyün başın ibelaâ olan Hüseyi-, | ni yakalıyabilecekler miy Bunu şimdiden kestirmek kolay | değildi. Fakat, köylüler dağa onu yakalamk azmile gidiyorlardı. Hüsmen ağa çok cesur bir ihti- | dı. Yaşı altmış beşten yukarı | olduğu halde ne beli iki büklüm olmuş, ne de dizlerinin kuvveti ke-| silmişti. Haniya omu askere alsa- — Gitmem.. Gidemeni.. iyecekti de. Hemen silâhinı p yola çıkacaktı. O, Hüse- | nin askerlikten kaçlığını duy - | an o kadar canı sıkılmış, | o kadar hiddetie enmişti Ki çocuk nasıl ol sesini duymuyor.. N: arkadaşlarından geri kalıyor?! — | Diyor ve askerlikten — kaçmayı havsalasına sığdıramıyordu. Köylülerin biriçik tüfengi Hüs- men ağanın elinde İdi. O, yolda giderken: — Arkadaşlar, diyordu. Hüseyini, ele geçirirseniz bilalarla üzerine POLİS MAHKI:“;!ELER Perapalas davası / Perapalas etelinde 79 gün yalarak «4.500> lira tulan borcunu vermediğin- den dolayı adliyeye sevkoluman Ye- menli tüvcar Galip Efganinin muhake- mesine dün akşam asliye $ inci cezada devam olunmuştur. Sant 16.30 dam maat 1830 a kadar Bilâfasıla 2 saat süren dünkü celsede evvelâ mezkür olel sahibi Misbah din- lenmiştir. Misbah; saçlunun ölel — barcundan başka kendisinden ayrıca 000 lira pa- Ta da aldığını, yanında 1000 İngiliz li- Talık bir temimat mektubu bulundağu için evvelâ kendisine İtimat ettiğini ve bir gün bu mektubu mahtüs ötelde düşürüp kapıcıya buldurmak suretile kendisinin rörmesine vesile verimiş ol- düğünü söyledikten sonra: — Galip Kigani büyük ücaret işleri yapacağından da bahsotti. Bir defasın- da müpim miktarda zeytinyağı ve bun alacığını, bir seferinde do külli- yelli bir parti tütün satın alıp Yemene göndereceğini söyledi. Zeyiinyat ve sabun tüccarı Sezai Ömeri ve bilâhare de Tülün Limited Şirketi mümesstlini ötele çağırdım. — Kendisile tanışlır - dim. Fakal maksat bep benim güzü- mü boyamak oldağu için bittabi bu tanışma ve komuşmalardan hiçbir me< | tice çıkmadı.r demiştir. . Bunu takiben Emniyet Müdürlüğü 6 amcı şube komiserlerinden Eşrefle ar- kadaşları dinlenmişlerdir. Banlar Mis- bahın şikâyeti ürerine Galip Efganiyi müdiriyete çağırdıklarını, fakat —iki tarafı uzlaştıramadıklarını söylemiş - lerdir. Bilâhare dinlenen Beyoğlu merkez mahiye müdürü Fevzi de Galip Kigani- | nin kaymakamlığa müracaat ederek etekle aralarındaki para ihiilâfimi an- tlağını beyan etmişlir. Bundan sonra eski Aydın öleli sa- hibi ile Piyosyan isminde bir halı tüc- carının ve makine ressamı — Nacinin Galip Efganinin 931 senesinde şehri- zakze geldiği vakit kendilerini dolan- dırmış olduğunu iddia eden dava ar- zühalleri okunmuştur. Netlcede muhakeme; müddel umu- minin zerek bu yeni 3 dava ve gerek esas muhakeme hakkındaki mülalea- Sını bildirmek üzere ayın 31 inci salı Künü saat 165 a bırakılmıştır. * Bomanyanın Türkiye seliri M, Stoika Ankaradan tayyare ile gelerek dün trenle Bükreşe gitmiştir. * Yüksek iktısat ve ticaret mekte- binde tedrisata başlanmıştır. ** Ege ile Marmara ve Karadenizde dündenberi oldukça şiddetli bir fırtına başlamıştır. Gemiler yakın llmanlara iltlen etmişlerdir. —- ) &x İktısat Vekili Hüsnü Çakır Bey- koz kundura fabrikasını tetkik etmiştir. * Puzarlıksız satış kanununun bek- denilen faydayı temin etmediği anla « şılmıştır. Kanunun tadili - ve yahut büsbütün ilgası tarafına gidilecektir. * Dikilide dün