ürk romancılığını tanıyor - Niyorsunüz. demektir. Kiymetli muharririn bende en lu'—:hllmıı tesir ve iz bırakan e- (açii «Bahçemde bir gül açtıs, Sinekleri» ve *Tipi dindi> ro- tlarıdır. gün, matbaada, son za- ırdan baril M 'e nasıl bir seyir Lakib ettiğini “hmud Yesari tatlı fatlı anla- Syordı Bir aralık Mahmud, coşmuştu. | binden, bir gazeteden kesilmiş © Yoman tefrikası çıkardı. Evir- Ni $evirdi. Belliydi ki sinirli idi, Yüğa kalktı. Odanın çinde do- Knağa başladı. Mra, ağır ağır konuştu: — Okuyucudan şikâyet etmi- h. Çünkü, yazılanların çoğu aleşef okumak lezzetini kaçı - İstik kadar tadsız şeylerdir. Be- tedavi kabul etmez bir ille- n vardır. Her çıkan yazıyı oku- l Bterim. Ve okurum da.. Genç- derler ki: “İhtiyar yazıcılar, gençleri oku- Yorlar, bilmiyorlar.. Gençle- K bu Iddlası benim için varid | ildir. Çünkü, ben onları satır Atlır takib etmekteylin. Keşke o- Kumasam.. İstikbal hakkındaki ü- Maymun mu, İnsan mı ? K İtsan, şu resme bakınca hay - *len kendini alamıyor, ve: — Acaba, diyor. Bu, maymun- İğmış bir insan mı, yoksa insan- ı'!"ı_va yüz tutmuş bir maymun- Mu> Bu garib mahlük, Batavya a- Sinc sralüm bir babanın ve... Teçhul bir ananın evlâdıdır. Ko- üşması pek bozuktur. Yediği en Sebze ve meyvadır. Darvin, insanların maymunlar- n ğekdiğini söyler. Acaba bu , insandan hasıl olma bir mav ü mu?, Mahmud Yesari nelik mâtbuat hayatımda kendi- me göre bir varlık bırakıp gide- ceğimi zanzediyordum. Şimdi, bu nâçiz varlığımdan utanıyorum. Ve çünkü, bu yeni yazılan yazıları o- kuyanlar, yazı okumağa boykot ilân edecekleri için, benim hatıra- ma da lânet edeceklerdir. Fazla eleyip araştırmıyorum. Bir gaze- tenin bir tefrikasını tesadüfen o- kuyorum. Kendi imzası meşhur imiş de, artık müstear nam kul- lanıyormuş. — Çünkü, tefrikadaki imzanın sahibini başka yazıların- dan da bir miktar tanıyor gibi o- kuyorum. Bakın: Aldı Kerem ne söyledi, O tefrikâdan aynen okuyurum: «... Nerime tokmağı yavaşça çe- | virdikten sonra kapıyı aralıkladı ve bir adımda kendini yarı karane GençRomancılar Neler Yazıyorlar? Mahmud Yesari Gençleri Satır Satır Okuyor ve Tenkidler Yapıyor l lık bir odada buldu. Tü ileride bü- yük bir masanın üzerini aydınla- tan kuvvetli bir lümba yanıyordu. Fakat odanın başka tatafları âde- ta karanlıktı.. 'Tek satırında rokta, virgül ol- moyan şu satırların — manalarını Iütfen bana çıkarır mısınız?. E debiyat istemiyoruz. Fakat, na istemekte de hakkımız yok mu? yine Kerem, bakalım ne | söyledi. Okuyorum: 4... Genç adam yerinden kalktı, | kıza yaklaşarak elini kaldırdı. Bu el, yanında ayaklta duran ve kor- kudan titrediği halde soluk yü- zünü indirip gözletini karşısın - | da duran öfkeli adamdan ayırmak istemiyen sarı saçlı çocuğun başı üzerine kuvvetle inecekken bir- denbire durdu ve genç adamın in- ce ve asabi eli Nerimenin başına | inecek yerde omuzunu bir men- | gene gibi sıktı.» Hoca rahmetliye tashih için bir kitab er, demişler ki: — Yanlış taraflarına birer bal - mumu yapıştır.. | Hoca kitabı okumuş ve olduğu gibi balmumuya sarıp — sahibine | geri vermiş. İnsafınıza sığınıyo - rum: Bunun ne tarafı balmumu | kabul eder? Yine aldı Kerem: «Nerime bir iki dakika nefessiz kalmıştı.. Bu, ya hiç dayak yememişsin, yahud sayı nedir, bilmiyorsun, hi- kâyesine benziyor. Yine aldı Kerem: (Devamı 7 inci sayfada) MAHKEMEDE: ŞAKA NEZAKET İKTİZASI: ecdi, arkadaşlarına derdi ni yanıyordu: Dün büyük bir felâkete — Geçmiş olsun... Ne gibi?. — Karımla bersber evden çık- © da teyzesine 'a bindik. Karl- manın önünde inerken nasılsa &- yeğı kaydı, düştü. Derhal kaldır- dılar, yakındaki bir mağazaya gö- türdüler, Yüzüne ve gözüne ko- lonya sürdüler. Az sonra kendi- | sine geldi. Fakat bu düşüş bana | yirmi liraya maloldu?. -— sebeb?. — Karımı götürdükleri dükkân bir şapkacı dükkânı idi. Sön mo- da bir şapka gördü, çok beğendi - gini söyledi. Tabil paraları ver- dik, aldık. Bu suretle dükkâncı- nin gösterdiği nezaketin altında kalmamış olduk. met ettiği evde kas- den yangın çıkaran bir hizmetçi kıza: — Yangını sen mahsus yapmış- sın. Maksadın ne (di? Niçin yaptını bunu?. e İt Kendisini çalışlığını EHVİ ede bir nişanlım var. € yangınlarda nasıl rmek istedim de... ŞEY.. Fransa krallarından birinin ka- rısı çok çirkin Jmiş. — Niçin güzel bir kadın alma- din Diye sor! miş — Ehveni şerri ihtiyar ettim!. uşlar, şu cevabı vere TARİİ DEĞİL Mİ? İki arkadaş karşılaşırlar: — Nasılsın? İşlerini düzelttin alacaklılarınla anlaştın mı?. — İşlerim yoluna girdi. Ala - caklılarıma gelince: Kendilerini gördüğüm yok. ır bu? Hiç yolda fa- — Hayır! Onlar . Ben ise di etonya 1918 senesinde istik- l lâlini kazandı. Ve o zaman- danberi hür bir cumhuz olarak otoriter rejimi altında İ kişaf yolunda yürümeye başladı. Hükümetin idaresi başında Leton- yanın ilk Cumhurreisi ve Baş vekili Dr. Kralis Ulmanis bulun- maktadır. Letonya, Baltık denizinin şark sahilindedir. Şimal hududu Eston- yadır. Şarkta Sovyet Rusya, ce- | nubda Polonya ve Litvanya var- dır. Letonyanın milli bayrağı c mizı, beyaz, kırmızıdir. — Araz: 66,000 kilometro murabbaıdır. Bu- nun 96 27 si ormanlık, 56 31 i zi raat toprağı, 96 14 ü çayırlık ve 96 13 ü yayladır. Geri kalan kısmı bataklık ve turb çamurluğudur. Letonyanın arazisi Danlmarka- dan, Holandadan, Belçikadan, İs- viçreden daha büyüktür. Nüfusu 2,000,000 a yakındır. Ahalinin 76 59 u ziraatle, 96 15 i sanayi ile ve 96 6 sı da ticaretle iş- tigal etmektedir. Letonya bir ziraat memleketi olduğundan nüfusunun kesafeti 1 kilometro murabbama göre çok değildir. Bir kilömetro murabba- ina 31 kişi isabet etmektedir. Letonya kültür sahasında yük- sek bir derecede bulunmaktadır: Letonyanın merkezi olan Riga şehrinin umumi görünüşü Bugünlerde En Çok İsimlerinden Bahsedilen Memleketler LETONYA, Letnynın bugünkti hudu tlarını gösterir harita 2,000 orta mekteb, 120 lise, 1 Ü- niversite, 1 ziraat mektebi, 1 san- at akademisi, konservatuar ve bir çok da hususi fen mektebleri vardır. Bu mekteblere devam e- den talebenin sayısı 270,000 di:. Riga, Letonyanın hükümet mer kezidir. Ve Daugua nahrinin Bal tık denizine döküldüğü yerde bu- lunmaktadır. Riga 1201 swesin- de kurulmuştur. ve 400,000 nüfusu ile baltık devletleri şehirler'nin en büyüğüdür. Coğrafi vazıyeti hasebile Baltık denizinin şark sa- hilinde tabil transit merkezidir. Riga limanı birçok defalar ge- nişletilmiştir. Limanın fenni ter. 1 asri şekilde yapılmıştız, Mü- 1 depoları, soğutma terti batı, nakil vasıtaları vardır.-Riga, ayni zamanda Letonyanın sana- yi ve ticaret merkezidir, Cumhurreisi hükümetin merkezi burada bulunmaktadır. Bankaların ve diğer iktısadi tes şekküllerin büyük kısmı Rigada- | | İranda Yeni Pullar Prensesi Fevziyenin izdivacı tır. lerin resimleri vardır. Bir Dakika Diyip Geçmeyiniz * Altmış saniyede güneşin harareti otuz bin metre mi - kâbı suyu tebahhur ettirmek- tedir. » Aynştayn'in nazariyelerini anlıyan insanlar çok azdır. Hal-i buki bu nazariyeler hakkında İbir fikir edinmek için, bir da-| kikanın Kutubda Hattüstüva- ya nazaran daha fazla devam ettiğini düşünmek kâfidir. * Bir dakikada Fransada iki bin kişi telefonla konuştu. * Yine Fransada bir daki - kada üç bin beş yüz kişi posta- ya mektub attı * Amerikalılar bir milyon üç) yüz bin metre mikâbı benzin hsal ettiler. * Bu satırları okumağa baş- ladığınız saniyeden — itibaren, lmanyada iki kişi doğdu, bir; | Şti öldü, İtalyada da öyle.. İŞTE 60 SANİYE DAHA GEÇTİ. dir. yetl da büyük bir liman şehridir. ve limanın suları hiçbir vakit don- mamaktadır. Memleketin şarkındaki en bü- jyük şehir Daugavpilsdir ve iç ti- caret merkezidir. Letonyanın şehirlerinden olan Lrapaya Komşumuz İran, âlâ hazreti humayun Rıza Peklevinin kiyasetli ve dirayetli | gün geçtikçe ilerliyor. Bilhassa Tahtan şehri göz | terilen itina ile gittikçe güzelleşmektedi: İngiliz Askerlerin: Dost İran Veliahdı ile Misır nasebetile bir seri pul çıkarılmış- Bu pulların üzerinde yeni evli- |e anlatıyor: İlar. Yolda, diğer ehemmi - | S$—SON TELGRAF — l14 MAYIS 1928 Tahranın Güzel Binaları idaresi — altında Yukarı- (Niçin “Tomi,, Derler' mi görünüşü ile kapımnı, soldaki resim yeni yı pılmiş olan Türkiye sefaret binasını güstermekti dir. « Biz Mehmedciği Kahramanlıl Timsali Biliriz, İngilizler de “Tomi,,yi Öyle Saymak isterlr. skerlerimiz - den sevgi ile A bahsederken tellifsizce <Meh- medcik.- dediği - miz gibi İngilizler de «Tommy> der- ler, Acaba böyle söye lemelerine sebeb ne? Bunu, <Tay - mis> gazetesi şöy- «1857 de, Luck- NOW İsyanı çıkın- ca — Avrupalılar kaçmıya başladı - Dük Dö Kromvel'in ha- fif piyade kıtaa - tına mensub bir askere tesadüf et- tiler. Asilerin gel- diğini söylediler. Kaçması tavsiye - sinde bulundular, Nefer: <Nöbette - yim bir yere gi - demem..» cevab ni rılmadı. Az sonra âsiler tarafın- dan öldürüldü. Bu cesur, feda - | kâr neferin adı: Tomas Atkins idi.! İşle, Hindlilerin isyanı devam ettiği sıralarda kahramanca bir hareket görüldü mü: «Tamas At- kins gibi.» demek adet oldu. Biz, İngiliz askerlerini mütare- ke senelerinde Beoyğlu caddele - rinde dolaşırken gördük. Son de- rece temiz, yüzleri tıraşlı, tokaları bir tarafa eğik, ellerinde kısa bir değvek ile yürürl Çanakkale müdafsasında bı nan askerlerimiz, Tomilerin siper- lerinde bile konforlarına dikkat ettiklerini hatta bunların yerinde | verdi. Bulunduğu noktadan ay-| Bir iki İngiliz 'Tomis» vi İngilterede, 1690 lâmento kararile, sulh zamanınd. bile datmi bir ordu bulundurma! memnu- idi. Fakat bunun bir mahzurları görüldü. Velington panyanın Napolyona karşı açtığ harbde, mecburt askerliğin kabu teklifinde bulundu. © devirde, könüllü askerlere u da bir İngiliz lirası Buna rağmen kâfi miktarda gönü lü bulunamıyondu. — Velington «Fakirler çoğalmadıkça asker b (Devamı 7 inci sayfada) veriliyordu