eRA T X A L Ze , SA A İ S e Ce Y R U Pi n B AD FE . A LA G A Ş K S < Ür? ı S istanbula Bir Hava Taarruzu Olursa Halkın Yapmakla Mükellef Olduğu Vazifeler Hakkında Bir Talimatname Hazırlandı :.ıımı. ağır olarak yapılacak taarruzlarına karşı halkım ltüüması için icap eden bütün Bkiyir ahaaniştr. ç Vilâyot mebzul miktarda her boy gaz maskesi temin - etmiştir. L“liı Mmuhtelif yerlerinde halkı hususta tenvir için kurslar a- " Kurslardan iyi neticeler Ymıştır. Yapılacak umumi hava taarru- Mi tecrübelerinde, halk, üzerine vazifeyi, sanki bir harb ha- imiş gibi ciddiyetle yapma- HAVA HÜCUM TECRÜBESİ: 1 — İstanbulda Aktif ve Pasif '—'dıh. deneme tatbikatı yapıla- Ve çehrin üzerinde düşman İÜyarelerini temsil etmek üzere MWyarelerimiz uçacaktır. Butatbikat için harb hali 15 &- Llı 939 gününden başlıyacak ve ayrıca bildirilecektir. ÂKTİP MÜDAFAA: z .:.;İl'ııhıkıt esnasında şehrin müdafasaı için askeri ma - _hh tertibat alınmıştır. Bu :'lhıu göre muhtelif mevkiler- fop ve ağır makineli tüfekler Haratından tayyarelere karşı ma - İEVra, hartaç Ve fişekleriyle ateş “ilacaktır. .'.:hyymhucum ÇAlârm) Mmuayyen düdüklerle yaptı- Hlacaktır, bu ilin polis vamtasile K ** ve mahallelere kadar yayı- Alârm aei a 4—Bu işaret verildikten sonra ve nakil vasıtalarınız. ha- *ket tarzı şöyle olacaktır: HALKIN VAZİFELERİ ç Koruma teşkillerinde vazi- ha Oolanlar, alârm işaretinde der- Vazife başına giderler. _') Cadde, meydan ve sokaklar- Betç lönan halk telâştiz ve sükü- fakat acele olarak evlerine Üdelrler. Evlerine gitmeye imkân b..h.l!ınlıı (evleri uzak olan- Polisin göstereceği ve sarı - & levhalarite gösterilen umu- _.:Puıııım giderler, umumi aklarda yer bulunmadığı tak- Sirde İltica işareti, düdüklerde kuv- zayıflaşan ve böylece üç devam eden fasılalı sesler- A) €n yakın hususi sığınaklara ederler. Bu mümkün olma- takdirde öteye beriye koş - ve telâş yapılmaksızın yerdisini bomba tesirinden koru- :h bir örtü altına ve duvar di- İ Sekilir, veya bir çukura, ya- Nı:" ağacın gölgesine yatar. S- tiye TdA toplarmak ve öleye be ,_;oınıı ve bağırıp çağırmak dr, &b No. 7 _';“ bacağımı bir saat rakkası u. Gözleri bank - ilişti, kaşlarımı — kaldırdı namlusu ile bank- devirenek: epeyce şeyler var gö- dedi, yani şu pahaya &a ,Pdette siz buraya hirsizlir ._:':Ndinxı Paralara dokun- iz, dedi. .,,.âu hâkim, siz ne kadar ya- üzin farkında — değileiniz. =:“'nı sizinle bir mülâkat ı.“x Gekdim. Bir defa nerede Nüzu öğrenmek isterim. ee taheilinizi hangi hapisha - ı__’vunıı!. 'Terki teslihat hak- İikir ve mütalealarınız ne- 'niberi hep böyle çirktn insan masiniz? Benim S | C) Bir gaz bulutu içinde kalın- dığı veya burun veya boğuzda ve gözlerle bir taharrüş - bulunduğu zaman maske takılır. Şayet maske yoksa, ağız, burun ve gözler ıslak bir mendil veya elbisenin ıslatı - lan eteğile kapatılarak koşmaksı- zin yürünerek buluttan - çıkılır. (Gazı temsil etmek üzere dumanlı maddeler neşri bazı yerlerde ay- Tıca tayin olunmuş alâkadar me- murlar tarafından yapılacaktır.) PENCERELERDEN SARKMAYINIZ D) Tayyareleri görmek hevesi- le dışarı çıkmak ve pencerelerden sarkmak zararlı ve yasaktır. Bina dahilinde bina korunma teçkilâ - tında vazifesi olanlar, derhal va- zife başına