4— SON TEL Bir Harb Olursa italya'nın Vaziyeti Çok Kötüdür Beş Senedir Harble Uğraşan İtalyanın Parasıda Kalmadı Geçen Eylüldenberi İtalyanın Askerlik Saha- sında Ne Gibi Yenilikler Yaptığını Fransızlar Ehemmiyetle Takib Ediyorlar er memle - H et — kendi takib ettiği slasele göre or - düsünü — Şetiştir. mektedir. -Onun için — İtalyan or- dusunun da Ber- lin — ittifakından Sonra istikbal i- çin — nasıl hazır - lanacağı bahsi Av rupalı askeri mü- ÇĞĞE tehassısları — çok meşgul eden bir möovru oldu. Yeni gelen Av- Tupa — gazetelerin- | de buna — dair Bgörülen — yazılar- dan bir hulâsa çı- karmak lâzım gel di. Her memleket kendi takib ettiği politikaya — göre ordusunu — hazır - lar diyorlar, Fa - kat ayni zaman - da iktısadi şart - ları, mali ve iç - ümai sebebleri de hesaba kat - lâzım. Bu sebebden İlalya - nın siyasi hedefleri ne olursa ol- sun bugün içinde bulunduğu ik- ftısadi ve mali vaziyeti gözönüne getirmek iktiza ediyor. Bu vazi- yet gözönüne getirilince İtalyanın istediği gibi kuvvetlenemiyeceği netlcesi çıkıyor. İtalyada istihsa- Vâtı arttırmak pek çok tedbir- ler alındığı gil şüphe yoktur. İthalât mümkün ol- duğu kadar azalacak Dahildekl sarfiyat da öyle. Halbuki İtalya haricden pek çok mevaddı iptida- iye getirtmeğe mecburdur. Şull zamanında böyle. Harb zamanın- da ne yapacak? Mali vaziyeti itibarile İtalya ev- velâ Habeşistan harbini açtı. Son- ra İspanyadaki dahili harbe ka - rıştı. Şu halde 935 denberi harb ile meşgüldür. Bu suretle ise birçok paza sar- Telmiştir. Şimdiye kadar İtalyan milletine yükletilen geçinme şe- ralti gitgide —ağırlaşmıştır. Bu waziyette fedakârlık devrinin daha kaç sene süreceği kestirilemiyor. Bu halin daha uzun zaman de- vam edemiyeceği düşünülünce İ- talyanın mükadderatını idare e- denlerin işini bir an evvel yapa- zak hemen taarruza geçmek ve neticeyi derhal elde etmek istiye- çalışıklığına da | —I12ZHAZİRAN 1888 takbel harbde İtalya düşmanları- na hemen vurmak ve hemen mu- vaffak olmak emelindedir. İşte bu politikaya göre de ordusunu ha- zırlamaktadır. malümata göre İtalyan iki halde daha ziya- teşkilâ ve tensikat ile meşgul bulunmaktadır. Bir & n cüzütamların teş- itin tamamlannıası işleri vardır. Geçen eylülde Avrupada buh - ran çıktığı zaman İtalyanın kara ordusu 13 kolordu ile 38 piyade fırkasından, 3 süvari fırkasından mürekkeb imiş. Şimdi bunlar art- tırılmaktadır: 5 ordu kumandan- lığı, 17 kolordu, 51 fırka, 2 motör- lü fırka, 2 zırhli fırka, 1 Alp dağ Kit'ası, 3 seri süvari fü Askeri mütehassısların hesabına göre, İtalyada bir gün umumi se- ferberlik olursa İtalyadaki ordu A, Şu şartla ki kadrolar kâfı mik- tarda olabilsin. Mühimmat, cep- hane ve yiyecek de ona göre te- min edilsin. Halbuki buna pek de ihtimal verilemiyor. İtalyan ordusunun bir kısmı bu- gün Arnavutluktadır. Şimdiye ka- dar 35 - 40,000 kişi de İspanyaya Avrupalı askeri mütehassısların | kili, diğer taraftan