yeniden üç saniye süren bir zelzele olmuştur. Hasar yok- tur. * Beynelmilel federaryondan ge- len cevap üzerine, Galatasarayın milll kürne yampiyonluğuna karar verilmiş- ür. * Üniversitenin neçriyat sergisi ö- nümüzdeki salı günü inkılAp müzesin- de açılacaktır. | yürümeyin sakın! Ben onu sözle çabuk yola getiririm. Nasılsa şey- tana üymüş bir kere. Hüseyin as- ker kaçağı olacak bir çocuk de - ğildir. İ İhtiyarlardan biri cevap veri « yardu: — İyi amma, içimizden birini geçen gece hakladı. Onun hesabını sormuyacak mıyız? — Onun hesabını hüksmet sor- sun. Biz tatlılıkla tutalım.. Köye getirelim.. Kendisine öğüt vere - lim. Ve jandarmaya teslim ede - hapik etsin, Hüzman ağa bir aralık, yüksek bir kayanın dibinde di — Arkadaşlar! Belki siz de ha- tırlarsınız, dodi, Abdülhamit za - manında buralarda bir haydut tü- remişti. Köyün kızları ona şarkılar, bile düzmüşlerdi: «Kara çalı» tür- küsünü bilirsiniz elbet lor: cukluğumuzdanberi türküdür bu. Hüsmen dayı sözüne devam ettiz dinlediğimiz Benzin sarfiyatı kaldırılması muhtemel! Benzin sarfiyatının tahdidi hak- kında hazırlanmakta olan lâyiha münasebetile şehrimizde de icabe- den tetkiklerin , derilmesi Belediye- inde İstan « | yatının bu sene 'a nazaran haddazami- görülmüştür. Buna se- nobil adedinin a çoğalmasıdı Enumlu halen şehrimizde işli - 3s1 bu ay 117 ye içinde ise sa husus! arabalar çok art - mış, miktarı 720 ye baliğ olmuştur. erisi lüks ve fazla cinslerdendir. A- sarfiyatını a- lüks ve hu - sust otomobillein ve ve bilâhare de işleyen yerlerde otobüs seferlerinin — kaldırılması vapur uğ gehirler arasındaki otobüs seferleri de tah- did olunacaktıı Bu ihtimaller in lahakkuk ettiği takdirde İ: anbul belediyesi mazut, Belediye cenaze yardım sandığı «İstanbul belediyesi cenaze yar- dim sandığı azaları her yıl git- tikçe artmaktadır. Bu suretle san- dık kasasında 26 bin lira para bi- rikmiştir. Sandık, bu paranın 10 bin lira- sını Belediye memurları kooperar tifine borç olarak verip işletme kararlaştırmıştır. Fakat bunün için Ge sandık heyeti umumiyesinin ka- rarı tasvip etmesi lâzım gelmek- tedir. Halbuki sandık heyeti umumi- yesi üç defa ekseriyet temin edi- lemediğinden toplanamamıştır. Önümüzdeki günlerde höyeti u- mumiye son bir içlimas çağırıla - caktır. Hukuk — mahkemelerinin yeni binası Hukuk mahkemelerinin taşına- cağı İstanbul eski emniyet müdür-| ü binasının da tamirine baş - ır. Bu işe 8,000 lira sarfa - lunacaktır. Peyaminin Bir Yazısı Peyami Safa: «Maarif haslasır baş- liklı güzel bir yazı yazdı. Bizce, bu makalenin işmi maarif hastası değil, maarif hastalığının tam doğru teşbi- sidir. Peyaminin muvaffak yazısında yüzde beş yüz İsabet gördük. Yalmız bir tek noktada isabetsizlik var Fazla doöğrü söylemiş! Bizce, maarif hastalığının bir türüü | tedavi edilemeyişinin sebebi, — bütün | doğrü söylerişlerln asabiyetle karşı- Tanmasıdır. Değru söyliyeni dokuz köyden kov- Mazlar mı yat. BURHAN CKVAD — İşte o «Kara çalır türküsünü Aydınlı «Byram Efe» için düzmüş- lerdi. «Bayram Efe» Çakırcalının çetesinden kaçıp gelmiş.. Buralar- da sığınarak ortalığı haraca kes - meğe başlamıştı. O zaman biz çok gerç, aleçli — delikanlılardık. Kız kardeşlerimize lâf atat, ve bir çok- lacın güzel karılarını dağa kalı Yan bu haydudü bir türlü ele ge- çiremiyorlardı. Müdürü Lâzım