Üa T OA AT KT O KA O Y K U Amerika Mektubları : “Türk Pavyonunu Görmedinizse, Sergiyi Görmüş Sayılmazsınız,, Bütün Gazeteler: “Türk Pavyonunda Lokum Kralını Gördünüz mü ?,, Başlığı Altında Yazılar Yazıyorlarmış Bine iştiraklmizin bir çok faydala - de sanaylini A: Terikalılara kere daha tahit- mak Sengiyi gezme- Be — gidenlerden Paviyonumuza uğ- ramadan geçenler yok - gibidir. Pa- viyonumlzun tar- oldu. 21 mimarisi başlıyarak küçük büyük bütün pa- n satış Ş cazi « mis gazetesi bir ÖEÜŞE ç kaç kere baş sü- 0 el tunlarında: «Türk nunu gezmedin se, sergiyi görmüş sayılmazsınız!» tarzında yazılar yazarak, halkın fpaviyonumuz üzerine — alâkasını çekmekten kendini alamamış! Her yabancı ziyaretci, Türk sa- nayü hakkında burada çok müs » bet fikirler edinebiliyor. «İzahat büro» ziyaretcilere tafsilât yorulmuyor.. Broşür- . Kızlarımız kendi- ere müuvatfakiyetle başarıyorlar. Türki kahıramanlık sahasında olduğu gi- bi endüstri nında da yüksek gibi büyük alâka uyandır - mıştır. Zaten Amerikalılar «Kütah- ya çinileri» ne çök büyük kıymı merikalı seyyahlardan biri — Türkler çini mamulâtını ile- ri kazanırlardı. ürseler. bu sahada milyonlar Halbuki, ben İst bulda on, on beş parça Kütahya çi- içlükle tedarik edi dı. Ertesi gi meraklıları akın etmeğe başladı - lar Kezalik bir diğer paviyı da büyük rağbet ve alâka görmüş- tür: Kundura ve çizme pav Amerikalılar Türk san'atkârla nın yaptığı çizmeleri derin bir hay ranlıkla seyrediyorlar. Kündura- larımız, derileri, köseleleri ve di- ğer levazimile tam yerli malıdır. Bunlar da çok beğenilmiştir. Bil - hassa metanet ve zarafet naktasın- dan. Bundan sonra, Amerikalıların çok hoşuna giden sanayiimiz ara - sında «Hacı Bekir lokumu» gel - mektedi Amerikalılar Hacı Bekire: *Türkiye lokum kral..., Diyorlardı. Bu firina Amerikanın her köşesinde tanınmıştı. Paviyo- numuzda yer alan Hacı Bekir oğ- lu Ali Muhiddin, büyük babası- mun şöhretine lâyık bir sabış yap- maktadır. Bütün Amerikan gazetek «Türk paviyonunda lokum krali- mı gördünüz mü?» başlığı altinda yazılar yazmaktadır. Hattâ Nevyorkta çikan The Journal of Commerce» — gazetesi, sergi münasebetile Türkiye hak - kında neşrettiği büyük resimli bir ilâvede Hacı Bekiri eski usul ima- lütile ocak başında göstermekte na Ali Muhlddinin fotoğra- dercederek: «Modern Türki- yenin az zamanda nasıl değiştiği- ni ve nasıl ilerlediğini» göster - mektedir. ve al fini - — Amerikan gazetelerinde Hacı Bekirle oğlu böyle tasvir ediliyor Hacı Bekir paviyonunda en çok 'Türk lokumu ile badem şekeri, badem ezmesi ve akide şekereri sürüm yapmaktadır. Ali Muhid- din buraya gelirken beş usta ge- tirmişti. Bü | T ve lokum- yardıkları gibi getirilmiş - deği burada hususi bir fabrikada imal edilmektedir. Ali Muhiddin Nev yorka gelince, Melkon isminde Üs- küdarlı bir Ermeni ile | anlfışarak, —muvakkaten şeki şeker ı!ıuıı LL' T almiş uşlur. Ame- Hkalıların kapışarak aldıkları ba- dem şekerleri ve Fındıklı; fistib sakızlı lokümlar bu fabrikada y pildiktân sonra-paviyona götürü- Tüp satılmaktı Sergiyi gezenler arasında Türk paviyonuna uğrayıp da h sa'on Cent verip bir küçük şeker veya lokum paketi almıyan zi- ve dir yok - gibidir. Bilhassa Türk lokum Hacı Bekirin gör rağbet üzerine gözü & Nevyorkta ve da firmanın polü o kal iyük ve mühimdir ki, bu zavallı- lar henüz bu eliği len a- cizdirler. Ticari sahada — —1 mad- deler vardır ki, reklâmla tanıtıla» rak sürümü temin edilir. Bazıla rı da «Hacı Bekir lokumu» - gibi kendi şöhretlerile satılırlar. Alıcı onu adıyla araı e alıcı başka