gider, korunma âmirle- rinin emri altına girerler. Ve bina korunma plâmı veçhile - vereceği emirleri yaparlar. Vazifedar olmuyan pasif balk bi- na korunma âmirinin tertibi veç- hile bodrum katına inerler. Kendi evinin bahçesinde örtülü siper sı- ğaınak yaptırmış olanlar buralara girerler. Evlerinin bodrum kıs - mında veya birinci katlarında sı- ginak olarak kullanılmağa elve - rişli yeri olmıyan - bilhassa tam ahşap - evler halkının arsa ve bah- çelerinde ve fakat evin en az beş metre uzağında olmak şartile ha- vadan korunma için üstü örtülü hendek siperler yapması bilhassa tavsiye olunur. Bu hazırlık bir harb vukuunda büyük bir ihtiya- çı karşılıyacak çok Tüzamlü bir tedbirdir. Bina korunma âmirinin emrine itirazsız itaat meeburidir. NAKİL VASITALARI Nakil vasıtalarının hareket tar- Tayyare tehlikesi işareti verildi- ği esnada nakil vasıtaları şu su - retle hareket edeceklerdir: A) Hayvan koşulu nakil vası- taları (arabalar); Arabalar, yol ağızlarını tutma- yacak veçhile yaya kaldırımına yanaşmış olarak durur, hayvan gözülür, kalın bir ağaca, tramvay direğine veya bunlar yoksa ara - baya bağlanır ve hayvanın yem torbası başına takılır. B) Motörlü nakil vasıtaları ve tramvaylar ve tünel: | Alârm işaretile beraber nakil va- | sıtaları içindeki halk en münasip bir yerde ve umumi sığınaklar du- rağında boşaltılır. Ve kendi yerle- rine giderler, yerlerine gidemiye- cek kadar uzak olanlar, halkı bo- şalttıktan sonra yol ağızlarını kes- | memek ve itfaiye musluklarını ka- pamamak şartile münasip yerler- de dururlar, bu nakil vasıtalarını (Devem 7 inci sayfada) İ buraya hirsizlik yapmağa gelme- diğime emin olabilirsiziz. 'Templar bir kere daha bank- not yığınına baktı. Hükim bir kere yutkunduktan sonra sordu: — Buraya nereden geldiniz? Benden ne İstiyorsunuz? Onu söyleyiniz?. — Gayet dostane bir ziyaret- Yalnız şu paraları sizden istik - Taza mecbur olacağımı zannedi- yorum. Nater oturduğu yerde sanki hey- | kel kesilmişti, yumruklarımı sıktı. Fakat tabanca namlusu karşısın- da ne yapsın? Hiddetinden kabına sığmıyordu. Fakat son elile para- ları cebine indirmeğe devam eden Templar'a karşı da hiç sesini çı - karamıyordu. Hâkim homurdanarak dedi kit — Siz bütün bunları ödersiniz elbettel... — Elbette... Yalnız benim öğ - Tenmek istediğim şey niçin bana Haliç Vapurlarının Hali Haliç vapurları seferlerinin, bu civar halkının ihtiyacına uygun şekilde tanzim edilmesi kararlaş- maş.. Bu havadisi memnuniyetle karşılarır. Hakikaten, muhtelif sebeblerden dolayı, bu vapurlar, uzun seneler çok ihmal edilmiştir. Bizce, vapur seferler daha uygun bir şekilde tanziminden başka, yapılacak daha birçok işler vardır. Bu yapurlardan birçoğu eski, bakımsız, pistir. İskelelerin hali harabdır. Nihayet, Haliçte oturan vatandaşın, — meselü, — Kadıkö - yünde oturan vatandaşlan nc farkı var, ne eksiği var?, Binacnaleyb, bir umumi makil vasıtası olan Haliç vapurlarına da, şehirde başlıyan umum kal- kınma ile hemahenk bir vaziyet vermeliyiz. Muhakkak ki, Haliç vapurları bugünkü halile, şehrin - diğer vesaiti ile asla mütenasib değildir. BURHAN CEVAD Borsaya Geçmesi Lâzım Sövyet Ve Almanlara satılan külüyetli miktanda ihracat mad- delerimiz ticaret ve zahire