SONBAHARIN GÜNEŞLİ GÜNLERİ Sonbaharın en güsel günlerindeyiz. (Filvaki Avrupada harb var amıma, büğün harbden bahsetmemeğe karar verâlm.) İnsan buzünlerin güneşli ha- ywazını bir İki ay sonra arıyacak, fakat, bulamıyacaktır. Dün sabah, kendimi bir mirasyedi yerine koyarak (ncrede e günler?.) ve harbi, darbı hiç düşünmiyerek, ten- ha, ağaçlı bir asfalt yolda, tek başıma yarın saat kadar yürüdüm. Tablat, ne güzel gay- Sonra, hafif yorulmuştum. Deniz kenarına kadar uzanarak, yine tenha bir plâj zazinosunda —oturdum. Deniz ne güzeldi. Bazan, insan, yalnız- dihı ne kadar arıyor?. Valnızlık ve ses- Bizlik âdeta, kafamızi, kalbimizi din- dendiriyor. Plâj bomboştu.. Sular duru ve dümdürdü... Eminolun. bu sularda şimdi çırpman güzel kadınlar olsun, kumlarda yatan esrarengt gözlüklü bayanlar olsun, di- ye, aklımdan zerre kadar geçmedi.. Boş denize, boş kumlara dakikalarca baktını.. Gürültüden ne Bedar usan anışlam.. Harb, darb laflarından ruhunuz sı- » kaldığı vakit, siz de benim gibi yapın!. AKDAM: Ebüzalyazade Velid soruyor: «Za « vallı Lehistan da nihayet kurban gi- decek mi?> diye soruyor ve cevap ve- riyor. Hâdiselerin sayrine bakarsak, zavallı Lohistanın da nihayet hem de beklenildiğinden — çok çabuk kurban gideceğine hükmetimek zaruretinde bu- | dunuyoruz. Bu elim ükibet de bu su- " Fetle tahakkuk ederse, dünya harila- Bından silinen devletlerin adadi beşe — baliğ olacaktır. Ondan sonra orta halli Aiğer devletler cacaba Sıra hangimi- Zin?» diye mütemadi bir endişe içinde yaşıyacaklardır. CUMHURİYET: 'Yunus Nadi «Yeni anlaşmalar, yeni Sürprizler> isimli bugünkü başyazısın- u, Rusya ile japonya arasıbda İmza- lanan mütarekeden bahsediyor. Japon- ya bu mütareke ile Almanyaya infi- Alini göstermiştir. Rus - Alman anlaşe müsi dölayısile Polonyanın taksimi gi- bi bir sürpriz ortaya çıktı. Fakat bun- dan sonra İki Gevlet arasında istişare ile de halledilemiyecek çok şiddetli ih- Hilâflar çıkacağına da şüphe yoktur. Bürprizlerin daha büyüklerini bundan sonra göreceğiz. ÇENİ SABAH: — Hüseyin Cahid Yalçın «Almanya mağlüp olacaktırr diyor. Büyük bir neticeleninceye kadar, askeri ha- iketler muhtelif değişikliklere uğ - tar. Bunda tallin bazan şu, bazan bu meyletimesi tabildir. Fakat nazi tikasının bütün dünyayı tebdit e- durması, Almanyanın harpte galip çna imkln verir mif. No. 40 Co ölmüş, değildi amma, yediği iktan kendisini kaybeti “Fay Edvars yaklaştı. Şimdi ta- nile Maksi'nin yanına gelmişti. an, Templar'ın hâlâ siper gibi nünde tutluğu Co'ya baktı. | — Peki, ne Genç kadın Co'ya ne olduğuna ış bile etmiyordu. aksi bir şeyler söyliyebilmek çin nefsini zorluyordu. “Templar 0 zaman ayağile yez- leki tabancayı kendisine doğrn iklaştırdı ve sağlam kolile taban- ayı yavaşça aldı. Maksi artık ko- Hşabiliyordu: | Büyük patron ne istiyor? Gi-| kendisine arzı ihtiram mı ede- nurdandı: - Sen çok geç kaldın Fali, de- üyük patrona gidip söylersin, -Bu mel'un herifi buraya kadar m de, sonra bırakalım, olur ü bu? Yavaş konuş! kadın tam o anda Maksi- denbire tabancalı bileğine ve namlıyı yere çevirdi. n tam beklediği saniye irdenbire Co'yu — bırakarak, ü