ü Büyükad Nakline Başlanıyor Büyükadadan Adalara da Su Verilecek İllniı' Fuarında İstanbul Köşesi Mimar Gotye İcab İŞişli Santralı Yakında| Ederse İzmire Gidecek hl'ivııl Belediyesi, İzmir fua - Tinda İstanbul şehrinin de temsil hahel üne ve fuarda — İstanbula edilecek köşede şehre ald | tserlerin teşhir edilmesine ka- t Eiştir, Belediyenin bu ka- Atda duyan fuar komiserliği fu- %M' için bir köçe ayır - M Ağcek Bu köşenin İstan - İcak Yapılmakta veyahud yapı- imar işlerine dair hazırlan- =.ulın Taket ve eserlerin istia- nüz kifayet edip etmiyeceği he- Bilinememektedir. €ser ve maketlerin kismı a- Hç Hzdlik yerli mahlar sergt ve ç Heşhir edilmektedir. Bu eser) Maketlerin, İzmir fuarında tah-i ,.:dilın köçeye sıkıpıp sıkışmı - Şe aklarının tesbitine mimar Got- Memur edilmiştir. tye dünden itibaren bu hu- ğh tetkiklerine — başlamıştır. ._—; kcab ederse İzmire de Bergi komiserliği ile görü- mvı tahsis edilen köşeyi ma- Börecektir. eli Kolundan Taşla Yaralandı Ü a : Üsküdarda, İhsaniyede, Dur- tokağında 7 sayılı evde 4 Kamet eden Hasan oğlu Hüseyin i"'*l, ayni mahallede, Çeşme s0- | Ümda 9 numaralı evde oturan ' %""'h Tekbıçak, bir meseleden ral kızarak, kolundan taşla ya- latniştır. Al 1 Yaşında Bir Hırsız a —: Yerde hirsızlık yaptığı tes - ; &dilen 11 yaşında Mehmet E adında bir çocuk yakalar- birinci sulh ceza mahkeme Verilmiştir. l€hmet Emin geceleri çalış - ve Beyoğlu civarındaki a aya Su Bu Seferde Çok Az Oluyor ?.. Mektebler bu sene erken açıla- cak. Bütün maksad, tedrisat za- manmı uzatmak, talebenin istifa- desini temin etmektir. Fakat, du- yuluyor ki, 15 ağustosta —ikmal imtihanlarına, ve eylâl birde de derslere başlanacakmış. Bu tak- dirde mekteblerin tatili bir baçuk ay oluyar. Bir hoca diyor ki: — Haziranın otuzuna kadar her gün mektebde idik. Kendi imti - kamımız, mümeyyizlik ve saire... Yani hazlranda, akığımları Ktç yakte kadar, tedrisat aylarından gaha çok yorulduk. Talebe de bi zim vaziyetimizde idi. Şimdi 15 Sonra Diğer bi $i Hikmetle Kahraman Beyazıdda dına: ye sordu. OLİS Eli Uzun Çaldığı Yüzükle Gazinoda Nişanlanmış! O gün öğleden sonra, saat ikide uluştular. Kahraman genç ka - — Nereye gidelim Hikmet? di- (Genç kadın kısa bir müddet dü-| ündü, sonra gayet tatlı bir sesle: — Yenikapıya.. Bir gazi- ve MAHKEMELER Misafir! Dost_ıl_)lum! Mehmedi dolandırmağa teşebbüs eden, fakat yakayı ele veren kun- dura boyacısı Mehmed Alinin du-| Tuşmasına dün, meşhud suçların muhakemelerine bakan asliye dör-| düncü cezada başlarmıştır. ke anlatmıştır: Çobanın Beni O Gönderdi, Para İstiyor BEvvelki akşam Pehlivan Çoban Çoban mahkemede hâdiseyi şöy-| aid imar plânını hazırlarken Te- pebaşı bahçesinin de genişletilme- gini, şimdiki Asri sinemanın ye- rinde 750 kişi istiab edecek bir ti- yatro ile, yıktırılan Gardenbarın yerine kalm olmak üzere bar ya- pılması esasını kabul etmiş ve ona göre bir plân hazırlamıştı. Bu plân| üzerine bir maket yapmağa me - mur edilen mimar Gotye ile mi - mar Rükneddin bu husustaki