bor » sasına günü gününe kaydedilme- diği için piyasada ötedenberi bir memnüniyetsizlik mevcuttur. Son günlerde yine Sovyetlere satılan büyük bir yapağı partisi- nin ayni şekilde borsaya geçme- diği söyleniyor. Mübayaacı fir- malar bu sebeble piyasada iste- dikleri şekilde mal mübayan et- mekte ve barsaya haftalarca sonra malümat vererek kaydettinmek - tedirler. Alâkadar tüccarlar - bu vaziyet kargısında barsa komiser- | Nğine müracaat ederek bu vazi- | yetin önüne geçilmesini istemiş- | lerdir. KISA POLİS HABERLERİ * Tepebaşında oturan Todori adında biri Eminönü - Maçka tramvayile Karaköyden geçmekte iken tramvayın an folarak fren y kırılan cam pançalka rile yaralanmış, hastaneye kaldı- rılmıştır. * Kurtuluşta Değirmen soka- ğında oturan Karabet adında bi- ri çalışırken ayağı kayarak düş - müş, şişli çocuk hastanesine kal- dırılmıstır. * Üsküdarda Çinilide oturan 16 yaşında Nevzad ceviz ağacın- dan düşerek yaralanmıştır. * Beyoğlunda oturan Mustafa kızı Şefika pencere camlarını si> lerken düşerek bağından yara- lanmıştır. DiKKAT! Telefon Numaraları Değişmiştir Başmuhbarrir: 20827 İdarc: 23300 "GANGSTERLER CELLÂDI | ZABITA ROMANI karşı bugün bu kadar haşin dav- | randığınızdır. Halbuki ben, bilâ - kis sizin dostluğunuzu kazanmak isterdim. Meselâ günün hirinde işim mahkemeye düşerse, hakkım- Ga beraet kararı verirsiniz. Cek İrbol davasında nasıl Şaptınızsa bana da öyle... Bu zavallı çocu- Bun feci bir kazaya kurban gitme- sine doğrusu acıdım. Ben şimdi sizden »e kadar para almış oluye- rum. Çünkü makbuz bırakacağım. Nater birdenbire hiddetinden kızardı. Yenlden — sakaklarından ter aktı: Aİİİ Sarhoşsun, Git Evine, Yat! Cevab: “Neye Gidib Yatacakmışım?,, Cürmümeşhud vak'alarına bak- mak üzere nöbetçi bulunan as- Dye ikinci ceza mahkemesinde dünkü pazar günü görülen Yek dava enteresan bir hâdisenin mu- hakemesidir ve bu vak'anın suç- lusu olan ve mâtbaalardan biri - Binde makinist muavinliği eden Fethi ismimdeki genç tam $ suç- tan maznun bulunmaktadır. Bu suçlar; «gece vakti bir eve taar- Tüz>, «ev sahibi kadınla kiracısı- na hâkaret», «bekçiye tecavüz, hakaret», ebekçiyi dövmek», «re- zalet çıkaracak derecede sarhoş olmak» gibi ağır ve her biri ayrı ayrı cezayı istilzam eden fiiller- dir. Hâdisenin davacıları da Kasım- paşada — Küçükpiyalede Mekteb sokeğında 14 mumarada — oturan berber Ahmedle ev sahibesi Ba- yyan Seher ve Kulaksız mahallesi bekçilerinden Necatidir. Mahkemede evvelâ davacılar- dam berber Ahmed vak'ayı — şu şekilde anlatmıştır : «— Gece saat 24 de dükkânımı kapıyarak eve geldim. Biraz din- lendim. Henüz yemek yiyordum ve saat bir buçuğa gelmişti ki a- şağıdan; kapıdan bir $e& işittim. | Fethi, sarhoş bir vaziyette bağı- | rıyordu: : | — Ulan Kulaksızlı benber Ah- med çık dışarı senin kulaklarını yiyeceğim!. Bunun arkasından da #unturlu bir küfür savuruyordu. Derhal aşağı indim ve kendisine sarboş olduğunu hatırlatarak gi- dip yatmasını söyledim. Halbuki © benim sözüm üzerine daha kız- di ve küfürlerini arttırarak; «— Neye gidip yatacakmışım?. Ben gideyim de sen burada ev sahibin olan teyzemle gizli gizli sevda kaynat değil mi?. dedi. Bu sözü işilen ev sahibim Bayan Seher hemen aşağıya inerek « da kavgaya