tabancayı aldı ve namliyi çevirdi. ç geç kaldım, öldürmüşler, der- | 2—SON TELGRAF -İTEYLÖL 1839 HADiSELER KARŞISINDA İ eğin .u—Siıewquetkngodmlm. - v Son Telgrof- ci hademe alındı. Sizden İyi olmasın, terbiyeli, çalışkam bir çocuk. Fakat, ne zaman, biraz asabileşip de, cinsini ifade eden kelimeyi kullamsanız, dik dik, yürünüze bakıyor. Bayağı içerli. yur. Beyaz geniş gözlerini daha cok açıyor. Demek ki, zenciler için zenci olmak pek arru edilir birşey değil. İhtimal ki, beyaz insanlar da, beyazlıklan mem- nun değillerdir. Yazın plâjlarda, mar- sık gibi yanmak sevdasına düşenlerin hareketi, bunu isbat etmez mi?, Dünya bu.. Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür, Kimse, kendi halinden mem- mun değildir. vesselâm?, TAVUK ÜZERİNE SÖYLENMİŞ SÖZLER Tavuk deyince hatırıma geldi. Ta- | vük Üzerinde söylenmiş, ne kadar çok darbimesel vardır. Evvelâ, dünya ku Tuldu kuralalı halledilmemiş bir dava vardır: Tavuk mü yumurtadan cık » maşlır, yumurla mi lavuktan?. Kom- şunun tavuğu komşuya kaz zörünür. Onun başına gelen pişmiş tavağun ba- şına gelmemişlir. Aç tavuk kendini ar- pa ambarında zannodermiş. Tavuk iyi bir yıda maddesidir. Fa - kat nedense, birçoklarımız, bu zavallı kümes hayvanını hakir görürün. Me- selâ, tavuk harsızı iyi bir tabir adde - dilmez. Tavukpazarı, Kapalıçarşı ka- | dar ağırbaşlı, Balıkpazarı kadar de- mokrat, Beyoğlu caddesi kadar Tüks değildir. Sizin bildiğiniz, tavuğa ald başka darbimeseller varsa, söyleyin de yaza- yım.. Bende bu kadari. Yalnız küçük devletler Alman leh- likesine maruz değildir. Almanyanın simdikinden fazla kuvvetlenmesinden Rusyanın da ne menfanti olacağı dü- ülebilir. Hulâsa bütün dünya Al- manyanın aleyhindedir. Almanya bee hemekal mağlüp olacak, etrafa zarar vermez bir hale sokulacaktır. VAKİT: Asım Us herkes gibi / İngilizlerle Fransızların niçin ağır aldıklarını 20- ruyor. Harp sahasında askeri varıyete bakınca, Hitler Lehistanda hakikaten | harbi kısa kesecek bir mevkis geldiği | Görülüyor. Diğer taraftan Rusyanıa a- dığı vaziyet şayanı dikkatti | Acaba İngiltere ve Fransanın kara- da, havada olduğu gibi denizirede de asaslı bir harekete geçmemesi — bazı mülhazalarla ihtiyatlı hareket etmeğe Kizum gördükleri için mi?, t M. Zekeriya Sertel orta Avrupa ve Balkanları tehlikede görüyor. <Alman- ya uzun bir harb ihtimali kargısında- dır, Bu takdirde onu göce lâzım gelen tedbirleri almağa, yani zâfını bertaraf etmeğe mecburdur. Sanaylini besliye- cek ham maddeyi, halkını bestiyecek gıdayı nereden bulacak?. Nazi vejimi iktidar mevküne geldiği gündenberi orta Avrupayı ve Balkanları kendi ta- bil iktsadi nüfaz mıntakası telâkki e- diyordu. Bugünden Macaristan — ve Romanya üzerine taxyik başlamıştır. Polonya harbi bitince tazyikin artaca- a şüphe yoklur.» diyor. Haydud, gözleri büyüyerek ken- | dişine baktı, vaziyeti derhal anla- mışti. Maksi bileğini derhat kur- | tararak, tabancayı ateşlenick isle- di Fakat çok gec kalmıştı. Teniplar tetiğe dokundu, Bir de-| fa! Makst ateş etmeğe vakit bula- mamıştı. Tabanca tutan kolu he - men serkiverdi. Ateş fışkıran göz- letile bir kere daha