Tefrika Numarası : 121 Yazan: Rahmi YAĞIZ - Çakalof Dört Gözle Beklediği Esirleri Güverteye Aldırdı : Başta Tufan Kaptan Olmak Üzere Hepsini Teker Teker Gözden Geçirdive Sorguya ÇekmeğeBaşladı Kendisini güçlükle zapteden, 3vcı ağına düşmüş bir aslan ha - Zamsızlığile için için tutuşan Adera) 76z haçâr sustu. İçinden and iç — Tanrı fırsat verirse ben sana bu tekmenin hesabını sorarım. Şalpe Anadirin merdivenine Tampa etti. Esirleri dört gözle Dekliyen albay Çakalof bunları Sür'atle güverlteye aldırdı.. Yara- hların, sırsıklam güverteye se- tilen ve soğuktan tirtir titriyen Henizcilerin arasından geçen esir- ler bir sıraya dizildiler. Başta Tu- fan kaptan, onun solunda Adem Teiş, Recab, Martı Ahmed, Musta- fa, Hapalı Feyzullah ve Kanca İs- TMail yer aklılar. Projektörlerle Aydınlanan güvertede çok geç - Meden albay Çakalafla maiyeti erkânı görüldü... Albay, mağrur ir jest ve ağır adımlarla kahra- Mah Türk denizcilerine yaklaştı. "Tufan relsten başlıyarak teker te- ker hepsini görden geçirdi, arka- Btar hürmet vaziyetinde ilerliyen Röbetçi zabitine sordu: — Hepsi bu kadar değil mi?, — Evet albayım... — Bunları bizzat sorguya çe - 'ğim! — Başüstüne albayım.. — Diğer yüklü takalar ne oldu? — Onları Suvir çevirmeğe git- Mmişti. Onlarda silâh bulunmadı - Bini, bu dokuz parçanın muhalız O©larak kendilerine ilhak edildiğini Esirlerden öğrenmiştik. — Silühsız Olduklarına göre emre muhalelet etmeleri imkânsızdır. Albay merdiveni çıkarken tek- Tarladı: — Suvir gelince süvarisi beni &örecek! — Başüstüne albayım. Tufan kaptanla arkadaşları ge- Ce yarısına doğru albayın geniş kamarasında bizzat Çakalof tara- fından sorguya çekiliyorlardı. Esirlerin elleri çözülmüş, Tu fanla Martı Ahmedin ıslak elbi- Beleri kurutulmuş, altı süngülü- Hün arasında kamaraya getiril - Mişlerdi. Albay, Moskovayı işgal ettiği zZaman Bonapartın takındığı aza- metli bir tavırla elini ceketinin Bgöğsüne sokmuş, sağ elini arka - Sına atmış, geniş ve sert adım - larla kamafayı arşınlıyordu. Bir kaç defa kapı ile lomboz arasın - da dolaştıktan sonra geldi, Tufan reisin önünde bacaklarını gerdi, durdu, sesine heybet vermek üze- Te genzinden konuşarak sordu: — Adın ne senin! Albayın sözü tercümanlık va- zifesini görmek üzere çağırılan Dağistanlı üstteğmen Cemal Kaz- yef tarafından yiğit Türk gemi - cisine nakledildi. Tufan resi mü- lâyemetle cevab verdi: — Tufan... — Nerelisin! — Trabzonlu... — Ne iş yaparsın? — Gemiciyim... — Buraya ne maksadla gelmiş, niçin denize açılmıştın? Tufan reis sorgunun burasında istediği fırsatın gelip — çattığını hissetmiş, vereceği uzun ve do - lambaçlı izahata hazırlanmıştı. it olduğu kadar kur- naz ve cerbezeli tanılan kaptan kurnazlığını tebarüz ettirecek ve iyi netice alacak hikâyesine baş- ladı: Evvelâ kendisine mahzun ve| muztar kalmış insanların zebun tavrını verdi. Bitkin bir eda ile anlatmağa koyuldu: — Bunu ne siz sorun, ne ben söylyyim. Biz, beş arkadaş zorla bu deniz haydudlarının eline düş- “tük. Dursun Ali kaplan isminde bit mütegallibe türedi. Bu adam. bazı kimselerin teşviki ile böyle imtiyazlı bir karsanlık şekli ihda- sını düşündü. Düşüncesini Trab- zonun ve Rizenin tamınmış gemi sahiblerine açtı. Bunlar evvelâ buna razı olmak istemediler. (Devamı