me- esilerini ikmal etmişler. Tepebaşı için Yeni Bir Plân Burulmdının Vaziyeti Yeniden Tedkik Edilecek Prost şehrin Beyoğlu tarafına Geleceği Varsa, Göreceği de Var Son gelen İtalyan gazeteleri, da- ha dün bayramını kutluladığımız — güzel ve Türk Hatayın hesabın » dan bahsetmek gil hadnaşi » naslık ve küstahlık gösteriyorlar. Türk - Fransız anlaşmasını tam- madıklarını bildirdikten sonra, ba ileri giderek, Hatayın Türki- — yeye iadesine kuvvetle ve fillen | müdahale edecek vaziyette ol - duklarını söylüyorlar. Bugün, Hatay; Türk bütünlü « #ünün ayrılmaz bir parçasıdır. İ- talyan matbuatının, Hatay üzerin- de, filli ve kuvvete dayanan mü« dahaleden bahsetmesi, Türk top- yaklarında emel ve ümld besle- j f ğ maketi göre tatil bir buçuk ay elüyor de- | riz; deniz havası alırız. Olmaz mı? yi öğe li GLRA | | “TEGiDâk; öslmel Kalklm. Va: ( Cea a Oak aN Ha n temebes Sülkdşideeeklk P| Hitanla GERTE A Germelle K Li Fügl Gi ”— ü Görlülyec ki; ble buruk aya tedk |.< | C- 'Gedi. Kol kola girdiler. Yenikapıya eni Telefon Santralı Y Faaliyete Geçecek Şişli telefon santralının biran evvel faaliyete geçmesi için çalış- malaru hız verilmiştir. Santral ey-| lüle kadar mutlaka faaliyete ge- çecektir. Avrupadan getirilen san- tral âletlerinin montajı pek ya - kında ikmal edilecektir. Halkın telefonla saati kolayca öğrenebimesi için yapılması ka - rarlaştırılan tesisatın kurulma - sına başlanmıştır. Bir müddet son- ra tecrübelere başlanacaktır. Bu iş| için Avrupadan getirilen plâk baş- ka santrallarda tecrübe edilmiş, iyi netice vermiştir. Diğer taraftan, Şişli santralına bağlanacak obanelerin adedi git- tikçe çoğalmaktadır. —— Limanda Faaliyet Belediye İle Liman İdaresi Müşterek Çalışacak İstanbal lmanının iktısadi va- ziyeli üzerinde tetkiklere ehem- miyetle devam edilmektedir. Be- e ile Himan işletmesi limanın iktısadi vaziyeti üzerinde inkişaf temini için müştereken çalışmak- tadırlar. Bilhassa turislik bakımdan im- kişafına ehemmiyet verilen İstan- bul limanı seyyah gemilerinin sık sık uğrıyacakları transit bir llman haline getirilecektir. Bunun için | Hmanda birçok yenilikler ve ko- | Jaylıklar Meydana getirilecektir. Propaganda işlerine de geniş yer verilecek, limana ve şehrin umu- mi manzarasına aid birçok kart- lar, hroşürler hazırlanarak Avru- paya gönderilecektir. Bu hususta 'Türing ve otomobil kulüb ile de temas edilecek, kulübün bu husus-| dar yaptığı çabışma- Bir insanın g ra pencere ve balkon Birerek öteberi çalmakta No. 53 :’:lh_'kllym temiz çamaşırları " Giydikten sonra içi- “:"Nhlen bir ferahlık geldi. apıç Bapishane elbisesi bana çok Eeliyordu. tin Manlı bir kamarot beni ya- Sragalününa götürdü. — Karımın Tabit beni beklediğini gördüm. Vur ,0* kadar sevindiğimi q:::mmmh. Bh mh'ııı gözleri yaşarmıştı. &. &m.h']!rcımnı hâkim olama- 'a kendişini topladı ve söz- A Vam etti: ten (n'“- ilk önce Sarı Yanisten Kündigir lt Çekiniyordu. Fakat Deniy ”© tayyare gösterilmiş ve Kaçınıı Pİshaneden — ne süretle n DN izah