karıştı ve: — Bekçil. Polis!. diye bağırdı. © sirada mahallemizin bekçi - derinden Necati koşarak yetişti. Fethiyi karakola davet etti. Fa- kat öbürü bekçiye de hakarete başladığından diğer bekçiler ge- Vp kendisini kollarına girip ka- rakola götürdüler.» Davacı Ahmed bu sözlerime ilâ- veten şunları da söylemiştir: «— Fethiyi eskidenberi tanırım. Bir mahalle çocuğuyuz. Bundan evvel de üç defa bizim eve, yani teyzesinin evine gece vakti taar- ruz etti. Ben aleyhinde şehadette bulunduğum için bana muğber dir.> Ahmedden sonra dinlenen da- vacı Seher de: «— Bvet Fethi kardeşimin oğ- kudur. Fakat aramız açıktır. Ev- veke ben sütkızım Fethiye ni- kâhladım. Bilâhare aramız açıl- — Şurada yirmi bin dolar var- dı, dedi. Templar kaşlarını kaldırıp: — Oh iyi, iyi! dedi, kanınızı sa- tın aldınız.. Hâkim ne cevab vereceğini bi- lemiyordu. Templar, daima gülüm- siyerek devam etti: — Aftedersiniz, bu ilk mül famızın beyecanı içinde kendimi size takdim etmesini unuttum. Be- | nim adım Templar'dır. Simon Templar... Bana ağrıca «Aziz> lâ- kabını da vermişlerdir. Bu sefer hâkimin dudakları Sen miısın Deniz ve Kara Yolcu- .Para İstiyen? Koltuk Değneği İle Yürüyen Eli Tabancalı Adam Sultanahmed. birinci sülh ceza mahkemesi dün bir ayağı topal, fakat eli tabancalı bir mütecavizi tevkif etmiştir. Kadri isminde bulunan bu suç- lu; sebze ve meyva halindeki ba- z oenaf tarafından eline birkaç kuruş - verilerek gece bekçisi o- larak kullanılmaktadır. Kadri evvelki gece hal emnar fından Abdullaha gitmiş ve on- dan bekçilik ücretine mahsuben biraz para istemiştir. Abdullah bu parayı vermeyin- ce iş kavgaya binmiş, Kadri mu- hatabına küfür etmeğe başlamış- tlır. Bunun üzerine Abdullah Kad- Triye bir çekme atarak yere yuvar- lamış; sonra da üzerine çıkıp 0- turmuştur. Kadri bir hayli bocaladıktan sonra Abdullahın altından kur - tudğmuş ve Hemen tabancasına davranmı Hasmının a sarıldığını gö- ren Abdullah kaçmağa teşebbüs etmişse de beriki © vakte kadar tabancayı ateşlemiş ve Abdullahı hafif surette yaralamıştır. Koltuk — değneği e — yürüyen suçlu dünkü muhakemede cür - münü tevilen itiraf etmiştir. Neticede kendisinin tevkifi ka rarlaştırılmış — ve — tevkifhaneye gönderilmiştir. AnanAAanAnAAmAMAMAMAMARA dır demiş ve suçlu gencin ağır ithamını tamamile roddederek: *— Fethi benim namusuma if- tira ediyor. Çünkü ben evliyim. Kocam sağ olduğu gibi 8 de çocuk sahibiyim!. Saniyen kiracım Ah- med de genç ve güzel bir zevceye ve 9 aylık bir yavruya sahibdir. demiştir. Bekçi Necâti ise suçlunun ken- disine hakaret edip dövmek iste- diğini ve tekme ile vurduğunu söylemiştir. Bunu takiben mazmun — Fethi sorguya çekilmiştir. Fethi sakin bir tavırla şunları söylemiştir: «— Teyzem olacak kadınla kav- galryız. Buna da sebeb kendisi - nin kâarımı her görüşünde benim aleyhimde bulunmasıdır. Teyzem benim namusum ile oynadığın - dan buna çok üzüldüm ve efkâr- landım. Teessürle rakıyı fazla ka- çirmışım Ne yaptığımı bilmiyo- Tüm. Gözümü açınca kendimi ka rakolda buldum!.» Fethiden sonra Riza, bekçi Os- man, Bayan Memnune ismirdeki şahitler dinlenmiştir. Bunlar da hâdiseyi yukarıdaki gibi anlat - mışlardır. Bilâhare söz tekrar suçlu gence verilmiş ve Fethi; teyzesinin