Templara bak-| İ sonra gözleri bulutalndı, başı öne eğildi ve bütün vücudile ol - duğu gibi yere yığıldı. Templar yerde yatan iki kişiye sonra da genç kadına baktı. Fav yanına geldi: — Durunuz, dedi, daha - işimiz bitmiş değildir. Bunlara son hedi- yeyi de ben vermek İsterim, Templar'ın elinden tabancayı aldı. Evvelâ Co'nun şakağına da - yadı, bir el atoş! Sonra Maksi'nin şakağına dayadı. Ona da bir el a- teş! Templar'ın omzundaki yata şid-, detli ıztırap veriyordu. Bütün bu A#cıya rağjmen, kendisini tutuyor - du. Genç kadına yaklaştı. Baktı. | Gayet sakin duruş, sanki hiçbir gY olmamış gibi Tempları tetkik eden, Fay bir şey — konuşmuyordu. 'Templar biraz daha yaklaşarak: | ıxcçox ıı,umın_ı-;nı GANGSTERLER CELLÂDI ZABITA ROMANI . delikanlıyı koluna girerek otomo- “bile doğru sürükledi. POLİS VE MAHKEMELER Tağ- ve Honliz 13 yaşında bu 14 dükkân yaparak yaşından büyük bir sabıka zanan kü- | çük hirsizin mühakemesi dün sabah seliye birinci cezada yapıldı. Korldorda muhakeme sırasını bek- | larketi jandarmanın önünde sükünetle sigarasını savuran küçük başirin kendi ismini çağırması üze- rihe hemen sigarayı yere fırlattı ve arkasındaki Jandarmaya: - Haydi yürü bakalım!. diyerek 3- cele acele içeri girdi. Osman ismindeki küçük hirsiz tatı kikat evrakında — birer birer yazılan men şimdiye kadar 5 evden hursizlik ıkalı mü- marttetleri ürken hiç sesini çı « Kkarmadı. Yalnız gön defa Aksurayda bir tütüncü dükkânının — camekânını kırıp para çaldığı hakkındaki kayda şiddetle itizaz ederek: — Vallahi yalan bay rols. İşte bu yalan... Orasinı ben saymadım... Mo- Tuk Osman soydu.. İsmimiz birbirine benziyor da!, diye burasını reddett! Nihayet tahkikat evrakının olun - Taası tamamen bittikten sonra songu- 'ya geçilince de Osmnun şunları söyle- v «— İnsanın bir kere adı çıkacağına canı çıksın derler ya ne kadar düğrü bay reiş... Eskiden şeytana uyduk, bir kabahat ettik.. Fakat şimdi arlık us- landım.. Yaşım — daha küçüktür, bir bultaya sap olayım dedim. O demin o- kuduğunuz şeplerin hepsi eski... Şim- di Aksarayda tütüncü dükküni soy- | dun diye beni yakaladılar.. Fakat ye- min ederim ki bunu ben yapmadım. Morük Osman yaptı!, Ben isim ben- zemesine yandım bu seferi. Rels bu ifsdeden sonra küçük sabı- kalının şimdiye kadar ne kadar hapis yatlığının sorulması için muhakemeyi başka bir güne talik etmiş * Harp dolayisile müze ve kütüp - Banelerimizdeki kıymetli eserler mah- fuz mahallere nakledildiği için bura- ları tekrar açılacaktır. Vahidettinin bı- raktığı kitaplar da müzeye verilecek- tir. * Şişli - Pora takımları dün gece yapılan heyecanli bir maçtan sonra i- kişer gölle berabere kalımışlardır. * Bir buğuk aylık staj görmek üzere silâh altına davet edi aileleri- nin vaziyet ve ihtiyaçlıı dare âmirlerinin alâkadar için talimat verilmi; * Hususi müeseselerde vazife sa- hibi olanların vatani hizmetlerini ifa- dün sonra eski vazifelerine devam e- Gebilmeleri hususunda tedbirler alı- nacaktır. * Belediye yeni getirteceği 40 oto- büsü Avrupanın bitaraf memleketle - Tinden tedarik edebileceğini düşünerek şarinameyi 9 süretle ilân edecektir. * Pasif korunma