4—SsOoON T GRAF —2HAZİRAN 1939 -Mücadelede Yeni Bir Safha Almanlar İspanyayı İttifaka Almak İstiyorlar Fakat Muvaffak Olacaklar mı? Yukarıda İspanyadan ayrılan g önüllüler, aşağıda giden gönüllülere faşisi usulü selâm veren hemşerner solda General Franko harbde ya-rarlık gösteren bir İtalyan gönüllü süne nişan takıyor. nüfuzu altına girdiğini söy - | isbat etmeğe uğraşıyorlar ki İtal- ya kendi harekâtında serbesttir. ittifaka Almanya ile !laly.ınu:ı artık Almanyanın | leri sinirli bir takım liyen yabancı memleketler ına karşı İtalyan gazete- | Malüm ol Süveyş Kanalı Hakkında Bir Fikir Süveyş kanalına bir bakış Süveyş kanalının ehemmiyeti hakkında bir fikir edinmek - ister - gen, aşağı satırları dikkatle okuyu nuz: 1870 Kanaldan göçen vapurların sa- yasış: 486 yısı: 6,635. Geçiş müddeti: 48 saat Geçiş müddeti: En büyük vapur: 4414 ton. Vapurların tonajı: 436,000 Yolcuların sayısı 26.758 Hasılat: 4,600,000 frank. Hasılat: — Madam Anna acaba evde mi? Diye bir kapıyı çaldı. Kapıyı açan Madam Annanın kendisi idi. İkisi de biribirlerini görünce şaşırdılar: 00. Sen misin Madam Anna? — ©0. Sen misin Bedi?. Genç kadın kapı eşiğinden atarken soruyordu: — Ne ararsın sen böyle kapıda. Hizmetçin yok mu?. Yanağındaki kırmızıları hiçbir zaman solmi- yan şişman, al al yanaklı, her tanesinden bir in- San gövdesi sarkıtılacak kadar etli butlu, kalın ba- caklı kadın: — Bırak sen şimdi hizmetçi var, yok... desin böyle bakalım, onu söyle?. Diye Bedi'sinin boynuna sarıldı, genç kadının saçlarını okşıya (yanaklarını sıka sıka onu bir kat yukarıya odasına aldı. Durmadan Rum ağzile ve yarım bir türkçe İle soruyordu: — Nerelerde kaldın sen böyle vresi Vedi?. Genç kadın: — Çok mu göreceğin geldi idi?. Derken ilâve ediyordu. adımını — içeriye Nere- 1937 Kanaldan geçen vapurların su- En büyük vapur: 42000 ton. Vapurların tonajı Yolcuların sayı 1,346.000,000 frank. — Hiç vaktim yok Bir ssat sonra buradan ç müsavi şerait altıniıla girmiştir, Almanyanın nüfuzu altında de - ğildir... ve saire... İleri sürülen dava öledenberi gudür: İtalya ile Almanyanın men- faatleri müşterektir. İtalya ile Al- manyanın malik olmaları - lâzım gelen birçok şeyler ellerinden a- lmmıştır. Onun için bu iki devlet de «adalet» dairesinde sulhu mu- hafaza etmek için birleşmişlerdir. İşte kaç zamandır yazılan, ileri sürülen dava budur. <«Adalet> den maksadın ne olduğu ise şu son bir senedir anlaşıldı Alman Propa - | ganda Nazırı Dr. Göbels V. Bec- | babter gazetlesinde yazdığı yeni bir makale ile Alman . İtalyan ve İngiliz - Fransiz cepheleri arasın- daki düşmanlığı hulâsa olarak şöyle tahli) ediyor: | — Fikir ve akide ihtilâfından zi- | yade afadaki sykaınlık, zepginlik | neşriyatla ve fakirlik kavgasıdır. Almanya ile İtalya dünyanın taksiminde fakir kalmışlar. İngiltere ile Fran- sa ise dünyanın servetini paylaş- muşlar. Onun için aradaki aykırılık| büyüktür. İngiltere le Fransa da burlun içindir ki Almanya ile İ- talyanın etrafında çember çevi - riyorlar. Fakat Almanya ile İtal- ya buna ehemmiyet vermiyecek- ler, mukavemet edeceekler. fDevamı 7 inci sayfada) 13 saat. 36,000,000 : 697,800 İ 1383000 dir. Ahalinin yüzde 60 1 müs- | haristizandır. KUDÜS vdüsle karısıklıklar devam edi- | K yor. Kadüs, Filistinin merkezi- Gir. Cemiyeti