16 Haziran 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

16 Haziran 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

z PLÂJDAN ŞİKAYET — pükler içinde bırakarak, HADiSELER ALAFRANGA YEMEK YAPAN AHÇI ün, bir gazetede — bir ilân Kgördüm. Serlevhası — şöyle . sAcele bir aşçı araı na nazaran, aşçı Diyar- bakır taraflarında çalışacak ve a- lafranga yemekler pişirmesini bi- lecektir. Fakat, aşçının acele #ran- masındaki sebebi hikmeti anlıya- madım. Diyarıbakıra giden insan, ne yiyeceğini daha önceden dü- şünmez mi?, Sonra da, neden &- caba, alafranga yemek bilen aşçı aranıyor?. Önümüz yaz.. Sebzenin| bol ve çeşidli zamanı.. Âlâ, canım alaturka yemekler dururken, ala- franga yemek yenir mi?, Yalnız patlıcanın 90 türlü yemeği yapı - he KÖMÜR DEPOLARI ÜSKÜDARA GEÇİYOR Felâket!.. Şimdi de, Kuruçeşme kömür depolarının Üsküdar cihe- tinde kurulmasının zaruri olduğu görülüyormuş.. Peki amma, Üs - küdarın — neresinde?. Depoları, Kürüçeşmeden, halkın sıhhatini, Boğazın güzelliğini bozuyor, diye kaldırmıyor muyuz?. Ayni mah- zurlar, Üsküdarda da yok mudur?. Eğer kömür depoları, mutlaka Boğaz sahillerinde yerleşecek ve bir yerden kovuldukça, bir başka | sahilde tutunacaksa, kalsın yine eski yerinde.. Hiç olmazsa, başka | başka sahillerin güzetliği bozulma-| mış, sakinlerinin sıhhati korun - müş olur. En iyisi bütün Kuruçeşmeyi kö- mürlerin istilâsına terketmek, ta-| lihsiz Kuruçeşmlileri de başka bir| tarafa hicrete davet etmek gerek.. DEN ÜSTAD Üstadımız Ali Naci — Karacan, taşındığı sayfiyenin plâjına gide- Tok ilk deniz banyosunu almış. Plâjın pisliğinden, kirinden şikâ- l KÜÇÜK I HABUŞRLER * Belediye iktısad Müdürü Saf- fet Sezer dün Adalara — giderek | oradaki eğlence yerleri tarifelerini tetkik elmiştir. * Yeni Dolmabahçe stadyomu bakkında görüşmek üzere dün be- den' berbiyesi umum müdürünün reisliğinde şehrimizde bir toplantı. yazlmıştır. Bu içtimada yeni Dol- | mabahçe — stadyomunun — küçük mikyasta inşası ve şehrin diğer bazı semtlerinde de tâli stadyom- lar vücüde getirilmesi muvafık görülmüştür. | v Kuruçeşme kömür depola - | rının Bakırköye nakli düşünül » mektedir. v Hususi mekteblerde talebe- den alınacak olan ücret işi tanzim edilecektir. v Mersinde ihracat tacirlerin- den İlhami Keskinkılıç, Almanya- « | yet ediyor, seneler ve seneler, bu | — Yıllarca Varnanın, Mamaya'nın 'Barem;:'—l'adilât | deden sonra toplanarak yeni Bi KARŞISINDA Son - Telgrof- halin hiç değişmediğini, yana ya- kıla anlatıyor. Sonra, ilâve ediyor: — Fakat, yarın — sabah yine o plâja gideceğiz.. Yine bu pislikten #ikâyet edeceğiz.. ve cenub Amerikası plâjlarının tadını tatan Üstada, bizim, fakir #ahillerimizi beğendirmek güç - tür. Fakat, mademki şikâyet edi- yorsun, ne diye tekrar betekrar Bidiyorsun, üstadım?. Füzuli, bir gazeinde: Ahu feryadın Fuzuli incüdüptür âlemi Ger belâyı aşk ile hoşnud isen kavga nedir? Der.. Bu beyti hatırlamamak mümkün mü?. KADIN GÜZELLİĞİ VE MANAV DÜKKÂNI — Güzellik mütehassısı bir doktor| yaş sebze ve meyvaların insanları| gençleştirdiğini, güzelleştirdiğini iddia ediyor. Kadınları güzelleş - tirmek için, domates, limon, hıyar gibi sebze ve meyvaların sularile, yüze masaj yapıldığını söylüyor. Hatta, bir domatesi ikiye bölüp, iki yanağa yapıştırarak, böyle