Kit Riay g .“A No. 18 Yazan: Rahmi Yağız | “Ya Türkler Tarafından Esir Edilif,wgıud daşn idam Sustu, Sözünü Yü;ütemedi, Bu Mevzu Et- Jafında Fazla Konuşmak istemediği Anlaşılıyordu! Klavye tekrar söze karıştı: — Orası öyle... Ve bütün ar - başka #eyi akıllarına getirmiyor- #İidir. Yalmız bir muharcbe cüzü nden eksilen ele - | myadtn — Akıbetini” öğrenemez, dan haberdar olamı 2i düşünmek, boşluk, karanlık h “tlirsizlik içinde bocalamak gi- Tuhl esaretlere düşer. Buna ie?'dan vermemek için resmi teb- * Bünlük emirlerle her hi Yüksek mevkiden nefere izin anlatı “R3uz, arkadaşlarımızın uğradık- 5*İTI Ükibet ne kadar feci ol! " eminolun komodor bizde zer- k, ufacık bir “Rö'dana getirmekten çok uzak - Bt rten msine gör M İZİ rica edeceğim... Arkadaş- Ş Klavyenin haklı de sözlerini uzun bulmadı. “Kul gördü, istediği izahatı ver- —— Pransız tahtelbahirlerinden 4 © daha fik hamlede, filotil - 04 Türk topçuları tarafından dü. Üzerine teksif edi Bataryalarının ateşi ile hi kalkan 'Türk destroyerlerinli karşısında filotillâ safını * mecbur oldu. Ateş altında alandı, battı. 4 — Mürettebat ne oldu?. |— Burası bence de sizin bil İ 32 kadar karanlık! S Yani? (” Ya Türkler tarafından esir Mdiler. Yahud da Ndey sustu... Sözünü yi 1 Bu mevzu etrafında istemediğini anlatır bir eda | lelim kendi işlerimize... — Komodor... Biraz da Turku- “ân bahseder misiniz?. > Evet, birinci vartayı atlattı. 8t Safir'e ateş açan batarya- komşu rasıdları preskopunu 'ketmişler... Ateşe tutuldu. Ka- $i sırada geminin amonyak “Poları delinmiş. Bana vaziyeti h* etti. Vedalaştı. Denizin üs- İş " Siktı. Ve. tabif esir edilmiş- ken - | cak - | | zin birinci safhasını bitirmiş, bo- Bazı geçmiş. ikincl safhaya başla- mâk üzere Marmaraya girmiş bu- Haykırışlarile Brodeyi durdur- dular. Muvaffakiyetlerini alkış - ladılar Komodor devam etti: — Vazifemizin asıl müşkül sat- hası burada başlıyor. Marmara her tarafı düşman arazisile çev - hasım gölü vaziyetinde - im topluca hareket im - z da tamamen nezedilmiş r. Büradaki hareketleri Mmizi şu umumi veçhe içinde ket- di inisiyativimizle muvaffakiyete götürebileceği Gerçi bize surlar da ihmal edilmemiş, İs - edecek un - tanbuldaki ajanlarımızın faaliye- | le bize üs tedariki dahi düşünül- müştü! (Devamı var) (5 inci sayfadan devam) daki küçük yaradan kanlar sızı- yor, Doktor, ilk evvel kadını mua- yene ediyor, öldüğünü söylüyor. Sonra delikanlının yanına geli - yor, Henüz yaşadığını anlayınca yarasını sarıyor, amonyak kokla- | tıyor. Yaralı gözlerini açınca, yü- zündeki pansıman bezlerini çekip çıkarmak istiyor ve inliyor: — Öldürünüz... Allah rizası - gin öldürünüz beni! Ve ilâve ediyor: — Birbirimizi seviyorduk. Ha- yatlarımızı birleştirmenin imkânı yoktu. Beraber ölmeye karar ver- mişlik. O, kendi kendini öldürdü. Fakat ben, muvaffak olamadım. Odada hiç bir şey bozulmamış- tı. Her şey yerli yerinde idi. Ölü kadının halinde hiç bir şiddet e- ı. Sağ elindeki kan leke- si de, silâhı bizzat kullandığına delâlet ©, Genç Hanri Şambig ile Madam erek hayatla- na son verdikleri muhakkaktı. Her zaman görülen, işidilen bir aşk faclası. Şambig