motörlü vesa- | 80-90 fırkaya - çıkarılabilecektir. | Karimaya DOEAN Msacibar #EDLEN gönderilmiş bulunuyordu. Bunlar geri geliyorlar. İtalyan erkâmı - barbiyesi Alp dağları hududunun sını temin et- Fransaya karşı hududu emniyet altına almak için tedbirler alıyor. İtalyanın sahille- e havadan gelecek RI NASIL VE NEDEN YAPILIR? —H ka imparatorluğunu müdafaadır. İtalyanlar Habı yerlerinde daha birçok müşkülât- la karşılaşıyor. Ankober ile Tana gölü havali - sinde İtalyanlardan mürekkeb bir fırka ile milis kıtaatı ve müstem- leke askeri bulunduruyormuş ki bunler yuvarlak bir rakam ile 100 120,000 kişilik imiş Libi de Tunusa komşu bulun - ması hasebile 3 kolordu bulunu- yormuş. Bunların ikisi İtalyan lardan mürekkeb ve motörlü Biri de müstemleke askerlerin - den mürekkebdir. Tahminlere göre bunların teşkil ettiği kuvvet de 150,000 kişilik imiş. Bununla beraber eğer ileride bir harb o- lursa İtalyanlar Libide yerliler | den emin olmak için oraya daha | nın dağlık Meraklı Şeyler | ELEKTRİKLİ LOKOMOTİFLER lektrikle işliyen tokomotiflerin arün mösale sür'at rekoru Pran. sulardadır. (Pives - Lille) elektre mekanik fab- rikasının yaptığı 2 D 2 lokomotiti 400 ton ağırlığında bir trcol çekmek şar- üle bir saatle 156 kilametra mosafe katetmiştir. . Ayni lokomotif zeçenlerde, Paris - Bordoya (588 kilemetre) 4 saal G4 da- kikada zitmiştir. Vasali sür'ati saatle 1184 kilometre di MÜREKKEBLİ KALEMLERİN UÇLA- Bu uçlar altan, gümüş ve bakır ka- rıştırlarak yapılır, Uzun müddet da- yanması, aşınmaması için de birat İri- ditam madeni ilâve olunur. İyi uçlu ka- lemlerin pahalı olmasının sebebi bu- dur, GÖZLÜK HANGİ TARİHTE İCAD OLUNDUZ Gözlük, 600 sene evyel icad olun - müştur, Görüş kabiliyetini arttırmak için camlardan istifade usulü daha es- kidir. Gözlüki 14 üncü yüz yıda zengin- lerin, kibarların burunlarında görül- | miye başladı. Pakat çok ender Kdi Hat- dâ zenginler, vasiyetnamelerini yazar- ken gözlüklerine, bunu kime birak - mak istediklerine dair bir madde Hâve ederterdi. İlk gözlük İlalyada yapıldı. Az son- Ta, Holandada, ucür gözlük imal eden fabrikalar açıldı. Almanlar, bunu tak- | ildde gecikmediler, TELOGRAF TELLERİXİN ÜLDIRDÜĞÜ KUŞLAR Zavallı kuşları, yalız avcı kurşun- ları öldürmez, Telgraf telleri de öl - Gürür. Bu tellere konan sülün, keklik, bildirem bekace zibi kuşlar derhal ö. lür, düşerler. Yapılan bir hesaha göre | Pramsada, telgraf lellerine konmak su- | retile ölen kuşların senede 80,000 den fazla olduğu anlaşılmıştır. TU KİBRİT Bayatta işgal ettiği mevkita ebemmiyetini hiç düşündü - | müz mü? Son istatistiklere göre yalnız Avru- pada ründe 4 milyar kibrit yakılıyı Bu kadar kibriti imal için ne lâzım biliyor musunuz? 