var) Danimarka Hoş Geçinmeğe Mecbur (4 üncü sayfadan devam) Muhaliflerin bu itirazları üze - rine Norveç efkârıumumiyesi de vaziyeti daha derin bir alâka ve dikkatla takib etmeğe başlamış, her tarafta türlü ihtimaller düşü- nülmüştür. Nihayet parlâmento- nun hati bir toplantı yaparak Ha- riciye Nazırımı dinlemesi muva - fık görülmüştür. Yine söylendi - ğine göre İskandinavya hariciye nazırları Stokholmde diğer — bir toplanlı daha yaparak vaziyeti bir kere daha tetkik edeceklerdir. Kopenhagdan yazıldığına göre Danimarka mehafilinden intıba şöyledir: Kopanhag hükü- meti Almanya tarafından kendisi. ne edilen ademi tecavüz misakı teklifini kabul edecektir. İstemi- yerek kabul decektir. Bunu bu- günkü vaziyetin zaruri kıldığı bir hal diye kabul edecek. Söylendiğine göre Danimarka Hariciye Nazırının bir de projesi vardır. Fakat bu projenin bir gün hakikat olup olmıyacağı bulli de- ğildir. Almanya tarafından tek - lif edilen ademi tecavüz. misakı ni kabul etmekle Danimarka hü- kümeti Almanyaya karşı da hüs- nüniyetten başka birşey duyma- dığını isbat etmiş olacağı fıkrin- de imiş. Buna mukabil de Şlezvig hududunun Almanya tarafından tasdik edilerek Danimarkadan bir şey, İstememesini teklif edecektir, Danimarka ile Almanya arasında böyle bit mesele var: O mıntaka- da halkın ekseriyeti Alman oldu- ZORBALAR SALTANATI No. 169 Yazan: M. Sami KAKAYEL Çatalca kalesı yeniçeri muhafızı | haydi bilemedin elli altmış olsun, Mandagöz Ali Deli Mehmode şur- ları söylemişti: — Ağam; çiftliği basmazdan ev- vel bir kere karşılaşacağımız mu- hasim kuvyetin ne miktar oldu- ganu keşfetmek icab etmez m Deli Mehmed, Mandagöz Ali - nin bu lâflarına kulak asmamıştı. Ehemmiyetsiz bir lisanla: — Adam sende düşündüğün çe- ye bak! Bunların mal, kuvvet olacak. Olsa, olsa yirmi otuz. kişi — Acaba?. Evet; biz bunları takib ederken ETE D çilerle - beraber — Öyle tahmin etmiş olsak bi- le bir kere düşmanımızın vaziye- tini bilmek ehem ve elzem değil mi? Ya, kuvvetleri bize galebe ça- lacak vaziyette olursa... Sonra; re-| zil ve maskara oluru: bu mağlübiyetimiz ni aleyhimize çevirmeğe kâfi gel- mez mi? dedi. Deli Mehmed, Mandagöz Alinin bu sözlerine dikkat etmişti. Söy- | ledikleri doğru (di Eğer, Paşaların kuvvetleri ken- di kuvvetlerine galebe çalarsa sonra âkıbetleri vahim olurdu. Mündagöz Aliye cevab verdi: ğu ileri sürülerek Danimarka - dan İslteneceği, hattâ Almanların oraya bir gün girip bir emrivaki yapiverecekleri bile şu son aylar- da çok söylenmştir. Şimdi Dani - marka hükümeli Almanyanın Şlezvig üzerinde her hangi bir id- diada bulunmaktan vazgeçmesini istiyecek diyorlar. Ancak bunda muvaffak olup olmıyacağı, bir gün yine Şlezvig bahsinin taze- lenmiyeceğini kimse kestremiyor. Danimarkalılara göre eğer Al - manya hakikaten hüsnüniyet bes- liyorsa Şlezvig için bir mesele ç- karmıyacaktır. Evvelce burası Da- nimarkaya verilirken halkın re- yine müracaat edilmiş, oranın ahalisinin ekseriyeti Alman ida- resini değil, Danimarkayı İste - mişti. Danimarkalılar bu hususta şöyle diyorlar: — Biz orasını zorla almadık. Hiç| kimse bunu iddia edemez. Orası pek eskiden bizimdi. Sonra biz- den Almanlar aldı. Umumi Harb- de de Almanya mağlüb olunca ga- Hb taraf bu eski haksızlığı tamir için