solundakile- ABAOT veriyordu: By N, gil! Başmakalenin so- tir! Vket, şu <Sinemada yan - Siğıma bak, yanlışları dü- x h a“halıa_ lin, haydi kardeşim ylühm odasına çıkl «Eski k“:k" Başlıklı yazı tashih KÇ Be, al da gel!. “Silrettibe sokuldum, kendi- x llı öN Telgraf» başmürettibi ç, - Cenani Dolay Y x ! İşte tam - sırası.. dedi. me anda başımı kaşımağa N ky;k siz ise benden neler Xe Müz! 5 v““n dedim, Size hemen, ğ l::ıu. veriniz, demiyorum H "'lmq bitirdikten sonra limı söyledim; gülüm- '*fHe bir kaç dakika mü- Diz, şu altıncı sahifeyi , ondan sonra ko- anlattıklı T î'*""' klarını” aynen Bi Mmüdüründen, günün [.lemume edilmiş mağa- " roman, hikâye ve sa- Bu ya- Ü yapılmak, üzere, HN mürettib arkadaşla- *,_.,,L" Başlıkları hazırlandık - Üıı Şea$ yazılara numara | Ve Baş taraflarına birer !- “'ık Linotip makinesi- mıımm) gönderilir. Ö6 dizilen yazılar tekrar *ı.““'ıeve gelir, Bütün Nhlıher veya ayrı ayrı $e 4 lir, tashihe gönderi- diğer taraf- | İN devam edecken gekres | «Son Telgraf> ın makine dairesinde | | | | .Burıe Ha gazeteler basılırken ter, yazılara ait resimleri; klişe - alınmak üzere klişeciye gön- derri. Klişe dairesinde resimlerin kopyesi çekilir, çinko üzerine alınır ve h leri banyosu yapılır, arlan- klişe mürettibhaneye gönde- mı ril Yazılar, başlıklar ve re- simaltı yazıltrı ayrı ayrı yerlerde- dir. Başmlrettib, veya muavii ma leyi açar ve tah- rir müdürünün vermiş oldu; hife plânına göre yazıları, başlık- ları, klişe ve resimaltlarını zim ve tertib B ve klişeler u ları yerlerine yet! klişeler, ana rbirn maz, bun- rir. sah- hih arkadaşlar, yazıları tashih © derek, mürettibhaneye iade eder- Bu işler bitinciye kadar m Makinenin dizdiği yazılar tas - h edilmek için makine dairesi- ne verilir, El ile dizilen başlık - an yazılar Birazda Bizim Hayatımız Yevmi Bir Gazete Nasıl ıkarılır ? sOntelgrf,, ın Başmürettibi Hergün Gazeteyi iyuculara Ne Suretle Yetiştirdiğini Anlatıyor! tan - | larin yanlışlıkları da mürettibler | tarafından düzeltilir.. | Tashih işi bittikten ve ayar ya- pıldıktan sonra, sahife çembere konur, prese yerilir. Sahifenin ü- zerine matris kâğıdı konur, matri» sin üzerine fırça ile vurulur, Pre- sin altında sıkışan sahifenin şek- Ji, kalıbı aynen çıkar. Kalıbı çıkan matris kâğıdı alınır. Makine dai- | resinde husust kalıbı vardır. Bu- | Orada bir kazan içinde eriyen poa halindeki | kurşun; kepçe ile matris kâğıdı - man arasından geçerek, kalıbi alı- | na klişeler raptedilir. nan sahifenin ikinci bir modeli şun halinde elde edilmiş olur. | kı Bü model yarım üstüvane şeklir dedir. | Sahii yükse enarları, fazlalıkları ve likleri alınmak için freze makinesine gönderilir. F' | e ma- | | kinesinden sonra, yarım kalıbın kısmının diğer bir makinode tesviyesi yapılır ve eğe ile de bazı yerleri düzeltilir. Kahb, artık makineye takılmağa hazırdır. Ma- | kine dairesine g nesine takıldıktan 2 la sıkıştırilir açılır, m ne çalışmağa başlar. Bir saat için 14 bine yakın gazete basılır.. —| MEHMED HİC lî:T Avrupadan Amerikaya Y7 haziran akşamı Amerikadan | öğle - l kalkan tayyare 19 haziran Üstü Parise vasıl oldu, at Amerika ile Avrupa ara- a kısalt- | sındaki m teyi daha mağa çalışıyorlar. | Bu senenin sonlarına doğru A- | merikadan Avrupaya, Avrupadan | aya 40 saatte gidilecektir. maları İçin Gayet Etraflı Bourget dünyanın en büyük ha- va istasyonlarından biridir. İstas- yonun teraçası beş bin kişi isti'ap eder, Bu istasyon da tıpkı büyük şimendiler garlarına benzer. Yol- cu halleri, bağaj daireleri, büfesi, lokantası, küçük mağazaları, atel- yeler, gümrüğü, karakolu vardır. Bourget istasyonunda 150 me - mur Ve teknisyen, dört yüz elli mütehassı& çalışır. 