edilmişti. Ka - âyetle bu sözlere pek em- ması, bazan da boş bir Jâfmış. Yat hareket etti. Seyahatimiz iyi gi- diyordu .Sarı Yanis arada bir an- cak görüyorduk. Çünkü son dere- ce nazik davramıyor ve beni ka- yımla 'başbaşa birakıyordu. Yalnız Cebelüttarık boğazını geçmekten korkusu vardı. Ne olur, ne olmaz, İngiliz memurlarınım ya- t aramalarından korkuyordu. Fa- kat bu tahlikeyi hesaba katan Sa- rı Yanis, boğazda hiç durmamak için yata kâfi miktarda kömür al- mışt. Akdeniz biraz dalgalı idi. En nihayet Draca vasıl olduk. Ya- kat karaya çıkmak için kıyafeti- mizi değiştinmek mecburiyeti ha- l oldu. Çünkü Sarı Yanis İngiliz konsolosunun müşkülât çıkarma - sından korkuyordu. Arnavud el - ağustosta imtihanlar başladığına Bu da azdır.» noya gireriz. Biraz müzik dinle - gittiler. Oradaki sazlı gazinolardan | birine girdiler.. Bir masaya otur- dular.. Gençler bir müddet aşklarından, birbirlerine karşı olan bağlılıkla- BURHAN CEVAD Süt Meselesi çıktıktan sonra, Fatihdeki evime gittim. Kısa bir müddet evde isti- 'dan Makine Getirtiyor Diseleri giydik. Karım Gras çar- | Halledilec2k Devlet Ziraat İşletmec- leri Kurumu Avrupa- Ziraat Vekili Muhlis Erkmenin Vâli ve Belediye reisi Lütfi Kır- darla İstanbulun süt meselesi hak-| kındaki görüşmelerinden — sonrap kat*i tedbirler ulnmak üzere ha- rekete geçilmiştir. Şehrin süt der-, dini halletmek için Belediyenin mesaisine devlet ziraat işletme - leri kurumu yardım edecektir. Bu mevzu üzerinde Belediye ile teşri- ki mesal etmesi devlet ziraal işlet- meleri kurumuna bildirilecektir. Kurum Avrupadan modem süt makâineleri- getirtecektir. Bunun için pek yakında Avrupadaki fir- malarla temasa geçilecektir. KISA POLİS HABERLERİ * Beyoğlunda, Bayram soka - ğında oturan Kadri kızı Seniye | Darcanı, aralarında çıkan bir kav- ga sonurda döğen Hamid yakala- narak, adliyeye sevkedilmiştir. * Fatihde, Halife sokağında, Sarıgüzel caddesinde yeni yaptı - rılmakta olan bir evde çalışan us- talardan Osman oğlu Davud, velki gün evin balkonunda çalışır-| ken bastığı tuğlalardan ayağı ka- yarak düşmüş ve başından ağırca yaralanmıştır. * Anadoluhisarında, Göztepe caddesindeki. Arifin taş ocuğında çalışan Rizeli Mustafa Tunç, cuma) günü, akşam üzeri 8 metre yük - seklikteki yerden taş sökerken, ayağı kayarak düşmüş ve sağ ba- cağı kırılmıştır. * Mecidiye — köyündeki likör fabrikası bekçilerinden Mehmed, met çantasımı açlı. Çantadan bir yüzük çıkardı, elinin bileğinden —tuttu. rek: rından bahsettiler, Sanra Hik - Kahramanın sağ Yüzüğü parmağına geçirdi ve gülümsiye- k: — Bügünden itibaren nişamlım- sın! Ben çok kıskanç bir kadınım. Senin benden başka kimse ile u- Vâkadar olmanı istemem. Dedi, ilâve etti: — Ben çok merhametli bir ka - dınim. Fakat bana hiyanet eden adama kat'iyyen acımam. Mütla - ka intikamımı alırım. Ona göre hareket ct Gülüştüler.. Hikmet, arkadaşı Takuhi ile bir mensucat fabrikasında çalışıyordu.