800,000 metro mikâbı odun ile 420,000 kilo fosfar... | Bir cibriti yakmak için Üç saniye | zaman sarfettiğtmiri farzedersek, bi tün Avrapa ahalisinin sarfottikleri sa- miyeler 330 sene, 6 ay, 15 gün vı atteki saniyeler kadar olduğur harız. PDDİKHAT-) Günlük taze . halis ve minallı (Devamı 6 ıncı sahifede) Bgün HİKÂYE Al GCülüm, Ver Gülüm! ı Yazan: MAHMUD YmAKlI onbahar rüzgârları, yaprak- S:.u sarartıp uçlarını kivi- rıp savurarak kuru, çatlak topraklara dökerken, değirmen - lere giden yolun nihayetindeki çidtliğin sahibleri, İstanbula taşı- nıyorlardı. Her sene, böyle idi. İlkbaharın sonunda gelirler, yaz vedâ cder- ani, denklerini top- Bey, çiftliğe ancak, on beş, yir- mi günlüğü ir, fazla durmaz İstanbuldaki işlerinin başına dö- nerdi. Fakat karısı, oğlu, kızı, ge- Hini, altı yedi ay, çiftliğin sefasını sürerlerdi, düler, her sene, onlar ler yaparak karşılarla, giderler - ken de yaslanırlardı Beyin kızı Nüzan, döha küçük, henüz ön yaşında idi. Sarı parlak saçlarında bahar güneşinin bü - arı parlıyor, koyu mavi nde durgun yaz geceleri - Göç haberi, bir anda köy yılıvermişti. l kasvetli bir hava esi önlerind sahibleri gördükleri iyilikleri| anlatıyor, kendilerini tutamıyan- lar, rine gözyaşlarını içiri - yorlardı. Bu sene de'ümid yoktu. Göç baş lamış, ilk kafile kasabaya var - mıştı. Bir hafta sonra, file de yola çıkacaktı. den Nâzan, ikindiye doğru, çit ke- n yürüyerek 4 enine doğru gidiyor- ürmenin alt başendaki ku- ru çeşmenin yalağına — oturarak çıplak, nasırlı ayaklarını sallı - yan, karışık saçlı bir çocuk, onu görünce kalktı Nüzan yaklaşır yaklaşmaz, sonbahar kir çiçekle « rinin en güzellerinden, en tazele- rinden, en renki demeti uzattı: — Buyurun küçük hanım, çi - çeğimi almaz mısın?. âzan, gülümsiyerek, sağ elile demeti aldı; sol ebedeki üstüne tereyağ, reçel sürülmüş beyaz ek- mek dilimini uzatt: — Teşekkür ederim, Ali, bu da senin! Ali, İstanbuldan gelmiş bir mal- müdürünün oğlu idi. Annesi, onu doğururken ölmüştü. Babası da birinde gözlerini kapayı - verince, büsbütün yalnız, kimse- | siz kalmıştı. Yer, yurd bilmiyor. du; akrabaları var mıydı, verede idiler, onu da bilmiyordu. Gide cek yeri, sığınacak kimsesi yoktu. Köylüler ona acımışlar, sevabına bakıyorlardı. Ali, ön iki yaşında; parlak göz- Tü, ateş gibi bir çocuktu. — — ilerinden yaptığı | Artık bugünden sonra, her gün Nâzan, ikindiye doğru çit kena - rlarından yürüyerek Ak Hüsme- nin değirmenine gidiyor, ve çÇeş- menin yalağına oturarak onu bek- en Aliyi buluyordu. Bu, dört 'ne, böylece devam etti. © gün göç haberini alan Ali, o gün Nâzana sordu: — Gidiyor musunuz, küçük ha- t — Gidiyoruz, Alil, — İstanbul değil mi?, Babam, anam, oralı imiş. Bilmiyorumn. O- rasını öyle görmek istiyorum ki., n uzün içini çekti: İstemek, neye yarar? Bu yıl, köyün mektebini bitirdim, kasaba- ektebe gidecek mocalim ecede kaldı ki İstanbula gi , dedi. gelir misin? Bu soruş, Aliyi şaşırtmıştı. E- ğer bu ciddi ise, ne düşünecekti? Geride bırakacağı kimi, kimsesi | mi vardı? Bizimle beraber (a söyleme küçük hanım! — Vallahi şaka değil.. İstersen Bel... Babam, İstanbulda, seni mektobe