hazırlıkları dola- yisile mahalleler icin 50000 lira mu- kabilinde 10 tulumba mübayaa olu - macaktır. *& İktisat ve Zirast Vekilleri bugün Ankaraya dönmektedirler. Maliye Ve- kili Ankaraya dönmüştür. * Fatih kaymakamı İhsan Şile, Şile kaymakamı Rebil Fatih, Eyüp kay - makamı Haşim Geyve, Geyve kay - makamı Seyid Ali Eyüp, İstanbul se- ferberlik umum “müdürü Silivri kay- makamlıklarına tayin edilmişlerdir. — Bütün söyliyecekleriniz bu kadar mı? dedi. O musikili ses, delikanlının vü- | cudünden yeni bir raşe geçirdi. — Evet, dedi, ikinci defa oluyor ki, haytımı kurtarıyorsunuz. Ne- dendir bilmiyorum. Ben sizden bir şey istememiştim. Neden bana bu yardımları gösteriyorsunuz? 'Templar daha bir şey anlıyama- dan, genc kadın kollarını açtı ve delikan'lırın buynuna doladı, vü - cudünü vücudüne dayadı. Temp - lar bir saniye heykel gibi kesil - mişti. Sanki bir rüya âleminde idi.| Titredi, Genç kadın biraz geriye | çekildi. Templar: — Attedersiniz, dedi, hakikaten biraz geç kaldınız. Çünkü ben ya- ralıyım. Fay o dakika her şeyi unutarak, Fenerleri yaktı. Tempları otomobile bindir- di. Hareketlerinde gayet mülâ - yim, fakat o nisbetle seri ve em- niyetli idi. Derhal Tempların ce- ketinin kan sızan gömleğini açtı. Otomobilin öbür tarafında şoför, sanki hâlâ uyuyor gibi uzanmış, “yerde yatıyordu. 'Templar yavaş bir sesle: — Dikkat ediniz, siz benimle meşgul olurken, uyanmasın, dedi. G ' zak dikme ameliyesine geçilecektir, Belediye Sarayı İki milyon lira sarfedilecek İstanbulda Sultanshmedde Ye- rebatan sarayı önüni yapılacak olan büyük Belediye sarayı için icabeden istimlüke sarfolunacak para yapıları hesablara göre azami 500 bi nlira olaca Bundan sonra sarayın inşası için| de 15 milyon lira sarfolunması | itap edeceği anlaşılmıştır. Bu su- | retle Bolediye sarayı 2 milyon li- * raya mal olacaktır. Ka n eeei Tütün satışımız i Fransa ile im laşmasından sonra Pr nin bu sene memlekı liyetli miktarda tütün alacağı an- laşılmaktadır. Almanya ile ticaret anlaşmamız termdid edilmediği: den Alman hükümetinin her sene memleketimizden gelmekte olan 11 milyon kilo tütü peşin döviz ile bizden alacağı tahmmin edilme- | mektedir. Bu sebeble -bitirilecek olan tütün stoklarımızın büyük bir| kısmını Fransızlar — alacaklardır. | Diğer tataftan Amerikan firma - ları da bu sene icinde memleketi- mizden 20 milyon kiloya yakın tü- tün alacakları zannedilmektedir. ü Bakırköyde sebze hâli Bakırköy ve civ: tiyacına cevab ve kırköyde bir sebze hali binası l şası tasavvuru üzerinde Belediye imar müdürlüğü tetkikler yap - maktadır. Öğrendiğimize göre hal Bakırköyün bugünkü pazarı ti varında olacak ve mümkün oldu- Ba kadar sür'atle inç: den bütün hazırlıklar tamamlana- caktır. Kadiköyde de bir hal yapılacak-, tır. R a edilen takas an- sasilldl Feriköyün karşı sırtları Feriköy civar: halkı Feriköyün karşısındaki sırtların yeşil saha hâ-, line getirilmesi için İstanbul Bele- | diyesine müracaat etmişlerdir. Be-| lediye bu talebi ehemmiyetle tet- kik etmiş ve muvafık görmüştür. Belediye şimdi mezkür sırtlara nekadar fidan ve ağaç gideceğini mahallen tetkik edecektir. Bilâha- re