» No, 14 Yazan: Rahmi Yağız Mürettebat Vazife Halinde Vardiya Başında İdi Hayalinde, Maltada Bıraktığı Sevgilisi Eliz'in Güzel Gözleri Canlanıyordu 10 dakikalık tevakkuf filotillâyı | hırpalamıştı. E. 18 de harekkii i- dare eden fakat su altında çok güç tesis edilen irtibatla zamanında ve iyi haber alamıyan komodor Brodey arka arkaya verilen kö - | tü haberleri sinirli bir tavırla al- yor, kğtü haberler birbirini ko- valıyordu. İlk defa duruşun se - bebini soran komodora baş var- da dandıra cevab vermişti: Niçin durduk? — İlerde Türk topçusunun aleşi Vvar! — Noreye ateş ediyorlar? — Kılavuz gemisine galiba!. Ve. çok geçmeden Safir'in ba- tışı her pereskoptan seyredilmişti.| Brodey dişlerini sıkmış, tekrar y ga timen a e Sosyal Birliğimizi — Komodor!. — Nevar, — E Ji ve B 12 sulara kapıl - mışlar, cereyanla geriye doğru sü rükleniyorlur. Haber verdiler.! İşaret gedikli komodorun ya - Tana her gelişte birer kötü haber getiriyordu: — Kumandan., E, 10 da infi- lâk olmuş!... — Kormodor.. B. 8 bir mayine çarptı, berhava oldu., < — Kamodor.. Önümüzdeki Fran- SiZ tahtelbahri şu telgrafı verdi! — Oku bakayım. — E. 13 de komodor -Brodey'e. Amonyak depolarım — delindi. havam zehirleniyor. su üzerine çıkmak mecburiyetindeyim, ı Turkuvaz Fransız tahtelbah- ri süvarisi yüzbaşı Alferd Didiye Biraz sonra da E. 13 ün civa » Tita düşen mermiler — Prodey'e korku sar'aları geçirtirken Tur - Auvazı'ın şu son telgrafı alındı: <. — Havamızın zehirlondiği ye - tişmiyormuş gibi Türk bataryâ - larının da ateşine maruz kaldım. Çok sıkışık vaziyetteyim. Kurtu- luş imkânı yok, Denizin yüzüne | gıkıyorum.. Adiyo... e Süvari: Alfred Didye 'Turküvaz suyun Üzerine çıktı. 'Türk topçularına teslim oldu. Kol nihayetinde seyir hattinı takib eden triton'da büsbütün baş- Ka bir hava vardı. Süküti ve soğukkanlı süvari Ö- jen Klovye harekete geçildiği an- dan itibaren büsbütün susmuş, a- deta dilini cebine kaymuş, peres- kopla pusula ve işaret masası ara-| sında hayal gibi gezinerek gemi- TARZANI Yazan: EDGAR RAYS 'Tayfalar avlanıyorlar, balık tu- fuyorlardı. Paloviç de plâjda, bir :h“n gölgesinde uzanıp yatıyor- u. Bir gün, öğleden sonra, arkadaş- larından üzak, gırtını bir ağaca 'maş, Uyukluyordu. Birdenbi- re, OMUZUNA Yumuşak bir elin do- | nu hisseder gibi — oldu. | — Gözlerini açtı ve şiddetli bir ha- | reketle doğruldu, kargıkında ko- ı eaman bir Antropold (1) vardı. (1) Antropold, Yunancadan a- Unmadır. Anthropos - Adam, Bi- dos suret demektir. İlsana yakın Ve en Çok benziyen maymunlara sini sükünetle idareye çalışıyor- du. Triton ile klağuz gemisi Safir arasındaki mesafe aşağı yukarı bir| buçuk kilametre kadar uzadığı için| Safirin akıbetinden henüz burada bir malümat yoktu. Yalnız ikinci kaptan — yüzbaşı Oskar Sabot kumandanın sükütü- ne rağmen kendini derin bir heye-| can kaptırmış, telâşlı hareketler. le kerteleri kumanda ediyor, ara- da sırada yazı işlerile uğraşan baş gedikli