verir. Ali, cevab v i, gözlerin- den sessiz yaşlar boşanıyordu. Ali çiftliktekilerle beraber, İs- tanbula gitti. * | Sencler, bir sel gibi birbirini çe | kip sürükliyerek geçmişti. Ali, İstanbulda, Darülfünunu bitirmiş, memuriyetle taşralarda geziyordu. Kendisini adam eden- leri unutmamıştı. Nâzana vsık sik sık mektublar yazıyor; gittiği, do- iyeler gön- deriyordu. Bir zaman geldi, mektublarına cevab almamağa başladı. Nihayet, büsbütün haber kesİldi. Nâzanın ne olduğunu merok ediyor, onu | bir türlü unutamıyordu. | Ak, zekâsı, çalışkanlığı ile âmirlerine, etrafına - kendini sevdirmiş, mevki sahibi olmuştu. Bir yaz teftişe çıkmıştı. Yol üze- rindeki eski közüne uğradı. Onu, tatımadılar, A de kendni tanıt- mağa lüzüm görmedi; çünkü, ço- Ve.. ilâve etti: — Apartıman içinde bir tek mamış! Hepsi birden çalınmış!. Ve.. gı — Karımı öldürdüler! Komişer: — Amma siz si niz biz hiçbir şey yapamayız. Dedi; sözünü sürdürdi — Hiçbir yerden resmini bulamaz mıyız?.. Bir tane olsa bize yeter. Doktorun birden aklına geldi; * , — Prtföyümde bir bir fotografisi olacak! Cüzdanını çıkardı: — Bilmem işinize yarar mı? Diye kâğıdlar içine arılı küçük bir fotografiyi gösterdi: — Karım bana bu resmini söz kestiğimiz v 'kit vermişti. O zamandanberi cüzdanımda sakla- titu ge burnumda tüttüğü sıralarda çıkarır çıkarır hakarım!. Polis ispekteri resmi eline alır almaz, sonra yüzünde derlenen uzun, özenli özenli baktı, çizgileri birden dağıtarak: — A, Bu Yosmal, lerinizi böyle gev, fotograf bırakıl - yartan boğuk bir sesle haykırdı: Diye haykırarak fotografiyi elinden attı. A - damcağız hiç ummadığı, bekle büyük bir sürprizle karşılaşmış gibi sızılı bir şaş- ediği, büyük en kınlık duyarak oruyor ve söyleniyor — Bu mu senin karm? Ayol bu Yosma!, Onu en iyi ben tanırım. Nereden çarptı bü kadın seni?, Komiser kaşlşrını çata çata: — Bizdeki yazılı kadınlardan mı?, Diye soruyordu. İspekter: — Hayır, polise düşmemiştir. değil amma, orosponun daniskasıdır. Kurnaz, ze- Yazılı orospu dakikada bir makiyaj değiştiren, güzel, üstün uzun kıldığı ada- güzel, konuşkan, bir bakışta gözüne mı sendeleten bir k.ıdme!ıi'_âıı_g-'jnde on kılığa girer, baştanbaşa değişik hüvi — Sine on kadının tolünü başarabilir, Onun poliş.. diye vetle biribirinin ter- | İse - maaamamammamanı V0 Ğ9 auupamamnman YAzAN: ETEM İZZET BENİCR gaa aa amaıa tanıdığı ve çekindiği tek adam bendim. Benim de şaşkınlık içinde ve zoruzoruna kollıyabidiğim tek karlın oydu!. Doktor baygın bir halde idi, ağzından köpük- ler geliyordu, bu sözlerin çoğunu dinliyememişti. İspekter sözünü sürdürüyordu: — Bana da onu bir rastlama tanıtmıştı. görüp te tanıyamadığım birçok durumlar da ol - muştu. En son bir akşam anu Mekteb — sokağında görmüştüm. Ondan sonra izini kaybettim. Demak ki, sizin karınız olmuş. Tuhaf, çok tuhaf bir şey, Ve.. soruyordu: — Bilerek mi aldınız?. gi randevu evinde tanıştınız?. Metres mi oturuyordunuz? Amma çok güze) kadındır.. TÜzülmeyin, bir yerde kapanmıştır. Doktor bir a: ralık kendsini toplar gibi oldu ve uğultuya boğulan kafamın zorunu dışarıya vuru- yormuş gibi yuvalarından fırlıyan kan oturmuş gözlerini aça aça: — Siz bu resme iyi bakmadınız galiba. Yan » lışlığınız. var. Bi kızoğlan kız ak pekter?, — Dur bağlı irisine benzetiyorsunuz. Ben onu Seviştik de, evlendik. O dün- yanın en utangaç, en toy bir gül göncesi gibi. elim- de açılan kızıydı. Söz mü senin söylediğin a. is- | Diye yerinden kalktı, lantı kağıdımı getireyim de gör.. Diyerok odadan çıktı. Polis ispekteri Fazılın arkasından: — Bağlantı Belki bakmak istiyordi sından ispekterin de, komiserin de kulağını bir çığlık dolurdu. Doktor: — Mektuplar Şüminenin i , Belki 'de geldiği yere dönmüştür!. kâğıdını değil, «bin mühürlü fer- mans getirsen yine ben sözümden şaşmam, o, Yos- manır 'a kendisi', Diyor, yerden fotografiyi alıp bir kere daha . Bü sırada içerden, çalışma oda- yevi ır var.. Mektublar, çinde buldum! Diye haykıryordu, (Devamı var) cukluğunda tanıdığı insanlar dâ değişmişlerdi. Değirmenin yolunda, eskı gü leri hatırladı. Çeşme, yıkılmıştı değirmeni de başkası almıştı. Ka binde, gizli bir ümiğ vardı. Çift- likte, belki Nâzanı görürdü. Çiftliğe doğru yürüdü, karşi - sına çıkan körucu: — Çifilik satılalı beş yıl oluyar. Kantarlıdak Halim ağa aldı, dedi. Ali, bir felâkel kokusu duyarak köyden çıktı. Kalbinde, ezen, but- kucu bir sıkıntı vardı. Unutmak (Devamı 7 inci sayfada) Ankara Rad osu BUĞÜN 19 Program. 1005 Müzik (Bir wvertür - Pi). Türk müziği (Fasıl heyeti). 20 Memlekel saat ayarı, ajans ve metcoroloji haberleri. Kürdilihicazkâr peşrevi. 2— Arif Beyin - Kürdilihlcazkâr şar kı - Kanlar döküyor, 3— Arif Beyin - Kürgilihlcarkâr çere Ki - Sende acep uşçaka eriyet mi ço- Baldı. 4— Arif Beyin - Kürdilihicaz şarkı- Grup etti güneş. S— Kemençe taksiml 6— Divan - Ok gibi hublar benl yüye | dan yabana attılar, T— Rifat Reyin - Kürdilihicazkâr şarkı - Bu şeb recayi dil olda. $— Rahmi Beyin - Kürdilihleazkâr şarkı - Mahmurü şevkim rahum pür ahsen, $— Kürdilihiearkâr saz semalsi, 21 Konuşma (Doktorun saati). 2115 Müzik (Büyük bir virtülorun plâkları). 2145 Musikl konuşması (MINi mu- #ikilere dair 14 konuşma - Halil Bedil Yönetgen), 8€ Müzik (Kilçük orkestra - Şef: Necib Aşkın), 23 Son ajans haberleri, sirkat, es- ham, tahvilât, kambiyo - nukut bor- 23.20 Müzik (Cazband - Pl). 23.55 - 24 Yarınki program, YARIN 1220 Program. 22,30 Türk müziği, 1— Hikazkâr peşrevi, #— Zekâl Dedenin - Ticazkâr ağır semaisi - Gülşende herar, — Corlulunun - Hicarkâr şarkısı - Ben sana gönül vereli, S— Sazla halk türküsü - $u Şu dağtarı G— Sazla halk türküsü - Bülbül taş. t me gezer. 18 Memleket sant ayarı, ajanı ve Meteorolaji haberleri, 1315 Müzik (Katışık program - Pi), ı, - M Konuşma (Kadın aati - Ev hayatına dalr), 1357 Hicri Rebiulâhir 1355 Rumt Mayıs 1939, Ay &, Gün 163, Hızır 38