| Her iki kadın da birbirlerini çok seviyorlar ve boş vakit ima bir arada geçiriy: Hikmet bir iki aydanberi ken - disile hayatını birleştireceği Kah-| ramana bir yüzük almak istiyor- du. Fakat fabrikadan aldığ ile ancak iaşesini temin edebil! yordu. İşte bunun içi yüzüğü alamıyordu. İlikmeta Kahramanla buluştu- ğu gün, sabahleyin arkadaçı Ta- kuhi'nin evine gitmişti. B 'Takuhi ona altın bir yüzük gös - termiş ve bunun 25 lira kıymetin- öe olduğunu söylemişti. 'Takuhi biraz sanra işini görmek üzere mutfağa inince, odada yal- maz kalan Hikmet bu fırsatlan is- ifade ederek, konsolun gözlnden arkadaşının yi ü almış. burr| dan başka Takuhi'nin çocuklarına| gid olan İk! kumbarayı da kırarak,| içlerindeki parayı çantasına bo - şaltmış ve sonra evden içıkıp git mişti. Hikmet ve Kahraman guzinodan| ayrılacakları sırada, gazinoya Ma- dam Takuhi geldi, yanında bir de| pelis memuru vardı, Madam po- lise Hikmeti göstererek: — İşte bu kadın! dedi. bisikletlen düşerek, yüzünden Yar ralanmıştır. âe yerli Arnavutlardan biç farkı- mız kalmamıştı. Sarı Yanisin oturduğu şato Drac- tan on sekiz kilometre uzaktadır. Burası sor derece tenha bir yer - dir. Şatoya da keçi yollarından Ççıkmak — mecburiyetinde — kaldık. Her taraf dağlık, taşlıktı, Yalnız Şatonun etrafı ormanlıktı. Etra - fırdla zeytin ağaçları ve misır tar- Jaları vardı. Yarı Türk, yarı Arab, hulâsa şark üslübunda — $ bir şato... Beyaz süturlarla çevri müöş büyük avlular, fiskiyeli ha- yuzlar, bahçeler ve saire... Ağız- türk ;'”“Wkıe beraber, bir mö- Bam, t? kadar tayyarenin isti - şafa büründü, yözü nece örttü. Böylece her ikimizin larından tek kelime çıkmıyan bir ye sordu. e— Dün akşam üzeri daireden rahât ettiklen sonra, karım Na- ciyeyi e: 'Tuna kahvesine gidiyo- Tum. Birisi beni ararsa arada o- duğumu söylersin! dedim. Evden çıktım. Yarım ssat sonra karım bulun- duğum kahveye geldi. — Bugün kömür aldın mı? di- — Hayır, dedim. Refikam: — Biraz evvel, eve kendisini ta- mımadığım bir adam geldi: «Ben iki lira para istiyor> «Mehmed Beyin cebinde kömür alacak kadar parası vardır, neden benden pora istiyor?> diye sor - dum.. — Parası yetişmedi, daha iki li- ra göndermeni söyledi, dedi. Delikanlıya: — Sen birkaç dakika kapının ö-| nünde bekle.. Ben komşulardan birinden islediği parayı alır, sana veririm, dedim. Ve doğru buraya geldim . Refikama bu açıkgöz dolandı - | yıcıyı kahveye getirmesini söyle- dim., Naciye gitti. Beş on dakika' sonra da arkadaşım (1) olduğunu söyliyen gençle tekrar geldi. Genç adama' Çoban Mehmed olduğumu söyledim. Ve kimi aradığım sor- dum: Mehmed Ali: Ben arabacı Mehmedin evini arıyordum. Yanlışlıkla sizin eve gittim, dedi. Onün dolandırıcı olduğunu an- ladım ve polise yakalattım. Mehmed Ali suçunu ikrar etti ve açlık saikasile bu suçu işleme- ğe teşebbüs ettiğini söyledi. Heyeti hâkime Mehmed Aliyi suçlu buldu. Müddelumuminin ta- lebi üzerine 3 ay müddetle hapsi- ne karar verildi. Fakat suçu teşeb- büs halinde kaldığından bu ceza- nin üçte ikisini indirdi. srerarALcALAALALAALAREDEMAR etli. Arkadaşı Takuhi'nin yüzüğünü ve 13 