Moarif müdürlüğü önümüz - ders senesi için İstanbulun ihtiyacı üzerindeki tet- | yakında - bitirecektir. | K l a ü ğ tebe ihtiyacı olduğunu gös- Bu mekteblerden üçü şehir ve beşi de şehir için- ti kazalarda açılacaktır. Ay- fıca binası müsaid bütün orta | lere şubeler ilâve edile- tir. Çifte tedrisat usulünün Bu Seneki Yerlimallar Sergisi gi Komiseri Dün | Faaliyete Geçti On birinci yerli mallar sergisi tırlıkları çok ilerlemiştir. Sergi miserliği dünden itibaren Gala- y lisesinde faaliyete başla- ır. Sengide pavyon inşasına da in başlanmıştır. BSerginin Aaçılmasına on sekiz Ün kalmıştır. Bu müddet zarfın- yon inşastı tamamen bit - Güzel San'atlar aha dekaratör profesörlerin - En mürekkeb bir heyet dürz. pav- n başaatı işlerini tetkik etmişti Pğögaat bu heyetin nezareti altın - UA yapılacı Tenvirat işleri de Kööni heyetlen sorulacaktır. Bu ae- ü . k y a ü 4 I t " ç j ti k ğ lk defa olarak böyle bir heyet iline lüzum görülmüştür. Yeni Şilepler ? Ismarlanıyor — &Bu Vapurlar Ticaret Eşyası Nakledecekler İngiltereye sipariş edilecek o0n lir, vapura aid mukavele proje - ti esaslarını hazırlamak üzere il edilen komisyon mesaisine vam etmektedir. Komisyon bu fi hafta sonuna kadar bitirecektir. hrimizde bulunan münakalât Ayet mukavele projesini An- aya götürecek ve Vekâlete iza- t vereceklir. İngiltereye smarlanacak va - rlar arasında frigorofik tesisaih| bler de vardır. Bu gemiler ti ret eşalarımızın eenebi İtman - Ta naklinde kullamılacaktır. Ye| şilebler sayesinde, şimdiye ka- naklinde müşkülâta rastlanan| birçok tcaret eşyamızın yabancı mlcketlere sevki mümkün ola-| aktar. ünün Meselesi: Bu Yıl Istanbulda 8 Urta Mekteb Açılıyo Bina Vaziyeti _Müsaid Mekteb #lere Şubeler İlâve Edilecektir Belediye ile Temaslara | Beykoza gitmek istiyen | hem de tramvaya binebilecekler- bu seneden itibaren — kaldırıl - ması dolayısile İstanbulun mek- teb ihtiyacı artmıştır. Vekâlet, talebenin mualimden daha iyi istifadesi ve muallimin talebeyi| sık sık yoklamıya imkân bula- bilmesi için sınıflarda talebe a- dedini azaltmak kararında oldu- ğundan bina vaziyeti müsaid o- lan bütün mekteblerin tamirat- la tevsüini münasib görmekte- dir. Bu suretle açılacak şube adedi de arttırılacaktır. ŞırketıHayrıye Kombine Biletleri - Şirket Yakında — Başlıyacak Şirketihayriye Küçüksu mesire- sinden halkın istifadesi için yeni- den bazı kolaylıklar yapacaktır. Şirket Kadıkây ve havalisi tram- vay şirketile anlaşarak kombine biletler ihdas etmişti. İki sene - denberi tatbik edilmekte olan bu usul iyi neticeler vermiştir. Bunun üzerine şirket Belediye İle temas ederek kombine biletler Ihdası üzerinde tetkikata başla - mıştır. Belediye bu işe muvafa- kat ederse, meselâ — Topkapıdan yoleu alacak ve bu- yalnız bir defa bil nunla hem tramvay hem de vapurda seyahat edebilecektir. Ay- ni şekilde Beykozdan Edirneka - pıya gitmek istiyenler Beykozdan alacakları biletlerle hem vapura, dir, Kombine biletler Boğazın bü- tün iskelelerine ve şebrin bütün tramyvay şebekesine teşmi) edile- cek ve azami tenzilâtl olacaktır, Köy Kâtipleri Yetiştirilecek Yeni Kurslar Bu Ay İçinde