Piyer tono'ya birkaç ke- lime li sert cümlelerle bir şeyler soruyor; makine telgrafı İle peres-| Sağlamlamak Lâzım (5 inci sayfadan devam) tucu çayın yerini ayran neden tut-' masın? Bahusus ki, ayranın fay- | dasını, ötekilerin de zararlarını sa- 'bâha kadar saysam bitmez... Sosyal yardım şubesi başkanı Doktor Süreyya Kadri: — Üstadın yerden göğe kadar hakkı var diyor Kemal Emin gali- ba ayranın faydalarından bahseden| bir musahabe de yapacaktı. Ah gu gazeteciler.. Buraya da yetişti. lar... Bir aralık Halkevi başkanının Şanına olurdu: — Hazır gelmişken sorabilir mi> yim? dedi. Yeni başlanan Halkevi binasının inşaatı bir aydanberi neden durdu?. Agâh Sırrı bir ay- Ganberi gazetecilerden kaçiyor, Artık verecek cevab bulamıyor- du, Bir suç işlemiş gibi alnından boncük boncuk terler damlıyor- du. — Vallahi azizim, dedi, bu bir, tahslsat meselesidir. Para bekli- yoruz. Tahsisat gelince inşaata şüp-| he yok ki devam edilecektir. | Kemal Emin, inşaat levazımı a- caba Hindistandan ve yahut Çin- den mi gelecek, demak isteyan ze- ki, müstehzi bakışlarile gülüm - serken, bereket versin ki, muzib | karikatürist'e: | — Bayım, şöyle biraz yan durur musunuz Karikatürünüzü yapı- No: Maymüun, dikkatle yüzüne bakı- | yordu. Sefil adam, korkudan zan- | gir zangır titriyordu. Ne yapa - | caktı? Bu vabşi hayvanin elin - den nasıl kurtulacaktı. Başını çe- virdi, etrafına bakındı. Arkadaş- ları, bir kaç yüz metre ileride kum - ların üzerine oturmuşlar, iskam- bil oynuyorlarlardı. Kendis'ni gö- rebilmelerinin imkânı yoktu. Aniropold denilir. Bu cins may- munlar iri vücudlüdür. Elleri, a- | yakları ve çehreleri insan eline, Ayağına ve çehresine benzer. Son | derece zekidirler. Ne söylense an- larlar. Arzularını. istediklerini de, Gilsizler gibi anlatırlar. N O kop arasında mekik dokuyordu. Mürettebat vazife halinde var- diya başındaydı. Torpido gdiklisi Etiyen Samo- torpido tuyublarının başında du- Tuyor; hayalinde Maltada bırak - tığı sevgilisi Eliz Lantiye'nin göl- Besi, dudaklarında Marsilya apaş- larının son besteledikleri bir apaş tangosunun nakaratı, — kulakları kirişte emir bekliyordu.. Filotillâ stop ekiği zaman bunun sebe « bini anlıyamıyan ikinci Oskar Sa- bot süvariye sordu: — Niçla durduk kapiten: fDevamı var) Londrada Bir Hâdise (5 inci sayfadan devam) birgecede beni çıplak bir halde sokağa attı. Buna karşı kocası da bütün bu sözlerin asılsız olduğunu söyle * | mekte ve şunu iddia etmektedir: — Bu kadının asabi bir hasta- lığı vardır. Kendisi daima şikâyet etmeği ve başkaları tarafından ha-| karet gördüğünü söyliyerek ağla- mayı ister. Onun için benden de böyle fenalıklar gördüğünü iddla ediyor ki yalandır. Fakat mahkeme kadının talebi üzerine bunları ayırmıştır. Nü - kim demiştir ki: — Bu kadın saf hal ve - tavrile hazarı dikkati celbediyor. Söyle - dikleri yalana benzemiyor. Kocâ- Sında ise bu saflık yoktur. Bunla- rın arasındaki nikâhı feshediyo « tum. eee ea