namusu ile - oynadığı hakkında şahitleri bulunduğumu söyliyerek karısı Bayan Nimet, Ali ismindeki müdafaa şahitleri- bembeyaz kesildi. Bir iki defa yut- kunduktan sanra, dedi ki: — İIrbol'e bu mektubu gönderen Biz misiniz? Templar sükünetle cevab verdi: — Bvet, onu öldüren de benim. Bunu hiç unutmayınız Nater! Siz onu beraet ettiniz. Ben de öldür- düm. Hâkim yerinde şöyle bir sallan- dı. Yavaşca: — Peki amma, benden nc istiyor- sunuz? dedi. — Sizden hiç bir şey istemiyo - Tum. Sadece konuşmak! —SON TELGEAF— J4 AĞUSTOS 1938 Kombine | Biletler | luğunda Bir Kolaylık Devlet deniz ve kara servisleri ' ile denizyollarının - servislerinde tarife bakımından bir birine mü- masebetleri olanları «tek bilelı ve yahud «mimtaka biletleri> ihdas etmek suretile birleştinmek için yapılan tetkikler çok ilerlemiştir. Bu tetkik'er neticesi olarak se - yahat edeceklere kolaylık temin ederek âmme hizmetlerine yar- dim etmek maksadile — yakında| «kombine biletler» satışa çıkar- lacaktır. Münakalât Vekâleti bu bilet- lerin esaslarımı ve - tertiblerini hazırlamıştır. Öğrendiğimize göre «kombine biletlere ilk evvelâ İstanbul - Bandırma - İzmir ve İzmir - Ban- dırma - İstanbul hatlarında ve bu mıntakaya irtibatı olan daha ge- ri mıntakalar için #hdas oluna » caktır. Bu guretle vapur biletini alan bir adam iren biletini veya tren | biletini alırken vapur biletini de beraber, alabilecektir. ——— Yaş Meyva İhracatımız İngiltere ve Almanyaya Külliyetli Üzüm Gönderilebilecek Memleketimizden — Avrupaya yaş üzüm ihracı için yapılan e- tüdler — neticelenmiştir. -Ticaret Vekâleti bu işi İstanbul yaş set- ze satış tarım — kooperatiflerinin vlrdesine bırakmıştır. Birlk şimdiye kadar — yapılan | teşbebüslenden edilen tocrübeleri | de nazarı itibare alarak yeni am- balâj şekilleri tesbit etmiştir. İlk | yaş üzüm mahsulümüz İngiltere- ye gümlerilecektir. Alâkadarların söylediklerine göre bu mevsim zarfında İngiltere ve Almanyaya külliyetli miklarda üzüm ihraç edilebiledektir. Bundan — başka geçn sene çok güzel meticeler a- lınan kavun ihracatı da bu sene fazlalaştırılacaktır. gd Etrüsk'ün Almanyaya Gönderilmesi Meselesi Almanyada yaptırılanr — Mersin tpl vapurların üçüncüsü olan Kadeş önümüzdeki hafta içinde | limanımıza gelmiş bulunacaktır. | Ancak Kadeş geldikten sonra ta dil edilmek üzere Almanyaya gönderilecek olan Etrüsk vapu - Tunun yola çıkarılması siyasi va- ziyetin bir pança inkişaf elmesi- ne bağlı görülmektedir. aanian an ea amean min dinlenmesini istemiştir. Muhakeme kısa bir müzakere - den sonra bu talebi kabul etmiş ve maznun ikametgâh sahibi bu- Tunduğundan mühakemeye ayın 17 inci günü gayrimevkut olarak devam olunmasımı kararlaştır. - mıştır. Tenipların sol bacağı mütema- diyen saat rakkası gibi sallanıyor- du: — Siz çok şeyler biliyorsumuz, | dedi, bir defa Irbol'un ahbabı o | duğunuzu biliyorum. Demin bir gazetede bunu okudum. Kendisi- ne silâh taşımak vesikasını da siz vermişsiniz. O da taşıdığı bu si- Tâhla Yoneçki'yi öldürmüş. Üç se- e evvel İrbol ile üç arkadaşı hak- kında beraet kararı veren sizsiniz. Bu adamlar Billi Valkros isminde bir delikanlıyı öldürmüşlerdi. De- mek ki siz bu sevatın kıymetli bir dostu idiniz. Onun için sizi tan- mmak istedim. 