1926 senesinde Bourget istas - yonunda yrimi yedi bin. 1937 de ise yüz otuz bin kişi tayyareye bin- di. 1926 senesinde tayyarelerle bin kilo oşya nakledilmişken 1987 se- Tertibat Alınmıştır. Sürje tayyare istasyonunun nesinde üç yüz altmış sevkolundu. 1926 senesinde Bourget istasyo- | nuna yirmi yödi bin tayyare indi. | 1997 senesinde bu istasyona inen tayyarelerin sayısı yüz otuz bin: l | | | | ton eşya di, Boürget istasyonuna yaklaşan "yarelere yirmi beş metre öte- deki bir telsiz istasyonundan zım gelen direktifler verilir, on - lara telsizle yol gösterilir. Yaklaşan tayyare sorar: — İnebilir miyim? Telsiz cevab verir: — Hayır, beş dakika sonra iki tayyare kalkacak, o zamana ka - | buna mukabil 100 kişilik bir or- köylü, İstanbulda oku- yan oğlunu öyle göreceği gekli ki, dayanamadı, köyünden çıktı, tre- ne bindi, İstanbullda oğlunu buldu. O gün mühim bir futbol maçı vardı. Çocuk babasını da alıp stad- yoma gitti, maçı seycettiler. Bi- tince oğlu babasına sordu: — Nasıl beğendin mi?. | — Beğendim amma, bir türlü olmadı. — Ne oldu baba?. | — Topa vurdunuz vurdunuz am- ma patlatamadınız!. YA BEN? şözleri iki çeşme ağlıyor- | du. j — Neden ağlıy — Annemle babam kavga ettiler. — Saha ne?, | — Büna ne olur mu?. Babam anneme kaz, annem de babama sen ördeksin dedi. — Sana ne?, — Bana ne olur mu?. Annem kaz babam ördekse ben ne olu- Afacan? | rum?. | HASİS Salamonun yürüyüşüne baktı baktı da: — Bu deli mi? dedi. — Neden?, — Baksana iki adımlık yererbir | adım atıyar. iskarpinin köselesi Lüksenburg Ordusu 300 Kişilik Orkestrası 100 Kişiliktir . Harb ortalığı birbirine 'a ve Alrika hâ- . Bütün bu hercü- | merc ortasında İsviçre bir, Lük- | senburg iki, oldukları gibi yerli i erinde kaldılar. Büyü Bü münasebetle, bu m.*o ve sa- kin diyarın adı Avrupa gazetel- rinde duyu | Lüksenburg yüz sene evvel ku- | ş serbest bir diyardır. - Bu | iel muhafaza ediyor! İs- | tediği gibi ekiyor, istediği gibi bi- r, istediği gibi or. Yüz Jenberi kendi yağile kavrulan est memleket 300,000 nü- fusludur. Üç yüz kişilik bir ondusu kestrası vardır. Bu 300,000 nüfuslu yüz sene içinde kendini tanıtmış olan 50 musiki- uzaktan bir görünüşü... dar siz şu nokta üstünde dönü - | nüz. Çünkü tayyareler, gökyüzünde inecekleri yerlerde dolaşamazlar, başka tayyarelerle çarpışımak ih- timalleri vardır, Geceleri, tayyarelerin inecekle- ri sahanın etrafına kyvvetli işik- lar yakılır. Sisli havalarda da, telsiz gölen — tayyarelere - yol gösterirler ve pilot telsizden al « vaİstasyonunuGezdim Gece Gündüz, Her Saat İnip Çıkan Bir Çok Tayyarelerin Çarpışma- dığı direktifler dairesinde, önünü | apaçık görüyormuşcasına sahaya rahat rahat inip konar, 'Tayyarelerle hareket ve muva- salat saatleri trenlerinki gibi mu- ayyetdir. Eğer bir tayyare göci- Artıstler Arasında ON TE 8 AĞUSTOS 1028 Holivud'da Harareilı Bir Münakaşa Başladı: Sinema Artistliği mi Güç- tür Şahne Artistliği mi!. Güzel Vücudler', Güzel Gözleri, Gü- zel Bacakları Saye- sinde Beyaz Perde- de Kırıtanlar: Sah- ne Artisiliği Ko- laydır Diyorlar. Son zamanlarda yeni bir mü- nakaşa Holivud artistleri arasın- da âdeta nifak uyandırdı. Malüm ya, gerek sinemada ol- sun, gerek tiyatroda olsun artist- ler birbirlerini çekemezler; hal> kın çok beğendiğini, artistler be- Bğenmezler Son günlerde bu nifak daha zi- yade büyüdü ve sahne artistliği kazanan yapıp halkın takdirini artistler çeviren bakıp dudak bük- vücud- beyaz p?