lirasını çalan Hikmetin mu- bakemesine Sultanahmed birinci sulh cezada başlandı. Hikmet su- Çumu ikrar etli. Bir şahidin de sor-| guya çekilmesi için duruşma baş- Memur Hikmeti karakola daveti AUASA alay hizmetçi. Halâskârım Sarı Yanis beni ilk | önce kendi odasına götürdü. Burası Fransiz üslübunda me- bilyalarla döşenmiş geniş bir o - Gaydı. Zemin, son derece güzel, ha- rikulâde bir Acem halısile döşen- mişti. Tekrar edeyim ki, bütün se- yahatimiz müddetince Sarı Ya- nisin hakkımızda gösterdiği tavrı hareket son e dostane idi.Ben | | ondaki bu değişikliği görünce hay- retler içinde kalmıştım. Odasına henüz girmiştik ki. Sa- v Yanis misefirlerine hürmet gös- teren bir ev sahibi sıfatile: e tehir edildi hazırlamışlardır. Prost şehrin Tepebaşındaki As-) ri sinemanın yanıbaşındaki bina- ların zaruri olarak - kalacaklarımı farzederek burada bir tiyatro ve bir bar şapılmasını muvafık gör- müştü. Halbuki son zamanlarda şehrin bu köşesi hakkında yeni bir| fikir ortaya atılmış bulunmakta - dır. Bu fikre göre — Tozkoparan caddesile — Tepebaşından geçen framvay caddesi arasında kalan, yani Tepebaşı bahçesinin üzerin- de bulunduğu ada tamamile is - timlâk edilip üzerindeki binalar yaktırılacak ve üstünde hiçbir in- gaat yapılmadan burası bir halk bahçesi haline getirilecek olursa, şehir, Boğaza bakan Taksim bah- | mazır, bütün İstanbulu temaşa e- der vaziyette ikinci bir bahçe daha kazanmış olacaktır. Bu fikir, Vali ve Belediye neisi Lütfi Kırdara da arzedilmiştir. Lütfi Kırdar, bedif bakımdan bu fikri kıymetli bul - muş ve Tepebaşı bahçesinin Tinde bulunduğu adanın vaziye - tinin yeniden etüd edilmesini em- barın da Tozkoparan tiyatro ve caddesinin alt tarafında kalacak olan emlâk bankasına aid Cum - huriyet gazinosunun yerinde ya - pılmasını teklif etmektedir. Be - kediye reisi bu fikir üzerine mi- mar Gotye, mimar Rükneddin, Be- lediye imar müdürü Hüsnü ve di- ğer alâkadar — mühendisleri dün nezdinde toplantıya davet ederek hazırlanan maketin plân üzerin - de tatbiki etrafında — kendilerile müşavere etmiştir. Bir saat kadar süren bu konuşmadan sorra bu husustaki etüdün genişletilmesi- ne va imar mütehassısı Prostun da| fikrinin almmasına karar veril - miştir. ——— Milli Şefin Teşekkürleri Milli Şef Reisicumhur — İsmet İnönü, yerli mallar sergisinin açı-| lışı dolayısile Vali ve Belediye re-| isi Lütfi Kırdar tarafından çeki- len telgrafa şu cevabı vermişler - dir: Doktor Lütfi Kırdar İstanbul Vali ve Belediye reisi Muvaffakiyetler dilerim, kibar ve muhabbetli sözlerinize teşek - zırladıkları iplerle vücudümü sım ZABITA ROMANI — Dairelerinizi hazırlattım, is- terseniz, çıkmız, istirahat ediniz, dedi. ÖLÜM ÇEMBER Başımla sevet> dedim. O zaman Sarı Yanis iki elini vurdu. İri yarı bir Arnavud içeriye girdi ve yerlere kadar eğildi. Sarı Yanit Arnavudca birşeyler söyledi. Bana dönerek: — Bu adamı takib ediniz, dedi. | kat kapıdan çıktıktan sonra, daha beş on adım atmamıştım ki, bir kaç kişi üzerime hücum ettiler. Herifin