Açılıyor Köylere malümatlı kâtibler yes tişrmek Maksadile her - tarafta kurslar açılacaktır. Kurslar bu ay içinde fsaliyete geçecektir. Bun- larda vilâyetler hukuk işleri, maa- rif, sıhhat nüfus müdürlerile def- terdarlar ve köy büroları şefleri ve diğer alâkadar daire müdür - leri söğretmen» olarak çalışacak- | lardır. Kursa iştirak edecek olan köy kâtibleri kursların sonunda im- tihana tâbi tutulacaklardır. Herkes Sayfiyeye Gidebilir mi ? Bir arkadaşımız: «İstanbulda aZ kazananlar sayfiyeye gidebilirler mi?» Mevzulu bir anket açmış, Cevab veren okuyucuların hemen hepsi, bu swale menli cevab ve- riyarlar.. Hatta, — Değil, bir yaz mevsimi bir sayfiyeye gitmek, üç gün, bir de- niz kenarı köyünde dinlenmek bi- le mümkün değil, diyor, Bu fikir, doğrudur. Çünkü, meselâ, sayfiyede otu - ran bir diğer okuyucu yöyle ce- vab veriyor: — Sayfiyedeki ev kirası, oranın hayat pahalılığını bir tarafa bı- rakınız. Ben yalnız her gün işime gidip gelmek için, 62 kuruş nakil vasıtası parası ödemeğe mecbur kalıyorum. BURHAN CEVAD KISA POLİS HABERLERİ * Şofür Kadrinin idaresindeki 1587 numaralı otomobil ile Sü - leymanın idaresindeki (Lülebur- gaz 4) numaralı otomobil Pangal- tıda çarpışarak her ikisi de hasara! uğramışlardır. * Şöför Mustafa oğlu Abdul - lahın idaresindeki 3717 numarak: kamyon Nişantaşında Çınar soka - ğında apartıman kapıcısı Alinin üç| yaşındaki kızı Nejlâya çarparak | ağır surette yaralamıştır. * Rumclihisarında Necibin ba- ğında bir kızla dans etmek yü - zünden çıkan kavga neticesinde Hisarda oturan Necib oğlu Mus - tafa Vefalı Abdurrahman oğlu Ö- meri başından yaralamışlır. »& Büyükadada Balıkçılar cad- desinde manavlık eden Hasan a - Gında biri odasında ölü olarak bu- Tanmuştur. Yapılan musyene ne- ficesinde Hasanın kalb sektesin- | den öldüğü anlaşılmşıtır. *& Fenerde oturan Yusut adımda! biri alacak yüzünden çıkan kavga| neticesinde Cibalide oturan İsmail oğlu Mustafayı biçakla sol kolu altından ağır surette yaralamıştır. * Küçükpazarda oturan Meh- mmed oğlu Hüseyin ve Kasımpa - şada oturan Mişon oğlu Vitali a - dında iki genç Fioryada denizde boğulmak üzere iken kurtinl - mışlardır. * Pangaltıda Ergenekon cad - desinde İbrahjmin kasab dükkâ- nında çırak Ahmcd oğlu İsmail kıyma makinesile et kıyarken e- lini makineye kaptırmıştır. # Üsküdarda, Salacak Orta s0-| kâk 24 numarali evde oturan Hü-| seyin oğlu Rıza adında biri sar- hoşlukla evin camlarını — kırmış, kırılan cam parçalarile elinden ya- | ralanmıştır. Ve Önce içmişler Fakat Sonra .. Üç ay evvel, Çatalcada, arka -- daşı Arif çavuşu tabanca ile öldü- ren ahçı Hüseyin Uçarın duruş - masına dün öğleden sonra İstan- bul Ağırceza mahkemesinde büş- landı. 