bir çeyrek saat kalmanın çok faydası varmış.. Ne günlere kaldık?, Bu güzel - lik mütahassıslaarı kadınları kat- | dırmak için. neler icad edeceklerini| saşırdklar.. Şimdi de kadınların yüzünü manav dükkânına benze- tiyorlar... Aman dikkat edin, orada, da hemen ihtikâr başlar. FLORYA PLÂJI TEMMUZDA AÇILIYOR. Florya plâjı bu ene, hâlâ açıla- mamış.. Bünün sebebi de, evvelce | takdir edilen içcar kıymetini öde- | yecek bir kiracı — bulunamaması | imiş.. Plâjın temmuz başında açı- labileceği zannediliyormuş.. 'Zaten, şurada ne kaldı?, Tem - muz Hir, ağustos iki.. İki ay jçin kiraya vermeğe değer mi?.. AHMED RAUF Sıcaklar Dün İstanbul senenin en sıcak gününü yaşamıştır. Evvelki güne kadar 27 den yu- kari çıkmıyan sıcaklık — derecesi dün 31 e çıkmiştir. Diğer taraftan Niğde, Nevşehir, Lâpseki ve Umurbeyden bildiril- diğine göre o havalide yağan şid- detli yağmurlarla dolular büyük tahribat yapmıştır. Bilhassa Lâp- | seki ve Umurlubeyde — bağlarda | Çök zarar vardır. Büyük Millet Meclisi bugün öğ- rem kanun lâyihasının 3 üncü maddesini müzakere edecektir. Bütçe enaümeni dün toplanmış ve bu maddede yapılacak tadilâtı tes- İ taahhüdünü yapmadığından 3 se- ya karışık mal gönderdiğinden ve | Plâj Bülbülleri I Yıı. Denizden bir ses. — Zeki Bey! Bugün de suyun stüntde akrobatik numaralar ya- mısıniz? Delikanlılardar. biri suları kö- vapur uskuru gibi harmanladı ve deni — İşte. Varan Diye bağırdı.. Gözden kayboldu.| Zeki, belliydi ki mahir bir yü- | zücüydü.. Ve büyük bir meharetle olduğu yerde dönerek denizin di- bine dalmıştı. Doktor !brıdnıı masanın üstün-| 'ne hapse mahküm olunmuştur. Yazan: İskender F. SERTELLİ — Maşallah, çarçabuk senli ben- N olmuşlar.. Ne güzel de eğleni- yorlar. Diyerek, yan güzle arkadaşını süzdü. — Haydi içelim, Necdet! Hava gçok sıcak. Denizde yüzenlere ne mutlu! Ve gülerek ilâve etti: — Kağdın, deniz gibidir.. İnan « mak olmaz ha!.. — Tersine sgöyledin! — Tevfik Fikret de sağ olsaydı bugün benim gibi söylemeğe mec-| bur olurdu. Her şey tersine Çimento sanayiinde —a« inkişaf Hariçten Çimento Gelmesine Lüzum Kalmıyor Çimento sanayiimiz son sene - ler zarfında gündengüne inkişaf etmeğe başlamıştır. Bu sanayiin ihtiyacı karşılıyacak bir istihsalât yapmakta olması dolayısile evvel-, ce haricden çimento ithalini ko - laylaştırmak maksadile yapılmış olan gümrük müsaadatının deva- mana lüzum kalmamıştı. Dahil - deki sanayii korumak maksadile şimdiden sonra memleketimize ya- ptlacak çimento ithali İktisad Ve- kâletinin müsaadesine tâbi tutul- duğu ve evvelce beher tondan a- lınan 50 kuruş gümrük resmi 200 kuruşa çıkarılmıştır. Vekâletin bul kararı ,memleketimizdeki çimento| sanayiinin daha özlü bir şekilde inkişafı içn atılmış hayırlı bir a- dımdır. Maarif Şurası Hazırlıkları İlerliyor Sınıf Ve Meslek Mektebleri Açılacak Önümüzdeki ay içinde toplana- cak olan büyük maarif şürası için | son hazırlıklar da iki lvlcnn en mnhlıı-n'—ırı orta tedri - sat müesseselerinin mesleki bilgi- ler veren müceseseler şekline. if- ragı teşkil etmektedir. Bu işin mevcud orta mekteble- re atelyeler ilâve etmek ve bura- larda muhtelif san'at ve meslek | öğretmek suretile yapılması şek- Tindeki tasavvurlar kuvvetlenmeki tedir. Fakat bütçe zarureti dola- yısile evvelâ bu şekil okullar; tec- rübe mahiyetinde olmak üzere birkaç vilâyetimizde açılacaktır. Buralardan alınacak neticelere göre de umumileştirilecektir. —ii Asfalta Çevrilecek Yollar Şehrimiz dahilinde asfalta çev- rilen ve çevrilecek olan yollardan lâstiksiz hiçbir vesaiti nakl:yenin Beçirilmemesi Belediyece karar - laştırılmıştır. Bu hususta bir proje hazırlan- maktadir. Karacabey Panayırı Açıldı Dün sabah Karacabeyde büyük bir panayır açılmıştır. Panayır 4 gün müddelle açık kalacaktır. Dün şehrimizden birçok seyyar manifaturacılarla mütoaddid. es- naf ve bir tiyatro kumpanyası bu | panayıra gitm'şlerdir. zi uıımı.rınn: Yunus Nadi, Hatayın ana vatana| kavuşacağı günlecin sevincini an- | latıyor. Diyor ki: | — «Atatürk Hatay — davamızı en canlı şeklile ortaya koymuş ol -« mak için: — Kırk asırlık milli bir varlığın, terk ve ihmal olunmasına imkân j Mi vardır? Sözlerile kendi şahsında ve id- rakinde milli tarihimizin dört bin. yillik bir derizliğini kucaklıyan bir güneş gibi parlamıştı. Atatürkün sevgili arkadaşı Milli Şetimiz İnönü, Hatay meselesini fillon hallederek, onu Ana Vata- zun kucağına almakla bize ve dün- yaya Milli hayattaki kuvvetli da- vamızın parlak belgesini vermiş | oluyar.» TAN: M. Zekeriya Sertel, İngiliz - Sov- yet müzakerelerinin — artık kat'i safhaya girdiğini söyliyerek di yor ki; «Vzziyet artık aydınlan « mıştır. Dünya siyasetinde İngiliz-| Sovyet görüş ve menfaatleri bir- | leşmiş oluyor. Hitler mezbuhane | bir harbe atılabilir. Milletine va- dettiklerini yerine getirmek isti- yecektir. — Fakat bu mezbuhane harb Almanya ve İtalya için yine felâket olacaktır.» VAKİT: Asım Us soruyor: <İngiltere ha- kikaten —sulh için mi çalışıyor? Böyle ise bunun delili nedir?» Diyor ki: «Türk efkârı umumiyesi için de | mühim olan bu noktayı aydin - latmak üzere İngilterenin neden dolayı sulh istediğini, en son ü - | midler ortadan kalkmadıkça, dı ha doğrusu Berlin - Roma mihveri dan herhangi yeni.bir te - | Orman İşletme | Talimatnamesi Kabul Edildi Orman işletme talimatnamesi - | nin değiştirilmesi zarurt gonildü-: günü yazmıştık. | — Bunun üzerine yeni bir talimat- alâkadarlar | | name hazırlanarak tarafından kabul olunmuştur. Yeni talimatnameye göre dev -« let tarafından işletilecek olan ör- | manlar; ehemmiyet. büyüklük ve | iktisadi ihtiyaçlar gözönünde tutu-| larak orman umum müdürlüğü - nün teklifi üzerine Ziraat Vekâ - letine tayin ve tesbit olunacaktır. Orman işletme idaresi, ağaç has- | talıklarile mücadele edecek, or - manlarda kat'iyat, nakliyat, alım satım, tesisat ve tathirat gibi e- | saslı ve mühim işlerle meşgul bu- | Tunacaktır. İdare istihsalâtını ham veya gayri mamul bir halde piya- saya çıkaracak ve memleketimiz- de modern kereste fabrikaları ile orman mahsullerine aid yeni fab-| | rikalar da kuracaktır. 