Bizim tadyonun —müzik — neşriyatı prozramında isabetin derecesini araş- fıracak kadar ihtisas sahibi değilim. Yalnız, bazı şikâyetlere kulak kabar- Uinca, gayrimemnunların az olmadığını da söylemek İsterim. Fakat, bilhassa, kı sahabeler programımın, hangi — esasa dayandığını, hayli merak ediyorum. Meselâ, akşam saal 8. Radyoyu açı- yorsunuz, bir konferansçının şu c desile karşı karşıyası — Orman idaresinden aldığı rüh- saliyelerin veya nahiye müdüründen, Meranslar, mu- inlemiye devam ediyoramuz. An- hyorsunuz ki, Bir ormancılık müte - hastısı, ormancılık hakkında koanüş- maktadır. Bir ormancı köyünün tçk- niğinden ve vazifelerinden bahsediyor. Türkiyede, kaç ormancı köyünde, kaç ormancı vatandaşın radyo abonesi oldukunu bildiren bir istatistiğe malik almadığım için eldden müteessirim. Du satırlarımı okuyunca, ağaç düş- mam olduğum zennedilmesin. Bilâkis, belki de, çizmeden yukarı çıkarak, a- aç Ssevgisi ve ormanlar mevruunda, mütesddit yazı yazmışımdır. — Fakat, Tadyonun, düm gece dinlediğim kon- | feransı, bende, müsahabe- neşriyatı da İsabet edilemediği zehahını uyar dırdı. Bazün Bütün radyolar, bir gazele olmuştur. Bir gazete, nasti havadis, makale, yazı, etöd, mizah veriyora, radyo da, bunu yapmaktladır. Meselâ, okuyucunun zilminde tebellür ettiğine kanaal getirdiğimiz bir lakun suall Tin cevabını, Diz, yazı olarık gazı lerde veririz. Bilfara, Polonya devleti ortadan kalkarken gazeleler, Polouya devletinin nasıl kurulduğuna, Kinin ne olduğuna, tarihine, coğraf - yasına alt etüdler neşrederler. Bizim radyo börle şerler yapmıyor. Radyonun bir gazete, hem de mühim, | kuvvetli bir gasete olduğunu kabul 0- dip, oraya, büyük gazeleler İdare et miş bir «neşriyat müdürüm ketirmek Tâzımdır. Neşriyatın yanl, halkım — bu Kabil mükadder süallerini keşif — ve meraklı cevaplarla onu tatmin etme- nin bir Ihtisas olduğunu söylemek is- toria. Buna gazetecilik denir. Bütün bir gençlik çağının en zevi günleri ve geceleri feda edilerek, uzun errübe, meşakkat ve sâyile elde edilen bir ihtisas... REŞAD FEYZİ HAMİŞ: Dost var, düşman vaz: Yazımızı bi tirdikten sonra, burada küçük bir titrat yapmayı lüzumlu gördük, Ra: “yoya bir neşriyat müdürü tavsiye cden satırlarımızın, — kendi — namzetliğimizi meharetle öne süren ustalıklı yazılmış bir pulsuz istida olduğu zannedilmesin! Hâlen çalıştığımız. müemesede al - dığımız meblâği radyo idaresinin ödi- yebilmesine, en evvel barem Kanunu mânidir. R F. koruma | | Tramvay işliyen yer- | Radyoyı Bir Neşriyat | Yeni teşkil edilen ce- | lerde otobüs seferinin | |miyet ağaç bayramları tertip edecek *«Türkiye ağaç koruma çen namile yeni bir teşekkül vücude mevzu ve gi e ağaçların wgalzu_ lluİ mnna, slı | memleketim: | masına, iyi | I feranslar ve s nacak, Halkevi duda <ağaç sevgisi» yayılac hiyet, şehrimizde ve diğer şehirlerde her sene büyük <ağaç bayramları» lertip edecek ve ay- ea ağaç ve mahsülleri için sör - | giler açacağı gibi bir de eşya pi- yangösu yapacaktır. Bundan baş- | ka, muhtelif yerlerde kurslar da açılacaktır. Cemiyetin reisliği vazifesini eski Ticaret Vekili ve İzmir meb' B. Rahmi Köken ifa elmektedir. —etğmüsi | Belediye memurlarına gaz maskesi Bütün Belediye memurlarının da birer gaz maskesi edinmelerini temin için «Belediyo Memurları kooperatifi, ile Kızılay arasında | bir