'Tahkikat evzakı münderecatı- na göre hâdise şöyle olmuştur: Ahçı Hüseyin Uçarın samimi bir arkadaşı olan maktul Arif ça- vuş, vak'a gecesi, arkadaşının dük-, kânına gidiyor. İki arkadaş bir müddet şuradan buradan konuş- tuktan sonra Arif Hüseyine şarab| almasını söyliyor. Hüseyin ar- kadaşının dediğini yapıyor. Geç vakte kadar dükkâünda şarab ve Takı içtikten sanra evlerine git - mek üzere dükkândan çıkıyorlar. Maktulün evinin önüne geldik - leri zaman Arif arkadaşına, içe - riye girerek bir kahve içmesini ri- €a ediyor. Beraber eve giriyor - lar, Bir müddet gene tatlı tatlı ko- nuşuyorlar, Fakat bir ara, bir ala- cak meselesinden dolayı araların- da münakaşa çıkıyor, münakaşa gittikçe şiddetleniyor.. Birbirleri- ne galiz küfürlerle hakarete baş- lıyorlar. Nihayet Hüseyin Uçar cebinden tabancasını — çıkararak, Arifin üzerine ateş ediyor. Arif aldığı yaranın — tesirile der - hal can veriyor. Hüseyin kısa bir müddet odarın içinde şaşkım şaş- dolaştıktan sonra, — Tâmbayı odadan çıkıyor, evine Hazırlık tahkikatında Arif ça- vuşu öldürdüğünü ikrar eden Hü- seyin Üçer, mahkemede suçunu inkâr elti ve şunları söyledi: — Hâdise gecesi, Arif ile dük- künımda içtikten sonra onun evi- ne gittik, bir odaya girdik. Arif kahve pişirdi. Kahvelerimizi iç - tikten sonra cebinden bir 'ubınml çıkardı ve bana: | — Şu — Tâmbayı tut, tabanca- | hin fşeklerini çikaracağım, dedi. Arif tabancayı kurcalarken, ta- banca ateş aldı ve arkadaşım sol memesinin üstünden yaralandı. Arif böylece kazacn kendi kendini| vurdu, ben onu öldürmedim, Şahidlerden Çataka kamiser muavini Mümtaz da dedi ki: Vak'a gecesi bir bekçi kara- | kola gelerek, Arif çavuşun vurult- duğunu haber verdi. Derhal mak- tulün evine gittik. Arifin met- resi Saime, onu arkadaşı Hüseyin Uçarın öldürdüğünü söyledi. Bi- raz sonra Hüseyni evinden çağırt- tık. Ona Arifin cenazesini gös tererek: — Bak bakalım gözleri açık mı, kapalı mı? Diye sorduk.. Hüseyin ölüye yaklaşınca titre- meğe başladı. Üzerine fenalık gel- di. Ayakla duramadı, düştü. İki D POLıS Mahkemele r Eski Sevgilisine | : Bıçak [,'ekmış Arkadaşımı açım Öldüren Önce İçki İçııııyen Katil Suçunu inkâr Etti AdamHer Gece Sırlıoş) Meşhut suçlara bakan Sultanah- med üçüncü sulh ceza mahkemesi, dün, birkaç zenedenberi beraber yaşadığı, Keziban isminde bir ka- dinı döğmekten ve bıçakla teh - did etmekten suçlu, Küçükpazar- da, Alipaşa hanında ikamet eden hamal Şabanan duruşmasına baş- ladı. Davacı Keziban mahkemede hâ- diseyi şöyle anlaltı: — Şabanla üç dört yıldanberi | ket edecektir. karı koca hayatı yaşıyoruz. Şa - ban bidayette bana çok iyi bakı- yordu. Her istediğimi alıyor, her ihtiyacımı temin ediyordu. Bir iki sene, kendisile gayet iyi geçindik, fakat sonra aramız a - çıldı, Şaban benden soğudu. Ar- tık eskisi gibi evine bakmıyor, be-s| nılması ihtimali de mevcuddur. ni ihmal ediyordu. Eskiden ağzına bir damla x koymıyan Şaban, her gece eve sar- hoş geliyor, beni tahkir ediyor ve sık sık döğüyordu. Geçenlerde bir akşam gene eve zilzurna sarhoş geldi. Ehemmi - yetsiz bir meseleden dolayı benim- le kavga etti. Bunun üzerine ben de onu evimden koğdum. Ve bir daha evime gelmemesini söyle - | dim. Dün gece odamda bir arkada - şımla oturuyordum. Şaban geldi, | onu içeriye almak istemedim. Şa- ban zorla eve girdi, beni bayıl - | tıncıya kadar döğdü, sonra da b çak çekti. Şaban mahkeme kapısında ken- A r Telefon Klübesi Tetkikatın A Verdiği Netice iyi Değil 'Telefon işlerinde bazı yenilik - ler yapılmakta olduğunu yazmış - sö, Bt