Akvam tarafın - dan Üngilterenin mandası altıa ve- rilmiştir. Filistinin — mesahai xathiyeci 26100 kilometro rabbar, — nüfusu da düman, yüzde 30 u Yahudi, yüzde 10 w Yahüdilerin sArzı mev'ud> addet- tikleri Filistinde ekseriyet Arablar » dadır. Kudüs, dört maballeye ayrıl - muştıri Arab, Yahudi, hıristiyan — ve frenk maballeleri. Kudüsün kaldırımları bazaktur. Ev- | ler basıktır. Üzerlerinde kubbeler, ta- raçalar vardır. Yahadi mahalleleri Haramla Sinon arasındadır. — Birçok sinazon vardır. Ermeni mahallesi kale üzerindedir. Eski Süleyman mabedinden ancak «Haremi şerifs denilen duvardan baş- ka bir eser kalmamıştır. Yahudiler, bu duvarın önüne eiderler; yüzlerini ve gözlerini taşlara sürerler, ağlarlar. «Camli Ömere de buradadır. DÜNYANIN EN UZUN İlk yel, Nevyorkla Sanfransisko - zasında yapılınışır. Uzunluğu tamam | 5,200 kilametrodur. Dahili harb esna- | sında ve beş senede vücude getiril - mişlir. Küşad resmi 1869 da icra olun- muştur. Bundan sonra üç urun hat daha ya- pilmistir; Bücnos Aşres - Valparezo hullı, bo- | yu 1400 kilometre, Bu hat Kordillere | Desanand'da 2200 metro yüksekiiğin- de bir araziden geçer. İnşasında çok müşkülüt çekitmiştir. Siberya hattının boyu 4,000 kilo - anetrodur. 1892 de başlanmış ve 1903 de bitmişlir. Siberyamın buz sahrala- rından geçer. Avustralya hattı, 1706 kilemetro - dur. Çöllerden zeçen bu Hat 1917 de yapılmıştır. - Hicaz hâttı. Osmanlı hükümeti tara- fından yapılan bu hattın boyu 1307 kilometrodar. Şamla Medineyi birbi- zine rapleder. Hacıların Mekkeye git- melerini — kolaylaştırmak için — ikinct Abdülhamid devrinde ve halkın tane- yapılmıştır. kile N Hazer hattı, 1900 kilometrodur. Ma- 'zer denizinden Çin hududlarına kadar uzanır. Küşad resmi 1888 de yapılmış- tır. İnşâdı Üç Sene sürmüşlür. IKi yüz | kilometro kumsaldan zeçer. Türkistan hattı, Türkistanla Siberya | arasındadır. Uzunluğu 1800 kilemet- rodür. Savyeller darafından 1930 da yapılmışlır. Doktorun Öğütleri: Isırık Yaraları Bir insan veya hayvanın - sırdığı yerde hüsüle — gelen merzuz yara kendi kendine geçer. Fakat, iltihab yapması ihtimalini gö; alarak kaynamış su ile iyi mah, üzerine biraz tentürdi- yod sürmeli, tozdan muhafaza için de sarmalı Isıran yabancı bir köpek veya kedi ise, hayvanın ku- düz olup olmadığını anlamak için bir baytara muayene ct- tirmeli, Eğer şüpheli ise ihti- yalen kuduz tedavisi yaptır- Malı... | siyon kabinesinde | İhmal etmeyiniz. Çok rlca edetim.| HİKÂYE Meçhul Misafir üzafter ken- yaz progra- mı çizeceğini ne zamandanberi söy. ler, dururdu. O - nun kafasının - çindeki plâna gö- re, Floryada bir pansiyon tutacak, daireden iki ay i- zin alacak ve ora da yazın en sıcak gürlerinde keyifli bir hayat süre - cekti. Artık, bu yaz, yıllardanberi düşündüğü pro - gramımı tahakkuk ettirebileceğini u- muyor, — bundan dolayı, bir çocuk gibi sevirüiyondu. Floryadaki pan- giyon hayatı gö - zünün önüne ge- liyordu. Her sa » bah erkenden kal- kacak, denize girecek, kumların üstünde yatıp güneş bünyosu alâ- cak, sonra, bir saat kadar yürüyüş! yapacaktı Haziranın on beşinde bu güzel kovuşabilmek — için rdu, Daireden Flozyaya — gitti. üzel bir oda istediği gibi Evvelki gün Pansiyonlara baktı buldu. Tam kendi idi. Burasını çok sevdi. Akşam a> partımana döndüğü