1 ıssı_:â KAR»SIİâı___İ | cavüz vuku bulmadıkça bu devle- | tin daima harbden içtinab edece- —İ 'ENİ SABAR: | Jarı damgalatacaklardır. | miştir, Bini izah etmek lâzımdır. İngiltere hükümeti harbden çe- kiniyor. Çünkü Avrupada çıka - cak umumi bir harbde İngiltere- nin galibler acasında ve başında bulunacağına kani olduğu halde | gene hakikatte bundan İngiliz mil- letinin büyük zararlar göreceğini biliyor. «Ben sulh için çalışıyorum» di- yen mühterem - İngiliz Başveklli Çemberlayn'in sözüne gerçekten ve yürekten inanmalıdır. Hüseyin Cahid Yalçın <Alman | ve İtalyan noktai mazarı» simli | bugünkü başmakalesinde ngiltere, Hariciye Nazırı Lord Halifaks'ın nutkuna ve onu teyiden M. Çem- boriyn'in söylediği sözlere karşı Alman ve İtalyan matbuatının ve bazı devlet adamlarının aldıkları lavırların birkaç noktai nazardan dikkate şayan olduğunu kaydede- rek diyor ki: «Alman matbuatında bizim fik-| Timizce en dikkate şayan olan fıki Ta Almanya ne zaman kendi ha- yat sahası dahilinde bir kıpırda- | ma eseri göstermişse kırşııınd.ı İngiltereyi dikilmiş — görmeklen dolayı şikâyeti — tazammun eden | sözlerdir. Bu şikâyete ehemmiyet | vermemiz, şu meşhur «Hayat sa- hası» tabirinden Almanların kas- dettikleri manayı bize izah ede - | bilecek bir kıymetle olmasından ileri geliyor. Çünkü şimdiye ka- dar bu müphem tabir arkasında ne gibi istilâ ve tecavüz emelleri- nin gizlendiğini kimse hakkile an- lıyamamıştır. Almanlar da kas - den bu müphem tabir arkasında gizlenmişlerdir.» VKap“t Bezi Evsafı Tesbit Edildi Bundan sonra memleket dahilin- deki bütün fabrikalarda imal olu-, nacak kaput bezlerinin evsafı tes- bit edilmiş ve dün ticaret odasına bildirilmiştir. Bu emre göre hâlen ellerinde ka- put bezi bulunan tekmil tüccarlar tiçaret odalarına müracaatla bun- Ayın 25 inden sonra damgalan- miş kaput bezleri tip ve evsaf ha- rici olarak satılacaklardır. Kabul edilen evsaftan — başka şekil ve cinste kaput bezi yapmak ve sat- mak sureti kat'iyede yasak edil- gü Dahiliye Müsteşarı Geldi Dahiliye Vekâleti müsteşarı Na- zif Ergin dün sabah Ankaradan şehrimize gelmiştir. Mumatleyhin seyahati hususi mah'yette olup İstanbulda 4 gün kalacaktır. | elverişli olduğu yapılan tetkikler; | | Mmühim miktarda Edremid zeytin | vetis tahmin olunmaktadır. | darın imtihanları vapıldıktan son- | ra tayinler'nin tasdiki Vekâletten | Belediyeden Açıkda Yeni Yıl Buğday Mahsulü Geçen Senelere Nisbet- le Daha iyi Olduğu Anlaşılıyor Bu senek buğday mahsulümü; deh geçen seneyc nazaran daha iyi| bir randıman alınacağı gelen ha- berlerden anlaşılmaktadır. Bu se- 'ne bazı mıntakalarda fazla miktar- da kuraklık olması ve bazı yerler- de de yağmurlar mahsulü zarara uğratmış olduğu halde bu seneki ekim miktarının geçen, seneye na- zaran yüzde yirmi miktarında faz- la olması bu zararı telâfi elmekte- dir. Bundan başka geçen sene alı - | nan tedbirler — sayesinde ekilen | mahsul standardize edilmiş iyi to-| humlardan olduğu için mahsul ka-! lite ve libre itibarile geçen seneye nazaran hayli iyi bir vaziyettdir. —i Balık Konservesi İçin Lâzım Olan Yağlar Edremid mıntakası yağlarının balık konservesi sanayiinde gayet den anlaşılmıştır. | Bu yağların 96 5 ve $6 1 asidli | iki nümunesi Stavanger'de kâin gıda maddeleri lâboratuarında tah-| lil ettirilmiş ve bu yağların Nor- veçte balık konservesi sanayiinde | stimale elverişli bulunduğu hak- | kında bir rapor almıştır. Bu rapo- Tün süret ve tercümeleri İzmir ve | İstanbul ticaret müdürlüklerinde | alâkadarların tetkikine arzedil - | miştir. Bu sebeble yakında — Norveçe yağı ihracatı yapılabileceği kuvs Hususi Mekteblerin Memurları Hususi mekteblere alınacak dok- tor, muhasebeci, kütüphane me- muru, ders aletleri