İ İSTANBUL'UN İÇİNDEN Pazar Günü İstanbulda Gezenlerle Konuştum Z Herkes Vesaitsizlikten ve Pahalılıktaıı Şikâyetçi Bir Pazar Günü Çoluk Çocuğu ile Gezmeğe Çıkan| Bir Daha Çıkmağa Tövbe Ediyor ! az gelince, hemen her ga - Y zetede, pazar gününün na sıl geçtiğine dair birçok ya- okuruz. Bunların bir çoğu | Müşahedelerden ve bazı mütalea- alk filânca | yeri çok sev Filânca semte bu! gbet var, Filânca plâj atıktı. nca köy çok kabilinden bir ta- î zılar lardan ibaret kalır. € yıl fazla çok Kalı tatsızdı.. kım yazılar. Ben. bu pazar günü yazacağı gezmeğe çıktığım zaman, ya nn bunlara benzamemesini dü - Boğaziçine gittim. Er - kenden döndüm, Modaya geçtim. Oradan Kadıköyüne inerek Köp- Taksime çıktım. | adaşım şühdüm. yeni açı! kararmıştı. O- . Hasılı bir| i yer rlerinden | birkaç semti birden görmüş, gez- | miş oldum. - Yediğin, içtiğin senin olsun ek için kül olmak işten bile de- | BiL. İki adımlık yola yarım lira | istiyorlar.. Pazar tarifesi başka imiş. Sair günle; le giderlermiş. Galiba bizi Ameri- kadan gelmiş seyyahlara benze yorlar... Ayol, insanın kendi mem- leketinde ,soyulmasından daha fe- ni kuruşa bi- | ci bir şey tasavvur olunur mu? * Boğaziçinden dönüş. Büyükde - rTeden vapura biniyoruz. Otobüs - birbirini çiğnercesine — dolup boşalıyor. Kimin yumruğu kuv- vetli, kimin gözü daha açık ise o0 yer kıp—wr Oturuyor. Hele geç büsle dönmek, - bill 48 allece - imkânsız, Vapurda tekald bir yüzbaşı - Bay Cemal - şikâyot ediyor: (Devamı 7 inci sayfada) Kurtarıcı Çan Nedir ? merikada bir kaza no- — ticesin de (Sgualus) denizaltı gemi - A batan | sinde bulunan 62 düklerimi — değil, bu semtlerde, gezmeğe gelenler arasında yap - tığım konuşmaları da anlataca - ğam. İstanbul halkı pazar günleri | lâyıkile eğlenebiliyor mu? Bir mil yön nüfus içinde: «Oh, bugün te- miz bir hava, geniş bir nefes al- dım.» diyenler kaç kişidir? Çoluk çocuğile sulara, Rezmeğe gidip — gele günlük yolculuktan memnun ola veya sayfiyelere notları müsaadelerile neşret m — gezicilerin ağzından k, hakikatin tam manasile, kendisi olacağı için - fazla bir şey ilâvesine lürum görmüyorum. y Boğaziçinden' — başlıyalım: Sarı- yerde, vapur — iskelesindeyiz. Üç | çocuklu, kırk yaşlarında bir baba. karısı, anası ve kendisi. kişi Çırçır suyuna gitmek üzere Ak- saraydan yola çıkmışlar. Yanları- na sokuldum.. Baba, bir arabanı başında asabi bir tavırla anlatı- yor: — Bir araba hepimizi almıyoı Çocaklarla pekâlâ - sıkışabilirdik. Zaruri olarak iki araba olacağız. Dönüşte de iki araba ücreti vete- ceğiz demek. — Aksaraydan itiba- Teh tramvay, vapur, iskele gazi - nosunda beklemek.. Araba ücre leri, Çırçırda su ve gazino parası. Dönüşte ayni masraflar. Aman ya- Tabbi! İki bardak memba suyu iç- | deta o | bütün zabit ve bah: neferinden 35 (halâskâr inin çan) vasıtasile kurt rıldığını gazet h Zdi Amerikalıların yeni bir icadı o - lan kurtarıcı çan ismi - verilen bu tahlisiye ületi ilk irak kulla- nıliyor. 