vakit. yazlık pansiyonunu — hizmetçi — kadına ballandıra ballandıra anlatıyor - du. Hizmetçi, birden - halırlamış | gibli — A Beyel bir mektub var.. Koştu içeriki odadan mektubu getirdi.. Muzaffer, zarfı merakla açtı. Okumağa başladı. Kısa bir mek- tubdu. İmzaya baktı: Veli Yılmaz.. Böyle bir imza sahibi tanımıyor- dü. Mektubun içindeki satı bulâsası şu idi: Çok mühim bi hususunda sizinle görüşmek Üze- ze, haz'ranın on beşinde Florya- d9 buyük plâjın 19 num ci .. dedi.. Size | Muzaffer, bu mektubdan tam bir mana çıkaramamışlı. Çünkü Veli | yılmazın kim olduğunu bilmiyor- du, Aksi gibi, haziranın on be- şinde de. Muzafler, plâja henüz o gün taşınmış olacaktı. Daha bi - rinci günü «mühim bir iş> husu - sunda kimse ile görüşmek İste - miyordu. Haziranım on beşini iple çek - meğe başladı.. Mektub — masanın üzerinde duruyordu. O gece, mü- temadiyen, bu meçhul mektub sa- hibini düşündü Ertesi gün, daha | ertesi gün.. Bu mektubu — yazan Florya plâjında dinlenmeğe gitmişti kimdi?, Mühim iş acaba ne olabi- ürdi?, Randeyu — verilen yer de, plâğın 13 numaralı pansiyon ka - binesi idi. Uğursuz bir. numara.. Mühim işin olacağı bile varsa, o- lamazdı. Muzatferin aklına, — birden” bir | fikir gelmişti. Ertesi sabah trene atladı. Doğru Floryaya indi. Plâj İ sahibini buldu: — Size birşey soracağım, dedi. 13 numaralı pansiyon kabinesin- de kim oturuyor? — Niçin sordunuz? — Merak ettim de... — Orasını tutacaksacız. imkâmı yok. Çünkü tutulmuştur. — İyi işte. Ben de tutan ada- man kim olduğunu öğrenmek iş- tiyorum.. — Kibar, şık bir zata benziyor. Bir hafta kalacak.. Yarın akşam geliyor. Haziranın on beşinde çı- kıp gidecek.. Müzafferin merakı tir h€ dahal artmıştı. Onun taşındığı gün, meç-, hul mektub sahibi çıkıp gidecekti.| Bu ne tahaf tesadüftü? | Plâj sahibine tekrar sordu: | — Peki, bu adamın kim oldu- | ğunu, ne iş yaptığını sarmadın mı??. İ — Vallahi bilmiyorum.. Aco - | lesi yok... Taşındığı gün öğreni - | riz, * Muzaffer, ertesi akşam tekrar Filoryaya gitmişti. 13 numaralı o- danın bir haftalık kiracısını gö - recekti. Gazinonun bir köşesine oturdu. Burası, 13 numaralı odayı görecek bir yerdi. Saat 18 i geçi- yordu.. Bir adam çelinde küçük bir ba-| vul, pansiyon odasının kapısına geldi. cebinden anahtarı çıkardı. Kapıyı açtı. İçeri girdi. Muzaffer YOSMA —a V 79 geraaamam Y07 ETEM İZZET BENİCE yazamammaanmaanu kacağım. Var mı çabuk görülecek bir işin? Şişman madam göbeğini hopurdata hopurda- ta güldü. — Senin aradığın gibi birşey şimdi yok. — Neler var?. — Pek kuttipiller.. — Bafralı nerelerde?. — Bilmem pamuk işi mi varmış, ne varmış, onlara bakacakmış, Adanaya gitti. — İşlerin nasıl?, Madam: — Çok bozuk, Dedi, sordu: — E kale sen nerelerdesin?. Bilsen bir aralık #eni nekadar aradım. Her gün haç çıkarıp kapı - dan seni gözetledim. — Neden?, ge Huu bi esi bilmezsin bir saracr cük, aklı az S K LASİ İ AAi a elasi A LA S e S L S e Arnerikalı dadandı. Su gibi para hazcıyordu. Eğer sen burada olsaydın son meteliğe kadar çekerdin!. Öteki kızlar pek istediğim gibisini yapamadılar, Yosma omuzlarını sülkt: — Hiç parada pulda gözüm yok. Madam dudaklarını büktü: — Demek tutuyorsun? Ve birden madamın aklına en jeniyal bir fi- kir gelmiş gibi yerinden doğruldu, hızlı hızlı söy- ledi: — Aman Vedi. şimdi