yorum.. Diye seslendi. Ve bu Ü- züntülü bahis bu suretle kapan » mış oldu. Gayyur valimiz tesadüfen bu sa- tırları okuyacak olursa, kuvvetle ümarım ki, inşastı yarım - kalan Eminönü Halkevinin bit aydan- beri gelmiyen tahsisatını bir an €vvel getirtmek teşebbüsünde bu- lunurlar, Bütün gençliğin ikmalini sabır- sızlıkla beklediği bu kültür mü- essesesinin yapısı, gözümüzün ö- nünde, virane halinde uzun müd- det durebilir mi?, u Çeviren: FUAD SAMİH Maymun; tıpkı çoktanbeci gör mediği bir dostuna tesadüf eden ve acaba o mu diye tereddüde dü- şen bir adam gibi dikkatle bakı - yor, hazin hazin inliyordu. Paloviç korkusunu rağmen, hay- vanın kendisine bir fenalık yap- mak niyetinde olı Yavaşca kalktı, yü dı. Tayfaların - bulunduğu — yere doğru gidiyordu. Maymun da ken- disini takib odiyordu. Bu vahşi hayvanın uzun müd- det insanlarla beraber bulundu - Bu, terbiye gördüğü, —insanların muhitine alışık olduğu belli idi. ı Paloviç bu munis hayvandan is- Esrarengiz (5 inci sayfadan devam) değil. Cesedin resmi alınıyor, po- lislere veriliyor. Mahallede bu - lunan dükkâncılara gösteriliyor, soruyorlar: — Bu kadını tanıyor musunuz? — Nihayet bunlardan birisi: — Bvet, — diyor. Bu Nadia'dır. | Sen jeneviyevde küçük bir otel- | de oturuyordu. DÜN SAAT 3 DE GİTTİ Polisler, on dakika sonra küçük otele geliyorlar. Otelci kadın, fo- tografı görünce tanıyor: — Evet, benim kiracılarımdan dır. İki senedenberi otelimdedir. — Kendisini son defa ne vakit gördünüz? — Dün gece saat üçte. Geçerken tezgâh başında dürdu, ayakta bir bira içti. YALNIZ KADININ HAYATI Güzel Nadla'nın öldürüldüğü - nü iştten mahalle halkı otelin ö- nüne birikmişti. Onu tanımıyan yoktu. 1925 de çok iyi bir adamla evlenmişti. Ayni sene sonunda bir kızları dünyaya gelmişti. 1936 da ayrıklılar. Kocası: — Karımla tatlılıkla — ayrıldık. Kızımız, büyük annesinin yanın- da. İkimiz de arasıra gidip görü- (5 inci sayfadan devam) sıkar, uyutur. Renkler de böyle - dir. Ya teskin eder, sükünet verir, ya da tahrik eder, bazı şeyler vardır ki insan titremeden elini dokunduramaz. z Renklerin tesiri ant değildir. Bu, yavaş yavaş kendini gösterir. Dok-) tor Foyo dö Kurmel adlı bir Fran- sız âlâami, bundan elli sene evvel, oda duvarlarına kaplanan ku - maş ve kâğıdların renklerinin, kinleri cümlei asabiyeleri üzerin- deki tesirlerinden bahsettiği za - yi inandıramadı. Herkes alay e- diyordu. Bu hak neden sonra ülimler ta- rafından tesdik olundu. Çok eskidevirlerde kırmızı renk çiçek alâmetine karşı kullanılır. di Renklerle tedavi usulü müte - hazsıslar şu tavsiyede bulunuyor- lar. «Mavi renk; sükünet ve hayat vetir. Ayni zamanda mikrobların üremesine de karşı koyar, Hasta- hanelerde ameliyat ve hasta 0 daları duvarlarının maviye boyan- kadar gayri kabil tedavi zannolu- nan cüzzam illetinin, Blö dö Meti- len şırıngasile iyinleştiği malüm- dür. Mavi renk heyecanı teskin eder. Sabit fikirlere mani olur. Uyku- yu celbeder. Yeşil