2— SON TELGRAF —27NİSAN 1990 HÂDİSELER KADIN ÇORAPLARININ ÇÜRÜKLÜĞÜ MESELESİ u kadın çoraplarının çürük- lüğü hikâyesi var ya... Hü- lâ bitmedi... Gelen müte- hassıs Taporunu vermiş: Bizde kadın çorapları çok çürük yapı- hyor, bu yüzden zarar görüyor - muşuz. Bunun sebebi de, bilmem hangi cins ipek ipliği kullanmak Tâzım gelirken, hangileri kullanı- Jyormuş. Çürük çorap işinden zarar gören erkeklerdir. Çünkü, bayanlarımız, her sabah bir çorap değiştirdikçe, parasını biz veri - yoruz. Yaz gelse de, çorap parasından kurtulsak... Çünkü, kadınlar o zaman bir kaç ay olsun çorapsız gezecekler... ÇINAR YAPRAKLARI — DALKAVUK OLDULAR Dostumuz Salâhaddin Güngör Beykoza gitmiş. Gazetesine, bir ropörtaj yazmış. Yazısının başı- na şu serlevhayı koymuş: İhtiyar Beykoz... Beykoz neden ihtiyar?, Anlıya- madım.. Bilâkis, Beykoz gençlik, bahar, yeşillik remzidir. Arkada- ŞIMIZ yazısının bir yerinde «Çı- narlar görüyorum ki, yapraklarını düua eden eller gibi havaya aç - muş, gölgeleri içiyorlar.» diyor. Çı- narların yapraklarını hayava açı- şını neden dua edişe benzetiyor, acaba?, Yoksa çınar yaprakları da mı dalkavuk oldular?. YVAKİT REFİKİMİZİN MAKALELERİ ARASINDA Okuyucular belki bilmezle:, İs- * tanbulda, «Vakit» isimli bır ga- zete intişar eder. Bu gazeten'n mu-| harrirleri arasında hayli dostla - rımız, ahbablarımız vardır. Ma - amatih, bu birşey ifade etmez. Keşke, «Vakit» refikimizle bizim I Gazetelere Göre Vaziyet l CUMHURİYET: «Türk - Alman münasebetleri» isimli başmakalesinde Nadir Na- di Fon Papen'i bugünden itibaren Almanyanın Ankara sefirliği va- zifesinl ifaya başlamatı münase - betile tebrik etmekte ve iki mem- leket arasındaki dostane münase- betlörin daha ziyade inkişafını te- menni etmektedir. TAN: «Lütfi Kırdarın get'rdiği büyük, bediye» isimli başmakulesinde Ze- keriya Sertel; İstanbul Vali ve Be-| lediye reisinin bu defa Ankara - dan avdetinde; tramı oy, Tünel ve elektrik servislerinin Belediyeye devrolunduklarını mü;delemesi - ni mevzuu bahsederek, İstanbu - lun bu süretle jok zengin varidat kaynakları kazandığını — tebarüz ettirmekte ve şehirdeki diğer bü- fün âmme hizmetlerin'n Belediye- «Balkanlar İspanya haline so- kulmamalıdır?» isimli başmakale-. Halifenin Bir ispanyol Güzeli Taribi Romanı No. 63 — Elhâris geçen güa söz ara - sında bu yolda vahsi hayvandan esar olmadığını — ösyledi. — Ateş yakarsak izimizi belli etmiş olu- ruz. — Kimden korkayorsun? — Belki etralta gizlenmiş bir düşman vardır. İhtiyatlı davran- mak daha iyi değil mi? Selim bir ağacın önünde durdu: — O halde ben şu ağacın üstün- de yatacağım.. — Sen çıldırdın mı, Selim? Yor ( gun bir insan. ağaç üstünde ra » hatça uyuyabilir mi? KARŞISINDA Son Telgraf dostluğumuz olmasa da, karilerin dostluğu olsa... Bu temennimiz dahi bir dostluk nişanesidir. Ne ise, Vâfı uzatmıyalım, bu ga - zetede intişar eden birçok maka- leler arasında dün şu fıkra gözü- müze ilişti: «Bugünkü dünya ya- zeteciliği beynelmilel siyasi hâ » diseleri kaydetmekle — kalmıyor; geçip ilerisini de tesbite çalışıvor.s Fakat, muharrirnin kas - dettiği gazete herhalde «Vakite refikimiz değildir. Çünkü, Vekit refikimizin matbaa ve idare bina- sının, mesclâ, gelecek halta ne şekil alacağını bilen bir «Va' Mmuharrri varsa çıksın meydana.. SİNEMA GAZETENİN RAKİBİ OLDU <Vakit» vefikimizde, hiç sinema ilânı yoktur. Sinemacılar mı bu gazeteye ilân — vermezler, bu Bazete mi sinema ilânı almaz?. Bu noktayı merak ediyoduk. Bir şr- kadaş tavzih etil: — *Vakit. refikimizin - sahibi ayni zamanda matbuat cemiyeti reisidir. 