ailesi, oğul - larının tevkif ve muhakeme olun- duğu sırada hep bunu ileri sürü- yorlardı. Gay taraftarları da büs- bütün aksini iddia ediyorlardı. Onlara göre Henri âdi bir katildi. O kadar âdi ki genç kadını, oda- sına götürmek için uyku — verici bir madde kullanmıştı. Soymuş, yatağına yatırmış, sonra da öldür- müştü. Halbuki hakikat öyle değildi. Beraber ölmeye karar vermişler- " Şu anda hareket hedefimi- di. Evden çıktılar, bir demet çi - GüllerAra;ında—;atan Ölü Kadın çek aldılar, araba ile Seydi Meb- ruk villâsına geldiler. Delikanlı 'nın odaşına çıktılar, Kadının kocası çok nüfuzlu bir adamdı. Mahkeme erkeği yedi se- ne kürek cezasına mahki etti. sonra bir çiftiğe çekildi. Alem - den uzak ve yalnız yaşadı. On se- ne evvel öldü. Seydi Mebruk vil- lâzının ve menekşeler, güller ara- sında yatan ölü kadının esrarını beraber mezara götürdü. - Fakat bunlar şimdi bir romanın sahife- leri arasında yaşıyorlar. HIİKAYE Erkeği Çekmek Kadının Elindedir (4 üncü sayfadan aevam) da yaşasak bile, senin dediğin gi- bi, onu tüküreceğimden İyi amma, ben onun kafasına nasıl Beyninin içi lirim? Aşk, hi ünde kire benzemez ki. onu bir süngerle silmek mümkün olsun. , bu işi ancak ve yine sen yapabileceksli benden ziy: a yakındır. Ken- dini her şeyden önce ona sevdir- meğe çalış! Emin ol ki, bu suret- le ne kalbinin ve ne de kafasının içinde en ufak bir iz bile kalmaz. Erkeğini kendinden uzaklaştır. - mak kadar, onu kendine çekmek ve bağlamak da kadının elinde - ç bir zaman bir elin Çünkü 9, | Tabiatin Kuvvetleri 1— İnsanlar maden kömürünü koşfettikleri zaman bunun fay- dalarını dille söyliye söyliye bi- tirmiyorlardı. İnsanlar, maden kömürünün is- mine siyah pırlanta demişlerdir. Bugün dünya yüzünde kömür m: denlerine sahib olan memleket - ler en yüksek sanayi müesseseleri- ne sahib zengin milletlerdir. lür yeraltından maden o - cakları vasıtasile çıkarılır. Bugün 1000 metre derinlikte maden ocak- ları vardır. Hattâ; deniz altına doğru uza- miş maden ocaklarında - ça on binlerce âmele vardır. 2— Maden kömürü keşfolun - duktan sonra rikalar kurı vasıtasile buhar istihsal Makineler tekemmül etti. On do kuzuncu asrın makine devrini ükseklere çıkardılar. Denizlerde en son parak ka lar. | stem yol raları birbirine bağladı- Zift dünya sanayiinde mühim rol oynar... Hattâ, sokak- larımızda asfalt kaldırımlara va- rıncıya kadar yarar... Maden kö- müründen bugün gaz da çıkarıl- maktadır. 4— Maden kömüründen hava- | Güzal Çocuk Portreleri: " SiyahPırlanta, BeyazPırlanta,Güneş ihsal ederler. Havagazi çok. işe yarar... Evlerimizde, banyo - larımızda, mutfaklarımızda, bü - Yyük demir fabrikalarında havaga- zi daima lüzum olan bir vasıta - gazi İnsanlar bugün gazla iş gö- rüyorlar. Gezi keşfedip sanayide istimale başlıyan insanlar maden ğe başlamışlardır. Şimdi fabrika- lar, vapurlar, değirmenler herşey gazle işliyor. Bugün gazi olan dünyanın en zengin ar gaz çıkarı derin kuyular kaz istil 7— Gez borularile Bakü gazleri Azerbaycandan Gi dan ge- çerek tâ Batuma kadar gelirler ve buradan vapurlara yüklenir. Mu- sul gazleri de ıssız çölleri geçerek Yafaya kadar binlerce