firmalı bir mat sürmeğe imkân var mıdır? Çinilerimizde —tabil böyledir. Nevyorkta sahte çi yapan bazı müesseseler V: Bunler güya « Kütahya çinileri» ni tak- tmişlerdir. Halbuki, desenle- tutunuzda boyasına ve iş- çiliğine varıncayha kadar her şeyi ile sahteliği derhal göze çarpar. Bu işlere merakı olanlar hakiki Kü- tahya çinisile taklidini ayırt et- (Devamı 7 sayfada) nan ziyafetlerde mayo giyinmek... Dolores del - AMERİKADA YENİ BİR ADET -4merikada yeni bir moda çıkmış: — İsim günlerini tes'd için tertip olum | Yukarıdaki resim, Patrisiya Eli, nin isim günunde kendisini tebrike gelen dostlarından Anito Lüiz ve 'yu sofra yanında gösteriyor. BAKAE, KİRADAN KURTULMAK İSTERKEN.. y bir eni evlenen bi ev kiralıyor. Ev s: fusu çağaltmanın pek atı aftarı. aile yuvası kurduğ için sizi tebrik ederim. Ne kadar | çocuğunuz olürsa kiradan o kudar 1 indireceğim, Der iki çocuğu dünyaya gelir. E de Kiracının, iki hibi sözünü tutar, kira rıya indirir. Üçüncü » yetinde kiracı, sevinçle gelir: — Müjde! der. Bir çocuğum da- ha öldu. | — Pekâlâ... Kirayı © 25 daha | orum. 1 yarı y Aradan bir sene geçer. Karısı | matem kıyafelile ve kucağında doğınuş bir çocukla gelir, Ev merakla sorar: yeni sahib — Ne oldu, bayan?. Bir telâ - | kete mi uğradınız?. —Ni haberiniz Kocam öldül!. yok mu?. PARA ÇEKMEK İÇİN de aylığını elinden alıyor. Her gi k tramvay ve kahve parası - acek kadaf birşey veriyor. | &n sını israr ediyor, Kocası burdan usanıyor. Bir ge- | €e kahvede otururken dostların - dan birine: — Al şu köpeği, diyor, eve gö- tür. Sokakta iğunu söyle. Bu suretle hem beni kurtarmış olur- sun, hem de alacağın bahşişi pay- | laşırız, Poî&ka İşinde Milyonerler İspanyanın Mihver |Dev.cilerile Münasebatı İNereye Kadar Lidecek | L" dralı Deyli Ekspris ga- | - | zetesinin yezdığına göre İs- ksen yaş; daki senor Març ndeki milyo- | neri şimdiye kadar General Fran- konun muvaffakiyeti için yar - iş olduğu gibi şimdiden sonra da İspanya ile İngiltere ara- sında bir ticaret muahedesi ak - dine çalışmaktadır. Ondansonra da İngiltereden bir istikraz temin l etmeğe uğraşacaktır. Milyoner Març İspanyanın mihver devlet - leri tarafına değil İngiliz- - Fran- SıIz cehpesine geçmesi fikrindedir. Bunun için Genersl Frankoyu ik- na etmeğe uğraşıyormuş. General - Frankonun — eşlülde Berlin ve Romaya gideceği söy - lenmektedir. İspanyol milyoneri | ise bu ziyaretten avvel İspanya - nın İngiltereden tam 20,000,000 İn- | giliz liralık bir istikraz temin et- | mesine çalışacakmış. — Milyoner | şimdiye kadar Avrupanın . bazı mühim bankalar.ndan İspanya i- Çin birer miktar kredi teminede-- | bilmiştir. Milyoner Març söylendiğine gö- | re 80,000 İngiliz lirasına malik <- lan bir zengin imiş. Fakat İspan- | yada dahili harb ulurken Marçın | serveti de bir misli daha artmış- tır. İspanya ile Purtekizin müna- | sebatı bugünlerde şayanı dikkat | bir safhaya girmiştir. Portekiz hü- kümeti İspanyada dahili ha:b de- vam ederken Geveral Frankoya hop yardım etmişti. Fakat şimdi İspanyol generali Berlin - Roma mihveri ile daha dost olmuş, Por- tekiz ise eskidenberi müttefiki o- lan İngiltere ile münasebatını da- ha kuvvetlendir Portekiz Başvekili Salazar geçen gün Ge « neral Frankoya bir mektuo yok hıyarak kendisine nasihatte bulun- muştur: Mihver devletlerile mü - nasebatı ilerletirken ihtiyatlı bu- lunsun diye... dim etr 5 SON TELGRAF Parisin Meşhur “Maksimbar,,ı Duvarlarının Dili Olsa da, Gördüklerini ve İşittikle- rini Anlatsa Gok Meraklı , Bir Roman Olur —© 1900 da Parisin de meşhur