20 inci asırda sinema, ga- zetenin en büyük rakibleri arası- na girmiştir. Bir matbuat cemiyeti reisi rakiblerinin reklâmını yap- mak istemez, tabil... FAKİRLERİN TEŞHİRİ DOĞRU DEĞİLMİŞ Arkadaşımız. Murad , Sertoğla dünkü şiddetli fıkrasında, çocuk bayramı münasebetile yardım e- dilen fakir çocukların resimler le, isimlerile gazetelerde teşhirin; ele almış, ateş püskürüyor. Bu çocuk Tarı, böyle teşhir etmek hakkımız değildir, diyor. Fakirliğin teşhiri doğru değilse bütün Babığli mensubini sokak - lardan geçmemeliyiz.. Evvelâ kendimizi düşünelim be birader... AHRMED RAUF sinde Sadri Ertem Balkanlarda, İspanyada olduğu gibi münazaalı bir harb oyunu çıkarmak istiyen- lerin bulunabileceğin! söyliyerek Sulhu ve istiklâllerini korumak için bütün devletlerinin manen tek bir cephe halini — almalarını kaydetmektedir. İKDAM: Ahmed Ağaoğlu diyor ki: «Hesablı insan mu" «ifak ve hat- ta müreffeh bile olur. Tarihde gerek miui ve gerek ferdi bayatlcrın en güzel ve en yüksek sahifelerini, bu hasbi, he- sapsız ve adeta şuursuz. yapılmış hareketler dolduruyor. Beşeriye- tin ileriye doğru yürüyüş ahengi bu hareketlerin terkibinden iba - rettir. Bunun en son ve en şerefli ve yüksek misalisi biz Türkler verdik Gerek Türk milleti ve gerek o- 1nun başına geçmiş olanlar «ya ö- lüm ya şeref'. diye hesabsız ve ki-| tabsız ve sırf içten gelen bir vas | sife davetinin teslef alünda atıl - * Sarayında Yazan: CELAL CENGİZ Korkuyorum., — Neden korkuyorsun? Şu a - gacın dibindeki otların - üstünde maşı! mişil uyuyabilirsin! — Ya sen?.. — Benim uykum yak. Seni bek- Tiyeceğim.. Selim sevindi: — Demek ben uyusken, sen u - yanık duüracaksın.. beni bekliye- ceksin, öyle mi? — Evet. mademki vahşi hay - vanlardan kerkuyorsun.. Sen yur : ileyhi istievab etmiş ve hakkında| ı tevkif kararı vermişt. | Gilar ve muvaffak oldular.» idman Bayramına Hazırlık Şenliklerden Evvel Dört Prova Yapılacak 19 mayıs hareket ve spor günü hazrılıklarına hummalı bir faa - liyetle devam olunmaktadır. 19 mayıs tarihine tesadüf eden | cüma günü yapılacak — olan spor < genliklerine İstarbulur bütün or- ta mektebleri, liseleri ve san'at mektebi talebeleri işlirak edecek- lerdir. Bu kadar kalabalık bir talebe kütlesini bir arada isliab edecek iyer mevcud olmadığından şenlik- ler Taksim stadyomu, — Beşiktaş sladı, Fenerbahçe yomunda yapılacaktır. Ayni gün ayni saatte başlıyacak| olan şenliklerde bütün talebeler, Vekâletin gönderdiğini bildirdi - gimiz jimnastik talimatnamesine uygun ve müşterek bazı hareket- ler yapacak'ardır. Bu hareketler, talebelere öğre - tilmektedir. Ve önümüzdeki hafta| içinde talebeler toplu olarak yu- karıki üç stadyoma giderek toplu provalara başlıyacaklardır. Şenliklere kadar üç prova yapı- lacak ayrıca 18 mayıs günü de şen- lik elbiselerile umumi bir prova icra olunacaktır. gua Bir Komünistlik — | Maznunu | Bulgar tebaasından Niko ismin-| de bir genç dün komünistlik suçu| ile adliyeye verilmiştir. 