35 kişinit hayatını kurtar - dığı için şi devletle bahriyesince ka - bul — olunacaktır. (Kurtarıcı çan) armud — şeklinde ve çeliktendir. Ağırlığı 9,000 kilo- dur. Yüksekliği on kadem, yukarı tarafının kutru 98 inçtir. Çanın alt tarafındaki deliğin kenarında 60 inç kutrunda bir lâstik parçası vardır. Denizaltıların cidarlarına yapışır. Çanın içerisi Üç kısımdır. Üst ve alt kısmı, bir de üçüncü kısım. Buna, arzuya göre safra hizmetint gören su veya hava depo edilir. | Maki , alt kısımda oturur. Di- Berleri de üst kısımda, lefon, elektrik tertibatı ve okzijen | v vardır. (Halâskâr çan) denize inerken alt kısmına su doldurulür. Denizal-| *Kurtarıcı çan> işte budur tinın üzerine gelince bir dalgıç tarafından kusare kapağına rapte- di İkinci amekiyat başlar: Bir lumba, alt kısımdaki suları dışarı atar. Denizaltında bulunanlar, kapa- #i açarlar çanın alt bölmesine gi- rerler, sonra yukarı kısmına ge- çerler. ve bölmeler arasındaki ka- pakları kaparlar. Dalgıçlar, çanı denizaltından a- rlar, Çan yukarıya çekilir. | | |ŞAKA1 MAHKEMEDE; Reis — Mahkeme sizi, — yirmi sene kürek cerasına mahküm etti. Bir söyliyeceğiniz var mıf.. Mahküm — Evet, bay Tefs... Müsaadenizle bir ricam var, Lü! fen mübaşirlerden birini evime | gönderiniz, 31 mayıs 1959 dan ee vel gelemiyeceğimi karıma söy » lesin! TUHAFİYECİ DÜKKÂNINDA: Müşteri — Ne 0?... Kasadarı de- Çok eline hafif bir| — Evet, kasa muhte- | viyatını götürmesinden belli... —| ÂDET OLMASIN DİYE: — Bay müdür. yarın evlen | min yirmi beşinci yılını kutlulya- cağım. Bir gün izin verir — Hayır! Adet edinir, her sene izin istersin misiniz?. KADINLAR ARASINDA: N olur bu?. kam almak için başka çare bulamadım da! |IBatan Amerikan Denizaltı Gemi- sinin Mürettebatı Nasıl Kurtarıldı? Çanda bulunan makinistin va- zifesi tazyiki ve havayı konirol etmektir, KARI KOCA ARASINDA: n, babamın ı var, Bayan — Nişanlı ( PANAYIR TİYATROSUNDA: Aç karr kılır mif?. da sahneye ç- « Seyirciler el- ma, fıstık, kestane atarlar, karnı- mıizi doyururuz. Çın [ ve Çinliler on zamanlarda en çok bah- | memleketlerden | hiç şüphe yok ki | | nize gir eketi - hakkile | sathi mesa - rupa kadar bü- a 400,000,000 , kendi- ketin metke: bir mandarenlerin rinde, telkin üf o Çin mi insanlara | eden satırlara pek çok te meşhür. Mandaren | a fikir ve Bunun Çin medi aa ata niyetin müddet ida sözleri de rine kurulmalıdır.» «İy , müdafaa da em- niyeti temin eder.. Lao - Tzeu ilâve ediyor: «Tanrı, kurtarmak istediği a - damın etrafını iyilik çemberile çe- virrir «Kimseye inanmıyan, kimseyi | kendine inandırafi | Ayaklarınn — ucuna yükselenler, müvazene! hafaza edemezler. Ayaklarını faz. İn açanlar da rahat yürüyı ler.> | *Sükünet heyecanı teskin eder.> | *En büyük kötülük nedir basarak mu- l N TELU a-rıman —w anyo Mevslimü nkü yatında —mühim halini aldı. vücüde nafi - rint — faaliyete arttırır, uzuvları gitizm ve Let- ilâcıdır. Çocuk- | i solgun gençler, ve müstaid olanlar, ukde ilti- üztarip olanlar için banyoları çok iyidir. Yalnız, romatizma, kalb ve si- nir ve bir kısım ciğer hastalıkla- uztarib bulunanlar de- elidirler, Zira, deniz banyoları bu gibi hastalıklara mı zırdır. larında yünden ya- 'rcih edilmelidir. Banyolar, güneş saatlerinde ve yemel pılan mayolar n en azı Üç Saat sonra a- lınmalıdır. Soyunur soyunmaz birdenbire deniz, tün vücudü suya sokmak lâzımdır, Den cul