ır Kahvelerinde içki Alemleri Yaz Günlerinin En Fazla Rağbet Eğlenc_eîidir Gören Bu Sıçak Günlerde Yeşil Ağaçlar Altında Çeşid Tiplerde İnsanlara Rastlıyoruz Yazan: Osman Cemal KAYGILA Adamcağızdaki keyfi görse idi- Hiz, alimallah siz de bayı İstarbulu baştan b arken, babalık tutmuş, isini şeh tek bir yerindi Gölgeli, bir ha dışında ve en yük- bol ağaçlı, bol erin ve oldukça Sulak bahçelerden birine atmış, ©- Tadal uzun kena hem & muş, hem de ö- n n 'Üne çilingir sofrasını kurdur - Muş; bir taraftan aheste besti iyor, bir da gol hi şakağına dayamış, hafif hafif Bir türkü mırıldanıyordu. Vakit akşama yakındı. Etrafta genç, or- li ihtiyar beş, on kişi Bunların kimi tavla hapsi de bir, nda tek başına keyif alaşıyorlardı. Derken bir aralık birdenbire co- aç Amman, amman, amaaan... ör hecey! Mede hecey! Tavla & tti —Of ot! Bir başkası takıldı: — Bu ne ses be, Hafız Firaki haltetaint Bir üçüncüsü atıldı: ae Hay gözlerini seveyim baba- “Üim, yaşça bel Eğer, sen radyo- 'da okumuş olsan, bütün İstanbul Mestolurdu! anlardan biri alay, | İçinde (aşk), (hasret), (gönül), *Tman), (ateş) gibi kelimeler | Biğen gözel, bereket yersin çabuk öçe Yoksa bu pek gümrah ve a- dep haykırışlara değme kulak AYanamazdı. lîğlı'l:lm biraz sonra, adamca - di ;:ît'-ı'.unı şarak olduğu yer- Böyle “kıp türkülerini de kendi Yual tek çartile lâz ve zeybek 0- 'frına başlamasın mi? h;:"k Curcuna ayyuka çıkıyor, ae ordu. Der- Üi izatırı , biraz sonra bu Var, oyunlar da bitti. Tabii Tiki L takeşi d€ yorulmüş olduğu için GLAT Masasının başına Çöktü. '"—îıı:n #mma bir iki dakika geç- ü Ko :t Jrada kıyametin büyü- Tip d!r*ıı_. Zavallı, oyunlarını bi ü &krar masasının başına çö- | Si gölüçe Etfindakilerin sinsi sim- | günpülmelerinden nerede ise bir | Taşlışı tünün patlak vereceği an- | üh Yordu. Beriki masasına çö - 'P de birinci kadehini yuvarlar- k k:*ı kış kis gülüşenlerin bülün i kendisinde idi. Beriki: — Oh, hay yapan eller derd gör- Mesi aPiYe birinci kadehi bir yadum- 4 Yuvar! ıktan sonra kaşığa ya- Pişt erı- Ohu, masanın bir kenarında- w “saman cacık tabağına daldı- Tip silme e | Yüdümdi du; o sıcakta bir | Sumda içilen bir duble rakının mîM:m ve midesinde tutuşlur- $ Olduğu yangını bu soğuk ca- _un söndürmek için kaşığı hızla | m;u' boşalttı ve boşaltmasile be- ,Andv_ı"—u g bir Öğü ile ye - olduç GSN gibi fırlaması da bir - Ööğ... Ööğ... Öğöt... Onra ötekilere dönerek ba, berfki küfürün birini bıra- 1 basıyor ve onlar kahkahayı bas | kıp birini basıyordu. Tam bü aralık babalığın yanına sokulan bir garson sordi MÜZiSY yine ne oldu, ne bağırıyorsun? Bu sefer masasının üzerindeki içiyor, ki- | tıkça veriki küfürün birint bıra- | cacık tabağımı kaptığı gibi, tavla oynuyanların üzerine fırlatarak: — Ne'olacak dedi, ölünün körü ığın içine naftalin koy- NLER PANAYIRI Burası Aynı Zamanda Gönül Yuvasıdır Bir Kadın Aşık Olduğu Orkestra Şefini Kaçırdı Zencilerin de Şansı NS n A A Açıktır. Zengin Ka- dınlarla Evlenirler ee ee Pariste, Pigal meydanında bü- Yük bir kahve vardır. Bütün çal- gıcılar burada toplanırlar. Balo verecekler veya vilâyet - lerden, hariç memleketlerden ge- j örkestra veya Burada, konservatus ncılardan tutunuz, aikacı bulunabilir. ade günde 300 kazanan çoktur, Cenubi A- merika veya Holivjid için maruf san'atkârlardan mürekkeb bir or- kestra takımı, en aşağı 500 bin frank almadan yerinden kımıldan- maz. Yol masrafı, otel parası ha- riç olmak şartile, I Zencilerden mürekkeb caz kımları nisbeten ucuzdur. Bunlar, karınları doyduktan, ceblerine de gecede 100 frank girdikten son: fanın öbür ucuna gitmeklen inmezler. dar yüzlerce m Bunların. içe: ler, ekseriyetle kırmızı ce- y larlar. İçlei olanlar çoktur. Bu marsık gibi siyah lar aşk arkadaşlarından daha açıktır. Ge- çenlerde, Parisin lüks barların - | dan birinde keman çalan bir zen- cinin yanına sarışın, güzel bir kız | gelir Bin hektar arazisi olan bir çiftliğim, 500 ineğim var. Sizden çok hoşlandım. Benimle evlenmek ister misiniz?. Demiş. Zenci kemancı da te - teddüdsüz şu cevabı veri — Siz istedikten sonral, Bir hafti zın çiftliğine gitmişler. BİR VAK'A DAHA Kontes Luiz del Alpaga zengin bir kadın, sonra evlenm adlı Kâfe dö Pari - nin orkestra şefine gönül vermiş. Bir gece otomobiline alınca ka - çırmış Kahvenin sahibi işin farkında değil. Acaba başına bir felâket mi geldi, bir kazaya mı uğradı, diye ye merak ve zabıitaya müracaat ta sonra, orkestra isin büyük otellerir Kontesle beraber balayı hayatı yaşadığı anlaşılmış... Orkestra heyetleri yalnız er - keklerden mürekkeb değildir. Şe- fi, ve mızıkacıları hep kadın olan orkestralar da vardır. Fakat, bunlar daima san' larını değiştirmek mecburiyı dedirler Çünkü, her gi ti memle « | ları, zengin adamlarla evlenirler, DOĞRULUKTAN AYRILMAYINIZ! Eski devrin hükümdarlarından | biri bir gün hapishaneyi ziyarete gider. Avluda dizllip selâm duran mahpuslara sorar: — Niçin kapattılar sizi buraya? Sualine hep şu cevfibi alır: — Ben masumum ...Haksız yere mahküm ettiler... | Nihayet, avlunün bir köşesinde | büzülüp oturan bir mahpusun ya- | nına gelir: — Sen, der, niçin hapsoldun?. Bir adam öldürdüm de, on - dan haşmetmeâbi. Hükümdar, hapishane müdürü- | ne döner; — Bu adamı şimdi serbest bi- rakınız. Bu kadar masumlar için- de bulunması doğru değildir. On- ların da ahlâkını bozar. | PARASI İÇİN | —— Hâkim.— Sen, yediğin yeme - ğin para: çatal, bıçak gibi şey sın?, Maznun.— Evet, bay hâkim... | | Niyetim bunları satıp yemeğin parasını vermekti. SARHOŞUN MANTI BSarhoşun biri, 0 duvar senin, bu duvar benim, düşe kalka gi- derken dostlarından biri tesadüf eder: — Gördün ü içmenin fena - Hğant Der, sarhoş da şu revabı verir: — İçmek değil, içtikten sonra yürümek fena!, | İngiltere Topraklarında 150,000 Japon Yaşamaktadır | Gerek Çinde ve gerek japonya- | da bulunan İngilizlerin miktarı | yalnız 15,000 kişiden — ibaretmiş. | Fakat bütün İngiliz imparatorlu- ğu dahilinde yaşıyan, ticaret eden, para kazanan japonların miktarı 150,000 kişiye varmaktadır. Çin- deki İngilizler japonlar tarafın - dan şimdi rahatsız ediliyorlar. İngiliz gazeteleri eğer Çindeki | İngiliz tebaası böyle müşkül bir | mevkide kalacak olduktan sonra | İngiliz imparatorluğu dahilinde- | ki japonlara karşı da müşkülât çı- karmakla mukab«le — edileceğini, bundan ise japonların zararlı çı- kacaklarını yazıyorlar, Bir Dakika Diyip Geçmeyiniz * Kanadada, 450 kilo zac- yağı imal olunur. * Amerikalılar. eski elbi- selerini temizletmek ve bo - yatmak için 10.500 frank sar- federler, * Hindistanın küçük şehir- lerindeki askeri polis için 76 frank sarfolunur. * Brezilya, 380 #rank kıy- metinde altın istihsal eder, * İskoçyada 292 kilo viski imal olunur. ılar, 315 kilo balık | tanyada 25,500 frank kıymetinde kimyevi e- za ve boya yapılır. * Belçikada 10 ton ham çe- Tik istihsal olunu: * Amerika şimenditerleri- nin lokanta — salonlarında 50 kişi yemek yer, İŞTE 60 SANİYE DAHA GEÇTİ. ketlerde çalgıcılardan üçü, dördü mutlaka ayartılır, kaçırılır. Bazı- çoluk çocuk sahibi ve mes'ud o- lurlar. 