kilometre 8— Bütün bu tabiatin kuvvel ve kudretlerini keşfoden insanlar her halde bir gün daha mühim bir keşifte bulunacaklardır. Bu da gü- neşdir. Güneşden küvvet istihsali- | ne muvaffak olacak insanlar bir | işkretle zahmetsiz, borusuz, ku- | yusuz her türlü kuvvetleri işlete- ceklerdir. TARZANI Yazan AR RAYS . ——— aaayınun, bu sözü anlamış gibi "Ebbisinin yanına git L"'Tllıım arasında dura: NYi söyreden cılız, bir adam, . “k bir kin ve korku ile titri- n’[:"lmruklıı:m sıkıyor, dudak- L " Msırıyordu. b TÜ Greystok. ertesi gün may- 'd:ğl,' Berede görebileceğini mü- hun 'den öğrendikten sonra, oğlu- elinden tuttu, locadan çıktı. ._m'":mııbue bindikleri zaman Jak . Mcığım; nasıl oluyor da daksi tanıyorsunuz, o da sizi ——— | m, nasıl büyüttüği No Kalanın kendisine nasıl baktığı söyledi. Af- rika ormanlarında eti, geçirdiği - korkuları, ve günlerce süren sıcak ve boğucu gün- k geceleri, açlığı, vahşi hayvanların sessizce hücumlarını birer birer tasvir etti. Bunları anlatmakla çocuğun yü- reğinde Afrikaya, Afrika or manlarına ve sakinlerine karşı bir nefret hissi uyandırmak istiyor- Fpkal yalnız birşeyi hatıra ge- tirmiyordu. O da, yanında oturan ve bu sö; leri büyük bir dikkatle dinliyen cicuğun, serbest hayatı, Afrika or N OĞ z kakdığı | LU üren: FUAD SAMİH | orada, onların urasında geçirdiği hayatı özliyen Tarzanın oğlu o duğunu... Jak odasına girip yattıklan son- ra Lord Greystok hâdiseyi ve ma- zide geçirdiği hayatı kısmen ço- cuğa anlattığını karısına söyledi. Jan içini çekti, birşey söyleme- di. İtirazlarının artik fayda ver- miyeceğini anlamıştı. Tarzan, ertesi gün gitti, Akutu gördü. Fakat, bütün yalvarmala- Tına rağmmen Jakı beraber götür- medi. Maymunun asıl sahibi ile gö - rüştü. Bu çehresi çiçekle bozul « muş, yaşlı Ve hastalıklı adamın Paloviç olduğunun farkına var - da haklıydı Çünkü Paloviç in - sanlıktan çıkmış, tanılamıyacak | bir hale gelmişti Maymunu satın almak arzusun- de olduğunu ve istediği k ra v i söyledi. Palovi: şünmek, cevab vermek | gün müsaade istedi dü- n bir buldu. Saçların maymunu satın doğduğu vahşi ormanlara görder. mek istediğini söyledi. kat Jak çök meyus oldu. Maymu- toda «eski bi rdost gibi> ikametinin daha muvafık olaca - ğanı söyledi. Ânnesi itiraz etti: bir daha gidip maymunu görmiye- ceksin, anladın mı Jak?. Jak, söz dinler bir çocuk değil- di. İki gün sonra, Mister Moorun ina onlan manallimi | lar pa> | Jan, bunu muvafık buldu. Fa- | | | — Hayır! Olmaz!... Hem seni | yetinden latifade ederek kaçtı, | Landranın kenar bir mahallesine götti. Tozlu, çirkefli sokaklarda do- laştı. Nihayet, maymunüun ve sa- hibinin oturduğu evi buldu. Kapıyı, Paloviç açtı. Jakın may-| munu görmiye geldiğini anlayınca içeri girmesine müsaade etti. Paloviç, gençliğinde çok temiz çok titiz bir adamdı. Fakat yam- | yamlar arasında geçindiği on se- ne içinde temizliği, titizliği tama- mile unutmı pis ve leke içinde, beri su yüzü siyahti. Tırn sakalı b Şimdi, üstü başı Haftalardan örmiyen elleri sir t uzamış, saçı ve ibirine karışmıştı. Odasına gelince: Karmakarışık- tı. Leş gibi kokuyordu. Jak, içeri girdiği vakit Ajaks, bir