bir |* Maksim barı vardı. Dünyanın dürt bir köşesinden gelen zenginler, petrol ve demir ları, hakiki krallar, enihra - er, grardükler hep buraya de- vaen ederlerdi. O vakitler hayat şimdiki gibi pahalı ve neş'esiz de- ğildi. Su gibi para sazfolunur, eğ- lenilirdi. Bu eğleğcelerde yüksek kokotlar, dömi mondenler büyük bir yer tutarlardı (Devoms 7 inci sayfada) F eşhur bir ata sözü var: «A- na şefkatine son olmaz!.. Ne doğru... Hakikaten «A- na gibi yar olmaz, Bağdad gibi diyar olmaz..» Bu da doğru.. Denize düşen yavrusunu kur - tarmak için yüzme bilmediği hab de, bilâtereddüd denize atılan ve boğulan, yanan bir evin içinde ka- lan çocuğunu almak için ateşin i- | çine giren ve yanan annelerin bu tedakârlığı neden ileri geliyor? Evlâd muhabbetinden değil mi?, Buna bir misal; İstokholmde genç, yakışıklı bir delikanlı var, Ailesinin hali, vakti yerinde, De- Hikanlının bir şeye ihtiyacı yok, İs- tediği gibi yiyor ve içiyor, giy niyor ve geziyor. Yalnız, yalnız bir| kusu var: Kulaksız doğmuş... İşte derdi bu... Vâkıa işitmesinde bir eksiklik yok. Fakat, bir yere git- ti mi, herkes kendisine bakıyor. Tabil «bıyıkaltından» gülenler de oluyor. (Gerçi şimdi bıyık olma- dığı için bu tabiri kullanmak ca- iz değil, amma, bunu ifade başka bir tabir bulmak da güç). İşte, delikazlırın canını sıkan bu. Nihayet, evlenme çağına geli - yor. Talib olduğu kızlardan bir çoğu, arkadaşlarının; <A, şuna bak... Kulaksız bir erkekle evlen- dil. gibi istihzalarına uğramak ' İ e .. 1900 Senesi Parisin En Muhteşem Ye Maksimbardı. Bura- ya Krallar, Veliahd- lar, Prensler ve O Zamanın En Zen- ginleriDevamEderdi Bir Gecede Zengin Olahlar, Yahud Ser- vetlerini Kaybedip Fakir Düşenler Ana Kulaklarını Kesti oş korkusile red cevabı veriyorlar. Bu, delikanlının yeisini mucib oluyor. Artık evden, odasından di- şarı çıkmıyor. Felâketin büyüğü, komşularının kızını can ve gönül- den sevmesi... $ Anaesi, tabli üzülüyor. Nihayet çocuğunun yeisine sebeb olan şe- yi anlıyor. Onu bu yeisten, derd- den kurtarmıya karar veriyor. Şehrin en marut doktorların - dan Alen Rangele gidiyor: — Sayın doktor, diyor, sizden bir ricam var: Kulaklarımı kestp oğluma yapıştırabilir misiniz?. — Ondan kolay ne var? Siz razı olduktan sonra... — Oh! Çok teşekkür ederim si- ze... Yalnız bu kulakların kime ait olduğunu oğluma söylemeyiniz... — Peki madam!... Ertesi günü delikanlı hastaha- | neye geliyor. Doktor, bir otomo- bil kazasında ölen bir delikanlı- nın kolaklarını kesip kendine ya- pıştırmak için hükümetten mü- saade uldığını söylüyor. Delikan- lıyı bayıltıyor, annesinin kulakla- rını kesiyor, ona yapıştırıyor. ame- liyat muvatffakiyetle neticeleniyor. Anne ve oğul bir hafta hastaha- nede kalıyorlar. Tabil ayrı ayrı o- dalarda, nihayet ikiside iyileşiyor. < (Devamı 7 inci sayfada) Bir Dakika Diyip Geçmeyiniz «Nevyork dünya panayırı», bütün dünyanın dikkat naza- rını bu büyük belde üzerine çekiyor. Acaba 60 saniyede Nevyork da neler öoluyor, neler yapilı- yor?, * Beş bin defa telefon e - diliyor. * Telefon etmek için taksi kutularına 4 kilo ağırlığında madent fiş atılıyor. * Ahali, belediye kütüp - hanelerinden gayet ucuz ola- rak 20 cild kitab alıyor. 4 225 kilo tereyağı, 400 dü- zine yumurta, 720 kilo et ye- niliyor. * Brodvey caddesinin ten- viri için belediye 5,700 frank sarfediyor. * Şehrin tenviri için 10,000 kilovat elektrik, 27,000 metre mikâbı havagazi sarfolunuyor. * Posta kutularına 10,000 mektub veya kartpostal atı- liyor. İŞTE 60 SANİYE DAHA GEÇTİ. lunu Saadete avuşturdu —