'Fakat Bir Bar Kaîı; ĞA Peşte Barlarında Para YiyenSahtekâr Macar Zenginlerini Soyduktan Sonra Birde | Milyoner Kaçıracaktı bıkalı Dolan- dırıcıyı, Kaçacağı Sırada Ele Verdi Birkaç ay evvel, Peştenin en büyük otellerinden birine bir İn- giliz gelmişti. Yanında birçok eş- ya vardı. Âz sonra, bütün Budapeşte hal kı tüccarların, maliyecilerin de- vam ettikleri şık barlara " giden b uyabancıdan bahsetmiye buşla- dilar. Bu esi da yalı ğü, barda hazır bulunanların da içtikleri ve yedikleri şeylerin pa- arlı adam, gittiği barlar- çtiği şeyledin de- z ken rasını veriyotdu. Buna itiraz et- mek istiyenlere de: «Ben, dostum Staviskiyi taklid ediyorüm!.» cevabını veriyordu. SAHTE LORD HAMPTON Mirasyedi İngiliz, bir ay evvel ötelden ayrılıp Peştenin en kibar mahallelerinin birinde, Macar zen- ginlerinden birinin sarayını kira- lamıştı. Lüs hayatına dev. ziyafetler verir, süvareler Bir gece altmış kişiyi davet e- der, ve Gavetlilerin hopsine gü- zel birer sigara kutusu hediye e- der ve günlerini böyle zevk, eğ- lence ile geçirirdi. * Bütün Budapeşte halkı biribi « rine soruyor: — Bu adam kim?. — Lord Hampton!; Lordun büyük bir miras yedi- Bi, Macaristanın güzel paytahtın- da bir prens hayatı yaşamak is- tediği söyleniyordu. Peşte zabıtası, b uesrarlı adam- Ia alâkadar oluyor, gizliden giz- liye bareketlerini tarassurl edi- yor. Londra zabıtasına da haber veriyor, Londra zabıtası, bu ada- YVİOLETTE min Lord Hampton değil, birçok dolandırıcılıklarla mahküm birisi olduğu cevabını veriyor. Peşte zabıtası, sahte Lordu tev kit ediyor. . (Devamı 7 inci sayfada) Parisde Bir Aile Faciası Daha Oldu Kıskançlık faciası mı?. Yoksa delilik eseri mi?, Bu hususta kat'i birşey söyle- menin — şimdilik imkânı yoktur. Paris civarında bir sayfiyede otu- ran doktor Şalono Monervil, köş- künün behçesinde katlolunmuş- tur. Doktor Şalono, istasyona yakın bir köşkte ikamet ö ün bir de büyük bahçesi vardı. Köyde çok iyi tanılan ve hür- met edilen doktor, 48 yaşlarında- dır ve yalnızdır. Geçimsizlik yü- zünden karısını terketmek ve iki çocuğundan ayrı yaşamak mec - buriyetinde kalmıştı. Fakat, her on beş günde bir Passiye gidiyor, bir pansiyonda bulunan oğlu ile kızını görüyordu. (Devamı 6 ıncı sahifede) Katil Jak Sâmpiyer tevkif olunduktan biraz sonra |Bir Memur Kıskançlık Yüzünden 'Karısını ve Bir Doktoru Öldürdü | | | Dalgıçlık Vücud Sıînhğı Ve Gesaret Şarttır Dalgıçlık çok güç bir san'attır Dulgıç olmak istiyenlerin sağlam vücudlu ve cesur olmaları şarttır Zira, suyun içinde çalışmak çok zahmetlidir. 'Tenettüs ; rinde, gözlerinde zaâf hisseden - ler, barsaklarından — muztarib o- lanlar dalgıçlık yapamazlar, bat- malarına müsaade olunmaz. Fran sada, İngilterede sivil dalgıçlara mahsus hususi mektebler vardır. (Devamı 6 ıncı sahifede)