anlaşma olmuştur. Kooperatif Kızılaydan 6 liraya uldığı maskeleri 610 kuruşa Bele- diye memurlarına verecek fakat bunların parasını üç taksitte ala- | | caktır. Diğer taraftan başmuallimerin kefaleti altında fakir ilk mektep çocuklarına da taksitle maske te- olunması hakkında da maarif iduresile Kızılay tamamile muta - bik kalmışlardır. t Kadıköyünde asfalt yollar Kadıköy iskelesi da bulunan kaymak; yeniden yapılan maliye binasının | bulundukları sahadaki yolların ta- mamen asfalta çevrilmesi karar - laştırılmıştır. | — Cadde ve meydanın iki tarafın- da bulunan sahalar park - olarak muhafaza edilevek, şimdilik dük - meydanlığın. | diğer kazaya mülhak resmi daire- ler de bu civarda yerleşecektir. Tunmaktadır. —Ö Talebenin tenzilatlı pasoları Üniversite ve yüksek mektep ta-| lebeleri için bu yıl da — tenzilâtlı Artık eski pasolar geçmiyeceğin - den her gün yüzlerce genç, tram- vay idaresine — müracsat ederek | yeni pasolarını almaktadırlar. IAVRUPA HARBİNİN YENİ MESELELER! | Cenubi Afrikadaki Almanlar Bu seferki Avrupt harbinin dün- yanın diğer yerlerini, kıt'alarını da me kadar yakından alâkadar ettiğini ayrıca söylemeğe Küzum olmasa ge - tek. Avrupa kıt'asındaki kavgaya İn- gillere de zirmiş oldu. v » Geçen ümümü harpte olduğu gibi bu sefer de İngillere için imparator- lağunun en uzak yerlerindeki menba- darından islifade etmek Jüzum ve mü- Tühazası birtnel derecedeki işlerdendir. Meselâ geçen 914 - 818 harp sahne - Sinde cenubi Afrika dominyonundan TRASI kişi ölmüştür. Cenubi Afrika- dan gelen küvvetler 916 da Avrupada- Ki müttefikler cephesinde pek şiddetll suretle muharbe etmişler. Bunu şimdi İngilirler tekrar halırlalıyorlar. Bütün cenubi Afrikanın bununla iflihar et- tifini söylüyorlar. Şimdi bu dominyon yine harbe iştirak ediyor. Böylemeğe hacet yoktur ki Londra | hükümeti Avrupa kıt'asındakt taah- ramı fazla tazyik edemiyorlardı «Bayram» ır çok parası vardı. A dülhamit idaresinin aç mmurları ndarmaları «Bay- yemlik yapmışlardı. Ete, dağların kralı olmuştu. Onu kimsel y seler varamıyondu. Duyduğumuza göre yanındaki adamların sayızı üçlen otuza kadar çıkmıştı. da eşkiyalık yapan ve köyleri so- yup sovaha çeviren bu çeteyi ar- ftık beş on jandarma değil, ancak tirkaç bölük asker yakalıyabilirdi. Babalarımız valiye â çe, köyümüze üç beş jandarma ile bir jandarma gelir, birkaç Gün yer, içer, dağların etrafında dolastıktan ve cebini doldurduk- tan sönra tekrar vilâyet merkezine dönerdi, Aradan vakit geçince du- yardık, Jandarma zabiti, kuman - danina şöyle bir rapor verirmiş: yorlar. Yiyeceklerini içeceklerini, Biyeceklerini köylüler veriyormuş. (Devamı var) hütlerine girişmeden evvel dominyon- darın fikrini almamış değildi. Fakal cenubi Afrika deminyanun - da cereyan bu seferki harbin başlan- gacında bitaraf kalmayı kendi hesabı. na daha uyzun bulmüştu. Lükin bita- Faflık istiyen General Herizor hükü- meti istlfaya mecbur kaldı. Yerine çe- den General Smuts ise öledenberi Av- fupa işlerile alâkadar olmuş bir dev- | det adamıdır. Derhal yeni vaziyele göre hazırlığa başladı. Cenubi Afrikada Alıman propkga dası harplen az evvel san dereceyi bul- müş diyorlardı. Almanya ile harhet- mek istemiyenler bitaraf kalmak lü- zumunu ileri esürmektedirler. Fakat neticede ekseriyetin islediği gibi ka- rar verilmiş oldu. Yani