arkasından yürüdük. Fa- &kı bağladılar. Birisi de bağırımı- yayım diye pis bir fesle ağzımı fıkamağa çalışıyordu. Kendimi toplamağa çalıştım. Fakat o ana kadar da sımsıkı ba, Tunuğordum. © zaman Sarı Yanisin ne kadar hain bir adam olduğunu bi daha anladım. Üzerime den üç kişiye karşı gücümün yet- kadar mukavemete çalışmış- tım, fakat muvaffak olamadım. | Ellerim, kollarım bağlı alarak be- ni boş bir odaya attılar. Yarım sa- At kadür o vaziyette kaldım. O sı- rada kapı açıldı. Bana hücum eden üç hizmetçi İle birlikte sonradan isminin Sab wölyo olduğunu öğrendiğim birisi daha içeriye girdi. İngilizceyi ga- | yet iyi konuşuyordu ve bana her | türlü mukavemetin hiç manası ve faydası olamıyacağını söylüyordu. | Beni öyle bağlı olarak Sarı Ya- diklerini açıkça ifade etmek değil midir?, Artık, İnanıyoruz ki, mihverciler hakkı- mızda asla hüsnüniyet beslemi - miyorlar. Toprağımızda, varlığı- | mızda gözleri olduğunu açık a ifa- * de eden bu devletlere karşı, bizini — de alacağımız cephe gayet sarih- tir. vüz hislerile bize yanbakan insan- | ları bir an evvel tanımak ve ona | göre tedbir almak elbette hakkı- mızdır. n ğ n ah | yuğu, her mütecavizi ezmesini bis çesine muadil olmak üzere, Halioe| ge T L Süyen buyursutğ | Su Yüzünden Kavga oturan Artin kızı Lüsi ile Döl cilerde ikamet eden sucu Ahı oğlu Hasan, bir çeşmede su alır meselesinden döğüşmüşler ve ikisi de yakalanarak, mahken verilmişlerdir. biliyoruz ve . Demek ki, günün birinde ba | memleketlerden bir tecavüz bek liyebiliriz. O halde, ne anlaşmalarımıza, ne hazırlıklarımıza — kızmasınlar, asabiyete kapılmasınlar. — Teca- | | 'Türk çocuklarının çelik yum « | | İ Fatihde Kariye mahallesin Birimizin Derdi Hepimizin Derdi Tam Üç Karış Toz! Bir okuyucumuz yazıyar: «Bundan bir ay öncesine kadar İstanbulun tozucen az yerlerinden sayılan Edirneka- pı dışarısı bugün tam mana - sile bir toz çölü halini almış ve bele Şehidlikle Zülâliçeş- | me arasındaki tozun kalınlığı i üç karışı bulmuştut. Buna da |? sebep orada yapılar ve birbi- B) rine müvazi olan şose İle Are navut kaldırımının birleştike leri yerde altmış, yetmiş met- | relik kadar bir yerin öylece bırakılıp başka cihetlerden tas | | irata devam edilmesidir. Bu| yüzden bütün araba, otoma- bil ve kamyonlar hep ayni || yerden geçmek mecburiye - tinde kaldıklarından orası « mi karkunç bir toz —denizine | deki çarşafı brrakmamış olan Xi rım, bir sandalyada vaziyete b kıyordu. Beni, elim ve kolum bi bir halde içeriye girdiğimi gö rünce, birdendire yerinden firl dı. Fakat muhafızlar kadi: iki kolundan çekerek, zorla $ dalyasını oturttular. Karımın, benim gibi eli ki bağlı değildi. Sarı Yanis yüzüme baktı: — Centam, dedi, siz asıl bun dan sonra hayal inkisarına v yacaksınız. Size söyliyecek- çal gözlerim var. Fakat bu -özlerim: den hiçbirinin de hoşunuza gide: ceğini tahmin etmiyorum. Bir şunu söyliyeyim, Adliye Nezat sizin tahliyeniz bakkındaki k: imzalamıştır. Eğer şu dakika Do mur bapishanesinde — olsayı (Devamı var) |