anüklanker teter leri meselesi teçkil et. mı—kıcdn Bu hususta tetkikat yap-| makta olan telefon müdürlüğü el-| Gde edeceği neticeyi Vekâlete bil - | direcektir. Şimdiye kadar yapılan tetki - kat şehrin muhtelif yerlerine te- lefon klübleri kurulması mese- lesinin pek kolay - olamıyacağını göstermişlir. Para işleyen telefon makine - leri dünyanın her tarafında bir tek para atılmak suretile işlemekte - dir. Halbuki 76 kuruş iki aded paradan mürekkebdir. — Telefon müdürlüğü bundan bu mahzur - Jarı tesbit ettikten sonra Vekâle- tin vereceğini karara göre hare - İleride telefon ücretinin beş ku- Tuşa indirilmesi muhtemel görül- mektedir. O vakit telefon klü - beleri meselesi daha kolay halle- dilecektir. Ancak bu işin bir an evvel intaç edilmesi zarureti kar- şasında bazı fedakârlıklara katla- Lisan Öğretici Ders Plakları Gümrüksüz İthal Edilecek Son zamanlarda şehrimizde ve Ankarada ecnebi lisanı öğrenmek istiyenler yeni bir usule rağbet etmeğe başlamışlardır. Bu usulün esasını öğretici plâklar teşkil et- mektedir. Maruf plâk fabrikaları; Avrupa-. nın meşhur lisan mütehassızlarına doldurttukları birkaç seri üzerine lisan dersleri tertib ” etmişlerdir. disini affetmem için bana çok yab| Hemen bütün eenebi momleket - vardı. Eğer huzurunuzda da özür diler ve bir daha evime gelerek lerinde bu plâkların gördüğü rağ- bet üzerine de mevzuu genişlete- beni rahalsız etmezse, söz verirse | yek bu suretle maruf ve beynel - onu bu seferlik afedeceğim.. Bâkim suçlu Şabana dönerek: öz veriyor musun? diye sor- du, Şaban şu cevabı verdi: Efendim, mademki Keziban Bu plâklardan memleketimizde de kolayca istifade edilebilmesi için Gümrük ve İnhisarlar Ve - artık beni istemiyor, ben de bun- | kâleti ahiren yeni bir kanar ver- dan sonra onun evine gitmiye - ceğim, hatta geçtiği yoldan dahi miştir. Dün şehrmizdeki alâkadarlara geçmiyeceğim, namus ve şerefim | bildirilen bu karar mucibince ba-| üzerine söz veriyorum. dema bu kabil yabancı dil öğrefici Davacı Keziban mahkeme salo- | ve bir metoda bağlı ders plâkların- nundan, çıkarıldıktan sonra, şa - dan hiç bir gümrük resmi alın- hidler sorgüya çekildi. Bunlar, Şa-| mıyacak, bunlar serbesiçe mem- banın Kezibanı döğdüğünü ve bı- çakla tehdid ettiğini söylediler. Hâkim, şahidlerin sözlerile Şa- banın suçunu sabit gördü ve onu üç gün hapis cezasına mahküm et- ti; fakat sabıkalı bulunmadığı için cezasının teciline karar verdi. arkadaş cnu kollarından tutarak bir mindere oturttular. Kendine * | gelince, Arifi kimin vurdağunu | sorduk. Hüseyin, yeis ve nedametle: — Ben vurdum, dedi ve suçunu itiraf etti. Muhakeme bazı şahidlerin de sorguya çekılmde'ı için başka bir güne No.27 Sonpa ni “ Sökreterin girdiğini gören hiz-| imetçiler ayağa kalktılar. Genç kız açır gibi bakarak: — Her halde burada çok can- Diz sikihyor Madam Bil! dedi. — Camım sıkilmiyor desem n olur. Şu kapıyı görmüyor mü- yum, her zaman içimden bir ür- perme geçiyor. Bunu söylerken mutfağın dibin- Geki ağır bir kapıyı gösterdir. — Bu kapı; Sarı Yanisin şarab Toahzenlerine inen kapıdır, dedi, kimse bu kapıdan içeriye gire - “mez, Ancak kendisi... Genç kız sükünetle cevab berdi: — Çünkü Sarı Yanis mühim | #vrakını burada muhafaza ediyor.