aklıma geldi. Bir büyük komisyoncu benden bir metres arıyor. Seni ona — Ne komisyoncusu? — Büyük, büyük, çok büyük, çok parau bir komisyancu. Birkaç Avrupa fabrikasının repre - zantanı. Ankarada, İstanbulda herkes onunla ta- niş. Kodaman saylavlarla, birçok devlet adamla - rile senli benli. Bir büyük yerli bankanın da şef- leri arasındaymış. Elini cebine attı mı beş yözlük- ten, binlikten aşağı banknot çıkarmıyor. Hem de çok yaşlı değil. Kırk iki filân. — Adı ne?. — Pek kafamın içinde kalmamış amma, gali- ba Mithat. — Nasıl kadın istiyor?. — Tıpkı Upkısına senin gibisini anlattı. Uzun böylü, iri kara gözlü, beyaz pembe - tenli, bukle Bukle saçlı, kırmızı dudaklı, ufak ağızlı, fıkırdak, şen, konuşkan, az çok züppeliklen, sosyele yaşa - malarından çakar. Görgülü, akıllı bir şey istiyor! Alyanak madam anlattıkça Yosma kıkır kı- kır gülüyor, gülmekten baygınlıklar geçmk g- bi oluyordu: — Bu söylediklerinin hiçbirisi bııde HKÜ tık madamcığım, Şişman kadın: — Oc00.. 0000 nasıl yol 'Tövbe de.. Tövbe de, Diyoz, ilâve ediyordu: — Seni şu »dama yapalım. (Devamı var) Yazan: REŞAD FEYZİ bu adama dikkatlice bakmıştı. FW kat, hiç gördüğü, tanıdığı bir & dam değildi. Bekledi. Merak VE heyecan içinde idi. Çeyrek — satb kadar sonra, Mi sdam ada * sıhdan çıkmıştı, Elbise değiştir * mişti. Beyaz bir pantalor, beya$ gömlek, beyaz kasket giymiş, züne vapur dümünu bir gözlük aF mişti. Sallana - sallana, — etrafinâ bakınarak yürüyordu. Merdivet" leri çıktı. Gazinoya —doğru iler * ledi. Geldi, Muzafferin oturduğu masanın — yanındaki bı; m.,w'l EV $ şusuna dikkatle baktı. Sonra, det nizi seyreder gibi daldı.. Bir sigü” ra yaktı.. Tekrar Muzaffere bakı* yordu. Muzafferin de kendisine baktı” ğinı görünce, bir fırsat kollıyant insanlara mahsus tehalük. — Affedersiniz beyefen; saatiniz var mı?. — Var efendim.. 18,30 efendime — Teşekkür ederim.. , dedik Sonra, bir lâhze sustu, Faket belli idi ki, konuşmak - istiyozdu. tekrar Muzaflerin yüzüt bakir Onun da yine kendisine baktığını görünce gülümsiyerek: (Devemt 7 tnci sayfada) 1845 Türk müziği (Fasıl baeyeti). 2020 Memlekul saxi ayarı, ajanı ve meteoroloji haberleri. j 20445 Türk müziği, 1 Sürinak peşrevi, 2— Mustafa Nafisin Suzlaak şarkıt (Sensiz bu sabah). 3— Müstafa Nafizin Suzinak şarkır (Ümitsiz bir sevişler. | 4— Ahmet Rasim Suzinak — şarkız (Söyle ey cananı ruhum). 5— Lem'inin Hüzeynl şarkı: (0 gü- el gözlerle). G— Sar sematsi, £ 7— Kemençe taksimi, &— Arifim: (Hir meleksima peri). #— Şevkinin: (Düçarı hieri yar). iü0— Mahmud Celâleddin paşanın: Nari firkat). 1l— Mastafa Cavuş: (Canım tezdir) 2130 Konuşma, ZAS Kaham, tahvilli, — kambiyo - nuküt ve zirsat borsası (flat), 2155 Ney'eli plâklar, 2t Müzik (Riyaseti Cumhur Citâr- monik ork. Şef. Practarlus). 4 81 Son ajans haberleri ve yazınkl program. 2815 - M Müzik (Cazband) PL YARIN 13,30 Program. 13,35 Müzik (Neşeli müzik - PL) 14 Memleket saat ayarı, ajans ve haberleri. 3— Sehak: (Cılçmca seving). 4— Komençe faksimi, B Falztenin: (Badel vuslat içilsin). 8— Şemsoddin Ziya: (Ey gönca açıl) T— Muhtolif saz eserleri. 1440 - 1530 Müzik (Karışık prog- ram - Pi). 1630 Mili küme müsabakaları (19 Mayıs sladından makleu), 1857 Hicri Rebiulâhir Mayıs 4 20 1939, Ay 6, Gün 153, Hwrır28| 2 Haziran CUMA 1355 Rumi