4 üncü sorgu hâkimliği muma- Mumalleyh bundan sonra son Çekoslovak hâdisesini de tahlil et mektedir. YENİ SABAH: Hüseyin Cahid Yalcin Berlin - den gönderdiği <garib bir havadis> isimli bugünkü — başmakalesinde diyor ki: «Berlin radyosunun “#İstanbul- dan yazıldığı» kaydite bir havadis, vermiş olduğunu — söylediler, Bu havadise — göre, Türkiye Wilson prensiplerinden zarar görmüş bir hükümet im'y; Amerikadan gelen tekliflere pek ehemmiyet vere - mezmiş; Türkiye yalnız kendi da- hili işlerile meşgul olarak bitaraf kalmak ister ve hiç bir ittifaka gir- mezmiş. Busun için Rooseyelt'in teklifi Türkiyeyi hiç alâkadar e - demezmişi.. Halbuki Türkiyeden akseden bu| havadisin hiçbir zamaa Türk ef- kârı umumiyesine hakiki bir ter- cüman olamıyacağı meydandadır. Ruzvelt'in inseni ve yüksek bir teklifine karşı inkılâb “Türkiyosi kat'iyyen öyle bir mukabelede bulunamaz. — İyi amma, sen uykusuz kala- caksın! Yarın yolda at üstünde u- yuklamaz mısın? — Hayır, ben üç gün uykusuz kalabilirim. Sen merak — elme. Haydi, yemeği bitir de yat! —— Selim yemeğine devam etti. Karşılarındaki ağacın üstünde küçük bir kuş yuvası görünüyor- du. Selim kuşları gösterdi: — Bak, Fatma! Şu hayvancık lar tıpkı bir aileye — benziyor... Erkek kuş, ağzında — bir yeşlilik parçasile yuvasına geldi. Dişl kuş onu şen sesile cıvıldıyarak, karşı- ladı. Ağzındaki yemi aldı.. İşte, yuvanın içinden küçük bir baş daha uzandı. Bu, onlarır. yavrula- rı olsa gerek, Tamam. Yanılmıyo- TumM., Ana, baba ilkünce yavrula- rının karnını doyurdular, Tüyleri ydmuza lüzmisin! Seni, uyurken beklemek . henliz çıkmamış olan bu yavru - Gağı nasıl 'kanatlarının altına alıp POLİS Ve.. Mah Kapıyı . Kim Götürdü? ötürdü : Üç Ay Hapise Mahküm Oldu, Cezası Bir Aya | indirildi undan bir müddel evvel, B Merzifonlu Kara — Mustafa paşa medresesinde odabaşı iken, medreseye bitisik olan Da - vülhadis camsünin — avlusundaki şadırvanın musluklarınt ve cami- nin cümle kepısını çalmaktan suç- lu Huriye ile oğlu Sakd ve yeğeni Nuscetın muhakemesire dün Sul-| tanahmed ikinci sulh cezada baş- landı. Dünkü celsede Merzifonlu Ka- Tamustafa paşanın eski odacısı Hu-| riye çu ifadeyi verdi: «— Ben, oğlum Said ve yeğe - nim Nusrat; —on senedenberi o medresede oturuyorduk. Ben med- resenin odabaşısı idim. Fakat üç | ay evvel bu hırsizlik meselesin - den dolayı işimden çıkarıldım. Gerek muslukları ve gerekse de- mir kapıyı biz çalmadık. Mecire - | sede bizden başka daha dokuz mile oturuyordu. Bunlarır. bazılarının | küçük çocukları varcı. Her halde muslukları o çocuklar çalmıştır. Demir kapıya gelince: Bir gün | oğlum Said, onu, otebüsünde ça- lıştığı şoföre vetmek üzere caml- den almış, getirmiş ve bizim hö- ertesi günü Saide kapı sine müsaade etmedi genimlet tekrar eski yerine gön - derdim. ; Suçlulardan sonra sorguya çeki- den şahid Bekir ile Zekeriya; bir gün Saidi sırtında bir kapı olduğu, halde, caminin avlusundan çıkıp gittiğini gördüklerini söylediler. Mahkeme; tahkikat evrakı mün- derecatı ve şahidlerin madeler ile Sakdin suçumu sabit gördüğünden onu üç ay hapse mahküm etti. Fa- kat eski mahkümiyet: bulunmadı- Öh ve yaşı da küçük .Iduğu için bu ceza bir ayâ indiri'di. Huriye ile