| 'na Öyle söylemişti. kadın şüpheli bir tavırla baktı: Benç eke ga kapıya| bir duvar ördürse de, ben de kur-| falsam... Bu kopıya gözüm ilişe | flişe günün birinde hasta olaca - ğim. Sanki mütevefla lord hort layacak da, bu kapıdan içeriye gi recekmiş gibi, bir manzara aklıma geliyor da, beynim dönüyor. Hani Afrıkada öldürülen lordu biliyor- sanuz, değil mi? Mis Holanda bir kahkaha sali - verdi: — Madam Bil, benim sizden 'bir, ricam var. Araba şuracığa kadar gidip bana posta pulu alamaz mi- smız Hiç pulum kalmadı. & Tilüği 3 Çeviren: MUAMMER ALATUR ÖLÜM ÇENBERİ ZABITA ROMANI | Madam Bil hemen ayağa kalk- t — Peki kızım, dedi, niçin almı- yayım? Genç kız, kadinin kendine ka - naât hasıl ettikten sonra, birinci Kata çıktı. Fişer'in gidişini nasıl takib etti ise, ahçı kadımın gidi- şini de öylece seyretti. Yalnız kaldığını anlayınca, a- zimle faaliyete geçti. El çanta - sından küçük bir kutu çıkardı Bu kutunun içinde yepyeni bir anah- tar vardı. Doğruca Sarı Yanisin yatak odasına gitti, kapıyı açtı, | idi. Zaten genç kız da böyle bir içeriye girdi ve kasanın karşısın- da durdu. 'Tereddüde mahal yoktu. Kasa- yı açıp içinde ne bulunup bulun - madığını anlamak, onun için bir dakikalık iş olmuştu. Bu kasanın dört gözü vardı, İkisi kilidsizdi ve zaten içlerinde de o kadar alâkayı celbedecek evrak yoktu. Bu gözlerdeki evrak Sarı Yanisin Arravudluktaki —emlâ - kinin idaresine taallük eden şey-- lerdi. Fakat alt kattaki iki göz kilidli #htimalle karşılaşacağını hesab et- mişti. Tekrar çantasını açtı, baş- ka bir anahtar çıkardı ve bu a - nahtarla alt gözleri de kolayca aç- t Bu gözlerden birincisinin muh-) teviyatını dikkatle gözden geçir- di. İşine yarar bir şey bulamadı. Bu gözü tekrar kapadı ve kilid- ledi. Nihayet dördüncü gözü açtı. El- leri bu gözün kanadım açarken hafifçe titreyordu. Çünkü sön ü- midi, son talihi bu göze münhâsır kalmıştı. | — Kapağı açtı, içinde birkaç mü- | cevher kutüsü vardı. Bu kutuları ayrı ayrı çıkardı, birinde, üç ay- danberi zihnini işgel eden şeyi buldu. Avucunda tuttuğu küçük kutu kırmızi. maroken kaplı idi. Açtı ve geniş bir nefes aldı: — Oooh! dedi. Z lekete ithal olunabileceklerdir. üğiin gilizler Bizden Tütün Alıyorlar Bu Yıl 5 Milyon Kilo | Tütün Satacağız Bazı mühim İngiliz firmalarının, bu yıl memleketimizden mühim miktarda tütün satın almak için tetkiklere başladıkları şehrimiz - deki alâkadarlara bildirilmiştir. Bu malümata göre; İngiltere, her sene haricden 100 milyon kilo| tütün satın almakladır. Bunun 90 milyon kilosu Amcerikadan, kalan kısmı eşark tütünü> — yetiştiren memleketlerden tedarik olunmak- tadır, İngilterey «şark tütünü» sa-| tan memleketlerin — başında da “Yunanistan — bulunmaktadır. Ge- çen sene içinde Yunanistandan İn- giltereye $22 milyon drahmi kıy- metinde şark tütünü ihraç olun « müştur. Bizden pek mahdud miktarda tütün alan İngiliz — firmalarının organizasyonun halli takdirinde; bu yıl bizden 5 milyon — kilodan fazla tütün alacakları — anlaşıl - maktadır. —— Muamele