de en yakın sırtlardan başlana- Sabahları mektebe yetişmek için Bazı okuyuculardan mektublar alı- yorur, Mektehlerin açılma zamanı yak- daştığı içim, çocuk velileri, sabahları derslerin başlama saatinde olacağı süy- lenen değişikliği bir an evvel öğren - mek istiyorlar, Veliler, en ziyade, sa- bah kaat sekizde, çocukların mekteb- dere masıl yetişebileceğini merak edi- yorlar, Cünkü, bilhassa İslanbul, da- Hanık ve geniş bir şehirdir. Nakli va- Silasi A, ayrimunlaram — ve sür'ati | sıfırdır. Herhalde, İstanbulun hususi- | yeti gözününde tutularak, Vekâlet ve- | ni tedbirlere başvuracaktır. BURHAN CEVAD — Artık bir daha uyanamaz. Ben| onu öldürdüm. Templar biraz eğildi ve Hunk'un!| sırtının orta yerinde saplanmış bir biçağın kabzesini gördü ve titredi. | O zaman, Maksi barbar imdada | çağırırken, şoförün neden koşup gelmediğini anladı. | Fakat genç kadının elleri hiç | titremiyordu. Fay, delikanlının | gömleğinin kolununu yırttı ve & | morrajiyi dindirmek için, hemen yarayı sardı. Sonra ceketini düğ- melodi. Bu arada elleri uzun müd- det Tempların kolları üzerinde du-| ruyordu. Hem de manalı, a - nalı! — Hemen bir doktora - gidelim dedi. ben Passik taraflarında bir daktor tanıyorum. 'Templar başıyla iyi olur tevabr-| ni verdi. Fay motörün kapağını kapadı ve direksiyonun — başına geçti. Fay motörü geri geri işletti, bu manevrayı yaparken, — otomobil kullanmakta nekadar mehareti ob-| duğu anlaşılıyordu. Templar hayran hayran kadına bakıyordu. Bune biçim mucizeli işti bu! Bir kadının, makineyiböyle Hüç vazyetlerde geriye doğru idi Te edemiyeceğine her zaman ka- nidi. Otomodil dalgaya tutulmuş bir kayık gibi sallanıyordu. Fakat direksiyona yapışan küçük eller bu kayığı öyle güzel idare ediyor- dü ki. Nihayet Fay kuvvetli otomobili jyola çıkarmağa muvaffak oldu ve Ç İrim AZIEŞZ Gaz ve mikrop harbi kleri; darihle duymadığı bir gürültü ile inliyor. Harbin en şid- | detti. günleri — içindeyiz. arbiyesinin elah mu- | het nevi vasıtadan istifade olunmasır yolunda verdiği söylenen emir, ilk tesirlerini göslermeğe başlamıştır. Al- man ateşli silâhları, önüne zelen her- şeyi farümar edercesine kırıyor, yi kıyor, Kadınlar, çocuklar, — hastalar, papaslar, dua eden genç kadınlar, beli bükülmüş ihtiyarlar, gözleri ândâ mi- mneler, herşey bombalanı Bu hal, korkunçtur ve muhakkak ki, bu hal, asla medeni bir hareket de- l Diğer taraftan, Alman askeri meha- filinin, verdiği yeni bir temtnattan bah- sedilmektedir: Alman orduları mik - Töp Ve gaz harbi yapmıyacakmış.. Fa- kaf nazi şeflerinin şimdiye kadar ver- dikleri binbir. teminalın, nasıl bir m©evsim bile geçmeden su; lüştüğü- nü herkes hatırlıyor. Mikrop ve gaz harbi yapılmıyacağına kimi ve masıl Hmandırabilirsiniz?. Daha, harbin başladığı ilk günler- de, ayni nazi şefleri, Amerika Cum- hurreki Ruzveltin gönderdiği bir me- saja cevaben, kadınların ve sivil hal- kın bombalanmıyacağını temin etme- mişler miyı ©O yamanki teminat da, Berlinin her zaman verdiği, fakat, bir fanesini dahi, henüz tulmadığı söz - deri arasına karışıp gilli, Ağuslasun sön sicak günlerine ka- dar bir mamure olan geniş