Nusratın bu hırsızlık| suçunda iştirakleri olmadığı an - laşıldığından onların da beraet - lerine karar verildi. KISA POLİS HABERLERİ * Ayasafyada yanen adliyenin molozlarını kaldırmakta olan Jlelerden Mustafanın — kaldırdığı kazma arkadaşı Mehmedin başına| isabet ederek yaralanıştır. * Şoför Hamdinin idaresindeki| etomobil Galatada Perşembe pa- zarında T yaşında Halid adında bir çocuğa çarpsrak bacağından ya - ralamıştır. sevdiklerini görüyor musun? Fatma içini çekerek cevap ver- di: — Ne mutlu onlara! Mes'uğ, şen bir yuvacık kurmuşlar. — Ya | bizler... Dünyanın — bir ucundan | kalkıp Garnata dağlarına kadar geldik. Yabancı illerde yeni bir vatan kurmak hülvasile dağdan dağa, kaleden kaleye, şehirden şöhre koşup duruyoruz. — Sular bulanmayınca dürul « maz, Fatma! Buralarda kırk yıl dolaşacak dağiliz.. Artık yollar a- çıldı Şama kafileler, H derilmeğe gitmeğe başladı. Elbet- te biz de bir gün bir baltaya sap oluruz. Tarıkın yanında mıyız? — Ummam. belki bir yıl sonra ,biz de döneriz, — Nereyet... Ş — Şama.. eski valınımıza,” e çök — kalacak | du. | medi: I kemeler Esrarlı Bir Adam On Sene Ahırımda Yattı, Kimdir, Ne iş Yapar, Bilmem tuz, otuz beş yaşlarında an- cak vardı. Uzun boylu, ko- yu esmer, biraz çıkık alınlı, kara ve kalın kaşlı, iri siyah gözlü | bir adamdı. Sırtında, eski ve yıp ranmış bir palto bulumuyordu. Yır-| tık ayakkablarından. unakları u- zamış olan kirli parmakları gö - Tünüyordu. İbrahim onu, on sene evvel tanı-| mıştı: Bir akşamdı. İbrahim, oda- sında sokağa bakan — pencerenin yanına oturmuş, dışardan gelip Bgeçenleri seyrediyordu. Bir ara - ak, pencerenin yanında onu gör- dü. Sonradar adının Mehmod ol- duğunu — öğrendiği bu adam ona merhamet dilenen nazarlarla ba- kıyor, fakat bir çey sövlemiyor - İbrahim bu tanımıdığı ve bir dilenci olduğu zannettiği adama: — Ne istiyorsun? diye sordu. — | Zavullının gözleri goldu ve çok bitkin bir sesle inledi: Açım ve yatacak yerim yok... Torahim. hu iyi kalbli, merha - metli adem, biçarenin halne acı- dı, onu evine aldı, karmını doyur- du ve evinde yatmasıma müsaade | etti. Fakat gece yatma zamanı ge - | lince, İbrahim kendisi için seril- miş olan yatakda uyumak iste - | — Bana shırınızı gösterin, ora- 'da yatacağım, Mehmedin bu sözleri — harkesi hayretse bırakti.. İbrahim, onu yatakta yatırmak için çok mrar etti. Fakat muvaf- fak olamadı. Nihayet, bu garib ve esrarengiz adama ahırını göster - mek mecburiyetinde kaldı. İbrahim abıra girdi. bir köşeye doğru yürüdü ve talebi üzerine kendisine verilen küçük bir çuval parçasını oraya serdi. Geceyi bu köşede, bu çuval parçası üzerinde| geçirdi. Mehmed, artık her gece İbra - | yaz baykuş-, sırasile diğerleri de iyi Piyesler yazılamadı linci,2inci 3çüncülüğe| Lâyık Eser Görülemedi Halk — Partisi — tarafından e- çılan memleket piyes mü - sabakasına gönderilen eserler tas- nif olunmuş ve hiçbiri 1 Inci, 2 im- €i ve 3 üncülüğe lüyik görülme - miştir. 4 üncülüğü Vedad Urfi'nin «Be- Bursadan Gelâl Sıdkının «Eğil- men., İzmitten Yunus Nüzhet' «Para delisi: ve Mardinden Se - dadın «O varken> isimli eserleri kazanmışlardır. Vedad Urfi 200 lira diğerler 100 er lira alacaklardır. KUÜÇÜK HABERLER * Belediyenin merkez binası karşısındaki apartımanların ya - nanda eski evin istimlâkine karar verilmiştir. W 1 mayısta bir Alman transat- Tantiği ile 400 seyyah gelecektir. * Mektebden çıktığı tarihton itibaren 50 sene müddetle icrayi tababet etmiş olan doktorlara me- rTasim yapılması kararlaştırılmıştı. | Şimdilik böyle T doktorumuz ol- duğu anlaşılmıştır. * Evvelki gün Karadenizde cenubu şarkiden esen kuvvetli bir bora Samsun limanında bazı ka- hmed adın-| a bir kadının ce- osu calnrak kaçar- dr. binden 300 * ken tutulmu sövele Ve ahayır- di - ab verindi. Hiç bir dostu vel arkadaşı yoktu. Dalma anlar - dan uzak bulunmak isterdi. Her sabah, erkenden, geceleri yattığı ağırdan çıkar giderdi. Fakat nere- ye gide-di? Ne işle meşgül olur - du? Bunu kimse bilmezdi. L Bir gece, Mehmeci gene İbra - himin abırma geldi. Fakat o gece ahırda yatmadı. Oradan bir çuval alarak döşar'ya çıktı. Sulükülede- ki kalelere gitti, bir kovuğun içine girdi ve geceyi o kovakta geçirdi. Ertesi sabah çuvalı tekrar ahıra götürürken, yolde bir komisere tesadüf etti. Komiser onun halin- den ve kıyafetinden şüphelendiği için koltuğunun altındaki çuvalın kime 2id olduğunu anrdu. Mehmed komisere yolan söy - | iedi: himin alırma geliycr ve orada çuval parçar: üzerinde uyuyordu. Aradan tam on yıl geçti. Fakat bu müddet içinde İbrahim, Meh- diğini öğrenemedi. Arıda sırada 'ona hayatına dair bazı sualler so- Tüyor, fakst cevab alamayınca. susmak mecburiyetinde kalıyor - Meimmed, yaşı otuzu geçmesine rağmen hâlâ evlermemişli. Ne a- ması, ne babası ve ne de akrabası vardı. Fazla konuşmrsını sevmez- mayısın dokuüzuna birakıldı. di. Kendisine Ssorulan suallere İ — Tarık buradaki zabitlerin bir yere dönmesine tarafdar değil - miş. — ©O halde ne Balkanları, ne de Bizansa gidemez. Bir elin se- sini kim duyacak? — Ben de öyle biliyorum. Tarık bin Ziyad, ordumunum bir kısmını alıp yola çıkars», önüne hiç kim - $e geçemez. Fakat, bır avuç mü- cahitle yola çıkarsa, Ehli Salibin bizleşmesi ve müttetikan Tarık'ın üzerine yüzümesi muhtemeldir. Yemekten sonra, Selim sordu: — Terık tefere çıkorsa, sen de birlikte gitmek ister misin? — Şüphesiz.. İşbiliyede böyle konuşmamuş tuydık? Eğer ordu ile harbe yürürse, ben de peşin - den gideceğim. yapmasına taraftar görcünmüyor. Acaba bir tehlike mi seziyor? Yok 'sa o da Muda bin Nai> gibi Tarikâi — Elhâris, Tarıkın garbe akın — Perişanın. arnar almak için zahireci Ahmede gidiyorum. Komiser onu merkeze götürdü. Mehmed, merkezde cuvalın, İb - rahimin olduğunu söyledi. İbra - Him, karakola çağırıldı. ve orada, Çuvaldan maada, bir fenerinin ve bazı ufak tefek eşyasının da ça - Tmmış olduğunu söyledi. Mehmedir muhakımesine dün Sultanahmed üçüncü sulh cecada| Başlandı. Komiser muavini Ali ile Rifat şahid sıfatile ainlendiler. Muhakeme karar - vermek için MEHMED HİCRET çekememeğe mi başladı? — Elhâris, Tarık'ı conı, oğlu gi- bi sever sanıyorum. Eğer o da fi- kir ve niyetini değiştirdiyse ya - | zık... — Kime yazık? Ethârise mi, Ta rıka mi? Elbotte Elhârise yazık olur. Çünkü, Tarık, her zaman mucize- ler yaratmağa muktedir bir kah- ramandır. Ordusile görbe akın ya parsa, Elbüris burada yalmız ka- | lır. — Daha iyi ya. İşbiliyede hü - kümdarlar gibi yaşar. Yeni ser- vetler, hazineler toplar. — Onun servette, hazinede gö- zü yok ki. — Ya nede gbrü var? — Haceaem mevktinde, — O halde © da Şaumha dökmek iştiyor, öyle mü? ü (Derami vür) D SA İngilterede Mecbur! Askerlik Yazan: Ahmed Şükrü ES! pojitikası denberi, Avrupa kıt'asındaki tika mücadel & k irei kalmıştır. İngilizler bil” Ktikalarına «splendid — is0 yani «muhteşem infirat» — SİŞ adını vermişlerdir. İngilizler cak iki vaziyette bu muhl infirat siyasetinden ayrılarak İ rupa işlerine füli suretto mü' le ederler. 1 — Manş denizinin sahillesiŞ) büyük devlet tarafından tehdili dildiği zaman ; 2 — Büyük — devletlerden V) Avrupa kut'asında bir ! kurmağa çalıştığı zaman. Bu vaziyetlerde İrgilizler # larından ayrılarak. Avrupa B sının işlerina karışmakta, ve kegdi menfartlerine uygun mira koyduktan sonra gene | leketlerine çekilmektedirler: İ gilizler, Avrupa işlerine müdi le ederken de daima deniz KÜf vetlerini kullanmışlar, kara F vetini, Avrıpada bir takım G letleri ittifaklarına slarak t6 etmişlerdir. Napolyon'e karşt F rada dövüşen Avusturya, | ve Prusya — askerleriydi. B harbde Almanyaya karçı B yapan kara kuvvetler! de Fi ve Rus ordülariydi. bu seboblt” göltere deniz küvvetlerime ehtf | miyet vermiş ve denizlerim miyetini temin ettikten sonra MAİ kuvvetinin teminini, hâlin ve ların icabına göre başi dere birakmamıştır. Bö lara ihtiyacı olmadı; tere, meoburi askor! ve tatbik etmemişti, letler cemiyoti ve kojlektif B sistemi yıkıldıktan sonra tere. totaliter devletlerin emri- we tecayüz politikalarını önl için bir takım taahhüdler Bi girmiştir. Fransaya karşı leri vardır. Fransız ve İngilif kânt harbiyeleri totaliter 4 lere karşı rmüşterek burb plâai zırlamaktadırlar. Almenyanıt * İtalyanın son tecavüzleri kâ da İngiltere şarkta da bir. tef yeni tashhödlere girişmiştir: F || lonya ile karşılıklı bir yardım kavelesi yapmıştır. Yunani ve Romanyaya garanti vermil Siyasi sahada genişliyen bu t hüdlerin arkasında ordular linde müeyyide olmedığı t bunlar büyük kıymet ifade İngilterenin donanmamı kur Hidir. Buna diyecek yok, Fukâf nanmanın kâfi gelmediği ler vardır. Bugün İngilterçnili rupada güvenebileces! askört vet, Fransız askerleridir. Fakât Z| Almanya ve İtalyanın müştefi kuvvetleri karşısında kâli dir. Fransa, bugünkü vazi; cepheden tehlike altındadır” manyaya, İtılyaya ve cenu” da Franko İspanyasına karşı: çi Polonya ile yapılan anlaşımlk giliz - Fransız kombinezonunu P lonya ordularım da itâve eti Fakat İngilterenin g'riştiği hüdler v kadar ge'vs ve gitPEİ de 6 derece genişlemektedir MAPİ ğer arkasında askeri kuvvol >v Hinde bir müeyvide olmazsa, " , gilterenin bu tazhhücü yerin? tirebileceğinden aliksdar deYİ ler, hakkile şüphetenebilirler, giltere bir. müddettenberi BU bir tazyik nltında idi Bu MÜY karşılamak için mürseset TÜ gsuller. Tüzumu kadar askl? min etmediğinden İrgiliz Kaki, | meti mecburt askerliğin (l nihayet karar vermiştir. Bir devlet'n asker temim için müracaat ettiği usul, 0 devleti alâkadar eden bir Fij 4 seledir. Fakat İngiltere gübi, *e sola taahhüd'er suçar bir döT p askeri vaziyeti, yalnız İngi” p nin dahili işi otmakian ÇKtf ” beynelmilel Sir mese'n mabif | Tni alır, Mecburi askertiğit Ö Bulü ve tatbiki, İngiltereye * itimadı Ârttracaktır. v A y | | d, |