muhafızı gibi memurların da herhalde imtihan la tayin olunmaları dün Maarif Vekâletinden Maarif Müdürlü;j ne bild'rilmiştr. Bu emre göre bu kabil memur- istenecektir. Kalan Memurlar Haziran başında Belediyede tat- bik olunan yeni kadro münasebe- tile açıkta kalıp da henüz bir mes | muriyete tayın edilmemiş olun memurların ancak eylülde yeni vazifelere — tayin sdilebilecekleri anlaşılmaktadır. Buna sebeb yeni belediye büt- çesile ihdası kararlaştırılan me- muriyetlerin eylülde faaliyete geçirilmelerin'n tensib edilmesi- dir. şinde koşardı. Bugün, kadın, er- keğin peşini bırakmıyor. Dün, u- zun saçlı kadındar, hoşlanırdik.” Bugün kisa saçlısını arıyoruz. Necdet oturduğu yerde hopla - Yap durüyordu. — Felsefenin sırası değil Feri - dun! Bu rezalete tahammül odilir. mi? : < — Hangi rezaletten bahsediyor- n? — Görmüyor musun — Pelini?! Biraz önce bana Kadiköyüne, am- casının evine gideceğini söyledi. Halbuki. burada yaşı kendinden | küçük çocuklarla oynaşıyor. — Pek tabif bir şey. Rezalet bu- nün neresinde? — Neden yalan söyledi.. Neden aldattı beni? — Doğrusunu söylemeğe mec- bur muydu? Aranızda-iki günlük bir rabıta ya var, ya yok. Gönül Yarın ayni şey senin de başına | gelebilir. Necdet bira mı içiyordu, zehir | mi? Bunun kendi de farkında | değildi. Feridun: | — Yahu, sen eskiden bu kadar kiskanç - değildin. Ne oldu sana | böyle? Nekadar değişmişsin sen?i — Evet, Çok değiştim, Feri - dun! Ben çok değiştim. Ve yarın | hiç tazınmaz bir hale gelirsem, sa- kın şaşına! Feridun yavaşça eğildi: — Onu çok sevdiğini seziyorum. — Belki... — Tebrik ederim seni! Sevme - sini öğrenmişsin! Büu senin — için | büyük bir mazheryettir. — Seviyorum azizim! Onu de- licesine sevmeğe başladım. Hele bir bak şu aşifteye. Hâlâ Zekinin Takla bekliyor. Benim burada ol- düğumun farkında değil galiba.. | - Burada olduğunu görse bel- —— madı.. Pelinin yanıbaşından sula- | Tı yaran bir baş yükseldi.. Pelin birdenbire korktu: bi taşkanlığı yapmazdı. — Şüphesiz yapmazdı.. Yapa « mazdı. — Onun sevgisinden de emin - sin demek? — Evet, Muhakkak ki o da beni) seviyor. Pelin'in birdenbire gözleri gazi-| nonun parmaklıklarına takılıp kal- dı.. O, ressam Necdeti uzaktan görmüştü. Bir aralık — Bonsuvar Necdet Bey. Diye bağırdı. Suların üstündeni bir taş gibi sekerek Necdetin ku- lağına bir anda erişen bu tatlı ses gazinonun İçini çınlatmıştı. Necdet: — İşte, beni şimdi gördü. Uma- tim ki, derhal denizden çıkacak- tır. B Dedi. Fakat, lâfini tamamlıya- HaT HLA — Ah.- Sen misin, Zeki? Valtahil buradan çıkacağını hiç de tahmin! etmiyordum.. Dedi. Artık başbaşa kalmış - lardı. Yavaş yavaş konuşuyor - lardı. Ve neler konuştuklarını duy-) mak kabil değildi. Ressam Necdet bu sahneyi gö- rünce zıvanadan çıkmıştı. Bir - denbire ayağa kalktı: — Haydi biz de gidelim( Peri- lun! — Nereye., — Plja. — Buradan seyretmek daha iyi değil mi? — Hayır.. Hayır.. Hava çok sı - cak. Denize girelim.. Belki biraz serinleriz. lbıgıııı,__nu) l Kd Hatay Anlaşması Yazan: Ahmed Şükrü ESMER Hatay üzerindeki anlaşma, yir- mi senedenberi devam eden bir meseleyi nihayet hak ve adalet prensipleri dahilinde hal ve tasfi- ye etmektedir. Türk - Fransız münasebetlerin- de yeni ve mes'ud bir safha açan bu neticeye varmak için Hatay me- | selesi