rengin tesirleri de böyle- Bakara, bilârdo masalarının şil çuha ile kaplanması da boşu- na değildirBu oyunları iyi oynu- yabilmek için itidal, soğukkanl - ılik ister şirketlerin idare moclisi tifade edebileceğini di Kendi kendine: — Ahi Şunu bir Avrupaya gö- türebilsem... Cambazhanelerin bi- İnsan Hayatı Üzerinde | Renklerin Tesiri man istihza ile karşılaştı. Kimse- | masının kerameti budur, Şimdiye | Cinayet yorduk. Fakat, biribirimizle kat- şialşmıyorduk. Üç senedir birbi - rimizi görmedik. Dedi. KARMA KARIŞIK BİR ODA Nihayot zabıta, genç kadının o- dasını açtırıyor. Bu, sokağa na- zır dar ve uzün bir odadır. Du- varları mavi boyalı, ve birçok açık resimlerle süslü. Demir bir karyo- ladan, küçük bir dolaptan ve üzl. ri pudra kutuları dolu masadan başka bir mobile yok. Dolabda, masanm gözlerinde bir. kaç franktan başka para yok.. Fa- kat yüzük bilezik gibi kıymetsiz taşlarla süslü tezyinat ve iki pipo bir çift çizme var, Komiser, cesedin sarılı olduğu masa örtüsülünü otelciye göste - riyor: — Bunu gördünüz mü hiç?. | Diye soruyor. Otelci cevab ve- | riyor: — Hayır!... Görmedim. | Ötelin yanında bir dans yeri | var. Buraya devam eden kadınlar beraber oynadıkları erkeklerle kol kola girerler, tenha yerlere gi - derler. Zabıta, Nadia'nın Kışkanç Sşik- lafından biri tarafından öldürül- düğüne kani! Şimdi bu adamı bul- mıya çalışıyor. heyetleri, diplomatlar, nazırlar da- ima «Yeşil masa> etrafında top - lanırlar. Elbiselerin, iç çamaşırların da giyenlerin vücudlarının haline, | sıcaklığına göre mi intihab olun- Hmmalı?... Bu biraz güçtür. Çin Avrupada Harb Çıkmasını İstemiyor ($ üncü sayfadan devam) retle Rusyanın Japonya üzerinde büyük bir tesiri görülecektir. Sözün kısası Japonlar İngiliz - Fransız - Rus ittifakını kendi za- viyelerinden hiç iyi bulmuyor - lar. Böyle bir ittifak, diyorlar, er- geç Uzak Şarka kadar yayılacak, 'Tokyoyu çok düşündürmekte - dir. Çinlilere gelince, kolayca tah- Tin edilebilir ki Çinliler Mosko- va müzakerelerinin bir an evvel neticelenmesini bekliyorlar, Çin- | lilerin dodiğine göre, İngiliz - | Fransız - Rüs- ittifakı Awrupada bir harbin çıkmasına mani olacak- | tar. Avrupada bif harbin çıkması Çinlilerin hiç istemediği bir şey- dir, Çünkü Avrupa karmakarışık olursa büyük garb devletleri artık Uzak Şark işlerile meşgul olamı- yacaklar, Çinliler de Japonlarla karşı karşıya ve yapayalnız kala- caklardır. Bu ise Çinlilerin hesa- bına uygun değildir. Avrupada bir| harb olursa Çinliler artık silâh ve mühimmat itibarile muhtaç ol - dukları yardımı da göremiyecek- lerdir. Onun için sakın Avrupada bir kavga çıkmasın diyorlar. mişti. Maymunun çenesini, omuz- larını okşıyorlar. Paloviç'e soru- | yordular: — Nereden buldun bu uslu hay- -İ—SON TELGCRAF— .. — . .. Yen .“ a İnhisarlar U. Müdürlüğünden: | Cinsi Mikdarı ” Beber ki 9 l hlolTıun el 5 Eksiltine : Kuruş Lira Kr, LiraKr. Şekli — Santı Kanaviçe 19898 Kg. 12 — 228776 — 35816 Açık art, 14 Çul 12198 ».. 