Şlezyig mıntakasını bize ver- diler. Fakat halkım reyine müra « cant edilerek. Şimdi biz Alman - yadan bekliyoruz ki Şlezvig üze- rinde herhangi bir iddiadan vaz- Beçsin. Halbuki Berlinin asıl hedefi tün İskandinavya devletlerini ken- a çekmekti. Bu ise kabil Ne olur ne olmaz? Sonra Çatulca ler de aleyhimize yürür ve bizi pare pare ederler. Fakat; çiftliğe kimi gönderip am lıyacağız bu iş — Kolay; bizim yeniçerilerden birini köylü kıyafetine koyalım.. Yumurta satın almak için çıftliğe girsin etrafı kolaçan etsin.. Fikirlerin doğru... Amma; Ça - talca muhafızlarından " bitisi ol- masın.. Sonra tanırlar... — Evet, evet!... Sizin maiyeti- Tüzden birisini yollıyalım.. dedi. Deli Mehmed; maiyetinde bu- lunan açıkgöz yeniçerilerden bi- rini seçti. Sırtına bir köylü Si giydirdi. Altına bir eşek veri Talimalını verdikter. zonra, çift- lik yoluna sahverdi. Fakat kurnaz Kadı Paşa, Çatal- cuda gizlice bıraktığı adamları va- sıtasile vaziyetten haberdar ol - muştu. Haltâ; deli Mehmedin — çiftliği e K HİKÂYE 1914 Yılında (4 üncü sayfadan drıxrm) — Leylü, dedi; bu gece, yine hiç uyumıyacağım.. Seni, saadetimizi düşüneceğim. Yarın, sana kat'i birşey söylemeliyim. Leylânın yüzünde sevinç vardı. Genç kız, deli gibi idi. Göğüs ge- çirdi: — Ne yaparsan yap, Sermed, dedi. Bekliyorum... * Ertesi gün Leylâ, Sermedi gö- Daha ertesi gün, daha er- . Hiç... Sonra, duydu. Hıçkıra - hiçkira ağladı. Büyük Harb patlamıştı.. Sermed askere alınmıştı. O günden bugüne kadar, aradan yirmi beş sene geçti. Sermedden me bir haber, ne de kendisi gel - medi. REŞAD FEYZİ (8 tnci sayfadan devam) Heybeli çamlıklarına pek yakın geçen TI in cazbandı. taşkın bir Tenk pijamalı erkekli kadınlı gru, lar çıkıyor, çamlar altından sa hile, vapura doğru koşuyorlar... Çalgı ve ahenk bir saniye içinde koca sanatoryomda sanki bir he- yecan kasırgası yaratıyor. Kür salonundan koğuşlara, balkonlar- dan odalara vazıncıya kadar tek- mil pencerelerin önü hastalarla doluyor, hepsi ayakta..-Hastalar mendillerini, havlularını ve hatta beyaz yatak çarşaflarını bize doğ- rü üzatıyor, uzün üzün sallıyor - lar... Arada bir pencerelerden ke- / tü sik feryadlar, heyecanlı haykırış- lar işitiliyor ve mendiller bir sa- niye bile durmadan sallanıyor. Bahtsız sanatöryom — sakinleri, © zalim derdin talihsiz — esirleri 'TL in şen insanlarına neş'eli seya- hatler temenni ediyorlar. Sanki: — Bizim için de gezin.. Bir par- | çacık da bizler için eğlenin. Der gibi mendillerle yı'van yorlar... Akşamın sessiz garibliği içinde band susuyor, ince saz duruyar. Genç çiftler birbirinden ayrılıyor, herkes güverteye, kenarlara ko- şarak bu ıztırab ve elem yolcu - larının içten gelen — selâmlarına candan mukabele ediyor, salla - dıkları mendillerle hayat ve gh- hat temennisi gönderiyürlar. Vapur Büyükadaya ve oradan da İstanbıtla yollanırken kuytu sallanıyor... Sallanıyor. Dr. Hafız Cemal (LOKMAN HEKİM) DARİLİYE MÜTEHASSISI Divanyolu 104 Muayene saalleri: Pazar hariç her ün 2,5 - 6. Salı, Cumartesi 18 - 25 fıkaraya. Teh: 22398 muhasaraya aldığını bile duymuş> tu. Köylü kıyaletine giren yeniçeri topal eşağile çiftlik geçidine gel- diği zaman Kadı Paşanın muha- fızları tarafından derhal çevril mişti, Köylü kıyafetine giren yeniçeri birdenbire ürkmüştü. Şaka değil geçidde silâhli Mmuhafızlar vardı. Demek, sellemehüsseli gidilemiyordu. Köylü kıyafetine giren yeniçeri muhafıza hitaben: — Ne istiyorsun ağam benden?, Yumurta alacağım çiftlikten bı- rak beni!, — Yool. Olmaz... Çiftliğe girip çıkmak memnudur. Yumurta a- lacaksan dur burada?. Haber yol- liyalım içeriden adam gelsin.. 