((lı—ie e artistliği kolaydır büyüdü ki, sahne artistleri gazetelere başvu- rup bu hususta bir anket açılma- sıni istediler. Şimdi gazeteler nekkidlere ı r: Sahne x tisti olmak m> kolaydır, sinema artisti ae —— Berli;ıde Garson Buhranı Başladı Berlin kahvelerinde, otellerin- de garson kalmamış gibidir. Ber - ber çırakları bulmak da müşkül . Bunların hemen hep- | si askeri vazifelerini ifuya davet olunmasıdır. Büyük bir kısmı is- nlar inşasında kullanılmak- tadır. Kahve garsonları, otel şas- sörleri ya Polonya hududuna, ya da Siegfrid istihkâmlarına sevko- lunmaktadır. kecek olursa bu havanın muha- lefeti dolayısile Bourget — istas- yonu da meteoroloji istasyonu da olduğundan, geciken tayyarenin, gecikme sebebini anlarlar ve is - tasyon salonuna bu gecikmenin se- bebini ve tayyarenin ne kadar ge- cikeceğini yazarlar, Bugün Jayyare postaları — çok | muntazamdır. 1921 de 250.000 ki- ölmetre uçuşta bir kaza tesbit e- dilmişti. Bugün ise 5.250.000 ki- lometrede bir kaza tesbit edili- yor. Otamobil ve otobüs kazaları ar- tık tayyare kazalarından fazla o- luyor, Makina Adamlar Aşkı Biliyorlar mı ? Pek Eğlenceli Oldukları İçin 'Bilhassa Kadınlar Kendilerinden Pek Hoşlanmıyorlarmış Makine adamlardan bahsedil - diğini elbette duymuşsunuzdur: Nevyork sergisini gezenler bu çe- lik ve demir adamların hayli işe yaradıklarını bizzat götdüler. Evvelâ size Bay Televaksi tak- âm edelim, Bu zat her işinize ya« rar ve sizden ne Aylık ister, ne su, ne de yiyecek. Ancak elektrik cereyanı sarfeder, Televaksa me- ram anlatmak için de çene yor - mağa lüzum yoktur. Bir seri dü- dükle ona her istediğinizi yaptı- ir adamın bey- ni ses mevcelerile harekete gölir. Kafasının içi mikrofon batarya - rabilirsiniz. Bu di | larile doludur. Her bir düdükte Televaks yürür, durur, koltuğa, kânepeye oturur, ve isterseniz si- zi memnun etmek için şarkı dâ söyler. Öna Lincolhden Ruzvelte kadar Amerika veislcumhurlarını veya Holivud yıldızlarının kaç ya- şında olduklarını sorsanız, size bi- rer birer cevab vefir, Televaksın küçük kardeşi Tele- tuks da sesle değil, ışık mevceleri- le canlanır. O da bir hesab maki- nesidir. tirilyon doksan dokuz kentrilyon ile darbecek olursak ne çıkar deyiniz, size derhal söy- lesin. Resmimizde gördüğünüz - gibi Teleluks parmaklarını oynatarak 'da sâyı sayar. Bir de şık bayan vardır. Ameri- kanın en güzel, en tatlı sesli ka- dinınm sesi bu bayana maledil - mişlir. Sergiyi gezenler bu şık, zarif, demir bayanla saatlerce ko- nuşmaktan bıkıp usanmıyorlar, Bu nasıl oluyor?. Çok basit, Demir bayanın ağ- zında bir hoparlör var. Âsıi ses yanındaki odadan geliyor. Siz so- Tuyorsunuz - ancak demir bayan biraz ağır işittiği için yüksek sesle soruyorsunuz - odadaki bayan ce- vab veriyor, siz de demir bayan sahiden konuşuyor sanıyorsunuz. Bir de demir asker yapılmıştır. 500 kilo ağırlığındaki bu asker, 18 beygir kuvvetinde bir motörle müteharrikald uğundanf evkalâdı hizlı yürümekte, istenirse, koşu şampiyonlarını geride - bırakacak bir sür'atle koşmaktadır. Sun't a- adani pek eğlenceli olduğu için bilhassa kadınlar kendisinden pek hoşlanıyorlarmış.