Vergisi AhnmıyacakFabrikalar Müteharrik kuvveti beş beygiri | ve işçi sayısı 10 u geçmiyen balık konserve fabrikalarmın, 1 tem - muzdan itibaren muamele vergi- sinden istisnaları kararlaştırı| - Kendimizden Çok Seyyahı Seviyoruz Bugünlerde bir otel tiryakiliği baş göstermişe — benziyor. Gün | geçmiyor ki, — gazetelerde, filân yerde bir otel inşasından bah - sedilmesin. Edirnede turistik bir otel yapılacakmış. Güzel Çamlı €ada da asri bir otel yapılacak - maş; o da iyi.. Yakacıkta, Boğazi. çinde, Alemdağında, şurada bu « rada, hulâsa abuhavası — her ho- şumuza giden yerde bir otel inşa ettirmeğe kalkışıyoruz. Bu inşaa- 'tın bütün esbahı mucibesi «turist celbie noktasında toplanıyor. Memlekette, hakikaten bir otel meselesi vardır. Evvelki yıl, hü- kümel bu mevzuu tetkik etmiş, Türkiyede, muhtelif — kabiliyette kaç otel bulunduğunu tesbit et - mişti. Neticeyi gösteren rakam - lar cidden hazindi. Fakat, zanne- diyorum ki, otel işini evvelâ, buru- ya keyif etmeğe gelecek soyyahın ihtiyacı bakımından değil, bizzat vatandaşların huzur ve rahatı ba- kımından tetkik etmek Iâzımdır. Birçok Amadolu kasabasında ya- tacak etel ve yemek yiyecek bir lokanla bulamazken, bay ve ba- yan turisti düşünmeğe kalkışma- muaz, pok garib olmaz mu?, Bilhassa, Anadolunun dört bir küşesini gezen Vekületler umuml müfettişleri ile, diğer büyük mü- essese müfettişleri, Anadolunun * otel ve lokunta derdine çok yakın. dan vükıftırlar, Teftişe — gönderdiğimiz kendi memurlarımıza sıhhi ve rahat bir otel ve lokanta teminini düşün - meden evvel, heves ve hulyası pe. şinde dolaşan seyyahı düşünme « mize hayret ediyorum. Nerede kaldı ki, yalnız — otel yapmakla seyyah getirilemez. O da ayrı bir mesele.. REŞAD FEXYZİ İstinye Dokları Tamir Edilecek Tamir ve İslah İşine 200.000 Lira Hucınıcak İstinye doklarının tamir ve yeve sii için tetkiklere devam edilmek- tedir. i * İstinyenin hayati faaliyetiri İse tinye dokları teşkil ettiğinden fab- rikanın tevsiine büyük bir chem- miyet verilmektedir. Dokların ta- mir ve tevsiine ilk anda (200,000) lira sarfedilecektir. Bu tamirat a- rasında havuzlardaki makine ak » samının yenilenmesi de vardır. Fabrika amelesinin yıkanması ve soyunup giyinmesi için tesisat yapılacağını yazmışlık. Amelelere mahsut olmak üzere fabrika eiva. rmdaki böş araziye bir de lokanta ve kühvehane yapılacaktır. Amele sabah kahvaltısile öğüe yemeğini .x bu lokantada ucuzca yiyecek ve, yemekten sonra da amele gazinoe sunda istirahat edebilecektir. Birimizin Derdi Hepimizin Derdi lşik Yüzü Görmiyen Yol duğu halde, İstanbul şehri kurul duğundanberi fener, wak yüzü gör-| Malyen bir yol varsa orası da Kdir- mekapı - Eyüb yoludur. Bu yel son günlerde şöyle böyle biraz tamir Buradaki karanlıktan Başka iki farafın mezarlık ve servilik olması buraanı geeleri büsbütün simsi - yah etmektedir. Önümüz kıştır. Kı- şın ise bu kapkaranlık yaldan bin- lerce kadın ve çolük çocuk geç - mektedir. Artık bu sene elsin be-| lediyemiz bu yolu — aydımlatarak yulkcaları büyük bir sıkımlıdan kur- tarmalıdır. Ayni yalan yolcularından Nu- riye Akçıl, Fatma Tombul. Nezihe Aydın