'de- di, Hulâsa; Deli Mehmedin köylü kıyafetine koyup gönderdiği e- şekli köylü çiftliğe girememiş, a- lTacağı yumurtayı geçidde bulu - Çınarcığa Kadar Bir Gidiş, Geliş ! neş'e ile çalarken, heybeli sanator-| yomunun büyük bahçesinden renk kadar İstanbul 4 üncü icra memurluğunda 3 defa bağırıldıktan sonra en bu hazin manzara — bütün vapur | halkının kalblerini burkuyor. Caz-| çamlıkzlarda titrek mendiller hâlâ | -. M | T g; ('TELGRAF— 25 Mayıs ; Dünyada Bukadar Benzeyiş Olurmu Gayrimenkul Satış İlânı İstanbul 4 üncü İcra Memurluğundan : Tamamına yeminli üç ehli vukuf tarafından 475 lira kıymet tak- dir edilen Fatih Tersümanyunus mahallesi Drağıman caddesinde eski | ve yeni 26 numaralı bir tarafı Ahmed menzil bahçesi ve bir tarafı Ah- med veresesi bahçesi ve bir tarafı Hacı Numan hanesi tarafı rabil ta- rikiâm ile mahdud 455 metro murabba: arsanın tamamı açık arttırma- ile satılığa çıkarılmıştır. Evsafı aşağıda yazılıdır: Evsafı: Mezkür mahal halen muhterik hane arsası olup 455 metro murabbandadır. Yukarıda evsafı, hududu ve sahası vazedilmiştir. 1— İşbu gayrimenkulün arttırma itibaren 938/3992 numara ile İstanbul 4 numarasında herkesin görebilmesi için açıktır. İlânde yazılı olanlardan fazla malümat almak istiyenler, işbu şartnameye ve 938/3992 dosya nu- marasile memuriyetimize müracaat etmelidir. yazılı arsa açık arttırmaya artnamesi 6/6/939 tarihinden incü icra dairesinin muayyen 2 — Arttırmaya iştirak için yukarıda yazılı kiymetin yüzde 7,5 nisbetinde pey veya milli bir bankanın teminat mektubu tevdi edile- | eektir. (Madde 124) 3 — İpotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadarların ve irtifak hakkı sahiblerinin gayri menkul üzerindeki haklarını husüsile faiz ve mas- rafa dair olan iddialarını işbu ilân tarihindon itibaren yirmi gün içinde evrakı müsbitelerile birlikte memuriyetimize bildirmeleri icabeder. Aksi halde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşma- sından hariç kalırlar. 4 — Gösterilen günde &ritırmaya iştirak edenler arttırma şartna- uş ve bunları tamamen kabul İmesıti okumuş ve lüzumlu malüma! etmiş ad ve itibar olunurlar. 5— Gayrimenkul 6/7/939 tarihinde perşembe günü saat 14 den 16 ya çok arttırana ihale edilir. Ancak arttırma bedeli mahammen kıymetin 'yüzde 75 ini bulmaz veya satış istiyenin alacağına rüçhanı olan diğer Jalacaklılar bulanup.da bedel bunların bu gayrimenkul ile temin edil- hi mecmuundan fazlaya çıkmazsa en çok arttiranın 'tashhüdü baki kalmak üzere arttırma 15 gün daha temdit edilerek 21/ | 77939 tarihinde Cuma günü saat 14 den 16 ya kadar İstanbul 4 üncü içra miş alacaklar, memurluğu odasında aritırma bedeli satış istiyenin ulacağına Tü; olan diğer alacaklıların bu gayrimenkul ile temin edilmiş alacakları mecmuundan fazlaya çıkmak şartile en çok arttırana ihile edilir. Büyle bir bedel ekde edilmezse ihale yapılmaz ve salış talebi düşer. 6 — Gayri menkul kendisine ihale olunan kimse derhal veya ve rilez mühlet içinde parayı vermezse ihale kararı fesholunarak kendi- sinden evvel en yüksek teklifte bulunan kimse arzetmiş olduğu be- delle almağa rtazı olursa ona, razı olmaz veya bulunmazsa hemen on beş gün müddetle arttırmaya çıkarılıp en çok arttızana ihale edilir. İki ihale arasındaki fark ve geçen günler için yüzde 5 den hesab olu- nacak faiz ve diğer zararlar ayrıca hükme hacet kalmaksızın memüri- yetimizce alıcıdan tahsil olunur. (Madde 133) " — Ahcı arttırma bedeli haricinde olarak yalmız tapu ferag har- anı yirmi senelik vakıf taviz bedelini ve ihale karar pullarım vermeğe mecburdur. Müterakim vergiler — tenvirat ve tanzifat — ve tellüliye resmin- den mütevellid belediye rüsumu ve müterakim vakıf icaresi alıcıya aid olmayıp arttırma bedelinden tenzil olunur. İşbu gayrimenkul yu: », Memurluğu odasında işbu resinde satılacağı ilân olunur. arıda gösterilen tarihde İstanbul 4 üncü icra n ve gösterilen arttırıma şarlnamesi dai- 938/3992 aş ikinci hukuk hâkimli- | ZAYİ DEFTER ğinden. 'Terekesi mahkememizce tasti- | — Zİ Mayıs 999 pazartesi günü ye edilmekte olan ölü Osep De - | *7t on beşi çeyrek geçe Karaköy Birmenciyana aid Balatta Balat | ile Eminönü arasında Fatih tram - caddesinde 57 ve 57/1 numaralı | Yayında iki mavi . paket içinde Mücsseserin 9386 ve 957 senele - rine ald tüccari defler ve fatura- lar unutulmuştur. Kimsenin işine yaramıyacak olan mezkür paket- lerin adresime — getirildiği veya gönderildiği takdirde memnun e- dilecektir. iki deponun nısıf hissesi (elyevm Antalya ambarının tahtı işgalin- dedir) 1 haziran 1939 tarihinden itibaren açık artlırma suretile ki- raya verileceğinden işbu gayri menkulleri kiralamak istiyenle - rin 26 mayıs 1939 tarihine müsadif, cuma günü saat 14 den 16 ya ka- dar mahkememize müracastları ilân olunur. — (938-22) Fatih Fevzipaşa caddesi şehid Kublây sokak No, 2 makarna fabrikası Şemsi Demirhan man muhafızın çağırdığı adam va- sıtasile alış verişini yapıp gitmişti. Kurnaz, çok cesur ve cür'atkâr olan Kadı Paşa muhasaraya te « şebbüs edenleri şaşirtmak ve on- lara korku dağı vermek için da- ha güzel bir hile tertib etmişti. Çittlikten birkaç kişiyi dışacı sa- lvermişti. Çiftlikten çıkanları Deli Meh - medi ile Mandagöz Alinin adam- ları yakalamışlardı. Ali soruyor- du: — Söyle yoksa cagımı cahenne- me yollarım!. İçeride kimler var?, Çiftlikten çıkanlar bülbül gibi söylüyorlardı: — Kadı Paşa, Ramiz Paşa... — Maiyetlerinde kaç kişi var. — Beş yüz kişi kadar — Hepsi silâhlı mı?, — Hepsi silâhlı. Hem de otraf- taki geçidleri tutmuş bekliyorlar, | — Başka ne var ne yok? | — Pınarhisarına a1 yolladılar. Oradan kuvvet istediler.. Yarın ve yahud bu gece buraya yetişe- ceklermiş.. dediler, Adamların bu ifadesi gerek İs- tanbuldan gelmiş olan Deli Meh- medi ve gerek Çatalca kalesi mu- hafızını ürkütmüştü, Deli Mehmed, adamları bağlat- tı ve alıkoydurdu. Aliye dönerek: — Ağam! İyi ki dediğin gibi hareket etmişiz. Yoksa halimiz harab olacakmış... Herifler - çok kuvvetli imiş.. —E... Bu işler böyledir... İn - san karşısındakı düşmanın kuv - vetini ve mevklni keşfetmaden üzerine yüklenirse sonu felâket olur. — Evet, maazallah yüklene imi- şiz leşimiz bu dağlarda kalacak - miş. Üste de yeniçeriler Çatah cada müşkül mevkle düşecekler. dl. — Evet... Çatalca kalesinde de tutunamazdık sonra,.. (Devam var) (8 inci sayfadan 3evam) Fakat esir oldular, hapse alık dılar. 