7 * 80537 134 30 Pazarlık — 14,90 Çuval 9500 » 10 9650— 14260- * » 15 Marka bezi 250 » 18 S — d » 15,30 ip 8180 » 1T 148720 : 223 08 Açık art. 16 Kınnap 7319 » 15 1067 85 160 17 » l—öımumıvenhumlmmyuhmdmumlk yazılı ıskarta sargılar bizalarında gösterilen usullerle ayrı âyrı satılar TI — Muhammen bedelleri $ 16 muvakkat saatleri hizalarında yazılıdır. Hİ — Arttırma 13/VT1/939 perşembe Kabataşta Levazıı Mubayaat şubesindeki Alım satım luııb’::ılı yqıh:.ıküı Z W—Şımuhhm“mmmuıh&“ veği gibi nümüneler de görülebilir. V — İstakliler artlırma için tayin olunan gün ve saatlerde ©, 15 güvenme psralariyle yukarda adı geçen komisyona gülmeleri «4570 —————————————— — Devlet teminatları eksiltme Demiryolları ve Limanları tme U. idaresi ilânları Sıvas Cer Atelyelerinde okorgotif ve vagon atelyeleri ile takım- hane zeminine ahşap parke döşemesi işi kapalı zarf usulile ve vahidi fi at üzerinden eksiltmeye konmuştur. 1 — Bu işin muhammen bedeli 27.000 liradır. 2 — İstekliler br işe ait şartname vesair evrakı Devlet Demiryo rının Ankara, Sirkeci, Sıvas veznelerinden 68 kuruş bedel mukabilind alabilir. 3 — Eksiltme 14/7/939 cuma günü saat 16 da D. D. Yolları iresinde toplanacak Merkez 1 inci komisyonca yapılacaktir. 4 — Ekstltmeye girebilmek ,için isteklilerin teklif mektupları fle- birlikte aşağıda yazılı teminat ve vesaiki aynı gün saat 15 e kadar Kö- Mmisyon riyasetine tevdi etmiş olmaları lâzımdır. j A 2400 sayılı kanun ahkâmına uygun 2025 liralık muvakkat nat. Yol da- Bu künunüa £ n ettiği vesikalı 4605 İstanbul Defterdarlığından: Muhammnen — Müddeti — bedeli — icar —— Lira Kâğıtbanede Sünnet zöprüsürden Çağlıyan küş- küne kadar uzayan sohadaki çayırın 28/2/M40 ta- rihine kada” ot ve otlakiyesi (İcar bedeli peşinen) 125 — Şubat 340 g yesine kadar Tophanede Necotibey caddesi 413 sayılı dükkân gişesi (Senelik icarı iki taksitte ve taksit peşinen — 36 — 3Sene Sultanahinette Tapu müdüriyeti altındaki pul satış ğ kişesi (Senelik icarı ik! taksitte ve taksit peşinen) — 300 — 2 j Yukarıda mevki ve numaraları yazılı gayrimenkuller hizalarında yazılı mühammen icar bedelleri üzerinden açık arttırma surelile ya verilecektir. İhale 17/7/939 tarihine müsadi£ pazartesi günü saak 14 dedir, Taliplerin ©6 5,7 pey akçelerini vakii muayyeninden evvel ya! rarak mezkür gün ve saatte Defterdarlık Milli Emlâk Müdürlüğü Müteşekkil Satış komisyonuna müracaatları, (4605) Yüksek Mühendis Mektebi Satınalma Komisyonundan: — 939 Mali senesi zarfında mekteb talebe ve pansiyonuna ait (110.000) parça çamaşırın yıkanması açık eksilimeye konulmuştur. —Eksiltn 22/1/930 tarihine rastlıyan perşembe günü saat 10 da Gümüşsuyı mekteb binası içinde yapılacaktır. Beher Parçanın muhammen (8 kuruş olup ük teninatı (333) liradır, — İsteklilecin şartnamesini görmek üzere her gün ve eksiltmeye gi- receklerin de belli gün ve saatte mekteb binası dahilinde toplanan Sa- tınalma komizyonuna müracaatları, (4864) a Belediye Sular İdaresinden İdaremiz müstahdemini için ceman 111 çift ayakkabı « MA » çizme Açık pazarlık suretile imal ettirilecektir. 