cenubi Afrika- di edecektir. Cenubi Ka gelmemesi kabil değildir. Aşağı yukarı Kirk sene evvel — İngilizlerin Boerlerle barbederek aldıkları cenubi Afrika bir altın diyarıdır. Bul sefer İn- giltereye odilecek yardım geçen harp- tekinden daha çok olacaklır. Geçen sefer Boerlerden 11108 küsür kimse isyan ederek harp esnasında İn- faal bir surette İngillerese yardım | Afrika deyince altının ha- | gillereye müşkülât çıkarmak İstemiş- Kümeti 20,000 askeri orada tulmağa meebar kalmışlı. O zaman bu iş 5 mil- yon İngiliz lirasından fazla masrafa malolmuş u söfer bu olimuyacak, di- yorlar. Yalnız geçenlerde Alman bağandâsının — dahrik — etliği —cem garbi Afrika taraflarına asker gönde- Tilmiş ise de bu öyle vüsi mikyasla bir. hareket olmamışlır. Son yedi senedir. bu memlekelin refah ve serveti art - fıkça arlmıştır. Aln madenleri isle- dikçe işlemiştir. İngiliz müstemlekelerinden beklenen | yardıma gelince; madenler ve siraat Atibarile bu yardımın pek büyük ela- cağını recen zün İngilta Müsltemlekât Narırı söylüyordu. İngillerenin yap - fırdığı, yaptıracağı tayyarelerin yal Mit Britanyada hazırlanmadığı. da vesile ile söyleniyor. — İmparatortuğun muhtelif yerlerinde fabrikalar tesis e- dilmiştir. “Oralarda hava kuvvetleri vücude getirilmektedir. Bunun — gibi daha birçok silâh ve müklmmat da ya- piliyormuş. Petroi, bakır, allın — ve Saire müstemlekelerden geliyor. Geçen harple Almanlar her türlü fedakârlğı göze alarak tahtelhahirle- rile mücadeleye girişmişler ve İngiliz imparatorluğu — arasındaki — rabitaları keserek İngiltereyi muhtaç olduğu me- vaddı iplidalyeden mahrum bırakmıya uğraşmışlardı. Bu teşebbls netiçe iti- barite akim kalmıştı. Bugün de öyledir. Geçen hârplen evvel Afrikada Al- | manlara ait bulunmuş, sonra calipler tarafından taksim edilmiş olan müs- temlekelerin büyük bir kısmı Milletler Cemiyeti tarafından İngilteteye ema- net edildiği malümdur, Bn müstomle- kelerde yerleşmiş, kalmış - Almanlar vardır. Yine bu müvlemlekelerin mü- hüm bir kısmı cemubi Afrika hükü- melince idare edilmektedir. Müslem- deke bahsi fazelendikçe bir daha bu- raların Almanyaya verilmiyeceğini ce- mubi Afrika hükümeti erkâmı hor va- | Kit tekrar etmişlerdir. — Şimdi oruda Başvekil olan General Smüts bu eee Esr başıada bulunmaktadız, ik binasile| Mühürdar caddesinin de asfalta| Çevrilmesi ayni karara dahil bu-i pasolar verilmesine başlanmıştır. | derdi. Bunlara karşı cenubi Afrika hü- | .| YEALEİMEİ Sözünün eri Türkiye Yazan; ALİ KEMAL SUNMAN Avrupa hürbi çıktıktanberi Türki- yenin alacağı san vaziyelin me olacağı dünya matbualı için en birinci mev- zular sırasında İdi. Onun için yeni ge- len Avrupa gazelelerinin hepsinin sü- tunlarında şimdi Türkiyeye dair yar zılmiş yazıları görmek pek tabildir. Bilhassa — Ankara paktının — imaasi münasebetile dünya matbuatnın — bu vesile ile Türkiye için yazdıkları — şü noktada teplanıyor: Türkiye teahhüt- derine sadık olan, verdiği sözü şeref ve haysiyet davası bilen, kendisini öyle başkalarının emri altına koymayı ka- bul etmiyecek olan bir devletlir. Tür- kiyenin aldığı vaziyet komşularına da bir nümüne sayılmaktadır. Balkan iti- Tâfını teşkil eden devletler de emin olmalıdırlar ki Türkiye itimada — her süretle lâyıktır. Türk'ye hiçbir zaman komçularının zararına olarak kimse ile anlaşmayı kabul