birçok merhalelerden geç - miştir. Bunların birincisi, Fransa ile aramızdaki hudut çizilirken yapı- lan 1921 itilâfıdır. Hatayın tâbi olacağı hususi idareyi tayin eden bu anlaşmadan sonra 1925 sene - sinde Saro ile Dr. Aras arasında ikinci bir itilâfname imzalanmış- tı. 1925 işilâfı, Hatayın 1921 mu- kaveles'le tesbit edilen vaziyetini değiştirmedi. Fransa ile Suriye a- rasındaki mukavele 1986 muka - velesi imzalanıncıya kadar vaziyet 1821 itilâfile tesb:: edilen şekilde devam etti. Fransa mandayı kaldırmak :çin 1036 senesinde Suriye ile imza - ladığı mukaveleden — sonradır ki Hatay davası bütün şümul ve e- hemmiyet'yle ön plâna geçmiştir. 1936 anlaşması yapılırken, 1921 se- nesindenberi, Hatayın mukadde - ratiyle yakından alâkadar olan Türkiyeye haber verilmişti. Bu yeni şartlar içinde Hatayın hak- ları ve Hataylıların hürriyetleri asla nazarı itibara alınmadığı an- laşıldı. Bu dava nihayel Cenev - rede 29 mayıs 1987 tarihinde Ha- “ 4 tayın statüsünü tesbit 'eden an - — laşma ile nihayetlenmiş gbi gö ründü. Fakat meğer bu manzara- — ya itimat etmemek lâzummış. Ha- tay davasının en hararetli safha- sı bundan sonra gelir. En büyük ihtilâf da 1987 anlaşmasının pren- siplerinde değil, tatbikatında idi. Eğer 1937 anlaşması, iyi niyetle ftatbik edilse idi, belki de Hatayın aynı statüsü bugün de devam edip gidecekti. Fakat 1937 ilkbaharın- dan sonra bugüne kadar devam - | den obstrüksiyon siyaseti başla - mıiştır ki bundan bazan Milletler Cemiyeti komisyonu, bazan Pran- sız müstemleke memurları, bazan da Suriye mesuldür. Hataylılar- dan en iptidai hakların esirgen- mesi maksadiyle yapılan bu obs- trüksiyon devam ettikçe, Hatay meselesinin ancak ve ancak bir hal şekli olduğu, inkârı mümkün olmayan bir hakikat şekl'nde (- barüz etmeğe başladı o ha! şekli de Hatayın ana vatana iltıhakın- da: — baretti. 1937 anlaşması tat- bikatta karikatüre çevirmek için bazı gayretkeşler tarafından ya- pılan teşebbüs Fransız - Türk mü- nasebetler'nde bir gerginlik bile husüle getirdi. Fakat nihayet ak- haelim galebe Çaldı. Ve Pransa ile | geçen sene bir anlaşmıya varık Bu anlaşmıya göre, Hatayin : tüsü meriyete girer ve tatbik < dilirken <Türk elemanının tefev- vukü: tanınacaktı. - Esasen 1921 senesindenberi —israr — ettiğimiz nokta da bundan ibaretti. Bundan sonra yapılan askeri bir anlaşma ile Türk askerine Hatayda bir vas zife verildi. Ve Hatay devlet me- kanizması kuruldu Fakat başke sahadan tazyikler gelm'ye başladı ki hedef küçük Hatay devletini yaşama hakkından mahrum et - mekten ibaretti. Tam on bir ay de- vam eden bu vaziyetin üzüntülü safhaları üzerinde duracak deği- liz. Fakat Hatay davasının ancak Hatayın ana vatana geri dönme- siyle halledilebileceğini anladılar. Ve bunu ele aldıktan sonra bu - günkü müsbet neliceye varmak artık bir gün meselesiydi. Muhte- rem Başvekil, bize bugünün gel- diğini haber verdi. Hatay mesele- ginin halli, Fransa ile aramızdaki münasebetlerin uzun tarihinde yes ni bir merhaledir. Anlaşma, ge- | niş ve şümullü bir iş birliği için yöl açmış oluyor. Bu iş birliğinin, yalnız biribirine çok eski dostluk bağlariyle buğlı bulunan Türk ve Fransız milletleri için değil; bü- tün şark milletleri için de“hayırlı M süphe ediemez!

Bu sayıdan diğer sayfalar: