10 Haziran 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

10 Haziran 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HADiSELER İSTİYENLERDEN VERGİ akal uzatmakta sorbest ol - S duğumuzu biliyorsunuz ya.. uzatmayız.. — Ayrı bahis. Çünkü, sözlerimizi artık dinlete- miyoruz. 16 ıncı asırda Fransada, Kral, bir sakal vergisi koymuş.. | Sakal bırakmak istiyenler, mu - | a ayyen bir vergiye tâbi tutulmuş.. | 'Herkesin stkalı, uzunluğu, maliye) memurları tarafından sık sik a u- ayene edilirmiş.. Sakala vergi ko- yan Fransız Kralının, böyle bir kararı almağa neden lüzum gör- düğünü tarihler kaydetmiyor. Dü-| şündük, taşındık: Acaba, diyoruz. o zamanlar, sa- kal, hakikaten, muhatablarımıza sözümüzü dinletebilmek için en kuvvetli müeyyede miydi?. DEFİNE ARIYANLAR NEDEN ÇOĞALMIŞ? Son zamanlarda, dünyad, de(me[ arayıcıları çoğalmış.. İnsan me - | teliksiz kalınca, eski defterleri ka-| rıştırırmış., Yoksa, bugünkü dün- ya da, artık o hale mi düştü?. Ta- rihde geçen meşhur yüz sene mu- harebelerinde İngilizlerin bırak - tıkları defineler niçin aranıyor - muş.. Yüz sene süzen bir harbden Bonra, ortada define mi kalır?. Dün- yanın kaldığına neden şükretmi - yoruz?. K CENAZESİ Filarinalı Nazımın cenaze me- rasiminde bir tek şair, bir tek mu-. harrir yokmuş. Halbuki, zavallı, | ölmeden evvel; ecenazem çok ka- labalık olacak» dermiş.. Filori - nalının cenaze merasimine bizim matbuat cemiyeti resmen iştirak KÜÇÜK HABERLER * Bir Alman aakeri tayyaresi Frankfurt civarında bir evin üs- tüne düşmüş ve bu suretle çıkan bir yangından ev yanmıştır. Bu evlerde oturanlardan 3 ü ölmüş, 6 kişi ağır, 100 kişi de hafif su- rette yaralanmşıtır. * Bigada şiddetli yağmurlar yüzünden büyük bir seylâb olmuş- tur—Sular-Biga - Karabiga yolu üzerindeki bütün ahşab köprü - leri tâhrib etmiştir. # Ankarada bir şehircilik kur- , su Açılatdktır. Bu kursta her be- | lediyeden bir kişi muhakkak ders; * Bursada Sadık isminde bir , kır bekçisi 14 yaşındaki oğlu İs- mete kızarak fena halde dövmüş Bonra da onu pencereden atıp ya- | ralamıştır. *& Fındıklıdaki araba — vapuru | ması ve civardaki ahşab 4ıiıîıkkııı—l | ON PARA İMAR VERGİSİ VERSEK YAĞDIKTAN SONRA KARŞISINDA “Son / Telgref- etti mi, bilmiyorum.. Eğer edi- medi ve bir çelenk gönderilmedi ise çok yazık.. Çünkü, Filorinalı, bütün haya- | tınca, matbuata yardım etmişti. Mevzu vermekle. Şişli caddesi üzerindekl kaldırımı ev sahibleri yapacaklar.. Büyük sokakalardaki binaları, sa- hibleri tek bir renge boyayacak- lar.. Kanalizaayon geçen yerlerde ev sahibleri lâğımları ana hatta bağlıyacaklar.. — Bunları böyle yapmaktansa, bü- tün İstanbullulardan on paralık bir imar vergisi alsak daha iyi de- ği mi?. Aman, sakın ha. Vaktile, Gazi köprüsü için makil vasıtaları| ücretlerine zam edilen ön paralık | bir vergi vardı. Evvelâ muvak - kat diye başladı. Sonra, duyduk ki, ebedileşmiş.. ADALARA DOLU yaya Gazeteler yazıyor: Adalara do- lu yağmış. Biz buna şaşmadık!. | Adalara boşlar düşmez ya... Tabil dolu düşer!. Fakat, Belediyenin. bu yıl eğlence ve sayfiye yerlerin- “de yürde yirmi nisbetinde ucuzluk temin edeceğini — unultmayınız. Yüzde yirmi ucuzluk demek, mü- him bir şeydir. Fakat, bize öyle gelir ki, havaların böyle bozuk gitmesinden dolayı, bahçe, plâj, yazlık eğlence yerlerinin sahib- lerinin ağzını bıçak açmıyor. Bu vaziyette yüzde yirmi — tenzilât, muhalefeti havadan dolayı tehir edilmesin?. AHMED RAUF ların kaldırılması için alâkadarlara! emir verilmiştir. v Kütahya - Balıkesir hattı - 'nan satın alınmasından mütevellid 7 milyon liralık mali ihtilâfı tet- kik eden M. Politisin relsliğinde ki heyet mesalsini bitirmiştir. Nakil İstiyecek Muallimler Maarif Müdürlüğünden mekteb | başmuallimliklerine dün gönde - | rilen bir yazıda; sihhi ve ailevi | sebebler dolayısile nakiller'ni is- | tiyecek muallimlerin en nihayet 15 temmuza kadar müracaat et- meleri ve müracaatlarında niçin nakillerinf istediklerini açık ve kısa şekilde bildirmeleri tebliğ olunmuştur. Muajlimler nakil yapıldığı tak- de istidalarında tasrih edecekler- dirde harcirah istemiyecekler ı dir. İ Halifenin Sarayında Bir ispanyol Güzeli Tarihi Romanı Noe. LOT Malife, yeğeni Abdülvehaba sor- f dü: — Sen de Haccae gibi Sind tap- raklarına gitmek istiyordun! Bu fiksinden vazgeştin mi?. — Niçin soruyorsunuz? — Vazgeçmedinse, Haccac yar- ur da. Seni oraya gön- yetindeyim. dülvahab meşhur bir islâm a. Kıncışıydı. Fakat onun da Hac - cacla acası açıktı. — Sinde, orağan da bütün Hin- distana sefer yapmak fikrinde - yim. Lükin, Haccaca yardımcı git- mek suretile değil. b — Başlı başına bir ordunun ku- mandanı ollmak mi istiyorsun . Yazan: CELAL CENGİZ — Yeni bir sefer hazırlığı mi var . Abdülmelik gülümsiyerek ba- şını salladı: : — Evet. Avrupaya doğru bir a« kin yapmak fikrindeyim, — Gece gündüz bunu düşünüyorum. — Tarıkın düşüncesi, — Bunu sen nereden biliyor - sun? — Oradan gelen elçilerden bi- rile bana yazmıştı. — Seni de oraya çekmek mi is- tedi? — Hayır. Sadece bana oralarda ne yapmak istediğinden bahsedi- yordu. — Bunu neden şimdiye kadar söylemedin banat. .Vapuru Ziyaret Etti | Kemal Alpar, zabıta umum ku - Güneysu Hatay Sularında , Hatay Devlet Reisi İstanbul ile İskenderun arasın- da işliyen Denizyolları vapur - ları gittikçe — büyük bir rağbet görmektedir. Ş İstaubuldan Hataya ve bilmu - kabele Hataydan İstanbula götürü- lüp getirilen yolcu ve eşya adedi bu suretle çok artmış bulunmak- tadır. Kardeş Hatay halkı her hafta Ppazartesi sabahı saat 8 de İsken- derurna varan vapurumuzu teha - lükle karşılıyarak hareket zamanı ölan sast 14 e kadar büyük bir ka- | Tabalık vapurumuzu ziyaret et - | mektedir. | Öğrendiğimize göre hu hafta Hatay devlet reisi ekeslâns Tay- fur Sökmen İskenderunu ziyaret- | lerinde limanda bulunmakta olan Güneysu vapurumuzu da gezmiş- lerdir. Hatay devlet reisi yanında tak- viyeli dağ kıtaatı komutanı albay Şükrü Kanadlı, muavini yarbay Naci Aka, İskenderun konsolosu - | muz Ahmed Umar, Nafıa Vekili mandanı yarbay Kemal Kılıcöte ile bazı meb'uslar ve matyeti ol- duğu halde gümrük — muhafaza motörü ile Güneysu vapuruna geç- mişler ve vapur suvarisi ile acen- ta Kadri tarafından karşılanmış- lardır. Tayfur Sökmen vapurun sefer- leri ve Hataya getirip götürdüğü | mallar hakkında izahat almış ve bilâhare misafirler ile birlikte va-| purda neş'eli bir hava içinde öyle yemeği yemişlerdir. — Seyyar Posta Merkezleri | Kuruluyor Sırf posta nakliyatını temin et- mek maksadile ihdası düşünülen hususi posta vagorlarının bugün- lerde işlemeğe başlıyacağı anla- şılmaktadır. | Birer seyyar posta merkezi ha- linde bulunacak olan bu vagon- lar İstanbul, Adana, Ankara ve Sıvas, Edirne gibi bağşlıca şehir - lerimizden diğer yerlere ve mü- tekabilen muhtelif mahallerden Büyük şehirlerimize gönderilen mektub, paket ve emsali gibi mü- raselâtın daha kolaylıkla vaklini temin edeceklerdir. Yunus Nadi <İngiliz - Türk an- laşması etrafında» isimli bugünkü başmakalesinde İngilterede bulu- nan matbuat heyetimize dost dev-i let Başvekili M. Çemberlayn'in va-, ki beyanatını mevzuu bahsetmekte ve bu vesile ile İngiliz - Türk an- laşmasının ehemmiyetinden bah- sederek'bu anlaşmanın ayni za - manda insanlığa yapılmış şerefli bir hizmet olduğunu söylemek - tedir. TAN: Zekeriya Sertel, «Romanya Ha- ticiye Nazırı şehrimizde» — isimli bugünkü başmakalesinde bugün | şehrimize gelmekte bulunan Ru- men Hariciye Nazıri M. Gafen - ko'nun seyahatinir ehemmiyetin- den bahsederek diyor ki: «Romanya ile Türkiye arasında biri Balkan antantına dahil olan ! iki devlet sifatile, diğeri de sulh ! cephesined yer almış iki memleket| olarak iki türlü menfaat ortaklığı vardır. Her iki bakımdan da iki devletin — Balkanlarda kuvvetli bir blok tesisine menfastleri var- dır. Almanyanın Balkanlardaki e- konomik ilerleyişini durdurmak, ve mihverin Balkanlar üzerindeki tazyikini kaldırmak hususunda iki taraf arasında bir görüş — biri bulunmak gerektir. Ankarada ce- reyan edecek müzakere ve fikii müdavelesinin bu bakımdan bü- yük bir ehemmiyeti vardır. İki devlet Hariciye Nazırlarının, bugünkü yeni ziyaretler karşı - sında, sadece dünya hâdiselerini bir defa gözden geçirmelerinde m., le büyük menfaat mevcuddur.. İmar Tatbik Plânı İmar İşine Evvela Beyazıttan Başlanacak| Hükümetçe tazdik ed'ler şehir projesinin tatbik plânı da hazır: lanmaktadır. Pazartesi günü plân Ankaraya gönderilecektir. Bu plâna göre İstanbulda ilk evvelâ «Beyazıd» semti imar edi- lecektri. — Pazartesi sabahı Vali ve Bele - diye Reisi Lütf: Kırdar ile şehir- cilik mütehassısı Prost Beyazıda giderek tetkikler yapacaklardır. Evvelâ Lâleliden itibarcı Be - yâzıda kadar devam eden tramvay caddesinin iki tarafındaki dükkân- lar istimlâk olunarak yıkılacak - lardır. Bu suretle bu cadde geniş- letilecekt'r. Ayni zamanda Lâleli - Aksaray refüjleri de Beyazıda kadar tem- Bu vagonların geçecikleri hat lar üzerinde ve istasyonlarda te- vakkuf zamanında köylerin ve kasabaların posta paketleri ve zarfları vagonlara pullu olarak ! birakılacaktır, i — Ben Tarıkı çok severim. — Şüphesiz ki, çok zeversiniz! Çünkü o sizin sağ kolunuzdur... Size bizden ziyade lâzım olan bir- şahsiyettir. - Bana hepiniz lâzimsınız, Ve- hab! Bence hepinizin ayrı yrı kıiymetleri vardır. Fakat, o, Çok | hassas bir adamdır. İşler'ne farla katışmağa gelmez. Hazinemizi al- tınla doldurdüu. Memleketimize büyük Servetler gönderdi. Ve her yıl da deve yüklerile vergiler gön | 1. deniyor. Böyle bir kahraman da- rıltilir mi?, Bu siradk evin önünden geçen bir sürü baldırı çıplak göçebenin hep bir ağızdan: — Şeyh Said geliyor... Yaşasız. Çöl peygamberi. Diye bağırıştıkları duyuldu. Halife birdenbire yeninden fır- ladı. Pencereye koştu. Göçebeler şehre doğru gidiyor- lardı. | Abdülmelik, yeğenine döndü: — Ne demk istiyor bu deveci - der?i. d olunacakt ——— * Sirkecide bir otelde oturan Mehmed Niyazi adında biri Sir- keciden geçmekte olan vatman Yüsufun idaresindeki V vkeriyorlar.. Daha- anlıyamadınız mı? — Hangi şeyh Saidden bahsedi- yarsun, Vehab?. Hamdanilerin re- isi ölmedi mi? — Öldü dediler amma, ben bu | habere zaten vaktile de imanma- miştim. Dirildiği haberi, ölüm has berinden daha doğru olsa gerek- | tir. . | — Halifen'n Jena halde 'carı &1 - kılmıştı. Yemek sofrasından kalk- Sokaktan geçen kalabalık git- tikçe büyüyor, artıyordu. Abdülmelik yatsı ezanından ön €e kalktı. — Ben gidiyorum, Vehab! Bu Röce içimde müthiş bir sıkıntı var. Bu haber beynimi uyuşturdu. Şeyh Satd nasıl dirilebilir? Eğer ölme- | diyse, biz bunu şimdiye kadar na- sıl oldu da anlıyamadık? Ve atına binerek - muhafızla - rile birlikte - sarayına döndü. x MARYANA KAÇARKEN BİR | kadar mesel YENİ SABAH: Hüseyin Cahid Yalçın Londra- dan gönderdiği «Rusya ile ittifal isimli bugünkü başmakalesinde İn- giltere ile Rusya arasnda cereyan etmekte olan müzakerelerden bah-i sederek diyor ki: «Şimdiki halde yapılacak iş, Bal-| tık devletlerinin itirazlarını davet etmiyecek surette, o devlet arazisinden geçmek suretile Rus- | yaya vuku bulacak bir taarruzda İngiltere ve Fransanım Rusyaya yardım. edecekleri hhüd ab- tına almaktan ibaret gibi görünü- yor. Esasta ittifak edildikten son- ra bunu yazı İle tesbit etmeğe dip-| lomatların muvaffak olacakların- da şüphe edilemez. Bundan dola - | yıdır ki bazı mehafil an beş güne | nin neticeleneceği ü- midindedirler.. İKDAM: Karatan Remanya Hari - y 1 ziyare - tinden bahsederek diyor ki: Meyva ve Sebzelere Vagonlar Soğuk Hava Depolu Vagonlar Gönderiliyor İstanbul ve Ankara gibi şehir- lerimize Hataydan getirilen taze ve turfanda meyvaların, sebzele- rin duha çabuk nakillerini temin | etmek maksadile yeni ve güzel bir karar verilmi; Bu karara göre Hataydan gön - derilecek olan bu kabil mallar için! soğuk hava tertibatını haiz hususi vağon! kullanılacaktır. Bu vagonlar haftada üç defa pı yastan kaldırılacaktır. — Hatayın | meyva ve sebze ihracatının bu su- | retle büyük br inkişafa naül ola- | cağı kuyvetle tahmin edilmekte- dir. Mısır Çarşısı Nihayet Hal Yapılıyor «Rümen devlet adamının Anka-i rayı ziyareti her iki memleket a- rasındaki dostluk ve ittifak esas- larının sağlamlığım teyid ve teki- de yeni vesileler vereceği gibi son aylar zarfında Türkiye ve Ruman- yaca alınan angajmanların mahi- yetleri ve tatbikatları şekilleri ü- zerinde de icabeden görüşmelere imkân verecek ve bundan da şüp- he yok ki yine ve ancak sulh dava ve ideali istifade edecektir. | VAKİT: Başmakalesi yoktur. Sebze ve Meyva Nakliyatı Yeni Tib Ambalâjlar | Tevzi Olunuyor Yaş sebze ve meyva ambalâjları meselesi üzerinde — ehemmiyetle | meşgül bulunan Ziraat Vekâleti bu mühim işi hal yoluna girmiş - tir. Ezcümle her nevi yaş sebze | ve meyvanın içine konulabileceği ve bu meyva veya sebze üzetinde | hiçbir zarar yapmıyarak içindeki malı en fenni şekikle havaları - | dırıp uzun müddet dayanmasını tonin edecek standard am- balâj — tipleri — tesbit — etmiş | ve — bunlardan — devlet — he - | sabına külliyetli miktarda yap - kırarak - ilk Glarak - şimendifer güzergâhındaki bütün sevk mer- kezlerine teslim etmiştir. Öğrendiğimize göre bu ayni tip ambalâjlardan Türkiye sahillerine de tevzi olunması kararlaştırı! - | mıştır. Diğer taraftan bütün memle - kette 'dağılıp yerleşmesi hükü metçe arzu edilen bu tip ambalâj. lar içinde sevkedilecek her nevi karanlığında nereden çıkagelmiş | derdi., Ve ne istiyorlardı? Hepsinin birden: — Şeyh Sald geliyor. Diye bağrışması Tahiri de şa- | Şartmıştı. Artık iyice anlaşılmıştı ki, Şeyh. Said yaşıyondu.. Öldürülmemişti. Ve kabileleri peşine takarak Şam| üzerine yürüdüğü belliydi. Bu vaziyet karşısında Halife ne yapacaktı? Maryana kaçmağa hazırlamışor-) du. Tahir: - — Asiler şehri basmadan uzak-i daşalım.. Diyordu. Maryana da Tahirin fikrini ma- kul görüyordu.. Sokaktaki gürül- tüler arttıkça artıyordu. Nere - deyse bütün saray kapıları kapa- macak, 0 zaman Maryana saray » dan dışarıya da çıkamıyacaktı. Halifenin gözdesi, atlarla sara- | y arka bahçesinde — kendisini SES DUYDU: DUR... Abdülmelik hiç umulmuyan bir ikarak muril - ÜN irildiğini hal Vehab önün saatte saraya dönünce Tahirin ııhııı_eınqm bekliyen Tahire, Hacerle haber gönderdi: «— Beni bekle., Geliyörum!> Ve elmaslarım. göğsüne doldu- Belediye İstediği Yaptırttı Belediye reisliği bir hal vazi: tine koymağı kararlaştırdığı Mı- sır çarşısının istimlâk muame - lesi hakkındaki keşiflerini bitir - mek üzeredir. Belediye, bu çarşıda — tasarruf hakkını haiz bulunan evkaf ida- Tesi ve mal sahiblerile ayrı ayrı anlaşacaktır. — Evkafın bu hakkı âlgkidir. Çarşının zemin kısmı da muhtelif eşbasa ald bulunmak- tadır. Yapılan hesablara göre Mosır çar-| şısında hususi eşhasa aid dük - kânların istimlâki için 160 bin ve evkafa aid sakafların — istimlâki için de 100 bin lira kadar bir para verecektir. Misir çarşısı şehireilik müte - hassısı M. Prostun yaptığı plâna göre yanındaki dükkânlar ve bir apartıman istimlâk olunarak yıkıl-ı dıktan sonra bir T şeklini alacak ve etrafı açılacaktır. Çarşının bir haj vaziyetine s0- kulması için de 700 bin liraya ih- tiyaç bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu halde bir pazar yeri şeklinde her şey çok ucuza almak üzere pe rakende satış yapılacaktır. yaş meyva ve sebzeler için bütün Devlet Demiryolları şebekesinde 96 10 tenzilât esası da kabul olun- muştur. Bu ambalâjlar sökülmeden ve küçükler büyüklerin içine konul-| mak suretile içiçe mahalline iade edildiği takdirde yine ayni tenzilât| ve ayrıca yapılacak kolaylıklar - dan istifade imkânı da vardır. Tüccarlarımızı bu tip ambalâj- lara alıştırmak maksadile Dnizyol- ları nakliye tarifelerinde de bun- ların nakledilecek yaş sebze ve meyvalar için tenzilât yapılması kararlaştırılmıştır. Maryana muvazene ve muha - kemesini kaybetmiş gibiydi.. Ne yaptığını, nereye gittiğini bilmi - yordu. Şeyh Saldin dirülmesi onun! bütün ümidlerini ve cesaretini kır- mıştı. Birkaç adım yüdürü. Arkadan sert bir seş aksetti: — Dur! Bu, Halifenin sesiydi.. Maryana başını arkasına çevi- rince, nöbetçinin tuttuğu meş'ale altında sert bir tavırla İspanyol dilberine bakan Halifeyi gördü. Kalbini tutarak: & Ah Diye bağırdı ve dizlerinin üstün-| de duramadı. sendeliyerek yere düştü. Maryananın düştüğü yerin yanıbaşıtda başlıyan derin uzun bir mermer merdiven vardı Abdülmelik: — Nereye gidiyorsun? Diye seslendi.. Fakat, Gözde - sinden cevab alamadı. İspanyol dilberi karanlıkta — bastığı yeri görmiyerek, merdivenden aşağıya doğru yuvarlanmıştı. Halifenin adamları Maryananın arkasından koştular.. — Fakat onü | KADALERERA B Yazan: Ahmed Şükrü ESMER İngiltere ile Savyetler arasın * daki görüşmeler, gelmiş iki ihti * lâfa dayanmıştır: 1 — İngiltere yaptığı son teklif te karşılıklı yardım taahhüdünü müphem surette Milletler Cemi * —— yeti misakına bağlamıştı. Mallim olduğu üzere, Milletler Cemiyeti — paktı mütecavize karşı derece dö“ — rece bir takım zecri - tedbirleriğ alınmasını emreder. Cemiyet ttt kanizması çok yavaş harekete gült — | diğinden İngiltere ve Fransa, Sör* | yetlere yaptıkları teklifte bir ter cavüz vukuunda bu merhaleler * dön geçmeden derhal — biribirin€ yardım yapmalarını ileri sürmüş" tü. Sovyetler bundan şüpholen - diler ve Molotof gerek geçen haflâ söylediği nutukta ve gerek İngil- tere hükümetine tevdi ettiği Tes- mi cevabda bu noktaya dikkali celbetmiştir. İngilterenin bu nok- tada ısrar etmiyeceği anlaşılmake — tadır. 2 — İkinci ve daha ehemmi- yetli bir ihtilâf üç Baltık mem - — leketinin vaziyetidir. Bu üç dev- letin Soğyetlere komşu olan Fin- landiya, Estonya ve Letonyadan ibaret olduğu anlaşılıyor. Sovyet- lerin hudud komşusu olmuyan Lit* vanya bahis mevzuu değildir. Sov- yetler bu üç memleketi kendi em” niyet Bsahaları telâkki etmek - tedirler. Binaenaleyh bu devlet - lerin de garanti altına alınmaları- na taraftardırlar, İngiltere bir te- cavüz vukuunda bu devletlere yar- dım edilmesini rteddetmiyor. Fa- kat bugünden garanti vermeğe ya- naşmamaktadır. Sebeb olarak da ilç küçük devletin garantyli ka- bul etmemeleridir. Filhakika Estonya Hariciye Ve kili başka bir devletin garantisi- ni kabu) etmiyeceğini bildirmiştir. Finlandiya da evvelce Almanya tarafından teklif edilen — garanti paktını reddetmişti. Şimdi de Sov- yet ve İngiliz garantisini kabul et miyor. Almanya bu aralık bütün faaliyetini, bu küçük devletlerin garantiyi reddetmelerini - temine hasretmektedir. Ve bir emrivaki yaparak, Estonya ve Letonya ile birer ademitecavüz paktı imzala- mıştır. Almanyanın hedefi, küçük devletlerin garanti altına alınma- ları etrafında çıkacak ihtilâf yü- zünden İngiliz - Sovyet müzake - relerinin suya düşmesidir. Fakat “İngiltere ve Sovyetler buna mahal vermemeğe karar ver- mişlerdir. İngiltere hükümeti, bu meseleyi ve diğer ihtilâflı mesele leri görüşüp halletmek üzere, yük- sek bir hariciye memurunu Mos- kovaya göndermeğe karar ver - miştir. Bu. İngilterenin — Sovyet sulh cephesine Sovyetlerin iştira- kini temin etmeğe ne derece e- - hemmiyet verdiğini göstermekte- dir. Sovyetler İngilterenin iyi ni- (Devamı 6 ımcı sahifede) ağaları merdivenden ininciye ka- dar, Maryana otuz basamak mer- divenden alt sahanlığa düşmüş ve ölmüştü. Abdülmelik merdiverlerden ko- şarak indi.. Gözdesinin başı ucun- da durdu., Ve öldüğünü anlayınca — Sen;'ölüm arıyordun, Mar - yâna.. Fakat, böyle feci bir şekil- de ölmemeliydin! Bu sırada, Halifenin dalkavuğu yavaşça gülerek mırıldantyordu: — Halife hüzretleri afletmesini Hekadar severler. Kendisini alda- tan ve Şeyh Saidi öldürdüm diyen bir kadını bile affediyor. Abdülmelik, dalkavuğu tekme- liyerek yürüdü.. Ve Maryananın cesedini bir halı parçasına sarıp — bahçeye doğru sürükliyerek götürdüler, * * Halifenin gözdesinin ölümünü duyanlar: «— İslâm âlemi böyle bir fet- tann elinden ve dilinden kurtu! - , dül» Diye

Bu sayıdan diğer sayfalar: