* madığı gibi bugün Berlin - Roma #—SON TELG AF — 17 Marıs Mihver İttifakından Sonra Mihverin Nüfuzlu Devleti Almanya Bundan Sonra İspanya da Mühim | Bir Faaliyet Sahası Olacakmış Amerika Şimdi Ne Yapacak ? lmanya ile İtalya arasında- i S ki tttifak Avrupa ve Ameri kanın syiast muharrirlerini az meşgul etmiyor. Fakat Alman- ya ile İtalyanın her hususta bir - *eniş olmaları yeni bir hâdise #şkil ettiğinden değildir. Berlin ile Roma arasındaki de- rin anlaşma bugünün hâdisesi ol- mihverinin bir da birden! gsında düyulan hayrete benzer birşey uyandırmış değildir. Ametikadan , gelen malümat Vaşington mehafilinin Alman - n ittifakı karşısında ne dü- erini gösteriyor. Bu malümatı burada hulâsa et- mek hal ve keyfiyeti daha iyi an- latacaktır. 1— Bu ittifak z lan ve şimdiye kadar devam eden bir vaziyetin teyid edilmesidir, 2— Bundan maksad ise Avru - pada bir emniyet cephesi tesis et- mek için İmtiltere İle Fransa ta- rafından satfedilen gayrete ve girişilen faâliyete karşı mücadele Hak şekli alma- etmektir. 3— Her şeyin hem iyi, hem te- na birer tarafı olduğu gibi Al- | tın İtalyanın mü Hakının da dün- uyandır- man - İtalyan ii ya efkârı umuml mak için şu iyiliği vardır: Bazıları zannvdiyorlardı ki İtal- yayı ergeç Almanyadan ayırmak mümkün olacaktır. İşte şimdi bu ittifak ile görülüyor ki Almanya ı ile İtalyanın — birbirlerinden şu mış olacaktır. İşte Berlin -« İngiliz Kralı Kanada Yolunda | Kralhı, ailesi efradı arasında görülmektedir. Yakında Berlini ziyaret edecek ola n İtalya Kralı Viktor Emanoei zamanlarda ayrılmaları öyle pek de mümkün değildir. Bilâkis Al manya ile İtalya daha ziyade bir- birlerile yaklaşmışlardır. Bundan sonra Almanyanın daha ziyade faaliyete geçmesi beklenebilir. Ar- talyanın faaliyet sahasında da Almanya kendini gösterecektir. Askeri sahada çalışma sahasında Almanların İtalyadaki faaliyetle ri, tesir ve nüfuzları arttıkça art> Roma mihverinin bozulacağını zannederek İtalyayı mgiliz Kralı, ailesi ile birlikte şimali Amerikadaki İngiliz domew- yonu olan Kanadaya hareket etmiştir. Yukarıdaki resimde İngiliz Almanyadan ayırmağı düşünen- lere karşı bu ittifak bir cevab teş- | kil etse gerektir. 4— Berlin - Roma mihveri ha sağlamlaştı. Fakat unutmama- h ki bundan asıl istifade edecek olan Almanyadır. Çünkü bundan sonra Berlin - Roma mihverinin sevk ve idaresi artık Almanya - nın eline geçmiş oluyor. 5— Amerika Cumhurrelsi Ruz- veltin politikasınâ târaftar olan mehafilin fikrince Berlin - Roma mihveri bundan sonra diğer ihti- melleri gözönüne getii ihtimaller nelerdir? Bolşevikliğe ku: dı verilen ve evvel Japonya arasındla aktedildiği hal- | de sonradan İtalyanın, daha ra da Macaristanm ve eh ni İspanyada Franko hüküm iş- tirak ettiği muahedeye bağlı olan devletler arasında gitgide sıkı bir | teşriki mesai görülecektir. | — Bu cihet Amörikalıları çok a- lâkadlar etmektedir. Çünkü bur: da ister istemez Uzakşark mesele- si kendini gösterecektir. k Şarkta Japonlar —( e yakın bir sberi | Çinlilerle muharebeye tutuşmuş | | bulunuyorlar. Bu-hal Japonya için | müşküldür. W Harbin ne vakit biteceği ar iki sıfatıle İ- zamanda olmadığı gibi bu gidişle « ların gayelerine kestirilemiyor. Uzak faatleri olari diğer büyük lerle de Japonyanın arası açıl - miştir. Vaşington hemafili Japon- yanın vaziyetini dikkat ve merak- İ (Devamı 7 inci sayfada) SİVİL TAYYARELER DÜNYANIN EN UZUN | ©TOMOBİL YOLU İSPİRTOYU İCAD EDEN KİM?, ALTIN TOP! ESKİ DEVİRLERDE HIFZISSINMA | mahsus kamaralar, allı metre bey ve | vardır: Meraklı Şeyler ütün dünyada mevcud sivil lay- (Bramica sarın arzea a Başta, 39,826 acroplanla Birleşik A- merika gelir. Avrupada 4,873 sivil tı yare vardır. Frantanın — sivil tayı mevendü 2269 dür. Almanyanınkiler malüm değildir. Çünkü Raylış hükü- meli bunu gizli tutmaktadır. Birleşik Amerika Harbiye müsteşarı Müsyö Jonson, Berleşik Amerikayı A- | Haskaya bağlıyacak oto İstradın, yani n projesini tetkik ve . Bu yol, Kanadadan ge- gecektir. Kanada hükümeli muvafakat cevabı verince — Inşasına başlanacaklır. — Bu, | dünyanın en uzun etomobil yolu ola- gak ve 13 milyon dolar sarfedilecektir, İspirto, Arablar larafından icad e- lunmuş ve 1678 de Avrupada İstimale başlanmıştır. İspirlo, bidayette cecza- melerde satılır, ilâç olarak kullamılırdı. Sonra içkilere karıştırıldı. Hindistanın en zengin mihracelerin- den Baroda'nın söm altından bir topa vardır. Üzeri san'atkârane işlenmiştir. Mihracenin silâh deposunda bir çok altın kaplama ve zümüş toplar da var dır. Kiymetli taşlar ve incilerle mü - geyyen tüfek ve ravelver kolleksiyonu bek zengindir. Bu altın topun, son medel toplara | karşı kullanılamıyacağını, harb mey- danından siyade bir müzeye yakışa - sağını söylemeğe lüzum var mı?, Suyu kaynatıp içmek âdeti pek es- | kidir, Heredot'un yazdığına göre: Bü- yük Kral (Firis Kralı), sefere çıktığı vakitler yanına pek çok yiyecek ve hayvan alırdı. Tulümlarla Chaospes Ssuyu da bulunurdü. Kral bu sudan | Başkasını içmezdi. Bunu, kaynattık - fan sonra zümüş kaplarda muhafara ederlerdi. KABİLİSEVK BA! LAR Dünyanım en büyük kabilisevk ba- donları Almanyada yapılır. Son. yapı- kazı balonların hacmi 106.000 metro mal Kâbıdır. Boyları 215 metro, en kalını kutru 28 metro 5: yüksekliği de 33 met- 70 5 dir. Bütün metörleri (2.450 bey- Gir kuvvetinde) işlediği zaman sür'ati saatte 126 kilemetrodur. Bu baloalar, 120 tan eşya naklede- bilirler. Mürettebatı 26 kişldir. Yolei beş metro eninde bir yemek salonu, elektrikli bir mullağı ve iklşer yataklı o kamarası varı BİLİNMİYEN BİR SERMAYE Vüyüdü beşer fanidir. Kam Acabı âkidet toprak olacaklır. Eğer bu kanun hilâfma hareket edilmek İste. nilsa insan vücudünden pek çok İsti- fadeler temin olunur. Birçok kimya fabrikaları açılır, ve bir çok maddeler ucuzlardı. | Zira, fen adamlarının söylediğine gö- | re 80 kilo ağırlığında bulunan — bir | adamın vücudünde — birçok maddeler | 98 motro mikâbı gaz, 80 kiloluk bir yükü kaldıracak bir balanu doldürabilecek kadar hidrajen, 2 çivi imaline yelişecek kadar demir, 400,000 kitrit icin tüzumu olan fos Yukarıdaki tablaya göre zengin ve fakir hepimirin birer küçük sermaye- miz var demektir. Yazık ki bu sermayeden, hayatta I Yazan: MEHMED HİCRET l (Dünkü sayıdan devam ve son) — Hayır anne. Ve sözüme ekledim. — Çünkü ben başka birisini se- viyorum.. Annem hayretle: — Kimi? Diye sordu. Onun #smini söyledim ve anne- me uzün Uzadıya sevdiğim erkek- ten bahsettim.. * Üç ay sonra onunla evlendim.. Sevdiğim adamla mes'ud bir yuva kurduk. Onunla tam dokuz yılı saadet içinde yaşadım. Hâlâ o güzel va mes'ud günlri hatır - ladıkça, kalbimin tatlı heycean - larla ürperdiğini hissederim. Ne güzel ne mes'ud günlerdi, o gün- lert. * Kocam bir $i e kadar, her akşam evine vaktinde gelir ve geceleri de dışarıya çıkmazdı. O - nunla geç vakitlere kadar oturur, tatlı tatlı konuşur, gülüp eğlenir, sonra yatardık. Geçen seni akşam eve ge evvel: defa olarak bir Odamda p: cerenin yanında oturarak saatler« içinde onu n birden ce merak ve üzüntü Nihayet saat sonra gi şarak, aşağıya indim. Önu içeriy aldım.. Dikkat ettim, Kocamın göz- lerinin İçi kıpkır pis kokuyordu. anladım. Kendi — Nereden geliyorsun? Bu za- mana kadar nerede idin? Diye soracaktım. Fakat bunu sormadım, soramadım. — Koluna gin ve yatırdım. Kocam artık sık sık eve geç ge- liyor ve hatta bazı geceleri dıçırda geçiriyordu.. * Bir akşam biraz gezinmek - için sokağa çıkmıştım. Yeni kapıdaki gazinolardan birine girdim. Ora- da köocamı gördüm. Yanında genç ve sârışın bir kadın vardı. O anda Onu yatağına götürdüm | gözlerimin yaşardğımı hissettim. Kendimi onlara göstermemek 1- çin hemen gazinoyu terkettim, di- şarıda dolaşmağa başladım. Aradan çok zaman — geçmeden kocamla o genç kadın da gazino- dan çıktılar. Onları kırk elli met- re gellerinden takib ettim.. Biraz sonra Fatihe geldik, Ko - cam ve sarışın kadın, sarı boyalı büyük ve kâgir bir eve girdiler. Ben de evime döndüm. * Saadetim çalınmıştı. O genç ve sarışın kadın saadetimi çalmıştı. Günlerce acı ve iztirablar içinde kıvrandım. Nihayet artık taham - mül edemedim, saadetimin hırsı- zından intikam almağa karar ver- dim. * Bir gece idi. Kocam gene eve gelmemişti. O gece dokuza kadar karyolamda yatarak hep ağladım. gözyaşı döktüm.. Sonra kalklım. Hazırlandım. Konsoldan kocamın rovelverini de aldım. Saadetimi çalan kadının evine gittim. Sokak kapisını kıyafetinden hiz- birdenbire kalbimin titrediğini ve metçi olduğunu anladığım küçük yapılanların en güzeli ken istifade edebilmemizin imkânı yol tuttuğum için. Yoksa değil bir apartıman, bir yon- ga bile kimseye verir miydim?. Benim bu özveri - liğıça karşısında senden de beklediğim şey beni üz- imamen, benden'sonra da senin öz malın olan ge - lirlerinle yaşamandır. Bıraktığım para ve mal sana koca aratmıyacak kadar çoktur. Benim sağlığımda onlara hiç dokunma, ben ölünce de yine benim m içinde yaşa, fakat, yine onlara dokunma! Güney bu sözleri dinledi dinledi, sonra ardı kesilmeyen uzun, gevrek bir kahkaha salıverdi: -— Kah.. kah.. kah.. Doktor bü kahkahaya daha çok sinirlendi, ba- gırır gibi söyledi: — Yazik.. Çok yazık. İnsanlar bir aşk uğruna böyle her şeylerini verdikten sonra bile demek ki, yine gülünç olmaktan kurtulamıyorlar: Aşka biz, sahib olmak ihtirası.. diyoruz. İhtiras altında gü - lünç olan şeydir. O halde aşk da gülünçtür. Aşık olanlar ise büsbütün gülünç olanlardır. Zavallı â- şıklar, insan karikatürü hastalar. Para, mal, sağ - hk, güç, hayat hepsini ver, sonunda kulaklarını yırtan yalnız bir kahkaha olsun! Doktor zangır zangir titriyordu, bağırır gibi başlıyan bu sözleri bir inilti gibi bitmişti. Yeniden gücünü kaybetti. baş dönmeleri çoğaldı, oturduğu ĞĞ ö Bi YOSMA aaramaammaz N 163 gazammaan Yöz0n: ETEM İZZET BENİCR ea w mamu sardalyaya bir et çıkını gibi yığıldı! Güney Fazıl'ı böyle görür gürmez hemen ya- aına gitti, yumuşak, çok yumuşak, doğrudan doğ- ruya gönle akan, beyne rahatlık veren musikili, ez- gi dolu bir sesle konuşmağa başladı: —— Kocacığım, Söylediklerin hiç yerinde de- ğil, Senden bu sözleri işitmek istemezdim. Ben yi- ne senin ve benim ortak ve hep bir olan bağımız, gönencimiz, ilerimiz için tasalanmıyorum. Bugün- kü gelirimizi iki üç katına çıkarmak istiyorum. Bak hastasın. Belki çalışmamanı gerektiren zamanlar olacak, O vakit sırtüstü yatman, söylediğim apar- tımanın geliri ile tam bir rahatlık içinde yaşaman Kötü mü olacak? muhakkak ki ben her istediğimi yapabilen bir kadınım. Dediğimi, dilediğ laka başarırım. Bunun tersini bir kerecik bile ol- sur aklından geçirmemelisin. Güney doktora bir ninni gibi gelen sesini da- müt- hâ yumuşatarak ve onun ellerini sikarak sözlerini sürdürüyordu: Denizcilik tarihinin en parlak güneşi... Deniz zaferlerinin en eşsizi... TÜRKÇE SÖZLÜ DENİZ ALTI D-I Marmara film stüdyosunun türkçeye çevirdiği ve şimdiye kadar yarın akşamdan itibaren LÂLE Sinemasında Tel. 43595 şüpheye çeviren yine sen oluyorsun. müştü: avuçları - içinde Doktor kendinden geçmiş yarı hosta bütün bu sözle; n içindeki öz benliğinden gelen konuya dön- baygin, yarı dinlerken Güney yine kafa- — Bak doktor göreceksin neler yapacağım, na- sıl kafamın içindeki o büyük plânımı hiç suya sa- buna dokunmadan başaracağım. Buna sen de şaşa- caksın, senin gibi harkes del!. — Fakat, sözlerinle beni nekadar üzdün Mcit- bunu düşünemezsin. Ben tırnış, aşkı senden almış, senden yim, Eğer, sahip olmak, yalnız ve yapmak ihtirası ise, ihtiras da gülünçse o halde en önce gülünç olan benim. Çünkü, ben de sana sahib olmak istiyordum. Fakat bunu kalmışım. Oysam, ben aşkı benice bile bağlılığın seyedliliği, karşılıklı insan sevgisinin diyebilirdim. Ne aldanış değil mi . zü de yine aşk gibi senin ağzından dersimi senden aldığıma memnunum. İlerde neler olebileceğini kestiremem. Fakat, yük benim olmyacaktır. Çünkü, terterniz, içine hiç aykırılık girmemiş — hislerimi -e VÜf z * bütün inanı, bütün güveni, bütün varlığı ve aşkı İle kendisini sana kap- öğrenmiş birisi- sadece kendinin ilmek de geriye tek ifadesi Yalnız, bu si öğrendiğime, — Ondan, Diyor, ne olsa bunun benim — temiz, FERİT ÇILDIRACAK ——— Ferid posta kutusunu açtı. Yedi sekiz mektubu birden buldu. Kendi kendisine şaşırdı: — Esikden bir mektub almam için epey za - | man geçerdi. Bu hafta içinde yedi sekiz mektub bir- den birikmiş. Nasıl olur bu? Heyecandan isparmoza tutulmuş gibi tilriyor- du, Hemen kutuyu kapadı. yandaki bankoya yas- landı. Mektubları birer birer açmağa başladı. Her mektubun ilk önce imzasına bakıyor: — Hep ondan.. Hep ondan.. Diye diye satırlara gözlerini kaptırıyor ve her mektubu elinden bıraktıkça: (Devamı var) bir kızcağız açti. Hanımını sordüfli | — Evde, dedi. Bir bay mi y var.. j Benim geldiğimi haber vermek istedi. Fakat buna engel oldum —Bulunduğu odayı göster, btfi giderim kızım, dedim, Hizmetçi kız. dediğimi Sonra işine gitti. Oda kapısı az aralıktı. İçerdt kocamla, o kadın vardı. Genç Kâ” din kollarını kocamın — boynunl dölamıştı. ü (Devamı 6 ıncı sahifede) — yaptt RADYO Ankara Radyosu BUGÜN 18430 Program, 4 18.25 Müzik (Virtüoalar - Pi). 19 Konuşma, 19,15 Türk müziğl (Fasıl heyeti). —— 20 Memleket saat ayarı, ajanı V metceroloji haberleri, 20,15 Türk müzlği. " 1— Usgak peşrevi. z #— Arif Beyin Uşşak şarkı: (Mef” hanemi bu bezmi). yakışmıyor böyle). #— Rakimin Uşgak şarkı: (Silmett bir gün hayalimden). 5— Cevdet Çağla: Keman taksiıml. 6— Udi Zekinin Üşşak garkı: (BİF gün geleceksin diye), a T— Halk türküsü: (Karam), — Mahur şarkı: (Hâlâ kanayan K bimi aşk ateşi). $— Rakımın Micaz şarkı; (Beklediii tü fecre kadar), j 21 Konuşma (haflalık posla kutusu) 2115 Esham, tahvilât, — kambiyo * / nuküt ve ziraat borsası (flat). 2L25 Ney'eli plâklar - 2130 Müzik (Küçük orkesira- Şefi Necip Aşkın). £ 22 Müzik (Melodiler - Pi). 23 Son ajans haberleri ve yarınkl program. 23,15 - M Müzik (Cazband - Pi). YARIN metcoroloji haherleri, 1318 - 14 Müzük (karışık program” PL) ——MLM—————”— 1 12,20 Program., t 1235 Türk müziği - Pi | 13 Memleket saat ayarı, afans V? 1357 Hicrt Rebiülevvel 1355 Rumi Mayıs 4 1999, Ay 5, Gün 137, Hızır 12 17 Mayıs ÇARŞAMBA