'TEMPLAR TELEWFONDA “Vater cevab vermeğe kalkışma- &. Kohuğuna yığılıp kalmıştı. Yü- zü hiddetten takallüs etmiş bir hab deydi. Fakat kendisi hiç bir gey yapacak vaziyetle değildi. «A- ziz> sakin bir sesle dedi ki: (Devamı var) Vay Onların Haline.. DEz Yarın, Kırklareli ile Edirne a- || rasındaki mıntakada, Türk ordu>. (| su büyük Trakya manevralarına başlıyor. Her yıl, geniş ölçüde bir denemeden geçen kahraman Türk | ordusu, bu yıl da, yeni imtihanını î vermek üzere hazırlanmış bulü- — muyaor. Bütün tarihde, vazifesini dalma ayni idrâk, cesarel ve kahraman- hıkla yapan büyük Türk ordusu, memleketin iftihar ettiği mukad- | des bir varlıktır. Bugünkü mev - -| kümizi, saadetimizi Türk ordusu- na borçluyuz. İ Bugün, siyaset sahasında sesi- | miz gür ve tok çiksyorsa, bunun (|| sebebi, hududlarımızı baştan ba- || şa çelik bir ağla örmüş bulunan yüz binlerce Türk süngüsünün salâbetidir. Bugün, yeryüzünde | hatırımız sayılıyor, — düşmanlığıs || mızdan karkuluyor, dostluğumuz | aranıyorsa, bunun sebebi, —Türk ordusunun satvet ve kudretidi: Sulh ve sükün içinde, memleke - İ| timizin kalkınımasına, imarına ça- | İgıyoruz. Belki, topraklarımıza || göz dikenler az değil, çoktur. On- | lar, büugün bizi rahatsız et - | meğe bir türlü cesarel edemi » İ| yorlarsa, bunun sebebi, bir demir | leblebi olan Türk ordusunun ye- nilir yutulur birşey — olmadığını bilmeleridir. ; 'Türk ordusu, daima sulh ve süs || kün âmili olarak hazırlanmakta, | çalışmaktadır. Türk süngülerinin || başka hiçbir gayesi yoktur. Biz, sükünu arzu ettiğimiz için- || dir ki, dalma uyanık ve hazırlıklı bulunuyoruz. Türk — ordusunun, daima her türlü müşkülleri yenes || cek kudrette olmasına çalışıyoruz. || Sulhu koruyan kahraman ordur | muz, aziz Türk vatanının bekçisi- | dir. Bir gün, bu vatana göz dike- || cek gafiller meydana çıkarsa, vay onların haline.. Mehmedciğin, na> | sıl şahlanmış arslanlar gibi | gerek, dünya tarihine yeni bir eşe | siz destan daha yazışını görecek- lerdir. REŞAD FEYZİ Takas Primi Yeni takas şirketinin kurulması sebebile piyasada takas üzerind eereyan eden muameleler azal « mıştır. Çünkü bütün tüccarlar şirei ketin muhtelif memleketlere takas primlerinin fiatlarını suretle tesbit edeceklerini bilme- diklerinden haricten yeni takatı primi satın almağa cesaret ede « | memektedirler. Bu suretle piyasada muvakkat bir durgunluk vardır. Her tarafta yeni şirketin bir an evvel takas primi alıp satmasını beklemektes dirler, Birimizin Derdi — | | Hepimizin Derdi | Sebze Halde Hamallar 'Tekirdağla İstanbul arasın- | da karpuz ticareti ile meşgul olan bir okuyucumuz matbas- | mıza gelerek dedi: | «Biz, karpuz yüklü kayığı- | mazı Meyva haline getiririz. Fakat burası Belediyenin mâz but bir müessesesi olduğu hal- de, hamal teşkilâtı yoktur. Karpuzlar gelince, karşımıza izbandud gibi adamlar peyda oluyor ve nereden geldikleri belli olmıyan bu adamlar mutlaka kendileri malımızı | çıkarmak istiyorlar. Eğer ra- ) zı olmazsak, bir nevi harac a» hyorlar ve çekilip gidiyorlar. Bunlar yirmi otuz kişi var - | dir. Koskoca halin — nakliye P işlerini de tanzim etmek ve |. bunu başıbozuk bir takım in- sanların elinde bırakmamala | doğru değill midir?» |