ve mes'ud Polanya, eylölün Ük yağmurları ile birlikte, bir harabeye, bir viran bel- deye dündü. Yıkık yurdlardan, bozulmuş yuva- dardan şimdi hıçkırık sesleri geliyor. Analar oğullarını, sarışın genç kizlar sevgililerini, kundaktaki çocuklar ba- balarını arıyarlar. Fakat, herşeyin fevkinde hürriyet ve istiklâl | Belki, bütün Polonyalılar ölecek, fa- kat, Polonya yaşıyacaklır! İ REŞAD FEYZİ köeseemeererALALARALARALAA. Borsaya kuydedilmiyen yapağılar Sövyet Rusyaya borsaya kay - dettirilmeden külliyetli miktarda yapak satışları yapıldığını evvelce yazmıştık. u meyzu etrafın- da ticaret ve zahire borsasında tüc-' carlar ürasında' yeniden münaka- | şalar olmuştur. Bugünlerde Sov- yet Rusyadan Ilmanımıza gelmesi | beklenen bir Rus vapuruna cski | satış muamelelerine dayanan m him miktarda yapak yüklenece; söylenmektedir. Bazı — tüccarlar borsa İdare beyetinin bu husus - 'taki şayinları izale edecek mahi yetle malümat — vermesini iste - imektedirler, i YENİ Alman devlet reisi milletİnden aldığı itimaddan — buhsederek — memleke - tini Karbe soktu. İtalyadaki hükümet reisinin ise milletinden aldığı itima- 'da güvenecek harde girmeksizin istil bali beklediği söydeniyor. — İtalyunlar harbetmok istemiyorlar. Dir . İngiliz muhabirinin daha harp çıkınadan ev- vel İtalyada dolaşarak balk arasında neler düşünülerek söyleşildiğine dair verdiği malümat az manalı değildi: Her gün çalışarak hayatını kazanınık | süretile yaşıyabilen tabakanın düşün- düğü şöyle hulâsa ediliyordu: Harbet- mek için hiçbir ciddi sebeb yoktur. Dace herşeyi bilir. Duçenin herşeyi bildiğini söylemekle İtalyanlar hü - | Kümet reisinin herhangi bir harbe koe | lay kolay memleketini sokmıyacağını anlatmak İstemiş oluyorlardı. Bimdi artık Avrupada harb başla- dıktan socnra İtalyada ne düşünüldü- | iüne gelince; hazır bulunmak, harbe | istikbali beklemek — diye lâsa ediyorlar. İtalyanın harbe karışmaması — için bir değil, birçok sebepler var; İtalya- 'nın coğrali vaziyetinde evvelâ — kendi dehinde olan cihetleri, sonra da böyle olmuyan tarafları erbabi göyle anlatı- yorlar: Akdenizin örtasına uzanmış ve - bu denizi ikiye ayırmış olan yarımada - Aan bügünkü harb vesaitinin sür'ati ile Fransa sahillerine, Tunus ve civa- zı, Akdenizin gürb ve şark kıyılarına taarruz kabildir. İtalyanın hava kuv- wetleri için böyle. bir imkân daima yardır, Fukat İlalyanın tarihinde böy- de bitişik komşularile kavgaya tutuş- tuğu olmamıştır. Coğrafi — mevkünde ehemmiyet ve bundan edeceği istifade ne olursa olsun eğer komşularile bir harbe girecek olursa İlalyanın para- Tanacak birçok cihetleri vardır. Arazi- nin derinliği yoktur. Meselâ Po vadisi ancak 400 kilometro —urzunluğundan | kendilerine HARBİN MESELELERİ italya bekliyor Her memleket mukadderatında son kararı cuğrafya ve ihtiyaç vermektedir Tek Un Sistemi İstanbul ekmekleri için yeni tedkikat yapılıyor Dahiliye Vekili Faik Öztrak İs- tanbulda telkikler yaptığı günler- de bihassa ekmek meselesi etra - fında durmuş ve bu mesele hak- kında Belediyenin ve İstanbul ek- mekçilerinin noktai nazarlarını dinlemişti. Dahiliye Vekili İstanbulda ek- mek