1 — Bu işe uit şartname idaremiz levazım servisinden ola- rak alınabilir. ö Dü z—Tıüpluinpınrlıldınnhnü/lmııull.mıımh gü- 'nü saat 15 de şartname mucibince müdüriyele müracaatları lâzımdır. bedeli (4905 DA lerinin mahvolması ihtimalile: İstanbul İkinci İcra Memurlu - — Vurmayınız sakın!... ğandan: r Diye bağırıyor, yalvarıyordu. Maymun, gemicilerin hiç birini H. Hırisostamos; Galatada Gümrük sokak 36 rinde teşhir eder, numaralar yap- | tarır, çok para kazanırdım... , izahat vermiyor, boğuk bir Diyordu. Tayfalar, ayak sesle - 1 sesle; rini işidince başlarını kaldırdılar. |— — Benim, diyordu. Benim may- Koskocaman bir maymünun ken- | munum!... dilerine doğru geldiğini görünce yerlerinden fırladılar. Bir kısmı, bağırarak kaçmıya başladı. May - mun gemicilerin yanına geldi, bi- rer birer çehrelerini tetkike baş- Tadı. Elini omuzlarına koyuyar, üğünde neferlerinin çehreleri- mi, üst ve başlarını tetkik eden bir kumandaân gibi bakıyordu. Bu gârib tetkiki bitirdikten son- Ta Paloviç'in yanına geldi, durdu. Küçük siyah gözlerinde yels, ü « midsizlik ve inkisarı hayal eser- leri dolaşıyordu. Tayfaların ilk korkulari geç - Tayfalardan biri, maymunu kız- | dirmak istedi. Yakasından çıkar- dığı büyücek bir iğneyi yavaşca omuzuna batırdı. Sakin ve uslu görünen maymun anide canavar kesildi. Gözlerin » den ateş saçılıyordu. Tayfa, yap- tığına nadim oldu. | Fakat, iş işten geçmişti. Kaç- | mak istedi. - Muvaffak — olamadı. | Maymun, üzerine atıldı, iri ve siv- ri dişlerini amuzuna geçirdi. Gemiciler, sopalarla arkadaşla- Fınin yardımına köştular. Palo - viç, hayvanın öldürülmesi, ümid- yanına yaklaştırmıyordu. Tuttu- ğüunu yere çarpıyordu. Az sonra hepsini baygın bir halde yere ser- di. Gernicilerin feryadını işiden, ko- caman ve siyah bir cişimle bo - Buştuklarını dürbinle gören sü - vari ve lostromo bir sandala atlı- | yarak sahile geldiler. Ellerinde birer rövolver vardı. , Maymun, Paloviçin yanında 'duruyordu. Eski süküneti yerine lmişti. Paloviç: — Ateş etmeyiniz, süvarim!... Diye bağırdı. Süvari ve Lostro- mo durdular. Paloviç maymunu kolundan tuttu, kendilerine doğ- TU yürüdü, süvari: (Devamı var) ll marada: M Alacaklı Hamdinin bir kıt'a se- netle alacağı olan 75 liranın tat Sili talebi ine gönderilen Öde- me emrine verilen meşr ta ikamtegâhınızın meçhuliyeti bil- — dirilmiş olduğundan mercice 45 gün müddetle ilânen tebligat ic rTasına karar verilmiştir. Bu müde — det içinde borcu ödemez veya ait olduğu makamdan İcranın geri — birakılması hakkında bir karar getirmezseniz cebri icra ile tahsil edileceği ve bu müddet zarfında mal beyanında bulunmaz - iseniz hakkınızda İcra İflâs kanununun — 76 ve 337 inci maddelerinin tate — bik edileceği Ödeme emri makâs mına kâim olmak üzere ilânen tebe liğ olunur, (ım)?