etmiyen bir memle- kettir. Avrapanın cenubu. şarkisinde bita- | raf memleketlerin teşkil edeceği saha X anliyon 600 bin kilametro demektir. Bu sahada da 70 milyon intan bulu- nuyor. Diğer nokta da yudar: Türkiye ha- kikaten harekâlına sahip, kendi ser- beslisine malik bir devlek olduğunu göstermiştir. Türkiye artık Pransa Ne İngilterenin mütlefiki olmağa kat'iyyen karar vec- Giğini fillen göstermiştir. Türkiye eva velce İngiltere ile Fransaya etmiş ole duğu vütleri tutmuştur. Artık Türki- yenin bu devletlerle itiifak etmiş ol ması Balkanlar için türlü lasavvurlar berliyenleri bundan sonra düşündüre- cektir. Sonra bugünkü —Avrupa harbinin varacağı neticeler üzerlede bu keyfi- yetin, yani Türkiye ile İngiltere — ve Fransa arasında böyle mühim bir ve- sikanın aktedilmiş olmasının — büyük kesirleri olacağı tabli görülmektedir. Londrali bir gazete diyor ki: «Türkler ribi düşman oldukları sa- man korkımç, dast oldukları zaman d sadık İnsanların bizim tarafımızda ol- malarına ne kadar sevinsek azdır.» 'Türkiyenin İngiltere ve Pransa ile illifak etmesi bitaraf — memleketlerde büyük bir ehemmiyetle karşılandığraz söylediklen sanra bilhassa Akdenizin | waziyeti ile son derece alâkadar — iki memlekelin bu hususta ne düşündük- derini merak etmek tabildir. Bu ihi memleketin biri İtalya, diğeri İspan- yadır. Roma mehafilinin ihtiyalkâr görün- düğü anlaşılıyor. — Bünün — sebebi de İtüya ile Almanya arasındak! malüm Aüfak Gölayisile İtalyan mehafilnin hiç olmasa şimdilik Türkiye - İngilto- ve - Fransa ittifakı karşısında —uzun azadıya mütalen yürütmeyi muvafık görmeşişleridir. Çünkü Almanya ban- dan memnun değildir. Yoksa İtalyanna yeni vaziyetlen memnun elması için birçok sebepler olacağı söylenmekte- dir. Franta ile İngilterenin diplomattık sahasında bu süretle büyük bir mu- vaffakiyet kazanmış almalarını Ame- Hin İlk nekicesi Vaşington mehafiline göre gu olacaktır: İtalyanın bilaraflığı daha küvvetlenecektir. Onan için müt tefikler de artık Akdenizin vasiyelin- den endişe etmiyeceklerdir. Amerikalılar uzaklan Avrapaya ba- karak şu neticeye varıyorlar: Müttefikler TTürkiye ile — anlaşmak süretile diplomatlık sahasında büyük bir muvaffakiyel elde etmişlerdir. Müttefikler Rusyanın — bilarallığını temin edememişlerdir. Türkiye ile anlaşmak suretile müt- fefiklerin elde ettikleri muvaffakiyet harp başladı başlıyalı bunların d.plo- matlık sahasındaki İlk büyük muvaf- fakiyetleridir. Şimdiye kadar birbiri üstüne aklım Kalan bir fakım. faaliyetlerden “konra ise bu müvaffakiyelin iki katlı bir ehemmiyeti vardır. Birimizin - Derdi Hepimizin Derdi Diğer camileri de unutmıya'ım Bir okuyucumüuz evkaf idaresi- Hün nazarı dikkâti — celbedilmesi risasile bize yazıyor: «Pazar günleri Beyazıl ve Ye- nicamide namaz kılınak imkânı elmüyor. Bunun yezâne sebebi evkaf idaresinln bu iki camle di- Kerlerinden daha fazla ehemmi- yet vermesidir. Çünkü İstanbu- lun en meşhür hafızlarını, en iyi takriri olan vazzlarını bu iki ca- anide toplamasıdır. — Bu — sebeple halk bu camilerde birikiyer — ve namaz kılmıya yer bulunamıyor. Diğer tarafla şehrin en güvel ca- mileri olan Sullanahımei, Süley- maniye, ve Falih boş denecek bir vaziyelte kalıyor, — Evkaf idaresi Dü hususn zözününe alarak —bu camilere de güzel kesll hafızlar ve vazrlar tayim etse olmat mifr