için tek un sislemini sına lüzum görmüştür. Belediye bu lüzum üze n siştemi | etrafında tetkkilerine devam et - | mektedir. Belediye iktısad müdür- lüğü bugünlerde İstanbul ekmek- çilerini davet ederek bir kere da- ha ken iyecek dan sonra Yüksek iktisad ve ticaret | mektebinde Yüksek iktısad ve ticaret mek- tebinde eleme ve ikmal imtihanla- Tına başlarım Moktebin orta X ve lise kısımlarına talebe kayıd ve kabulüne de başlanmıştır. Her se- ne olduğu gibi bu sene de mekte- bin her üç kısmına fazla tehacüm olacağı anlaşılmaktadır. Mekteblerde sığınaklar Şehrimizdeki büyük müesseşe- lerle tekmil mekteblerinde ps müdafaa için icabeden sığınak ma- hallerinin ayrılmasına ehemmi - cile başlanmıştır. #inde ve yuzdlarda münasib oda ve mahaller boşaltılarak sığınak ha- line getirilmektedir.. Diğer taraflar — işçisi çok banı fabrikalar da işçi adedine göre bü yük sığınaklar inşasına başlamış- | : Yeni tahlisiye tesisatı Tahlisiye idaresi memleketin bü- tün sahillerinde emniyeti temin - decek şekilde beş senelik yeni bir program hazırlamıştır. Tahlisiye işleri Denizbank tarafından idare edildiği zaman hiç bir yeni inşaat yapılmamıştır. Yeni programa gö- Te Karadeniz ve Akdenizde yeni- den bazı cankurlaran istasyonları inşa edilecektir. Bundan başka| kale boğazına sisli havalarda, kazalara mani olmak için yeni sis düdükleri konulacaktır. Yeni Pendık - istasyonu Yeni yapılan Pendik tren is - tasyonunun — İnşaatı — ilerlemiştir. İstasyonun yalnız sıva — ile cam aksamı kalmıştır İstasyonun resmi| küşadı Cutmhuriyet bayramında bizzat Muhabere ve Münakale Ve- kili tarafından Jcra edilecektir. yük kısmını kaplamıştır. Onun için sa- Bayi merkezleri de ister istemez da- ratık Po havzasına kapanmışlır. Hal- büki muhtemel düşmanın tayyareleri buradan İtalyanın sanayi merkezleri. ni döğebilecektir. Apenin dağları yüzünden demiryol- darı da istet istemez sahili takib et - mektedir. Şimal ile cenubun arasın- daki şimendifer robılası yine mmuhte- mel düşmanların taarruzu ile tehlike- ye girecektir. Sahillere gelince; hiçbir derin Kör- fer yoktur ki gemileri istendiği gibi barındırmak kabil olsun. 'Tayyane tas arvruzları buralarda o kadar müemir alur ki müdafaa için vakit kalmıya - caktır. Napoli körlezi Sardünya ve Sicilya Bibi Trenyen denizine bkim iki mü- him mmevkiin himayesi attında olduğu hülde hava taamuzlarına kazşı emin değildir. Palermo ile Kağliyari arasındaki 160 mil shesafeyi dalmi surette muhalaza ededilmek için İtalyanın deniz kuv « vetleri kâfi gelse bile havadan edile- 'cek tanrruzlar karşısında bu emniyes tin devamı imkânsızdır. Üyle ki mü- ”| essir bir müdafaaya her vakit rasla- maksızn mühtemel düşmanın tayya- releri bu sahada bedellerini muvaf » takiyetle — döğebileceklerdir. — Yalnız harbetmeğe kavar vermek değil, harbi yapmak için elzem olan vesaiti temin 'etmek do lâzım olduğuna göre en baş- fa demiryollarının rolü hatırdan çık- miyor. İtalyanın demiryolları — 21,000 kilametro uzunluğundadır. Sonra İtalyaya mevaddı — iptidalye gönderen memleketlerit — başında da Amerika, İngiltere, Fransa, Arjantiı gelmüktedir. Bunlar da sulh cephesine