20 sönteşrin 1793 de divanı harb huzuruna çıktılar, idama mahküm oldular. 1 sonkânun 1794 | de idam edilmeleri mukarrerdi. Bu meş'um günü sükünetle bek - liyorlardı. İki kardeş seyaset meydenına geldikleri zaman itidallerini hiç kaybetmemişlerdi. Millet vekili Lokiniyo. vatanın selâmeti uğrun da çalışan bu kahramanların idam edilmelerine razı ıdı, cezaları- ni af ile Rin ve Mozel orduları kumandanlığına tayin etti. 1800 de Sezar Reol v meclisi ıdare reisi Ayni günde vazifelerinden isti- fa ettiler, 'Tamam on bir sene münzevt bir hayat geçirdiler O zamanlar imparatorluk ve krallık taraftarları mütemadiyen birbirlerile çarpışıyordu. Bu sıra da ikiz kardeşler yeniden tevkif olundu. 1816 senesi ağustosun 24 üncü günü muhakemeleri yapıldı ve tekrar idama mahküm edildi- ler. 1816 senesi eylülün 27 inci günü öğleden biraz evvel seyaset mey- danına getirildiler. İkisi de ayni * elbiseyi giymişlerdi. Gözlerinin bağlanmasını reddete — tiler. Elele verdiler, dimdik dur- dular. Ayni dakikada can verdi- der. Şimdi ber ikisi de ayni mezarda yatıyortar. Dünyada bu kadar bene zeyiş olur mu' Brezilya 'Barlarında Nasıl Eğleniyorlar? (5 inci sayfadan devam) Fransızlarla kat'iyyen karşılaş - mak, görüşmek istemez. Tanın - mamak için olsa gerek... Üç gün sonra, lüks bir kabare- de, bir İspanyol dansözün lo - casında karşılaştık. » Güzel bir tablo: Dansöz, sah - neden henüz çıkmıştı. -Aynanın karşısında saçlarını düzelliyor - du. Locada yaşlıca bir de kadın vardı: Annesi... Köşede, ayakta birisi duruyordu: Benimle gö - rüşmek iştemiyen Fransız... Bir arâlık, dansözle annesi dı- şarı çıktılar. İkimiz yalnız kaldık. 'Yabancı 'adam, bir müddet dik - | katle yüzüme baktı. Sonra içeri- sinde karmakarışık elbise, ça - maşır, takma saç bulunan bir el çantasını gösterdi: — Ben, dedi. Şarkıcı idim. Harbe den evvel şarkı söyler, oynardım. Birçok felâkete uğradım, ha girdim. bütün şöhretimi kaybet - tim. Şimdi, Riyonun eğlence ka- dınlarına krodi ile rop, elmas ve saire satıyorum. En yüksek ve en adi kadınlarla münasebatta bulu- nuyorum. Hem para kazanıyo - rum, hem de bedava gönlümü eğlendiriyorum. Niçin Fransaya dönmüyor - sunuz?. Cevab vermedi. Bilâhare genç- liğinde sevdiği bir kızı, kıskanç - lik sebebile öldürdüğünü, bu yüz- 'den müebbed küreğe mahküm ol- duğunu öğrendim. İstanbul üçüncü hukuk mah - kemesinden: Olimbiya tarafından Şişli Cum- huriyet mahallesi Mezarlık so - kak 6 No. da Yasef oğlu Nihal a- leyhine mahkemenin 939/332 nue marasile açılan gaiplik davasında Mmüddeaaleyhin gösterilen adresi terkederek birkaç sene evvel Are navutluğa gittiği ve oradaki ad- resi malâm olmadığı - bildirilmiş olmakla hukuk usulü muhakeme- leri kanununun 141 ve 142 inci maddelerine tevfikan ilânen teb- ligat icrasına karar verilmiştir. Mühakeme günü olarak 14/6/ 9839 saat 15 tayin olunmuştur. Meze ikür tarihde mahkemede b veya bilvekâle — müddemaley bazır bulunmadığı takdirde hak- kında giyab kararı ittihaz ve gi yabında muhakemeye devam 0- Tunacağı tebliğ olunur, (18044) — l T e e dan NĞ