köşede o- turuyordu. Çocuğu görünce he - | men kalktı, yanına geldi, mırılda- narak omuzlarını okgamıya baş - dı. sim- Derami ve P bulunuyordu. Sessiz Filimden Sesli | YAZISIZ HİKÂYE: Filme Nasıl Geçildi ? Hepiniz biliyorsunuz ki sesli fi- im daha şurada mazisi çok olmu- yan yeni bir icaddir, Bir kaç sene evveline kadar sesli filmin ne de- mek olduğunu bilmiyorduk, ve ondan evvel bize böyle birşeyden bahsedilseydi imkânsız görürdük. Çünkü; sinema denince yalnız perde üzerinde hareket eden göl- geler görmeğe, yani sessiz filim seyretmeğe alışmıştık. Fakat; günün birinde, Avrupa- da filimlerin sesli olarak gösteril- diğini işittik ve az sonra da biz de seşli filmi bir hakil olarak gör- dük. imdi sesli filme o kadar alış - i, sessiz £ilm âdeta bizi uyu- tuyor. Ve onu film saymıyor, alay ediyoruz. | Fakat; sesli filmin tarihi ne - | zaman meydana gelmiştir? Sesli filmin *tatbik mevküine Beçtiği tarih çok eski değildir. Ik di. Bu filim de len artist Al z şarkıcısı ilk göste- | film olduğu halde ilk | ldir. sesli filmin başı de- eti ve neticesidir. Çünkü, sesli film üzerinde yapılan| tecrübeler 19 n çok ev- | velinden yapılan tecrübelerde çok iyi mişti. Yalnız, o | zaman mevki ve vaziyet heniz mü- said değildi. Çünkü; sessiz film bütün can- lilığı ile ve kuvvetile her tarafta devam ediyordu. Bunun için da- ha henüz pek mükemmelleşme - miş bir hakde bulunan sesli film (zin yerini azdı. Sonra ssiz filmler için ortaya kon- müş birçok sermaye vardı. Fakat; 1928 de sessiz film bütün mevzuları kullanmış ve başka ya- pacak mevzu bulamamış bir hale gelmi Bütün dünya halkı birbirinin ayni olan filtmleri seyretmekten | bıkmışti. Mühakkak bir yenilik bir değişiklik lâazımdı. İşte; o zaman sesli filim ken - din bir yer buldu. O zamana kadar az çok tekâmül etmiş bulu- nuyordu. 8 senesinde; film birdenbire dilsiz per- i dillendirdi ve herkesin ho- & gitti. Çok geçmeden sessiz Bugün sesli film mükemmeli - yet noktasında bulunuyor.. Şimdi renkli filimler yapılmağa ve da- ha ziyade tekemmüle ç: Her yor.. ©yi kendi renginde gürmek ne 1 birşey değil mi?, TEMMUZ MÜSABAKAMIZ Şu siyah parçaları keser, dik - | katle yanyana getirirseniz, her gün gördüğünüz Ve pek çok sevdi- ğiniz bir hayvan vücude - gelir. Acaba bu nedir?. .. Hediyelerimiz Birinciye Bir yünlü kazak. İkipciye: Bir çift yazlık iskar - pin. Üçüncüye: Bir spor çorabı A elli okuyucumuza muh-| | ) p Zç & Haziran Müsabakamız- da Kazananlar Birinci: İnegöl ikinci ilk mekteb — 8. 5, No. 28 İhsan Arif. #kinci: Çarşamba birinci mek- teb S. 4 No. 36 Aykurt, Üçüncü: Fatih Atpazarı mey danı No. 6 Yüce ülkü lisesi seki Zinci sınıf Hikmet, MUHTELİF HDİYE KAZANANLAR Kenan Işın, Üsküdar Tabaklar Cami sokağı No, 9- Ayda Tezi Beşiktaş tramvey cad. Nazif Apt. No, 2, Burhan Çakmak; Fatih At- pazarı Kırbacı sokak No, 22. Mu- zaffer; Doyçebank İ: şube- si. Gültekin; Bostancu Köprüüstü. * No. 478. Tum ci abahar idesinde Münevver — Yaş Cerrahpaşa Cami sokak No. 14. S. Baro; Beyoğlu orta okul No. Mükerrem Erdin; Haliç Fener Abdi Subaşı Siğuktulumba cad. | No 8. Kız lisesinden 843 No. bediyeler verilecekti (Devamı nar)