zde çok kalmamalıdır. Ço - 10 dakikadan fazla kal - yi değildir. Yüzme bilmi- de bundan faza kamama- k ise ve yüzme biliyor« t kadar ka- >dan çıkar çık - Krlümek, Bugün fen, bunların tamamen aksinin yapılması taraftarıdır. Bir Dakika Diyip Geçmeyiniz * İnğilt kıtlığın ön barb zuhuru k ile meş- dakikada mü- sekiz yeni vesika- rika kütüphanele ti olarak dakikada 1,000 kitab çıkar. * Dakikada 1,610 kilamet- ro sür'atle giden bir otamobi- lin tokerlaği 60 saniyede 700 devir. yapar. * Kanada en çok bal istih- sal eden memlekettir. Daki' kada 30 kilo bal alınır. * Rusya; Çinden dakikada 1,140 franklık çay satım alır, ada 1,800 ki lo zeytinyağı istihsal olunuz. SİZ BU SATIRLARI OKUR KEN 60 SANİYE GEÇTİ. girmek, baş müstesna, bü- | lak mayolarla kumlar üzerin: güneşlendikleri göri yor. Bu suretle- vücudün mukave metini arttırmak, hava larına alıştırmak kabi n - Denize Girerken Nelere Dikkat Etmeli? Yalnız, şiddetli kapâlı havada ban sonra kumlara yatmak buk giyinmek, sıhhatin in dikkat edilecek hü- 86 milyon frank dolandıran ma- dam Terez Homberin kurbanları, dolandırıldıklarını anladıkları za- man: — Bu madam Homber, çok ya- mar bir kadınmış!. Demekten — kendilerini alama- şlardı. Hakikaten 56 milyon dolandırmak için büyük bir zekâ sahibi olmak lâzımdır. Madam Homber, kardeşi Lül « Ü nin 100 milyon frank miras bı « raktığım, isbatı veraset edip pa- raları alabilmek için paraya ihti- | yacı olduğunu söylüyor, kimin - ı i 56 Milyon Frank Dolandıran Kadın 100 Milyonluk Bir Miras Beklerken, Yetmiş Yaşında Hapishaneye Girdi ve 3000 Frank Miras Alabildi den 10 bin, kiminden bin franl istikraz ediyordu. Bu suretle do landırdığı paraların yekünu git tikçe kabarıyordu. Nihayet — & milyonu buldu, ve foyası da mey- dana çı 'Terez Homber, 1878 de âyan a asından Güstav Homberin oğl İle evlenmişti. İzdivacından evwe de Amerikada bulunan bir akra basından mühim bir miras yedi ği ildiasında bulunuyordu. (Devamı 7 inci sayfada) |- Köpeklere Mahsus “Aşevi,, merikada - başkâ nerede o- abilir ki - büyük bir ser- mayedar grup tarafından köpek- lere mahsus Bir «aşevi» tesis o « lunmuştur. Bu kumpanyanın, yüzaen fazla hdemini vardır. Burlar, da- aıhhi şartlara riayet et peklere mahsus yemekler larlar. Bu yemekler, daktet kontrolundan — geçtikter tevzi olunur, Nevyorktaki kumpany kezindeki telefonlar, bü: 4 durmaz işler: — Allo! Allo! Köpeğim sekizde gelecek “üç mis gönderir Paketlerin J £ sebze, sterlize e- Ş süt, hulâsa bir köpeğin iş- tiha ile yiyeceği şeyler bulunur. ya büyük bir rağ- bet görmüştür. Günde on iki bin paketten ziyade sarfiyat yapıyo muş. Köpek sahibleri çok mem - nun. Her gün gönderiyorlar izhar ediyorlarrı Acaba köpekler de memn a | mu?. İşte buru öğrenmek biriz | Büç. Çünkü dilleri yak. memnundyetler'- üzlerce mek'ub | Beyazlar Giyinmiş Yüzden Fazla İnsan Her Gün Köpekler İçin Yemek Hazırlıyorlar 4ğer memnun olsalardı, şüpae siz, bir evde kapalı kalmayı, bı lüks yemeği sokaklarda, hemcin: lerile — beraber serbestçe dolaşa rak buldukları kemik parçaları: feda etmekten Ççekinmiyecele - Tini söylerlerdi. Kat aö YA Cet D lll aa e D llli lll ee BEREL DA aA SSD a ARA İ