dahil veya sulh cephesine mütemayil olan memleketlerdir. İtalyanın Al « maaya ve Rusya ile de alışverişi ile- ridedir. Fakat sulh cephesine — kargı ğ HBi takedird ” gae | tere ve müttefikteri lehino mukayese (öselelerle — karşılaşmaktadır. — Devlekler | Oman lislesini neşretti. Bugünkü vasi Ticaret h: Yağan: Ahmed Şükrü ESMER 1816 karbi, — orduların — cephelerde çarpışması kadar da iki rümrenin ike dele olmuytu. Ve Almanya, bu müca- delenin askeri safhasında değii, ikter sadi safhasında mağlüp olduğu içindi?. ki Versaş sulhunu imza etmeğe mece bür kaldı. 1980 harbi, hattâ 1914 hare binden de ziyade bir iktsadi mücse dele mahiyetini alacaktır. Ve bu noke fadan Almanya, düşmanlarının kar - gısında 1914 senesinden de daha za- y vaziyettedir. Bir dela Almanyanın $0 milyon nüfusuna karşı İngiltere 47 milyon, Pransa 4$ milyon ve Poloaya 'ââ milyon ile yalnız Avrupadaki nü- fuk bakımından faikiyet arzetmektedir. Halbaki İngilterenin daminyanlarında 25 milyon ve sömürgelerinde de 450 milyon nüfusu vardır. Fransanın &- mürge imparatorluğu ise, 70 mülyan- dur. Bundan Başka ham madde — ve Cüdüstrl istühsali bakımından . Üngil- kaldırmıyan bir fark vardır. Fakat İngilterenin iktıradi mücade- dedeki faikiyeti burada da kalmış ol muyor. Denizlerde hükim elması do- layısile İngiltere harbe iştirak etmiyen bilaralların servel kaynaklarından da stifade edebilecek vaziyettedir. İngil- crenia bu bitaraf memleket servetleri hakkındaki palitikası şu olacaklır: i— Kendi ihtiyacına lüzumlu ol- misbetle bunlardan istifade mek. 2— Düşmanların bualardan istilade etmesine müni olmak. inci gayeyi elde elmeğe çalışır - ken, İngiltere dalma bitarafların hak- darı ve salâhiyetleri gibi bir takım me- ukunun pek karışık bir bahsi olan bu meseleyi burada elrallı olarak izali edecek değiliz. Fakal bilaral devlel - derle İngiltere arasında giltikçe ehem- müiyet alacak olan bir soktayı anlamak için şunü hatırlıyalım: Muharip memlekçilerle bitaraf mena- deketler arasındaki ticaret —devletler hukukunda pek sarih ahkâma dayan- mayor. Kabul edilen büküm şudur: — Bilaraf memleket — muharip devlele silâh ve harp malzemesi sala- maz, Kaçak süretile xatarsa, müsadene esdlilir. 2— Silih ve harp malzemesinden başka diğer maddeler iki hükme ik - biliri a) Harple kullanlabilecek olan eş- ya yine kaçak sayılır ve ele geçerse mücadere edilir. Buna şarta bağlı ka- gak oşva adı verilir. b) Harple kullanılmıyacak — olam GEYA serbesttir, İmdi mücerret hü - kümler yukarıda yazdığımız gibi ol - makla beraber, bu hükümlerih tatbikl kelay değildir. Çünkü ne gibi eşranıt harpte kullanılıp — kullanılmıyacağını tayla elmek zordur. 1908 senesinde devletler Londrada toplanarak — “bir beyanname neşretmişler ve bu beyan- mame ile kaçak eşyayı fasrih etmişler- di. Fakal 1014 harbi başladıktan sonra İngiltere bu beyannamenin mer'i ola- mıiyacağını beyan ederek kaçak eşya- yetle sarik hükümler — olmadığından ber devlet harp başladıklan sonra ka- çak sayacağı eşyanın lislesini neşret - mektedir. İngiltere zibi denizlere ha- kim olan bir devletin de bu eşya liste- Birimizin Derdi Hepimizin Derdi